Türkiye'nin İlk Sakin Kentinde Bir Haftasonu (Seferihisar - Sığacık)

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan gezmen Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 11
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 15,604

gezmen

Karavan Yönetim
Mesajlar
4,757
Tepkime Puanı
78
Yer
Akhisar
Yeni Asır'dan(İzmir) alıntıdır.
http://www.yeniasir.com.tr/Sarmasik/2009/12/13/turkiyenin_ilk_sakin_sehrinde_bir_haftasonu

Cavid Sezen
********************************************************************************************


Türkiye'nin İlk Sakin Kentinde Bir Haftasonu (Seferihisar - Sığacık)

Kaleiçi evleri arasında yapacağınız yürüyüş sonrası Cenevizliler'den kalma kalenin burçlarına çıkıp yat limanını ve çevreyi seyrederken denizden dönen balıkçılar eşliğinde taze balığınızı yiyebilirsiniz

BURCU ILGIN

[attachment=1]

Seferihisar şimdi "Cittaslow" yani "yavaş kent" kavramıyla birlikte anılıyor. Ne mi bu "Cittaslow"?
1986 yılında Amerikan tarzı hızlı yiyecek (fast food) zincirine karşı çıkılarak, İtalya'nın Barolo kentinde "Yavaş Yiyecek Birliği" oluşturuldu. 1989'da Paris'te uluslararası boyut alan birliğin, bugün 100'den fazla ülke temsilcisinden oluşan 80 bin üyesi bulunuyor.
Küreselleşmenin insanlar arasındaki iletişimi, kaynaşmayı ve değişimi kolaylaştırmasına karşılık farklılıkların törpülenerek, tek bir model insan oluşturmaya doğru gittiği ve sonunda sıradanlığın hakim olacağı bir düzenin yaratılacağı konusunda endişelerden yola çıkılarak oluşturulan "Cittaslow" kavramının amacı, yerel değerlere sahip çıkılması, bu değerlerin korunması ve geliştirilmesi...
Yavaş Şehir olabilmek için çevre politikaları, altyapı, kentin dokusunun kalitesi, yerel üretim ve ürünlerin desteklenmesi, konukseverlik gibi kriterler gerekiyor. Bu şehirlerin logosu olan salyangozu kullanabilmeye hak kazanan merkezler, düzenli olarak denetimden geçiriliyor.
İşte Seferihisar da ıÜüTürkiye'nin ilk, dünyanın 121. Cittaslow'u yani sakin şehri oldu.

TÜM KOYU SEYRETMEK İÇİN
Sakin şehir Sığacık'ta kale surları içinde eski Sığacık evleri yer alıyor. Birçoğu günümüze korunarak gelmiş. Kaleiçi evleri arasında yapacağınız yürüyüş sonrası Cenevizliler'den kalma kalenin burçlarına çıkıp yat limanını ve çevreyi seyredebilirsiniz. Koyun kıyısı deniz ürünleri üzerine çalışan restoranlarla dolu. Denizden dönen balıkçıların ağlarını temizlemelerini seyrederek yemek yiyenlere günün her saatinde rastlanıyor.
Yemek sonrası değişik mekanlar arayanlar için marina çevresinde çay bahçeleri, kahve, cafe, müzikli bahçe barları bulunuyor. Siz Sığacık'ın hafif esen rüzgarında içeceklerinizi yudumlarken çocuklar için oyun aletlerinin yer aldığı geniş ve bakımlı bir de park bulunuyor. Yabancı teknelerin konakladığı marina çevresi, yürüyüşü sevenlere imkan tanıyor. Koyu çevreleyen asfalt yola devam ederseniz, işte tüm Sığacık'ı seyredebileceğiniz tepeye ulaşacaksınız.
Rampanın batıya bakan inişinde kumu ile ünlü plajı Akkum bulunuyor. Sembolik giriş ücreti ve mütevazi tesisleri ile günboyu faydalanabileceğiniz geniş koy, aynı zamanda Fransız tatil köyüne gelen yabancıların sörf öğrendikleri yer.

SUALTI GÜZELLİKLERİ
Ege'nin berrak denizinde su altı doğa güzelliğini seyretmek ve dalış yapıp zıpkınla balık avlamak isteyen meraklılar için bölgedeki koylara bot gezileri düzenleniyor. Çevredeki koylardan biri de Ekmeksiz koyu. Akkum'a inen yolun soluna devam ederseniz Teos orman içi dinlenme yerinden geçen orman işletmesine bağlı Teos Ekmeksiz plajına geleceksiniz. Çadırlı kamp ve günübirlik plaj girişi ücretli. Poyraz tutmayan koy ay biçimli ve ince kum ne varki dipten denize karışan buz gibi tatlı kaynak suları ile diğer denizlere oranla daha soğuk. Koyun yamaçları ise piknik masaları çadır yerleri ile dolu. Bölgede duş, wc, otopark, kabinler, ve restaurant da bulunuyor. Günübirlik gelenlerin çekilmesiyle sakinleşen koyda güneş batışında yer gök kızarıyor.
Sığacık, sığınak olarak kullanıldığı için bu ismi almış. Kale içine kurulu köy zamanında 12 İon kentinden biri Ekmeksiz plaj yolu üzerindeki Teos ören yerine kısa sürede ulaşabilirsiniz. İon Uygarlığı'na bir ara başkentlik yapan antik kent, sanat merkezi durumunda işlev görmüş, hatta Efes kentiyle yarışmış.

12 İon kentinden biri Teos
İzmir'in Seferihisar İlçesi'ne 5 kilometre uzaklıktaki Sığacık Köyü'nün bir kilometre güneyinde deniz kenarında bulunan Teos'un M.Ö. 1000 yıllarında İon kolonisi olarak kurulmuştur. Kurucusu Dioysos'un oğlu Athames olarak bilinir. Teos önce Pers yönetiminde kalmış, sonra Lidyalıların, ardından yine Pers yönetimine geçmiştir. İonlarla birlikte Teos bağımsızlığını kazanmış ve mimari alan ile ticarette önemli bir yer haline gelmiştir. Kentinin en önemlileri olan Teos'te Hellenistik ve Roma dönemi kalıntıları bulunmaktadır. Ziyarete açık olan Teos'ta en önemli antik eser olarak bilinen, antik dünyanın en büyük Dionysos Tapınağıdır. Diğer önemli kalıntılar ise Agora, tiyatro, odeon, surlar ve liman kalıntılarıdır.
Dionysos Tapınağı M.Ö. 2.yy. başlarında Prieneli Hermogenes tarafından inşa edilmiştir. Anadolu'daki Dionysos adına yapılan tapınakların en büyüğüdür. Roma imparatorluğu döneminde sıkça onarılmış ama yine de depremlerden çok zarar görmüştür.

Mandalina Şenliği'nin konuğu Leman Sam
13-14 Aralık'ta yapılacak Seferihisar Mandalina Şenliği'nde Leman Sam bir konser verecek.
Bugün Seferihisar pazar yerinde Saat 13.30'da Keşkek, Pilav, Mandalina Suyu İkramı ile başlayacak şenlik, saat 15.00'te Leman Sam Konseri, en iyi mandalina yetiştiricisi ve en bakımlı bahçe ödüllerinin sahiplerine verilmesi ile devam edecek.
Yarın ise Yeni Kültür Sarayı'nda saat 10.00-17.00 arasında mandalina yetiştiricilerine eğitim verilecek

NE YENİR?
Sığacık limanında yer alan restorantlarda tüm deniz ürünlerini bulabilirsiniz. Bölgenin balıkları çipura, mercan, barbunya, kupez kalamar tava, ahtapot salatası ve deniz börülcesi hafta sonu yemek yemeye gelenlerin en çok sipariş verdiği çeşitler.
Kale içindeki odun fırınının koku ve lezzetiyle ekmeği hayli ünlü. Yolunuz Pamucak- Selçuk yönüne doğru ise Seferihisar çıkışında sağınızdaki kafeteryadan yayık ayranı içmeden, gözleme yemeden geçmeyin.

NASIL GİDİLİR?
İzmir'den otoban yolla ulaşım en rahat ve kolay yol. İzmir-Seferihisar arası 45 km, Sığacık için 5 km daha yol almanız gerekiyor. Aynı yolda belediye otobüslerinin seferleri de var. Asfalt yol Akkum plajı, Ekmeksiz koyu, Teos antik kentine kadar devam ediyor. Benzin istasyonu Seferihisar-Sığacık yol ayrımında Sığacık'a denizden tekneyle gelenlere su, elektrik ve çöp hizmeti veriliyor.

588882731250.jpg
 

Etiketler
Ynt: Türkiye'nin İlk Sakin Kentinde Bir Haftasonu (Seferihisar - Sığacık)

Sığacık ismini Ege'li olmama rağmen ilk kez Osman Atasoy'un "Uzaklar" isimli kitabında duymuştum. Kendisi yelkenlisiyle çıktığı dünya seyahatine burada hazırlanmış ve çıkış yapmıştı.
İyi de neresiydi bu Sığacık? merakımızı yenmenin tek yolu gidip görmekti. Biz de gittik ve gördük...
Bana göre oldukça sakin, bakir kalmış bir alandı. Eski yılların Çeşme'si gibi.Yakınlarda yine gidesim var. Umarım ilk izlenimlerimi değiştirecek kötü sürprizler beni beklemiyordur...
 

Ynt: Türkiye'nin İlk Sakin Kentinde Bir Haftasonu (Seferihisar - Sığacık)

Hürriyet'ten, çok değerli bir ozan ve yazara özgü bir alıntıdır.
http://www.hurriyet.com.tr/seyahat/14310285.asp?gid=56

Cavid Sezen
********************************************************************************************************


Seferihisar hayatı yavaşlatıyor


Hüseyin YURTTAŞ 5 Nisan 2010

İzmir’in Seferihisar İlçesi dört ay önce Cittaslow unvanı almıştı. Türkiye’nin ilk “Yavaş Şehri” şimdi bu sıfatın gerektirdiği dönüşümü yaşıyor. Sadece köylülerin ürünlerini sattığı pazarlar kuruluyor, caddeler, sokaklar elden geçirilip yerel doku canlandırılıyor, sanatçılara çalışacak yer açılıyor.

[attachment=1]

Seferihisar dediğin, İzmir’in kulağının dibi. Bağırsan duyulacak! Baharda yağmur yağmış, yolu çamurmuş, ne fark eder! Çeşme otobanına girmenle çıkman bir olur; sonra pat, Seferihisar’dasın! İzmir’e bu kadar yakın olup da bugüne dek bu denli “uzak” kalmış tek ilçe odur! Geçmiş yıllarda şehre doğrudan eklenemeyecek kadar uzakta ve arada bir yer olmasından olsa gerek, böyle bir muamele görmüştür belki de.

Büyüyen İzmir, yeni yapıları, siteleriyle artık oraya da sıçramaya başlamıştır. Ancak, son zamanlarda, Seferihisar o ucube kentleşmeyi elinin tersiyle itip farklı yönde seçkinleşerek çağı bir başka yanıyla yakalamayı öngören bir yol seçmiştir.
“Cittaslow”dur artık orası. Bundan böyle geleceğini dünya ölçeğinde seçilmiş, farklı bir yer olmak üzerine kurmakta kararlıdır. Hem de, Büyükşehir uygulamalarıyla ta Ürkmez’in sonuna kadar Türkiye’nin en uzun sahillerinden birine sahip bir kasaba haline gelmişken... Geçen yaz yanan bin hektar ormanı yeniden yeşertmek de dahil, sağlık, huzur, güven ve doğallıkla bezenmiş yeni bir kimlik edinmek, çağdaşla gelenekseli sağlıklı biçimde birleştirerek özlenen bir yaşam düzeni kurmak işine soyunmuştur şimdi.

Şaka maka, merkezde düzenlemeler çoktan başlamıştır. Makyaj yenileme anlamının çok ötesinde işlerdir bunlar. Caddeler, sokaklar, evler bir bir elden geçirilip “sakinkent”e yaraşır güzelliklerle bezenmeye çalışılmaktadır.

SEFERİHİSAR NELER YAPTI

Cittaslow, Seferihisarlıların hayatına önce Köy Pazarı ile girdi. Bu amaçla eski belediye binası tahsis edildi. Binada her köye yerel ürünlerini satabileceği bir oda verildi. Belediye bu hizmeti ücretsiz sunuyor. Salı günleri köylülerin katılımıyla açık pazar kuruluyor. Açık pazarda hal ürünleri yasak; köylü sadece kendi ürününü satabiliyor. Seferihisarlılar pazarları benimsedi, köylüler ekonomik krizde nefes alma imkânı buldu. Cittaslow’un bu anlamda belki de en önemli katkısı köylülere, ürünlerini satabildiklerini göstermesi ve köylülerin boş duran arazilerine ürün ekmelerini sağlamak oldu. Köy pazarı köylüleri tekrar üretime teşvik etti.

