ertunk
Kamp II
- Mesajlar
- 323
- Tepkime Puanı
- 441
Kasım ayı ikinci hafta sonu İstanbul’a yakın bir rotada 2 gece 3 günlük bir Güney Marmara turu yaptık.
Cuma öğleden sonraki çıkış planımız ertesi sabaha kaldı. Cumartesi Eskihisar’dan Topçular’a İDO feribotuyla geçtik. (2.Sınıf araç tek yön 650 TL. Gidiş dönüş bileti 70 TL indirimli. Osmangazi köprüsü tek yön 890 TL + 265 TL Bursa otoyol ücreti)
Feribot çıkışı Yalova Termal’e yöneldik.
Şehir içinden giden yolu takip ettik. Navigasyon Yalova çıkışındaki yolu gösteriyor. Şehir içi yoldan gidiş görsel olarak keyifli fakat Römork Karavanlar için zahmetli zira yol tek gidiş, gelişli.
Yol güzergahında Kadıköy mahallesinde Bonsai Müzesi tabelasını gördük ziyareti
dönüşe bıraktık.
Termal tesislerine yarım asır sonra eşimin önerisiyle gittik ve çocukluk anılarım tazelendi. Ablamla birlikte fotoğraflandığımız Atatürk büstlü
havuzun korunmuş olmasından mutlu oldum.
Prensip olarak Bayramlarda ve Okulların ara tatillerinde evden çıkmam. Okulların açık olduğu tarihlerde gezmeyi tercih ederim zira servis kalitesi, lezzet,
temizlik, fiyatlama ve kötü her türlü sürprizle karşılaşma olasılığının en düşük olduğu zaman dilimidir. Okulların sömestr öncesi yeni ara tatil takvimine
alışık olmadığımızdan bu prensibi ıskaladık ve ören yerlerinde tatilci yoğunluğundan nasibimizi aldık.
Yerli tatilcilere ek olarak özellikle Ortadoğu’dan da yoğun ziyaretçiyle karşılaştık Motorlu Karavanla park sorunu yaşamadık ama römork karavanlar yoğunluğa göre sıkıntı yaşayabilir.
Göz, cilt, mide, mabat, ayak vs bilumum organa hitap eden su ve gaz termallerini gezdik ve daha sakin bir zaman diliminde tekrar gelmek üzere Termal’den çıkış yaptık. (Hijyen endişesiyle çok kalabalık termal havuza girmeye cesaret edemedik)
Dönüşte Bonsai müzesine uğradık. Bu gezimizin en keyifli anlarından biri olduğunu belirtmeliyim. Yeni açılmış bir müze, Bonsai sanatı üzerine birçok yeni
bilgi edindik. Müzenin kurulmasında büyük emeği ve katkısı olan Bonsai sanatçısı – eğitmen Hasan Şimşek beyefendiyle tesadüfen tanıştık. Merak ettiğimiz her detayı sabırla aktardı. Müzede ayda bir Pazar günü workshop düzenlediklerini öğrendik. İl özel idaresine ait müze 50 TL (Öğrenci 30 TL) ücretle geziliyor. Yolu Yalova’ya düşenlerin mutlaka gezmesini öneririz.
Müze sonrası Orhangazi üzerinden İznik’e gittik. Sahilde kazısı devam eden “Basilika” nın ilerisinde ferah park ceplerine park edip sahilde yürüyüş yaptık, serin hava nedeniyle ortalık çok sakindi. Güzel havada kenti ziyaret etmek isteyen “konar-göçer” gezginler sahilin karşı tarafındaki geniş park ceplerinde karavanlarıyla konaklayabilir.
Hedefimiz Oylat kaplıcası, şelalesi ve mağarası olduğundan günü efektif kullanmak için gece konaklamasını inegöl’de yapmaya karar verdik.
İnegöl’e akşam girdik ve Hikmet Şahin Kültür Park önündeki geniş otoparkta diğer karavanlara yakın konuşlandık.
Gece Kültür parkta yürüyüş yaptık. Park
içindeki büfe, çay bahçesi vb işletmeler açık. Yapay havuzun suyu boşaltılmıştı. Yazın suyla doldurulan havuz ziyaretçilere görsel keyif verirken serinlikte sağlıyordur. Gece 21 sonrası hareketlenen parktaki işletmeler kışın 24’e, yazın özellikle hafta sonları sabah 4’e kadar açık kalıyormuş.
Sabah erkenden Oylat mağarasına gittik. İnegöle 23 Km uzaklıktaki mağaraya gidiş rahat fakat virajlı rampa yoldan çıkılıyor. Mağaranın otoparkı mevcut.
