Akyaka-fethiye_datça Gezisi 7-15.eylül.2016

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan vata Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 52
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 15,597

vata

Zirve
Mesajlar
1,376
Tepkime Puanı
360
Yer
İZMİR
Kurban Bayramı tatilinde Fethiye ve Datça'yı altı günde gezmeyi planlamıştık.Tatil başlamadan önce üç gün de ekstra izin alınca dokuz güne çıkan tatil planımıza Akyaka'yı da ekleyip 7.Eylül.2016 çarşamba sabahı erkenden yola koyulduk.İzmir'den toplam 230 kilometrelik rahat bir yolculukla önce Ula'ya sonra Kızılağaç Mahallesi'ne sonra da 670 metre rakımlı Sakar rampasına ulaştık.Sakar rampası;bol virajlı ve yaklaşık on kilometrelik bir tırmanma ve iniş şeridi olup sürücü hariç araçta bulunanlar için manzara doyumsuzdur.Kamyoncuların betimlediği gibi inişi sürücüye,tırmanışı ise araca zor gelen rampadan inmeye başlamadan önce sağdaki yol ayrımından yaklaşık dört kilometre kadar stabilize bir yolda ilerleyince Sakartepe Seyir Terası'na geldik. Burada,Akyaka ve Gökova Körfezi'nin ayağımızın altında olduğu ve Kadın Azmağı'nın ince bir ip şerit gibi göründüğü çok hoş bir manzara eşliğinde güzel bir kaşarlı gözleme yiyip çayımızı keyifle yudumladık.


IMG_2621_zps8zrmydcf.jpg


20160907_110453_zps0tio6jwr.jpg


Sakartepe Seyir Terası'ndan Gökova Körfezi,Akyaka ve Kadın Azmağı'nın görünümü



IMG_2620_zpsuz1pnelc.jpg


Gezi teknelerinin Akyaka'dan Gökova Körfezi'ne açılma saati



IMG_2627_zpst2ot1h87.jpg



20160907_112505_zps3lhphs7g.jpg


Sakartepe Seyir Terası'ndaki manzara eşliğinde kahvaltı
 
Son düzenleme:

Seyir terasından on dört kilometre aşağıda yer alan ve gezimizin ilk durağı olan Akyaka'da,Kerme Ottoman Palace Oteli'nde oda-kahvaltı seçeneğiyle üç kişilik odada gecelik 300TL. karşılığı konakladık.Otel,gerek mimari gerekse konfor açısından çok güzeldi.Bayram öncesi dönem ve turizmdeki kriz nedeniyle ne yazık ki çok az müşteri vardı.Akyaka'da otel seçeneğinden daha hesaplı bolca pansiyon ve kiralık apart ev seçeneğinin de bulunduğunu hemen ekleyeyim.



20160907_173506_zpslkcci88w.jpg




IMG-20160916-WA0011_zpsd4eax5mx.jpg



Kerme Ottoman Palace Oteli


Akyaka,Ula İlçesi'ne bağlı iki bin nüfuslu bir mahalle olup,Gökova Körfezi'nin doğu ucunda yer almaktadır.Bence Akyaka,bilmeyenler için çoğunlukla yanından geçilip gidilen ancak bir türlü uğranılmayan,bilenler için de bakir doğası ve yazın hiç kesilmeyen meltemi ile cennetten bir köşedir.Bu özellikleri 1970'lerden itibaren keşfedilmeye başlayan ve turistik yatırımların giderek arttığı bu şirin belde,2016 yılı itibarıyla ülkemizde sakin kent(=citta slow) ünvanına sahip olan on bir yerleşim yerinden bir tanesidir.Akyaka'nın bence en önemli üç özelliği;mavi bayraklı denizleri,kendine özgü mimarisi olan evleri ve derenin denizle birleştiği Kadın Azmağı'dır.Akyaka,bu özelliklerine ilaveten araba ile en fazla bir saatlik mesafede ulaşılan ve yakın çevresinde yer alan Marmaris,Köyceğiz ve Dalyan ilçelerinde yer alan muhteşem koylar,plajlar ve ören yerleri imkanı da sunmaktadır.
 

Otele yerleştikten sonra Akyaka’dan çıkıp Ören yolu istikametinde ilerlemeye başladık.Çam ağaçlarının çevrelediği bu dar ve asfalt yolda karşımıza önce Akyaka Orman Kampı çıktı.Otuz dönüm çam ormanı üzerinde kurulu,300 çadır ve 70 karavan kapasiteli kampın iki kilometre uzunluğundaki sahil şeridinde sekiz tane koy ve tüm koylarda denize giriş için hazırlanmış iskeleler bulunmaktadır.Kampta isteğe bağlı olarak günlük 40TL. karşılığı çadır veya karavanda konaklanabileceği gibi günlük 150-350TL. arasında değişen fiyatlarla kagir ya da bungalov tipi taş evlerde konaklamak da mümkün.



20160908_102652_zpsppxy2gn9.jpg



Ören Yolu



20160908_121521_zpscwleroln.jpg



Akyaka Orman Kampı
 

Orman kampı sonrasında keskin virajlı ve asfalt yolda 25 kilometre daha ilerleyince Akbük Plajı'na ulaştık.Bu yeryüzü cenneti bitmek bilmeyen virajlı yola rağmen bembeyaz çakıl taşlı,pırıl pırıl ve durgun deniziyle çektiğimize değdi dedirten bir doğal güzelliğe sahipti.Gittiğimiz diğer plajlara göre burada deniz suyu daha sıcaktı.Plajda tanesi 10 TL. olan şezlong ve şemsiye yanı sıra makul fiyata karın doyurmak için uygun küçük çaplı işletmeler de mevcuttu.Burada denizin keyfini çıkarıp bir şeyler atıştırdıktan sonra biraz da havuzda vakit geçirmek için otelimize geri döndük.



20160907_135433_zpsxyah1sgu.jpg



IMG_2628_zpsevvse4ea.jpg



Akbük Plajı
 

Akşam yemeğinde tercihimiz Azmakbaşı'nda konumlanmış bir kahvaltı ve balık cenneti olan Nadir Usta'nın yeri oldu.Burada,isterseniz Azmak Nehri üzerine monte edilmiş masalarda ayaklarınızı suya sokarak yemek keyfinizi arttırmak mümkündür.Ancak akşam hava serin olduğu için biz normal bir masayı tercih ettik.Akyaka'nın girişinde yer almasına karşın suyun çıkardığı güçlü ses nedeniyle araç gürültüsünü duymadığımız bu yerde bir yandan ördek ve kazları beslerken bir yandan da bira ve deniz ürünleri keyfi yaptık.


IMG_2639_zpsihfm6cts.jpg



20160907_201437_zpsdqtix2w3.jpg


20160907_203537_zpsqbwukcgy.jpg


20160907_205751_zpsymwg4liw.jpg


IMG-20160916-WA0009_zpssal6ktbj.jpg


Nadir Usta'nın Yeri'nden kareler


Nadir Usta'nın yerinde yediklerimiz lezzetliydi ve üç kişi için ödediğim 200 TL'lik hesap bu tarz bir yer için bence makuldü.Deniz ürünü sevenlere bu restoranın hemen yanında yer alan Orfoz(yeni adı Olta Restoran) Restoran'ı ve daha hesaplı ev yemekleri tercih edenlere merkezde Karanfil Sokak'ta bulunan Mum's Cook Lokantası'nı da tavsiye ederim.
 



İkinci gün planımızda otelimizdeki kahvaltı sonrasında tekne turu yapmak vardı.On üç ilçesinden on biri deniz kıyısında bulunan Muğla'nın deniz kenarındaki ilçelerine yapılan gezilerin olmazsa olmazı tekne turlarıdır. Akyaka limanının sağ tarafında Ziraatçılar Koyu, Lacivert Koy,Fener Koyu, Sedir Adası ve Akvaryum yönüne hareket eden ve kişi başı yaklaşık 50TL. ücret alınan büyük tur tekneleri yer alır.Bu turlar genellikle saat 10 civarında başlayıp akşam 18'de sonlanır ve öğlen yemeği de verirler.Biz daha önceki gelişimizde bu turu yaptığımız için bu kez Azmak Nehri turu için limanın sol tarafında yer alan teknelere doğru yöneldik.On yolcu tamamlandığı zaman hareket eden Azmak tur teknelerinde yaklaşık 45 dakika süren tur fiyatı kişi başı 10TL.olup eğer tekneyi sadece kendinize özel kiralamak isterseniz 120TL. ödemeniz gerekmektedir.

Azmak Nehri,Akyaka'nın bir cazibe merkezi olmasının başlıca sebebidir. Azmak,yerin altından çıkan kaynak suları ile beslenen,sazlık ve ağaçlar arasından süzülüp yaklaşık 1.5 kilometre sonra denize dökülen yüksek debili ve son derece berrak bir akarsudur.En derin yeri yaklaşık altı metre olup burada dahi suyun altındaki balıkları ve bitki örtüsünü net bir şekilde seçmek mümkündür.Suyunun %60 oranında sodalı ve %40 oranında tatlı kaynak suyu olmasından dolayı bölgenin kadınları eskiden çamaşırlarını burada yıkadıkları için buraya Kadın Azmağı adı verilmiştir.Genellikle 12 derece civarında olan bu soğuk su çevresinde doğal bir klima ortamı yaratmaktadır.Tekne turu esnasında derin bölgeye gelindiğinde isterseniz yüzebilirsiniz ancak su bayağı soğuk olduğundan belki öğlen saatinde yapılan turlarda denemenizi öneririm.


IMG_2634_zpsn5t879pi.jpg



IMG_2636_zpsjnlm9kdw.jpg


IMG_2642_zpstzqgoxq1.jpg


IMG_2641_zpsbckb3ind.jpg


Azmak Nehri'nde tekne turundan kareler


Tekne turu yapmak istemeyenler ise Azmak kıyısında,okaliptüs ağaçları arasında giden yolda yürüyüş yapabilir ya da suya ayaklarını sokabilirler. Rahatlatıcı özelliği yanı sıra gençleştirici etkisi olduğundan da bahsedilen bu soğuk suyun içinde uzun süre kalmanın bazı hastalıklara davetiye çıkarmak olduğunu ve atalarımızın "başını serin ayağını sıcak tut" lafını hatırlatmakta fayda görüyorum.


20160908_141815_zpsixcdgjgo.jpg


Azmak Nehri'ndeki ördek kolonisiyle birlikte kısa bir yürüyüş
 

Azmak Nehri'nde yaptığımız tekne turu sonrasında aracımızla Ören Yolu'na tekrar çıkıp Orman Kampı'nı geçtikten sonra yolun beşinci kilometresindeki yol çatalından Akyaka istikametine doğru geri dönünce karşımıza Çınar Plajı çıktı.Aracımızı yukarıda yol kenarına park edip inişi kolay olan merdivenlerle sahile ulaştık.


20160908_104657_zpsrole6nel.jpg


Çınar Plajı


Bu plajın özelliği Azmak Nehri'nin bir kolunun da denize buradan dökülüyor olmasıdır.Bu nedenle plajın ortasına ya da soluna yaklaştıkça suyun daha soğuk olduğunu hissediyorsunuz.Ayrıca plajın orta tarafında bu soğuk su ile vücuduna masaj yapmak isteyenler için minik bir yer de hazırlamışlar.Ben sadece soğuk suda yürümekle yetindim.Bu bile yorgun bacaklarıma çok iyi geldi.Son derece berrak,temiz,küçük çakıllı ve yavaş yavaş derinleşen bu plajda şezlong+şemsiye yine 10TL. olup ayrıca kafe ve tuvalet gibi hizmetler veren bir işletme mevcuttu.Bu güzel denizde serinleyip sonrasında ağustos böcekleri korosu eşliğinde dinlenmek büyük keyifti.


20160908_104612_zpsnd9xszox.jpg


Azmak suyunun denize karıştığı yer



IMG_2647_zpsndvmpusq.jpg


Çınar Plajı'ndaki soğuk su havuzu
 

Öğlene doğru ortam iyice kalabalık olmaya başlayınca plajdan ayrılıp Marmaris yönüne doğru hareket ettik.Akyaka-Fethiye-Marmaris yol kavşağından Marmaris'e doğru 1,5 kilometre daha ilerleyince Gökova Kiteboard Sahili levhasından bir bölümü stabilize bir bölümü asfalt olan yola saparak sahile vardık.Üç kilometre uzunluğundaki sığ bir plaja ve her gün düzenli olarak esen termal rüzgara sahip olan sahile ulaştığımızda tıpkı Gökçeada'da gördüğümüz gibi burasının da bir kiteboard(=uçurtma sörfü) cenneti olduğunu gördük.Sekiz tane kiteboard okulu bulunan bu sahili sadece spor amacıyla geçen yıl 20.000 kişi ziyaret etmiş.


IMG_2651_zpscucbcgtf.jpg


IMG_2649_zpsbzyfjpas.jpg


IMG_2652_zpsheitzgcl.jpg


IMG_2650_zps1bensnr0.jpg


Gökova Kiteboard Merkezi ve arka planda Akyaka


Bu spor, biraz istek ve yetenek biraz da eğitim ve para işi.1200 TL ödeyerek üç günde toplam sekiz saat süren bire bir eğitim sonrası kiteboard yapabilecek beceriye ulaşmanız mümkünmüş.Biz sadece seyretmekle yetindik.
 

Buradan tekrar Marmaris yoluna çıkıp ilk sol çıkıştan geriye dönerek Akçapınar Köyü'ne girdik.Buradaki yemek molamız meşhur Akçapınar Tostçusu oldu.Tostun özelliği köyde üretilen ekmeğin arasına kaşar ve sucuk koyup organik biber ve domatesler eşliğinde sunuyor olmaları yani olağanüstü bir durum yok. Ancak yayık ayranı ile taze sıkılan nar ve portakal suyunu çok beğendim.


20160908_132049_zpsoc6mtsbv.jpg


20160908_133105_zps69jxrfoy.jpg


20160908_133228_zps1yf4n2fc.jpg


20160908_134919_zpshous6hfd.jpg


Akçapınar Tostçusu


Burada tostun dışında gözleme ve kapalı pide de yapıyorlardı.Ben bir de tatlı denemek istedim.Trileçe de,Kıbrıs tatlısı dedikleri cevizli tatlı da fena değildi.Üç kişi için ödediğim 45 TL. ise gayet makuldü.


20160908_135733_zps7rhvriis.jpg


Bundan sonra sağlı sollu okaliptüs ağaçlarının süslediği eski Marmaris yolunu(=Aşıklar yolu) izleyerek 7 kilometre ötedeki Akyaka'ya döndük.
 

Akyaka'dan bahsederken bu yörenin mimarisi üzerinde büyük pay sahibi olan Nail Çakırhan'ı es geçmek olmazdı.Nail Çakırhan,mimarlık eğitimi olmayan fakat ahşap oymacılığı konusunda çok deneyimli bir yöre insanı olup aynı zamanda Nazım Hikmet ile yazdığı şiirler nedeniyle bir süre cezaevinde yatmış bir şairdir.Sağlık sorunları nedeniyle Türkiye'nin olimpiyatlarda yarışan ilk bayan atleti olan eşi arkeoloji profesörü Halet Çambel ile 1970 yılında Akyaka'ya yerleşirler.Nail Çakırhan,burada geleneksel mimariyi günümüz şartlarıyla buluşturarak çevre ve doğa ile bütünleştiren bir ev inşa eder. Bu ev,turizmin Akyaka'ya ilgisini arttırdığı ve kendisine de 1983 yılında dünyanın en saygın mimarlık ödüllerinden "Ağahan Mimarlık Ödülünü" getirdiği gibi mimarlık eğitimi almayan birinin bu ödülü kazanması mimarlık dünyasında alaylı-mektepli tartışmalarına yol açmıştır.Ödülden sağladığı kaynakla Muğla'daki Konakaltı Hanı'nı bir Kültür Evi olarak restore ettikten sonra yörede çeşitli evler,oteller ve tatil köyleri inşa etmiştir.Bu bölgede sıkça görülen ve beton yerine ahşapın ön plana çıktığı,tek ya da iki katlı ve bahçeli evler inşa eden Nail Çakırhan, Akyaka evleri diye bilinen ekolü oluşturmuştur.Evlerin en belirgin özelliği dolap kapaklarından tavan işlerine kadar oymalı ve süslemeli ahşap işçiliğidir.Kendisine ödül getiren ve Yücelen Otel'in arkasında yer alan evi, 1998 yılında kültür ve sanat merkezi olarak hizmete girmiş olan sanatçı,2008 yılında 98 yaşında iken vefat etmiştir.


IMG_2631_zpsgpaisl90.jpg



IMG_2632_zpsdhe1ug0d.jpg



IMG_2630_zpso1jdirj7.jpg



Akyaka'da Nail Çakırhan mimarisine göre yapılmış evler
 



Cuma sabahı kahvaltı sonrası otelden ayrılıp gezimizin ikinci durağı olan ve 101 kilometre ötedeki Fethiye'ye doğru hareket ettik.İzmir ile Aydın arasında bulunan ve içinde üç kilometre uzunluğundaki Selatin Tüneli'ni içeren 120 kilometrelik otoyola 3.5TL. geçiş ücreti öderken,Fethiye ile Dalaman arasında yer alan sadece 960 metre uzunluğunda ve doğru düzgün aydınlatması olmayan Göcek Tüneli'ne 4.5TL. ödemek doğrusu zoruma gitti. qaz3 yuhh Dönüşte inadına tercih ettiğim 14 kilometrelik dağ yolunu ise 15 dakikada kolayca geçtim.Herkese bu parasız yolu tavsiye ediyorum. ;)

Fethiye'de önce Saklıkent,Yaka Park ve Tlos kentini gezmeyi planladığım için şehir merkezine girmeden Antalya yönünde devam ettim.Fethiye'den Kaş yönüne doğru yol alırken karşınıza Likya'nın antik kentlerini gösteren tabelalar çıkar.Antik Likya uygarlığı,günümüzde Muğla,Denizli, Antalya ve Burdur illerinin çevrelediği Teke Yarımadası'nda hayat bulmuştur.Başkent Patara dışında Ksantos,Pınara,Letoon,Kaunos,Telmesos ve Tlos bu yol üzerinde sıralanan en önemli kentlerdir.Likya birliğinin üç oy hakkına sahip altı büyük şehrinden en önemlisi ve federasyonun spor kenti olan Tlos antik kenti,Fethiye’ye 36 kilometre uzaklıkta yer alır. Hititlerin,büyüklüğü nedeniyle şehir demek yerine ülke(=Dalawa) olarak tanımladıkları bu şehir,Osmanlı döneminde 19. yüzyıla kadar varlığını sürdürmüştür.Kentin akropolünün önünde Osmanlı yapısı bir kale ve kalenin yamacındaki kayalıklara oyulmuş tapınak mezarlar ve özellikle kanatlı at Pegasus üzerinde üç başlı canavar Şimera ile savaşırken resmedilen süslemeleriyle Bellerefontes'in tapınak mezarı dikkat çekicidir.


IMG_2657_zps4tfonvpq.jpg


IMG_2662_zpsnodhavno.jpg


IMG_2654_zpsp1flwtcu.jpg


20160909_113634_zpsxqqatspg.jpg


Tlos antik kentinin girişinde yer alan akropol,Osmanlı kalesi,lahit mezar ve kaya mezarları



IMG_2655_zpslki3vs2s.jpg


Tlos Kenti Agorası(=Kent merkezi)


IMG_2656_zpsjn9hyaue.jpg


Kalenin altındaki düzlükte Likya duvar kalıntıları, kent agorası ve güneyde Roma dönemi surları görülür.


IMG_2664_zpstbbsj3gx.jpg


IMG_2663_zpsgpy4iw4i.jpg


Tlos Tiyatrosu


Kentin en iyi durumdaki yapısı ise tiyatrosudur.2007 yılında ortaya çıkarılan yaklaşık 5600 kişilik oturma yeri bulunan tiyatroda kazı çalışmaları halen devam etmektedir.
 

Tlos Tiyatrosu'ndan yukarıya doğru ilerlemeye devam edince yaklaşık iki kilometre sonra Yaka Köyü ve Akdağ'dan olanca hızıyla gelen suların üzerinde oluşturulmuş Yaka Park'a ulaştık.Bu güçlü su kaynağı,bir mesire yeri ve alabalık çiftliği olarak değerlendirilmiştir.Böylece,650 metre aşağıdaki ovanın sıcaklığından uzak ve doğa ile uyumlu bir vaha ortaya çıkarılmıştır.Buradaki çınar ağaçlarının oluklarından fışkıran sular eşliğinde içtiğimiz kahve keyfimizi arttırdı ve bu doğa harikası mekanda yorgunluğumuzu atmış olduk.


20160909_114938_zpshllvliro.jpg


Yaka Park'tan ovanın görünümü


IMG_2666_zpscfmeroqr.jpg


Akdağ'dan kuvvetle gelen su


IMG_2665_zpsmm7ncxcy.jpg


Yaka Park ve cilt hastalıklarını tedavi ettiği iddia edilen doktor balıklar
 

Yaka Park'tan Saklıkent yönünde 12 kilometre ilerleyince karşımıza önce 2011 yılında faaliyete geçirilmiş Fethiye ve çevresinin tek doğal şelalesi olan Gizlikent Şelalesi çıktı.Yaklaşık yirmi dakikada kat edilen 250 metrelik kısa bir kanyonu olan şelalenin nem nedeniyle kaygan hale gelmiş beton basamaklı inişi dikkat gerektirse ve kalabalık nedeniyle kanyonda ilerlemek biraz zahmetli olsa da şelaleye ulaştığınızda suyun dinlendiren ve huzur veren çağıltısı ile rahatlıyorsunuz.İnerken dikkatimi çeken bir konuda,özellikle küçük bebekler ile şelaleye inmenin çok riskli olduğunu uyarayım.


IMG_2667_zpssvslny5b.jpg



IMG_2669_zpsg2ses59p.jpg


Şelaleye iniş yolu



20160918_113511_zpsjghjrggx.jpg


Şelale


IMG_2670_zpscfv7txdj.jpg


Şelale sonrası dinlenme yerleri
 

Gizlikent Şelalesi'nden sonra iki kilometre ilerleyerek ulaştığımız Saklıkent'e vardığımızda karnımız iyice acıkmıştı.Saklıkent girişindeki köprünün karşı tarafına geçerek burada yer alan kafelerden birisine oturduk ve güzel bir çoban kavurma,gözleme ve cacık ile karnımızı doyurup hamaklarda kestirdik.Hesap olarak 45 TL. ödedim.


20160909_130735_zpsqpk3xfnl.jpg


20160909_132234_zpst1omfkxm.jpg


Saklıkent keyfi


Bundan sonra aracımızı Karaçay üzerindeki köprünün yanında bulunan ücretsiz park yerine bırakıp giriş ücreti olan 6TL/kişi'yi ödedikten sonra sol yamaçtaki kayalara açılan deliklere bağlanmış ve bizi kanyona götüren dar iskelede ilerlemeye başladık.Üzerinden geçerken eskiden ecel terleri döktüren yaklaşık iki yüz metre uzunluğundaki bu iskele bir hayli elden geçirilmiş ve eski haline göre daha korunaklı olmuş.


IMG_2672_zpsq1ovuzgf.jpg


Kanyona götüren dar iskele


IMG_2673_zpslzo7tpq8.jpg


20160909_151435_zpsgrxf6xvt.jpg


Kuvvetli akan ve oldukça soğuk olan suya dayanmak gerçekten çok zor
 

Kanyonun doğusunda Eşen Çayı ile aynı yönde uzanan 3024 m yükseklikte Akdağ bulunmaktadır.Bu dağın batı etekleri fay hatlarıyla kesilmiş olup,bu kırıklar kireç taşlarını parçalayarak Saklıkent Kanyonu'nu oluşturmuştur.Eşen Çayı’nın bir kolu olan Karaçay üzerinde yer alan bu kanyonun uzunluğu 18 kilometre,yüksekliği 200 metre olup genişliği en dar noktasında iki metreye kadar düşmektedir.Kanyonun yamaçlarında yirmiye yakın irili ufaklı mağara bulunmaktadır.Ülkemizin bu en uzun kanyonunun bulunduğu alan,milli park statüsünde olup aynı zamanda Ege bölgesi ile Akdeniz bölgesini birbirinden ayıran doğal bir sınır vazifesi de görmektedir.


IMG_2675_zpsm5jf1d07.jpg



IMG_2676_zpsb94rqtjv.jpg


Kanyonun girişi


İskelenin bitiminde, yerden gürültülü bir şekilde çıkan kuvvetli suyun soğuk esintisi ile karşılaştık.Bu bölüm kanyonun geniş bölümüdür. Kanyon yürüyüşünü yapmak istemeyenler için buradaki dinlenme yerlerinde keyifle çay,kahve içmek mümkündür.Bunun ilerisinde vadi tabanından 2-3 metre yükseklikte incir ağaçları ile kaplı bir alana gelinmektedir.Düzlüğün arkasında ise, yamaçlardan küçük çağlayanlar halinde sular akmaktadır.Burada çıplak ayakla yürümek hem tehlikeli hem de çok güçtür.Kanyon girişinde bu tür ayakkabıları kiralayan bir yer mevcuttur.Kanyon oldukça rutubetli,yer yer dar ve engebeli bir yer. Macera sevenlere ve profesyonellere sözüm yok ancak bu yolu sonuna kadar gitmek yerine yüz metre kadar gidip dönmek bence en temizidir.:smiley:
 



IMG_2677_zpscp2eudxt.jpg


Kanyon çıkışında Karaçay kenarında dinlenme tesisleri


IMG_2678_zpsnnjuxlof.jpg


Karaçay'da rafting tek kişilik simit şeklindeki şişme botlarla yapılıyor. Ayrıca bölgede trekking ve ciple safari turları da düzenleniyor.


Bundan sonra Fethiye merkezine döndük.Fethiye,150.000 kişilik nüfusuyla pek çok vilayetimizden büyük bir ilçedir.Eski adı Meğri kelimesi yunanca uzak anlamına gelen makri kelimesinden türemiş olan ilçe,bağlı olduğu Muğla'ya 130 kilometre uzaklıktadır. Fethiye'de şehir içi trafikle ilgili iki ayrıntı dikkatimi çekti;şehir merkezinde park yeri bulmak imkansız ve tüm caddeler EDS sistemiyle denetleniyor. Herhalde sürücülerin de canı epeyce yanmış olmalı ki şehir içinde 50 km/saat olan hız limitine azami dikkat ediyorlar ve sol şerit genelde boş kalıyor.Yine de sahilde çok katlı imara izin vermeyip son derece düzgün ve geniş caddeler ile sahil şeridinde geniş yürüme ve bisiklet yolları yapan Fethiye Belediyesi'ni tebrik etmek gerekir.

Fethiye'de Çalış Plajı'nda yer alan Bahar Otel'de üç gece boyunca oda+ kahvaltı+akşam yemeği seçeneği ile üç kişi günlük 300TL. karşılığında konakladık. Daha önce de konakladığımız ve memnun kaldığımız bu otel de turizmde bu yıl yaşanan daralmadan nasibini almıştı.Her zaman ingiliz turistlerin rağbet ettiği otel yarı dolulukta idi.


fethiye_calis_beach_02_zpszovdwxx3.jpg


Çalış Plajı'nda konakladığımız Bahar Oteli
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
104,840
Mesajlar
1,531,430
Kayıtlı Üye Sayımız
166,940
Kaydolan Son Üyemiz
acelyakaratas

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst