J
janissary
Ziyaretçi
Antalya otogarın içinde bulunan ilçeler otogarına geçerseniz buradan kalkan Kumluca dolmuşları ile kişi başı 10 lira civarına Phaselis'e ulaşabiliyorsunuz. Buraya giden dolmuşlar aynı zamanda Olimpos ve Çıralı'ya da gidiyor. Antalya- Phaselis arası 50 dakika, Phaselis-Çıralı arası 15 dakika, Çıralı-Olimpos arası da 5 dakika kadar sürüyor. Ancak Olimpos ya da Çıralı'ya gitmek için indiğiniz yerde bir dolmuşa daha binip bir 15-20 dakika daha yol yapmanız gerekiyor. Phaselis girişinde ise maalesef dolmuş imkanı yok. Yerleşke girişi anayoldan 1.5 km içeride ve buraya yürüyerek ya da otostop çekerek gitmek gerekiyor. Yerleşke girişi sonrasında ise yine 1.5 km yolumuz var sahile kadar. Bu yolu da aynı şekilde katetmek lazım. Ancak sahil kenarında bir taksi durağı mevcut. Kültür Bakanlığı sitesinden Phaselis yerleşkesi yönetimine ait telefon numarasını bulursanız anayola geldiğinizde telefon ederek buraya bir taksi göndermelerini rica edebilirsiniz diye düşünüyorum. Taksi ile gittiğiniz takdirde 10 TL'yi gözden çıkarmanız lazım. İçeri girerken şans eseri bir taksi geçiyordu ve taksimetre açmadan 10 TL talep etti. Çok olduğunu düşündüğüm için dönüşte taksimetre açtırdım ve yine 10 TL tuttu. Bu kadar kısa yolda bu kadar çok tutması garip geldi. Acaba gece tarifesi açıp bizi mi kandırdı yoksa Antalya'da taksi fiyatları mı uçmuş bilemiyorum. Ama haberiniz olsun durumdan. Yerleşkeye dönersek, içeride ücretsiz duş, lavabo imkanı mevcut. Giriş kişi başı 8 TL fakat Müzekart sahiplerine ücretsiz. Günübirlik piknik yapmaya bile gelinebilir. Etrafta kuru otlar olduğu için mangal yapmamanızı öneririm. Denize girmek de gayet keyifli oluyor. Herşeyiyle beni son derece mutlu etti bu gezim. Sizlere de tavsiye ederim. Kenti anlatmak gerekirse:
Phaselis çok güzel bir ticaret merkezi. Rodoslular tarafından Yunan, Mısır ve Asya uygarlıklarıyla ticaret yapmak üzere kurulmuş ve önemli bir merkeze dönüşmüş. Bu liman bölgedeki bir çok antik kentin aksine Likya birliğine üye olmamış. Kendi ayakları üzerinde durmuş. Bir adet tiyatro, bir adet hamam, iki adet agora, üç adet liman, çok güzel bir bulvar ve külliyesiyle son derece ilgi çekici bir yerleşke olmayı başarmış. Limanların her birinde denize girme imkanı var. Sahillerin hepsi yarı taşlı yarı kumlu. Denizin içi ise genel olarak kumlu. Şnorkelciler için gayet ilginç görüntüler mevcut. Özellikle küçük olan limanda suyun içinde gezinirken duvar ve sütun kalıntılarını görebiliyorsunuz. Deniz sığ olduğu için koyların sonuna kadar gidilse bile boğulma tehlikesi nispeten düşük. İlerleyerek koyların bittiği noktalardaki kayalıkların üstüne çıkıp kıyıdakilere suyun üzerinde yürüyor görüntüsü verebilirsiniz. Tarihi kent kısmında ise binalar olabildiğince güzel ayakta kalmışlar. İlgi çekici yanı ise binaların bloklar halinde kesilip yontulmuş taşlar yerine bir tür çimento ile bir araya getirilmiş taş-kum bileşenlerinden oluşması. Bu kadar uzun süre ayakta kalmış olmaları çok ilginç. Hele yakın zamanda yaşadığımız büyük depremlerde kuma dönüşen binaları düşününce çok daha etkileyici oluyor. Ayrıca benim ziyaretim sırasında yerli turistlerin üzücü derece azınlık olması canımı sıktı. Böyle güzel bir yeri sadece yabancıların gezmesi yazık oluyor. Daha fazla uzatmadan resimlere geçiyorum:
Phaselis çok güzel bir ticaret merkezi. Rodoslular tarafından Yunan, Mısır ve Asya uygarlıklarıyla ticaret yapmak üzere kurulmuş ve önemli bir merkeze dönüşmüş. Bu liman bölgedeki bir çok antik kentin aksine Likya birliğine üye olmamış. Kendi ayakları üzerinde durmuş. Bir adet tiyatro, bir adet hamam, iki adet agora, üç adet liman, çok güzel bir bulvar ve külliyesiyle son derece ilgi çekici bir yerleşke olmayı başarmış. Limanların her birinde denize girme imkanı var. Sahillerin hepsi yarı taşlı yarı kumlu. Denizin içi ise genel olarak kumlu. Şnorkelciler için gayet ilginç görüntüler mevcut. Özellikle küçük olan limanda suyun içinde gezinirken duvar ve sütun kalıntılarını görebiliyorsunuz. Deniz sığ olduğu için koyların sonuna kadar gidilse bile boğulma tehlikesi nispeten düşük. İlerleyerek koyların bittiği noktalardaki kayalıkların üstüne çıkıp kıyıdakilere suyun üzerinde yürüyor görüntüsü verebilirsiniz. Tarihi kent kısmında ise binalar olabildiğince güzel ayakta kalmışlar. İlgi çekici yanı ise binaların bloklar halinde kesilip yontulmuş taşlar yerine bir tür çimento ile bir araya getirilmiş taş-kum bileşenlerinden oluşması. Bu kadar uzun süre ayakta kalmış olmaları çok ilginç. Hele yakın zamanda yaşadığımız büyük depremlerde kuma dönüşen binaları düşününce çok daha etkileyici oluyor. Ayrıca benim ziyaretim sırasında yerli turistlerin üzücü derece azınlık olması canımı sıktı. Böyle güzel bir yeri sadece yabancıların gezmesi yazık oluyor. Daha fazla uzatmadan resimlere geçiyorum:

