Kasla Git; Erden Eruç

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan SEVAL Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 15
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 10,853

SEVAL

www.sevalduban.com
Mesajlar
3,866
Tepkime Puanı
39
Web
www.sevalduban.com
24 Aralık 2008

imperiaflex_0_0_0.jpg


Hiç sorun çıkmadan teknemi kaldırıp VANILLA şilebinin güvertesindeki ambar kapaklarının birinin üzerine indirdik.
Bu donduruculu şilep ton balığı yükünü getirip burada boşaltmıştı ve Papua Yeni Gine’ye taşınmak üzere yük
almasını bekliyorduk. O sularda avlanan Frabelle filosuna götürülmek üzere yeni balık ağları da yüklenecekti.

Beni teknenin yüklenebilmesi için 2 numaralı ambar kapağının kapanmasını beklemek zorundaydım. Gemideki dört
ambardan biri olan bu ambarın yüklemesi bitince kapanan kapağın üzerine benim teknemi indirecektik. Bu işlem
Salı gündüz halledilir diye düşünüyordum, ancak hava karardığında hala teknem gemiye yüklenmemişti.

Frabelle misafirhanesinde kalan havlu, ayakkabı ve giyecek gibi son bir kaç parça eşyamı, bu akşam gemide kalırım
diye beraberimde getirmiştim. Bu şilep, beni Mayıs ayında taşıyan PRIMROSE şilebinden daha ufaktı ve ikinci
kaptanın kamarasına bitişik bir toplantı odasının sediri bana yatacağım yer olarak gösterildi. Klimalı bu oda gecenin
sıcağında nisbeten rahattı. Geminin yüklemesi gece sürerken biraz kestirdim...

Saat 01:20’de uyandırıldım. Uyandığımda Bob Bismar’ın beni çağırdığı bir rüya görmekteyim gibi gelmişti, meğer
Bob toplantı odasına gelmiş beni uyandırmaya çalışıyormuş. “Tekneyi geminin yanına getirdik efendim,
yükleyebiliriz” deyince, video kameramı ve fotoğraf makinamı yakalayıp bir acele gemiden indim.

Bu işlem için daha önceden biraz kafa yormuştuk. VANILLA’nın vinç kolu
PRIMROSE’a göre daha kısaydı ve geçen seferki gibi kaldırma bantı niyetine
kullanacak yangın hortumumuz yoktu. Onun yerine teknenin altına
borulardan yaptığımız ve kalın bir iple kaldırmamızı sağlayacak bir kundak
vardı. Teknenin iki yanında bu ip dik olarak yukarı çıksın ve vincin kaldırma
noktasına açı yapıp tekneyi iki yandan ezmesin diye ipleri ayıracak iki tane
tahta çubuk yapmıştık.

Karadaki tekerlekli vinç iskeleden tekneyi kaldırıp doğrudan VANILLA’nin
ambar kapağının üzerine indirdi. Teknemin kıçı biraz boşlukta kalsın
istedim, böylece teknemi denize indirmeden önce dümenini takip ayarını
yapabilirdim. Tekne kapağın üzerine indikten sonra geriye bir tek bunu bağlayıp tespit etmek kalmıştı. Yarım saatte
günlerdir beni düşündüren bu işlemi kazasız halletmiştik. Artık rahat bir nefes alabilirdim.

Şimdi 1 numaralı ambara kalan balık ağlarının yüklenmesini bekliyoruz. O da kapandıktan sonra oğlene kalmaz
Papua Yeni Gine sularına doğru seyretmeye başlarız.

Facebook ile ilgileniyorsanız, orada Around-n-Over adı altında bir “cause” başlattık. Kendiniz yazılarak ve çevrenizi
davet ederek oradaki katılımı arttırmalıyız. Facebook Cause sisteminde bağış yapmak da mümkün. Eğer bu
Türkiye’den mümkün değilse, menüdeki Yardım Edin sayfamıza giderek bu kampanyaya nasıl katılabileceğinizi
görebilirsiniz. Orada banka havalesi ve PayPal yöntemleri mevcut. Bu cause aracılığıyla ben nasipse Avustralya’da
karaya çıkana kadar denizde gececek olan sürede, İlkokullara Yardım Vakfı yararına 5.000 dolar derlemek hedefini
koydum. Around-n-Over olarak bu sayede toplanacak toplam miktara biz de 5.000 dolar kadar denk katkı
yapacağız. Yani siz kendi çevrenizden 50 tane 100 dolar bulabilirseniz, biz de onun üzerine ekleyeceğiz!

İLKYAR, yurdumuzun kırsal bölgelerindeki Yatılı İl Bölge Okullarımızda temel eğitimlerini almak için gelen minik
öğrencilerimizin ihtiyaçlarının sağlanmasını hedefliyor. Geçen sefer ben Pasifik’te çabalarken sürdürdüğümüz
kampanya sırasında bize dostlarımızdan İLKYAR için 23.292 dolar bağış ulaşmıştı. Bu miktara denk bir bağışı
Washington merkezli Turkish Coalition of America sağlayınca, hepinizin sayesinde 46 küsur bin dolar İLKYAR’a
ulaştı. Katılanlara çok teşekkür ediyorum. Şimdi belki sizler kendi dostlarınızı da teşvik edersiniz...

Erden.
 

Etiketler
Ynt: Kasla Git; Erden Eruç

Around-n-over Vakfı'nın amacı

Çocuklara kas gücü ile gerçeklestirilen arastırma ve yolculuklardan esinlenerek hazırlanmıs eğitim
faaliyetleriyle ilham vermek, onları bilgilendirmek.
Çocukların daha iyi birer yurttas olabilmeleri için sağlık, özveri ve azim değerlerini islemek, onları
doğaya sahip çıkmaları için tesvik etmek, sigara içmemelerini telkinde bulunmak.
Kendine yetme mücadelesinde olan gelismekteki toplumlara temel eğitim amaçlı kaynak,
uzmanlık ve tesis sağlamak.

İLKYAR Vakfının da amacı kısaca çocuklara okumayı sevdirmek…
Tesekkür ederiz sevgili Erden, yolun açık olsun…

www.ilkyar.org.tr
 

Ynt: Kasla Git; Erden Eruç

'Altı Zirve' Projesi
Erden Eruç, dünyada ilk kez gerçekleştirilecek olan, kas gücüne dayalı bir projeye imza atıyor. 'Altı Zirve' adlı proje süresince Eruç, altı kıta arasındaki okyanuslarda kürek çekerek ilerleyecek, karaya ulaştığında bisiklete binecek ve Güney Kutbu hariç, yolu üzerindeki her kıtanın en yüksek zirvesine tırmanacak. Hiçbir motorlu araç kullanmadan yola devam etmeyi amaçlayan Eruç, karaya çıktığı noktadan itibaren zirvelerin her birine doğru kas gücüyle ilerleyecek.

Eruç 2003 yılında, kas gücüyle gerçekleştireceği yolculuklar sırasında edineceği tecrübeleri özellikle ilköğretim öğrencileriyle paylaşmak amacıyla kâr amacı gütmeyen Around-n-Over Vakfı'nı kurdu. Toplam 6 yıl sürecek olan 'Altı Zirve' projesi sırasında, Around-n-Over Vakfı tarafından haber ve eğitim içerikli bilgi paylaşımı sağlanarak, insanoğlunun sadece kendi gücüne dayanarak doğayla mücadelesi gözler önüne serilecek. Bu sayede, yolculuk sırasında yaşananlar, öğrenilenler ve düşünülenler, özellikle öğrencilerle paylaşılabilecek. Around-n-Over Vakfı ve Erden Eruç, bu projeyle, öğrencilere dünyayı tanıtacak yeni bir pencere açmayı amaçlıyor. Erden Eruç ayrıca, İLKYAR Vakfı aracılığıyla Türkiye'deki öğrencilere de katkı sağlamayı planlıyor.
 

Ynt: Kasla Git; Erden Eruç

ERDEN ERUÇ

•Yüksek Makina mühendisi, MBA sahibi.
• 1961 doğumlu.
• ABD’de kar amacı gütmeyen Around-n-Over Vakfı’nın kurucusu. ( http://www.around-n-over.org/tr/kurum/ )
• Altı yılda devrialemi gerçekleştirmeyi hedefleyen Eruç, kendini sınırları aşmaya ve hayallerine kas gücüyle ulaşmaya adadı.
• Kaybedilen arkadaşların anısını yaşatmak amacıyla kurulmuş olan Around-n-Over, Türkiye'de İLKYAR Vakfını desteklemek gibi hayır amaçlarının yanında, kas gücüyle yapılan bu yolculuk boyunca edinilen tecrübelerin eğitim amacıyla paylaşılmasını hedef kılıyor.
• Devrialem yolculuğu sırasında yolunun üstündeki altı kıtanın herbirindeki en yüksek zirveye tırmanacak
• Yolları bisikletle, okyanusları yedi metrelik bir tekneyle, dağları da yürüyerek, hep kas gücüyle aşacak
• "Altı Zirve Projesi" adını verdiği bu maceranın tırmanışları, birlikte kaya çıkışı yaparken düşüp hayatını kaybeden dostu İsveçli dağcı Göran Kropp'a adandı
• 2003 yılında Seattle'daki evinden Kuzey Amerika'nın en yüksek noktası McKinley'e ulaştığı yolculuğunda Erden, kendi dağcılık yükünü bisikletle bir treylerde Göran usulü çekiyordu. Böylece projedeki ilk zirve tamamlandı
• 2006’da bir yan projeyle Atlantik geçişini tek başına başararak, "kürekle okyanus geçen ilk Türk” ünvanını kazandı. Tarihte bu geçişi başaran 33ncü kişi oldu.
• Pasifik geçişi için San Francisco'nun hemen kuzeyindeki Bodega Bay Limanı'ndan 11 Temmuz 2007 tarihinde kürekle denize açıldı. Böylece Eruç, özellikle Aktaş Group'un sponsorluğunu üstlendiği devrialem yolculuğuna başlamış oldu.
• Pasifik'te kürekle çabalayan Eruç, 312 gün sonra 2008 Mayısında Papua Yeni Gine sularına erişti. Tayfun mevsiminden sonra 2009 Ocak ayında aynı noktadan tekrar başlayıp 20 gün sonra Papua Yeni Gine'nin kuzey kıyısındaki Finsch Harbor'da karaya çıktı. 2009 sonbaharında tekrar devam edecek. Hedefi, projedeki ikinci zirve olan Avustralya’nın en yüksek noktası Kosciuszko’ya kas gücüyle ulaşmak.
• Pasifik’te geçirdiği 312 günle, "denizde en uzun süre kalan solo kürekçiye" dair Guinness Dünya Rekoru'nun yeni sahibi oldu.
• 2009 Mayıs itibariyle İLKYAR Vakfı için 52 bin doları aşan nakit katkı derlendi.
•"Eşim Nancy, projemin temel taşı, onsuz başaramam. Bana "bu işi yapabilirsin" diye izin vermenin ötesinde, yaptığımın anlamına inanmış, bu yolda benimle ilerlemeye hazır, ‘yapabilirsin’ diye omuz veren bir kişidir. Ona büyük borcum var..." diyor Erden Eruç.

