Hirvatistan'da 19 Gun - Mayis 2017

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan grkn-sa Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 99
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 30,922

grkn-sa

Kamp II
Mesajlar
419
Tepkime Puanı
1,233
Yer
Johannesburg
12 Mayis-30 Mayis 2017 tarihlerinde bir Hirvatistan gezisi yaptik. Hirvatistan 56 594 kilometre karelik yuzolcumuyle Akdeniz Bolgesinin yarisindan az bir bolgeyi kaplayan kucuk bir ulke. 4.2 milyon kisinin yasadigi ulkede gelirin %20si turizmden karsilanmakta. Sezon basi olmasina ragmen yolda karsilastigimiz arabalarin neredeyse ucunden birinin motokaravan olmasi bize ulkenin motokaravan turizmindeki yeri hakkinda iyi bir fikir verdi. Eski Yugoslav ulkeleri icinde halkin cogunlugunun Katolik oldugu tek ulke Hirvatistan.

Mayis 2017 itibariyle €1=7.4HRK (Kuna) ve dizel ortalama 8.5 Kuna/lt idi.

Gezimize Adriyatik kiyilarindan baslayip once Dalmacya bolgesini gezdik. Kiyiya paralel uzanan Dinar daglarinin cokmesi ile olusan dalmacya tipi kiyinin ozelligi girintili cikintili olmasi. Ayrica daglarin yuksek yerlerinin su ustunde kalan kisimlari bir cok adanin olusumuna yol acmis. Bu nedenle Hirvatistan'in Adriyatik Denizinde 1000den fazla adasi var.

Dalmacya kiyilarindan sonra Slovenia sinirina yakin ucgen seklinde denize uzanmis bir bolge olan Istria'yi gezdik. Bundan sonra da ulkenin karasal kisimlarina girerek Hrvatsko Zagorje bolgesini ve Zagreb cevresini gezdik.


Hirvatistan rotamiz. Geceledigimiz yerler yesil yildizla gosterilmistir.
 

Gürkan Bey, yazınızın devamını okumayı ve fotoğraflara bakmayı sabırsızlıkla bekliyorum.
 


12 Mayis Cuma:
Yunanistan, Makedonya, Arnavutluk ve Karadag'dan gecerek Hercek Novi'den sonra Hirvatistan'a girdik. Dubrovnik'in girisinde buyuk bir AVM gorunce para cekmek ve sim kart almak icin durduk. Sonra da AVM nin karsisindaki Camping Matkovica'da gecelemeye karar verdik (42.6252N 18.19242E). 110 Kuna (yaklasik €15), elektrik almadik. AVM'deki buyuk Konzum supermarketten aksam yemegi icin hazir yemek aldik. Daha sonra farkettigimiz uzere Konzum, Hirvatistan'in en buyuk supermarket zinciriymis. Lidl'dan daha fazla cesit bulundurmasi ve buyuk Konzum'larda hazir yemek satilmasi nedeniyle biz Konzum'u daha cok begendik.

13 Mayis Cumartesi:
Kamp mudiresinin tarif ettigi otobus duraginda Dubrovnik merkezindeki eski sehire gitmek icin beklerken Amerika'li bir ciftle tanistik. Kampin biraz ilerisindeki Sheraton Hotel'de kaliyorlarmis. O sirada onumuzde duran bir taxi adam basi 20 Kuna'ya gotururum deyince Amerika'lilarla birlikte taxiye dolustuk. Zaten otobuse 18 Kuna verecektik. Eski sehre yaklastikca yollar daraldi ve trafik cok sikisti. Yolun bir tarafina park etmis arabalar trafigi daha da zorlastiriyordu. Taxi soforu bu park yerlerinin ucretinin 1 saat icin 50 Kuna (yaklasik €7) oldugunu soyledi. Yine de bir tane bile bos yer yoktu! Motokaravanlari sehir merkezinde niye istemediklerini boylece cok iyi anladik. Yerinden kipirdayamayan taxiden eski sehire gelmeden indik. Zaten az bir mesafe kalmisti, onu da yuruduk.

Eski Şehir surları toplam 1940 metre uzunlukta ve ortalama 1,5 metre kalınlıkta. Eski Sehir'in yukaridan manzarasini seyretmek icin pek cok kisi uzerinde yuruyordu. Biz de aksama dogru gunes batisini seyrederek yurumeyi planlamistik. Fakat gecen sene 100 Kuna olan fiyatin bu sene 150 Kuna (€20) ya ciktigini duyunca vazgectik. Buram buram turist kazigi kokan %50 lik artisi kendimizce boyle protesto ettik . Yine de yurumek isteyenler icin Pile kapisindan eski sehire girince bilet ofisi Onofrio Çeşmesi'nin hemen yanında.


1319 yılında yapilmis olan Minçeta Kulesi.



Sehrin ana caddesi olan Stradun Caddesi ya da Placa Yaklaşık 300 metre uzunluğunda. Uzerinde hergun binlerce insanin yurudugu taslar cilalanmis gibi piril piril olmus . Caddenin sonunda 31 metre yüksekliğindeki Çan kulesi goruluyor.
 


Gun boyunca bu caddede gecit toreni eksik olmadi.


Stradun Caddesi'nin girişinde hemen sağda Büyük Onofrio Çeşmesi var. 15. yy da yasanan veba salginindan sonra bu cesme, sehre 12km uzaktan icme suyu getirmek icin yapilmis. Icme suyunun cok degerli oldugu o devirde cesme yapilirken ziyan olan her damla su icin mimar para cezasina carptirilmis!


Stradun Caddesi'nin girişinde, soldaki Fransisken Manastırı'nin duvarlarinda Maskeron adı verilen, baykusu simgeleyen bu cikintilar, duvardan sadece 15cm disarida ve eskiden su oluklari olarak kullanilirlarmis. Maskeron üzerinde durmayı başarıp, dusmeden t-shirt ya da gömleğini çıkartabilenlerin bütün sene şansli olacagina inaniliyor.



Stradun Caddesi'nin sonundaki Luja Meydanı'nda butun gun boyunca cesitli dans gosterileri ve konserler yer aldi.


Luja Meydani'nin ortasinda bulunan bu sutun Orlando Sütunu. Kentin ozgurlugu icin savasmis bir sovalye olan Orlando adina dikilmis.


Yine Luja Meydani'nda yer alan St. Blaise kilisesi.
 



Dubrovnik’in adını duyunca aklıma gelen bir çok şey var. Bunlardan bir tanesi de cılalanmış gibi parlayan sokakları.

Güzel resimler, bilgi dolu bir anlatım.

Gürkan Bey teşekkürler.
 



St. Blaise kilisesi icinde cam tabutta yatan St. Silvan. Dini ugruna olen St. Silvan'in vucudunun 1500 senedir curumeden kaldigina inaniliyor.


Rektor Sarayi sehrin yoneticisi olan Rektor'un yasadigi saray. Her ay degisen rektorler, gorevde bulunduklari sure icerisinde bu sarayda yasayip, etki altinda kalmamak icin aileleri ile gorusmezlermis.


Karsida Dubrovnik Katedrali.
 


Ana caddeden ayrilan sokaklar genellikle cok dar ve basamaklarla cikiliyor.





Daracik sokaklarda restoranlar da masalarini koyacak bir yer bulmus.

Oglen yemegimizi oradaki restoranlardan birinde yedik, Izgara balik , yaninda kizarmis patates (fish&chips) 85Kuna, salata 30Kuna.


Surlarin disindaki küçük liman. Karsidan gelen eski usul kalyon baska bir kasabadan yola cikan dugun alayini Dubrovnik'e getiriyordu. Daha sonra dugun alayi sarkilar soyleyerek nikahin kiyilacagi St. Blaise kilisesine yollandi.

Saat 20:00 den sonra otobus olmadigi icin 19:00'da otobus duragina geldik. Orada sabah taxiyle beraber geldigimiz Amerika'li ciftle karsilastik ve yine otobusle birlikte donduk.
 

Dubrovnik'i 15 yıl önce ziyaret ettiğimde kendimi orta çağda gibi hissetmiştim. Mükemmel bir şekilde korunmuş şehrin tarihi atmosferi oldukça etkileyiciydi.
Paylaşımlarınız için teşekkürler, devamını sabırsızlıkla bekliyor olacağım.
 



Gercekten Dubrovnik'in Hirvatistan'in diger sehirlerinden farkli, kendine ozgu bir atmosferi var. Biz Cumartesi orada oldugumuz icin olsa gerek ardi arkasi kesilmeyen dugunler, gosteriler ve konserler de sehre ayri bir hava katti.
 

14 Mayis Pazar:
Bugun planimiz 117km uzakliktaki Peljesac Burnu'ndaki Orebic. Once yol ustundeki Ston'a ugradik. Ston tuzlalari ile ve sehri cevreleyen surlari ile meshur. 5.5 km uzunlugundaki surlar Avrupa'nin en uzun surlariymis. Bu surlar 14yy da tuzlalari korumak icin yapilmis. Temmuz'dan Eylul'e kadar tuz toplama zamaniymis. Biz gittigimizde ne yazik ki hic tuz yoktu. Tamamen elle toplanan, dogal tuzlardan alamadik .


Sehrin surlari dagin tepesine kadar uzaniyor!


Ston surlari

Orebic'e geldigimizde saat 15:00 olmustu. Amacimiz karsidaki Korcula adasina gecmekti. Ferribot iskelesinin park yerine park ettik. 1 saat icin 10 Kuna diye bir levha olmasina ragmen para odenecek bir gise veya kimse goremedik. Ya sezon baslamadigi icin ya da Pazar oldugu icin mi bilmiyoruz. Kisi basi 13 Kuna vererek feribota bindik. Feribotta araba boldu ama bizim gibi yuruyerek binen yolcu yoktu. 15 dakikalik yolculuktan sonra feribotdan inince bunun sebebini anladik. Etrafta bir bilet gisesinden baska hic bir sey olmayan bir dag basina gelmistik. Bilet gisesindeki kadina Korcula'yi sorunca kadin ters bir sekilde 4km otede dedi. Bu arada feribottan inen arabalarin hepsi gitmisti. Ortalikta ne bir taxi ne de otobus vardi . Yarisi yokus yukari diger yarisi da yokus asagi olan 4km yolu yuruduk. Neyseki yurumeyi severiz. Ama kaldirimi olmayan bir yolda ve hizla gecen arabalarin yanindan yurumek pek zevkli degildi. Sonunda Korcula'ya varinca anladik ki biz yanlis iskeleden binmisiz. 100m kadar otedeki iskeleden Korcula sehrine direk gecen tekneler varmis. Eski Sehir'e araba girmedigi icin arabalari tasiyan feribot sehir disina isliyormus.


Korcula Hirvatistan'in 1000 i askin adalari icinde en gormeye deger olanlarindan biriymis. Tarihte uzun yillar Venedik'e ait olan bu sehir Venedik mimarisinin ozelliklerini tasiyor. Ayrica Marco Polo'nun dogum yeri olmasi ile de taniniyor.




Donuste dogru tekne ile donduk. Buna da kisi basina 12 Kuna verdik. Motokaravani biraktigimiz park yerinde geceledik (42.974228N 17.17618E).

15 Mayis Pazartesi:
Sabah erkenden yola ciktik. Bosna hudut kapisina geldigimizde saat 8:15'di. Anladigimiz kadariyla burasi sadece Hirvatistan cikis kapisiydi. Bosna'ya giris hudut kapisi yoktu. 10 dakika sonra yine birtek Hirvatistan hudut kapisindan gecerek tekrar Hirvatistan'a girdik. Bugunku planimiz Bosna Hersek sinirlari icerisinde olan Kravica Selalelerini gormek oldugu icin rotamizi Nova Sela / Bijaca kapisina cevirdik. Bir sure sonra parali olan yola 10 Kuna verdik. Bu yola girerken gisedeki makinadan kart aliniyor sonra cikista karti verip para odeniyor. Biz karti alip, giseden gecer gecmez polis durdurdu. Pasaport, yesil sigorta ve ehliyet istedi. Bunlari alip arabasina gitti. Bir sure sonra geri geldi ve evraklarimizi geri getirdi. Sorunsuz yola devam ettik. Saat 10:00'da hudut kapisina geldik. Bu sefer hem Hirvatistan (Nova Sela) hem de Bosna Hersek tarafinda (Bijaca) kontrolden gectik. 10:30'da Kravica selalelerine varmistik. Giris kisi basina 4KM (Konvertible Mark)= €2. Park yeri icin de €2 verdik. Burada Euro gectigi icin para bozdurmaya gerek olmadi. Gece de park yerinde kalabilecegimizi ogrenince memnun olduk. Dubrovnik'teki fahis park yeri fiyatlari ve sayisiz yasaklar ve kurallardan sonra burada kendimizi rahat hissettik (43.158913N 17.607859E).


28m. den dokulen ve 120mlik bir alani kaplayan Kravica selalelerini umdugumuzdan cok daha guzel ve gorkemli bulduk.

 

16 Mayis Sali:
7:00'de yola ciktik. Bosna'da gelirken parasiz gectigimiz otobana bu sefer €1.39 verdik. Gelirken gectigimiz hudut kapilarindan tekrar gecerek Hirvatistan'a girdik. Otoban'in Hirvatistan tarafinda da yine 10 Kuna verdikten sonra ilk cikistan otobani terkettik. Sahil yolundan guzel manzaralar esliginde Split'e geldik. Sehir merkezine yakin bir park yeri bulduk. Saati 5 Kuna olan park yerine 3 saatlik para atip sehir merkezini dolasmaya basladik.


