Vosvoslu Bir Yol Hikayesi (31 Mart-7 Nisan 2010)

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan hsbasar Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 62
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 20,843

hsbasar

Zirve
Mesajlar
3,073
Tepkime Puanı
0
Yer
Ankara
Yola çıkılacaktı, hangi araçla gidileceğine de karar verilmişti. Antalyaya gidilip gelinecekti ama bir de İzmir çıkınca yol uzadı ve 1700 km oldu.
Yinede araç tercihinden vazgeçilmedi, uzun zamandır garajda duran 36 yaşındaki 6 yıldır yol arkadaşım olan "Şaşkın" garajdan çıktı, yıkandı, yağı değiştirildi ve yollara düştü.

Hava muhalefeti ve fazla mola vermememiz nedenleriyle hikayede (fotoğraflarda) atlamalar olsada "Şaşkın" ile 8 gün süren bu yolculuğu sizlerle paylaşmak istedim.

Yola Ankara gölbaşından sabah 9 civarı başlıyoruz, hedef Konya üzeri Antalya. Birkaç kısa ihtiyaç molasından sonra Seydişehir yakınlarında bir mola daha veriyoruz.

[attachment=1]

Mola sonrası yola devam

[attachment=2]


Akşam saat 6 civarı Antalyaya Serik'e varıyoruz burda filim kopuyor birkaç günlüğüne ;D

Birkaç gün sonra Antalyadaki büyüklerimizle görüşmeye gidiyoruz. Hanım hafiften şikayetçi oluyor burada damı sanayiye gideceğiz diye ama ordaki dostlarımız Ahmet usta, Faruk ve Lokman beylerle tanışınca şikayetini geri alıyor.

[attachment=3]

[attachment=4]







 

Etiketler
Ynt: Vosvoslu Bir Yol Hikayesi (31 Mart-7 Nisan 2010)

Hizli hizli alalim. İlk resimdeki iki bebişede Maşallah
 

Ynt: Vosvoslu Bir Yol Hikayesi (31 Mart-7 Nisan 2010)

Hazır gelmişken uzun zamandır kullanılmamaktan kurumuş olan marş motorumuzada kısa bir bakım yaptırıyoruz.

[attachment=1]

Bakım çabuçak bitiyor muhabbet devam ediyor.

[attachment=2]

Çaylar içiliyor, muhabbete doyum olmuyor, hatıra fotoğrafı çekinip otelimize doğru yola çıkıyoruz.

[attachment=3]

Otelimize dönüyoruz, ön tarafta yine bir boş park yeri buluyoruz

[attachment=4]







 

Ynt: Vosvoslu Bir Yol Hikayesi (31 Mart-7 Nisan 2010)

RedlinE' Alıntı:
Hizli hizli alalim. İlk resimdeki iki bebişede Maşallah

Mücahit internet çok yavaş, kesilmesin diye dua ediyorum

İltifatın için teşekkür ederimi bütün resimlerde o bebiş var zaten.
 

Ynt: Vosvoslu Bir Yol Hikayesi (31 Mart-7 Nisan 2010)

Ertesi gün eşim çiçek fotoğrafları çekmeye başlıyor bizde baba oğul yürüyüş yapıyoruz.

[attachment=1]

[attachment=2]

Arkadan bir ses geliyor Mehmet koş kaplumbağa. (arabamızın bir dostunu bulmuş oluyoruz ;D)

[attachment=3]

Yabancı arkadaşlarla birlikte seviyoruz kaplumbağayı

[attachment=4]







 



Ynt: Vosvoslu Bir Yol Hikayesi (31 Mart-7 Nisan 2010)

Annemiz fotoğraflarına bizde yürüyüşümüze devam ediyoruz.

[attachment=1]

[attachment=2]



 


Ynt: Vosvoslu Bir Yol Hikayesi (31 Mart-7 Nisan 2010)

Tekrar düşüyoruz yollara, bu sefer hedef İzmir ama yola geç çıkıyoruz biraz, malum açık büfe kahvaltı ve oteldeki dostları bırakmak zor oluyor.

Antalya harika bir yer, heryer yeşil, yollar virajlı. Hedefe varmak için değil keyif için yol alıyoruz. Antalyalılarıda kıskanıyoruz biraz. ;D

[attachment=1]

Bu vosvos ne menem birşeyse her buluşmamızda ağzımızın kulaklarımıza varmasına sebep oluyor. Ailecek çok seviyoruz onu.

[attachment=2]

Torosların, bey dağları bölümünü tımanmaya devam ediyoruz. Vosvosun en güzel yanı rampaları çıkışı, hiç kesilmiyor 36 seneye rağmen.

[attachment=3]

[attachment=4]







 

Ynt: Vosvoslu Bir Yol Hikayesi (31 Mart-7 Nisan 2010)

Tırmanırken birde bakıyoruz ki önümüzde başka bir vosdost. Hemen hızlanıyor ve yetişiyoruz.

[attachment=1]

[attachment=2]

Tabi vosvos usulü selamlaşıp yola devam ediyoruz.

Burda film de yine kopukluk var. Çay ve ihtiyaç molası verdiğimiz restoranda bir turist otobüsü duruyor ve Pamukkaleye gitmekte olan Alman turistler iniyor otobüsten.
Uzun uzun bizim Şaşkını inceliyorlar ama biz hiç fotoğraf çekmemişiz o anlarda.

Denizliye varmadan önce, ismini unuttumğum bir cam eşya dükkanında duruyoruz. Çok güzel el işi camlar var.
Bahçesinde de çok şirin bir köpek.

[attachment=3]

Mehmet araçta uyuduğu için ben çok uzaklaşamıyorum, fırsattan istifade birkaç fotoğraf çekiyorum.

[attachment=4]

[attachment=5]









 

Ynt: Vosvoslu Bir Yol Hikayesi (31 Mart-7 Nisan 2010)

Hızla kalkış yapan bir araç köpeği rahatsız ediyor. Havlayan köpek Mehmeti uyandırıyor.

[attachment=1]

[attachment=2]

Doğal olarak Mehmet köpeği sevmek üzere araçtan iniyor, yarım saat sonra onları zorla ayırarak yola devam ediyoruz.

[attachment=3]

[attachment=4]

Yol bize bütün güzelliklerini sunuyor.









 



Ynt: Vosvoslu Bir Yol Hikayesi (31 Mart-7 Nisan 2010)

Aynı akşam İzmire varıyoruz. Hemen ertesi gün erkenden işlerimizi halledip, öğleden sonra gezmeye başlıyoruz.

O da ne? başka Vostdostlar vosvoslarını parkediyor. Hemen koşuyoruz yanlarına "Bizimde vosvosumuz va ama kırmızı diyor" gülümsetiyoruz vosdostları.

[attachment=1]

Hemen bir hatıra pozu alıyoruz yeşil vosvosla.

[attachment=2]

İzmire gelmişken Konak meydanı ziyaret edilmeden ve dibek kahvesi içilmeden dönülmez diyorlar. Eeee ne yapalım bizde ziyaretimizi yapıp kahvemizi içiyoruz.

[attachment=3]

[attachment=4]







 

Ynt: Vosvoslu Bir Yol Hikayesi (31 Mart-7 Nisan 2010)

Ertesi gün İzmirde yaşayan dostlarımızdan Serkan hocam bizi kordon da ağırlıyor. Kendisine güzel muhabbeti için bir kez daha teşekkürler.

[attachment=1]

İzmirde de ağaçlar çiçek açmış.

[attachment=2]

Kuzenimle araçlarımızın yanyana fotoğrafı olmadı ama 36 yılda anahtarların nasıl değiştiğini belgelemek istedik.

[attachment=3]





 

Ynt: Vosvoslu Bir Yol Hikayesi (31 Mart-7 Nisan 2010)

Artık dönüş vakti geliyor, Antalyada olduğu gibi İzmirden de zor ayrılıyoruz. Güzel mekanlar güzel insanlar olunca ayrılmakta zor tabi.

İlk çay molamızı Kula da veriyoruz.

[attachment=1]

Bu sefer yolculuk biraz zorlu olacağa benziyor, hava hem yağmurlu hemde soğuk, neyseki yollar güzel.

[attachment=2]

Kulanında peri bacaları olduğunu öğrenmek şaşırtıyor bizi, birkaç karede peri bacalarından.









 

Ynt: Vosvoslu Bir Yol Hikayesi (31 Mart-7 Nisan 2010)

Yol boyu yağmur devam ediyor, ama bizim keyfimiz yerinde. Müzik bile dinliyoruz, vovosun motor şıkırtıları ile birlikte ;D

[attachment=1]

[attachment=2]

Vosvosumuzun içi oyuncak dolu, ön camda bile var ;D

Araya gezi öncesinden kısa bir anı : Mehmet kreşe giderken oyuncak arabalarından birini yanında götürmek istiyor. Ben bugün oyuncak günü değil arabayı geri bırak diyorum. Cevap hazır "Baba o bir araba değil vosvos" ;D

[attachment=3]

Leyleği havada gördük ve belgeledik, bu sene bize çok yol var anlaşılan ;D

[attachment=4]







 

Ynt: Vosvoslu Bir Yol Hikayesi (31 Mart-7 Nisan 2010)

Yolculuğun sonuna yaklaştık, Sivrihisar göründü

[attachment=1]

Sivrihisarda benim favorim Muhteşem tesisleri ve orda yapılan ballı gözleme.

[attachment=2]

Artık Ankara sınırları içindeyiz ama hava halen bbulutlu.

[attachment=3]

Gezimizi dedemizin yeni evinde garaj girişine park ederek sonlandırdık.

[attachment=4]


Biz bu geziden çok keyif aldık. Voscakalın







 



Ynt: Vosvoslu Bir Yol Hikayesi (31 Mart-7 Nisan 2010)

Anlatım keyifli fotoğraflar güzel woswos işin içinde olunca dahada güzel...

Emeğinize sağlık...Çok keyifli bir gezi olmuş...Devamını heyecan ile bekliyorum...