Kamp alanında sadece bizden önce gelmiş bir karavan var,Polonyalı bir çift,biz gelmeden yağan yağmur Nehir üzerinde sis perdesi oluşturmuş,Yeni onarım geçiren savaş öncesi sürekli dolu olduğu ifade edilen bu kampın neden boş olduğunu soruyoruz,Polonyalı arkadaş yanımda Kampın yeni sahibi olduğunu söyleyen asıl mesleği makine muhendisi hırvat (yanılmıyorsam ismi marko idi)Savaşın Turizmi çok etkilediğini bunca yıl geçmesine rağmen hala avrupalıların korkudan gelmediğini söyleyip bizim nereli olduğumuzu soruyor Türküz deyince,ençok polonyalı şaşırıp,belliki biz gelene kadar tek araç oldukları için tedirgin eşine sesleniyor gülerek Hanım bak bunlar Türk'müş (sen korkuyorsun adamlar Türk gelmişler buraya,dercesine)Kampta bungalovlarda var ,bir çiftte oraya geliyor,Kamp sahibi eski günlere döneceğinden umutlu,kafa dinlemek için mükemmel bir yer,merkeze yakın,yeşillikler içinde,Wifi dahil herşey var.Ancak duş 'a gidince bakıyoruz bölme yok,kabinlerin siparişini verdim haftaya gelecek diyor ve Sis nihayet dağılıyor...
gece tekrar sis basınca çekiliyoruz uykuya,sabah kapıyı açınca,güneşle dağılan sis ,önde akan nehir arkada yeşil doğa,keyifleniyoruz.derken ben duştan gelirken Polonyalı aile ve kayınbirader toparlanmaya başlamış, hanım rahat benim karavana dönmemi bekliyor,
Beklemenin nedeni belli arka bahçede Vişne ağacını görmüş,gidip bakalım diye beklemekte,günaydın diyorum sırpça bahçesinde çalışan hanıma güler yüzle yaklaşıyor,o da merak etmiş nereli olduğumuzu ,hoşbeş derken taze kıvırcık ve soğan koparıp getiriyor,kıvırcıklar yıkanırken,hanımın karavandaki bizi izleyen rahatlığının esas nedeni çıkıyor ortaya,bulaşık sırası benimmiş :
Eh artık ,daha çok rafting,tatlısu balıkçılığı,ve trekking için tercih edilen kampı terk etme zamanı ,ücreti akşamdan ödedik 4 kişi 18 Euro...çadır toplandı,bilgisayarda rota belirlendi,vedalaşırken yolu soruyoruz,geldiğiniz gibi ancak yeni yolyapımı olan bir bölümden biraz tırmanmanız gerekecek dedi,farketmez dedik ,biz tırmana ,tırmana geldik buralara alışığız
yola çıkar çıkmaz güzel bir rota sinyali alıyoruz,dinlenme tesisleri,dik çatılı otellerle kış turizmi ağırlıklı, milli park içinde seyrettiğimizi tabelalarından anlıyoruz ,kışın zorlar bu yol bayağı çetin gibi,zaten bizden artık pek yukarda sayılmayan zirvedeki karlar da bunun göstergesi
Bize yol yapımı var ,orada tırmanmanız gerekecek demişlerdi ya ,biz oraya gelecez diye bekliyoruz,yolda bir güzelki ,yanlışmı anladık acaba demeye başlamışttık ki,kilometrelerce sonra yolda iş makinaları,adamlar plakaya bakıyor biz adamlara,belliki nasıl anlatacaz lan bunlara yol kapalı diye düşünüyorlar,ben dahada şaşırtıyorum hırvatça konuşarak,diyorumki yol kapalı işareti yok,onlar diyorki ok var,dönüyoruz onca yolu geri,görüyoruz oku,otobüs önde ben arkada tırmanmanın nasıl olduğunu anlıyoruz ,tabelada adamın bize söylediği isim var,nihayet tırmanma bitiyor ve kahve molası.
