11 Ekim 2004
Bir hafta önce gittiğimiz 40N 34E noktasına varış çok kolay olmuştu, o yüzden hemen haftasına bir nokta daha yapmaya karar verdik. Detaylı bir topografik harita üzerinde noktamızı tesbit ettik. Çerkeş'in kuzeyinde Gürgenli Dağı'na denk geliyordu. Haritada Taşoğlu diye bir dağ köyü görünüyordu ve köyün yolu da kesişim noktasına yakın geçiyordu.
Yine motorla gitme kararı aldık, Rotamız Kızılcahamam üzerinden Çerkeş'e, oradan da haritada gördüğümüz şekilde bizi önce Çedime, daha sonra İncuğez köylerine götürecek olan toprak yol olacaktı. Aynı yol devamında Gürgenli Dağı'na tırmanıp Taşoğlu köyünde bitiyor görünüyordu. 1700 metre cıvarı irtifalar vardı haritada, güzel manzaralar göreceğimiz anlamına geliyordu.
Sabah erkenden buluştuk, Önce Kızılcahamam, oradan Çerkeş yoluna vurduk. Kızılcahamam-Çerkeş arası 60km yol, tertemiz asfaltı ve keskin virajlarıyla motor kullanmanın keyfini yaşattı bize. Çerkeş'e girdiğimizde yüzümüzde gülümsemeler hala duruyordu. Bir çay molası verip Çedime köyünün yolunu sorduk. Tarifi aldık, GPS'de kesişim noktasını waypoint olarak işaretledim, off-road navigasyon başlattım ve tekrar yola koyulduk.
Bize tarif edilen yolda ilerliyoduk ama GPS pusula ibresi bize tam ters yönü gösteriyordu. Bu yaşayacağımız talihsizlikler silsilesinin başlangıç işareti oldu. İlk gördüğümüz köy benzeri yerde durup Çedime Köyünü sorduk, kimse bilmiyordu! Çerkeş'e geri dönüp bir daha tarif almaya karar verdik. Tam yola koyulmuştuk ki ben yaptığım hatayı fark ettim. Yeni yarattığım nokta yerine geçen hafta gittiğimiz noktaya navigasyon başlatmışım. Hatamı düzeltince GPS bize doğru yolda olduğumuzu gösterdi, tekrar geriye döndük. ;D Haritamız Çerkeş'den Çedime köyüne tek bir yol gösteriyordu, bizde bu yol üstünde olduğumuza emin şekilde yolu kesen küçük patikaları ciddiye almayarak sürekli Kuzey yönüne ilerledik. Yarım saat sonra ortada hala Çedime köyü yoktu, ve bizim Kuzeye giden yolumuz ciddi şekilde Batı'ya dönmüştü. ??? Birşeyler ters gidiyordu...
Tekrar geriye döndük, bu sefer yolu kesen patikalara daha fazla dikkat etmeye başladık ve nihayetinde küçük, yarı paslanmış bir "Çedime" tabelası gördük. Tabelanın gösterdiği ise yol falan değil bildiğimiz bir patikaydı. 15 dakika kadar bu patikada ilerleyince nihayet Çedime'yi bulduk. Köyün içinden durmadan geçip aynı yolda ilerledik. Umudumuz bu yolun bizi Çedime'den sonraki ikinci hedefimiz olan İncuğez köyüne götüreceği idi. Ancak malesef vardığımız bir sonraki köyün adı Avşar çıktı. Üstelik böyle bir köy haritamızda da görünmüyordu. Köy ilginç bir şekilde terkedilmiş manzarası veriyordu. Birkaç kapı çaldık açan olmadı. Köy çıkışına geldiğimizde nihayet bir ihtiyar amca gördük. Amca bize geri dönüp köy girişindeki trafo binasının arkasından geçen patikaya girmemiz gerektiğini söyledi. Ah şu KPS (Köylü Positioning System) teknolojisi olmasa biz ne yaparız :
Amcanın tarif ettiği yola girdik ama ne yol; çamur, inceden bir su akıyor, çamurun üstü kuru yapraklarla örtülmüş, ve yokuş aşağı. Koca motorlarımızla, yarı yürüyüp yarı kayarak İncuğez'e vardık. Vakit öğleni çoktan geçmişti ve biz köy girişinde bu sefer de köpekler tarafından durdurulduk. Şu köpek milletinin motorlara garezi nedir hiç anlamamışımdır. Allahtan köpeklerin sahibi çıkageldi ve hayvanlarına sahip oldu. İncuğez köyünde olduğumuzu teyid ettirdik, ancak bir sonraki hedefimiz olan Taşoğlu köyünü yine kimse bilmiyordu! "Doğru köydeysek doğru yoldayızdır." demekten başka yapacak birşey yoktu çünkü günün büyük kesimi yolun "kolay" kısmını geçmek için harcamıştık bile. Daha önümüzde Gürgenli dağına çıkış vardı. Bulunduğumuz vadinin dibine indik, Gerede çayını aşan bir köprüyü geçtik ve Gürgenli dağının eteklerine vardık.
Biz dağa tırmanan tek bir yol görüyorduk haritamızda, GPS de düz ileriyi işaret ediyordu. O yüzden önümüzde yol "T" şeklinde ikiye ayrılınca bakakaldık. Ayrımda üstlerinde köy isimleri olan tabelalar vardı ama bu köy isimlerinin hiçbiri bizim haritamızda görünmüyordu. Sağımızı gösteren biri hariç: "Dodurga". Haritaya göre Dodurga bize ters kalıyordu, dolayısıyla soldan gitmeye karar verdik. Kırık taşlardan oluşan ve dağ yukarı tırmanan bu yola girdik. GPs'e göre hala kuş uçuşu 10 km yolumuz vardı ama en azından yönümüz doğru görünüyordu. Bir süre sonra yol bu sefer de "Y" şeklinde ikiye ayrıldı! Haritada tek yol görünen şeyin boyuna sapaklara ayrılabilen, birbiriyle keşişen, her yöne giden birsürü bir yol olabileceğini keşfetmiş olduk böylece. Uzun sözün kısası, bundan sonrasında bize sürekli kesişim noktamızı göstermekte olan GPS'e güvenerek bir sürü ayrıma girdik, olmadı geri döndük, öbür seçeneği zorladık, nihayetinde bütün yollar bizi en yakın 3.5 km mesafeye getirip başka yöne döndüler. Bu şekilde bir saat daha kaybettikten sonra tam istediğimiz yöne ilerleyen bir patika keşfettik. Bu yol da bizi 1.3 km yakına getirip başka yöne döndü. "Buraya kadar!" diyip motorları park ettik. Motorların yerini GPS'de işaretledim ve oldukça sık bir orman içinde 45 derece yokuş aşağı yürümeye başladık. Sonunda saat 14:30'u gösterirken kesişim noktamıza varabildik. Noktanın 50 metre ötesinden saatlerce gittiklerimize benzer bir toprak yol bile vardı ama kimbilir nereden gelip nereye gittiğini... ???
Çabucak gerekli resimlerimizi çekip geri dönüşe başladık. 45 dakikada indiğimiz ormanlık yokuşu geri tırmanmamız tam 2 saat sürdü. Biraz kilo verip sigarayı bırakmak mı lazım ne? :-[ Yorgunluktan ve açlıktan bitkin vaziyette motorlarımıza kavuştuk. Bulunduğumuz yerden Çerkeş'e off-road kuş uçuşu rota çizdirdim GPS'e ve hepi topu 25 km mesafede olduğumuzu gördük. Bu 25 km'yi 6 saatte gelebilmiştik! Ama açlık belasına dönüşte öyle bir gazladık ki 1 saatte Çerkeş'e uçar gibi döndük.
GPS Ekranı
Doğu manzarası
Kuzey manzarası
Batı manzarası
Güney manzarası ve takriben motorları bıraktığımız nokta.
Bir hafta önce gittiğimiz 40N 34E noktasına varış çok kolay olmuştu, o yüzden hemen haftasına bir nokta daha yapmaya karar verdik. Detaylı bir topografik harita üzerinde noktamızı tesbit ettik. Çerkeş'in kuzeyinde Gürgenli Dağı'na denk geliyordu. Haritada Taşoğlu diye bir dağ köyü görünüyordu ve köyün yolu da kesişim noktasına yakın geçiyordu.
Yine motorla gitme kararı aldık, Rotamız Kızılcahamam üzerinden Çerkeş'e, oradan da haritada gördüğümüz şekilde bizi önce Çedime, daha sonra İncuğez köylerine götürecek olan toprak yol olacaktı. Aynı yol devamında Gürgenli Dağı'na tırmanıp Taşoğlu köyünde bitiyor görünüyordu. 1700 metre cıvarı irtifalar vardı haritada, güzel manzaralar göreceğimiz anlamına geliyordu.
Sabah erkenden buluştuk, Önce Kızılcahamam, oradan Çerkeş yoluna vurduk. Kızılcahamam-Çerkeş arası 60km yol, tertemiz asfaltı ve keskin virajlarıyla motor kullanmanın keyfini yaşattı bize. Çerkeş'e girdiğimizde yüzümüzde gülümsemeler hala duruyordu. Bir çay molası verip Çedime köyünün yolunu sorduk. Tarifi aldık, GPS'de kesişim noktasını waypoint olarak işaretledim, off-road navigasyon başlattım ve tekrar yola koyulduk.
Bize tarif edilen yolda ilerliyoduk ama GPS pusula ibresi bize tam ters yönü gösteriyordu. Bu yaşayacağımız talihsizlikler silsilesinin başlangıç işareti oldu. İlk gördüğümüz köy benzeri yerde durup Çedime Köyünü sorduk, kimse bilmiyordu! Çerkeş'e geri dönüp bir daha tarif almaya karar verdik. Tam yola koyulmuştuk ki ben yaptığım hatayı fark ettim. Yeni yarattığım nokta yerine geçen hafta gittiğimiz noktaya navigasyon başlatmışım. Hatamı düzeltince GPS bize doğru yolda olduğumuzu gösterdi, tekrar geriye döndük. ;D Haritamız Çerkeş'den Çedime köyüne tek bir yol gösteriyordu, bizde bu yol üstünde olduğumuza emin şekilde yolu kesen küçük patikaları ciddiye almayarak sürekli Kuzey yönüne ilerledik. Yarım saat sonra ortada hala Çedime köyü yoktu, ve bizim Kuzeye giden yolumuz ciddi şekilde Batı'ya dönmüştü. ??? Birşeyler ters gidiyordu...
Tekrar geriye döndük, bu sefer yolu kesen patikalara daha fazla dikkat etmeye başladık ve nihayetinde küçük, yarı paslanmış bir "Çedime" tabelası gördük. Tabelanın gösterdiği ise yol falan değil bildiğimiz bir patikaydı. 15 dakika kadar bu patikada ilerleyince nihayet Çedime'yi bulduk. Köyün içinden durmadan geçip aynı yolda ilerledik. Umudumuz bu yolun bizi Çedime'den sonraki ikinci hedefimiz olan İncuğez köyüne götüreceği idi. Ancak malesef vardığımız bir sonraki köyün adı Avşar çıktı. Üstelik böyle bir köy haritamızda da görünmüyordu. Köy ilginç bir şekilde terkedilmiş manzarası veriyordu. Birkaç kapı çaldık açan olmadı. Köy çıkışına geldiğimizde nihayet bir ihtiyar amca gördük. Amca bize geri dönüp köy girişindeki trafo binasının arkasından geçen patikaya girmemiz gerektiğini söyledi. Ah şu KPS (Köylü Positioning System) teknolojisi olmasa biz ne yaparız :
Amcanın tarif ettiği yola girdik ama ne yol; çamur, inceden bir su akıyor, çamurun üstü kuru yapraklarla örtülmüş, ve yokuş aşağı. Koca motorlarımızla, yarı yürüyüp yarı kayarak İncuğez'e vardık. Vakit öğleni çoktan geçmişti ve biz köy girişinde bu sefer de köpekler tarafından durdurulduk. Şu köpek milletinin motorlara garezi nedir hiç anlamamışımdır. Allahtan köpeklerin sahibi çıkageldi ve hayvanlarına sahip oldu. İncuğez köyünde olduğumuzu teyid ettirdik, ancak bir sonraki hedefimiz olan Taşoğlu köyünü yine kimse bilmiyordu! "Doğru köydeysek doğru yoldayızdır." demekten başka yapacak birşey yoktu çünkü günün büyük kesimi yolun "kolay" kısmını geçmek için harcamıştık bile. Daha önümüzde Gürgenli dağına çıkış vardı. Bulunduğumuz vadinin dibine indik, Gerede çayını aşan bir köprüyü geçtik ve Gürgenli dağının eteklerine vardık.
Biz dağa tırmanan tek bir yol görüyorduk haritamızda, GPS de düz ileriyi işaret ediyordu. O yüzden önümüzde yol "T" şeklinde ikiye ayrılınca bakakaldık. Ayrımda üstlerinde köy isimleri olan tabelalar vardı ama bu köy isimlerinin hiçbiri bizim haritamızda görünmüyordu. Sağımızı gösteren biri hariç: "Dodurga". Haritaya göre Dodurga bize ters kalıyordu, dolayısıyla soldan gitmeye karar verdik. Kırık taşlardan oluşan ve dağ yukarı tırmanan bu yola girdik. GPs'e göre hala kuş uçuşu 10 km yolumuz vardı ama en azından yönümüz doğru görünüyordu. Bir süre sonra yol bu sefer de "Y" şeklinde ikiye ayrıldı! Haritada tek yol görünen şeyin boyuna sapaklara ayrılabilen, birbiriyle keşişen, her yöne giden birsürü bir yol olabileceğini keşfetmiş olduk böylece. Uzun sözün kısası, bundan sonrasında bize sürekli kesişim noktamızı göstermekte olan GPS'e güvenerek bir sürü ayrıma girdik, olmadı geri döndük, öbür seçeneği zorladık, nihayetinde bütün yollar bizi en yakın 3.5 km mesafeye getirip başka yöne döndüler. Bu şekilde bir saat daha kaybettikten sonra tam istediğimiz yöne ilerleyen bir patika keşfettik. Bu yol da bizi 1.3 km yakına getirip başka yöne döndü. "Buraya kadar!" diyip motorları park ettik. Motorların yerini GPS'de işaretledim ve oldukça sık bir orman içinde 45 derece yokuş aşağı yürümeye başladık. Sonunda saat 14:30'u gösterirken kesişim noktamıza varabildik. Noktanın 50 metre ötesinden saatlerce gittiklerimize benzer bir toprak yol bile vardı ama kimbilir nereden gelip nereye gittiğini... ???
Çabucak gerekli resimlerimizi çekip geri dönüşe başladık. 45 dakikada indiğimiz ormanlık yokuşu geri tırmanmamız tam 2 saat sürdü. Biraz kilo verip sigarayı bırakmak mı lazım ne? :-[ Yorgunluktan ve açlıktan bitkin vaziyette motorlarımıza kavuştuk. Bulunduğumuz yerden Çerkeş'e off-road kuş uçuşu rota çizdirdim GPS'e ve hepi topu 25 km mesafede olduğumuzu gördük. Bu 25 km'yi 6 saatte gelebilmiştik! Ama açlık belasına dönüşte öyle bir gazladık ki 1 saatte Çerkeş'e uçar gibi döndük.
GPS Ekranı
Doğu manzarası
Kuzey manzarası
Batı manzarası
Güney manzarası ve takriben motorları bıraktığımız nokta.