Birinci Dünya Savaşı’na Neden Girdik?!

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan Macit Şekerci Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 19
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 22,057

Macit Şekerci

Ana Kamp
Mesajlar
93
Tepkime Puanı
4
Yer
İstanbul
Birinci Dünya Savaşı’na Neden Girdik?!

Osmanlı Devleti’nin dünya savaşına neden girdiğini anlamak için, o günün dünya siyasi şartlarına bakmak gerekir. 1914 yılına gelindiğinde, dünyadaki konjonktür şöyleydi.

Osmanlı Devleti, cihan devletiydi, dünyanın hakimiydi, dünya üzerinde söz sahibiydi. Savaşan herhangi iki devletin, hakemlik için arabulucu olarak başvurduğu hakem konumundaydı. Fakat, bu saymış olduğum sıfatların hüküm sürdüğü zamanların üzerinden 200 yıldan fazla zaman geçmiş, Osmanlı Devleti, II. Viyana Savaşı’nda (1683-1699) ağır bir yenilgi almış, savaşın 16 yıl sürmesiyle, ekonomi dengelerinin bozulmasının yanında ilk toprak kaybını da yaşamıştır. Osmanlı Devleti’ne en ağır darbe bu toprak kaybı değil, o güne kadar yenilemez gözüyle bakılan Osmanlı Devleti, bu imajını kaybetmiş, yenilmezlik kavramının sona ermesi olmuştur. Bundan sonraki savaşlar hep daha zor geçmiş, arada galip geldiği zaferler olmasına rağmen Osmanlı Devleti sürekli toprak ve güç kaybeder hale düşmüştür. Ruslarla sürekli yapılan savaşlarda 18. yy’da donanmamız Ruslar tarafından yakılmış, Kırım kaybedilmiş, daha sonraları yapılan büyük savaşta da Rus Orduları, doğuda Erzurum’a kadar, batıda ise İstanbul’a kadar yürümüşlerdir (Osmanlı-Rus savaşı 1877-78). Bu savaşta, Kars-Ardahan-Batum şehirlerini kaybettik. İngilizler’e de, yapmış olduğu arabulucuk için Kıbrıs’ın yönetimini verdik. Ayrıca, Bosna-Hersek topraklarının yönetimini de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na bıraktık. Avusturya, 1908 yılında bu toprakları işgal etmiştir. Osmanlı devleti’ndeki gerileme ve toprak kaybı durmamış, 1911 yılında Trablusgarp’ı (Libya) kaybetmiş, hemen bir yıl sonra da balkanlardaki tüm topraklarını kaybetmiştir (1912-13). Osmanlı Devleti, önceden, kendisine başvurulan hakem konumunda iken, artık devletler yer değiştirmiş, bu sefer Osmanlı Devleti, aynı devletlere yardım için başvurur olmuştur. Artık Osmanlı Devleti, batı dünyasında, hasta adam! olarak anılmakta, bir an önce paylaşılmak istenen av gibi fırsat kollanmaktadır.

Rusya, Moskova Prensliği’nin kurulduğu 1475 yılından itibaren birinci hedefi, topraklarını genişletmek, bununla birlikte de sıcak denizlere inmek olmuştur. Osmanlı Devleti’nin, 1475 yılında Kırım’ı fethetmesiyle birlikte, bu devlet, Ruslar’ın önünde hep engel teşkil etmiştir. Bu sebeple, Osmanlı-Rus devletleri arasındaki yaklaşık 400 yıllık bir süreç, birçok savaşlara sahne olmuştur. Yükselme döneminde Ruslar’ın tepesinde Demokles’in Kılıcı gibi duran Osmanlı Devleti, duraklama döneminden sonra gelen gerileme döneminde durum tersine dönerek Ruslar’ın lehine dönmüş ve Ruslar karşısında Osmanlı, gerilemeye başlamıştır. Bu gerileme, 93 Harbi’nde (1877-78) Ruslar’ın, doğuda Erzurum’a, batıda ise İstanbul’a gelişine kadar devam edecektir.

Almanya, 1870 yılına kadar irili ufaklı prenslikler, krallıklar şeklinde bölünmüş haldeydi. Alman topraklarında yaklaşık 30 civarında prenslik/krallık bulunuyordu. Prusya, bunların içinde en güçlü olanıydı. 1870 yılında Fransa ile yapılan savaşta Almanlar galip gelince, Avrupa’daki güç dengesi, Fransızlar’dan Almanlar’a geçer. 1871′de Alman birliği kurulur. Bundan böyle Almanlar’ın birinci hedefi, uzun yıllardır, sömürgeleri vasıtasıyla ele geçiren dünyanın çeşitli bölgelerinde nüfuz hakimiyetine sahip olan Fransa, İngiltere, İtalya gibi nüfuz mücadelesi oluşturmak, yeni yerler ele geçirmek olacaktır. Bu fırsatı da 1914 yılında yakalayacaktır.

İngiltere, bir ada devleti olmasının dezavantajını lehine çevirmek için donanmaya önem vermiş, kurmuş olduğu güçlü donanmasıyla 200 yıldır denizlerde mağlubiyet görmemiş, yine bu donanmasının gücüyle dünyanın çeşitli bölgelerinde ele geçirdiği sömürgelerle, geniş bir imparatorluk kurarak geniş pazarlar elde etmiş, sanayi devrimiyle birlikte gelişen ekonomisine yeni enerji kaynakları yaratma/bulma peşindeydi. Bu enerji kaynaklarının da büyük bir bölümü yeni keşfedilen petroldü ve, yeni petrol kaynakları Osmanlı Devleti’nin hakimiyetinde ve kontrolündeydi. İngilizler, Osmanlı toprakları olan Mısır’a, Kıbrıs’a yerleşerek, enerji kaynaklarına yaklaşmış, çıkacak bir büyük savaşta da tüm ortadoğuyu ele geçirmeyi, tek başına olmazsa, bir veya birkaç büyük devletle birlikte aralarında paylaşmak düşüncesindeydi.

Fransa, hem en büyük düşmanları Almanya ve İngiltere’yle olan güç ve hakimiyet mücadelesini sürdürüyor, hem de İngilizlerin nüfuzu altındaki devletlerin haricinde, kendine yeni sömürgeler bulma peşindeydi. 18. ve 19. yy’larda, Osmanlı Devleti toprakları olan kuzey Afrika’nın (Mısır, Cezayir) önemli bir bölümünü işgal eder, fakat Mısır’ı, İngilizlere terk etmek zorunda kalır. Mısır’ı terkeden Napolyon bu sefer, yine Osmanlı toprağı olan ortadoğuda, Akka Kalesi’ni kuşatır. Buradan da sonuç alamayıp geri çekilir.

İtalya, rakiplerinin şimdilik girmediği Osmanlı topraklarını gözüne kestirmiş, kendine en yakın olan Trablusgarp’ı kestirmiştir. Donanmasıyla, 1911 yılında buraya asker çıkarır. Osmanlı Devleti’nin yardım gönderecek gücü yoktur. Mustafa Kemal Atatürk, Enver Paşa ve arkadaşları gönüllü olarak Trablusgarp’a giderler, yerel halkı örgütleyerek küçük bir ordu meydana getirerek, İtalyanlar’a karşı bir yıl boyunca savaşırlar. Sonrasında, yardım gelmediğinden yenilirler ve hem Trablusgarp’ı, hem de savaşın başlarında İtalyanlar’ın işgal ettiği Ege’deki 12 adayı da kaybederiz (Yıllardır bazı çevrelerce İsmet Paşa’ya karşı, “Adaları Yunanistan’a verdi” şeklinde haksızca yapılan suçlamalara da cevap olur diye ümit ediyorum).

Osmanlı Devleti, dünya savaşından sadece iki yıl önce gerçekleşen Balkan Savaşları’nda (1912-13), iki ay gibi kısa bir sürede tüm Balkanlar’ı kaybetti. Dünya savaşı başladığında, Osmanlı Devleti’nin yönetiminde, Enver Paşa Cemal Paşa Talat Paşa üçlüsü bulunuyordu. Yine bu üçlü, Turan ülküsüyle, hem elimizden çıkan Balkanları ve 1877-78 Osmanlı-Rus savaşında kaybettiğimiz Kars-Ardahan-Batum vilayetlerini tekrar kurtarmak için, hem de Kafkaslar ve Orta Asya’daki Türk milletlerini birleştirme umudu ve düşüncesiyle, savaşa girmeyi arzuluyorlardı. Önce, İngiliz ve Fransızların yanında savaşa girmeyi denediler fakat, bu ülkelerin, hasta adam! dedikleri Osmanlı Devleti’ni parçalayıp aralarında bölüşme planları olduğundan dolayı, ki zaten İngilizler, parasını altın olarak peşin ödeyip satın aldığımız iki savaş gemimizi vermemişlerdir, bu istek reddedildi. Bu sebeple ve de başka çare bulamadıklarından, Almanya-Avusturya Macaristan blokuna katılarak savaşa girdik. Almanların da, Almanların da doğuda Ruslar'a karşı girişeceği harekat sebebiyle, batıda ise en büyük düşmanları Fransız ve İngilizlere'ye de karşı koyması gerektiğinden eğer Osmanlı Devleti kendi safında savaşa girerse, yukarıda belirttiğim Rus, İngiliz, Fransız ordularının bir bölümünü, Osmanlı cephelerine ayırmasıyla, Alman ordularının üzerine binen yükü hafifleteceği düşüncesiyle, Osmanlı Devleti’nin, kendi safında savaşa girmesinin, kendi çıkarlarıyla örtüştüğünden dolayı kabul etmiştir. Savaş girme olayı tamamen, Enver Paşa iktidarının isteğiyle ve bilgisi dahilinde olmuştur.

Osmanlı Devleti, bilindiği gibi bu büyük savaştan yenik çıkar. Savaşta, tüm ortadoğu’yu, Hicaz bölgesini, Kıbrıs’ı da kaybeder. Yenilgiden sonra galip devletler, aralarında anlaşarak, Osmanlı topraklarını paylaşmaya başlarlar. Zaten bu sebeple, yendikleri devletlerle barış antlaşmalarını yaparken, Osmanlı Devleti’yle barış antlaşması yapmayı en sona bırakmışlardır. Galip devletler, Trakya’nın tamamını, İstanbul'u, İzmir'i ve Anadolu’nun büyük bölümünü işgal ederler. Türkler’e ise sadece iç Anadolu’da, Ankara, Kastamonu ve çevrelerini bırakırlar. Artık, Türkler için beş yıl sürecek olan, esaret, işgal, baskı, karanlık ufuklar, umutsuz yıllar başlar. Türkler, bu durumdan kurtulmak için, Mustafa Kemal Atatürk’ü bekleyecektir.

Ha, diyeceksiniz ki; ” Bu savaşa girmeseydik ne olurdu?!” Geleceği tahmin etmek için, geçmişi, tarihi bileceksin” sözünden yola çıkarak, 200 yıldan beri gerileyen ve toprakları sürekli küçülen, aynı zamanda da Avrupa’daki yenilikleri kaçıran Osmanlı Devleti’nin parçalanması, kaçınılmaz bir sondu. Zaten bunu, eminim Enver Paşa da biliyordu.

Bu vatan için dahilde ve hariçte toprağa düşmüş tüm şehitlerimize rahmetle…

Selam ve sevgiyle…

Macit Şekerci

03 Haziran 2014
Kaynak: http//kalemtiras.com
Gezdiklerim, Gördüklerim, Düşünceler...
 

Etiketler
Ynt: Birinci Dünya Savaşı’na Neden Girdik?!

Süper Elinize sağlık
Nasıl kazandık neler çektik anlamak değerini bilmek lazım
 


Ynt: Birinci Dünya Savaşı’na Neden Girdik?!

Tekrar tekrar okuyup, okutulup ders çıkarılması gereken bir özet olmuş.
Ellerinize saplık.

Burak Dirican
 

Ynt: Birinci Dünya Savaşı’na Neden Girdik?!

macits' Alıntı:
(Yıllardır bazı çevrelerce İsmet Paşa’ya karşı, “Adaları Yunanistan’a verdi” şeklinde haksızca yapılan suçlamalara da cevap olur diye ümit ediyorum).
güzel hikaye. yalnız tarihi gerçeklikten yoksun çok şey var. en göze batan yanlış da adaları yunanlılara peşkeş çeken inönü için havai düzeltme yapılması. italyanlar hemen alırız umuduyla girdiği trablusgarb ta başarılı olamayınca Osmanlının elini iyice zayıflatmak için başlaması öngörüsü olan balkan savaşı öncesi 12 (aslında küçükler de dahil edilince 20) adayı işgal etti. Osmanlılar da balkan savaşı çıkacağı öngörüsüne sahipti ve balkanların yanında kayıplı bir cephe daha yaşamak istemiyordu. trablusgarba yeterli desteği sağlayamadıkları için trablusgarbın italyanlarda kalmasına ve 12 adada italyanların işgalci devlet statüsünde kalmaları konusunda anlaşıp anlaşma imzalayarak çekildiler. işgalci devlet olarak kalmalarının bir faydası balkan savaşı sırasında yunanlıların 12 adayı tekrardan işgal edemeyecek olmalarıydı. zaman kazandıracak stratejik bir hamledir. balkan savaşı ardından 1.dünya savaşı patlayınca hesaplar tutmadı ve italyanlar savaşın galip kanadında kaldı. lozan görüşmelerinde ismet inönü denen cehennem kütüğü misakı milli sınırlarına bile riayet etmeden ingilizlerin tüm isteğine evet dedi. 12 ada italyanlara kaldı. lozan görüşmeleri sırasında şifreli telgraflar deşifre edilince Atatürk ismeti geri çağırmasına rağmen kendisinden 3 gün haber alınamadı ve lozan imzalanmış olarak geri dönüldü. ne istiyorlarsa imzalayıp geldim diye sözde başarısını anlattı. 2.dünya savaşı sonuna kadar italyanlarda kalan adalar, savaşı italyanların kaybetmesiyle tekrar gündeme geldi. paris barış konferansıyla adaların kime verileceği belirlenecekti. işgalci olması Osmanlının adanın sahibi olmasına rağmen, paris barış konferansına milli şef ve Türkiye davetli olmasına rağmen inönü iti "2.dünya savaşına girmedik, savaşa girenlerle aynı masada oturup da toprak talep edecek değiliz" açıklamasıyla nüfus yoğunluğu rum olan adaların yunanlılara verilmesine ön ayak oldu. hem lozan, hem paris konferansında yani 2 defa bize geri sunulan 400 yıl Osmanlı toprağı olan 12 adanın düşmanda kalmasına neden olan bir haindir.
kısaca konu başlığının cevabı; Osmanlının paylaşılması ve kudüste yahudilere toprak sağlanması için icad edilen uydurma bir savaş olduğudur.
savaşın mağlubu almanlar da olmasına rağmen toprakları paylaşılan, sevr anlaşmaları yapılan sadece Osmanlılar olmuştur. 2.dünya savaşı da israil kurulması için yapılmış bir savaştır. hitler gayrimeşru bir yahudi olarak yahudilerin ruslar üzerinden güvenli ingiliz mandası olan kudüse nakledilmesini sağlamıştır. ama almanlarla ruslar ve ingilizler güya düşman ülkelerdi. ve cumhuriyet kurulduğunda eğitimsiz halk olan ve üreme oranı yüksek Türkiye de nüfus 19 milyondu. şimdi 76 milyon. şimdi israilin yahudi nüfusu şu an 6 milyon. bu durumda 2.dünya savaşı zamanı 6 milyon yahudinin katliamı, soykırımı, fırınlarda yakılması bile tamamen uydurmadır. 6 milyon insanın külünün ne kadar büyük dağlar oluşturacağını siz hesaplayın ama o kadar kül de ortada yok. kurulan israilin ilk başbakanı bile kendi ağzından "bize kudüsü vermeyen Osmanlıyı yıktık ve tarihi öyle bir yazdık ki Türkler Abdulhamit e 200 yıl söverler" demiştir. bunun tartışılacak yoruma açılacak yanı bile yoktur. adam kendi itiraf ediyor. o yahudi eğitimli azınlık tarafından yazılan tarihi masal kitaplarını okursak, italyan kahramanlık hikayesi 12 ada işgalini, kızıl sultan Abdulhamit i okur, ona buna olmayan kapaklar göndeririz. yalnız kapak gerçekte olmadığı için sürekli akıtmaya mecbur kalırsınız.
 



Ynt: Birinci Dünya Savaşı’na Neden Girdik?!

1.Dünya savaşına girmemize neden olan en büyük faktör,zamanın ordu kademesindeki üst düzey komutanların Almanlarla olan ilişkileridir. Bunun başınıda Enver Paşa çeker. İttahatcilerde savaşın mutlak galibinin Almanlar olacağına inanmış ve destek vermişlerdir.

Almanların gayesi,tamamen savaşın seyrini kendi lehlerine çevirmek noktasında Osmanlı İmparatorluğunun savaşa girmesiyle Rus cephe hatlarının arkasında açılabilecek yeni alanlar oluşturmak ve Rus lojistik işleyişine darbe vurmaktı.Tabiki savaşın kazanılması noktasında Almanların Osmanlı imparatorluğuna vaadleri ayrı bir başlık konusu olur.

Osmanlı,bu savaşın avrupa haritasında değişikliklere gebe olacağını biliyordu. Kendi sınırlarına dayanan bu savaşta taraf olmassam telef olurum düşüncesiyle zaten savaş başlamadan çok önce tarafını belli etmişti.

Enver paşa Osmanlı ordusunda gerçek anlamda ülkü sahibi bir insandı.Kafkasya cephesinde uyguladığı yanlış harekat planları sonucu belli başarasızlıkları olsa da,gerçek bir vatansever,Türklük ruhuna adanmış bir insandı.

Velhasıl,tarihi değerlendirirken günümüz bakış açısıyla değil,zamanın şartlarını anlamakta fayda var. Savaşla var olmuş,savaşla kimliğini bulmuş,savaşlarla nüfus ve ekonomi politikalarını belirlemiş bir millet olarak "sulh" kavramı bizim için asla tercih olmamıştır. Sınır ötesi son savaşımızı ise Kıbrıs için verdik. 100.000 soydaşımız ve onların varlıklarını devam ettirebilmeleti için dünyayı karşımıza aldık.Maalesef bugün,bağırsak sesimizin duyulacağı,yüzbinlerce soydaşımızın olduğu,aynı dili konuşan ve biz olan,bizden olan Türmeneli coğrafyası Kerkük,Musul için sadece yutkunuyoruz.

Selamlar
 

Ynt: Birinci Dünya Savaşı’na Neden Girdik?!

macits' Alıntı:
Osmanlı Devleti, cihan devletiydi, dünyanın hakimiydi, dünya üzerinde söz sahibiydi.

Orta Doğu'nun dışında, Osmanlılar Balkanlar ve Kuzeydoğu Afrika dışında herhangi bir hakimiyet sahibi olmamışlardır. Koskoca Asya, Amerika ve Avrupa Osmanlı İmparatorluğunun (ekonomik veya siyasi) hakimiyetine girmediği sürece, "dünyanın hakimi" gibi fantastik tabirler kullanmak yanlış olur. Yaklaşık 300 sene Orta Doğu'nun hakimi olmuş ve Akdeniz hakimiyeti için iddiası olmuştur her zaman, ama asla tamamen üstünlük kuramamıştır.

Osmanlı İmparatorluğu, Anadolu coğrafyasından çıkmış en başarılı devlet olabilir; ancak gerçekleri saptırmanın kimseye bir faydası olmadığı gibi, gençlerimizin dünyayı anlamasını zorlaştırır.
 

Ynt: Birinci Dünya Savaşı’na Neden Girdik?!

şu an bile tüm dünya orta doğuda bir hakimiyet kuramamışken, Osmanlının sizin deyimle 300 yıllık hakimiyet göstermesi, tek cümleyle sanki uşak ın fethi gibi geçiştirilecek, her milletin yapabildiği sıradan bir durum veya vasat sayılacak bir olay da değildir. ekonomik, fethedilebilir ve o günkü şartlar ve teknolojik imkanlarla işlenebilir kaynakların olduğu dünyanın merkezi, ipek,baharat yolu gibi ticaret yollarının sahibi olması sebebiyle dünya hakimi terimi kullanılmasında bir problem yok. işlenebilen kaynakların ilerleyen teknolojiyle arttığı bir zaman diliminde zaten savaşlarla, kumpaslarla kaybediş dönemimiz oldu. sonrasında sınırlarını ingilizlerin çizdiği, inönü nün imzaladığı lozanla Türkiyemiz elimizde kaldı. devrinde Osmanlı için hakim vasfını kullanmak son derece doğrudur.
 

Ynt: Birinci Dünya Savaşı’na Neden Girdik?!

Bu gün maalesef, bilimde, sanatta, ahlakta, bilgi ve kültür alanlarında gelişememiş bize benzer toplumlar, kendilerinin her alanda batı medeniyetlerinden üstün olduklarına inanmaktadırlar.

Toplumun bazı kesimlerinin tümüyle içinde yüzdüğü “Dunning - Kruger Sendromu” ise bu durumu en hazin haliyle açıklamaya kafidir aslında.

Sanırım bir zamanlar kendini “cihan devleti” ilan eden zihniyet ile bu gün de topluma inandırtılan “dünya liderliği” algısı aynı psikolojik sendromla açıklanabilir.

Evet Osmanlı Devleti bir zamanlar ekonomik ve askeri alanda oldukça güçlüydü. Belirtildiği gibi İpek yolunu da kontrolü altına almıştı ancak bunun pek bir önemi olmuş muydu acaba? Hemen akabinde Avrupalılar yeni ticaret yolları oluşturmuş; Ümit Burnu’ nu dolaşarak ve Avrupa ile doğuyu tek seferde birbirine bağlamamışlar mıydı? Süveyş Kanalı yapılana dek tüm ticaret trafiği bu yolu kullanmamış mıydı?...

Tarihte birçok savaşçı/asker uluslar olmuştur. Dönem dönem dünyanın büyük bölümlerinde büyük fetihler yapmışlar, büyük topraklara hükmetmişlerdir. Ancak büyük medeniyetler kurabilmişler midir?... Birkaç cami, birkaç külliye, birkaç tane de han/hamam inşa ederek bu iş hallolur muydu acaba?..

Ortaçağdan sanat ve bilim hamleleri neticesinde yükselerek çıkan ulusların kurdukları medeniyetlere bakınız. Bu gün bu ülkelerde eğitime verilen öneme, bilge ve aydın kesimlerin oranına ve halklarının seviyesine bakınız. Sizce bize benziyorlar mı?

Eğer geçmişimizde suçlayacak birilerini arıyorsanız bu kişiler Cumhuriyeti kuran kahramanlar değildir. Türk toplumunun cahilliği ve batı ulusları seviyesinin çok çok altında kalmasının suçlusunu arıyorsanız da birinci sebep hanedanın yenilikleri reddeden sultanlarının ta kendileridir. ("Bu adem pek havf edilecek bir ademdir, her ne murad ederse elinden gelir, böyle kimselerin bakaası caiz değil"demiştir IV.Murat)

Önümüzdeki on yıllarda tüm milleti kapsayacak topyekün eğitim hamleleri olmadıkça da geleceğimizden fazla bir şey beklememiz sadece hayal olacaktır.

