Yeni TL

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan behicefe Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 5
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 5,099

behicefe

Zirve
Mesajlar
1,395
Tepkime Puanı
1
Yer
aydın-koçarlı
yenibanknot.jpg





Merkez Bankası'nın 1 Ocak 2009'da çıkartacağı 200 YTL'lik banknotlara Yunus Emre resmi konacak.

Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan Hazine Müsteşarlığı tebliğine göre, 1 TL ile 50, 25, 10, 5 ve 1 Kuruş madeni paralar 1 Ocak 2009 tarihinde tedavüle çıkarılacak.

Halen tedavülde olan 1 YTL ile 50, 25, 10, 5 ve 1 Ykr madeni paralar, tedavüle çıkarılacak yeni madeni paralarla, 1 Ocak 2009 - 31 Aralık 2009 tarihleri arasında, birlikte tedavülde olacak. Merkez Bankası ve Ziraat Bankası şubeleri 1 Ocak 2010 ile 31 Aralık 2010 tarihleri arasında YTL ve YKr madeni paraları değiştirecek.

YUNUS EMRE VE NENE HATUN

Yılbaşından itibaren YTL'den TL'ye dönülecek ve 200 TL'lik banknot piyasaya çıkacak. Ekim'de tanıtımı yapılacak TL banknotlar, yüksek güvenlik özellikleri taşıyacak. Paralarda, Yunus Emre, Nene Hatun gibi isimlerin resimleri yer alacak
 


Ynt: Yeni TL

Bnece bosuna yapilmis masraf direk TL ile sifirlari atsaydi iki kere masraf yapmazdilar Bankonetleri degistirmsine gerek kalmazdi.
 


Ynt: Yeni TL

1 Ocak 2005`te paralardan sıfırlar atılarak Yeni Türk Lirası kullanılmaya başlamıştı. Paradaki reformun ikinci hamlesi olarak da `yeni` ibaresi kaldırıldı.

yenitl1n.png


yenitl1kuru.png



yenitl5kuru.png


Atatürk`ün 1927 yılında çekilmiş fotoğrafı 5 ve 10 TL üzerinde, 1931`de Gazi çiftliğinde çekilmiş fotoğrafı 20 ve 50 TL üzerinde, Çankaya Köşkü`nde çekilen fotoğrafları ise 100 ve 200 TL üzerinde kullanıldı.
Yeni banknotların ön yüzlerinde Atatürk resimleri yer alırken arka yüzlerinde şu isimlerin resimleri yer alıyor:


5 TL’lik banknot;

yenitl5n.png


yenitl5arka.png



ORD. PROF. DR. SAYILI: BİLİM TARİHİ ALANINDA İLK DOKTORANIN SAHİBİ
Ön yüzünde Atatürk portresi, portreyi çevreleyen kırmızı ay yıldız motifi ve stilize edilmiş atom motifi bulunuyor. Arka yüzünde bilim tarihçisi Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı`nın portresi yer alıyor. Portre, İslam Tarihi Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi tarafından sağlandı. Arka yüzde ayrıca bilim tarihindeki bazı önemli olayları sembolize etmek üzere güneş sistemi, atomun yapısı, DNA gibi motifler de kullanıldı.
1913-1993 yılları arasında yaşayan Ord. Prof. Aydın Sayılı, Harvard Üniversitesinde ve bilindiği kadarıyla dünyada bilim tarihi alanında verilen ilk doktora derecesinin sahibi. Türklerin, İslam Dünyasının, Mısırlıların, Mezopotamyalıların ve diğer çeşitli medeniyetlerin bilime ve batı medeniyetinin oluşumuna yaptığı katkıyı ortaya koyan Sayılı, çalışmalarında ilk kaynaklara ulaşmaya, ön yargısız ve nesnel davranmaya özen gösterdi.

Ordinaryüs Prof. Dr. Aydın Sayılı (1913-1993) Türkiye Cumhuriyeti döneminde yetişmiş anıt insanlarımızdan biridir. Onun yaşamı, bilim ve kültür tarihimizde her bakımdan örnek alınmaya değer üstün bir kişiliği yansıtır. Aydın Sayılı, 2 Mayıs 1913 tarihinde İstanbul’da doğdu. Babası Abdurrahman Sayılı (1875-1954), annesi Suat Sayılı (1889-1951)’dır. İki ablası vardır: Piraye (Sayılı) Arıcanlı ve Gündüz Sayılı. Aydın Sayılı ilk ve orta eğitiminin büyük kısmını Ankara’da tamamlayıp Ankara Erkek Lisesi’nden (şimdiki adı Atatürk Lisesi) mezun olmuştur. Mezun olabilmek için 1933 yılında yapılan mezuniyet sınavlarından (bakalorya sınavları) biri olan ve sözlü olarak yapılan Tarih ve Coğrafya sınavını Atatürk’ün de yer aldığı sınav heyeti önünde yapmıştır. 1 saat 20 dakika süren sınavda bütün soruları Atatürk sormuş ve aldığı cevaplardan çok memnun kalmıştır. Böylece Gazi Mustafa Kemal, sınav çizelgesini, -Aydın’ın notunu Çok eyi diye yazarak- imzaladı. Sayılı, yaşamındaki bu tarihsel unutulmaz olayı “Atatürk’le Bir Sınav Anısı” başlığı altındaki bir yazısının bir bölümünde şöyle anlatıyor:

“Atatürk benim sınavımdan çok memnun kalmış. Bu sebeple Milli Eğitim Bakanına ‘bu öğrenci ile ilgilenin’ şeklinde bir talimat vermiş. O zaman Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip Bey, beni makamında kabul ederek bana sınavdaki başarımdan ve Atatürk’ün takdirini kazanmış olmamdan dolayı bir tebrik mektubu verdi ve yüksek öğrenimine ilişkin bir planının olup olmadığını sordu. Ben kendisine su mühendisi olmak istediğimi söyledim. Fakat o bana daha geniş bir kültür tabanı üzerine oturan bir alanı seçmenin daha uydun olacağını söyleyerek, bana tarihçi olmamı önerdi ve bunda biraz ısrar etti. Ben asıl ilgi alanımın fizik olduğunu fakat tarihi de sevdiğimi söyleyerek konu üzerinde biraz düşüneceğimi ve annem ve babamla da konuyu konuşup danışmak ihtiyacını duyduğumu söyledim. Bu arada Milli Eğitim Bakanlığı bu konuya ciddiyetle eğilmiş ve tarih ile fen konularını bir araya getiren bir alan olarak, benim için bilim tarihinin uygun bir meslek olabileceğini düşünmüş. Mesele bu şekilde bana intikal edince ben de konuyu ciddiyetle zihnimde toparlamaya çalıştım.
Ben Fransızca’dan izlediğim bazı kitaplarımda bilim tarihi ile temasa gelmiştim. A. Cuvillier’in lise son sınıfları ve üniversiteye hazırlık sınıfları için yazdığı Mantık ve Genel Felsefe ile Ahlak adlı kitabının mantık kısmında bilim tarihine ilişkin çok ilginç bahislerle karşılaşmış olduğum gibi, E. Voisin’in liseler için yazılmış üç ciltlik Cours de Physique adlı kitabının bölüm sonlarında verdiği tarihî metinler de beni çok ilgilendirmişti. Bu itibarla, bilim tarihini kendim için çekici bir alan olarak düşünmekte çok güçlük çekmedim.
O yıllarda bilim tarihi konusu önemlice bir kıpırdanma hareketine sahne olmakta idi. Amerika’nın Harvard Üniversitesi’nde bilim tarihi alanı bu sıralarda belirginlik kazanmakta ve bu çalışmaların odağını George Sarton adlı bir profesörün faaliyetleri oluşturmakta idi. Bu faaliyetten bizim o zamanki Milli Eğitim Bakanlığımızın ve yeni kurulmuş olan Türk Tarih Kurumu’nun seçkin mensuplarının da haberi varmış. Bu itibarla konuyu biraz derinlemesine incelemek de benim için mümkün oldu. Bu arada George Sarton’un çıkarmaya başladığı Introduction to the History of Science (Bilim Tarihine Giriş) adlı kitabın yayınlanmış olan birinci cildini Türk Tarih Kurumu’nun Kütüphanesi’nde gözden geçirme fırsatını da buldum ve bilim tarihini meslek seçtiğim ve yarışma sınavını kazandığım takdirde Sarton’un yanında öğrenimimi sürdürebileceğim de bana söylendi. İşte bütün bunlar, benim bilim tarihini meslek olarak seçmemin yolunu açmış oldu.
Böylelikle, Atatürk’ün sınavıma gelmesi benim hayatımın seyri üzerinde büyük bir etki yapmış oldu. Atatürk hepimizin yaşamına yeni bir yön vermiş bir kişidir. Fakat benimki daha kişisel ve özel türden bir etki oldu. Atatürk sınavı işe karışmış olmasaydı su mühendisi olacaktım. Elbette ki o saha da çok önemli ve yararlı bir mesleği temsil ediyor. Fakat ben bilim tarihini ve üniversite hocalığı mesleğini seçmiş olmaktan çok memnunum. Bunda hiçbir zaman en küçük bir şüphem de olmadı.
Bilim tarihi konusu milli kültürümüzün zenginleşmesi açısından bizim için olağanüstü önemde bir konudur. Kültür dağarcığımızın böyle temel önemde bir kültür ögesi ile beslenip geliştirilmesinin Atatürk ilke ve düşünceleri ile tamamiyle uyumlu ve ahenkli olduğunda hiç şüphe yoktur.
İnsanın en gerçek yol göstericisinin bilim olduğunu ve Türk Milletinin uygarlık ve ilerleme yolunda göstereceği büyük başarılarda kafasında ve elinde tuttuğu meşalenin bilim olduğunu ve olması gerektiğini söyleyen Atatürk, eğitimimizin bilim zihniyeti için zafer yollarını açacak mahiyet ve doğrultularda vurgulanmasına büyük önem vermiş ve bu amaca ulaşılması için belirgin bir özen göstermiştir. Bu itibarla, son yıllarda felsefe gibi köklü bir disiplin yanında liselerimizin müfredat programlarında bilim tarihine de yer verilmeye başlanmış olmasının çok olumlu ve memnuniyet verici bir gelişme olarak kabul edilmesi gerektiğine bu vesile ile işaret etmeyi yararlı buluyorum.”

Aydın Sayılı, Ankara Erkek Lisesi’ni 1933 yılında Haziran döneminde “pekiyi” dereceyle ve birincilikle bitirdi. Aynı yıl Milli Eğitim Bakanlığı (Maarif Vekaleti)’nın yurt dışına öğrenci göndermek için açtığı sınavı kazanarak ünlü Harvard Üniversitesi’nde Bilim Tarihi Bölümünde yüksek öğrenimini yapmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne gönderildi. Columbia ve Cornell gibi bazı üniversitelerde yaz öğrenimine de katılarak, 1942 yılında Harvard Üniversitesi’nden doktora derecesi aldı. Tezinin konusu “İslam Dünyasında Bilim Kurumları”dır. Bu doktora Harvard Üniversitesi’nde ve bilindiği kadarıyla da dünyada bilim tarihi dalında verilen ilk doktora derecesidir. Sayılı’nın Harvard’daki eğitimi, yatay ihtisas alanı olarak İslam Dünyası ve düşey ihtisas alanı olarak da fizik tarihi konularını kapsıyordu. Aydın Sayılı’nın doktora çalışmasını, adı geçen bölümün başkanı, ünlü bilim tarihçisi Prof. Dr. George Sarton (1884-1956) yönetti. Sayılı, hocası George Sarton’ın dünyada “bilim tarihinin bağımsız bir akademik disiplin olarak resmi bir statüye kavuşmasında büyük rolü olduğunu” vurguluyor. Sarton, Sayılı’nın mesleki formasyonunda çok derin etkiler yaptı. İkisi arasında başlangıçtaki hoca-öğrenci ilişkisi, zamanla iki büyük bilim tarihçisi ilişkisine dönüşerek karşılıklı saygı duygularıyla yaşamlarınca sürdü.

Aydın Sayılı, ABD’de sürekli olarak on yıl kaldı. Ablası Piraye Arıcanlı, “o yıllarda uçak ile gelip gitmek yoktu ve tatillerde sılaya gitmek adeti de yoktu” diyor.

Dr. Aydın Sayılı, 1943 yılında, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Kürsü’ne “İlmi yardımcı” olarak tayin edildi. Askerlik görevi nedeniyle bir süre akademik yaşamına ara verdikten sonra 1946 yılı sonunda adı geçen fakültenin Felsefe Kürsüsü’ne “Bilim Tarihi Doçenti” olarak atandı. 1952 yılında “Bilim Tarihi Profesörlüğü”ne yükseldi ve aynı yıl Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde kurulan Bilim Tarihi Kürsüsü’ne başkan olarak atandı. 1958 yılında Ordinaryüs Profesörlüğe yükseldi. 1974 yılında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü Başkanlığına seçilen Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı, bu görevini 1983 yılı başında yaş haddi nedeniyle emekli oluncaya dek kesintisiz sürdürdü. Emekli Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı 1984 yılında kurulan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi’ne başkan olarak atandı. Bu son görevini de tam bir liyakatla yapmaktayken 16 Eylül 1993 tarihinde yaş haddi nedeniyle emekli oldu.

Sayılı, 1947’de Türk Tarih Kurumu’nun tam üyeliğine seçilmiştir. 1957’de Uluslararası Bilim Tarihi Akademisi’nin muhabir üyesi, 1961’de aynı akademinin tam üyesi olmuş ve 1962’de üç yıllık bir dönem için başkanlığını yapmıştır. Türk Kütüphaneciler Derneği’nin şeref üyesi olmuş, Türk tarih Kurumu Ortaçağ Şubesi’nin başkanı olarak da birkaç yıl hizmet etmiştir.

Bilimle uğraşmayı bir yaşam biçimi olarak seçen bu değerli, özverili bilim adamı; son yıllarında böbrek, kalp ve cilt rahatsızlıklarıyla uğraşmak zorunda kalmış, henüz bir aylık olan emeklilik hayatına intibak ediyorken 15 Ekim 1993 Cuma günü öğleden evvel saat 10.30 sularında evinin önündeki sokakta geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti. Cenazesi 18 Ekim 1993 tarihinde Ankara-Cebeci Asri Mezarlığı’nda toprağa verildi. Bilim ve kültür dünyamızın bu büyük kayıbı, basınımızda, radyo ve televizyonlarımızda önemine yaraşan biçimde ne yazık ki yansıtılmadı.

Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı, ömrünün büyük bölümünü bilim tarihi çalışmalarına bilinçle ayıran, bu uğraşısından derin bir zevk duyan, bilim tarihine ilişkin birçok önemli katkı ile ülkesinde ve uluslararası bilim ortamında haklı bir saygınlık kazanmış bir kişiliktir. O, anadili olan Türkçe dışında İngilizce, Fransızca, Almanca, Farsça ve Arapça dillerini de çok iyi bildiğinden, kaynak yayınları kavramakta ve yorumlamakta üstün bir performans gösterdi. 1952-1953 ve 1956-1957 akademik yılları içinde Amerika Birleşik Devletleri hükümetinin ve Ford Vakfı’nın verdikleri burslarla, ABD’nin en zengin kitaplıklarında iki yıla yakın süre araştırmalar yaptı. Sayılı’nın bu olanağı en verimli biçimde değerlendirmesinde, altı dildeki derin vukufunun etkisi büyüktür.

Aydın Sayılı’nın Türkçe ve yabancı dillerdeki çok sayıda bilimsel yayını (kitap, makale, bildiri) bilim tarihi dalında kendisine uluslararası ün ve saygınlık kazandırmıştı. Nitekim Harvard Üniversitesi’ne, State University of New York’a ve Beyrut Amerikan Üniversitesi’ne bilim tarihi dersi vermek üzere davetler aldı ise de, Ankara’daki görev ve sorumlulukları nedeniyle bunları kabul etmeyi uygun bulmadı. Kişiliği ve etkinlikleri ile yalnız ülkemizde değil, çağdaş ileri ülkelerde de kalıcı bir saygınlığı hak etmişti. Nitekim çeşitli tarihlerde birçok kez ödüllendirildi.

Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı’nın konuşma ve yazıları zengin bir kültür birikimini açık bir surette yansıtmaktadır. Metafizik görüşlerden ve dogmalardan ziyade, özellikle bilim tarihine dayanan düşüncelere ilgi duyardı. Gerçekçi ve sistematik düşünce, belirgin bir niteliği idi. Bu nitelikteki soruları da daima iyi karşılardı. Muhatabını, şekilde nazik, esasta sağlam bir düşünce yapısıyla yanıtlardı. Yanıtları daima sistematik, tutarlı ve doyurucu idi. Araştırmalarında olabildiğince ilk kaynaklara ulaşmaya, önyargısız ve nesnel (objektif) davranmaya sürekli özen gösterirdi. Ele aldığı konuya üstünkörü değil, aksine olarak derinlemesine incelemek, dar zamana sıkıştırmamak, düşüncelerini iyi kristalize ederek kaleme almak, onun dikkati çeken özellikleridir. Yapıtları titiz bir çalışmanın ürünü olduklarından, sonraki basımlarında sözcük değişikliği bile yapmamayı adeta ilkeleştirmişti. Bilim etiği (ahlakı), onun düşüncelerinde ve davranışlarında saygın bir konumdaydı.

Aydın Sayılı, sadece bilgin olarak değil, aynı zamanda düşünür ve bilge nitelikleri ile de seçkin bir kişiliğe sahiptir.

Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı, bilim tarihi araştırmalarını kesintisiz sürdürürken yükseköğretimimizde bilim tarihini, bağımsız bir akademik kürsü biçiminde resmi bir duruma kavuşturup yerleştirmekte öncü hizmetleri gerçekleştirdiği gibi, bilim tarihçilerimizi yetiştirmekte de yıllarca süren özverili bir emek verdi. Nitekim tanınmış bilim tarihçimiz Prof. Dr. Sevim Tekeli (d. 1924), hocası Sayılı’yı, “üstün bir bilim adamı, değerli bir öğretmen, bir bilge” olarak niteliyor ve emekli olan Sayılı’ya şöyle sesleniyor:
“Sayın hocam, Türkiye’de, Fakültemizde, ilk Bilim Tarihi Kürsüsünü kurduğunuz ve yürekten inandığınız Türklerin, yüzyıllar boyu bilime yapmış oldukları büyük katkıları ortaya çıkarma araştırmalarında yeni bir çığır açtınız. (...) Uygarlığın temel öğelerinden biri, daha doğrusu, insanın en üstün başarısı bilimsel çalışmalarda yansır. Çok parlak olan Türk tarihinin bu en önemli yönünü, Dünya Bilim Tarihçilerinin övgü ile söz ettiklerine defalarca tanık olduğum, pek çok örneklerle sergilediniz ve aydınlattınız (...). Sayın Hocam, görev bilinciniz, derslerinizdeki ciddiyetiniz, bir öğretmen olarak zamanınızı ve bilginizi öğrencilerinize aktarmaktaki özveriniz her türlü övgünün üstündedir. Bilimsel araştırmada kılı kırk yararcasına göstermiş olduğunuz titizlik, olanı olduğu gibi sergilemekteki objektifliğiniz hepimize örnek olmuştur. Bilim Tarihine yapmış olduğunuz katkılarınız Dünya’da olduğu kadar Türkiye’mizde de takdirle karşılanmıştır ve karşılanacaktır.”

Tıp tarihçimiz Prof. Dr. Aykut Kazancıgil ise Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı’nın mesleki alandaki hizmetinin üç temel özelliğini şöyle belirtmektedir:
“1. Sayılı, memleketimizde Bilin Tarihini meslek olarak seçen ve bu konuda doktora yapan ilk kişidir.
2. Uzun yıllar Ankara Üniversitesi, Dil Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışmış, bilim tarihi dalında geniş bir kadro yetiştirmiştir.
3. Yayınları ile Türk Bilim Tarihini dünyaya tanıtmıştır”.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bilim Tarihi Bölüm Başkanlığı, İslam Tarih Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi Genel Direktörlüğü yapmış, Türk Bilim Tarihi Kurumu kurucu başkanı ve 28.12.2004’ten itibaren İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri olan Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu ise Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı’yı, “Türk Bilim Tarihinin öncü ve değerli ismi Aydın Sayılı Hocamız” diyerek anıyor. Prof. Dr. İhsanoğlu, Türkiye’de bilim tarihi çalışmalarının, temelde Aydın Sayılı etkenine bağlı olarak, üç merhalede incelemenin doğru olabileceğini ifade ediyor: Aydın Sayılı öncesi çalışmalar, Sayılı dönemi ve Sayılı sonrası dönem. İhsanoğlu, akademik hayatımızda “Aydın Sayılı Ekolü”nün kurulmuş olmasının önemini de belirtmektedir.

Aydın Sayılı, laik ve demokratik Cumhuriyetimizde, ülkemize hizmet etmekten onur duyan bir vatandaşımızdı.

Atatürk gerçeğini, Atatürkçülüğün özünü, Aydınlanma Hareketimizi, en doğru biçimde kavramış ve anlatmış insanlarımızdan biri Aydın Sayılı’dır. Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” özdeyişini, başlık olarak da kullandığı bir kitabında tam bir yetki ile yorumladı. Birinci baskısı 1948 yılında yapılan bu kitap, bilimi bütün boyutları ile inceleyen Türkçe yayınların en önemlilerinden biri olma niteliğini korumaktadır. Bu konuya verdiği önemi ve emeği yansıtan birçok esere imzasını atmıştır.

Aydın Sayılı’yı Atatürk’e bağlayan düşünsel temel öğeler, Türk ulusuna ve Türkiye’ye tükenmez sevgisi ile bilime ve akla sarsılmaz güvenidir. O, Türkiye’ye ve ulusuna olan sevgisini eylemiyle kanıtladı.

Sayılı, Atatürk’ün manevi mirasçılarından biriydi.

Sayılı, yukarıda adı geçen eserinde şöyle diyordu: “Bilim uygar dünyanın belkemiğidir ve uygarlıkta en çok ilerleyen toplumlar bilime en çok bel bağlayanlar olacaktır”. “İnsan kafası doğanın bildiği en gür, en doğurucu ve en verimli enerji kaynağıdır. Gerçekten insanda harcanan zihinsel enerji ile elde edilen sonuçlar birbirleri ile kıyas kabul etmeyecek derecede farklı olabilmektedir. Kafası sayesinde insan çok çeşitli ve engin başarılar göstermiştir. Bunların en göze çarpanı ve en göz kamaştıranı de kuşkusuz ki bilimdir.

Sayılı’nın Atatürk’ün huzurundaki olağanüstü başarısı, aslında akıl yeteneğinin kanıtlanmasının bir örneğidir. Atatürk onun akıl gücünü takdir ederek, bilime yönelik gelişimi için olanak sağlanmasında etkili oldu. O da bu olanağı tam değerlendirdi ve başarısını Ülkesine ve bilim dünyasına yansıttı.

Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı’nın seçkin bir niteliği de, Doğu ve Batı dillerine vukufu, kavrayışı güçlendikçe, anadiline yani Türkçeye de giderek artan bir ilgi göstermiş ve bilinçli bir emeği sürekli vermiş olmasıdır. Bunun en belirgin kanıtı, editörü olduğu “Bilim Kültür ve Öğretim Dili Olarak Türkçe” isimli yayındaki aynı adlı makalesidir. Bu kapsamlı ve çok önemli yayında, Türkçe’nin gelişimini açıklayan Sayılı, Batı ve Doğu dillerinin çok sayıda sözcüklerine Türkçe karşılıklar da önerdi. Onun bu saygıdeğer emeği, dilimize hizmet edecekler için gelecekte de büyük değerde olacaktır. Bir yabancı terimin Türkçe karşılığının bulunmasında, Türkçeyi ve o yabancı dili çok iyi bilmek yetmemekte, aynı zamanda ilgili konuyu yeterli düzeyde bilmek de gerekmektedir. Aydın Sayılı, kişiliğinde bu niteliklerin tümünü eksiksiz biçimde toplamış bir akademisyendi. O, karşılıkları hiç bulunmamış yabancı sözcüklere ve anlam karışıklıklarına yol açabilen terimlerimize Türkçe yeni karşılıklar bulup, bunların açıklamalarını yaptı. Matematik, fizik, felsefe gibi değişik bilgi dallarını ilgilendiren bu çalışmasında, eşanlamlı, yakın anlamlı Türkçe sözcükler türeterek, dilimizi zenginleştirmede önemli bir kültürel etkinlikte bulundu.

Aydın Sayılı, müziğe ve güzel sanatlara duyarlı bir insan olarak, keman ve resim sanatıyla amatörce çalışmalar yaptı. Resim sanatında kuru kalem tekniğini sevmiş ve başarılı çalışmalar ortaya koymuştu.

Aldığı Ödüller ve Onur Üyelikleri;
1- 1973 Yılında Nikola Kopernik’in doğumunun beşyüzüncü yıldönümü vesilesiyle Türkçe (Kopernik ve Anıtsal Yapıtı, 1973) ve İngilizce (Copernicus and his Monumental Work, 1973) iki yayınından dolayı Polonya Hükümeti tarafından Kopernik Madalyası verildi.
2- Türkiye Bilimsel ve teknik Araştırmalar Kurumu (TÜBİTAK) 1977 Hizmet Ödülü verildi.
3- 1981 Yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Tarihi Enstitüsü’nün Onur Beratı verildi.
4- 1989 Yılında Die Deutsche Morgenlandische Gesselschaft (Alman Doğubilimciler Derneği) Onur Üyeliğine seçildi.
5- 1989 Yılında Türk Kütüphaneciler Derneği Onur Üyeliğine seçildi.
6- 1990 Yılında Ankara-Atatürk Lisesi Eğitim Vakfı Onur Kurulu Üyeliğine seçildi.
7- UNESCO Paris Merkezi’nin hazırlattığı “Orta Asya Uygarlıkları Tarihi” isimli dizinin hazırlanmasında görevli Uluslararası Editörler Komitesi’ne seçilen Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı’ya, -kendi uzmanlık alanıyla çok ilişkili olan ciltlerini tamamlaması nedeniyle-, UNESCO Genel Merkezi tarafından 1990 yılında Pandit Nahru Ödülü verildi.
8- Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri sahipleri Meslek Birliği (İLESAM) 1993 Hizmet Şeref Ödülü verildi.

Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı’nın yayınları, nitelik ve nicelik bakımından olağanüstü bir çalışmayı yansıtan ürünlerdir. Yayınları, Türkçe, İngilizce, Arapça ve Farsça dillerinde olup; kitap, bildiri, araştırma yazıları ve makalelerden oluşmaktadır. Biz burada çok üretken olan Sayılı’nın sadece telif ve editörü olduğu kitaplarının künyelerini vermekle yetineceğiz.

Telif kitapları
1. Copernicus and His Monumental Work.—Ankara: Turkish Historical Society, 1973.
2. Abdülhamid İbn Türk’ün Katışış Denklerde Mantıkî Zaruretler Adlı Yazısı ve Zamanın Cebri (Logical Necessities in Mixed Equations by Abd Al Hamid Ibn Turk and the Algebra of his Time).—2. bs.—Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu, 1985. (1. bs.—Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1962)
3. Ortaçağ Bilim ve Tefekküründe Türklerin Yeri.-- Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi, 1985.
4. The Observatory in Islam.—2nd ed.—Ankara: Turkish Historical Society, 1988. (1. bs.—Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1960)
5. Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.—3. bs.—Ankara: Kültür Bakanlığı, 1990. (1. bs.—Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı, 1948.), (2. bs.—Ankara: Gündoğan, 1989).
6. Mısırlılarda ve Mezopotamyalılarda Matematik, Astronomi ve Tıp.—3. bs.-- Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi, 1991. (1. bs.—Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1966), (2. bs.—Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1982)
7. Uluğ Bey ve Senerkand’daki İlmi Faaliyeti Hakkında Gıyaseddin-i Kaşi’nin Mektubu.—3. bs.-- Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi, 1991. (1. bs.-- Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1960), (2. bs.—Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1985)
8. Türkler ve Bilimler.—İstanbul: Basın Yayın Genel Müdürlüğü, 1976 (Türkçe, İngilizce, Fransızca ve Arapça yayınlanmıştır)

Editörü olduğu kitaplar
1. Ebû Nasr’i Farabî’nin Halâ Üzerine Makalesi = Farabî’s Article on Vacuum.—Ankara: Türk tarih Kurumu, 1951 (Prof. Dr. Necati Lugal ile birlikte yazılmıştır), (Arapça metin, Türkçe ve İngilizce tercüme), (2. bs.—Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1985)
2. Nikola Kopernik (1473-1973).—Ankara: UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, 1973.
3. Bilim, Kültür ve Öğretim Dili Olarak Türkçe.—Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1978 (2. bs.—Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1994), (3. bs.—Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2001)
4. Beyrunî’ye Armağan.—Ankara: Türk tarih Kurumu, 1978.
5. İbn Sinâ, Doğumunun Bininci Yılı Armağanı.—Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1984.


10 TL`lik banknot:

yenitl10n.png


yenitl10arka.png


ORD. PROF. DR. ARF: EN BÜYÜK MATEMATİKÇİLERDEN BİRİ
Ön yüzünde Atatürk portresi, portreyi çevreleyen mor ay yıldız motifi, ikili sayı sistemini ifade eden rakamlar, içinde Atatürk`ten bir kesit bulunan yedigen şekil bulunuyor.
Arka yüzünde Ord. Prof. Dr. Cahit Arf`ın portresi yer alacak. Portre, Sabancı Üniversitesi Rektörü ve Matematik Derneği Başkanı Ahmet Tosun Terzioğlu tarafından sağlandı. Arka yüzde ayrıca aritmetik diziler, abaküs, sayılar, Arf değişmezinden bir kesit ve ikili sayı sistemini ifade eden rakamlar olacak.
1910-1997 yılları arasında yaşayan Arf, kendi adıyla bilinen teoremleriyle dünya çapında tanınmış Türkiye`nin yetiştirdiği en büyük matematikçilerden biridir. Cebir, sayılar teorisi, esneklik teorisi, analiz, geometri ve mühendislik matematiği gibi çok çeşitli alanlarda yaptığı çalışmalarla, matematiğe temel katkılarda bulunan Arf, 20`den fazla özgün yayın üretti. Cahit Arf, Arf değişmezi, Arf kapanışı gibi literatürde kendi adıyla anılan çalışmalarıyla matematik dünyasının önde gelen bilim insanları arasında yer alıyor.



1910 yılında Selanik'te doğan Cahit Arf, Ecole Normale Superieure'de yüksek öğrenimini tamamladı (1932). Galatasaray Lisesi'nde matematik öğretmeni, İstanbul Üniversitesi'nde Fen fakültesinde doçent adayı olarak çalıştı. Göttingen Üniversitesi'nde (Almanya) doktarasını yaptı (1938). 1939'dan itibaren İstanbul'da Fen fakültesi matematik kısmındaki görevine devam etti. 1943'te profesör, 1955'te de ordinaryus profesör oldu. 1948 yılında İnönü Ödülünü kazandı. Bu arada Mainz akademisi muhabir üyeliğine seçildi. 1962'de emekliye ayrıldıktan sonra bir yıl Robert Koleji'nde öğretmenlik yaptı. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kurumu bilim kolu başkanlığına seçlidi (1964). Princeton'da, Institude for Advanced Study'de araştırmalar yaptı (1964-1966). California Üniversitesi'nde ve Berkeley'de misafir öğretim üyesi olarak bulundu (1966-1967). Amerika'dan dönüşte Orta Doğu Teknik Üniversitesi matematik bölümü öğretim üyesi oldu (1967). Cebir ve sayılar teorisi ile elastise teorisi alanlarında başarılı çalışmalar yapan Arf, yirmiden fazla orjinal yayında bulundu.

Matematikliteratürüne "Arf Halkaları, Arf Değişmezleri, Arf Kapanışı" gibi kavramların yanısıra "Hasse-Arf Teoremi" ile anılan teoremler kazandırmıştır.

Cahit Arf'ı 26 Aralık 1997'de kaybettik

20 TL`lik banknot:

yenitl20n.png


yenitl20arka.png




MİMAR KEMALEDDİN: ULUSAL MİMARLIK AKIMININ ÖNCÜ İSMİ
Ön yüzünde Atatürk portresi, portreyi çevreleyen açık kahverengi ay yıldız motifi ve sarı, beyaz geometrik bir şekil bulunuyor. Portrenin sol tarafında Gazi Üniversitesi rektörlük binasının çizgisel bir çalışması, mimarinin 3 boyutlu yapısını simgelemek üzere küp, kare ve silindir formları yer alacak.
1870-1927 yılları arasında yaşayan Mimar Kemaleddin, imza attığı eserleri ve eserlerindeki tarzıyla ulusal mimarlık akımının öncü isimlerinden. 1909-1919 yılları arasında mimarlık açısından en önemli eserlerini veren Mimar Kemaleddin, 1908`de Osmanlı Mimar ve Mühendis Cemiyeti adı altında ilk meslek odasını kurdu. Gazi Üniversitesi Rektörlük binası, Mimar Kemaleddin`in eserlerinden biri.



1870 yılında doğdu. İlköğrenimini İbrahimağa Mektebi’nde tamamladıktan sonra, babasının görevi nedeniyle Girit’e gitti. Arapça ve Fransızca öğrendi. Şems-ul Maarif ve Numune-i Terakki mekteplerini bitirip, Mühendis Mektebi’ne girdi. 1891’de okulu bitirdikten sonra öğrenimini tamamlamak için Almanya’ya gönderildi. Yurda dönüşünde, Mühendis Mektebi’nin Mimarlık ve Yapıcılık hocalığına atandı. Bir süre Seraskerlik Dairesi Baş mimarı olarak görev yaptı. 1908’den sonra Evkaf Nezareti İnşaat ve Tamirat Müdürü oldu. Ankara Evkaf Umum Müdürlüğü Heyeti Fenniye Müdürlüğü yaptı. İngiliz Krallık Mimarlar Enstitüsü üyeliğine seçildi. Eski Türk üslubunu, yeni ihtiyaçları karşılayıcı biçimde uygulama çabalarıyla yeni bir çığır açtı.1927 yılında öldü.

ESERLERİ:

İstanbul Vakıf Hanları (ı, II, III, IV),
Şimdi üniversite kütüphanesi olan Medreset-ül-Kuzzat, Ankara’da Gazi Eğitim Enstitüsü.

50 TL`lik banknot:

yenitl50n.png


yenitl50arka.png


FATMA ALİYE HANIM: İLK TÜRK KADIN FELSEFECİ
Ön yüzünde Atatürk portresi, portreyi çevreleyen ay yıldız motifi, hokka ve tüy kalem motifi bulunuyor.
Arka yüzünde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğünden izin alınarak kullanılan Yazar ve Felsefeci Fatma Aliye Hanım`ın portresi yer alacak. Portrenin sol tarafında Aliye Hanım`ın edebiyatçı ve felsefeci kişiliğini vurgulamak üzere hokka, tüy kalem, kağıt ve kitap motifleri kullanılarak bir kompozisyon oluşturuldu.
1862-1936 yılları arasında yaşayan Fatma Aliye Hanım, Türk edebiyatının ilk kadın yazarlarından biri ve ilk Türk kadın felsefeci. Tanzimat döneminde yaşayan yazar, eserlerinde çoğunlukla kadının toplumdaki yeri, aile içindeki ve evlilikteki konumu, kadın eğitiminin önemi gibi konuları işleyerek, kadın haklarını o dönemde savundu. Yazarlığının yanında şairlik yönü de bulunan Fatma Aliye Hanım, kız kardeşiyle birlikte bugünkü adıyla Kadınları Himaye Derneği olan Şefkati Nisvan`ı kurdu, kadınların eğitimine destek olmak, kadınların üretime katılmalarını sağlamak yönünde çaba harcadı.
100 TL`lik banknot:

yenitl100n.png


yenitl100arka.png





ITRİ: KLASİK TÜRK MÜZİĞİNİN KURUCUSU
Ön yüzünde Atatürk portresi, portreyi çevreleyen mor ay yıldız motifi ve içinde müzik notası figürü bulunan pembe renkli daire motifi bulunacak.
Arka yüzünde Itri olarak bilinen Buhurizade Mustafa Efendi`nin portresi yer alacak. Bu portre, Heykeltraş Hüseyin Anka Özkan`ın Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü bahçesindeki heykelden yararlanarak tasarlandı. Portrenin sol tarafındaki alanda müziği simgeleyen notalar, enstrümanlar ile Itri`nin Mevlevi kişiliğini vurgulamak üzere ney üfleyen Mevlevi dervişe yer verildi.
Kaynaklarda 1640-1712 yılları arasında yaşadığı belirtilen ve Itri adıyla bilinen Buhurizade Mustafa Efendi, klasik Türk müziğinin kurucusu. Bestelerinde melodi zenginliği çok kuvvetli olan sanatçı, Türk müziğinin hemen her formunda eser verdi. Günümüze notalarıyla ulaşabilen eser sayısı 42 olsa da 1000`e yakın bestesi bulunduğu biliniyor.

200 TL`lik banknot:


yenitl200n.png


yenitl200arka.png


YUNUS EMRE: SEVELİM, SEVİLELİM
Ön yüzünde Atatürk portresi, portreyi çevreleyen mavi ay yıldız motifi ve turuncu renkte sekizgen şekil bulunuyor.
Arka yüzünde Yunus Emre portresi yer alacak. Portre, Ressam Elif Tekin`in çalışmasından yararlanarak tasarlandı. Portrenin solunda Yunus Emre`nin gül motifi, barışın, kardeşliğin ve tasavvufta dervişin ruhunu simgeleyen güvercin motifi, “sevelim sevilelim” sözü ve anıt mezarının görüntüsüne yer verildi.
1238-1324 yılları arasında yaşadığı belirtilen Yunus Emre, Anadolu`da tasavvuf akımının ve Türkçe şiirin öncülerinden. Yunus Emre, medrese eğitimi aldı, Arapça ve Farsça öğrendi, İran ve İran mitolojisiyle ilgilendi, tasavvuf tarihini inceledi.
Eserlerinde Türkçe`nin en güzel ve en güçlü özelliklerini kullanarak, tasavvuf konularını işledi, insanların din, mezhep, ırk, millet ve mevki, sınıf farkı gözetilmeksizin sevilmeyi hak ettiklerini vurguladı.
 



Ynt: Yeni TL

BordoBereli' Alıntı:
Bnece bosuna yapilmis masraf direk TL ile sifirlari atsaydi iki kere masraf yapmazdilar Bankonetleri degistirmsine gerek kalmazdi.

Yeni çıkan paralar ile eskileri 1 yıl birlikte tedavülde kaldığı için, dediğinizi yapmak teknik olarak mümkün değildi. Yani eğer arada YTL diye başka bir para birimine geçilmemiş olsaydı, bir yıl boyunca 1.000.000 TL = 1 TL gibi mantıksız bir eşitlik ortaya çıkacaktı. Bu da teknik olarak finansal piyasalarda kullanılamazdı.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
104,632
Mesajlar
1,530,866
Kayıtlı Üye Sayımız
166,926
Kaydolan Son Üyemiz
ONUR AYGÜN

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst