fransuva
Yeni Üye
- Mesajlar
- 10
- Tepkime Puanı
- 0
Slovenya nedense bana hep keşfedilmesi gereken bir ülke olarak gelmişti.İnterrail ile avrupa seyahatime başlamadan önce bu güzel ülkeyi de yol güzergahıma katıp gitmeyi kafama koymuştum.Venedikten sonra rotamda Slovenyanın başkenti Ljubljana ve sırasıyla Bled gölü vardı.Tabii ki evdeki hesap çarşıya uymadı ve zaten günde 1 tane olan gece treninde yer yoktu.Tek çare Trieste(İTALYA)-Koper(SLOVENYA)- Ljubljana hattını izlemekti [attachment=2]
.[attachment=1]
Yolda tanıştığım Çek Cumhuriyetli Marek ile yolculuğumuz devam ediyor.Trende yanımızda oturan italyan bir bayanla sohbete başlıyoruz ve henüz 1 hafta önce Fethiyeden döndüğünü söylüyor.Ülkemizi çok beğenmiş ancak çok sıcak olduğundan tatilini biraz erken sonlandırmış.Sonunda başkente varıyoruz ve gezmeye ljubljana kalesine çıkarak başlıyoruz.Slovenya avrupanın en yeşil 2. ülkesi olması sebebiyle heryer yemyeşil ve tertemiz.Ljubljana ise dümdüz bir arazide kurulmuş çok şirin kafeleri olan bir başkent.Kaleden şehri izlemek ve karşıdaki Julyen alplerini seyretmek çok keyifli.Kaleden inerken anı defterine görüşlerimiz yazarak eski şehri gezmeye devam ediyoruz.Trafik denen şey yok bu ülkede.Herkes bisiklet kullanıyor.Eski şehir ise Sultanahmet meydanı kadar bişey.Ljubljana 4-5 saatte gezilebilecek kadar ufak.Yolda 6 fransız-1 italyan-1 ispanyol gezgin grubuna rastladık ve bize şehrin biraz dışında bir nehir kıyısında kamp yaptıklarını söyleyip gece için davet ettiler.Bu benim için bulunmaz bi nimetti çünkü burda gece tren garları kapatıldığı için yatcak yerim yoktu.Marketten alışveriş yaparken -tutku- bisküvisinin bu ülkede satıldığını görmenin sevinci ve gururuyla Fransız arkadaşlara ikram etmek için 2 paket alıyorum
[attachment=3]
Bence ülkenin tek sorunu ulaşımda,bu şehirde metro,tramvay,banliyo treni yok.Tek toplu taşıma aracı otobüsler, ancak otobüslerde de bizdeki gibi akbil uygulaması var ve para kesinlikle geçmiyor.Tek çare şöförü turist ayağına yatıp ikna etmek ve bunu başarmanın sevinciyle kamp yerine varıyoruz.Güzel ve eğlenceli bir gecenin ardından 10 kişilik bi medeniyet karması kamptan ayrılarak şehir merkezine tekrar geliyorum.[attachment=4]
Ljubljana da toplam 2 tane internet kafe var ve internet pahalı.Slovenya ise diğer avrupa şehirlerine göre biraz daha ucuz ancak hostel ve kamp alanlarında 1 euro turist vergisi ödüyosunuz
Meydandaki ana caddenin sonundaki Türk dönercisini görüyor ve sohbet amaçlı dükkana giriyorum.(gezdiğim her ülkede gurbetçilerle konuşmak bana çok çekici geliyor).Şansım varki patronda misafirperver çıkıyor ve koyu bir sohbete dalıyoruz.Bu ülkede erasmus öğrencileri hariç 80 tane Türk vatandaşının yaşadığını ve ülkenin Türkiyeye 1200 km uzakta olduğunu öğrenip memleket meselelerine giriyoruz.Ankaralı bu abimizle koyu bir sohbetin ardından dinlenmek üzere rezarvasyon yaptığım hostele gidiyorum.Gene turist ayağına yatıp bindiğim otobüsle hostele yerleşip günlerdir matın üstünde yatmanın verdiği yorgunluğun etkisiyle ertesi gün erkenden kalkmak üzere yatıyorum... yarin ki durağım ise dünyadaki cennet, Bled gölü...[attachment=5]
.[attachment=1]
Yolda tanıştığım Çek Cumhuriyetli Marek ile yolculuğumuz devam ediyor.Trende yanımızda oturan italyan bir bayanla sohbete başlıyoruz ve henüz 1 hafta önce Fethiyeden döndüğünü söylüyor.Ülkemizi çok beğenmiş ancak çok sıcak olduğundan tatilini biraz erken sonlandırmış.Sonunda başkente varıyoruz ve gezmeye ljubljana kalesine çıkarak başlıyoruz.Slovenya avrupanın en yeşil 2. ülkesi olması sebebiyle heryer yemyeşil ve tertemiz.Ljubljana ise dümdüz bir arazide kurulmuş çok şirin kafeleri olan bir başkent.Kaleden şehri izlemek ve karşıdaki Julyen alplerini seyretmek çok keyifli.Kaleden inerken anı defterine görüşlerimiz yazarak eski şehri gezmeye devam ediyoruz.Trafik denen şey yok bu ülkede.Herkes bisiklet kullanıyor.Eski şehir ise Sultanahmet meydanı kadar bişey.Ljubljana 4-5 saatte gezilebilecek kadar ufak.Yolda 6 fransız-1 italyan-1 ispanyol gezgin grubuna rastladık ve bize şehrin biraz dışında bir nehir kıyısında kamp yaptıklarını söyleyip gece için davet ettiler.Bu benim için bulunmaz bi nimetti çünkü burda gece tren garları kapatıldığı için yatcak yerim yoktu.Marketten alışveriş yaparken -tutku- bisküvisinin bu ülkede satıldığını görmenin sevinci ve gururuyla Fransız arkadaşlara ikram etmek için 2 paket alıyorum
Bence ülkenin tek sorunu ulaşımda,bu şehirde metro,tramvay,banliyo treni yok.Tek toplu taşıma aracı otobüsler, ancak otobüslerde de bizdeki gibi akbil uygulaması var ve para kesinlikle geçmiyor.Tek çare şöförü turist ayağına yatıp ikna etmek ve bunu başarmanın sevinciyle kamp yerine varıyoruz.Güzel ve eğlenceli bir gecenin ardından 10 kişilik bi medeniyet karması kamptan ayrılarak şehir merkezine tekrar geliyorum.[attachment=4]
Ljubljana da toplam 2 tane internet kafe var ve internet pahalı.Slovenya ise diğer avrupa şehirlerine göre biraz daha ucuz ancak hostel ve kamp alanlarında 1 euro turist vergisi ödüyosunuz