behicefe
Zirve
Anadolu toplumunda çorap ve eldivenler, örgü el sanatıyla oluşan zengin motifleriyle bir sözlüğe benzer, her biri ayrı anlama gelen... El ve ayak anatomisine “tıpa tıp” uyan, esnek olup günlük hayatta işlevsel rol alan, iki ya da beş madeni veya ahşap şişle örülen çorap ve eldivenler önemli giysi parçalarıdır. Eli, ayağı her türlü doğa olayına karşı koruyan, onu binbir motif, inançla süsleyen, zor yaşam koşullarına anlam ve renk katan çorap ve eldivenler...
Anadolu’da çoraplar yün, tiftik, pamuk, deve yünü, keçi kılından elde edilen malzemenin ipliğe dönüştürülmesiyle örülür. Anadolu toplumunda çorap, eldiven örmesini bilmeyen kadın, kız yok gibidir. Çorabı, eldiveni yolda, kapı önünde komşularla yarenlik ederken, sürüsünü güderken, ev ziyaretlerinde, boş zamanlarında durmadan örer… Parmaklar arasında beş şiş döne döne, ilmek ilmek motifleri oluşturur. Bazı yörelerde erkekler de kahvelerde ve köy odası toplantılarında kendi giyecekleri çorap ve eldivenleri örerek ev üretimine katkıda bulunurlar.
Eldiven bilekten örülmeye başlar. El kısmı bitince, beşe bölünerek, boy boy parmaklar örülür, tırnak kısmı kırmızı renkle, ‘kınalı ellik’le tamamlanır. Çorapların da burun, topuk, taban, bilek ve ağız kısmında çok hoş bir örgü tekniği uygulanır.
Anadolu köylüsünün yaşam felsefesi çorapların, eldivenlerin üzerine kısa, öz sözcüklerle yazılır. Elin uğurlu, şifalı, ayakların ‘deve tabanı’ gibi güçlü olması, gidilen yoldan sağ salim geri dönülmesi, doğa olaylarından, kazadan, beladan, kem gözlerden korunması için çeşitli motifler işlenir. Halı, kilim ve diğer dokuma türlerinde de görülen bu motifler, bitkilerden, çiçeklerden, kutsal sayılan hayvan uzuvlarından, kullanılan araç ve gereçlerden, düşsel buluşlardan alınıp stilize edilir. Bu gelenekselliğin içinde oluşturulan renk renk, çeşit çeşit çorap motiflerine verilen; ‘saç bağı’, ‘küçük gegekli (küçük kuş gagası)’, ‘töngel çiçeği (böğürtlen çiçeği)’, ‘koç boynuzu’, ‘üzüm asması’, ‘gül bahçesi’, ‘bülbül gözü’ gibi yüzlerce sözcük bulunur. Köyden kasaba pazarına inen, evli erkek ‘büyük ağa’, bekarsa ‘küçük ağa’ motifli çorap giyer. Bir delikanlının sevdiği ele gitmişse, yüreği yangınsa ‘yârimi eller aldı’ çorabını ayağına geçirir. Gelinler ‘güllü’, güveyler ‘dallı’ motifli çoraplar giyer.
Çorap aynı zaman önemli bir hediyedir. Bir kız çeyizi için en az 20-25 çift çorap örülür. Ve bunların bir kısmı armağan olarak çevreye dağıtılır. Kızlar nişanlılarına çorap örüp yollar. Düğünlerde, bayramlarda, özel ziyaretlerde de çorap bebelere, çocuklara, gençlere, yaşlılara hediye edilir.
Ayak anatomisine uyan ve bugün makinelerin ürettikleri gibi ayakkabı, çizme, çarık ve botla giyilebilen bu renk renk, süslü Anadolu çorapları yüzlerce yıl öncesinin önemli bir buluşuydu. Göçebe toplumların kâşifliğini yaptığı çoraplar ve eldivenler, vazgeçilmezlerimiz olarak günlük hayatımızda binbir çeşidi ile yer almaya devam ediyor.
Anadolu’da çoraplar yün, tiftik, pamuk, deve yünü, keçi kılından elde edilen malzemenin ipliğe dönüştürülmesiyle örülür. Anadolu toplumunda çorap, eldiven örmesini bilmeyen kadın, kız yok gibidir. Çorabı, eldiveni yolda, kapı önünde komşularla yarenlik ederken, sürüsünü güderken, ev ziyaretlerinde, boş zamanlarında durmadan örer… Parmaklar arasında beş şiş döne döne, ilmek ilmek motifleri oluşturur. Bazı yörelerde erkekler de kahvelerde ve köy odası toplantılarında kendi giyecekleri çorap ve eldivenleri örerek ev üretimine katkıda bulunurlar.
Eldiven bilekten örülmeye başlar. El kısmı bitince, beşe bölünerek, boy boy parmaklar örülür, tırnak kısmı kırmızı renkle, ‘kınalı ellik’le tamamlanır. Çorapların da burun, topuk, taban, bilek ve ağız kısmında çok hoş bir örgü tekniği uygulanır.
Anadolu köylüsünün yaşam felsefesi çorapların, eldivenlerin üzerine kısa, öz sözcüklerle yazılır. Elin uğurlu, şifalı, ayakların ‘deve tabanı’ gibi güçlü olması, gidilen yoldan sağ salim geri dönülmesi, doğa olaylarından, kazadan, beladan, kem gözlerden korunması için çeşitli motifler işlenir. Halı, kilim ve diğer dokuma türlerinde de görülen bu motifler, bitkilerden, çiçeklerden, kutsal sayılan hayvan uzuvlarından, kullanılan araç ve gereçlerden, düşsel buluşlardan alınıp stilize edilir. Bu gelenekselliğin içinde oluşturulan renk renk, çeşit çeşit çorap motiflerine verilen; ‘saç bağı’, ‘küçük gegekli (küçük kuş gagası)’, ‘töngel çiçeği (böğürtlen çiçeği)’, ‘koç boynuzu’, ‘üzüm asması’, ‘gül bahçesi’, ‘bülbül gözü’ gibi yüzlerce sözcük bulunur. Köyden kasaba pazarına inen, evli erkek ‘büyük ağa’, bekarsa ‘küçük ağa’ motifli çorap giyer. Bir delikanlının sevdiği ele gitmişse, yüreği yangınsa ‘yârimi eller aldı’ çorabını ayağına geçirir. Gelinler ‘güllü’, güveyler ‘dallı’ motifli çoraplar giyer.
Çorap aynı zaman önemli bir hediyedir. Bir kız çeyizi için en az 20-25 çift çorap örülür. Ve bunların bir kısmı armağan olarak çevreye dağıtılır. Kızlar nişanlılarına çorap örüp yollar. Düğünlerde, bayramlarda, özel ziyaretlerde de çorap bebelere, çocuklara, gençlere, yaşlılara hediye edilir.
Ayak anatomisine uyan ve bugün makinelerin ürettikleri gibi ayakkabı, çizme, çarık ve botla giyilebilen bu renk renk, süslü Anadolu çorapları yüzlerce yıl öncesinin önemli bir buluşuydu. Göçebe toplumların kâşifliğini yaptığı çoraplar ve eldivenler, vazgeçilmezlerimiz olarak günlük hayatımızda binbir çeşidi ile yer almaya devam ediyor.