caner
Ayinesi iştir kişinin, lafına bakılmaz.
Bayburt'a 45 km. uzaklıkta bulunan Bayraktar Köyü'nde bir müze olduğunu duyunca oldukça şaşırdım. Aklıma gelen "canım ne olacak, köyün yöresel eserlerinin sergilendiği bir mekandır" düşüncesi ile Bayburt'tan yola koyulduk. Amacımız hem doğayı görmek hem de sadece "orada bir müze varmış, biz de görelim bu müzeyi" şeklinde idi.
Köye yaklaşırken yol üzerinde gördüğümüz inşaatın "ne garip bir bina yapıyorlar, kocaman" düşüncesi ile buranın müze olacağını aklımıza bile getirmeyerek köyün içine gitmeye karar verdik. Çünkü müze orada eski bir köy evindedir diye düşünüyorduk. Yol üzerinde gördüğümüz bir amcaya burada bir müze varmış, onun için geldik diye sorar bakışı attığımızda amca bize o garip inşaatı gösterdi. Döndük oraya yöneldik. İnşaatı sürdüğü için işçiler çalışıyorlar. Başlarında duran kişiye müze için geldiğimizi, açık olup olmadığını sorduk. Ve sohbet başladı. Kendisi aynı zamanda köyün muhtarı olan Nabi bey önemli bir zamanını müze için harcıyor ve orada bulunduğumuz süre zarfında bize müzeyi, inşaatın tüm kısımlarını gezdirdi ve sıkılmadan anlattı. Bu ilgi bizi ziyadesiyle memnun etti.
Müze projesinin sahibi, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Dekanı Prof. Hüsamettin Koçan imiş. Doğrusu resim sanatı ile ilgim olmadığından ne ismini biliyordum ne de böyle bir müze ile ilgili çıkan haberleri okumamıştım ya da okumuş isem de aklımda kalmamış. Hüsamettin bey, Bayraktar Köyü'nde doğmuş. Köyün eski adı Baksı ve Baksı Kırgız dilinde "şaman" manasına geliyor. Geçtiğimiz senelerde şu an müze olan küçük binada ve atölyelerde bulunan eserleri de içine alan Şaman Güncesi isimli bir eser de yayımlanmış; sağolsun muhtar Nabi bey bana da bir tane hediye etti.
Binanın misafirhanesi var, atölyeleri var, sergileme alanları var. Ana binanın inşaatı devam ediyor ve burada ayrıca büyük bir konferans salonu da yapılıyor. Hakikaten müzeden ibaret değil tam bir sanat merkezi hüviyetinde. Düşünün Bayburt'a ulaşmak bile biz İstanbul'dakiler için çok zor olurken, köyünün birinde böyle bir merkezin düşüncesi, bunun hayat geçmesi hayal bile edilemez. Bir taraftan Karadeniz dağlar ve ovaya bakan bir manzarası, hemen altından geçen Çoruh nehrinin muhteşem kavisli görüntüsü ve bir taraftan köyün birinde sanat merkezi. Tam adı ile "Baksı Halk Sanatları Araştırma Uygulama Merkezi"
İnşaatın seneye Temmuz ayı gibi bitirilmesi planlanmış. Umarım ki herşey yolunda gider.
Ola ki yolunuz düşerse muhakkak uğrayınız. Maddi olamasa bile manevi bir destek muhakkak iyi geliyor bu insanlara.
Müze ile ilgili bir gezi yazısı: http://www.sutlas.com/baksi.htm
Köye yaklaşırken müzenin uzaktan görünüşü. İnşaat halen devam ediyor bir taraftan.

(+)
Müzeden Karadeniz dağları ve Çoruh nehri manzarası.

(+)
Müze için yapılmış olan misafirhane binası. İçerisi çok iyi tasarlanmış ve dekore edilmiş.

(+)
Müze ana binasının köy tarafından görüntüsü.

(+)
Şu anda kısmi olarak küçük binada sergilenen eserler ve iç mekandan birkaç görüntü:

(+)

(+)

(+)
Köye yaklaşırken yol üzerinde gördüğümüz inşaatın "ne garip bir bina yapıyorlar, kocaman" düşüncesi ile buranın müze olacağını aklımıza bile getirmeyerek köyün içine gitmeye karar verdik. Çünkü müze orada eski bir köy evindedir diye düşünüyorduk. Yol üzerinde gördüğümüz bir amcaya burada bir müze varmış, onun için geldik diye sorar bakışı attığımızda amca bize o garip inşaatı gösterdi. Döndük oraya yöneldik. İnşaatı sürdüğü için işçiler çalışıyorlar. Başlarında duran kişiye müze için geldiğimizi, açık olup olmadığını sorduk. Ve sohbet başladı. Kendisi aynı zamanda köyün muhtarı olan Nabi bey önemli bir zamanını müze için harcıyor ve orada bulunduğumuz süre zarfında bize müzeyi, inşaatın tüm kısımlarını gezdirdi ve sıkılmadan anlattı. Bu ilgi bizi ziyadesiyle memnun etti.
Müze projesinin sahibi, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Dekanı Prof. Hüsamettin Koçan imiş. Doğrusu resim sanatı ile ilgim olmadığından ne ismini biliyordum ne de böyle bir müze ile ilgili çıkan haberleri okumamıştım ya da okumuş isem de aklımda kalmamış. Hüsamettin bey, Bayraktar Köyü'nde doğmuş. Köyün eski adı Baksı ve Baksı Kırgız dilinde "şaman" manasına geliyor. Geçtiğimiz senelerde şu an müze olan küçük binada ve atölyelerde bulunan eserleri de içine alan Şaman Güncesi isimli bir eser de yayımlanmış; sağolsun muhtar Nabi bey bana da bir tane hediye etti.
Binanın misafirhanesi var, atölyeleri var, sergileme alanları var. Ana binanın inşaatı devam ediyor ve burada ayrıca büyük bir konferans salonu da yapılıyor. Hakikaten müzeden ibaret değil tam bir sanat merkezi hüviyetinde. Düşünün Bayburt'a ulaşmak bile biz İstanbul'dakiler için çok zor olurken, köyünün birinde böyle bir merkezin düşüncesi, bunun hayat geçmesi hayal bile edilemez. Bir taraftan Karadeniz dağlar ve ovaya bakan bir manzarası, hemen altından geçen Çoruh nehrinin muhteşem kavisli görüntüsü ve bir taraftan köyün birinde sanat merkezi. Tam adı ile "Baksı Halk Sanatları Araştırma Uygulama Merkezi"
İnşaatın seneye Temmuz ayı gibi bitirilmesi planlanmış. Umarım ki herşey yolunda gider.
Ola ki yolunuz düşerse muhakkak uğrayınız. Maddi olamasa bile manevi bir destek muhakkak iyi geliyor bu insanlara.
Müze ile ilgili bir gezi yazısı: http://www.sutlas.com/baksi.htm
Köye yaklaşırken müzenin uzaktan görünüşü. İnşaat halen devam ediyor bir taraftan.
(+)
Müzeden Karadeniz dağları ve Çoruh nehri manzarası.
(+)
Müze için yapılmış olan misafirhane binası. İçerisi çok iyi tasarlanmış ve dekore edilmiş.
(+)
Müze ana binasının köy tarafından görüntüsü.
(+)
Şu anda kısmi olarak küçük binada sergilenen eserler ve iç mekandan birkaç görüntü:
(+)
(+)
(+)