Ynt: İsrailli Yolcudan Genetiği Değiştirilmiş Kaçak Domates Tohumu
Bu konu uzmanlık alanıma girdiğinden aydınlatma gereği duydum.
Genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) ve melez organizmalar farklı şeylerdir.Günümüzde entansif tarımda
kullanılan tohumların tamamı melez tohumlardır.Melez organizmalar uzun yıllar süren çaprazlama denemeleri
sonucunda melez azmanlığı (heterozis) denilen oluşuma sebebiyet verecek anaçların çaprazlanmasıyla elde edilirler.
Heterozis konusunu şöyle açıklayabilirim: örneğin elimizde ortalama 30 gr. yumurta yumurtlayan tavuklarımız olsun.
Bilinçli bir üretici elbette bu tavuklardan en iri yumurtlayanlarını ( tabi ki en sağlıklı en iri ve en iri yumurta verimine
katkıda bulunabilecek horozlarla birlikte) damızlık olarak ayıracak, sürüsünü bunların dölleri üzerine kuracaktır.Bu
durumda yıllar içerisinde giderek yumurta veriminin ve yumurta iriliğinin artması kaçınılmazdır.Biz buna
pek çoğunuzun bildiği gibi ''yapay seleksiyon'' diyoruz.Yapay seleksiyonla yumurta verimi bir bir noktaya kadar
artabilir.Yani 4-5 yıl sonra yumurta ağırlıklarının 30 gr. dan 40 gr. ortalamasına çıkması beklenen sonuçtur.Kimi
zaman teasadüfen, kimi zaman da bilinçli ırk oluşturma çabalarıyla öyle iki ırk tavuk ve horoz yetiştirirsiniz ki bunların
çaprazlanmasından elde edilen tavukların yumurta ağırlığı ortalaması 50gr. olur.Biz buna melez azmanlığı (heterozis)
diyoruz.Elbette üretici bu ırkları (parent stock) bir hazine gibi elinde saklar ve pazara sunmaz.Çünkü mantıklı olan
50gr.lık yumurtaları yumurtlayan civcivleri yüksek fiyattan pazarlamaktır.Bazen de grand parent, hatta grand grand
parentler elde tutularak parent stocklar pazarlanır.Çiftçi 50 gr. yumurta yumurtlayan tavuklardan istediği kadar döl
almaya çalışsın, bunlar kendi aralarında çaprazlandığında genetik açılım gösterecek, yavruları asla aynı verime
ulaşamayacaktır.İşte bizim İsrail'den yada diğer ülkelerden ithal ettiğimiz tohumlar buna benzer. Bunlar F1
melezleridir.Kendi aralarında çaprazlanarak üretildiğinde belki de 1000 tohumdan ancak bir tanesi anaçların genetik
yapısına sahip olur.F1 tohumları kimi zaman da infertildir.Üretilmeleri mümkün olmaz.
Buraya kadar olan kısım canlının orjinal yapısına ve genel ekolojiye müdahele anlamı taşımaz.Bu ticari bir
yaklaşımdır ve temeli uzun ve meşakkatli çalışmalara, araştırmalara dayanır. F1 melezleri çevre için tehdit
oluşturmazlar.Örneğin yüksek verimli F1 melezi bir domates tohumu kendi arasındaki 2-3 çaprazlamadan sonra
bildiğiniz düşük verimli köy domatesi formuna ve hatta belki yabani formuna döner.Üretici bu yüzden her yıl dünya
paralar ödeyerek F1 melezi tohumları almak zorundadır.
GDO lar ise canlının genetik yapısına doğrudan müdahale ile elde edilirler.Örneğin domatesin
kromozomlarından birine fare geni aşılayarak. İşin etik boyutu başka yana, GDO lardan elde edilen besinlerin insan
sağlığı için tehdit oluşturduğu bu güne kadar ispatlanabilmiş değil. Karşı çıkan grupların, kendim de içinde olmak
üzere söylediği şey şudur: ''Ne yediğimizi bilmek istiyoruz.'' Örneğin balık allerjisi olan birisi bilmeden balık geni
aşılanmış mısır yediğinde ne olacak? Bu uygulamanın savunucuları ise henüz insan sağlığı ve ekoloji açısından zararlı
olabileceği yönünde bir kanıt bulunmadığı, aksine verimi çok yüksek ve masrafsız olan bu uygulamanın dünyadaki
açlık sorunu için bir çıkış olduğu, hastalıklara dayanıklı türler elde edileceği için çok daha az tarımsal ilaç kullanılacağı,
bunun da hem ekonomik, hem de ekolojik olarak çok daha fazla fayda getireceği yönünde beyanatlarda
bulunuyorlar.Ancak her ne hikmetse bu teknolojinin mimarları GDO ları kendi ülkelerinde değil hep 3. dünya
ülkelerinde tarımsal faaliyete sunuyorlar.
GDO lar, ilk paragrafta anlatmaya çalıştığım F1 melezi tohumlar gibi değil. BUNLAR ÇOĞALABİLİYORLAR.
TOPRAĞA BİR KEZ BULAŞTI MI BİR DAHA SÖKÜP ATMAK YA DA VAR OLAN TÜRLERİN ARASINDAN BUNLARI
AYIKLAYABİLMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR.
Artıları ve eksileri tartışılabilir ancak, GDO ları BİR EKOSİSTEME SOKMAK GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN BİR YOLDUR.