10-11 Şubat hafta sonu tatilini Foça'da geçirdik. Aslında uzun süredir Foça'ya gidememiştik. Şansımızdan hava oldukça soğuk ve yağışlıydı. Kelimenin tam anlamıyla evde oturulması gereken bir hafta sonuydu
Sağ taraf Aliağa körfeziydi.Rafineriye gelen gemiler görünüyordu.İlk durağımız Yeni Foça (Foggia Nouva). Konaklayacağımız öğretmen evi burada.
Sahil görüntülerinden anlaşılacağı gibi hava yağışlı ve sert lodos esiyor. Fotoğraf çekmek için arabadan inmemle binmem bir oluyor. Biraz da fotoğraf makinemi ıslatma korkusuyla yakaladığım kareyi hızlıca çekiyorum...
Yeni Foça'da hayat durmuş gibi.Sezon dışı olmasının yanında havanın bozukluğu Foça'yı hayalet kasaba haline getirmiş. Sahildeki turumuzu tamamlayınca yönümüzü Foça'ya (Eski Foça-Fokaia) çevirdik. Ne de olsa görülecek yerlerin tamamı oradaydı. Yolda yanından geçtiğimiz bir koyun fotoğrafını çekmeden edemedim.Bildiğimiz Ege denizi sanki gitmişti...
Yolumuz üzerinde rastladığımız bu köy terkedilmiş havasındaydı. Mimari açıdan eski taş evlerden olduğu görülüyordu.
Yol kenarında askeri bölgenin yanında şirin bir fener vardı.
Foçaya geldiiiik...
Yolun kavşak noktasının sol tarafındaki tepede tarihi yel değirmenlerinin kalıntıları var. Restorasyon çalışmaları başlamış.2. ve 3. fotoğraflar daha sonra akşam karanlığında çekildiği için karanlık düşmüşler.
Foça adını eskiden sahilinde bolca görülen Foklardan almış. Bizim nasibimize ise sadece fok heykelleri düştü... ;D ;D
Sahilde tekneler bağlı. Tekneleri gördükçe hayallere dalıyorum. Binip uzaklara yelken açmak, denizler aşmak, kim bilir benim gibi kaç kişinin
hayalini süslüyor?
Bu arada eski dostlara da rastlıyorum. Bu eski ve yorgun karavan tüm sevimliliği ile bana gülümsüyor.
Sonra da bu tekneyi gördüm. Satılıkmış. Hemen hayalime döndüm, orada hemencecik alıversem, marşına bastığım gibi ayrılsam buralardan sonra da Yahya Kemal Bayatlı'nın dediği gibi ''Bir çok giden, memnun ki yerinden, çok seneler geçti, dönen yok seferinden'' desem...
Sahili çevreleyen yolu katederek koyun karşısına geçiyoruz. Burada Foça ve deniz manzarası eşliğinde termostaki çayımızı içiyoruz. Karşımızda Beşkapılar denen Foça kalesi.
Sonra da kıyıdaki gezimize devam ediyoruz. Karşımıza bu güzel fener çıkıyor. Geceleri ne güzel ışık veriyordur değil mi?
Bu günkü son gezilen yer bu cami.Fatih camisi adındaki bu yapı 15. yy da inşa edilmiş, tipik bir Foça taş binası,
Günün akşamında hepimiz yorgunuz. Öğretmen evinin aşçısı akşam için balık sözü verdiğinden rotamızı oraya çeviriyoruz. Sezon kapalı olduğundan restoranda fazla çeşit yok.Ama olanlar taze ve lezzetli. Acıkan karnımıza iyi geliyor. Izgarada yapılmış çıpranın resmini- yemeğe daldığım için -çekmeyi unutmuşum. Yiyenbilircilerden af diliyorum ;D ;D ;D
Akşam yemeğinden sonra nöbetçi memurla çayına tavla partimiz var. Oğlum Emre attığı düşeşlerle oldukça tecrübeli olan abiyi yeniyor. Çaylarrr beleşşşş ;D ;D ;D
Sabah oldukça dinlenmiş olarak uyanıyorum. Dışarıda güneşli ama sert bir hava bizi bekliyor. Bir süre yattığım yerden Mehmet Yaşin'in ''Yakınname'' adındaki kitabından Foça izlenimlerini okuyorum. Sonra da fotoğraf makinamla balkondan çevreyi görüntülüyorum.
Sahildeki iskeledeki balıkçılar üşümelerine aldırmadan oltalarını atıyorlar.
Manzara karşısında yerimde duramayıp kabanımı giydiğim gibi dışarı çıkıyorum. Sahile iniş yolunda karşıma bu yorgun savaşçı çıkıyor.
Terkedilmişliğin hüznü içinde kaderine küsmüş öylece bekliyor (Gezenbilir off road grubundan birileri ''mesela Nadir bey'' beni bulur da eski günlerime döner miyim? diyor)
Sahildeki iskelede bu kez ben varım, balıkçılar oltalarını atıp, başka noktalara gitmişler...
öğretmen evinin sahilden görüntüsü;
Sahilde yürümeye başlıyorum ve tatlı bir sürpriz beni bekliyor. Havanın soğuğuna inat bir şeftali ağacı çiçek açmış.
Sahilde öğretmen evinin yan tarafında bir kamping var.Eriş kamping oldukça düzenli ama kışın etkisiyle terk edilmiş gibi görünüyor.
Kamptaki bir kaç karavan cıvıltılı yaz günlerinin özlemiyle soğukta bekleşiyorlar. Karavancı dostlara tavsiye edilir, rotaları üzerindeyse ziyaret etmeden geçmesinler.
Başka bir ağaç yaza ulaşmak için daha hevesli...
Gezimi noktalayıp odaya dönüyorum.Çocuklar kalkmış ve acıkmış. Kahvaltının ardından toplanıp Öğretmen evinden ayrılıyoruz.
Rotamız Eski Foça, bugün hava açık sokaklar bizi bekliyor.
Sahilde yürürken bu pisi pisileri güneşlenir buluyoruz...
Yürüyüşe devam,Eski bir taş ev gözüme takılıyor,
sırada bu eski cami var, adı Kayalar cami ve 1457 yılında inşa edilmiş.
Foça'nın sokakları çok hareketli. Her taraf alış-veriş mağazaları, Cafeler, balık restoranlarıyla dolu. Sırasıyla Foça restoran (Ayduran tavsiye etmişti) ve Celep restoran (Mehmet Yaşin kitabında öneriyor) görünüyor. Geziye devam ediyoruz.
Bu kedileri de bir oyuncakçının tezgahında uyuklarken yakaladım. Başlangıçta oyuncak olduklarını zannettim
Sahilde eski ama bakımlı evler de var;
Birden denizde yüzen iki pelikanı görüyoruz. Bu gün olduça şanslı günümdeyim
Bu golden ise teknesini bekliyor,
Uzaktan iki yelkenli süzülerek sahile yaklaşıyor. Oldukça gösterişli bir manevrayla dönerek geldikleri yönde uzaklaştılar...
Foça sokaklarında zaman zaman restore edilmiş evler görülüyor...
Evlerin arasında dolaşırken bu cj 5'i gördüm. İddialı bir off roadçıya benziyor.
Koyda iki wind sörfçüyü de yakaladım,
Beş kapılara geldik,
Son kare ise Foça öğretmen evinin görüntüsü. Burası eskiden Rum okuluymuş şimdi ise öğretmen evi olarak hizmet ediyor.
Gezimiz dönüş yolculuğu ile son buldu. Son söz söylemek gerekirse kalbim Foça'da kaldı ...
Sağ taraf Aliağa körfeziydi.Rafineriye gelen gemiler görünüyordu.İlk durağımız Yeni Foça (Foggia Nouva). Konaklayacağımız öğretmen evi burada.
Sahil görüntülerinden anlaşılacağı gibi hava yağışlı ve sert lodos esiyor. Fotoğraf çekmek için arabadan inmemle binmem bir oluyor. Biraz da fotoğraf makinemi ıslatma korkusuyla yakaladığım kareyi hızlıca çekiyorum...
Yeni Foça'da hayat durmuş gibi.Sezon dışı olmasının yanında havanın bozukluğu Foça'yı hayalet kasaba haline getirmiş. Sahildeki turumuzu tamamlayınca yönümüzü Foça'ya (Eski Foça-Fokaia) çevirdik. Ne de olsa görülecek yerlerin tamamı oradaydı. Yolda yanından geçtiğimiz bir koyun fotoğrafını çekmeden edemedim.Bildiğimiz Ege denizi sanki gitmişti...
Yolumuz üzerinde rastladığımız bu köy terkedilmiş havasındaydı. Mimari açıdan eski taş evlerden olduğu görülüyordu.
Yol kenarında askeri bölgenin yanında şirin bir fener vardı.
Foçaya geldiiiik...
Yolun kavşak noktasının sol tarafındaki tepede tarihi yel değirmenlerinin kalıntıları var. Restorasyon çalışmaları başlamış.2. ve 3. fotoğraflar daha sonra akşam karanlığında çekildiği için karanlık düşmüşler.
Foça adını eskiden sahilinde bolca görülen Foklardan almış. Bizim nasibimize ise sadece fok heykelleri düştü... ;D ;D
Sahilde tekneler bağlı. Tekneleri gördükçe hayallere dalıyorum. Binip uzaklara yelken açmak, denizler aşmak, kim bilir benim gibi kaç kişinin
hayalini süslüyor?
Bu arada eski dostlara da rastlıyorum. Bu eski ve yorgun karavan tüm sevimliliği ile bana gülümsüyor.
Sonra da bu tekneyi gördüm. Satılıkmış. Hemen hayalime döndüm, orada hemencecik alıversem, marşına bastığım gibi ayrılsam buralardan sonra da Yahya Kemal Bayatlı'nın dediği gibi ''Bir çok giden, memnun ki yerinden, çok seneler geçti, dönen yok seferinden'' desem...
Sahili çevreleyen yolu katederek koyun karşısına geçiyoruz. Burada Foça ve deniz manzarası eşliğinde termostaki çayımızı içiyoruz. Karşımızda Beşkapılar denen Foça kalesi.
Sonra da kıyıdaki gezimize devam ediyoruz. Karşımıza bu güzel fener çıkıyor. Geceleri ne güzel ışık veriyordur değil mi?
Bu günkü son gezilen yer bu cami.Fatih camisi adındaki bu yapı 15. yy da inşa edilmiş, tipik bir Foça taş binası,
Günün akşamında hepimiz yorgunuz. Öğretmen evinin aşçısı akşam için balık sözü verdiğinden rotamızı oraya çeviriyoruz. Sezon kapalı olduğundan restoranda fazla çeşit yok.Ama olanlar taze ve lezzetli. Acıkan karnımıza iyi geliyor. Izgarada yapılmış çıpranın resmini- yemeğe daldığım için -çekmeyi unutmuşum. Yiyenbilircilerden af diliyorum ;D ;D ;D
Akşam yemeğinden sonra nöbetçi memurla çayına tavla partimiz var. Oğlum Emre attığı düşeşlerle oldukça tecrübeli olan abiyi yeniyor. Çaylarrr beleşşşş ;D ;D ;D
Sabah oldukça dinlenmiş olarak uyanıyorum. Dışarıda güneşli ama sert bir hava bizi bekliyor. Bir süre yattığım yerden Mehmet Yaşin'in ''Yakınname'' adındaki kitabından Foça izlenimlerini okuyorum. Sonra da fotoğraf makinamla balkondan çevreyi görüntülüyorum.
Sahildeki iskeledeki balıkçılar üşümelerine aldırmadan oltalarını atıyorlar.
Manzara karşısında yerimde duramayıp kabanımı giydiğim gibi dışarı çıkıyorum. Sahile iniş yolunda karşıma bu yorgun savaşçı çıkıyor.
Terkedilmişliğin hüznü içinde kaderine küsmüş öylece bekliyor (Gezenbilir off road grubundan birileri ''mesela Nadir bey'' beni bulur da eski günlerime döner miyim? diyor)
Sahildeki iskelede bu kez ben varım, balıkçılar oltalarını atıp, başka noktalara gitmişler...
öğretmen evinin sahilden görüntüsü;
Sahilde yürümeye başlıyorum ve tatlı bir sürpriz beni bekliyor. Havanın soğuğuna inat bir şeftali ağacı çiçek açmış.
Sahilde öğretmen evinin yan tarafında bir kamping var.Eriş kamping oldukça düzenli ama kışın etkisiyle terk edilmiş gibi görünüyor.
Kamptaki bir kaç karavan cıvıltılı yaz günlerinin özlemiyle soğukta bekleşiyorlar. Karavancı dostlara tavsiye edilir, rotaları üzerindeyse ziyaret etmeden geçmesinler.
Başka bir ağaç yaza ulaşmak için daha hevesli...
Gezimi noktalayıp odaya dönüyorum.Çocuklar kalkmış ve acıkmış. Kahvaltının ardından toplanıp Öğretmen evinden ayrılıyoruz.
Rotamız Eski Foça, bugün hava açık sokaklar bizi bekliyor.
Sahilde yürürken bu pisi pisileri güneşlenir buluyoruz...
Yürüyüşe devam,Eski bir taş ev gözüme takılıyor,
sırada bu eski cami var, adı Kayalar cami ve 1457 yılında inşa edilmiş.
Foça'nın sokakları çok hareketli. Her taraf alış-veriş mağazaları, Cafeler, balık restoranlarıyla dolu. Sırasıyla Foça restoran (Ayduran tavsiye etmişti) ve Celep restoran (Mehmet Yaşin kitabında öneriyor) görünüyor. Geziye devam ediyoruz.
Bu kedileri de bir oyuncakçının tezgahında uyuklarken yakaladım. Başlangıçta oyuncak olduklarını zannettim
Sahilde eski ama bakımlı evler de var;
Birden denizde yüzen iki pelikanı görüyoruz. Bu gün olduça şanslı günümdeyim
Bu golden ise teknesini bekliyor,
Uzaktan iki yelkenli süzülerek sahile yaklaşıyor. Oldukça gösterişli bir manevrayla dönerek geldikleri yönde uzaklaştılar...
Foça sokaklarında zaman zaman restore edilmiş evler görülüyor...
Evlerin arasında dolaşırken bu cj 5'i gördüm. İddialı bir off roadçıya benziyor.
Koyda iki wind sörfçüyü de yakaladım,
Beş kapılara geldik,
Son kare ise Foça öğretmen evinin görüntüsü. Burası eskiden Rum okuluymuş şimdi ise öğretmen evi olarak hizmet ediyor.
Gezimiz dönüş yolculuğu ile son buldu. Son söz söylemek gerekirse kalbim Foça'da kaldı ...