n7987745813_3683.jpg
 

Ynt: Kasla Git; Erden Eruç

KAS GÜCÜYLE DEVRİÂLEM – ERDEN ERUÇ RÖPORTAJI (Pasifik Geçişi)

*Böyle bir yolculuğa çıkmak için ciddi bir sermaye ve sponsorluk desteği gerekli, bu konudaki geliri nasıl sağladınız?
Altı Zirve Projesi'ni başlatıp projenin ilk zirvesi olan Alaska'daki McKinley'e ulaşmak için emeklilik fonumu bozdurup birikimlerimi kullandım. Teknemi alabilmek için eşimle Seattle'da şehir merkezindeki manzaralı dairemizi satıp, yerine daha uzakta makul bir eve taşındık. Aradaki fark, teknenin masraflarını karşıladı ve aylık emlak kredisi ödemelerinden yaptığım tasarrufla, ben yokken eşimin tek maaşla geçinebileceği düzen alındı.

Pasifik Okyanusu geçişimin ana sponsorluğunu Aktaş Group (www.AktasGroup.com) üstlendi. Bana bu zorlu yolculuğumda inanıp destek veren Aktaş, tıpkı benim kurduğum Around-n-Over Vakfı gibi, gençlere farklı vizyonlar kazandırmayı, onların kişisel gelişimlerine katkı sağlamayı hedefliyor.

Amerika'da bana hizmet sunan, malzeme veren, ya da indirimli fiyat veren sayılı şirketler var. Türkiye'den MKG Partners ile Marjinal Reklam ve Tanıtım şirketleri ile beraber çok verimli çalışmalar yapmaktayız. Adalar Kürek Kulübü üyeleri ve ENKA Spor Vakfı nakit darboğazını azaltmamıza yardımcı oldular. Kişisel bağış yapan arkadaşlarımız oldu ve eşimle beraber yüklendiğimiz maddi külfeti onların yardımıyla biraz da olsa hafifletebildik.

*KaslaGit.com sitesinde sponsorluklara ayrılan bölümler var ve hâlâ sponsorluk gerektiren ihtiyaçlarınızın olduğu görülüyor. Atlas Okyanusu'nu kürekle geçen ilk Türk olmanız, bu konuda Türkiye'ye gurur kazandırmalı ve firmaların böyle bir projeye destek çıkmaları için yarışmaları gerek. Türkiye'nin projenize bakış açısı ve destekleri hakkındaki geri dönüşümleri nasıl?

Gurur duyduğunu söyleyen çok kişi oldu. Zaman içinde bu projenin tanıtım değeri arttıkça verilen desteğin de artacağı kuşkusuz. Yapılanın önemini anlatmak gerekirse, Everest'e şimdiye kadar çıkanların sayısı 3.000'i aşmıştır. Sadece geçen sezonda 450 kadar dağcı zirveye ulaşmıştır. Londra merkezli Okyanus Kürekçileri Derneği'nin istatistiklerine göre tarihte kürekle okyanus geçenlerin sayısı yaklaşık 300'dür. Bunlardan 70 kadarı tek başına üç okyanustan birini geçebilmiştir.

Pasifik'te doğu batı yönünde tek başına geçişi yapanlar parmakla sayılır. Kas Gücüyle Devriâlem projesinde ilk safha olan Pasifik geçişimde 312 günle, en uzun süre denizde kalan yalnız kürekçiye dair Guinness Dünya Rekorunu devralmış bulunmaktayım. Daha önce Atlas Okyanusu geçişimle ilgili çıkan haberler de göz önüne alınırsa şimdiden bu projede milyon dolarlarla ölçülen bir tanıtım değeri yaratmış bulunuyoruz. Yılbaşında yeniden Pasifik okyanusuna geri dönüp üç ay boyunca Avustralya’ya ulaşmaya çabalayacağım. Daha sonra Hint Okyanusu geçilip, Everest dahil ayrı kıtalarda en yüksek zirveler de tırmanılacak.

Pasifik geçişiyle birlikte Aktaş Group (www.AktasGroup.com) desteğini kazandık. Şahap Aktaş, şirketini alanında dünya pazarlarında hatırı sayılır bir pay kapmaya hazırlayan, diğer yandan da endüstriye evsaflı işçi kazandırmak üzere özel meslek eğitimine odaklanan bir vakfı hayata geçiren birisi. Eğitime katkıda bulunmayı amaçlayan ve dünyada ilklere imza atmak isteyen bir Türk'ün kurduğu hayalleri, ancak benzer düşünceleri olan birisi anlayabilirdi. Aktaş Group ile şimdi beraber çalışıyor olmam bir tesadüf değil, hem büyük bir nimet, hem de çok doğal bir sonuç. Böyle ilkeleri olan kurumlarla elbet buluşacağız.

*Yaptığınız eylem "çılgınlık" olarak nitelendiriliyor. Bu maceranın hayati açıdan oluşturacağı tehlikeleri göz önüne aldığımızda, bu görüş gerçeklik doğuruyor mu sizce?

Herkes benim yaptığımı kendi gözlerindeki mercekle görme eğiliminde. Kendi hayat tecrübeleri, benim yaptığımda ne gördüklerini belirliyor. Dolayısıyla başkalarının çılgınlık addettiği bir mücadeleyi ben severek göğüsleyebiliyorum. Bende senelerin birikimiyle var olan bilgi, tecrübe, hazırlık, araştırma, öngörü, metanet, azim gibi sayabileceğim bir çok özellik sayesinde yola devam etmem mümkün oluyor.

*Yolculuğunuz süresince herhangi bir tehlike ile karşılaştınız mı, sizi en çok zorlayan durum ne oldu?

Ocak ayıydı yanılmıyorsam, teknem gece ben kabinde uyurken serseri bir dalgayla devrildi, sonra bir hışım tekrar doğruldu. O arada deniz beni tavana attı, güverteden malzeme kaybettim ve havalandırma deliğinden içeri giren suyu boşaltmak için çabalarken kabin kapağı açık, tehlikeyi göze almak zorunda kaldım. O badireyi nispeten kolay atlattım.

Karadayken en büyük tehlike trafik doğal olarak, zira bisikletle treylerimde yük çekerek yol kenarından ilerlemem ve sürücülerin iyi niyetine güvenmem gerekiyor. Örneğin Alaska’daki tırmanışımdan dönüşte ağır yükümü yokuş yukarı iterken, bir karavan çok yakın geçti ve tekerleği sol ayak parmağıma dokundu. Böyle zamanlarda insan bir lahavle çekip, yola devam ediyor...

17 Mayısta Papua Yeni Gine sularındayken erzak ikmali yapılamayınca tayfun mevsiminin de başlamış olması nedeniyle geçişime ara vermiştim. Pasifik, 312 gün boyunca beni sürekli batıya sürüp zor bir noktaya getirmişti. Şimdi yapılması gereken bu geçişimi tamamlayıp tekneyi karaya getirmek. Daha uygun rüzgârların oluşacağı Aralık ayı sonunda aynı noktaya geri dönüp adalar ve mercanlıkların arasından sıyrılarak Avustralya’ya ulaşmaya çalışacağım. Bu tehlikelerin yanında Mart ayı Mercan Denizi’nde kasırga mevsimidir... Ek olarak civardaki gemiler tehlike yaratabilir.

*Altı yıl boyunca, altı kıtanın en yüksek altı zirvesine tırmanacak, okyanusları tekneyle tek başınıza kürek çekerek aşacak, karada bisikletin pedallarına asılacaksınız. Peki, bu yolculuğa çıkmadan önce nasıl bir hazırlık yaptınız?

Atlas okyanusu geçişim, Pasifik'teki yolculuğumu kesinlikle daha emniyetli kıldı. O sayede hem tecrübe kazandım, hem de teknemin eksiklerini giderip daha emniyetli hale getirdim. Senelerin tecrübeleriyle edinilmiş "risk yönetimi" bilgileri, harita ve seyir konularında doğal gelen geçişler ve temel doğa sporu birikimim, gerekli ihtisası çabuk edinmemi sağladı. Dağcılık tecrübem fazlasıyla yeterli, zaten idman olsun diye düzenli bisiklete binerdim. Bir kere projeye başlama cesaretini bulunca iş, nakit ve diğer kaynakları derleyip yola koyulmaya kaldı. Bu aşamada artık proje aksamadan tamamlanmalı.

*Kurucusu olduğunuz Around-n-Over vakfı hakkında bilgi verir misiniz?

Çabalarımızı kurumsallaştırmak, projemi eğitim amacıyla değerlendirmek ve desteklemek amacıyla, Ocak 2003'te, oturduğum Seattle şehrinde Around-n-Over Vakfı'nı kurdum. Vakıf, çocuklara kas gücü ile gerçekleştirilen araştırma ve yolculuklardan esinlenerek hazırlanmış eğitim faaliyetleriyle ilham vermeyi; çocukların daha iyi birer yurttaş olabilmeleri için sağlık, özveri ve azim değerlerini işlemeyi; doğaya sahip çıkmaları için onları teşvik etmeyi; sigara içmemelerini telkin etmeyi; gelişmekte olan toplumlara temel eğitim amaçlı kaynak, uzmanlık ve tesis sağlamayı amaçlıyor.

Daha önce de bahsettiğim gibi Türkiye'de İlkokullara Yardım Vakfı'na (İLKYAR - www.ilkyar.org.tr) destek vermekteyiz. Örneğin ben Pasifik’teyken gerçekleştirdiğimiz bağış kampanyasına Washington’daki Turkish Coalition of America denk bağışla katılınca, İLKYAR’a toplam 50 bin dolar civarında fayda yarattık.

*Bir o kadar basit, bir o kadar da merak edilen bir soru: Okyanusun ortasındaki yalnızlık, insan psikolojisini nasıl etkiliyor? Özgürlük çığlıkları atıyor musunuz örneğin?

Gerçekten de en büyük zorluk, yalnızlık ve can sıkıntısıyla mücadele. Evden ve sevdiklerinden uzak olmak, yardımın nispeten uzakta olması, kendine yetme zorunluluğu, düzensiz uykunun getirdiği genel yorgunluk, kürek çekmeden ilerlemenin mümkün olmadığını bilmek, kısıtlı yiyecek seçenekleri, taze meyve özlemi, güneşin altında soğuk bir içecek ya da dondurmadan yoksun olmak ve bütün bunların birikiminde varılan ruh hali elbette normalden farklı oluyor.

Bunun yanında pratik zorluklar da var. Örneğin deniz bir çölse, teknem onun üzerinde bir vahaydı. Gök mavi değilse hep bulutlu, deniz griden laciverte renk veriyordu. Tropik bölgede geçen aylarda, sağanak yağmur bıktırıyor, kabin rutubetten küf yapıyordu. Üzerinde yattığım minder kılıfları 312 gündür aynı kalmıştı. Sadece üzerimdeki gömleği düzenli olarak yıkayabiliyordum.

Okyanusta devam edebilmek için son hedefi unutmadan, neden bu işe başladığımı kendime sürekli hatırlatmam gerekiyor. Sürekli olumlu düşüncelere odaklanmak, mesafeyi ve zamanı ufak şeylerle ödüllendirmek, ara hedefler koymak lazım. Var olanla yetinmek gerek. Bu bir kendi kendini terbiye mücadelesi. Başka türlü bu işi sürdürmek zor...

Özgürlük çığlıkları yok. Yerine doldurulması gereken zaman, arada bir denk gelen deniz yaratıkları ve kuşlarda bulunan yoldaşlık, müzik çalarımda çocukluğumdan bildiğim bir şarkı denk gelirse gülümseyip beraber mırıldanmak, bazen susmak bilmeyen düşünceler, bitmek bilmeyen geçmişle hesaplaşmalar ve not edilmesi gereken gelecek planları var.

*Proje sonunda elde edeceğiniz başarı sizce nasıl bir sonuca kavuşacak? Fiziksel olarak kanıtlanan bir başarının gerçekliğine mi, yoksa ulaştığınız genç dimağlara kazandırdığınız hayal başarımlarını kazanmaları gerçekliğine mi?

Başarının ne olduğuna karar vermek gerek burada, o da risk anlayışı ve macera kavramı gibi kişisel değerlere bağlı. Başarıyı kendim tanımlamam, kıstaslarımı ve ara hedeflerimi doğru seçmem, sonra da bunlara yönelecek şekilde hayatımı düzenlemem gerekiyor.

Bu proje tamamlandığında:

- Türk bayrağını dünyanın dört bir tarafındaki öğrenciler tanımış olacak, belki de hayatlarında şahsen tanıdıkları ilk Türk ben olacağım.

- Bu projenin sadece Türkiye'de on milyonları bulan bir tanıtım değeri olacak, yurtdışında yaratılan tanıtım değerini zaman gösterecek. "Eli kulağındadır" diye düşünüyorum.

- Proje, edindiğimiz dost sayısı oranında, etkilediğimiz öğrenci sayısı ve yapılan dökümanter ve yazılan kitaplar gibi geleceğe bıraktığımız miras kadar başarılı olacak.

Yukarıdaki kıstasların çoğu şimdiden oluşmakta; bu da yolculuğun bittiği anın değil, yolculuğun kendisinin değerini ispat ediyor.

*Amerika'nın eski Başkan Yardımcısı Al Gore, iklim değişiklikleri üzerine yaptığı çalışmalar sonucu 2007 Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldü. Tamamiyle kas gücüyle, bireysel çıkılan bu yolculuğunuzda eğitime verdiğiniz önemi vurgulayan olgu, şu an itibariyle çektiğiniz her bir kürek hamlesi. Kimi zaman Al Gore gibi salt sözcükler değer kazanır ve ödüle layık görülür, kimi zaman da fiziksel olarak kazanılan başarılar. Sizce dünya barışının temelindeki olgu ne olmalı?

Karşılıklı anlayış, haklara saygı ve adalet, barışı sürekli kılacaktır. Bence karşılıklı anlayış, düşmanlıkları sona erdirecek en önemli fırsattır. Haklara saygı herkesin haddini bilmesini, adaletse adil çözümleri beraberinde getirecektir. Karşılıklı anlayışın temelinde de eğitim yatar.

*"Bahane değil çözüm üretelim" sloganınız toplum gidişatını tüm gerçekliği ile gün yüzüne çıkarıyor aslında. İnsanoğlu çözüm üretilebilecek konulara bahane üretme eğilimindedir çoğu kez. Çözüm üretme yolunda yalnız olduğunuzu hissediyor musunuz?

Bahane üreten pek çok kişinin yanında, benimle beraber çözüm üretmeye odaklanan sayılı kişiler sayesindedir ki, ben projemde bu noktaya ulaşabildim. Yalnız olduğumu düşünmüyorum. Benim devriâlem ve zirveleri içeren projelerim elbet gerçekleşecek.

Ancak ben, tek başıma İLKYAR'a yardım konusunun altından kalkamam. Türklerden gelen bağışlar bunun miktarını belirleyecektir. Şimdiye kadarki bağış oranlarına bakınca, daha sıkı çalışmalıyız diye düşünüyorum. Belki herkesin kendince makul bir bahanesi vardır, kim bilir?

Bu proje nasıl doğdu, yola çıkmaya nasıl karar verdiniz? Yola çıkış öykünüzü anlatır mısınız?

Dünyayı sadece kas gücüyle dolaşma hayalini ilk olarak 1997 yılında kurdum. 2001 yılında tanıştığım İsveçli dağcı Göran Kropp'la, bu projemi paylaştım ve olumlu tepkiler aldım. Göran, 1996'da İsveç'ten Nepal'e bisikletinin arkasında bir treylerde dağcılık malzemesini çekerek gidip, Everest'e solo tırmanışıyla bilinirdi. Ne yazık ki, Eylül 2002'de, Seattle'in yakınlarında birlikte yaptığımız bir kaya tırmanışı sırasında Kropp düşerek hayatını kaybetti. Bunun üzerine, projeme yolumun üzerindeki kıtaların en yüksek zirvelerini de ekleyip, Altı Zirve Projesi kapsamında tırmanacağım her zirveyi Kropp'a adamaya karar verdim. Projeyi desteklemek ve eğitim amacıyla değerlendirmek amacıyla, Ocak 2003'te, ABD'de Around-n-Over Vakfı'nı kurdum.

Doğa sporlarına olan ilginiz nasıl başladı?

Ben, sporla iç içe yaşayan bir insanım. Dağcılıktan bisiklete, kürekten judoya, koşudan güreşe birçok spor dalıyla uğraştım. İlk tırmanışımı daha 11 yaşında bir çocukken babamla, Erciyes'in doğu zirvesine tırmanarak gerçekleştirdim. Yüksek dağ, teknik duvar, kar ve buz tırmanışları yaptım; daha pek çok doğa sporunda beceri kazandım.

İnsanlar geride bıraktığı bir şeyi bulmak için mi hayallerinin peşinden koşar? Nedir bu insanoğlunun hayal sevdası sizce?

Bence geride bırakılan şeyler, aynı yapılan şeyler gibi tecrübe birikiminin bir parçasıdır. Bazılarımız tecrübelerimizden ötürü kendimize hayal kurma iznini veririz. Böylece, kurulan hayaller, geleceği şekillendiren kararların yeşerdiği nokta olur. O kararlar nihai ve ara hedefleri belirler. O hedefler doğrultusunda kritik ve olağan tercihler yapılır. Her tercih yeni bilgiler ve yeni kararlar gerektirir. Daha ileriden, daha yukarıdan, daha başarılıyken, daha eğitimliyken, daha tecrübeliyken bakarız, aynı noktaya dönüvermişiz, yeni hayaller kuruyoruz...

Bence hayal kurmak, geleceği gözlerimizin önünde canlandırmaktır. Bir çocuğun "ben büyüyünce astronot olacağım" diyecek cesareti bulmasıdır, hayal sevdası. Hayaller, Türkiye'deki bir şirket sahibinin, "biz dünyada pazar payının en az yarısına sahip olabiliriz" diye, bir Milli Eğitim Bakanı'nın "biz beyin değil bilgi ihraç edebiliriz" diye düşünebilmesidir. Bir doğa kulübü üyelerinin, "her birimiz on dolar versek, her sene aramızdan seçeceğimiz kabiliyetli birkaç arkadaşımıza ilklere imza attıracak bütçeyi denkleştiremez miyiz" diye alışılmışı sorgulamasıdır. Bir büyük şirket yöneticisinin, "hep reklam vermek yerine Türk bayrağını dalgalandıracak, dünyada ilk olacak projelere yatırım yapsak, bütün Türkiye bizi zaten tanır, biraz da bu toprağa olan borcumuzu öderiz" diyecek vizyon ve erdemi gösterebilmesidir, o sevda.

"Ölüm olasılığı yoksa macera da olmaz" diyor ünlü dağcı Reinhold Messner. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Size göre maceranın tanımı nedir?

Macera, özellikle doğada kişinin kendisini sınamasıdır. Bence başlı başına başaramama riskinin kendisi, yapılanı macera olarak değerlendirmek için yeterli. Yükseklerde, enginlerde, derinlerde, emniyetle başarılacak bir çok proje var iken, ben yaşanacak macerayı ölüme meydan okumak olarak görmüyorum. Tam aksine, ölüm olasılığı var ise daha işin başından bu risk ortadan nasıl kaldırılır, en aza nasıl indirilir sorularını cevaplamaya çalışıyorum. Yapılanlar hiçbir zaman bir kumara dönüşmemeli, hep hesaplı riskleri göze alarak gerçekleştirilmelidir. Belki kişilerin risk anlayışındaki farklılıklara gönderme yapılmış, Messner'in o ifadesinde...

İnsan fizyolojisi açısından aşırılıkların yer aldığı bir serüvene adım attınız. İnsan vücudu böylesi zorlu bir mücadeleye nasıl dayanabiliyor?

İnsan vücudu adaptasyon kabiliyeti çok yüksek olan bir organizma. Elbette o organizmanın nasıl çalıştığı ile ilgili bilgi ve tecrübe, o organizmanın yeni ortama uyum sağlaması için güçlü ve sağlıklı bir başlangıç, daha en başta "olmazsa olmaz" bir form düzeyi gerekmekte. Düşünceleri sabırla yoğurup vücuda, ortama alışacak zamanı tanıyınca uyum sağlanıyor.

Ben süpermen değilim. Olağanüstü bir sporcu da değilim. Benden çok daha formda, daha genç, daha sağlıklı çok sayıda insan var. Ancak eğer bu tekneyi götürüp, karşı tarafta bir iskeleye bağlayabilirsem yeni bir başarıya imza atılmış olacak. Öyleyse, o fizyolojiyi barındıran o fani vücudu bu yollara süren ve olmadık engellere rağmen, sebat etmesi için telkinde bulunan bir de dimağa gerek var. "Mind over matter" der buna Uzakdoğu sporlarıyla uğraşanlar...

Ekstrem spor dallarında başarının boyutunu ve görkemini insanlara anlatmak pek kolay olmayabiliyor. Özellikle içinde yaşadığımız teknoloji çağında "istenilen metaya ulaşım" kavramı bu kadar kolaylaşmışken. Günümüz insanının, problemi bir tuşa basarak çözmeyi planlayan, zirveye ulaşma kavramı borsa paritesindeki dolarların kaç kur kazandığı gibi terimler olduğunu kurgulayan beyinlerden oluştuğunu da düşünürsek, gelecek nesil nasıl bir hayal kavramına sahip olacak sizce?

Aynı soruyu 20 sene önce de benzer şekilde sorup, cevaplayabilirdik. O giderek zenginleşen ve el emeğinden uzaklaşıp farklı şekillerde ölçülen değerleri üreten nesiller içinde, hep alışılmışı sorgulayacak bir azınlık olacak. Onların hayalleri, ellerindeki imkânlarla ve teknolojiyle şekillenecek, bizim şimdi tahayyül edemediğimiz yeni ufuklara yönelecekler. Bazıları belki tamamen teknolojiyi dışlayarak, bazıları da teknolojiyi en iyi şekilde değerlendirerek hayallerini projelendirip, hayata geçirecekler.

Bugün düşünmediğimiz solo denizaltıyla devriâlem, solo aya gidiş-geliş rekoru gibi şimdi uçuk gelen fikirler, gelecekte teknolojinin ucuzlaması ya da o borsa paritelerinden edinilen artık değerin getirdiği birikimler sayesinde mümkün olabilecek. Bence insanoğlu, yapılmayanı gerçekleştirmek, bir yerlerde ilk ayak izini bırakmak gibi dürtülerinden hiç vazgeçmeyecektir.

Aynı zamanda, hayallerin sadece ekstrem sporculara has olmadığını yukarıda vurgulamaya çalıştım. Nobel hayalleri kuran bir fizikçi de, aynı arayışçı insan haline bir örnektir.

Altı Zirve projesinin takviminde şimdiye kadar gerçekleştirdiğiniz neler var?

2003 yılında Seattle'dan bisikletle yola çıkıp, Mayıs'ta Alaska'daki McKinley (Denali) zirvesine ulaşarak Altı Zirve Projesi'nin ilk çıkışını tamamladım. Daha sonra, Altı Zirve Projesi'den bağımsız olarak, açık deniz tecrübemi pekiştirmek amacıyla, 29 Ocak 2006'da tek başıma kürekle Atlantik'i geçme denemesine başladım. 2 Mayıs'ta, Guadeloupe ve Dominica adalarının arasından, Dominica'nın en batı noktasının 61 derece 29 dakika boylamını geçtim ve orada Atlas Okyanusu resmen bitti, Karayip Denizi'ne girdim. Böylece kürekle okyanus geçen ilk Türk oldum. Arada geçen süreler, Around-n-Over Vakfı'nı pekiştirmek, ekip oluşturmak, eğitim ve diğer misyonlarımız için kurumsal ortaklıklar geliştirmek ve sponsor aramakla geçti.

Yine Altı Zirve Projesi kapsamında Seattle'dan San Fransisko'ya bisikletle ulaştıktan sonra, 10 Temmuz 2007'de San Fransisko'nun yaklaşık 64 km kuzeybatısında bulunan Bodega Bay limanından demir alarak, kürekle Pasifik yolculuğuma başladım. Avustralya'da hedefim, projenin ikinci zirvesi olan Kosciuszko...

*Geride bıraktıklarınızın, ailenizin, eşinizin bu uzun yolculuğunuza bakış açısı nasıl oldu?

Eşim, daha ilk tanıştığımız gün ne yaptığımı sormuştu. Benim de cevabım: "Ne yapmak istediğimi söylesem?" olmuştu. Ardından dünyanın etrafını kas gücüyle dolaşmak hayalimi onunla paylaşmıştım. Göran'ı Seattle'dayken beraber tanımıştık. Kaybına beraber üzüldük. "Hayat kısa, artık başlamak lazım" kararını da yine beraber aldık. O günden beri, ayrılığın ötesinde, maddi imkân yaratmak için evimizi satıp daha ucuz mekâna geçmek de dahil olmak üzere, birçok seçimi beraber yaptık. Eşim projemin temel taşı, onsuz başaramam. Bana "bu işi yapabilirsin" diye izin vermenin ötesinde, yaptığımın anlamına inanmış, bu yolda benimle ilerlemeye hazır "yapabilirsin" diye omuz veren bir kişidir. Ona büyük borcum var...

*Bu yolculuğa çıkış amacınızın "çocuklara, hayal ve hedefleri olması gerektiğini aşılamak" olduğu bilindiği halde, yine de "amacınız nedir?" sorusuyla sıkça karşılaşıyorsunuz. Bunu cevaplamak sizi yoruyor mu? Böyle bir maceraya atılmış olmanızın anlaşılamıyor olması, anti maceracı bir toplumda yaşıyoruz sorusunu da sorduruyor mu size?

Dikkat ederseniz macerayı, yapılmaya çalışılan şeyin promosyonu için kullanmaktayız. Bu maceraya ilgi duyanlar, emek ve terle kazanılmış merhaleleri benimle beraber yaşıyor. Bu macera sırasında eğer bir mal üretiliyorsa, o zaman beni takip edenler, "gurur duyuyoruz" diyenler o malı sahipleniyorlar. Macerayı bizzat yaşayamayanlar, biraz da benim sayemde bunu tadıyorlar. Toplum olarak macera karşıtı değil de, belki biraz macera seyircisiyiz.

Seçtiğim hedef, elle tutulması zor, ölçülmesi pek mümkün olmayan bir hedef. Hem Türkiye'de hem de yurtdışında aynı soruyla karşılaşıyorum. İkinci bir hedefim hayır amaçlı, o da Türklerden gelen bağışlar oranında İlkokullara Yardım Vakfı'na (İLKYAR - www.ilkyar.org.tr) nakit kaynak aktarmak.

Bu hedeflerin her ikisi de anlatılmaya değer, benim için kıymetli görevler. Anlatmadan o genç dimağlara ulaşamam, anlatmadan Türkleri bir Türk'ün başarısını sözleri ve cüzdanlarıyla sahiplenmeye, onca Türk çocuğunun eğitimini desteklemeye ikna edemem. Macerayı göğüslediğim içindir ki bana bu satırları yazma fırsatı tanınıyor, hedeflerimi ifade edebiliyorum; bunun böyle süreceğinden hiç kuşkum yok. Bu yola baş koyduysam eğer, yorulmaya hakkım yok.

*Türkiye'de pamuk tarlalarında çalıştırılıp okula gidemeyen, Myanmar'da on yaşında askere alınan, Somali'de açlıkla mücadele eden çocukların varlığı gün yüzündeyken eğitimsiz ve zorluklarla mücadele eden bir nesil bekliyorken dünyayı, eğitimden mahrum bırakılan çocukların geleceklerine dair hayal üretebilme şansları nedir sizce?

Ben ümitsiz değilim. Bu biraz ilkel avcı-toplayıcı toplumların, evrimle yerleşik tarım toplumuna dönüşmesi sonucu ihtiyacından fazlasını üretebilmesi, bu "artık değer" sayesinde ordular dahil ihtisaslaşan kişileri besleyebilmesine benziyor. Aynı şekilde endüstri devriminde, tarıma dayalı toplumlar geride kalmıştı.

Büyük küçük her insan daha iyiyi, daha güzeli, daha rahatı edinmenin yollarını arayacaktır. On yaşında askere alınan çocuk, üniforma yerine şort giyip top çevirmeyi, yaşı gelince silahı bırakıp yerine kendi çocuğunu taşımayı hayal edecektir. Tarlada çalışarak büyüyen çocukların bir bölümü, "benim çocuğum tarlada çalışmamalı" diyecek azmi gösterecektir. Yaşam mücadelesinden biraz ferah bulan herkes, yeni hayallere yönelecektir. Elinde bir şekilde "artık değer" kalan bir anne ve baba, çocuğunun eğitimini elbet önemseyecektir.

Ancak bunun yanında temel eğitim ve temel sağlık hizmetleri, yaşamak gibi, fikir özgürlüğü gibi birer insan hakkı olmalı, İnsan Hakları Beyannamesi'ne eklenmelidir. Ancak o zaman dünya düzeninde eğitime yönelik yaptırımlardan, çocuk yaştaki gençlerin askere alınmasına son verilmesinden, tarlada çocuk çalıştırılmamasından bahsedebiliriz.


