Rotamız
Güneysu-Ayder Yaylası: 102km
1. Rize Merkez’den Güneysu’ya varış
2. Güneysu’dan Handüzü Yaylasına
3. Handüzü yaylasından Çağırankaya Yaylasına
4. Çağırankaya yaylasından Çayeli Eğnaçor Yaylasına
5. Eğnaçor’dan Hemşin Yaylaları
6. Çamlıhemşin Başköy Yaylası
7. Verçenik yaylası
8. Fırtına Vadisi
9. Çat Yaylası
10. Zilkale
11. Ayder
12. Ayder’den Rize Merkeze Dönüş
GPS rotaları ektedir, ama bazı yerlerde kopukluk olmuş
Arkadaşlar 102 km’lik 6 saat süren rotayı dün itibariyle tamamladık. Yaptığımız bu gezinin 80km’si tamamen dağ yollarıydı. Zorlu bir gezi oldu. Sahilde yağmurlu ve sisli bir hava varken 2000mt’lere çıktığımızda yerine güneşli harika bir hava geldi. Çok sevinmiştik doğrusu. Güneysu-Eğnaçor yaylası arasındaki yolu biliyorduk, daha önce Jimny ile gelmiştim. Eğnaçor ilk zirvedir, yaklaşık 3000mt yüksekliği var. Bundan sonra ki yolları daha önce hiç keşfetmemiştik. GPS olmasaydı belki de böyle bir şey denemezdik. Uçsuz bucaksız dağlar ve soğuk, yolda kalma korkusu vs. etkenler insanı olumsuz etkiliyor tabii. Resimlerde de göreceksiniz önümüze birçok engel çıktı ama en kötüsü de uzaktan dürbünle bakıldığında yolun heyalan olduğunu fark etmemiz olmuştu. Bu kadar yolu geldik, gidip bakalım, heyalan olan yerden geçebilirmiyiz diye heyacanla yola çıktık. Ve heyelanlı bölgeden yavaş yavaş yusuf yusuf geçelim dedik ve büyük bir engeli atlattık. Ama hep aklımda gittiğimiz yeri bulamazsak bu kadar yolu nasıl geri döneceğiz endişesi vardı. Birçok yayla ve doğa güzelliğinin içinden geçtik. Cennet gibi yerler doğrusu. Hemşin Başköy Değirmendere mevkiine geldiğimizde yoldaki koyun pisliklerinden buralarda birileri olabileceği hissine kapıldık. Arabadan indim ve birkaç kişiyi gördüm, onlardan yol tarifi alıp yola koyulduk. Ve kendimizi Verçenik yolu üzerinden Çat yaylasında bulduk. Buradan sonrasını zaten biliyorduk. Zilkale önünde fotoğraf çekip Ayder yaylasına gittik. Gezi heyacanı ve bir an önce yolu bulup rotaya girme endişeleri yüzünden aç olduğumuzu bile fark edemedik. Neyse ki getirdiğimiz malzemelerle Ayder’de güzel bir ziyafet çektik ve harika bir çay içdik. Yorgunluğumuzu giderdikten sonra ver elini Rize Merkez.
Bu yolculukta Duster harikalar başardı. Rotamız boyunca yollar hep taşlı ve sert idi, Süspansiyon konforuna hayran kaldım ve de ses izolasyonuna. Kapıları ve camı kapadın mı dışarıyla olan irtibatı büyük ölçüde kesiyor. Gelelim 4 çeker özelliğine;
Arazide hep AUTO moda kullandım, çok büyük bir yakıt ekonomisi sağlıyor o kesin. Gereksiz 4 çeker kullanmaktan insanı koruyor. Bol çakıllı, taşlı ve kaygan zeminli yerlerden rampa yukarı ve virajlı yollardan çıkınca AUTO mod harikalar yaratıyor. Ayrıca bu tip yollar viraj alımlarında hele ki aşağı inişlerde baya tehlikeli olabiliyor. Her an uçurumdan yuvarlanma durumu söz konusu. Neyse ki ESP’yi bu şekilde test etmiş olduk. ESP’yi kapatınca virajlarda ESP’nin ne kadar işe yaradığını ve aracın bunu bana fark ettirmediğini görünce tekrar ESP’yi açık hale getirdim. Dere geçişlerinde ve derin çamurlu yerlerde, çamurlu ve dik yokuş aşağı inişlerde 4WD LOCK ve 1.Vites çok süper iş görüyor. Aracın dizel oluşu ve güçlü torku sayesinde ağır çamurlu yerlerde sanki birisi araca arkadan zorluyor gibi tırtıl gibi ilerliyor. Araçtan en çok etkilendiğim yerlerden birisi de, bu kadar zor yollarda gitmemize rağmen her hangi bir tıkırtı veya plastik sesi olmayışı oldu, ama en sevmediğim yanı ise araç tamamen çamurlu bir halde iken araca binerken veya inerken pantolonun yan çıtalara değmesi ve kirlenmesi sinir bozucuydu. Pantolon kirlenmesin diye daha dikkatli inip biniyorum. Bu yolculuktan bende müthiş bir yorgunluk kaldı, her yerim ağırıyor eve gelince doğrudan yattım ve sabah erkenden uyandım çektiğimiz resimlere baktım ve buradayım işte.
Benim için bu rota en zorlu rotalardan biriydi, bu testi Duster geçti. Daha zorlu yollarla benim karşılaşmam çok zor. Aracı bu parkurda bilerek test ettim, hem aracı tanımış oldum hem de araca güvenim daha da arttı.
Şimdi daha rahat söyleyebilirim ki araç parasının hakkını veriyor. İnsanlarda suç bulmuyorum, elbette ki piyasaya yeni çıkmış bir arazi aracına karşı şüphe ile yaklaşıyorlar, normaldir. Burada kabahatli olan Dacia markası, aracı adam gibi tanıtsalar hiç sorun kalmayacak. İstanbul’da olsaydım aracı merak eden arkadaşlar için aracımı test etmelerini sağlardım, memnun olacaklarından eminim.
Güneysu-Ayder Yaylası: 102km
1. Rize Merkez’den Güneysu’ya varış
2. Güneysu’dan Handüzü Yaylasına
3. Handüzü yaylasından Çağırankaya Yaylasına
4. Çağırankaya yaylasından Çayeli Eğnaçor Yaylasına
5. Eğnaçor’dan Hemşin Yaylaları
6. Çamlıhemşin Başköy Yaylası
7. Verçenik yaylası
8. Fırtına Vadisi
9. Çat Yaylası
10. Zilkale
11. Ayder
12. Ayder’den Rize Merkeze Dönüş
GPS rotaları ektedir, ama bazı yerlerde kopukluk olmuş
Arkadaşlar 102 km’lik 6 saat süren rotayı dün itibariyle tamamladık. Yaptığımız bu gezinin 80km’si tamamen dağ yollarıydı. Zorlu bir gezi oldu. Sahilde yağmurlu ve sisli bir hava varken 2000mt’lere çıktığımızda yerine güneşli harika bir hava geldi. Çok sevinmiştik doğrusu. Güneysu-Eğnaçor yaylası arasındaki yolu biliyorduk, daha önce Jimny ile gelmiştim. Eğnaçor ilk zirvedir, yaklaşık 3000mt yüksekliği var. Bundan sonra ki yolları daha önce hiç keşfetmemiştik. GPS olmasaydı belki de böyle bir şey denemezdik. Uçsuz bucaksız dağlar ve soğuk, yolda kalma korkusu vs. etkenler insanı olumsuz etkiliyor tabii. Resimlerde de göreceksiniz önümüze birçok engel çıktı ama en kötüsü de uzaktan dürbünle bakıldığında yolun heyalan olduğunu fark etmemiz olmuştu. Bu kadar yolu geldik, gidip bakalım, heyalan olan yerden geçebilirmiyiz diye heyacanla yola çıktık. Ve heyelanlı bölgeden yavaş yavaş yusuf yusuf geçelim dedik ve büyük bir engeli atlattık. Ama hep aklımda gittiğimiz yeri bulamazsak bu kadar yolu nasıl geri döneceğiz endişesi vardı. Birçok yayla ve doğa güzelliğinin içinden geçtik. Cennet gibi yerler doğrusu. Hemşin Başköy Değirmendere mevkiine geldiğimizde yoldaki koyun pisliklerinden buralarda birileri olabileceği hissine kapıldık. Arabadan indim ve birkaç kişiyi gördüm, onlardan yol tarifi alıp yola koyulduk. Ve kendimizi Verçenik yolu üzerinden Çat yaylasında bulduk. Buradan sonrasını zaten biliyorduk. Zilkale önünde fotoğraf çekip Ayder yaylasına gittik. Gezi heyacanı ve bir an önce yolu bulup rotaya girme endişeleri yüzünden aç olduğumuzu bile fark edemedik. Neyse ki getirdiğimiz malzemelerle Ayder’de güzel bir ziyafet çektik ve harika bir çay içdik. Yorgunluğumuzu giderdikten sonra ver elini Rize Merkez.
Bu yolculukta Duster harikalar başardı. Rotamız boyunca yollar hep taşlı ve sert idi, Süspansiyon konforuna hayran kaldım ve de ses izolasyonuna. Kapıları ve camı kapadın mı dışarıyla olan irtibatı büyük ölçüde kesiyor. Gelelim 4 çeker özelliğine;
Arazide hep AUTO moda kullandım, çok büyük bir yakıt ekonomisi sağlıyor o kesin. Gereksiz 4 çeker kullanmaktan insanı koruyor. Bol çakıllı, taşlı ve kaygan zeminli yerlerden rampa yukarı ve virajlı yollardan çıkınca AUTO mod harikalar yaratıyor. Ayrıca bu tip yollar viraj alımlarında hele ki aşağı inişlerde baya tehlikeli olabiliyor. Her an uçurumdan yuvarlanma durumu söz konusu. Neyse ki ESP’yi bu şekilde test etmiş olduk. ESP’yi kapatınca virajlarda ESP’nin ne kadar işe yaradığını ve aracın bunu bana fark ettirmediğini görünce tekrar ESP’yi açık hale getirdim. Dere geçişlerinde ve derin çamurlu yerlerde, çamurlu ve dik yokuş aşağı inişlerde 4WD LOCK ve 1.Vites çok süper iş görüyor. Aracın dizel oluşu ve güçlü torku sayesinde ağır çamurlu yerlerde sanki birisi araca arkadan zorluyor gibi tırtıl gibi ilerliyor. Araçtan en çok etkilendiğim yerlerden birisi de, bu kadar zor yollarda gitmemize rağmen her hangi bir tıkırtı veya plastik sesi olmayışı oldu, ama en sevmediğim yanı ise araç tamamen çamurlu bir halde iken araca binerken veya inerken pantolonun yan çıtalara değmesi ve kirlenmesi sinir bozucuydu. Pantolon kirlenmesin diye daha dikkatli inip biniyorum. Bu yolculuktan bende müthiş bir yorgunluk kaldı, her yerim ağırıyor eve gelince doğrudan yattım ve sabah erkenden uyandım çektiğimiz resimlere baktım ve buradayım işte.
Benim için bu rota en zorlu rotalardan biriydi, bu testi Duster geçti. Daha zorlu yollarla benim karşılaşmam çok zor. Aracı bu parkurda bilerek test ettim, hem aracı tanımış oldum hem de araca güvenim daha da arttı.
Şimdi daha rahat söyleyebilirim ki araç parasının hakkını veriyor. İnsanlarda suç bulmuyorum, elbette ki piyasaya yeni çıkmış bir arazi aracına karşı şüphe ile yaklaşıyorlar, normaldir. Burada kabahatli olan Dacia markası, aracı adam gibi tanıtsalar hiç sorun kalmayacak. İstanbul’da olsaydım aracı merak eden arkadaşlar için aracımı test etmelerini sağlardım, memnun olacaklarından eminim.