Bülent kardeşim,bu rotada,fotoğraf makinesi bizim değil,sizler gibi anlayan birilerinin elinde olsa hakikaten senin dediğin olabilirdi,biz böyle çekin diye elimize verildiği gibi çekmeye çalıştık,fazla kurcalamadan.Bosna fiziki yapısı gereği güzel fotoğraf çekme şansı verdi bize.Beğenin için teşekkürler.Tam turkarotak'lık sana göre yollar....(bak içimden ne geçti )
Bu kadar yeşillik olurda,susuz olurmu,yine bir göl ,Tavşan kulağı gibi iki çıkıntısı olan bu gölün (haritadan)önce sol kulağını görüyoruz,sonra mosko yerleşimi,ardından ortasındaki adacıkla gölün göbeği,karşı kıyılar Karadağ,biz bosna dayız.Bilecko jezero gölün adı google den incelemiştik,ilginç gelmişti gölün güneyinde baraj görünüyor burdan akan su batıya Trebinje deresi olarak devam ediyor,baraj gölü desem başka beslendiği kol göremedim,neyse bunlarda bizi trenmi sandı ne.....
Ve tekrar Adriyatik,duruyoruz manzarayı içimize sindirmek için,cetvat olabilirmi karşı koy diyoruz,belkide Dubrovnike 10km kupari kampın olduğu bir koydur veya başka bir yer,karnımız acıkmışken (şu anda oruçlu olanlar varsa benim gibi kusura bakmasın,iftara zaman var hazırlanabilirler imrendilerse,mesela ben seslendim bile...Jale...akşama tavuk yaparmıyız )bunlarımı düşünüceğiz,bakarsın bunlar bütün parayı mazota yatırdı ,bişey yemeyip içmiyormu diye merak edende olmuştur dimi,eşimin yolda giderken hazırladığı yemeği bu manzara eşliğinde götürüyoruz....İşte bosna -hırvatistan arasında bir başka sınır kapısı
İnek kontrolünden sonra,gerçek pasaport kontrolu.Bu kez ne olursa olsun kaşe vurduracağım hırvata girerken ,giriş olmazsa ,çıkarken vurmuyorlar öğrendik Niyetimiz eski dubrovniki gezip,aynı günün içinde Karadağa geçmek (kısıtlı vize meğerse ne sorunmuş).Dubrovnik kuş bakışı
Yaklaştıkça bir başka güzel,lacivert -beyaz, hoşbulduk,şimdi park yeri bulmalı,yukarlarda park edip uzak olmayan şehire yürüyerek inerken görünümü izlemek niyetimiz,geri nasıl döneceğiz bu yokuşu?(kayınbirader) gerekirse aşağıda beklersiniz ben arabayı alıp gelirim diyorum en hevesli benim ya... herhangi araçla çıkmamız zor çünkü yol tek yön.
Bırakıyoruz arcımızı,benmi tersim,insanlarınmı tersi bana rastlıyor,az yukarıda cafe tarzı bir yer yanında çizgi arası park yeri var ücretli,oraya koyarken arabayı cafe sahibi çıkıyor mutsuz,belliki cafeye gelen müşterinin park etmesini tercih ediyor,biraz restleşiyoruz eşim az aşağıdaki bu yeri gösterip daha uygun aracın arkası dışarda kalmaz deyince oraya alıyorum aracı ,park ücreti için bozuk kuna lazım kağıt para almıyor,hem para bozulsun,hem içecek birşeyler alalım diye özellikle aynı cafeye girip önce alacaklarımı isteyince az önceki mutsuz insan gitti,yardımcı olmaya çalışıyor,Canlı yaşıyorum günümüz bazı sanatçıların menfaat karşılığında fırıldaklığının nedenini.Kaldırımdaki mesafe gösteren tabelalarla aşağı doğru yürüyoruz.
Bol görselli old town gezimiz başlasın dilerseniz,kabinleri dikkatlice bakıldığında farkedilen teleferik kuşbakışı görüntü için,biz zaten yukardan geldiğimiz için binmeyeceğiz,surlar,liman.