Split

Oglen yemegi vakti gelmisti. Hirvatlarin tercih ettigi bir yer olarak tavsiye edilen Buffet Fife'yi bulduk (43.507639N 16.433878E) ve bu yoreye ozgu ünlü yemekleri Pasticada ismarladik (79 Kuna).


Dana etinden yapilan bu yemek koyu bir sosun icinde geliyor ve yaninda gnocchi ile servis ediliyor. Son derece buyuk ve doyurucu olan porsiyonlarda et cok yumusak ve agizda dagiliyordu ama sosun icinde alisik olmadigimiz bazi baharatlar yuzunden tadi biraz degisik geldi..


Diocletian Katedrali



Burasi Imparator Diocletian icin MS 3.yy'da bir mosole olarak yapilmis. Diocletian hristiyanlara yaptigi iskenceler ile taninan bir imparatormus. Olumunden sonra Roma imparatorlugu hristiyanligi resmi din kabul etmis. Hristiyanlar da Diocletian'in mosolesini hiristiyan katedraline cevirerek O'ndan oclerini almislar.



Isteyen Romali askerlerle hatira fotografi cektirebiliyor .


Park yerine suresi dolmadan, 18:00'den once ulastik. Trogir'e yola ciktik. Trogir'in 2km disinda olan Camping Seget'de geceledik. 134 Kuna, elektrik haric (43.51832N 16.22432E). Cok duzenli ve temiz bir kamp olani olan Seget'i cok begendik. Resepsiyonda calisanlar da cok cana yakin ve yardimseverdi. Yolu dusenlere tavsiye ederiz.



Camping Seget.
 

17 Mayis Carsamba:
Camping Seget'den check out saati olan 13:00'de ayrildik.



Ana karaya bir yol ile bagli adanin uzerinde kurulmus olan Trogir'in eski sehrini uzaktan goruntulemekle yetindik.



Sibenik yakinindaki Krka Milli Parki'nin bir parcasi olan Krka Nehri'nin uzerinden gectik. Rengi deniz mavisi olan bu genis ve derin nehir uzerinde seyir yapan bir cok tekne gorduk.

Zadar'a gelip Autocamp Borik'e yerlestik. 175 Kuna. Fiyata elektrik dahil. (44.134936N 15.216016E). Hirvatistan'da campinglere Autocamp deniyor. Campingin onunden kalkan otobusle 3.5 km otedeki sehir merkezine geldik. Otobus icin kisi basina 10 Kuna verdik. Eski sehir burada da sehire bir yolla baglanan bir ada uzerindeydi.


Eski Sehri Yeni Sehire baglayan kopru.



Bize daha once gordugumuz eski sehirlerden pek farkli gelmeyen yapilari cabucak fotograflayip esas gormek istedigimiz yere, deniz kenarina yollandik.

Deniz kenarindaki platformun altina 2005 yilinda, 35 tupten ve resonans yapan buyuk bir bosluktan olusan bir deniz orgu yapilmisti (44.117346N 15.220015E). Bu orgu deniz dalgalari ve ruzgar caliyordu. Dalgalarin buyuklugu ile orantili olarak sesin yuksekligi ve olusturdugu notalar degisiyordu. Boylece ilginc bir konser halini aliyordu.



Gunesin batimini deniz orgu konseri esliginde izledik. Orgun uzerindeki basamaklar da bu konser salonunun en populer koltuklariydi .


Havanin cikis delikleri
 

Ayrica deniz orgunun hemen yaninda yine ayni mimar tarafindan yapilmis "Gunese Selam" denen baska bir ilginc tasarim yer aliyordu. Yerde cam panellerden olusmus bir buyuk yuvarlak ve degisik buyuklukte daha kucuk yuvarlaklar vardi. Gunes ve gunes sistemini canlandiran bu cam paneller gunduz gunes isigini depolayip gece bir isik solenine donusuyorlarmis.


Gunes.



Dunya.



Diger gezegenler

 



Havanin kararmasini heyecanla bekledik ama ne yazikki gunesin panellerinin cogu bozulmustu. Ancak bir kaci isik veriyordu.


Karanlikta kalmis bir gunes


Calisan panellerden biri.



Neyseki dunyamiz gece piril piril isik saciyordu
 

SON KONULAR - FORUM

BENZER KONULAR