Erken gittiğimiz için çok rahat gezdik, çıkışta yoğun ziyaretçi akınıyla karşılaştık. Zamanlamamız iyiydi zira çocuklu kalabalık gruplarla mağara içini gezmek keyiften eziyete dönüşebilirdi (Metal platform yol ve merdivenler yaklaşık 120 cm eninde)
Mağara çok etkileyici, metal merdivenli yollar üzerinde geziliyor, gidişte farklı, aynı yoldan dönüşte farklı detayları izlemek çok güzel. Milyonlarca yıllık doğal oluşum kıvrımları, sarkıtları izlerken duruş açınıza göre farklı heykelmiş hissi veren görüntüleri büyüleyici. Bu bakış açısıyla yaklaşık 2 saat süren bir gezi oluyor.
Ziyaretçiler mağara içindeki yolun sonuna yaklaşırken çok dik merdivenleri görünce tırmanmaktan vazgeçiyor. Turpun büyüğü heybede misali tepeye
çıkıldığında aşağıdaki manzara etkileyici, pes etmemek lazım.
Mağara çıkışında tanıştığımız Kaplıca otellerinde konaklayan bir aile ile yaptığımız sohbette düşük profilli ziyaretçi akınına uğrayan tesislerde durumun pek iç açıcı olmadığını, hijyenin, kalitenin, lezzetin, servisin yerlerde, gürültünün, kazıklanmanın zirvede olduğunu öğrendik ve 5 km tırmanış gerektiren kaplıcalar bölgesine gitmekten vazgeçtik.
Okulların açık olduğu dönemde özellikle hafta içinde çok daha güzel hizmet alınacağını öğrendik ve yukarı bölgeyi
başka bir ziyarete öteledik. Benzer karmaşanın şelale bölgesinde de yaşanabileceği düşüncesiyle şelale gezisini de öteledik.
Dip not; Mağara çıkışında tanıştığımız kaplıca sever ailenin hanımının çok ciddi rahatsızlığına şifa bulduğu özellikle omurilik ve eklem rahatsızlığına iyi gelen
“tıbben kanıtlı” Kütahya Yoncalı kaplıcalarının da ziyaret edilmesi gezi notlarımıza kaydedildi.
Oylat ’tan rotayı Bursa’ya çevirdik. Bizim rotamızı izleyecek olanların İstanbul – Bilecik – Oylat – İznik - Bursa – Yalova rotasını planlaması daha efektif
olabilir.
Bursa ve çevresinde gezilecek çok yer var. Vakit ayırıp 5 - 6 gece konaklamalı plan yapılması tatmin edici olur.
Bursa’da yerleşik arkadaşımızın meyve
bahçesinde buluştuk, günü birlikte sonlandırdık. Sabah buluştuk Dağyenice mahallesindeki “Nefes” tesislerine kahvaltıya gittik. Orman içinde çok güzel
planlanmış bir tesis. Yapay gölette çeşitli aktiviteler var. Nefes Dağyenice Doğada - Nefes Dağyenice Doğada gezi rotasına mutlaka alınmalı.
Öğleden sonra Mudanya – Trilye gezisi yaptık. Trilye öncesi Kumyaka sahiline indik. Gidiş yönünde sahile inen ilk dar yolu pas geçtik, 250 mt ilerde köy içine
giriş yolundan balıkçı barınağı yanındaki toprak meydana girdik. Denize sıfır bu mahal sakinliği tercih edenler için Trilye’ye göre daha güzel bir kamp yeri.
Mevsim itibariyle ortam sakindi. Köy kahvesi ve bakkal dışında bir işletme göremedik. Daha sonra Trilye’ye geçtik. Liman yolunun sonunda Taş Mahal’i
geçtikten sonraki sahil kenarına konuşlandık. Misafirlerimizi bu sefer biz ağırladık.
Burada “çökme” pozisyonunda birçok römork karavan konuşluydu. Yazın muhtemelen yer bulmak mümkün olmaz.
Hava serin olmakla birlikte aracı rüzgâr üstüne konuşlandırıp rüzgâr altında keyifli bir oturma alanı oluşturduğum için rahatça vakit geçirdik ve saat 20.30
civarı toplandık, dönüş yolunda Has Paça’da mola verdik. İşkembe, tuzlama, kelle paça, bilumum sakatat dışında farklı çorbalar ve tencere yemekleri
mevcut. Leziz ve temiz bir işletme, akşamı noktalamak için ideal bir seçenek.
Mola sonrası arkadaşlarımızı evlerine bıraktık ve Salı günü yapılacak işlerimiz
nedeniyle istanbul’a dönüşe geçtik.
Topçular İDO feribot iskelesinden 23.30’da Eskihisar’a hareket ettik ve gece 1 civarı evimize döndük.
Bu rotayı ileride daha geniş zaman ayırarak yukarıda önerdiğim Bilecik üzerinden “okulların açık olduğu dönemde özellikle hafta içinde” tekrardan gezmeye
karar verdik.
Gezi rotalarında karşılaşmak dileğiyle sağlıkla kalın.
Nergis & Hakan Ertunk
Cuma öğleden sonraki çıkış planımız ertesi sabaha kaldı. Cumartesi Eskihisar’dan Topçular’a İDO feribotuyla geçtik. (2.Sınıf araç tek yön 650 TL. Gidiş dönüş bileti 70 TL indirimli. Osmangazi köprüsü tek yön 890 TL + 265 TL Bursa otoyol ücreti)
Feribot çıkışı Yalova Termal’e yöneldik.
Şehir içinden giden yolu takip ettik. Navigasyon Yalova çıkışındaki yolu gösteriyor. Şehir içi yoldan gidiş görsel olarak keyifli fakat Römork Karavanlar için zahmetli zira yol tek gidiş, gelişli.
Yol güzergahında Kadıköy mahallesinde Bonsai Müzesi tabelasını gördük ziyareti
dönüşe bıraktık.
Termal tesislerine yarım asır sonra eşimin önerisiyle gittik ve çocukluk anılarım tazelendi. Ablamla birlikte fotoğraflandığımız Atatürk büstlü
havuzun korunmuş olmasından mutlu oldum.
Prensip olarak Bayramlarda ve Okulların ara tatillerinde evden çıkmam. Okulların açık olduğu tarihlerde gezmeyi tercih ederim zira servis kalitesi, lezzet,
temizlik, fiyatlama ve kötü her türlü sürprizle karşılaşma olasılığının en düşük olduğu zaman dilimidir. Okulların sömestr öncesi yeni ara tatil takvimine
alışık olmadığımızdan bu prensibi ıskaladık ve ören yerlerinde tatilci yoğunluğundan nasibimizi aldık.
Yerli tatilcilere ek olarak özellikle Ortadoğu’dan da yoğun ziyaretçiyle karşılaştık Motorlu Karavanla park sorunu yaşamadık ama römork karavanlar yoğunluğa göre sıkıntı yaşayabilir.
Göz, cilt, mide, mabat, ayak vs bilumum organa hitap eden su ve gaz termallerini gezdik ve daha sakin bir zaman diliminde tekrar gelmek üzere Termal’den çıkış yaptık. (Hijyen endişesiyle çok kalabalık termal havuza girmeye cesaret edemedik)
Dönüşte Bonsai müzesine uğradık. Bu gezimizin en keyifli anlarından biri olduğunu belirtmeliyim. Yeni açılmış bir müze, Bonsai sanatı üzerine birçok yeni
bilgi edindik. Müzenin kurulmasında büyük emeği ve katkısı olan Bonsai sanatçısı – eğitmen Hasan Şimşek beyefendiyle tesadüfen tanıştık. Merak ettiğimiz her detayı sabırla aktardı. Müzede ayda bir Pazar günü workshop düzenlediklerini öğrendik. İl özel idaresine ait müze 50 TL (Öğrenci 30 TL) ücretle geziliyor. Yolu Yalova’ya düşenlerin mutlaka gezmesini öneririz.
Müze sonrası Orhangazi üzerinden İznik’e gittik. Sahilde kazısı devam eden “Basilika” nın ilerisinde ferah park ceplerine park edip sahilde yürüyüş yaptık, serin hava nedeniyle ortalık çok sakindi. Güzel havada kenti ziyaret etmek isteyen “konar-göçer” gezginler sahilin karşı tarafındaki geniş park ceplerinde karavanlarıyla konaklayabilir.
Hedefimiz Oylat kaplıcası, şelalesi ve mağarası olduğundan günü efektif kullanmak için gece konaklamasını inegöl’de yapmaya karar verdik.
İnegöl’e akşam girdik ve Hikmet Şahin Kültür Park önündeki geniş otoparkta diğer karavanlara yakın konuşlandık.
Gece Kültür parkta yürüyüş yaptık. Park
içindeki büfe, çay bahçesi vb işletmeler açık. Yapay havuzun suyu boşaltılmıştı. Yazın suyla doldurulan havuz ziyaretçilere görsel keyif verirken serinlikte sağlıyordur. Gece 21 sonrası hareketlenen parktaki işletmeler kışın 24’e, yazın özellikle hafta sonları sabah 4’e kadar açık kalıyormuş.
Sabah erkenden Oylat mağarasına gittik. İnegöle 23 Km uzaklıktaki mağaraya gidiş rahat fakat virajlı rampa yoldan çıkılıyor. Mağaranın otoparkı mevcut.