Pınar Yavuz
 



Ynt: Kasla Git; Erden Eruç

AROUND-n-OVER

Türk bayraklı kürekler 312 gün Pasifik Okyanusu’nda dalgalara karşı çekildi ve rekortmen kürekçi Gunniess Rekorlar Kitabına girdi…

Bir hayali vardı, kas gücü ile devriâlem yapmak. Şimdi Guinness Rekorlar kitabına girerek bir rekora imza attı.
Erden Eruç, 312 gün okyanusta kürek çekerek, “tek başına, okyanusta en uzun süre kalan kürekçi” unvanını da aldı.
Aynı zamanda 2006’da bir yan projeyle Atlantik geçişini tek başına başararak, “kürekle okyanus geçen ilk Türk” unvanını da kazanmıştı. Erden Eruç, tarihte bu geçişi başaran 33. kişi olmuştu.

Bu alanda sayısız başarıya imza atan Eruç, Altı zirve projesi için yola devam edecek.
Rekortmen kürekçi, Guinness Rekorlar kitabına girmesini sağlayan bu projeyi, Kabataş sahilinden açılan Keyif Style teknesinde bir boğaz turuyla basına tanıttı.

Eruç basın toplantısında, 2010 yılının Nisan ayında Avustralya'nın güneybatısındaki Perth civarından Hint Okyanusu'na açılarak batıya doğru ilerleyeceğini kaydetti.

“Bir hedef koyup ona yönelmek ve o hedefe ulaşmada sorunlar doğduğunda çözüm üretmek alışkanlık oldu. Çünkü ben bir mühendisim, ben problem çözerim” diyor Erden Eruç.

Hedeflerine ulaşma konusunda izlediği yolu da şöyle açıklıyor; “Acaba yapabilir miyim, sorusundan sonra, nasıl yapabilirimi sormaya başladım ve kendimi, merak ettiğim o olayın içinde buldum. O benim hedefimdi ve sonuçta hedefe ulaşmak kaçınılmazdı.”

Eruç’a en çok sorulan sorulardan biri olan “Korkmuyor musunuz?” soruları için ise yorumu şu oldu;
“Aslında kendi korkularını bana yönlendiriyorlar. Köpekbalığından korkmuyor musun, yalnızlıktan korkmuyor musun gibi sorular aslında kendi korkularıydı. Ben onlar için bir ayna görevi görüyordum. Bu arada, hayır korkmuyordum. Çünkü her sorunun bir çözümü mutlaka vardır.”
“Bu yolculuğa çıkarken, Eşim Nancy’e üç şey için söz vermiştim; “ölmeyeceğim, iflas etmeyeceğiz ve seni kaybetmeyeceğim.” Bu sözlerimi tuttum” diyor Eruç.

Basın toplantısında aynı zamanda çevre bilincine de dikkatleri çeken Eruç, denizlerdeki kirlenmenin insan faktörlü olduğunu ve daha duyarlı olunması gerektiğini dile getirdi.

Çok zorlu bu yolculuğun hemen hemen her anını bizimle Around-n-Over sitesinde paylaşan Erden Eruç; cesaretinin, fiziksel yeterliliğinin ve azminin ona verdiği ödülü de aldı.

Amacı Gunniess Rekorlar kitabında yer almak olmasa da, kendisinin dediği gibi “okyanus buna izin vermedi ve süre uzadı”. Dolayısıyla zorunlu olarak böyle bir rekora ulaştı.

Asıl amacı, insanoğlunun yalnızca kendi kas gücüyle doğayla mücadelesini kanıtlamaktı. Bu yolculuk süresince de edineceği tecrübeleri ilköğretim çağındaki çocuklara aktarmak bir diğer amacıydı.

Yeni Erden Eruç’ların oluşacağı bir toplum için hayâl edin ve imkânsızlıkları tanımayan, hayâllerine hedefler koyarak yönelen bir neslin yetiştiğini düşünün. Güzel bir düş değil mi?
Düşlerin gerçekleşmesi dileği ile…

Pınar Yavuz

Guinness Rekorlar Kitabına Giren Türk Kürekçi Erden Eruç
Yazı: Erden ERUÇ

Tayfun mevsimi ardından planlar...
Hatırlarsınız, 10 Temmuz 2007 tarihinde California’nın Bodega Bay balıkçı limanından Aktaş Group sponsorluğunda açılıp, Avustralya’ya doğru yola koyulmuştum. 312 gün sonra kendimi Papua Yeni Gine sularında buldum. Ben Pasifik’teyken oluşan La Nina şartları nedeniyle ekvator civarında beklenenden daha güçlü esen rüzgarlar, güney yarıkureye geçmeme izin vermemiş, beni batıya sürmüştü.

Belki Avustralya’ya ulaşamadım ancak, denizde yalnız başıma geçirdiğim süre ödülüm oldu. “Denizde en uzun süre kalan yalnız kürekçi” olarak Guinness Dünya Rekorları tarafından tescil edilen geçişim, 17 Mayıs 2008 tarihinde sona erdi. Filipinler’den Frabelle Fishing Corporation şirketinin balıkçı gemilerinin yardımıyla teknemi denizden topladık. Şu anda teknem, Filipinler adalarının en güneyindeki olan ve çok sıcak karşılandığım Mindanao adasının General Santos şehrindeki Frabelle tesislerinde beklemekte.

13 Haziranda Seattle’daki evime geri döndüm. 15 Haziran, neredeyse bir seneye yakın bir zaman ayrı kaldığım eşimle evlenme yıldönümümüzdü ve ancak yetişebilmiştim!

O günden beridir geçen sürede dört haftalığına Türkiye’yi ziyaret edip, Aktaş Group başta olmak üzere Türkiye’deki mevcut sponsorlarımızla buluşmaya gayret ettim. Kas gücüyle devrialemin ötesinde üstlendiğimiz eğitim ve hayır projelerimizi de hayata geçirebilmek, bir belgesel yapımına kaynak oluşturmak için ek kurumsal destek ve sponsorluk aradım. Şimdi benden dosya bekleyen yeni dostlarımız var ve onların da katılımıyla yaratılacak sinerjiden bütün sponsorlarımızın faydalanacağından hiç kuşkum yok. Zira yapılandan topluma bir fayda üretmek azmimizi paylaşan, safları sıklaştıracak yeni dostlar ediniyoruz, hep beraber başarıya doğru mücadeleyi sürdürüyoruz.

Aralık ayının başında Filipinler’e döneceğim. İlk hafta sunumlar ve malzeme tedariğiyle geçer diye tahmin ediyorum. İkinci hafta yoğun bir çalışmayla teknemi elden geçirip, tekrar denize hazır hale getireceğim. Frabelle gemi seyir çizelgelerine bağlı olarak, Aralık ayının ikinci yarısında teknemi bir şilebin güvertesinde 17 Mayis tarihinde çekilmeye başlandığı aynı noktaya götürüp denize indiririz.

Ben Mayıs ayında denizdeyken, iki ekip arkadaşım yedi hurç malzemeyle Yeni Gine adasının Endonezya tarafındaki Jayapura limanına gelmişlerdi. Sonra denizde bana ulaşacak menzili olan bir tekneyi orada bulamayınca, ben Filipinli balıkçılardan yardım istemiştim. O erzak Jayapura’da bırakılmıştı. Yazın, bu erzak hurçlarını adanın doğusunda, Papua Yeni Gine tarafındaki Vanimo kasabasına aktarabildik. Bunların hala biraz daha doğudaki Wewak kasabasına gemiyle yollanıp, sonra da bir Frabelle gemisine emanet edilmesini sağlamak gerekiyor. Wewak, Frabelle gemilerinin çıkış aldığı liman olduğundan, oradan General Santos limanına bu hurçların aktarılması kolay olacak. Böylece, ben sil baştan tekrar erzak derlemek masraf ve eziyetinden kurtulacağım...

Aralık-Ocak aylarında teknemi indireceğimiz bölgede, normalde kuzeybatıdan muson rüzgarları eser ve bunlardan faydalanarak güneybatıya ilerlemem mümkün olabilir diye düşünüyoruz. Mart ayına kadar Solomon adalarının üzerinde saat yönünde dönen bir rüzgar sisteminin yerleşmesi nedeniyle rotamı “U” şeklinde planlamam gerekiyor. La Nina şartları bu sezon yatışmış olur mu, bilemiyoruz. Aynı rüzgar sisteminden faydalanarak önce doğuya Solomonlar’a, oradan güneye Vanuatu’ya, en sonunda da batıya Mercan Denizine doğru ilerlemeye çalışacağım. Neredeyse 3.000 denizmili diye tahmin ettiğim bu etap, belki de kas gücüyle devrialem projemin en kritik etabı olacak: rotamı tutturabilmem için rüzgarların denk gelmesi gerekiyor ve aynı etabın sonunda Avustralya’nın kuzeydoğu sahillerine ulaşmaya çalışırken önüme çıkacak Büyük Mercan Resifi’ni aşabileceğim kesin değil. Tempomu ayda bin denizmilinden hesaplarsak, nasipse Mart 2009 ayı içinde bir vakit Avustralya’ya varırım diye ümit ediyorum. Mercan resifine varınca da mercan kayalıklarının arasındaki dar aralıkları denk getirip, öbür tarafa geçmeliyim. Macera dedikleri bu olsa gerek – ta en son ana kadar sonucun ne olacağını bilemeyeceğiz.

Pasifik geçişimle ilgili olarak gururla bahsetmem gereken en önemli şey şu: sponsorum Aktaş Group, Pasifik okyanusu geçişimin masraflarını tamamen üstlendiği içindir ki, ben denizdeyken İlkokullara Yardım Vakfı (İLKYAR) yararına bir bağış kampanyası sürdürebildik. Bu kampanya sırasında bize ulaşan 23.292,07 dolar katkıyı derhal Washington merkezli Turkish Coalition of America (TCA) kurumuna aktardık. TCA, bu kampanyaya denk bir bağış yaptı ve Eylül ayı itibariyle İLKYAR’a 46.584,14 yolladılar. Sonuçta denizde geçen o rekor 312 günün İLKYAR’a önemli bir faydası oldu.
İLKYAR, ODTÜ’deki profesörlerimizin kurup yaşattığı, başta kendi öğrencilerinin desteklediği ve seneler sonra yüksek lisanslarını edinip mesleklerini sürdürürken bile unutmayıp tekrar geri dönerek programlarına katıldığı bir vakıf. İLKYAR tarafından Türkiye’mizin dört bir tarafındaki Yatılı İl Bölge Okulları’na düzenlenen ziyaretlerde tamamen gönüllü olarak bulunan bu kadroyu desteklemeyi görev biliyorum. Vatanımızda temel eğitimlerini gören çocuklarımıza hizmet götüren bu gibi önemli çabaları projemizin ilerideki safhalarında da destekleyeceğimizden emin olabilirsiniz.
Erden Eruç

Around-n-Over Vakfı Başkanı
http://www.KaslaGit.com
 

Ynt: Kasla Git; Erden Eruç

Merhabalar,
Around-n-Over'ın web sitesini sizler de facebook'ta "bağlantı paylaş" bölümünde, web sitelerinizde,bloglarınız ya da paylaşıma sunabileceğiniz yerlerde paylaşarak, devriâlemden ve bu kapsamda yapılan çalışmalarından daha çok kişiyi haberdar etmemize destek olabilirsiniz..
Ne dersiniz?

http://www.around-n-over.org/
http://www.kaslagit.com/

Şimdiden teşekkürler.
Keşif ruhu sizlerle olsun.

pınar
 

Ynt: Kasla Git; Erden Eruç

Tüm gezenbilir ekibini Erden Eruç'un gerçekleştirdiği,Kas Gücüyle Devrialem'e destek vermelerini bekliyoruz.

*facebook'taki gruba katılarak,
http://www.facebook.com/inbox/readmessage.php?t=1028297365123&f=1&e=-12#/group.php?gid=7987745813&ref=ts

*http://www.kaslagit.com/ sitesine üye olarak,

*çeşitli yayın oraganlarında, internet ortamında ve hatta sohbetlerinizde dahi çevrenizdeki kişileri bilinçlendirme amaçlı aktarabileceğiniz bu devrialem hakkındaki herşeyi paylaşabilirsiniz.

Keşif ruhu sizlerle olsun..
 

Ynt: Kasla Git; Erden Eruç

Merhabalar.

Şu anda Seattle'dayım. Arkadaşlarımın önerisiyle GezenBilir sitesini buldum.

Eylül ayında, 2007 yılının Temmuz ayında California'dan kürekle başlattığım "kas gücüyle devrialem" yolculuğuna devam etmek üzere Papua Yeni Gine'ye döneceğim. Temmuz 2007 ve Mayıs 2008 arasındaki Pasifik geçişimle, Papua Yeni Gine sularına vardım ve 312 günle en uzun süre denizde kalan yalnız kürekçiye dair Guinness Dünya Rekorunu devraldım. 15 Ocak 2009 günü aynı noktaya dönerek Bismarck denizini güneye kürekle geçtim ve 20 gün sonra Papua Yeni Gine kıyılarına kapağı attım. Bu sefer amacım yürüyerek ve kanoyla ülkenin güneyindeki Port Moresby'ye ulaşmak, oradan kürekle Mercan Denizi'ni geçip, Avustralya'ya varmak.

Vakitlice Avustralya'ya varabilirsem, Perth'e doğru bisikletle pedal basacağım ve oradan Hint Okyanusuna açılacağım...

http://www.KaslaGit.com sitemizden yolculuğu takip edebilirsiniz, sitenin ana sayfasında sağ üst köşedeki uyarı listesine katılım için email adresinizi ekleyebilirsiniz, aynı köşedeki harita düğmelerinden yerimi görebilirsiniz. Uyarı listesine yazılınca, benim siteye düştüğüm yeni haberlerin başlığı size ulaştırılır, böylece yolculuğun ilerleyişinden haberdar olursunuz...

Bütün bu çabalar sırasında Seattle'da kurduğumuz, kar amacı gütmeyen Around-n-Over vakfı, hayır amaçlı projeler de gerçekleştiriyor. Şimdiye kadar Türk bağışseverlerin katkılarıyla Türkiye'deki İlkokullara Yardım Vakfı (İLKYAR) için 50.000 doların üstünde nakit fayda yaratıldı. Bursa’dan Aktaş Group öncülüğünde Pasifik geçişiyle birlikte sponsorlarımız projenin sürdürülebilmesi için bütçemizi karşıladığından, Türklerden gelen bağışları direk İLKYAR’a aktarabildik.

Sizlerin de desteklerinizi bekliyoruz. Gerek bağışlarla, gerek tanıtımla, gerekse sponsor adaylarına ulaşmamızı sağlayarak bize omuz verebilirsiniz.
http://www.KaslaGit.com/yardim.htm

Teşekkürler, sevgiler.

Erden Eruç
Around-n-Over


Ek Bilgi:
http://www.kaslagit.com/medya/takoz_6KITA6ZiRVE.pdf
http://www.kaslagit.com/projeler.htm
http://www.kaslagit.com/yapilanlar.htm
http://www.kaslagit.com/safha2/index.htm

Bilgisayarınızda Google Earth varsa: http://www.kaslagit.com/rota.kmz
 

Ynt: Kasla Git; Erden Eruç

SORMAK ZORUNDAYIM

Bu kısmı biraz şikayet, biraz da uyarı olarak yazıyorum. Takdir edersiniz ki bizi ancak bize şikayet edebilirim.

Aşağıda şu sıralar her sabah uyanıp saat 03:25'te uydu telefonumla Türkiye saatiyle 19:25'te telekonferans için aradığım yatılı ilköğretim bölge okullarının listesi var.

Bu uydu telefonu masrafları eğitim amaçlı yapılacak bağışlarınızla karşılanabilir. Hayır amaçlı bağışlar bu YİBO'lardaki öğrencilerin temel ihtiyaçlarını karşılar. ABD kanunlarına göre bağışlarınızın amacını "Altı Zirve Projesi" "Eğitim" veya "Hayır" diye belirtip bize ulaştırırsanız, vakıf olarak biz isteğinizi yerine getirmekle yükümlüyüz.

ABD kanunlarına göre vakıf statümüzü koruyabilmemiz için her seneki bütçemizin en az üçte birinin kişilerden gelen ufak bağışlarla karşılanması, dolayısıyla toplum desteğinin gösterilmesi şarttır. Yani devrialem ve Altı Zirve Projesi için bana verilen nakdi sponsorluklar ile konu kapanmamaktadır. Sponsorların var sanıyorduk, diyenlere bilhassa sesleniyorum ve talepkar olduğum konusunda affınıza sığınıyorum. Bunu anlatmam şart!

KaslaGit.com sitesine email adreslerini bırakmış, haberlere abone bin civarında dostumuz var. Bunların çok ufak bir kısmı şimdiye kadar bağışta bulundu. Bir kere bağış yapanın bir daha yapmaması gibi bir şart yok, her zaman, her sene düzenli desteğiniz bu uzun soluklu projeyi ve vakfı ihya eder.

Facebook'taki gurupta bir araya gelmiş 1.200 küsur dostumuz var. Orada, arada bir benimle gurur duyduğunu ifade eden dostlar var. Aynı guruba durup durup kendi reklamlarını bırakan kişiler de var. Bazıları alakalı, diğerleri değil. "Gurur duymayın, yardım edin" mi desem? Bizim panomuzu kendi reklamınız için kullanıyorsanız, sizden bir miktar bağış doğru olmaz mı?

Devrialem, Altı Zirve Projesi, bunlara yardım fikirleri, konuyu kamuya daha geniş tanıtma yolları, üye sayısının artırımı, yeni sponsorluk önerileri, beraber çalışma yöntemleri, vakfın eğitim hedeflerinin nasıl daha etkin bir şekilde işlenebileceği gibi konuların paylaşılması ve geliştirilmesi gereken, o gurubun üyelerinin kaynaklarını ve bilgi dağarcığını değerlendirecek bir beyin cimnastiği köşesi bekliyorum o Facebook gurubundan ben; ancak henüz o kalitede bir ivmeyi kazanamadık...

Amaçsız bir güruhuz o Facebook gurubunda. Geçen seferki yardım talebim kulak ardı edilmişti, neredeyse sıfır bağış gelmişti. Eğer beni yardımlarına layık görmüyorlarsa, neden benim adımı taşıyan o gurupta üyedir bu dostlarımız, sormak zorundayım. Eğer benim başkanı olduğum vakfa yollanacak bağışların akibeti konusunda şüpheler var ise, bunun hesabını her zaman verebiliriz. Bir dolandırıcılar çetesinin başı gibi görülüyorsam, yine sorum aynı: itimat etmediğiniz bir kişinin adıyla kurulmuş bir gurupta, neden aynı kişiyle beraber görünmektesiniz?

Ha bir de benim akrabalar gibi avuçları sıvazlayıp, "keşke elimizden bir şey gelse" diyerek kendi kendine bana yardım etmeme kararının mahcubiyetini gidermeye çalışanlara, bu yazımı internette okuduklarını, bir bilgisayar, internet bağlantısı ve buna ayıracak boş vakit gibi, bazılarının elinde olmayan belli lükslerin sahibi olduklarını hatırlatırım.

Guruptaki 1.200 kişi büyük bir rakam, bu daha da büyür. Senede kişi başına 25 ya da 50 YTL kimseyi hırpalamaz. Elbette daha fazla katkıda bulunabilecek dostlarımız da var.

Benim vakıf başkanı olarak her sene, bir önceki beş senenin gelirlerinin dökümünü hazırlayıp, ABD vergi dairesine bildirmem gerekiyor. Bağışlar yok düzeyde az ve bilhassa AKTAŞ GROUP tarafından desteklenen devrialem ve Altı Zirve Projesi masraflarının yüklü olması nedeniyle, bahsettiğim üçte bir oranını bu sene gerçekleştiremeyeceğiz. Bu da yakında vakıf statümüzü yitirmemiz anlamına gelecektir.

Okyanus geçişlerinde kullandığım teknemdeki küreklerimin palalarına ayyıldızlı bayrağımızı boyayarak, yurt dışında bilhassa ABD kaynaklı bir çok bağış ve sponsorluğu imkansız kıldığımın farkında mıdır acaba o bayrakları görünce gurur duyan dostlarımız? O bayraklar yerinde kalsın istiyorum. Bir Türk sporcusu olarak o bayrakları taşımanın bana bir maliyeti vardır.

Bu vakfı kurarken, yaptığımız herşeyde topluma faydanın yollarını bulabiliriz düşüncesiyle hareket etmiştim. Bugüne kadar sayısız yazımı sitede bedava paylaştım, bedava sunumlar yaptım, okulları ziyaret ettim, 75 bin Amerikan doları civarında bir miktarı nakit olarak İLKYAR dahil, hayır amaçlı projelerimize aktarabildik.

ABD'nde vergi kanunlarına göre 501(c)(3) diye tasnif edilmiş, kar amacı gütmeyen bir kurum (nonprofit) olan Around-n-Over, bu sayede ABD'nde vergi ödeyen bağışseverlerine bağışlarını vergiden düşme imkanını sağlayabilmektedir. Vakıf özelliğimizi yitirdiğimizdeyse, bağış yaparken bu vergi indiriminden faydalanmak isteyenler katkılarını esirgeyecek, başka vakıflara vereceklerdir. Bunun da bana ayrıca bir maliyeti olacaktır. Beni yabancılara muhtaç etmeyiniz.

Sonuçta, kar amacı gütmeyen kurum mu dersiniz, vakıf mı, orası size kalmış, bir şirket gibi bilançomuza dikkat etmemiz, ta 2003 yılında onurlu amaçlara hizmet etmek için kurulmuş bu vakfın uzun ömürlü olması için çabalamamız gerekiyor. Görünen köy kılavuz istemez. Bir ya da iki yıla kadar Around-n-Over adlı bu vakfı kapatmak zorunda kalacağım.

Yine de yardım etmemekte ısrar mı edeceksiniz?

SORMAK ZORUNDAYIM.

Erden.


-------oOo-------

08 Şubat, Pazartesi - ŞIRNAK Kız YİBO, Vali Aydın Arslan YİBO
09 Şubat, Salı - ŞIRNAK Şenoba YİBO
10 Şubat, Çarşamba - ŞIRNAK Cizre YİBO
11Şubat, Perşembe ŞIRNAK İdil YİBO
12Şubat, Cuma - MARDİN Midyat Gazi YİBO
13Şubat, C.tesi - MARDİN Ömerli Gazi YİBO-Yeşilli YİBO
14Şubat, Pazar - MARDİN Merkez Gazi YİBO
15Şubat, Pazartesi - Ş.URFA Viranşehir YİBO
16Şubat, Salı - Ş.URFA Birecik YİBO
17Şubat, Çarşamba - KİLİS Musabeyli YİBO
18Şubat, Perşembe - HATAY Hassa YİBO
19Şubat, Cuma - OSMANİYE Düziçi YİBO
20Şubat, Cumartesi - ADANA Pozantı YİBO
21Şubat, Pazar - ANKARA Şereflikoçhisar YİBO
 



Ynt: Kasla Git; Erden Eruç

Brisbane'dan gectim, yolda okullari ziyaret ediyorum

Avustralya'da Canberra yakinindaki Kosciuszko zirvesine dogru yol almaktayim. Yeni Brisbane'dan gectim. Papua Yeni Gine'yi kuzeyden guneye asip Mercan Denizi'ni de kurekle gectikten sonra, Avustralya'nin en kuzeydogusunda karaya ulastim. Oradan kiyi boyunca 2.5 hafta suren bir kano faslinin ardindan Cooktown'a ulastim. Artik bisikletle ilerlemekteyim.

Kano fasli sirasinda uydu telefonuyla iLKYAR'in YiBO ziyaretlerine uzaktan telekonferans seklinde katilip, ogrencilere hitap edebildim. Kirsal alanda ilkogretim cagindaki cocuklarin temel egitim ihtiyaclarini saglama azminde olan iLKYAR bizim Turkiye'de nakden destekledigimiz yegane kurum.

Daha sonra bisikletle ilerlerken yol boyunca okul ziyaretlerim oldu. Bunlarin hicbiri onceden planlanmis degildi, biraz rastgele oldu. Kah onceden telefon edip, kah durup okul muduruyle konusarak duzenlenen ve ogrencilerle bulusmami saglayan bu ziyaretlerin ardindan, ogretmenler cekinmeden bir sonraki okulu arayip beni tanittilar. Boylece 6 ila 8 okul ziyareti mumkun oldu, notlarima bakip kesin sayiyi yazarim...

Lutfen sitemizin (http://www.KaslaGit.com) sag ust kosesinden haber uyarilarina yazilmayi ihmal etmeyiniz.

Sizin desteginiz, bizim ogrencilere ulasma ve hayir projelerimizi gerceklestirmemiz icin elzem. Eger facebook'taki sanal dostlarinizi bu destek gurubuna davet ederseniz, belki onlar da oykumuzu baskalarina iletirler. Siniflara, evlere ve yonetim kurullarina ulasmak zorundayiz. Ogrenciler, bagisseverler ve olasi sponsorlar bizim cabalarimizdan haberdar olsun istiyoruz. Sizlerin yardimlariyla simdiye kaday 70 bin dolari askin bir nakti derledik ve hayir projelerine uyguladik, dile kolay.

Bu yolculuguma eslik ettiginiz icin sagolun, var olun; destekleriniz icin minnettariz.

Erden.
 

Ynt: Kasla Git; Erden Eruç

10 Nisan Cumartesi gunu Nancy ile birlikte Kosciuszko daginin zirvesine ulastik. Bu Alti Zirve Projesi'nin ikinci zirvesi ve Avustralya'daki aborijinlerin hikayelerinde ozel yeri olan kutsal bir zirve.

Bu zirveye Nancy ile beraber tirmanmak ozel bir tecrube oldu. Kolay bir yuruyus olmasina ragmen, benim isin onemli bir merhale oldu, zira ta 2007 Mayis ayinda Seattle'daki evimizin kapisindan yola koyuldugumdan beridir ugrastirmisti beni.

Buraya ulasmak icin Pasifik okyanusu kurekle gecilmeliydi, ancak doganin planlari farkliydi. Ben denizdeyken La Nina iklim sartlari olustu, normalden guclu guneydogu ruzgarlari ekvatorun guneyine gecit vermedi, sonra bunlar daha batida her sene olusmasi gereken ve planlarimda onemli yeri olan kuzeybati muson ruzgarlarini bastirdi. Kendimi Papua Yeni Gine'nin kuzeyinde buldum...

17 Mayis 2008 gunu, denizde tek basima rekor 312 gun vakit gecirdikten sonra ruzgarlar beni kiyidan uzaga ve firtina guzergahlarina tasimaya baslayinca, gecisi noktalamaya karar verdim. Wewak limanina 135 denizmili mesafeye kadar gelebilmis, ondan sonra ise elimde detayli harita olmadigindan Ninigo Group atollerine 20 denizmili mesafeden gecmeyi tercih etmistim. Kasirga mevsimi baslamisti. Bana erzak takviyesi icin Jayyapura'ya gelen ekip arkadaslarimin aradaki mesafe acildigindan bana ulasmasi mumkun olamadi. Oraya ana sponsorumuz Aktas Group onlari yollamisti. Benim icin buyuk bir hayal kirikligi olan bu olay, Aktas Group Yonetim Kurulu baskani Sahap Aktas tarafindan buyuk bir anlayisla karsilanacakti.

Teknemi denizden toplayan Frabelle Fishing Corporation gemileri, 2008 Ocak ayinda beni ayni noktaya goturup biraktilar. Papua Yeni Gine'nin etrafini saat onunde donebilmek icin kuzeybati muson ruzarlarinin esecegini saniyordum, ancak La Nina yine bu ruzgarlari bastirdi. Hava tahminlerine gore o yil Nisan ayi sonuna kadar da durum degismeyecekti. Iki sene ust uste, sansima iklim sartlari aleyhime islemisti. Bende teknemi Bismarck Denizi'nde guneye surup Papua Yeni Gine kiyilarinda karaya ciktim, B Planini uygulamaya koyuldum.

Yeni plan 2009 Eylul aindan beridir uygulaniyor: Finsch Harbor'dan Bukawa koyune kadar sahilden yuruyup, orada kendimi kanoya aktarmak. Once Lae'ye, sonra Oro Bay'e kadar Solomon Denizi sahillerinde ilerlemek. Bir kiyidan obur kiyiya Papua Yeni Gine'yi asmak uzere Oro Bay'den Port Moresby'e kadar, Kokoda Track patikasini yurumek. Port Moresby'den Avustralya'ya ulasmak icin Mercan Denizini Kurekle gecmek. Cape York yarimadasinin kuzey ucuna yakin Sharp Point burnunu dibinde demir atip oradan kanoyla guneydeki Cooktown'a dogru, bir kasirga, mangrove batakliklari ve timsahlara ragmen ilerlemek. Cooktown'da asfalt yola kavusunuca oradan bisikletle 3600km yol katedip Kosciuszko'nun dibindeki Thredbo kasabasina ulasmak.

Simdi once Melbourne sehrine ugrayip, oradan Perth'e devam edecegim.

Yolculuk boyunca batakliklardan bile uydu telefonu kullanarak Turkiye'de kirsal bolgelerde ilk ve orta egitimlerini okumak icin Yatili Ilkogretim Bolge Okullarina tasinan ogrencilerimizle telekonferanslar yaptim. Haberlesme kapasitemizi guncellestirip, videokonferanslar yapabilecek duzeye erismek hayalim. Bu konuda ve mufredat gelistirilmesi konularinda fikir ve sponsorlukta aracilik onerilerinize ihtiyacimiz var. Kendi dostlariniza (facebook, ozel, ya da sirketlerdeki) yaptiklarimizi tanitirsaniz, proje, egitim ve hayir amacli hedeflerimize ulasmamizda yardimci olursunuz.

Detaylar her zamanki gibi sitemizde mevcut: http://www.kaslagit.com/yapilanlar.htm
Google Earth uzerinden rotamizi gorebilirsiniz: http://www.kaslagit.com/rota.kmz
(kirmizi cizgi rotanin kendisi, antipotlarin cizdigi rota yesil gosteriliyor...)

Tesekkur ederim.

Erden.
 

Erden Eruç, Avusturalya kıtasına tepeden baktı!

Kas gücüne dayalı bir devr-i alem projesi olan ve dünyada bir “ilk” olma niteliği taşıyan “Altı Zirve Projesi” kapsamında Pasifik Okyanusu ile Bismarck ve Mercan denizlerini geçerek Avustralya'ya varan Erden Eruç, kıtanın en yüksek noktası olan Kosciuszko zirvesine çıktı! 2.228 metre yüksekliğe tırmanan Eruç, “Altı Zirve Projesi”nin ikinci zirvesini de geride bıraktı.

Port Moresby'den Avustralya'ya Mercan Denizi'nde 33 gün süren yolculuğunu başarıyla noktalayan Erden Eruç, Altı Zirve Projesi'nin ikincisi olan ve 2.228 metrelik yüksekliğiyle "Avustralya'nın en yüksek noktası" sayılan Kosciuszko zirvesine çıktı. 10 Nisan Cumartesi günü itibariyle eşi Nancy ile birlikte zirve tırmanışını tamamlayan Erden Eruç, nemli ve soğuk rüzgarların taşıdığı bulutlara ve yoğun yağmura rağmen Avusturalya kıtasına tepeden bakmayı başardı.

Pasifik Okyanusu'nu geçmek üzere Temmuz 2007'de Kaliforniya'daki Bodega Bay'den denize açılan ve 312 gün kürek çekerek Pasifik Okyanusu’nu geçen, zorlu hava şartları nedeniyle yolculuğu kesintiye uğrasa da kısa bir molanın ardından yola azimle devam eden, Avustralya’nın kuzeydoğu kıyılarını duvar gibi koruyan ve içinde dar geçitler barındıran mercan kayalıklarını geride bırakan, Avustralya’ya vardığında ise kıtanın etrafını kıyı hattı boyunca bisikletle dolanan Erden Eruç, yoluna çıkan tüm zorluklara rağmen hedefine ulaştı.

15 Şubat Pazartesi günü itibariyle kas gücüyle devr-i âlem yolculuğunun bir diğer durağı olan Cooktown'a ulaşan Erden Eruç, bir yandan hedefine doğru ilerlerken diğer yandan da Gympie yakınlarındaki Two Mile eyalet okulu, Forest Glen’deki Sunshine Coast okulunu ve Woombye’daki Suncoast Christian kolejini ziyaret edip öğrencilere sunum yaptı. 13 Mart günü Brisbane’a varan Erden Eruç, ücra kıyıları kanoyla, iç bölgeleri ise bisikletle katetti.

Mangrove bataklıklarından yağmur ormanlarına kadar çeşitli bitki örtüsüyle karşılaşan Erden Eruç, 2 Nisan’da Sydney’e ulaştı. Daha sonra sırasıyla Goulburn ve Canberra duraklarını geride bırakan Eruç, Kosciuszko zirvesine çıkan patikaların başladığı Thredbo’ya kadar pedal bastı. Bu zorlu ama keyifli yolculuğun son etabında eşi Nancy’nin de kendisine katılmasıyla birlikte yorgunluğunu unutan Erden Eruç, 10 Nisan Cumartesi günü tırmanışını tamamlayarak zirveye ulaştı.

Altı Zirve Projesi'nde ise geriye Everest, Elbrus, Kilimanjaro ve Aconcagua zirveleri kaldı. Eruç'un günlüğünü okuyarak gelişmeleri günbegün takip etmek isteyenler http://www.KaslaGit.com sitesini ziyaret edebilirler.

adsız.jpg
 

Ynt: Kasla Git; Erden Eruç

Erden Eruç, okyanusta TCG Gaziantep ile buluştu

Avustralya'dan kürek çekerek Afrika sahillerine ulaşmak için Hint Okyanusu'na açılan Erden Eruç, denizin ortasında anlamlı bir buluşma gerçekleştirdi.

Limandan ayrıldıktan tam 110 gün sonra, korsanlarla mücadele için Hint Okyanusu’nda bulunan TCG Gaziantep firkateyni denizin ortasında onu bekliyordu.

Türk gezgin Erden Eruç, kas gücüyle Hint Okyanusu’nu geçip Afrika kıyılarına yaklaşırken, bölgede görev yapan Türk firkateyni TCG Gaziantep ile buluştu. Ülkesinden binlerce kilometre uzakta Türk askerlerini karşısında gören Eruç, duygu dolu anlar yaşadı.

Erden Eruç, dünyanın çevresini kas gücüyle dolaşma hedefiyle 2007 yılında “Altı Zirve” adını verdiği projesi kapsamında Türkiye’den yola çıktı.

Bugüne kadar Pasifik Okyanusu ile Bismarck ve Mercan denizlerini kürekle geçen Eruç, Avustralya'yı bisikletiyle kat ettikten sonra 13 Temmuz 2010 tarihinde kıtanın batı sahilindeki Carnarvon kasabasından kürek çekerek Hint okyanusuna açıldı.

[attachment=1]

110 GÜNDÜR TEK BAŞINA DENİZDE

7 metrelik okyanus kayığı ile tam 110 gündür Hint okyanusundaki çetin doğa koşullarıyla tek başına mücadele eden ve dalgalarla boğuşurken 3 yedek küreği de kırılan Erden Eruç, TCG Gaziantep firkateyni tarafından 30 Ekim 2010 günü uçsuz bucaksız denizin ortasında karşılandı.

[attachment=2]

Ancak bu karşılaşma bir rastlantı değildi. Erden Eruç, Kenya sahillerine yaklaşırken olası bir korsan saldırısından kaygılanmış ve bu konuda Türk Deniz Kuvvetleri’nden yardım istemişti.

Bunun üzerine Ağustos ayı sonunda Somali, Seyşeller ve Tanzanya üçgenindeki alanda ticari gemilerin güvenliğini sağlamak üzere kurulan Birleşik Deniz Görev Gücü’nün komutasını devralan TCG Gaziantep kendisi ile temas kurdu ve okyanusun ortasında buluşmak için “randevulaşıldı”.


BİR HAFTAYA KADAR AFRİKA’DA…

Yaptığı başvurunun ardından büyük ilgi gördüğünü anlatan Eruç, "Verilen bilgilerin ışığında rotamı değiştirip nispeten daha az riskli sulara yöneldim" dedi.Türk gezgin, TCG Gaziantep’ten ayrılıp yoluna devam ederken onlarla sık sık haberleştiğini de sözlerine ekledi.

Erden Eruç’un bir hafta içinde Afrika sahillerine ulaşması bekleniyor. Türk gezgin böylece tarihte ilk kez Hint Okyanusu üzerinden bir ana karadan diğerine kas gücüyle geçen kişi olacak.


Kaynak: İhsan ALTIKARDEŞ / İHA

1.jpg


2.jpg
 

Ynt: Kasla Git; Erden Eruç

Ta Haziran ayinda Perth'teyken son bulteni yazmisim, inanilir gibi degil!

O zamandan bu yana olanlari ozetlemek gerekirse, Perth benim icin lojistik merkez oldu. Orada teknemi hazirladim, sonra kuzeyindeki Carnarvon'a pedal basip 13 Temmuz gunu Afrika'ya dogru denize acildim. Yaptigim plana gore lehime ruzgar ve akintilarla dogru Kenya'ya gidecektim. Ancak denize acildiktan sonra Turk Deniz Kuvvetleri ile haberlesmemde korsan tehlikesinin hala onemli bir mahsur yarattigi ortaya cikti. Mozambik sahillerine yonelmenin dogru olacaginda mutabik kalindi. Fakat Madagaskar ile Mozambik arasinda buyuk girdaplar iceren degisken akintilarla karsilastim, batida anakaraya ulasmama firsat olmadi. Epey mucadele ettikten sonra teknemi 26 Kasim gunu Madagaskar'in Mahajanga limanina ulastirdim.

Hint Okyanusu gecisim sirasinda Yatili Ilkogretim Bolge Okullarindaki ogrencilerimizle uydu telefonu araciligiyla telekonferanslar yaptim, sorularini cevapladim. Ilkogretim Okullarina Yardim Vakfi icin surdurdugumuz bagis kampanyasini duyurmaya calistim, bagis konusunda sizleri iknada basarili oldugumu sanmiyorum, uzgunum.

Mahajanga'ya 137nci gunde ulastigimda, Londra merkezli Okyanus Kurekcileri Dernegi beni "uc okyanus kureklemis ilk kisi" ilan etti. Okyanuslarda kurek basinda gecen toplam 629 gunluk kariyerimle de dunyada hayatta olan en tecrubeli okyanus kurekcisi konumuna yukseldim. Rekor, 1996 yilinda Pasifik okyanusunu batidan doguya gecmeye calisirken 937nci gununde denizde kaybolan Peter Bird'e ait.

Hayir ve egitim amacli calismalarimiz azimle surerken bir yandan da rekorlari devirerek yola devam edecegim. Icinde bulundugum ugrasin guzelligi bu ve o nedenle cok onemli. Bu konuda hemfikir oldugumuzu biliyorum, cunku gelip bu destek gurubuna uye olma zahmetini gosterdiniz. Tesekkur ederim.

facebook ve diger ortamlardaki dostlarinizi lutfen buraya gelip uye olmaya davet ediniz (mesajda dugme var). Boylece onlarin bagis potansiyelini degerlendirir, kendi dostlarini davet etmesini saglar, tecrube, bilgi ve becerilerinden faydalanma firsatini ediniriz. Bu destek gurubunun Around-n-Over olarak basarmaya calistiklarimizda onemli bir ortak, ekibimizin faal bir uzantisi olmasi dilegimdir. Lutfen nasil yardimci olabileceginizi degerlendirip bizimle temasa geciniz, buraya not dusunuz.

Erden.
 




Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
104,012
Mesajlar
1,527,253
Kayıtlı Üye Sayımız
166,760
Kaydolan Son Üyemiz
Stronger

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

SON KONULAR



Geri
Üst