Yerlİ Çekme Karavanlarimiz...

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan AKMühendis Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 165
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 44,938
Sayın Alperdos ve Kyenipazar41 çok önemli konuları dile getirdiler.

Bazı noktaları kendi deneyimlerime göre biraz açmak istiyorum.

Pencereler hem havalandırma hem de karavanın içinin ısınmasında etkili oluyorlar. Üzerine güneş vuran bir pencere karavanın içini ısıtıyor. Pencereyi açarak bu ısınmayı bir ölçüde azaltabiliriz. Dışarıya doğru açılan pencereler tam olarak, sürme camlı pencereler ise sadece yarısına kadar açılabiliyor. Sıcak yaz günlerinde güneşe bakan taraftaki dışarıya açılan pencereye takılan böyle bir örtü ısınmayı azalttığı gibi havalandırmayı da daha etkili yapıyor. Ayrıca hafif yağmurlarda bu pencereyi açık tutmak, dışarda yemek yendiğinde bu pencerelerden servis yapmak mümkün. Demek istediğim ödenen fazla paraya değer.:smiley:
Fenster Markise


Karavancılığın geliştiği ülkelerde, çekme karavan üretiminde kampingler ön planda oluyor. Kampinglerde kalan bir karavan için ev tipi bir buzdolabı yeterli olabilir. Eğer gezilerimizde çekme karavanla çoğunlukla kampdışı (elektrik olmayan yerlerde) kalmak istiyorsak üç sistem buzdolabı gerekir diyebilirim. Çünkü çekme karavanlarda boş ve azami ağırlık arasındaki yükleme payı çok az. Üç sistem buz dolapları, hareket eden bir parçaları olmadığı için çok uzun ömürlü cihazlar. Karavanda yönetmeliklere göre yapılan bir gaz sistemine güvenebiliriz. Şu anda karavancılığın geliştiği ülkelerde, çekme karavan olsun motokaravan olsun, en az % 80’den fazlasında 3 sistem buzdolabı var.

Karavanlarda sıra yalıtıma gelinceye kadar yanacak çok şey var. Bu nedenle elektrik ve gaz sisteminin yönetmeliklere uygun yapılması çok önemli. Böylece yangın riskini azaltmış oluruz. Karavanlarımızın küçük hacmini göz önüne alarak her karavancının karavanına mutlaka bir duman alarm cihazı takması lazım. Eşim ne zaman karavanda yemek pişirirken üst pencereyi açmayı unutsa, bu cihaz hemen alarm verir.
Üreticiler de karavalara bir duman alarm cihazı takarak satabilirler Iyi bir satış agümenti olabilir.:smiley:

Kendi Araçlarım ve Sigorta Ücretleri.
46 yıldır Almanya’da yaşıyorum ve 1980 yılından bu yana da karavancıyım. Kullandığım motokaravanları kendim yaptığım için teknik ve mevzuat yönünde deneyimim ve biraz bilgim var diyebilirim. Aile de iki aracımız var. Sprinter karavanı hem gezilerde hemde günlük işlerimde kullanırım. Maliyeye her yıl verdiğim vergi açıklamasında, işimde kullandığım her kilometre için 30 cent gider gösteririm. Ikinci aracı (Corsa) eşim kullanır. Her iki araçta iki yılda bir tüve gider. Trafik sigorta ücretini belirleyen şahsi şartlar aynı olduğu için iki aracın sigorta ücretini karşılaştırmak mümkün. Sprinterin yıllık sigorta ücreti, 180 €, Corsa’nın 258 €. Sprinterin yılda gittiği kilometre, Corsanın iki katı.

Almanya’da Karavancılık.
80’li yıllarda Almanya’da motokaravanlar süratle çoğalmaya başladı. Karavancılar olarak karavanın durabileceği her yerde geceleme hürriyetinin tadını çıkarıyorduk. Bugünkü gibi atık boşaltacak yerler yoktu. Sanıyorum biraz da çevreye karşı yeterince duyarlı değildik. Bir kaç yıl sonra karavanlar için yasak levhaları süratle çoğalmaya başladı. Uzun süren yasaklı yılarda karavan üreticileri karavancılara atık boşaltma olanağı sağladılar, belediyelerde görevli karavancıların desteği ile karavanparklar açılmaya başlandı, en büyük desteği ama küçük esnaftan gördük ve görüyoruz. AVM‘lerin zor duruma düşürdüğü küçük esnaf bizim gittiğimiz yerlerde para bıraktığımızı çabuk farketti. Belediyeleri karavanpark açmaya en etkili onlar teşvik eder. Bügün Almanya’da (Avrupa’da diyebiliriz) belediyeler karavanpark açmak için sanki yarış içindeler. Almanya’da bugün üçbine yakın kamping ama beşbinin üzerinde karavanpark var. Bu karavanparkların yarısı çekme karavanların da kalmasına uygun. Avrupa’da karavanla gezmek hiç bu kadar kolay değildi.
Karavanların çoğalmasının yanısıra atık boşaltma tesisleri, karavanparklar ve kampingleri de çoğaltmak lazım. Bunlar olmadan karavanları çoğaltmak çıkmaz sokağa benzer diyebilirim.

Almanya’da bizimle beraber karavancılığın gelişmesinde etkin kuruluş CIVD’dir. Bu kuruluşta bütün karavan üreticileri, karavanda kullanılan parçaları yapan firmalar, karavan yapımındaki araçları yapan firmalar ve kamping sahipleri birliği aynı çatı altındalar. Biz tüketici olarak bu birlikte olmasak ta, karavancılığın gelişmesi ortak noktamız. Almanya’da karavanlara orantısız bir trafik sigortası uygulaması ilk olarak bu büyük firmalar birliğini de karşısında bulur.
CIVD - Verband :: Wohnwagen, Wohnmobile, Campingurlaub

Sayın Gündoğdu, karavanlar hakkında yazdıklarımın büyük bir kısmı genel anlamda, olmasında fadya gördüğüm noktaları dile getirdim. Yani doğrudan sizin ürettiğiniz karavanlar hakkında değil.

Çalısmalarınızda başarılar.
 
Son düzenleme:

Mahmut bey tekrar merhaba.

bir konuyu daha size hatırlatmakta fayda görüyorum , internet siteniz...
Maalesef kurumsallıktan çok uzak dolayısıyla ciddiye alınmak isteyen bir üreticiye de yakışmıyor.

Henüz sadece kabuk üretimi gerçekleşmiş olsa bile bir karavanınızın fotoğrafını çeki oku meyve kasasına yaslanmış şekilde koymanız örneğin...

Ya da HAMMAL 250 'nin fotoğrafları , özellikle arka planı...

Ürünlerini değil belki ama PİNO Karavanın web sayfalarını örnek alabilirsiniz belki.

Her iş kendini pazarlayabilmekten , reklamını yapabilmekten , göze hitabetmekten geçiyor önce , emin olun.

Tabii göze hitabetmenin yanısıra sizin profesyonelliğinizi de yansıtıyor , o yüzden bence bu konuya daha çok önem verin.

Hayırlı işler diliyorum.
 

Tabii göze hitabetmenin yanısıra sizin profesyonelliğinizi de yansıtıyor , o yüzden bence bu konuya daha çok önem verin.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Sn. Yenipazar haklı.

Ben teşvik edici bir başlangıç yazısı yazdım ama,
bu hatalarında ikaz etmeyeceğiz manasına gelmiyor.
Ortiz için de vakt-i zamanında çok pozitif yazmıştım,
" Beğeniyorum ama,bu daima beğeneceğim manasına da değil." değil diye de eklemiştim.

Onlar da 1970 lerin Renault modellerinde her mini değişikliğine göre bir harf ilavesi gibi
(esprili örnek şu: Reno 12 dümdüz bir tipti, Reno 12 TL de müthiş değişiklik sağ ayna olurdu... Reno 12 TX de ilave olarak yan tarafta Al.bir çita olurdu.. Reno 12 TXL de arka stop çerçevelerinin etrafında nikelaj olurdu ... :smiley: v.s. gib, Kayserili usulü)

Onlarda da dış küt kasa hep aynı kaldı,
içeride yerleşim değişikleri ile boyuna yeni model çıkardılar.

ERBA yı aştınız dedik ........orada çakıldınız kaldınız!

Mahmut Ustamıza dönelim.

Anlaşıldığı kadar tekne kabuğu imalatından geliyor.
Onun için de kabuk tekniğini çok önemsiyor ve gereğinden çok fazla öne çıkarıyor.
Oysa doğru değil.
Hiç bir Avrupalı bu tekniği kullanmıyor,
çook yararlı ve faydalı bir teknik olsaydı, muhakkak yaparlardı.
Ayrıca çok övdüğü su geçirmezlik sorunları 30 sene evvel aşıldı..

İkinci nokta karavancılığa yeni başladı, 2 veya 3 sene..
Bu arada da çıkardığı ana modeli Leyli ile satış sağlamadı,
başarı ve gerekli karavancılık deneyimi pek kazanamadı.

Bu başarısız modelinden birden bire çook iddialı
6.5 m lik modele geçmesi bence çok yanlış.
Bence yapması gereken doğru düzgün bir 4.25 yapıp buna 01 belgesi almasıydı.

Kendisi karavan konusunda yeni, esas işi tekne imalatı,
yeni modelini dizayn eden de "Hızlı Tren Dizaynırı" ..... !!!
Peki dizaynda esas önemli olan "Tecrübeli Karavancı" nerede..?

İmalatı, karavancılıkta çok tecrübe gerektiren, kullanımı zor ve
pazarı az bir modele geçmeyi, tecrübeli ve bilinçli bir çekme karavancı olarak hiç tasvip etmedim.

Bir kere 02 belgesi alması şart, alabileceği konusunda da bir garantisi yok.
Ve daha bu belge yokken satışa sunmak, bilmem ne derece doğru !


Güzel Mahmut Ustam...
Dost acı söyler.

Yol yakın..

Hayırlı olsun. İyi niyetli bir insansın.
 
Son düzenleme:

merhaba akın abicim akmühendis.saygılar hürmetler

ilk önce avrupalı bulurdu yapardı demek Türkiyeyi küçümsememek gerekirdi.monoblok gövdenin en basit olayı su almaması bunu vurgulamak isterim.avrupalı ilaç da yapıyor fakat agrıyan yerinizi veya hastalığınızı tedavi ederken baska yerinizde hastalık çıkartmayı insanları ilaca baglı hale getirmeyide yapıyor.su alma olayı evet avrupalı karavanlarda hiç yok denecek kadar az.ama zamanla gövde de deforme olması iskeletin zamanla aşınması zedelenmesi gün geçtikçe eskimeye meydan okuyor.bunu aslında ticari çıkarları olan bir üretici yapmaz ki yeni karavan satsın.ilaç örnegini bu yüzden vermek istedim.ben 50 sene sonra bu karavanın gövdesi aynı kalacağını vaad ediyorum.bu bizim için düşünmesi bile zor değilmi.ama imkansız değil. avrupalı yapar fıtratını kendimize aşıladık malesef.

ikinci olarak rüzgar direncine itafen dedimki bunu tren mühendisi çizdi.ama tren mühendisi bunun mühendislik hesabını yaptı demedim.hızlı tren 400 km ye çıkan bir araç ve airodinamik hepsi için geçerlidir.
sürat esnasında rüzgar 4 yönden yuvarlanacağı ve direk temas etmeyeceği için denge bozukluğu bu karavanda hiç olacaktır.ama biz stabilizatör alınca takınca mutlu oluyoruz.avrupalı yaptı çünkü.para verip takmamız lazım ki takılabilir de olması ayrı konu.

tekne işini de hafife alınacak bir mesele değil.o meseleye girersem hiç içinden çıkamam.denge konusu dalgarın tokadı hiç hafife alınacak mevzu değil.

illaki insanların eksikleri veya aşması gereken konular olacaktır.yerinde sayıklayan insan hiçbir şey yapamaz.biz bu yola girerken alışılmışın dışında birşeyler yapmak için farklı kompsetler sergilemek için mucadele veriyoruz.ve devam edeceğiz.yüzen karavan desem size hayal dersiniz TÜRKİYE için. Ama avrupalı yaptı dediğinizide duyar gibiyim.hayal olmayacak ve inşallah yapacagız başaracağız.takdir ediliriz veya edilmeyiz beğeniliriz veya beğenilmeyiz ben orasına bakmıyorum.farklı ne üretebilirim diye kendimle yarışıyorum.

4.25 karavan o1 e girmez.okadar hafif üretim yapabilecek babayiğidin elini öperim. ama o1 3.30 ismini henüz belirlemediğimiz karavanımızında çalışmaları sürüyor.yine monoblok olacak yine su almayacak yine seyir halince su birikintisinde zemin sudan etkilenmeyecek yine çürümeyecek yine kazalardan çok az etkilenecek yine arazi şartlarında zamanla duvar ayrılması deforme olmayacak yine yine yine

ahh avrupalı ahh

AKIN AĞABEYİM SAYGILAR HÜRMETLER HAYIRLI GÜNLER.SİZİN TECRÜBELERİNİZİ YÜZYÜZE KONUŞABİLMEYİ TECRÜBELERİNİZDEN İSTİFADE ETMEYİ DİLİYORUM.
 




Mahmuta ustam stabilizator ve alko ATC karavan üreticisinin yaptığı bir donanım değil bunu sizde biliyorsunuz, Herşeyi karavan üreticilerinden beklemek zaten mümkün değil, araç arkasında römork da tekne bile çekerken yolda gezinme oluyor, haliyle işi şase ve römork üreticisi olan bir firma bunu güvenlik önlemi olarak geliştirmiş.
Avrupa 50 yılı bir aşkın süredir ürettiği için ellerinde hertürlü deneyim fazlasıyla mevcut o nedenle şuan karavanlarına bir bahane bulmakta zor ve bizde bunu görüp bununda ülkemizde yapılacağını ama neden eski ve ağır tasarımlar üzerinde çakılıp kaldığımızı anlayama çalışıyoruz, sizde bitmiş satışa hazır olan içide tamamlanmış bir karavanınızı aynı aşağıdaki testten geçirip burada yayınlarsınız sonra dediğim gibi stabilizatore gerek yok diye eklersiniz.


@EvliyaCelebi2 arkadaşımızın da eklediği önemli videolar var.


Siz yukarıdaki video daki gibi stabilizatorsuz ama benim aracım güvenli olacak diyorsanız bu çok büyük bir konuşma olur, avrupa karavanların her ülkedeki modellerinde neredeyse alko şase ve alkonun kendi güvenlik önlemleri var. Bunu taktıran arkadaşlarımızın amaçlarının kendilerini iyi hissetmesi değil bence.
 

herkese günaydın.

Mahmut bey , öncelikle belirtmek isterim ki yazdıklarım sadece benim şahsi görüşlerimdir , herkes farklı düşünebilir. Yeni birşeyler ortaya çıkmasının kaynağı da zaten bu farklılıklardır.

43 Yaşımdayım , ithalat ihracat üzerine ve CNC tezgahlarda yapılan işlerde , bazı kimyasallarda , bebek , çocuk ve hamile kadın tekstilinde bazı tecrübelerim oldu. Halen de lastik fabrikalarına çeşitli makina parçaları , yedekleri ve kalıplar yapıyoruz diyebilirim özetle.

Şahsım açısından "Avrupaysa iyidir , yerliyse yaramaz" algısı % 100 geçerli olmamakla birlikte maalesef çoğunlukla doğrudur... Görünce hoşumuza giden , kullanınca hayran bile kalabildiğimiz bir çok ürünün yerlisi ya yoktur ya da kısa sürede bozulacak , dağılacak , iş göremez hale gelecek şekilde üretilmiştir...

Şimdi buna 50.000 tane örnek verilebilir ama gerek var mı bilemiyorum ?
Elbette yerli malı çok kaliteli üretimlerimiz var ama maalesef ciddi azınlıktalar. Yine maalesef onların da birçoğu yabancı hammaddeyle üretiliyor...

Neden acaba durum böyle , biz beceriksiz miyiz , yapamıyor muyuz ? KESİNLİKLE HAYIR.

Sanayide sizler kadar olmasa da ben de bulunuyorum , çalışıyorum , eline malzeme geçen ustalarımızın makinalar yetersiz olsa bile ne cevherler ortaya koyduklarını çok iyi biliyorum. Özellikle el işçiliğinde Avrupaya fark atabileceğimiz kesin... Yaratıcılığımız müthiş.

Ben kendimce birkaç sebep sayayım kalite farkına dair :
1-AR-GE... Mahmut bey , sizin küçümsediğiniz Avrupalı sizce bir karavanı , bir otomobili geliştirirken ne kadar bütçe ayırıyor ? Milyarlarca dolar ayrılan AR-GE departmanları boşa mı çalışıyor ?

2-Malzeme Kalitesi... 63 Model Impala (2 adet) , 57 Belair , 53 Bel Air , 66 Belair (2 adet) gibi toplam 6 adet Amerikan klasiğini restore ettirdim , bizzat ben de çalıştım , 22 sene boyunca direksiz Impalayı kullandım. Onları restore ederken mesela bir stop lambası , yerlisi de vardı Aksaray'da , takarsınız 3 ay sonra rengi solar... Amerikan malı 63den beri hiç solmamıştı...

3-Ucuz olsun mantığı... Abi biz bu fiyata satamayız bunu diyerek adi malzeme ile baştansavma üretim her alana yayılmış. Kardeşim ben ödemeye razıyım iyisi olsun dediğinde hemen Abi o zaman avrupa malı var onu vereyim diyorlar..

4-Test... Yaptığımız ürünü ne kadar kontrol ediyoruz. Piyasaya vermeden önce ne kadar test ediyoruz. Bir Mercedes , bir Audi herhangi bir yeni modeli ğiyasaya sürmeden önce kaç milyon kilometre test ediyor biliyor musunuz ? Buna rağmen 1000de bir de olsa hatalı üretim çıktığı zamanlar , geri çağırmalar oluyor. Siz Maverayı ne kadar süre ile test ettiniz de Şubat ayında fuara yetiştireceksiniz ? Mobilyalı haliyle yaz kış kullanılarak test edilmiş , devrilme senaryosu çalışılmış , lastik patlama durumundaki reaksiyonları gerçek yol koşullarında denenmiş ya da simulatöre uygulanmış mıdır ? -10 derecede birkaç gece konaklama sonrası ne gibi sorunlar çıkabileceğini denediniz mi , ya da 38 derecede 1 hafta kalınca klima , buzdolabı vs nasıl çalışıyor , arkasından yeteri kadar havalandırma alıyor mu , vs vs bunları test etme şansınız oldu mu ? IKEA da görmüşsünüzdür , bir koltuğa oturma kalma ağırlığını uygulayan basit bir düzenek vardı , milyon kere oturup kaltıktan sonra o kumaş ne hale geliyor ya da sağlam mı kalıyor görülsün diye. Anlatabildim mi ? Siz ise stabilizatörü bile küçümseyerek "takınca mutlu oluyoruz avrupalı yaptı çünkü" demişsiniz , siz imal edin stabilizatörlüyü , siz ayırın 500.000 EURO AR-GE , siz binlerce KM test edin stabilizatörlü olan ve olmayan modellerinizi , farkını videoya çekin sizden alıp mutlu olalım ? Ama meyve kasasına yaslanmış karavan fotosu koyarak olmuyor işte...

5-Hemen yapayım , çok yapayım , bir sürü satıp para kazanayım... Sadece üretim değil , hizmet / gıda sektöründe de mantar gibi çoğalıp şube açan ve kalitesi düşen restoranlar mesela...

Ben de Türküm sizin gibi... Ben de isterim ki Avrupalı'dan Amerikalı'dan iyisini , sağlamını yapıp biz onlara satalım , biz hayranlık uyandıralım. Biz para kazanalım elin adamına milyarlarca ithalattan para kazandırmayalım , çatır çatır ihraç edelim , fakat bu zihniyetle zor hatta imkansız...

Adam 1953 Chevrolet yapmış hala yürüyor , radyosundan sileceğine çalışıyor , biz 2018 de hala yerli otomobil diye yırtınıyoruz... Devrim otomobilleri örneğini verecek olursanız ben de size bakın hala o otomobili durduran zihniyet devam ediyor derim.

Sayın AKMÜHENDİS'in daha önce kullandığı bir söz : OKUMADAN ALİM , DOKUMADAN MUTAF (DOKUMACI) OLUNMAZ...

Rüzgar testini , işte bööle 4 yandan rüzgarı alıyor zaten dengesizlik olmaz , 50 yıl bişey olmaz bu kasaya diyerek maalesef Avrupa karavana mahkum kalmaya devam ederiz.

Başladığım 5 maddeyi devam ettirirdim ama bence yeterli.
Mahmut Bey evet yerli olsun , sağlam olsun , biz üretelim , Dünya hayran kalsın ben de istiyorum ama bunun için önce çalışmak lazım , para ayırmak lazım , uzun vadeli düşünmek lazım , BİLİMSEL çalışmak lazım , iş ahlakını önemsemek lazım...
 

bu arada ben mesajımı yazarken bir üstad zaten video yayınlayarak benim de bahsettiğim konulara dikkat çekmiş... 1 video yeterli , o videoyu çekebilmek bile büyük iş Mahmut bey... O testi yapmanız gerek ki iddialı konuşabilesiniz. Bilimsel dediğim bu , ar-ge dediğim bunun öncesi , test ise üretimin aşamalarından biri sayılır , ne de olsa o teste göre üretim devam eder ya da yeniden şekillenir.

Bizde ise nasıl başladıysa öyle biter.
..
 

.

Akın beyin, @alperdos ve @kyenipazar ‘ın yazdıkları, tam da benim dozunu kaçırır da yanlış anlaşılabilir diye günlerdir yazmaktan çekindiğim şeylerdi.

Yanlız bir şeyin hakkını vermekte çekingen davranmayalım.
Mahmut bey bu güne kadar bu foruma çıkmaktan imtina eden üreticilerimize gösteremiyeceğimiz saygıyı, hatta sevgiyi :yum: fazlasıyla hak ediyor.

Kıymetini bilelim..

Umarım o da yazılanların şahsından çok durum ve konuya genel olarak eğilmekle alakalı olduğunu kabul eder.

Sanırım çoğumuz onu şahsen tanımıyor bile.
Niye garezimiz olsun ki ?...:yum:

.
 
Son düzenleme:

Sayın Evliya Çelebi , değindiğiniz hususa en başta yer vermiştik ama haklısınız tekrar söylemekte fayda var

bu forumda yer alıp da bizimle yazışan , fikirlerimizi bir şekilde önemseyen TEK ÜRETİCİ MAHMUT BEY'e saygılarımı ve teşekkürlerimi de konudan bağımsız olarak iletiyorum.

Şahsi olarak hiçbir kastım , eleştirim yoktur tersine cesaret gösterip üretim yapan beyefendiye kendimce tavsiyelerimdir ...
 




.

Zaten elimizi vicdanımıza koyup doğruyu söylersek; bizim “Bak ve taklit et” metoduyla böyle bir üreticiyi kıskandırmamız mümkün olmamalı ?

Üretim 2. dakikadan sonra başlıyor..
.
Video: https://youtu.be/f5TCvyTy_3M
Almanların üretim standartları yüksek, disiplinleri ve seri üretim bandı zaten harika. Bunları gördüğümde hiç şaşırmıyorum birçok markaları zaten tüm dünyada satılıyor kaliteli ürünler.
İnşallah günün birinde bizde bu standartları yakalarız.
 

sanayi , endüstri denilince Almanya...

Acaba insanlığın yüzkarası Hitler'in Almanya'ya bir "hediyesi" olabilir mi...
 

sanayi , endüstri denilince Almanya...

Acaba insanlığın yüzkarası Hitler'in Almanya'ya bir "hediyesi" olabilir mi...

Sorunun muhatabı ben olmasam da bir konuda kısa bir örnek vereyim.:smiley:

Karavan konularında, forumda bazen günlerce tartıştığımız ve kesin bir neticeye varamadığız konular da dahil, aranan cevabı en fazla beş dakikalık bir telefon konuşmasıyla, Almanya’da tüv görevi yapan çok sayıdaki firmalardan herhangi birinden veya belediyenin araç kayıt bürosundan alabilirim.
 

sanayi , endüstri denilince Almanya...

Acaba insanlığın yüzkarası Hitler'in Almanya'ya bir "hediyesi" olabilir mi...
.

Ne demek istediğinizi tam anlayamasam da (bu sefer sıra bende :p) Almanların teknikle ilişkisi sanırım epey eskiye dayanmakta. Neredeyse herkesin evinde bir iş gömleği ve takım taklavatın olması boşuna değil.

Fakat videodaki çalışma düzeni sizi kandırmasın. Seri üretim bir bilim dalı. Yoksa biz de bu sene 31 milyar dolara ulaşacağı söylenen otomativ ihracatını başka türlü gerçekleştiremezdik. Bu çeşit fabrikasyon üretim bazen az farklı randımanla da olsa dünyanın her yerinde var.
Üstelik o üreticide çalışan Türklerin de olduğundan eminim.

Bizdeki çekme karavan üretimine gelince.
Hiçbir endüstri ülkesinin artık yapmadığı butik üretimle boşuna kalite ve fiyat yakalamaya çalışıyoruz. Sonuçta bir taraftan varılması imkansız kalite/fiyat dengesi için haksız eleştiri yapıyor diğer taraftan üreticiler de çerçevesini yeterli çizemedikleri ütopik hedeflerle piyasayla boğuşmak zorunda kalıyorlar.
Bu sektör ve karavancılara devletin lakayt kalması da işin diğer bir yönü.

Videoda yapılan işlerin kalite kontrolü, sistem yüzünden yerinde ve kolaylıkla yapılabilmekte. Butik sistemde hangi işe ne zaman bakacaksınız. Burada çalışanlar çoğunlukla meslek öğrenimi görmüş olsalar da, işin ancak küçük bir bölümünden sorumlu. Bizdeki kalite kontrolü ancak satış sonrası müşteri tarafından yapılıyor. :p

Bilgi, tecrübe ve yabancı dil eksikliği de önemli bir handikap durumunda.

Seri üretim yapan firmalar kullandıkları malzemeleri çok değişik fiyatla alıyorlar. Bizim üreticilerimizden bunları beklemek haksızlık olur.
Fakat diğer taraftan bizim üreticilerimizin karavancılık tecrübesi olduğundan bile şüpheliyim. Yoksa alakasız büyüklükte pis ve temiz su depoları yapmazlardı. Çekme karavanlar zaten kampinglerde kullanılmıyorlar mı ?

Bizdeki butik üretim, ancak Teardrop ve belki de en küçük karavanlar için o da insanlarımızın satın alma paritesine uygun tarzıyla gerçekci olmalı.

Türkiye’de karavancılığın gelişmesi bence ancak tanınmış yabanci bir çekme karavan firmasının, seri üretimini bize kaydırmasıyla mümkün. Butik üretim büyük yüzdeyle nafile uğraşı.
İç talebin de önce her üründe olduğu gibi yeterli olması gerekli. Bu mutlak faktör.
Yoksa durumun sadece Know-How transferi ve tecrübeli yabancı elemanla bile çözülmesi gerçekci değil.

Aslında kısa olarak yazdığım bu faktörleri açarak da konuşmak mümkün.

.
 
Son düzenleme:



yani demek istiyorum ki almanların bu sanayi/endüstrideki başarılarının temeli , her ne kadar insanlık için yüzkarası bir tarihi figür olsa da Hitler'in getirdiği disiplin ve dayatmaları (beetle üretimi gibi) olabilir mi acaba ? keza işini iyi yapamayanların (asker , mühendis ya da terzi...) başına geleceklerden korkması ...
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,437
Mesajlar
1,517,937
Kayıtlı Üye Sayımız
172,086
Kaydolan Son Üyemiz
Ertuğrul Ocaktan

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst