Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Geziden kalan fotoğrafları ayarlayıp atacak fırsat bulamadığımdan ancak yapabildim.İyi de oldu tekrar geziyomuş gibi oluyosun.Gelelim gezi notlarına...
Çıralıdan kampımızı toplayıp,Demre'ye doğru yolumuza devam ettik.
Finike'ye tepeden inerken beyazlarla kaplanmış bi görüntü karşılıyor.Yaklaştıkça seracılık açısın ne kadar zengin bir bölge olduğunu görüyorsunuz.
Yola devam ederken çok güzel koylar var.Biz de baktık yol uygun,çektik sağa yer uygun.İndik baktık ki birkaç aile daha var.Sıcaktan bunalmışken güzel bir serinleme keyfi yaptık.
Bu kadar suyla oynamak ve yüzmek bizi acıktırdı.Demre'ye gire girmez hemen karnımızı doyurmak için yer aradık.Lahmacun olsa da yesek derken tam da önüne gelmişiz.Çarşının içinde St. Nikolas kilisesine de çok yakındı.Fiyatları da çok uygun.Üstelik uzun zamandır böyle güzelini yememiştim.Lahmacunlar olurken biraz çarşıyı gezelim dedik.Hediyelik eşyalar heryerdeki gibi ....
Karnımız doyduktan sonra gezimize devam.
İlk ismi; "Demre" idi. Sonraları "Kale" oldu. Son yıllarda ise yine Demre olarak anılıyor. Antalya'nın bu şirin ilçesi, yaz mevsiminde olduğu kadar yıl sonu yaklaşırken de turist akınına uğruyor. Bunun nedeni ise aslında Aziz Nikolas'tan (bizde daha sempatik haliyle bilinen Noel Baba'dan) ötürüdür. Aziz Nikolas'ın Demre'de yaşamış ve ölmüş olması (M.S. 4.yy), adına yapılan kilisede bir lahite gömülmüş olması burayı bir turizm merkezi yapmış.
Arkadaşlar bu gezilerde müzekart çok işimize yaradı heryerde geçiyor.Birkez alıyorsunuz ,heryerde para vermekten kurtuluyorsunuz.
Likya medeniyetinin izlerini taşıyan kentte; çocukların, denizlerin ve gezginlerin koruyucusu sayılan St. Nikolaus Kilisesi, en önemli ziyaret yeri olarak kabul ediliyor. Bu nedenle de yurt dışından gelen katılımcılarla her yıl çeşitli etkinliklere sahne oluyor. Ağaçlarla ve çiçeklerle kaplı bahçede heykeli olan Noel Baba ve St. Nikolaus Kilisesi, dış etkilere karşı yapılan özel bir çatı altında korunuyor.
Şu an kilisenin içinde bir apsis içerisine yerleştirilmiş mermer lahitin O'nun mezarı olduğuna inanılıyor. Ancak lahdi çok daha sonra kırılarak kemikleri İtalya'ya kaçırılmış, bazı kalanları ise Antalya Müzesi'nde sergilenmekte imiş.
Yer mozaikleri, kemerli salon ve odaları, lahitleriyle binlerce turistin ziyaret ettiği kilise, ilginç ve oldukça başarılı bir akustik ses düzenine sahip. Sahne altındaki ses tüneli kapısında duranlar, tünelin diğer ağzında konuşulanları çok şaşırtıcı bir şekilde, ekolu bir efektle duyabiliyorlar.
Bugün artık çocukların koruyucusu aziz olarak kabul görmüş Noel Baba için her yıl ölüm yıldönümü olan 6 Aralık'ta anma ve barışa çağrı organizasyonları düzenleniyormuş.
Kiliseyi gezdikten sonra Myra antik kentini gezmeye geldik.
Myra, Kale (Demre) ilçesinin yer aldığı bölgede bulunan antik bir Likya kentidir. Alacadağ, Akdağ sırası ve Ege Denizi arasında Demre Çayı (Myros) tarafından taşınan toprakla oluşmuş verimli alüvyon ovasına kurulmuştur.
Likya ve Roma dönemlerine ait olan kentin harabelerinin çoğu alüvyon tortuların altındadır. Antik tiyatronun üstündeki dağda bulunan akropol büyük ölçüde tahrip olmuştur.
Myra’da iki Likya nekropolü vardır, bunlar tiyatronun üzerindeki kayalıkta ve onun doğusunda nehir nekropolü olarak adlandırılan bölgede toplanmıştır. Kaya mezarlarının çoğu uzaktan büyük bir ev gibi görünürler, bazıları da tapınak şeklindedir.
Myra'da kaya mezarları.
Antik tiyatronun üstündeki dağda bulunan akropol büyük ölçüde tahrip olmuştur. Tiyatronun yakınında hamam ve bazilika olabilecek geç dönem kalıntıları görülmektedir. Açıkhava tiyatrosu 141 yılında bir depremde yıkılmış fakat daha sonra tekrar yapılmıştır.
Günümüzde Noel Baba olarak da bilinen Aziz Nicholaos 4. yüzyılda Myra'nın piskoposluğunu yapıyordu. 408 ile 450 yılları arasında imparatorluğun başında olan II. Teodosius zamanında Aziz Nicholaos'ın Myra'da başpiskoposluk yaptığı ve Myra'nın Likya'nın başkenti olduğu bilinmektedir.Olimpos gibi Myra da 3 oy hakkı olan bir şehirdir.
Myra antik kentten çıktıktan sonra limana (Üçağız) doğru gittik.Limandaki kooperatif gemileri turlar düzenliyor.
Andriake (Çayağzı), Demre kent merkezinden nehir boyunca uzanan asfalt yol 5 km. sonra deniz kenarındaki Çayağzı mevkiine ulaşır. Lykia'nın en önemli limanlarından biri olan Andriake, büyük ölçüde limanın güneyindeki tepenin eteğine yayılmıştır.
Myralılar limanları Andriake'yi korsanların baskınlarına karşı korumak için nehrin ağzına zincir germişlerdi. Bu zincir M.Ö. 42'de Marcus Junius Brutus tarafından para toplamak amacıyla Myra'ya gönderilen komutan Lentulus Spinther tarafından şehre girilirken kırılmıştır.
Geceyi Kaş da geçirdik.Kahvaltıdan sonra tekrar yola koyulduk.
Her geçişimde uğramadan geçemediğim ,hayran olduğum Kaputaş Plajında mola verdik.Turkuaz renkli bir su.Turkuaz dediğimizde herkesin gözünde mavi-yeşil arasında bir renk canlanır herhalde. Ama bu rengi gözlerinizle görmek ve içinde yüzmek isterseniz gitmeniz gereken adres Kaputaş Plajı’dır.
İki dağ arasından gelen yeraltı suyu burada denize karıştığı için o harika rengi görmüş oluyoruz. Yer altından akmakta olan suyun deniz kıyısında kumlar arasından süzülmesi sonucu suyu genel olarak serin ve turkuaz rengindedir Yani aslında bu renk güzelliği tatlı sudan kaynaklanmakta anlaşılan.
Kaputaş plajı Kalkan’dan Kaş istikametine doğru giden, o yolun, dağların dik yamaçları altında, bir tarafında da denizi gördüğünüz eşsiz manzaralı gözünüzle ,maviyle yeşilin olabildigine dansını izler ,Akdenizin mavasine bakarken dalar gidersiniz. Kaputaşa geldiğinizi zaten yol kenarında parketmiş arabalardan anlayabiliyorsunuz. Kaputaş Plajı’nda sadece deniz ve kum var. Burası yoldan geçerken durup denize girip birkaç saat geçirdikten sonra yola devam edebileceğiniz bir yer. Kaputaşın Kalkana uzaklığı yaklaşık 10 dakikalık mesafede.
Kaputaş plajında arabayı parkedip denize ulaşmak için 187 basamağı inmeye değer mi demeyin. İnerken hiçbir şey düşünmüyorsunuz ama çıkma kısmına bir şey yazmıyorum. Burada denizin hemen derinleştiğini de peşinen söylemek lazım.Küçük çocuklara ve yüzme bilmeyenlere uygun değil.İki adımda derinleşiyor.
Nefes nefese kaputaş merdivenlerini çıktıktan sonra ??? ??? 187 merdiven ,yine yola devam.
Pataraya geçtik.Kilometelerce uzunlukta kumsal..Ama Kaputaşın turkuaz renginden sonra pek açmadı diyeceğim.Kısa bir sürede orada kaldık.Akşam geç olmadan Fethiye'ye geçip kampımızı kurmamız gerekiyordu.
Çok geç olmadan Fethiyeden alışverişimizi yapıp Katrancı koyuna geldik.Yerleştikten sonra karnımızı doyurup yattık.Çok kalabalık bir kamp olmasına rağmen rahatsızlık veren bir gürültü yok.Bir güzel uyumuşuz.
Sabah kahvaltısının ardından doğru denize gittik.Botumuzu şişirip bir keyif yapalım dedik.