Yürürken ücretsiz wifi yazısı olan bir restoran-cafe görünce oturup bir kahve içiyoruz. Zaten italya'da kahve istendiğinde gelen şey bir yudumluk bir fincan, ben daha o yudumu bile alamadan oturduğumuz yer sular altında kalmaya başladı.
durumlarımızı günceller, bir kaç fotoğraf paylaşır, acil maillere bakarız diye oturduğumuz kafeden italyanlar gibi kahvelerimizi hızla içiyor ve kalkıyoruz. Çünkü internete girebilmek için sorulan sorulardan gönderilecek kod için cep telefonu ve diğer kısımları zar zor geçebilsek bile kimlik numarası gibi bir şey soruyor. Garsona ne girmem gerektiğini sorunca adeta suçlu gibi italya'da herkesin bir kimlik numarası olduğunu söylüyor. E bizim yabancı olduğumuz belli değil mi deyince, Ehliyet numarası da olur gibi kaçamak bir cevap veriyor. Biz de bir türlü bağlanmak için gerekli kodu alamıyoruz. Garsona bu durumdan hiç memnun olmadığımı şikayet edeceğimi, ücretsiz wifi yazısını kaldırmaları gerektiğni söylüyorum özür diliyorlar meseleyi kapatıyoruz.
Kahve konusu açılmışken italya'da kahve adeta kovboy filmlerinde gördüğümüz vahşi batıda barlarda tek dikişde içilen viski gibi içiliyor. Sabah otoban kenarlarındaki cafe'lerde insanlar dakikalar içinde kahvelerini dikip yollarına devam ediyorlardı.
espresso, cappucino vb. özellikle istediğiniz bir kahve yoksa kahve istediğinizde bizim türk kahvesi gibi, daha da az miktarda acı bir kahve veriyorlar. Ben onu da severek içiyordum ama eşim Almanya'dan alışık olduğumuz filtre kahve istediği için tarif etmekte önceleri zorlandık. Sonra daha önceki bir ziyaretimden aklıma geldi amerikano diyorlar. Gene aynı acı kahveyi veriyorlar yanın da sıcak su ile. Dilediğiniz kadar sıcak su döküp kahveyi açıyorsunuz.
Bu noktada Venedik ile ilgili bir miktar bilgi yerinde olacak :
Benim Venedik hakkında söylenenler içinde en beğendiğim söz şu oldu : Bir zamanlar Venedikliler tüm Dünya'yı görmeye dağılıyorlardı, şimdi tüm Dünyadaki insanlar Venediği görmeye geliyorlar (Ben bu şekilde çevirdim ama daha iyi bir çevirisi olabilir bu sözün)
Venedik hakkında ilgimi çeken bir başka husus ise neredeyse bin yıllık bugün bir festival haline dönüşmüş olan maske takma gelenekleri. Bu hakikaten bazılarının iddia ettiği gibi Avrupa'da hiyerarşiye ilk başkaldırılardan biri ise batı medeniyeti yüzlerce yıllık bir çaba ile kolay kurulmadı demektir.
Venedik araç girişinin yasak olduğu, tüm şehrin SİT alanı olarak koruma altında olduğu Avrupa'daki iki şehirden birisi. Diğeri Mardin.
Bir grup yabancı gönüllü öncülüğünde Istanbul'a hediye olarak Haliç'e yapılması planlanan Da Vinci'nin tasarımını yaptığı köprü.
220 metre uzunluğunda, 10 metre genişliğinde, 25 metre yüksekliğinde.
(Funded by local and international sponsors, the bridge will be 220 meters long, 10 meters wide and 25 meters at its highest point above the sea.)
Benim tatile çıktığım zamanda siz gezinizi anlatmaya başlamışsınız az önce bitirdim çok keyifliydi,kafam deli tavuk gibi hep sağa yada sola yatırarak görselleri inceledim ,artık hepimiz Garda lı olduk ama yine aynı keyifle okudum,sis lide çok güzelmiş.
Bir kareniz (Sirmione)beni salise sinde çocukluğuma götürdü.Sonra bulabilirmiyim acaba bu fotoğrafa yakın görsel diye baktığımda haklı olduğumu anladım.
Benim tatile çıktığım zamanda siz gezinizi anlatmaya başlamışsınız az önce bitirdim çok keyifliydi,kafam deli tavuk gibi hep sağa yada sola yatırarak görselleri inceledim ,artık hepimiz Garda lı olduk ama yine aynı keyifle okudum,sis lide çok güzelmiş.
Bir kareniz (Sirmione)beni salise sinde çocukluğuma götürdü.Sonra bulabilirmiyim acaba bu fotoğrafa yakın görsel diye baktığımda haklı olduğumu anladım.