SIĞACIK PAZARI

Belediye ilgililerine önceden telefon ettim. O pazar günü orada olacağımı ve Seferihisar’ı yazmak istediğimi söyledim. Dediler ki, “Hoş gelirsin, sefalar getirirsin. Üstelik o gün Sığacık’ta ilk pazar kurulacak. Ona da tanıklık edersin.”Sığacık’a vardım ki, halkta bir telaş! Adamın biri ötekine heyecanla, “Evde ne var ne yoksa koydum çocukların önüne, satın dedim!” Bir coşku ki, değmeyin gitsin.

Sığacık Kalesi kadimden beri bir sığınma yeri. Tarihi kapıları dimdik ayakta. Duvarları da öyle. İçeri girince Sığacık’ı bir bayram sevinci içinde orada pazar kurmuş olarak gördüm. Türkçesi de yer alan “Cittaslow” pankartı onlara gurur veriyordu. Bahçesinde yetiştirdiği birkaç demet soğanla marulu getirmiş olan da vardı, bir yandan örgü örerken ördüklerini orada satan da, açtığı yufkadan yaptığı gözlemeyi pişirip satan da, tadına doyulmaz börekler ve çöreklerle sizi karşılayan da; zeytinyağını, tarhanasını, zeytinini, turşusunu, kırlardan topladığı adaçayını, kekiğini tezgâhına koyup bekleyen de...
Yüzlerdeki ışıltı gerçekten Anadolu aydınlığının bir yansımasıydı. Halkımızın halk yüzü, öyle temiz, öyle berrak, öyle içten, işte önümdeydi. Buradaki yiyecekler değildi sadece “doğal” olan, insanlardı, insanlar! Satılan yiyeceklerde, sebze ve meyvelerde bitki gelişim düzenleyicileri, yapay gübre ve GDO bulunmadığı özellikle belirtiliyordu.

BAŞKAN FİLEYLE PAZARDA

Doğrusu imrendim gördüklerime. Benim de Foça-Kozbeyli’de yapmak istediğim tam da buydu.
Pazarda öyle dolanır ve fotoğraf çekerken bir de baktım, Belediye Başkanı Tunç Soyer oradaki kadınlardan alışveriş ediyor. Aaa, elinde file! Bre aman! Bu ne menem bir iş! Çocukluğumda, gençliğimde kullandığımız filelerden biri işte Başkan Tunç Soyer’in elindeydi. Sırtı bana dönükken çektim onu, tanışmayı ve “cittaslow / sakinkent”i konuşmayı sonraya bırakarak.
Dikkat ettim, bütün tezgâhlarda kesekâğıdı var. Naylon torba istesen de yok, arasan da bulamazsın!
Sığacık, bilince kesmiş, dökülmüş kalenin içine, dökülmüş sokaklara. Halden gelen mal yok bu pazarda. Hepsi de köylünün kendi üretimi. Onun için tezgâhlar dolup taşmıyor. Hatta kimi biraz çekingen, biraz utansak bakıyor yüzünüze. İşte güzelliği de o alçakgönüllü yalınlıkta!

Kale içinde gezinirken, ressam Hakan Kirezci’ye ve eşine rastladım. Epeydir Seferihisar’ı mekân tuttuklarını biliyordum.
Eski belediye binasında onlara da yer verilmiş. Şimdi orada çalışıp üretiyorlar ve ürettiklerini satabiliyorlarmış.
Pek mutlu gördüm onları.

MANDALİNA BAHÇELERİNDE

Seferihisar’dan aşağılara, denize kadar her taraf mandalina bahçeleriyle dolu. Mandalinaların gümrah yeşilini bezeyen turuncu meyveleri ise salkım salkımdır çoğunda. Bereketi ve güzelliğiyle dolu bahçeler arasındaki yollarda yürürken, turunçgillerin iç açan kokusunu burnunuzda duyabilirsiniz. Gözünüz de o güzellikten payını alabilir. İçiniz açılır,
Gönenirsiniz. İzmirliler, hele İzmirliler, yaz demeden kış demeden Seferihisar’ı ziyaret edebilir, burnumuzun dibinde ne güzel şeyler oluyormuş, görebilirsiniz. Seferihisar’da salı günleri kurulan köylü pazarına veya pazar günleri Sığacık’ta kurulan köylü pazarına gidebilirsiniz. Gittiğinizde de, o doğallığı yerinde görebilir, doğal ürünler alabilirsiniz.
Bahçeler arasında yol alırken, dalından yeni koparılmış mandalina almak ve tadına bakmak ayrı bir keyif.

SALYANGOZUN HİKMETİ

İtalyanca “şehir” anlamındaki “citta” ile İngilizce “yavaş” anlamındaki “slow” sözcüklerini buluşturan Cittaslow / Yavaş Şehir hareketinin simgesi salyangoz. Küreselleşmeyle bozulan yerel yaşam kimliğini korumak, doğayla ve geçmişle bağını koparmadan, kent sakinlerinin yerel özellikleriyle varlıklarını sürdürmesini sağlamayı hedefleyen bu akım, İtalya’da doğdu. Cianti kentinde, uluslararası hamburger zinciri şube açmak isteyince halk bir gazetecinin önderliğinde karşı kampanya başlattı. “Biz yemeğimizi oturup, usulü ve erkânıyla yeriz. Mutfağımızı yozlaştıramazsın” dediler. Slow food hareketi hızla tüm dünyaya yayıldı ve daha sonra Cittaslow’un kurucusu oldu. Yerel kimliğini korumak isteyen kent ve kasabaların oluşturduğu bu birliğe katılmak için 60 civarında ölçüte uymak gerekiyor.

10275270.jpg
 

Ynt: Türkiye'nin İlk Sakin Kentinde Bir Haftasonu (Seferihisar - Sığacık)

Sakin Şehir Festivali 25-26 Eylül'de yapılacak


Giriş tarihi : 17.09.2010, Cuma 14:38 Güncelleme : 14:38

Dünyada küreselleşmenin getirdiği olumsuzluklar karşısında kentlerin özgün kimliklerini koruyarak yaşam kalitesini artırmayı ve sürdürülebilir gelişmeyi öngören uluslararası ''cittaslow (sakin şehir)'' ağına üye olan İzmir'in Seferihisar ilçesi, yaşama geçirmeye çalıştığı ''sakin şehir'' konseptini, aynı adlı festivalle renklendirecek. Seferihisar Belediyesinden yapılan yazılı açıklamaya göre, 28 Kasım 2009'da ''dünyanın en çağdaş kent projelerinden biri olan ''Sakin Şehir Kentler Birliği''nin Türkiye'den ilk üyesi olan Seferihisar'da 25-26 Eylül'de ''Sakin Şehir Festivali'' yapılacak.

Kentlerin kendi kimliklerini, özelliklerini, tarihlerini ve yaşam tarzlarını korumalarını ve ön plana çıkarmalarını destekleyen ''sakin şehir'' felsefesi doğrultusunda hazırlanan festivalle, küresel dünyanın dayattığı üretim ve özellikle de tüketim hızına, kendi hızıyla karşı duran Sakin Şehir uygulamalarının paylaşılarak, hareketin Türkiye'de yayılması için kişileri ve kurum ve kuruluşların eyleme teşvik edilmesi amaçlanıyor.

Yerel lezzetleri, yerel zanaatleri ve sanatları, sadece eskilerin hatırlayabilecekleri kavramlar olmaktan çıkararak farkındalık yaratmanın ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda çevrenin ve doğanın daha çok korunması, ona değer verilmesine katkıda bulunulmasının da hedeflendiği festivalde, ''organik şarapçılık'', ''yavaş işletmecilik'' gibi ''sakin şehir'' felsefesine uygun ekonomik değerlendirmelerin yapılacağı programların yanı sıra ''sahil temizleme'', ''yoga'', ''petank turnuvası'' gibi sosyal ve sportif etkinlikler gerçekleştirilecek.

''Sürdürülebilir yaşam'' temalı film gösterimlerinin de yer alacağı festivalde, ünlü yönetmen Çağan Irmak'ın Seferihisar için özel olarak çektiği ''Sakin Şehir Seferihisar'' adlı belgesel filmin gala gösterimi yapılacak. Festival, Sığacık Körfezi'nde kurulması planlanan ancak Seferihisar Belediyesinin öncülüğünü yaptığı sivil toplum tarafından denizin kirleneceği ve ''sakin şehir'' kriterlerine aykırı olduğu için karşı çıkılan orkinos balık çiftliğine karşı bir etkinliğe de sahne olacak. Bu çerçevede, açılış günü ''Orkinoslara Hayır'' adıyla bir yüzme etkinliği düzenlenecek.

SAKİN ŞEHİR

İtalya'da 1996 yılında Roma'daki bir meydanda açılması planlanan fast food zinciri mağazasına karşı başlayan tepki hareketi olan ''slow food (yavaş yemek)'' hareketinden doğan ''cittaslow (sakin şehir)'' örgütlenmesi, küreselleşmenin getirdiği olumsuzluklar karşısında kentlere özgün kimliklerini koruyarak yaşam kalitesini artırmanın ve sürdürülebilir gelişmenin yollarını sunuyor. Bir kentin ''Sakin şehir'' olabilmesi için çevre politikaları, altyapı politikaları, kentsel kalite için teknolojiler ve tesisler, yerli üretimi korumak, misafirperverlik, farkındalık ve slow food (yavaş yemek) aktivitelerinin desteklenmesi adı altında 7 ana başlıktaki 59 kriteri hayata geçirmesi gerekiyor.

*********************************************************************************************************
Yeni Asır'dan alıntıdır.
http://www.yeniasir.com.tr/HayatinIcinden/2010/09/17/sakin_sehir_festivali_2526_eylulde_yapilacak

Cavid Sezen
 

Ynt: Türkiye'nin İlk Sakin Kentinde Bir Haftasonu (Seferihisar - Sığacık)

28.09.2010 21:54

Seferihisar’ın Çağan’ı ve “sütün neşesi”


Mutlu Tönbekici - mutlu.tonbekici@gmail.com


Hafta sonunda Seferihisar’daydım. Hem “cittaslow” olmasının şerefine düzenledikleri festivale hem de kurulmasına izin verilen orkinos çiftliklerine karşı yapılan protesto “yüzmesi”ne katılmak için.

Seferihisarlıları, köprüye karşı çıkan bizim Arnavutköylülere benzetiyorum. Gösteri, denizin ortasında, tam da orkinos çiftliklerinin kurulmasına karar verilen noktada yapıldı. Belediye Başkanları Tunç Soyer başta olmak üzere Kavak Yelleri dizisinin oyuncuları, çevre dernekleri temsilcileri, avukatlar ve halk henüz pırıl pırıl olan noktada denize girdi.

Bu tarz “halk karşı çıkışlarında” en büyük delik genelde esnaftan gelir. Nedendir bilinmez, esnaf bir süre sonra aktivistlerden sıkılır, dahası şüphe etmeye başlar.

Arnavutköy’deki kimi esnaf, bizim mahalleye aslında köprü yapılmayacağını ama aktivistlerden birinin canı ev almak istediğinde sırf fiyatlar düşsün diye bir köprü yaygarası koparıldığını, ev alınınca da ortalığın sakinleştiğini iddia etmişti mesela. Bu aktivistlerin önce arkadaşı, sonra kendisi olan biri olarak nasıl oluyor da ben hâlâ kiracıyım merak konusu.

Seferihisar’da durum henüz tam tersi. Protesto gösterisine katılan 300-400 kişi vardı tahminen ve bu katılımcıların hepsi Sığacıklı tekneciler tarafından ücretsiz taşındı protesto yerine. Tekneciler mazot paralarını ceplerinden verdiler yani. Kimse de başkana “mazot parası ne olacak?” diye gitmemiş.

Bu arada söylemeden edemeyeceğim: Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer şahane bir insan. Hani AKP’li Egemen Bağış için demiştim de çok kızılmıştı ya. Aynısını CHP’li Tunç Soyer için de söylüyorum. Başkanlığı bir ipek gömlek gibi taşıyor. Arkadaş olmaktan büyük mutluluk duyacağım bir insan. Benden biri.

***


Akşam, kalenin içinde kurulan bir sinemada Seferihisarlı sevgili yönetmenimiz Çağan Irmak’ın hazırladığı Seferihisar belgeselini izledik.

İçten, sevimli, daha çok bir öğrenci mezuniyet ödevi tadında (güzelliğini de veren zaten bu) tatlı bir Seferihisar günlüğüydü.

Seyirci olarak en çok teyzeler bölümünü sevdik. Şimdi düşününce belgesel zaten hemen hemen Seferihisarlı teyzeler üzerine kuruluydu.

Filmin bir yerinde teyzeler geleneksel Seferihisar yemeklerini anlatıyor. Fakat nasıl bir tatlı anlatıştı o... Açıyoz, koyuyoz, kapatıyoz, kızartıyoz, tuzla tuzluyoz... Herkes gülümsüyor. Bir yerde bir teyze domates yerine TOMATA dedi. Fakat o kadar kuvvetli bir “tomata” dedi ki kendimi bir an Atina’da sandım. İçimden “koca Giritli seni” dedim güldüm... Zira bildiğim kadarıyla Seferihisar’ın ezici çoğunluğu muhacir.

Çok güzel başka sözler de vardı. Bir başka teyze tarhana yapımın tarif ederken “akşamdan karıyoruz, sabaha kadar sütün NEŞESİYLE kabarıyor” dedi. Sütün neşesi! Ne güzel söz değil mi?

Çağan Irmak’a minik bir tavsiye: Filmi yeniden düzenler ve bilhassa başını TRT belgeseli olmaktan kurtarırsa (mesela Cihan Ünal seslendirmesini iptal edip) çok daha şahane bir belgesel olabilir.

*********************************************************************************************************
Vatan'dan alıntıdır.
http://haber.gazetevatan.com/Haber/331571/1/Gundem

Cavid Sezen
 



Ynt: Türkiye'nin İlk Sakin Kentinde Bir Haftasonu (Seferihisar - Sığacık)

10 Ekim 2010

Gila BENMAYOR
gbenmayor@hurriyet.com.tr


Seferihisar’ın sessiz devrimi


TUNÇ Soyer ile Brük-sel’de karşılaştık.

Soyer, Türkiye’nin ilk “sakin şehir” ünvanını kazanmış olan Seferihisar’ın belediye başkanı.


İngilizcesi “Slow City”, İtalyancası ise “Cittaslow” olan “Sakin Şehir” ne anlama geliyor?
Bunu izah etmek için önce “Slow Food” hareketine değinmem gerek.
İtalya’da 1982 yılında başlayan “Slow Food” hareketi geleneksel beslenme tarzına, yerel ürünlere, bunları yetiştirenlere sahip çıkar.
“Fast Food”a yani hızlı tüketilen gıdaya bir başkaldırıdır.
Dünyada 150 ülkede 100 binden fazla üyesi olan “Slow Food”un amblemi, “yavaşlığın sembolü” olan turuncu renkli sevimli küçük bir salyangoz.
Türkiye’de de giderek yaygınlaşıyor.
Bir süre önce İstanbul’da “Lüfer Yok Olmasın” kampanyasını başlatan “Fikir Sahibi Damaklar” da bu hareketin bir parçası.
“Slow City” ya da “Sakin Şehir” hareketi aynı mantıktan yola çıkarak, 1999 yılında İtalya’da, Toskana’da başlamış.
Amblemi aynı sevimli salyangoz.

HAREKETİN 129. ÜYESİ
“Sakin Şehir” hareketinin amacı, hızlı tüketime karşı olmakla birlikte yaşam kalitesini ve yerel kimliği koruyan, yerel ürünleri ön plana çıkartan, mutlu insanların yaşadığı şehirler yaratmak.
Teknolojiye sırt çevirmek asla söz konusu değil.
Harekete dahil olmanın şartı 59 kritere uymak ve 50 bin civarında bir nüfusa sahip olmak.
21 ülkede, 140 şehir bu hareketin üyesi.
Seferihisar’a dönersek, Tunç Soyer belediye başkanlığına seçilir seçilmez hareket dahil olmak için kolları sıvamış.
Neticede, geçtiğimiz yıl Seferihisar’ın “Sakin Şehirler” hareketinin 129. üyesi olmasını başarmış.
Fransa’daki Segonzac kasabasından önce ünvanı kapmış.
“Seferihisarlıların hayatlarında ne değişti?” diye soruyorum.
Tunç Soyer anlatıyor.
“İşe Seferihisar’ın Türkmen ve Girit mutfaklarının karışımı olan geleneksel mutfağını kayıt altına almakla başladık”.
Şehirde “75 yaş üstü” partisi düzenlenmiş ve katılımcılara akıllarında kalan yemek tariflerini yazmaları istenmiş.

YEREL ÜRETİM HAREKETİN OMURGASI
Ortaya “Seferihisar’ın Yavaş Yemekleri” çıkmış.
Bugün Seferihisar’ı ziyaret ettiğinizde “Sefertası” Lokantası’nda bunları tatmanız mümkün.
Bu yemekleri ise yeni kurulan bir “kadın kooperatifi” yapıyor.
Soyer “Sefertası” lokantalarının bir zincire dönüşebileceğini söylüyor.
Yerel ürünlerin desteklenmesi demiştim.
Seferihisar’ın eski belediye binası kendi ürünlerini satmak isteyenlere tahsis edilmiş.
Bahçesinde domates yetiştiren, evinde turşu kuran bunları binanın çeşitli katlarında sergileyip satmaya başlamış.
Tunç Soyer “Yerel üretim bu hareketin omurgası” diyor.
Çok hoşuma giden bir şey yapmış.
Sebze fidelerini, çeşitli tohumları okullara dağıtmış.
Hevesli çocuklar şimdi okullarının bahçelerinde yetiştirdiklerini pazarda satabiliyorlar.
Şehirde bisikleti yaygınlaştırmak için işe yine okullardan başlamış.

ELEKTRİKLİ ARABA GÜNEŞ ENERJİSİ
Soyer’in amacı “motorlu araç” trafiğine bir sınırlama getirmek.
Belediye için ise “elektrikli araba” gündemde.
“Orkinos çiftliklerine hayır” diyen Sığacık köyünün eski evlerini pansiyona dönüştürme projesi var.
Seferihisar’a 5 kilometre uzaklıktaki antik Teos şehrinde Ankara Dil, Tarih, Çoğrafya Fakültesi’nin desteğiyle kazılar başlamış.
Bu antik şehirle ilgili ilginç bir ayrıntı şöyle:
“Dünyada, oyuncuların ilk kez sendikalaştıkları şehir Teos”.
“Hollywood bunun farkına varsa yer yerinden oynar” diyor Soyer.
En önemli iki şeyi söylemeyi unuttum.
Birincisi, Seferihisar, organik tarım olsun, turizm olsun çeşitli projeleri üniversitelerin desteğiyle sürdürüyor.
İkincisi, Türkiye’nin ilk “Sakin Şehri” çok yakında güneş enerjisine kavuşuyor.
Soyer, “Bir tek insanın çok şey değiştireceğine inanıyorum” diyor.
Ben de öyle.

********************************************************************************************************
Hürriyet'ten alıntıdır.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16004172.asp?yazarid=20&gid=61

Cavid Sezen
 

Ynt: Türkiye'nin İlk Sakin Kentinde Bir Haftasonu (Seferihisar - Sığacık)


Cavit Hocam,Seferihisar'da güzelliğini sürdüren, bozulmamış bir şeyleri görmek güzel. Ama aşağıya limana indiğinizde o güzelim liman için aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Tesis adı altında yapılanları görseniz...

Selamlar.
 

Ynt: Türkiye'nin İlk Sakin Kentinde Bir Haftasonu (Seferihisar - Sığacık)

Bilgilendirme, paylaşım ve güzel anlatım adına teşekkürler Cavid bey..
Bir solukta okudum inanın:smiley:
Sevgilerimle
 

Ynt: Türkiye'nin İlk Sakin Kentinde Bir Haftasonu (Seferihisar - Sığacık)

Yavaş Şehir’in umut tohumları


Mehmet YAŞİN 14 Mart 2011

Yola çıkmak için hep bir bahane olması gerektiğini söylerim. Alışılmışın dışındaki bahaneler, insanı şaşırtıcı yolculuklara çıkartır, bunu aklınızdan hiç çıkartmayın. Ben bu kez Tohum Takası’nı bahane ettim, Türkiye’nin ilk Yavaş Şehri Seferihisar’a gittim, gördüm, hem dost insanlarla hem de dayanılmaz lezzetlerle tanıştım. Bu hafta Yavaş Şehir’deki yaşam keyfini sizinle paylaşmak istedim.

[attachment=1]

Geçen ay, baharla erkenden buluşan Ege’ye yolculuk ettim. Gölgelerin üşüttüğü, güneşin ise insanı gevşettiği günlerin tadını çıkarmaktı niyetim. Tabii yolculuğumun nedeni sadece baharla buluşmak değildi. “Tohum Takas Şenliği”nde, üreticilerin tohumlarına nasıl sahip çıktıklarını, tohumlarını nasıl takas ettiklerini, tohum yasasına neden karşı çıktıklarını öğrenecektim.
İlki geçen yıl Torbalı’da yapılan “Yarımada Tohum Takas Şenliği”nin ikincisi, Türkiye’nin ilk “Yavaş Şehri” Seferihisar’da düzenlenmişti. Şenliğe geçmeden önce, “Yavaş Şehir”in anlamını bilmeyenler için açıklayalım. Küreselleşmenin, şehirlerin dokusunu, sakinlerini ve yaşam tarzını standartlaştırmasını ve yerel özelliklerini ortadan kaldırmasını engellemek için, ortaya çıkmış bir kentler birliği oluşumudur. İtalya’da 11 yıl önce filizlenen bu hareket, bu gün 20 ülkede 134 ülkeye sahip bir “Cittaslow / Yavaş Şehir” ağına ulaşmıştır. Buna, Yavaş Şehir yerine “Sakin Şehir” tanımlamasını da kullanabilirsiniz.
Yerel kimliğini ve özelliklerini koruyarak, dünya sahnesinde yer almak isteyen her kasaba ve kent bu birliğe katılabilir. Tabii ki bir takım koşulları yerine getirmek kaydıyla. Burada amaç, şehrin dokusunun, renginin, müziğinin ve hikayesinin, kentin sakinleri ve ziyaretçilerinin keyif alabilecekleri bir hızda yaşanmasıdır. Bu kentlerde otomobilin yerine ulaşım aracı olarak bisiklet kullanılır. Alışveriş, zincir marketlerden değil de küçük dükkanlardan, pazarlardan yapılır. Kente gelen konuklar, çok yıldızlı büyük otellerde değil de, şirin pansiyonlarda ağırlanır. Hem kent sakinleri hem kenti ziyarete gelenler, lokantalarda fast food yerine, yörenin lezzetli yemekleri ile karınlarını doyururlar.

MASAL GİBİ GİRİŞİM

Türkiye’nin ilk “Sakin Şehri” Seferihisar’ın Belediye Başkanı olmakla gurur duyduğunu söyleyen Tunç Soyer, bu harekete üyelik için 60’a yakın koşulu yerine getirmek gerektiğini belirtip, konuyu şöyle özetledi: “Yavaş Şehir fikrinin temelinde, küreselleşmenin kentsel kültürler ve kimlikli yaşamda yarattığı olumsuz etkilere karşı, yöresel üretim olanaklarıyla yerel kalkınmanın sağlanması var.”
İnsanın kulağına bir masal gibi gelen girişimlerdi bunlar. Masal gibi ama yavaş yavaş ağını genişleten bir gerçek aynı zamanda. İzmir’in Seferihisar ilçesi bu ağın içinde yer almayı başaran ilk Türk yerleşim birimi oldu. Geçenlerde de Gökçeada “Yavaş Şehir” unvanını kazandı. “Kardeşlik” duygularını geçmişten geleceğe aktaran Gökçeada, hem çok kültürlü gelenekleri, hem bağcılık ve şarapçılıktaki geçmişten gelen birikimleri, bu seçimde önemli rol oynadı. Darısı sırada bekleyen cennet Akyaka’ya, kimliğini yaşatarak koruyan Taraklı’ya ve Yörük Ali’nin köyü Yenipazar’a.
Seferihisar, konumu itibariyle bu unvanın doğal sahibi sanki. Dünyanın en lezzetli Satsuma mandalinalarının yetiştiği mandalina kokulu bahçeleri, 50 kilometrelik sahil şeridi, Sığacık antik limanı, Teos antik kenti, Şarap Tanrısı Dionysos’un tapınağı, denizin kıyısındaki keyif kaynağı balıkçı lokantaları ile Seferihisar, zaten “Sakin bir Şehir”. Yaz sıcağında da, ılıman kış aylarında da, hep aynı keyifli günleri sunuyor yaşayanlarına.
Bu Yavaş Şehir’i merak edenler için biraz geçmişe doğru yolculuk etmemiz gerekecek. Mesela Evliya Çelebi burayla ilgili izlenimlerini şöyle aktarır: “Sivrihisar derler ama hisardan bir alamet yoktur. Herhalde şehrin batısında gördüğümüz bağların içindeki bağların içindeki kaleye benzeyen kayalardan dolayı bu ismi almıştır... Sivrihisar’ın havası ve suyu gayet tatlıdır. Ve halkı da cana yakındır. Bu kentin evleri birbirinden seyrek sıralanmış ve bahçeli evlerdir. Fakat çarşı, pazarı azdır. En fazla 20 dükkandır. Haftada bir kez etraftaki nahiye ve köylerden binlerce adam toplanıp, büyük pazar kurarlar.”
Tahmin edebileceğiniz gibi, Seferihisar’ın bugününde pek bahçeli ev kalmamış. İlçenin eski bölümünde, ayakta kalabilmiş birkaç ev, eski mimarinin ne kadar güzel olduğunun tanıklığını yaparken, diğer kimliksiz yapılar görüntüyü çirkinleştirmişler.

SIĞACIK’TA DÜN BUGÜN

Aslında Seferihisar’ı üç bölümde anlatmakta fayda var. Birinci bölümde, çoğunluğun yaşadığı ilçe merkezi yer alıyor. İkinci bölümde, mandalina bahçelerinin arasından geçen yoldan ulaşılan Sığacık limanı, üçüncü bölümde ise Teos antik kenti bulunuyor. Seferihisar’ı bu üçleme ile anlatmak gerekir. Yoksa ortaya çok özelliği olmayan bir ilçe görünümü çıkar.
Bugünkü Sığacık, modern yat limanı, yazlıkçıların evleri, kıyıdaki balıkçı lokantaları, kahveleri, limanı çevreleyen ağaçlıklı tepeleri ile şirin bir yazlık görünümdedir. Ama geçmişteki Sığacık’ı görmek için kalın kale duvarlarından içeri girmek gerekir. Bu kaleyi Kanuni Sultan Süleyman’ın emri üzerine, Rodos kuşatmasına hazırlık olması amacıyla donanma komutanı Parlak Mustafa yaptırmıştır. Evliya Çelebi, o dönemdeki surların içini şöyle anlatır: “Kalede 120 tane asker evi vardır. Bunlar kiremit örtülü, tek katlı ve tümüyle kerpiçten yapılmış bahçeli evlerdir. Şehir içinde kaldırım yoktur. Bir camisi, iki mescidi, bir mektebi ve küçük bir hamamı vardır.”
Şimdiki kale içinin görüntüsü pek değişmemiştir. Tek katlı evlerin dar sokaklara açılan kapılarının önünde oturan kadınlar, bir yandan örgü örüp, bir yandan sohbet ederken, çocuklar, sokakların dolambaçlarında koşturup dururlar.
Sığacık’tan deniz yönüne doğru devam edip, tepeyi aştığınızda antik Teos kentine gelirsiniz. Şimdi yazlıkçıların evleri, siteler ve otellerle çevrilmiş olan Teos, MÖ 1080’de kurulan bir İon şehridir. Burada en önemli kalıntı Dionysos Tapınağı’dır. Şimdi birkaç sütunun ayakta kaldığı bir tapınak görüntüsü, antik dönem anlatılarından habersiz olanlara pek bir şey ifade etmez. Ama bir zamanlar burada şiirsel törenler düzenlendiği, süslü maskeleri takmış tören liderlerinin, bugünün operasını andıran gösteriler yaptıkları, tanrının onuruna söylenen şarkıların, bugünkü trajedinin kökenini oluşturduğu, buradaki gösterilere katılan tüm sahne ustalarına, Teos kentine yerleşme hakkı verildiği bilinirse bu taş yığınının önemi daha iyi kavranır.
Dionysos şarap tanrıçasıdır ama Osmanlının buraya gelmesi ile şarap ortadan yok olur. 1765 yılında Teos’a gelen İngiliz seyyah Richard Chandler, bu konuda şöyle yakınır: “Sığacık Limanı’nda demirli Venedik gemisinin kaptanı bize kötü sayılabilecek şarap ikram etti. Yoksa Dionysos’a adanmış bu kutsal yerde sadece su içmiş olacaktık. Burasının şimdiki sahibi olan mağrur Türkler, üzümleri ancak yemek için toplamakta veya kurutup kuru üzüm olarak satmaktadır.”
Şükürler olsun ki, bugün de Sığacık Limanı’nın çevresindeki mekanlarda hâlâ lezzetli şaraplarla dolu kadehler, Dionysos’un ruhu için kalkmaktadır.
İşte size, çok detaylı olmasa da bir “Yavaş Şehir” portresi. Tatilinizin bir bölümünü Seferihisar’a ayırırsanız, hem keyifli birkaç gün geçirir hem de “Yavaş Şehir” girişimcilerini cesaretlendirirsiniz.

TOHUM TAKAS ŞENLİĞİ

Seferihisar’a asıl gidiş nedenim, pazaryerinde yapılacak olan “Yarımada Tohum Takas Şenliğini” izlemekti. Bu şenliğin düzenleyicileri, Seferihisar, Urla, Karaburun, Mordoğan Belediyeleri ile Ekolojik Üreticiler Derneği, Karaot Tohum Derneği, Slowfood birlikleri, Ziraat Mühendisleri İzmir Şubesi, GDO’ya Hayır Platformu idi.
Bu şenliğin ilki, geçen yıl Torbalı’da yapılmıştı. Bir önceki şenliği izleyenler, bu yılın daha kalabalık ve coşkulu geçtiğini söyledi. Takas öncesi panelde bir konuşma yapan Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Özkaya, şenliğin amacını şöyle özetledi: “Köylerde kaybolmak üzere olan tohumları genellikle yaşlı kadınlar saklar. Bu kadınlar öldüğünde onların eşyalarının arasındaki tohumlar, kente göçmüş çocukları tarafından çöpe atılır. Böylelikle yüzyıla dayanan bir geçmiş çöpe gider. Öncelikle üreticide bu bilinci oluşturup bu tohumları kurtarmak istiyoruz. Daha sonra tüketicide de bu bilinci oluşturup, bu tohumlardan üretilen ürünler için iyi pazar olanakları yaratmak istiyoruz.”
Özkaya, tohumculuk yasasıyla tohuma eroin muamelesi yapıldığını, üreticinin bu ürünü pazarda satmasının suç sayıldığını ifade ederek, etkinliğin bu nedenle takas üzerine kurulduğunu belirtti.
Bu şenliğin öncülerinden biri olan Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer ise şenlik kapsamında dört ilçedeki köyleri ev ev dolaşarak ellerindeki tohumları sorduklarını ve bunları şenliğe getirmeleri konusunda ricada bulunduklarını söyledi. Soyer, bu ziyaretler sırasında kaybolmak üzere olan yüz yıllık tohumlara rastladıklarını belirterek, bu etkinliğin bir “Tohum Bankası”nın kuruluşunun ilk adımı olacağını müjdeledi.
Konuşmalardan sonra kurulan pazar yerinde, şarkılar türküler eşliğinde üreticiler tohumlarını takas ettiler. Domates tohumu olan, onu verip biber tohumu aldı. Biberi olan onu salatalıkla değiştirdi. Salatalığı olan kabak tohumu aradı. Bu arada kadınların yapıp sattıkları börekler, tatlılar, bazlamalar damakları şenlendirdi. El işleri, takılar hediyelik eşya olarak satıldı.
Benim değiştirecek tohumum yoktu ama, bir üretici domates tohumu paketini gizlice cebime sokuverdi. Şimdi heyecanla o domateslerin filizlenmesini, çiçeklenmesini, domates vermesini bekliyorum. Gelecek yılki şenlikte benim de takas edecek tohumlarım olacak.

YAVAŞ ŞEHRİN LEZZETLERİ

Yavaş Şehir olabilmek için yöre yemeklerini de ön plana çıkarmak gerekiyor. Seferihisar bu konuda bir takım girişimlerde bulunmuş. Merkezde, köy pazarının yanındaki Sefertası Lokantası, Seferihisar’ın yemeklerini ziyaretçilere sunuyor. Lokantanın yöneticisi Neptün Soyer ve arkadaşları, köy köy, ev ev dolaşıp, yaşlılardan tarifler topluyor, daha sonra bu tarifleri lokantanın mutfağında pişirip, kayıt altına alıyor. Sefertası Lokantası’nda bu yemeklerin lezzetine bakma şansını yakaladım. Yediklerimin hepsi gerçekten çok lezzetliydi. Özellikle Girit kökenli Armola adlı peynir, damağımda unutulmaz lezzetler bıraktı. Armola yapmak için keçi tulumunun içine süt, yoğurt ve tuz konuyor. Ağzı sıkıca kapatıldıktan sonra 15-20 gün bekletiliyor. Sonra tulumdan alınıp, tabağa konan Armola’nın üstünde zeytinyağı gezdirilerek yeniyor. Ekmek dolması, enginar dolması, nohutlu mantı, tatlı tarhana, baharın habercisi oğlak dolması, Yuvalaça, mandaline tatlısı, oklavadan sıyırma, samsades tatlısı Seferihisar yöresinin başlıca yemekleri.

ORKİNOS ÇİFTLİĞİNE HAYIR

Sığacık Körfezi’nde Orkinos çiftliği kurulması çalışmalarında sona yaklaşması, Seferihisar’da sert tepki aldı. Geçen hafta Seferihisar’da bir araya gelen çevreciler çeşitli etkinlikler düzenledi. Greenpeace’in önerisiyle, Seferihisar Belediyesi Sığacık Körfezi’nin “Özel Çevre Koruma Alanı” ilan edilmesi için Çevre Bakanlığı’na başvurma kararı aldı. Başvuruya Seferihisar Belediyesi, Greenpeace, Seferihisar Kent Konseyi, Seferihisar Çevre Koruma Derneği ve birçok sivil toplum örgütü imza atacak. Ayrıca çiftliğin kurulacağı alanda, Sığacıklı balıkçılar geçen haftadan itibaren nöbet tutmaya başladı. Greenpeace gönüllüleri de, nöbete ve eyleme katılarak Sıgacık’a destek verecek. Sığacık Belediye Başkanı, Orkinos Çiftliği’nin, bakir Sığacık Limanını geri dönüşü olmayacak şekilde kirleteceğini, balıkçıların ekmeğini tehlikeye atacağını, bu girişimi engelleyebilmek için tüm çevrecilerden destek istediklerini açıkladı. / Esra ERDOĞAN

**********************************************************************************************************
Alıntı:
http://www.hurriyet.com.tr/seyahat/17261163.asp?gid=56

Cavid Sezen

12915069.jpg
 

Ynt: Türkiye'nin İlk Sakin Kentinde Bir Haftasonu (Seferihisar - Sığacık)


Hocam Seferihisar'daki tohum takas şenliğine ben de katıldım. Torbalı'daki şenliğe de katılmıştık. Sayın Mehmet Yaşin ile de kısa

süreli de olsa sohbet ettim. Yavaş yavaş elimizden kaybolan yerli tohumlarımızdan biraz biz de alabildik. Bahçemizde elimizdeki bu

''çok değerli'' tohumlarımızı kullanacağımız günleri sabırsızlıkla bekliyoruz.

İzmir'den selamlar, sevgiler.
 



Ynt: Türkiye'nin İlk Sakin Kentinde Bir Haftasonu (Seferihisar - Sığacık)

Seferihisar'daki şenliğe katılacağınızı biliyordum; hatta duyurmuştunuz da. Ha deyince çıkılmıyor işte; gelemedik... :(
Yerli tohum olayı nedeniyle sizleri kutluyorum.
Yeni konut, yerli tohumlar; çok güzel bir birliktelik olur. Kimbilir belki biz de tadına bakarız... :smiley:

Cavid Sezen
 

Ynt: Türkiye'nin İlk Sakin Kentinde Bir Haftasonu (Seferihisar - Sığacık)


Ne demek Hocam.Biz Torbalı'da da Seferihisar'da da, '' tohumları '' üretip başkalarıyla da paylaşma sözü vererek aldık.

Tohumlarımız toprakla buluştuğunda, bunları başkalarıyla da paylaşacağız elbette.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
104,632
Mesajlar
1,530,866
Kayıtlı Üye Sayımız
166,926
Kaydolan Son Üyemiz
ONUR AYGÜN

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

SON KONULAR



Geri
Üst