Saygılarımla…
 

Ynt: Birinci Dünya Savaşı’na Neden Girdik?!

okudum ve yazık dedim. öğrenilmiş çaresizlik sendromu halen bu kadar etkinliğini koruyormuş demek ki. yazılı tarihe bakın. medeniyet diye saymadığınız Osmanlının dışında kalan ülkeler mi medeni? medeniyet onların devam ettirdikleri yönetim şekli mi?
ruslara bakın, emrindeki halklara ne verdiler? son döneminde komünizm adı altında, eşitlik yaftası altında özgürlüğü savunduğunu söyleyip kuklalaştırılmış insanlar oluşturdular. sıcak denizlere inmek için Osmanlıya yapmadıkları belaltı hareket kalmadı.
ingilizlere bakın, gemilerle gelişmemiş ülkeleri "zorla" hıristiyan yapıp, insanları köleleştirip, toprak üstü yağmasını bırakın madenlerine kadar her şeyi şimdi de savundukları kraliyetleri adına el koyup çalıp çırpmadı mı? israilin kurulması için avrupadan dışlanan ve Osmanlı topraklarındaki güvenle yaşayan yahudileri kudüste toplamadı mı? çanakkale geçilmez diye övünüyoruz da çanakkalede her sene dedelerine ağlamaya gelenler ingiliz mi anzak mı?
fransızlara bakın, batı afrikada sömürgelerinde ve cezayirde katliamlar yapmadılar mı? gittikleri yerlere kölelik getirmediler mi? kadınlara tecevüzler, yağmalar ve öldürmede sınır tanımamak bunların yaptığı değil mi?
amerikalılara bakın, tarihleri daha dün yazılmaya başladı, onlarda bile iyi bir şey yazıldı mı? kızılderilileri soykırıma maruz bırakmadılar mı? zorla hıristiyanlık adı altında yahudilerin kurduğu evangelistlerin uydurma dinini yaymadılar mı? kölelik getirmediler mi?
ispanyollara bakın, güney amerikada kıyım gerçekleştirmediler mi? aklına ispanyol gelince kültür mü yoksa korsan veya çingene mi geliyor? iyi yaptıkları bir şey vardı. amerikanın sözde keşfi öncesi yahudileri sınırdışı etmeleri.
çine bakın, sürekli belaltı saldırılar, ayaklanmalar uyarlayıp Türklere düşmanlık yapmadılar mı? Uygur Türklerine yapılanların haddi hesabı yok.
italyanlara bakın, roma döneminde bile kölelik, israf, sömürü düzeni, Trablusgarb ta yaptıkları işkenceler, kadın çocuk yaşlı demeden yapılan insanlık dışı muameleler?
bunları yapanlar o zaman yapıyordu diyorsanız, bakınız orta afrika cumhuriyetinde fransızlar hala aynı, bakınız afganistanda amerikalılara hala aynı, bakınız ıraktaki ingilizlere, bakınız Kırım a, Gürcistan a giren Çeçenlerle yenişemeyen hemen ellerinin altında nükleer bombalar olan ruslara, sırf Müslüman ve Türk diye işkencelere Doğu Türkistanda çin hükumeti tarafından maruz kalanlara hala aynı. safsatalarla uğraşacak vakti bulmanız, yıkanmış beyinlerle cümleler çıkartmanız çileden çıkarıyor. ümit burnundan geçen ingiliz geçti de yıllarca Osmanlıyla ticaret yapan ve gemicilerimizin avcunun içi gibi bilip haritasını kusursuzca çıkardığı hint okyanusundaki adını okyanusa veren millete altın mı dağıttı yoksa sömürgesi haline mi getirdi?
medeniyet neresinde bunların? almanyaya gidince köln katedrali önünde, italyaya gidince piza kulesinin, rusyada kremlin sarayının, fransada zafer takı, eyfel kulesinin önünde fotoğraf çektirince "köklü medeniyetin izleri hala ayakta" demesi hoş iken bırak Türkiye yi ayağımızı bastığımız her yerde kaleler, külliyeler, köprüler, kervansaraylar, camiler, medreseler bırakan ve işgal ettiği yerlerde adalet sağlayıp halka zulüm etmeyen dininde dilinde özgürce yaşamlarını devam ettirmelerini sağlayanların yaptıkları ilmi çalışmalara da rağmen küçümsercesine sadece "birkaç cami, bu mu medeniyet" diye yazmanızdan sizin hakkınızda epey bir soru işareti biriktirmeme neden oldunuz. Osmanlı amerikanın keşfinden önce amerikaya ayak basmış, ümit burnundan dönmesine gerek kalmadan hintlilerle ticaret yapmış bir millettir. sömürge oluştumak istese yapamaz mıydı? kralını yapardı ama yapmasının önündeki tek engel İslam dı ve iyi ki öyle bir engelimiz var. biz bu dünyalık değil ahirete yönelik yaşayan Müslümanlarız. ahirette yakıtı taşlar ve insanlar olan cehennemde olmak var. medeniyetin ne olduğunu orada görürsünüz.
 



Ynt: Birinci Dünya Savaşı’na Neden Girdik?!

Sn. mecnunbalci gayet güzel bir tanımlama yapmış.

Medeniyet demişken,batı avrupa'da uzun yıllar yaşamış biri olarak diyebilirimki,bu tanımlama tamamen geçmişlerinde var olan gerçeklerinin üzerine yaptıkları bir karartmadır.

Türk Milleti kadar kendi tarihiyle hesaplaşan,kendi geçmişini acımasızca eleştiren başka bir ulus yoktur. Tarihin seyri içinde elbet yönetim sistemleri,devletler,imparatorluklar kuruldu.Lakin bırakın sadece Osmanlı değil,Milletimizin 5000 yıllık var oluş serüveninde kurduğu devletlerin hepsi kendi dönemlerinde,zaman şartları içerisinde hem bölgesel hem küresel aktör olabildi. Elbette kendimize dair olanı eleştireceğiz ama ne olmadığımızdan öte ne olduğumuzu bilmemiz önemli.

Bu arada zulüm,hep medeniyeti en çok sahiplenenlerin güneşinden doğmuştur.

Güneşin batmadığı "Britanya" medeniyetinden bir örnek :


varura7e.jpg


Bu ise 1958 yılından. Mevcut avrupa birliği başkenti Brüksel'de kurulan bir hayvanat bahçesi. Sömürge yaptıkları eski Zaire şimdinin Kongosundan getirdikleri zenci çocuğa hayvan muamelesi yapan ve muz veren "medeniyet" sahibi insanların diyarları...

aruby2ug.jpg


Konunun siyasi bir noktada genişlememesi için devam etmeyeceğim. Ama bizim kültürümüzle,atımızın nalının tozunun değdiği her coğrafyada hala biz konuşuluyor,biz özleniyoruz. Size Kosova savaşı sonrası Prizen'e giren Türk Silahlı Kuvvetlerinin görüntülerini izlemenizi tavsiye ederim. Dünyanın hangi ordusu hangi coğrafyada çiçeklerle,ağlayarak,ana dili Türkçe olmamasına rağmen "Mehmetçik" sloganlarıyla karşılanıyor? Şovenistlik ya da popilistlik yapmıyorum. Küresel güç tanımını iyi idrak etmek lazım.

Selam ve saygıyla.
 

Ynt: Birinci Dünya Savaşı’na Neden Girdik?!

ymu7a3a2.jpg


Enver paşanın ismi geçmişken, aslında Mustafa Kemal ile tamamen aynı hayallerin insanıydı...Ruhları şaad olsun...

aseva5ez.jpg
 

Ynt: Birinci Dünya Savaşı’na Neden Girdik?!

Baştan söyleyeyim bu yazıya da öfke dolu cevap yazacaksanız aşağıdaki son mesajımdır. Ancak her ne olursa olsun sinirlerinize hakim olabilecekseniz keyifle tartışırım sizinle... ;)
Saygılar...
_______________________________________________________

Koca yazının içinden sadece “medeniyet” kelimesini çekip alıyorsunuz; sonra da medeniyetten kendi anladığınız düz fikri satırlar dolusu yazıyor da yazıyorsunuz. Yazdıkça öfkeleniyor, kinleniyorsunuz. Uzun ve sağlıklı yaşamak için sürekli gergin olmamaya, kalbinizi yormamaya ve sakin olmaya davet ederim.

Benim anladığım medeniyet sizinkinden çok farklı. Yukarıdaki yazımı özetlediğimde bunun tesisinin ancak eğitimle ve aydınlanarak olabileceğini belirtmiştim. Siz ise bana kaşiflerin/sömürgecilerin yerli katliamlarını, günümüzdeki zalimlikleri anlatıyorsunuz.

Sizin anladığınız medeniyet eşittir zalimlik midir? Başka hiçbir şey ifade etmiyor mu size?
Şu anda kullandığınız bilgisayardan, yazdığınız foruma, gezdiğiniz internete kadar her şey dedelerinizin icadı mıdır? Bana günümüz yaşamında “işte bu benim eserim, bunu ben yaptım, bütün dünya bunu benden öğrendi” diyebileceğiniz bir şey var mı yoğurt ve ayrandan başka?

Bu cumhuriyeti kuranlara kin kusmak yerine bu gün hala ezan sesiyle orucunuzu açabiliyorsanız bu büyük kahramanları bize gönderdiği için Allah’a şükredenlerden olmaya çalışın. Olamıyorsanız da merak etmeyin milyonlarca kişi herkesin yerine “Allah onlardan razı olsun” diyebiliyor hiç gocunmadan…

Siz de Müslümansınız ben de. Ancak İslam’ dan benim öğrendiğim şey ibadetin tek başına yetmediğidir. Umarım cennetliksinizdir ancak yerinizde olsam kimin medeniyeti nerede öğreneceğini bilmişlik etmezdim. Zira kimin neyi nerede öğreneceğinin zerresini dahi bilmek kulları çok çok aşar…

Osmanlı adı milletin değil hanedanın adı. Doğal olarak bizler kendimize Osmanlı torunu değil TÜRK ULUSU diyoruz. Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alıp ezmiyoruz. Gocunmadan ve gururla “Ne mutlu Türk’ üm diyene” demek hiçbir zaman zorumuza gitmiyor.

Ulus bağı olmadan hiçbir manevi güç, bizleri birleştirici unsur olmaya yetmez. Eğer yetseydi bu gün Müslümanlar birbirlerini doğruyor olmazdı; tam tersi birleşir ve güçlenirlerdi.

