Ynt: 2010- İzmir Çevresi Gezilerimiz
Kasaba ve Urganlı!...
Çocukluğumda, bu iki sözcük yanyana olurdu benim için. Nasıl olmasın ki? Ağustos sonu eylül başı tütün işleri bittiğinde, annem babam, akraba ve komşular birkaç aile, Urganlı kaplıcalarına giderdik. Soma-Basmane treni ile önce Manisa'ya, oradan da Afyon yönlü trenlerle Kasaba'ya, Urganlı'ya... Bu bazen otobüslerle gerçekleşirdi. O yıllarda Manisa-Kasaba(Turgutlu) yolu daha asfaltlanmamıştı, stabilize idi. Otobüslerin o sıcak yaz sonu günlerinde, yoldan kaldırdıkları tozları, Cumhuriyet dönemi yapısı olan karayolu ve demiryolu köprülerini unutmadım hiç!..
Kasaba'da köfte yedirirdi babam bize, küçük sepetlerde çekirdeksiz üzüm alırdık, hormon filan bilinmezdi o yıllarda. Kaplıca, avam içindi; baraka tarzı binalar, buzdolabı olmadığı için her öğün taze yapılan yemek, çaylı kahvaltı, daha çok tüketilen et (varsıllıktan değil, hazır yiyecek, biraz da gezmen psikolojisi), karpuz-peynir... çok mutluyduk ama!...
Evet Ülker Hanım, Kasaba'yı, Urganlı ve kaplıcalarını ziyaret edip o günleri anma zamanım gelmiş, anımsattığınız için sağolun. Acaba o lezzetli kuzu etleri, yerli karpuzlar, hormonsuz çekirdeksiz sultaniye üzümler yerinde duruyor mu?..
Cavid Sezen