Ailemden ayrılıp kendi evime taşındığım ilk bir hafta, üç öğün fast food ve yoğun bir DVD maratonu yaşamıştım. Evi rahatça kirletmenin verdiği dayanılmaz hafiflik de cabası... En güzeli de, kanepede uzanırken ayaklarım kokuyor diye kafama fırlatılan bir terliğin olmamasıydı. O an anladım... Özgürlük, gerçekten paha biçilemez bir şey.
Yaş takıntısı olan benden büyük arkadaşımla, yemeğe girmeden önce ellerimizi yıkamaya gittik. Lavaboda yıkandıktan sonra yüzünü kurulayan arkadaşım içli içli aynaya bakıp hayıflandı: "Kanka zaman ne hızlı yıpratıyor insanı, sakallarım bile bembeyaz olmaya başladı. Neden böyle oldu sence?" Yüzüme bakıp benden bir cevap bekledi hüzünlü gözleriyle. Ben de cevap verdim. "Yüzünde kalan kağıt havluları iyice temizle istersen abicim. Belki birden gençleşirsin!" Bir erkeğin kırk yaş sendromu hiç çekilmiyor. Birkaç seneye kadar kendimi hazırlamam lazım!