Erken gittiğimiz için çok rahat gezdik, çıkışta yoğun ziyaretçi akınıyla karşılaştık. Zamanlamamız iyiydi zira çocuklu kalabalık gruplarla mağara içini gezmek keyiften eziyete dönüşebilirdi (Metal platform yol ve merdivenler yaklaşık 120 cm eninde)
Mağara çok etkileyici, metal merdivenli yollar üzerinde geziliyor, gidişte farklı, aynı yoldan dönüşte farklı detayları izlemek çok güzel. Milyonlarca yıllık doğal oluşum kıvrımları, sarkıtları izlerken duruş açınıza göre farklı heykelmiş hissi veren görüntüleri büyüleyici. Bu bakış açısıyla yaklaşık 2 saat süren bir gezi oluyor.
Ziyaretçiler mağara içindeki yolun sonuna yaklaşırken çok dik merdivenleri görünce tırmanmaktan vazgeçiyor. Turpun büyüğü heybede misali tepeye
çıkıldığında aşağıdaki manzara etkileyici, pes etmemek lazım.
Mağara çıkışında tanıştığımız Kaplıca otellerinde konaklayan bir aile ile yaptığımız sohbette düşük profilli ziyaretçi akınına uğrayan tesislerde durumun pek iç açıcı olmadığını, hijyenin, kalitenin, lezzetin, servisin yerlerde, gürültünün, kazıklanmanın zirvede olduğunu öğrendik ve 5 km tırmanış gerektiren kaplıcalar bölgesine gitmekten vazgeçtik.
Okulların açık olduğu dönemde özellikle hafta içinde çok daha güzel hizmet alınacağını öğrendik ve yukarı bölgeyi
başka bir ziyarete öteledik. Benzer karmaşanın şelale bölgesinde de yaşanabileceği düşüncesiyle şelale gezisini de öteledik.
Dip not; Mağara çıkışında tanıştığımız kaplıca sever ailenin hanımının çok ciddi rahatsızlığına şifa bulduğu özellikle omurilik ve eklem rahatsızlığına iyi gelen
“tıbben kanıtlı” Kütahya Yoncalı kaplıcalarının da ziyaret edilmesi gezi notlarımıza kaydedildi.
Oylat ’tan rotayı Bursa’ya çevirdik. Bizim rotamızı izleyecek olanların İstanbul – Bilecik – Oylat – İznik - Bursa – Yalova rotasını planlaması daha efektif
olabilir.
Bursa ve çevresinde gezilecek çok yer var. Vakit ayırıp 5 - 6 gece konaklamalı plan yapılması tatmin edici olur.
Bursa’da yerleşik arkadaşımızın meyve
bahçesinde buluştuk, günü birlikte sonlandırdık. Sabah buluştuk Dağyenice mahallesindeki “Nefes” tesislerine kahvaltıya gittik. Orman içinde çok güzel
planlanmış bir tesis. Yapay gölette çeşitli aktiviteler var. Nefes Dağyenice Doğada - Nefes Dağyenice Doğada gezi rotasına mutlaka alınmalı.
Öğleden sonra Mudanya – Trilye gezisi yaptık. Trilye öncesi Kumyaka sahiline indik. Gidiş yönünde sahile inen ilk dar yolu pas geçtik, 250 mt ilerde köy içine
giriş yolundan balıkçı barınağı yanındaki toprak meydana girdik. Denize sıfır bu mahal sakinliği tercih edenler için Trilye’ye göre daha güzel bir kamp yeri.
Mevsim itibariyle ortam sakindi. Köy kahvesi ve bakkal dışında bir işletme göremedik. Daha sonra Trilye’ye geçtik. Liman yolunun sonunda Taş Mahal’i
geçtikten sonraki sahil kenarına konuşlandık. Misafirlerimizi bu sefer biz ağırladık.
Burada “çökme” pozisyonunda birçok römork karavan konuşluydu. Yazın muhtemelen yer bulmak mümkün olmaz.
Hava serin olmakla birlikte aracı rüzgâr üstüne konuşlandırıp rüzgâr altında keyifli bir oturma alanı oluşturduğum için rahatça vakit geçirdik ve saat 20.30
civarı toplandık, dönüş yolunda Has Paça’da mola verdik. İşkembe, tuzlama, kelle paça, bilumum sakatat dışında farklı çorbalar ve tencere yemekleri
mevcut. Leziz ve temiz bir işletme, akşamı noktalamak için ideal bir seçenek.
Mola sonrası arkadaşlarımızı evlerine bıraktık ve Salı günü yapılacak işlerimiz
nedeniyle istanbul’a dönüşe geçtik.
Topçular İDO feribot iskelesinden 23.30’da Eskihisar’a hareket ettik ve gece 1 civarı evimize döndük.
Bu rotayı ileride daha geniş zaman ayırarak yukarıda önerdiğim Bilecik üzerinden “okulların açık olduğu dönemde özellikle hafta içinde” tekrardan gezmeye
karar verdik.
Gezi rotalarında karşılaşmak dileğiyle sağlıkla kalın.
Nergis & Hakan Ertunk
Son düzenleme: