Hafta sonu KIBRIS

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan edebiyatçı Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 57
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 22,626

edebiyatçı

Zirve
Mesajlar
1,669
Tepkime Puanı
5
Yer
Ankara
Şunu anladım ki ben yakın yada uzak bir tarihte herhangi bir seyahat planım yoksa çok mutsuz oluyorum.Bir yerden gelince bir sonraki seyahatimi planlamamışsam boşlukta kalıyorum.Aylar sonra gidilecek bile olsa bir planım varsa o aradaki zamanı gideceğim yeri araştırarak geçirmek benim için gitmek kadar zevk veren bir şey.Öğretmen olunca şubat tatilleri ve yaz tatilleri haricinde pek izin alma şansımız olmuyor. Ufak kaçamaklar için sadece hafta sonlarını değerlendirebiliyoruz. Kıbrıs gezimiz de küçük bir hafta sonu tatili olarak gerçekleşti.
Yaklaşık yedi sekiz ay önce Pegasus'un bir kampanyası vardı.Bu kış için yurt içi 19 liraya bilet satıyorlardı.Biz de bir hafta sonu değişiklik olur Antep'e felan gider kebap yer geliriz diye geçtik bilgisayarın başına.Şehir seçmeye çalışırken Kıbrıs biletlerinin de 49 lira olduğunu gördük.Antep kebapları mı Şefali kebabı mı diye bir tereddütte kaldık ama sonuçta Kıbrıs biletlerini de aldık. Daha önce Kıbrısı görmemiştik.Hem kışın soğuğunda Kıbrıs'ta biraz güneş görürüz,hem iş koşturmacasına iki günlük bir ara veririz hem de bolca hellim peyniri alırız dedik.7-8 aylık bir beklemenin ardından kasımın 19'unda yola çıktık. Ankara'dan bir saat 15 dakikalık bir uçuşun ardından sabah 10.30 gibi Ercan havaalanına indik.Otelimizi Girme'de ayırtmıştık. Havaalanındaki otobüslerle Girne'ye geçip sahil kenarında çok merkezi yerde olan otelimize yerleştik.Brıtıs otel sahile,kaleye ve marinaya çok yakın temiz bir otel.Kahvaltı dahil kişi başı 70 lira ödedik. Yürüyerek şehri çok rahat gezebildik.

Otelimizin kaleden görünüşü.

[attachment=1]

 

Etiketler
Ynt: Hafta sonu KIBRIS

Otelde biraz dinlendikten sonra ilk durağımız Girne'nin en güzel yeri olan eski liman ve Girne Kalesi oldu.Edindiğim bilgiye göre: Girne kalesi, Orta Çağ'dan bu güne kalan limana hakim durumda ve dikdörtgen planda inşa edilmiş. Kıbrıs'a yapılan Arap akınlarına karşı Bizanslılarca yapıldığı düşünülüyor.Kalenin kesin yapım tarihi kesin olarak bilinmese de araştırmalar kalenin M.Ö. III. ve II. yüzyıllarda yapıldığını gösteriyormuş.1946 yılından sonra kale bir ara polis koleji olarak ta kullanılmıştır. Daha sonra İngilizler tarafından ayaklanan Rumları hapsetmek amacıyla hapishane olarak kullanılan kale 1974 Kıbrıs Barış Harekatıyla Türk'lere geçmiştir.
Kalenin içindeki kafe de mis gibi kokan ağaçların altında birer Türk kahvesi içtik. Bu ağaçları İngilizler Afrika'dan getirmiş. Adını da söylediler ama şimdi hatırlamıyorum. Duyduğum en güzel çiçek kokularındandı.

[attachment=1]

[attachment=2]

[attachment=3]

[attachment=4]

[attachment=5]









 

Ynt: Hafta sonu KIBRIS

Kalenin içinde küçük bir müze ve Girne Batığı'nın kalıntıları var.Özellikle Girne batığı arkeolojik açıdan oldukça kıymetli bir esermiş.

[attachment=1]

[attachment=2]

[attachment=3]

[attachment=4]

[attachment=5]









 

Ynt: Hafta sonu KIBRIS

Ben kalenin tamamını çekemedim. İlk fotoyu kalenin büyüklüğü hakkında fikir olsun diye netten aldım.

[attachment=1]

[attachment=2]

[attachment=3]

[attachment=4]

[attachment=5]









 

Ynt: Hafta sonu KIBRIS

Kaleden limanın görüntüsü harika.Özellikle gün batımında manzara tam muhteşem oluyor.

[attachment=1]

[attachment=2]

[attachment=3]

[attachment=4]

[attachment=5]









 




Ynt: Hafta sonu KIBRIS

İlk günümüzü hellimli pide yiyerek ve Girne'nin merkezindeki çarşı ve marketlerde gezerek tamamladık. Bolca hellim peyniri ve çeşit çeşit macun aldık. Meyvelerden yapılan ve biraz reçele benzeyen macun denilen tatlılar mutlaka denenmesi gereken tatlar. Özellikle ceviz ve kabak macunu harikaydı.Hellim hariç diğer peynir çeşitleri de Türkiye'ye göre oldukça uygun fiyatta. Özellikle Hollanda kaşarları ve çedar peynirlerini buradakinin yarı fiyatına aldık.Geç saatlerde karnımız yine acıkınca ucuz yollu bir atıştırma olsun diye Simit Dünyası'nda ufak bir şeyler yiyelim dedik.İki hellimli simit iki çay ve bir dilim pasta aldık. Otuz yedi liralık bir fatura görünce yediklerimiz midemize oturdu.Bir simit sekiz liraymış. Sabahki kebaplara o kadar para ödememiştik.Hayatımda yediğim en pahalı simitti.

Bunlar da Girne sokaklarından görüntüler.

[attachment=1]

[attachment=3]

[attachment=2]

[attachment=4]

[attachment=5]









 

Ynt: Hafta sonu KIBRIS

Bu beyaz kilise otelimizin hemen arkasındaydı. Balkonumuzdan da çok güzel gözüküyordu. Kapalı olduğu için içini göremedik. Çevresindeki evler de Kilise ile uyumlu olarak beyaza boyanmış. Kapıları ve pencerelerindeki mavi renk ise ayrı bir güzellik katmış.

[attachment=1]

[attachment=2]

[attachment=3]

[attachment=4]

[attachment=5]









 

Ynt: Hafta sonu KIBRIS

Ağa Cafer Paşa Camii ve türbesi:

[attachment=1]

[attachment=2]

Tarih yazmıyordu ama sanırım Osmanlı çeşmesi.

[attachment=3]

[attachment=4]

[attachment=5]









 




Ynt: Hafta sonu KIBRIS

KIbrıstaki ikinci ve son günümüzün sabahında otelde kahvaltımızı yaptıktan sonra uzak yerlere gitmek için bir taksi çağırdık. Ters trafikte hiç deneyimimiz olmadığı için araba kiralamayı düşünmedik.Otel sahibinin yönlendirmesi ile çağırdığımız minibüs gerçekten çok rahattı.Hem eşya taşımadık hem de küçük kızımız rahatça öğlen uykusunu uyudu.Minibüs sabah 10'da bizi otelin önünden aldı. Önce Girne'de görmediğimiz Bellapais Manastırı ve St Hilarion Kalesi'ne gittik. Ardından Lefkoşa'ya geçip orada görmek istediğimiz yerleri gezdik. Gezi sonunda saat 16.00 gibi taksi bizi havaalanına bıraktı. Minibüse 160 lira ödedik. Biz şoförün rehberliğinden de çok memnun kaldık. Gitmek isteyenlere taksinin telefonunu gönderebilirim.
 

Ynt: Hafta sonu KIBRIS

Bellapais Manastırı Beşparmak dağlarında bir kayalık üzerine kurulmuş götük tarzında bir yapı. Merkeze uzak (sanırım 5 km kadardı) ve yüksek bir yerde olduğu için yürüyerek çıkmak zor.Manastırn olduğu tepeye tırmanırken Girne'nin zenginlerinin oturduğu Beylerbeyi denilen köyden geçiyorsunuz. Bu köyün ve manastırın manzarası muhteşem.Beylerbeyi'ne huzur yeri deniyormuş.
Bellapais manastırının adı Fransızca "Abbaue de la Paix"den (Barış Manastırı) türemiş.Burada kalanlar hep beyaz giyindikleri için Beyaz Manastır da denilmiş.Manastırın ilk yapımı 1198-1205 yılları arasına denk geliyor. 1187 yılında Kudüs'ü ele geçiren Selahaddin Eyyubi'den kaçıp Kıbrıs'a göçeden Augustinian mezhebi rahipleri bu kiliseyi yapmaya başlamış. Daha sonra Fransız kralı inşaatı tamamlamış. Bugün konser salonu olarak kullanılıyormuş. Duvarlarında kurşun izleri olan kilisenin süslemelerine ve bahçesindeki dört köşeye dikilmiş dev ağaçlara bayıldık. Şansımıza hava da çok güzel olunca manzara doyumsuzdu. Kıbrısta en beğendiğim yer liman ve bu manastır oldu.

[attachment=1]

[attachment=2]

[attachment=3]

[attachment=4]

[attachment=5]









 



Ynt: Hafta sonu KIBRIS

Girnedeki son durağımız St. Hilarion Kalesi oldu. Kalenin yapım tarihi bilinmemekle birlikte M.S. 10. yüzyılda kuzeyden gelen Arap akınlarına karşı adanın savunması için inşa edildiği düşünülmekte. Kale vaktinde oldukça ihtişamlıymış. Hatta çizgi filmdeki Pamuk Prenses'in sarayının bu kaleden ilham alarak çizildiğini yazmışlar. Kalenin en tepesine kadar tırmandık.Sanırım yarım saat kadar sürdü tırmanma. Hatta bazı yerlerde oldukça zorlu geçişler de vardı.Taş merdivenlerden inmek de çıkmak kadar zordu.Bir de kucakta bebekle iki kat daha zor bir yolculuk.Ama tepedeki manzara tüm yorgunluğa değiyor. Kale deniz seviyesinden 700 metre yüksekte. Girmeyi kuş bakışı görüyor.Kalenin duvarları 500 metre uzunluğunda ve 9 burçtan oluşuyor.

[attachment=1]

[attachment=2]

[attachment=3]

[attachment=4]

[attachment=5]