Yeni Osmanlı olabilmek için arabanın arka camına padişah tuğrası yapıştırıp gezmek yetmez. Bu gün eğer Irak’ta kaçırılan 80 vatandaşımızı nokta harekatıyla alıp gelemiyorsak kimseye masal okumamıza gerek yoktur. İsral’ i Amerika’ yı Rusya’ yı ben de sevmem ancak bunların 80 değil 8 vatandaşı kaçırılmış olsaydı ertesi gün oraları cehenneme çevirirlerdi. Büyük devlet ya da yeni Osmanlı ancak öyle olunur, siyasilerin yaptığı gibi tıraş ederek değil…
 

Ynt: Birinci Dünya Savaşı’na Neden Girdik?!

mecnunbalci' Alıntı:
okudum ve yazık dedim.
İyi demişsiniz; hatta az bile demişsiniz.

mecnunbalci' Alıntı:
biz bu dünyalık değil ahirete yönelik yaşayan Müslümanlarız.

Tebrik ediyorum hedefe yönelik çalışmalarınızdan dolayı.

mecnunbalci' Alıntı:
ahirette yakıtı taşlar ve insanlar olan cehennemde olmak var. medeniyetin ne olduğunu orada görürsünüz.

Bizi layık gördüğünüz yer için teşekkür ederiz.
 

Ynt: Birinci Dünya Savaşı’na Neden Girdik?!

kendini bilmeden ahkam kesiyorsa biri izahate gerek yoktur. tarih boyu yığınla Müslüman alimin eserlerini buluşlarını, modern bilim dediğiniz branşların temellerini ortaya koyanlar yine Müslümanlardı. sizin dediğiniz o elektroniğin bilgisayarın temeli bile 2li sayı sistemidir. 2li sayı sisteminden önce ilk olarak rakamları bulmak gerekir ki onun da icadı Müslüman alimlere dayanır. üniversite bitirince havaya fırlattığınız kepin bile icadı Müslüman alimlerdir. size kılavuz olarak seçtiğiniz kaynakları değiştirmenizi öneririm. yahudi başbakanın dediği gibi yazılmış tarihlerle yanlış yollarda yürürsünüz. amerikanın sözde 1492 de keşfinden önce Osmanlı gemileri kuzey ve güney amerikaya gidiyordu. Piri reisin haritasındaki sıfır hatalı ayrıntıların sözde keşif tarihinden sonraki 20 yılda o zaman ki teknolojisizlikle nasıl çizileceğini bana açıklar mısın? keşfeden kristof kolomb adlı yahudi denizci olmasına rağmen neden kıtaya amerigo vespucci nin adının verildiğini bu tutarsızlıklarla yazılan tarihin nasıl inandırıcı olabildiğini açıklar mısın? neden keşif ve adlandırma için Piri reis değil de amerigo nun adının seçildiğini, yazım sırasındaki bu yanlı ve taraflı davranışı açıklar mısın? alayı, temeli yalan dolan olan bu milletin neden iman etmişsinizcesine toptan eksiklik, etik dışı, yalan üzerine kurulu bir milletler topluluğunu kanullenişinizi açıklayabilir misiniz?
bugün "Müslümanlar birbirini doğruyor" cümlesini nasıl kurabildiniz? kıyımla uğraşanların Müslüman olduğunu mu sanıyorsunuz? Müslümanın, İslamın ne olduğunu Kur'an-ı Kerim ve hadisler yerine sahipleri yahudi ve yahudi kırması masonlar olan tv lerden mi öğreniyorsunuz? terimleri bile yanlış bildikten sonra, biz size neyi açıklamaya anlatmaya çalışalım. kendinizi, milletinizi, dininizi öğrenmek için seçtiğiniz kılavuzlar karga misali olmuş. neresinden tutup anlatalım?
 



Ynt: Birinci Dünya Savaşı’na Neden Girdik?!

theFaceFistingCyborg' Alıntı:
İyi demişsiniz; hatta az bile demişsiniz.

Tebrik ediyorum hedefe yönelik çalışmalarınızdan dolayı.

Bizi layık gördüğünüz yer için teşekkür ederiz.
"ben bu dünya için yaşıyorum, ahiret diye bir şey yok" diyorsanız. İslama geçmek için gerekli 6 maddeden 5.si olan Ahirete iman için iman etmemişsiniz demektir. o zaman size İslamın 5 şartı da farz olmaz çünkü Müslüman olmamışsınız demektir. eğer bu sağlayamadığınız şartlar oluşmuşsa, evet sizi layık gördüğüm yer orasıdır ve rica ederim. yapanla yapmayan bir olmayacağı için iman eden ve etmeyen de bir olmaz. cennet o kadar ucuz değil.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,688
Mesajlar
1,522,204
Kayıtlı Üye Sayımız
166,533
Kaydolan Son Üyemiz
Beratin

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst