Romantik Yol ( Romantischen Straße )

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan Lütfü Uzsoylu Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 54
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 17,579

Lütfü Uzsoylu

Ana Kamp
Mesajlar
88
Tepkime Puanı
0
Yer
Bursa
Romantik Yol ( Romantischen Straße )
Okuduğum bir gezi yazısında ilk kez haberdar olmuştum Almanların meşhur “Romantik Yol” ‘undan. Sonrasında Nordkapp yolunda Romantik Yol'un son durağı olan Füssen’e uğramış ve şöyle bir dışarıdan bakmıştık bu şatolara. Kesmemişti dışarıdan bakmak tekrar gelmeli ve görmeliydim buraları. Motorun bencilliğinden kurtulup, ailece gezilecek bir rota yapmalı ve araba ile gezmeliyim buraları diyerek ilk rota çalışmalarına başladım. Romantik Yol’un önüne ve arkasına eklenecek kasabalar ve şehirler belirlemeli ve süslemeliydim bu romantizmi. İnternet, dost tavsiyeleri ve önceki yolculuklarımda eşim ile yada yalnız olarak görüp doyamadığım yerler harmanlanıp; uzun uzun harita karşısında geçen saatler sonrasında rota netleşti.. Son dakikada roro firmasının attığı faik ile tüm rezervasyonları bir gün öne çekmektense araya bir de Venedik sıkıştırılarak rota son şekline sokuldu.
Toplam 29 yerleşim yeri görülecek, 16 gece konaklanacaktı..
Venedik, Sirmione, Milano, Annecy, Lozan, Colmar, Strazburg, Würzburg, Weikesheim, Bad Mergetheim, Rothenburg, Feuchtwagen, Dinkelsbühl, Nördlingen, Augsburg, Scwangau, Füssen, Linderhof, Oberammergau, Ettal, Garmisch Partenkirchen, İnsburg, Kitzbühel, Heiligenblut (Grossglockner ), Cortina d'Ampezzo, Misurina, Bled, Lubliyana ve Trieste gezilecek, görülecek ve fotoğraflanacaktı.

Gezi öncesinde yaptığım araştırmalarda fark ettim ki Romantik Yol hakkında başvurulacak çok fazla kaynak yok. Olanların bir kısmında da yalan yanlış bilgiler var. Buradan yola çıkarak bu rota hakkında başvurulabilecek doğru bilgileri içeren bir yazı yazma kararı aldım. Bu yazı bundan sonra bu rotayı yapmak isteyenlerin tam olarak ne yapmaları gerektiği konusunda bir kılavuz olacaktır.
 

Ynt: Romantik Yol ( Romantischen Straße )

ROMANTİK YOL
Biraz gerilere giderek çocukluğunuzda okuduğunuz masallardaki kasabaları, şatoları prensleri, prensesleri aklınıza getirin. Heidi ile Peter’in Alpler’ini de şöyle bir düşünün. Bunlar ile alakalı aklınızdaki tüm anı kırıntılarını harmanlayarak bir rota hayal edin. Bu rota üzerinde kaleler, şatolar, iyi korunmuş ortaçağ kasabaları, ormanlar, vadiler, nehirler, göller ve Alplerin inanılmaz manzaraları ile süslenmiş 28 kasaba bulunsun. Tam da böyle bir yol Almanların “Romantik Yolu” (Romantische Strasse), tüm bu güzellikleri size yol boyunca sunuyor. Bu yol öyle bir yol ki her yıl 5 milyonu konaklamalı, 2 milyonu ise günü birlik olmak üzere 7 milyon kişi ziyaret ediyor.
360 km.’lik bu rotada zamanın durduğu huzur verici ortaçağ kasabalarını gezerken, şatolarda dönemin en ünlü ressamlarının duvar boyamalarını görüp, arnavut kaldırımlı kent meydanlarını dolaşıp, bu meydanlardaki süs havuzlarının etrafındaki banklarda soluklanıp, surlar üzerinde yürüyüp, ihtişamlı mimarileri ile kasvetli kiliseleri ziyaret edip, aynı zamanda yöresel lezzetlerden de tadabilirsiniz.
1948 yılında bir araya gelen birkaç Alman 2.Dünya Savaşında yaratılan kötü imajlarını silmek ve kendilerinin bir başka yüzünü göstermek için böyle bir rota çizerler. Dünyanın gözünde yenilenecek imajları için bu kasabaları kendilerinin yeni ve romantik yüzleri olarak lanse ederler.
Almanya’nın ortalarında, rotanın kuzey başlangıç noktası, içinden Main Nehri geçen Würzburg’dur. Bitiş noktası ise, kuğu, mimari, şiir ve müzikten hoşlanan; savaş, silah ve avdan nefret eden, ölesiye romantik Almanların efsanevi kralları II. Ludwig’in yaşadığı rotanın en ihtişamlı kasabası Schwangau ve Füssen’dir.
Zaman içerisinde bu 28 kasabadan 10 tanesi diğerlerine göre daha öne çıkarak rotanın temel taşlarını oluşturmuştur ki Feuchtwangen’de bu 10’lu listeden çıkarılmalıdır. Kalınacak kasabalar ise yalnızca 5 tanedir; bunlar Würzburg, Rothenburg, Dinkelsbühl, Augsburg ve Füssen’dir.
Rotanın başlangıç noktası olan Würzburg’un tarihi 1400 yıl öncesine dayanmaktadır. Günümüzde üniversite kenti olarak anılmasına sebep olan eski adı Würzburg Üniversitesi, bugünkü adı ise Julius Maximilians Üniversitesi’nin temelleri 1402 yılında atılmıştı. Şehrin yaşadığı en büyük talihsizlik ise 16 Mart 1945 tarihinde, 2. Dünya Savaşı’nın bitimine iki ay kala yaşanan 17 dakikalık İngiliz hava bombardımanıdır ki bu bombardıman sonucunda şehrin %90’ına yakını yok olmuş ve şehir nüfusunun yarısına yakını ölmüştü. Bu büyük yıkımın ardından 1950’lerde başlayan yenileme çalışmaları 1970’lere kadar sürmüş ve şehir eski görünümüne yeniden kavuşmuş.
Kentin en ihtişamlı yapısı bombalamada şans eseri tamamı yok olmayan ama büyük zarar gören, 1719 – 1780 yılları arasında Balthasar Neumann tarafından barok tarzında inşa edilen, Giovanni Battista Tiepolo’nun oğulları Giandomenico ve Lorenzo ile boyadığı 677 metrekarelik dünyanın en büyük ve muhteşem tavan freski olan “ Dört Kıta” yı (Gezegenler ve Kıtalar Alegorisi ) bünyesinde barındıran Residens’tır. Girişi Residens’in önündeki meydana bakan Hofkirche ise bu çatı altındaki farklı güzellikteki bir şapeldir. Şapel’in dekorasyon detayları arasında kendinizi kaybetmemeniz mümkün değildir. Bu süslemeler 1734 – 1743 yılları arasında Hildebrandt tarafından dizayn edilmişti. Würzburg piskoposları bu muhteşem yapıyı zenginliklerinin göstergesi olarak inşa ettirmişler. Bina 1981 yılında Unesco tarafından dünya mirası listesine alınmıştır.
Alte Mainbrücke (Alte Köprüsü), Main nehri üzerine kurulmuş tarihi bir taş köprüdür. Köprüden Marienberg Kalesi ve ip gibi sıralanmış üzüm bağlarının manzarası doyumsuzdur. Burada yaşayan ya da turist olarak buraya gelenler bu köprü girişindeki bardan aldıkları yöresel şaraplar ile köprünün üzerine gelişi güzel yayılarak gün batımını buradan seyrediyorlar. Gün batımını bu köprüden seyretmek ve bu anları fotoğraflar ile ölümsüzleştirmek mutlak yapılması gerekenler listesinin üst sıralarındadır.
Marienkapelle (Marien Şapeli), Rathaus (Belediye binası), St. Kilian Katedrali ve Marienberg Kalesi bu sevimli kasabada gezmeye değer diğer yapılardır.
 

Ynt: Romantik Yol ( Romantischen Straße )

Residens giriş




Residens tavan freksinin bir kısmı




Belediye Binası ve devamında Alte Mainbrücke




Residens ana giriş



Residens

 

Ynt: Romantik Yol ( Romantischen Straße )

Residens


Residens


Otelimiz


Bu tabelalar çok hoştu ve yol boyunca sıkça karşımıza kendi özgün halleri ile çıktılar..


Bir başka tabela..
 

Ynt: Romantik Yol ( Romantischen Straße )

Marienkapelle


Alte Mainbrücke girişindeki restoran - şarap evi


Alte Mainbrücke


Adet olduğu üzere Alte Mainbrücke'de gün batımını şarap eşliğinde seyrediyoruz..


Alte Mainbrücke girişindeki restoran - şarap evi
 



Ynt: Romantik Yol ( Romantischen Straße )

Alte Mainbrücke


Alte Mainbrücke


Alte Mainbrücke


Alte Mainbrücke


Alte Mainbrücke arka planda Marienberg Kalesi
 

Ynt: Romantik Yol ( Romantischen Straße )

Alte Mainbrücke arka planda Marienberg Kalesi


Alte Mainbrücke


Alte Mainbrücke


Marienberg Kalesi


Belediye Meydanından Dom St. Kilian
 



Ynt: Romantik Yol ( Romantischen Straße )

Yaklaşık 50 Km’lik mesafedeki Almanya’nın önemli termal merkezlerinden ve romantik yolun 4. kasabası olan Bad Mergentheim bulunmakta. Kasaba küçük olmasına karşın tarihi 1800 yıl geriye gitmektedir. Deutschordens Kalesi ve bu kalenin içinde bulunan müze ve kilise görülmeye değer yerlerdir. Müze bölgesel tarih yanı sıra inanılmaz bir oyuncak koleksiyonuna sahiptir. Günümüzde çocuklarımızın oynadığı Barbie evlerinin atalarının şimdikilerden çok daha güzel ve detaya sahip olduğuna inanamayacaksınız. Kalenin küçük kilisesinin tavan freskleri ise büyüleyicidir.
Kalenin bahçesinden girebileceğiniz Kurgarten olarak anılan oldukça büyük park içinde yürüyüş yapabileceğiniz parkura ya da oturup bir şeyler yiyip içebileceğiniz bir restorana sahip. Kaplıca tesisleri de bu huzur verici parkın içinde bulunuyor.
Kasaba tarihinde sadece bizleri ilgilendiren bir başka özellik ise burada bir Türk Mahallesi olması. Ama ne acıdır ki orada karşılaştığımız Türk vatandaşlarımız bundan haberdar değillerdi. 1684 yılında Viyana kapılarına dayanan atalarımızdan bir kısmını esir alan Alman Şövalyeleri tarafından getirildikleri bu kasabada yaşadıkları mahalleye yıllar sonra “Turkish Gasse” yani Türk sokağı adı verilmiş.
Müze ve Kurgarten ana girişi


Meryem Ana Çeşmesi


Meryem Ana Çeşmesi


Kurgarten


Kurgarten
 




Ynt: Romantik Yol ( Romantischen Straße )

Deutschordens Müzesi


Deutschordens Şato Merdiven boşluğu taş işlemeleri


Deutschordens Şato Merdiven boşluğu taş işlemeleri


Deutschordens Şato Merdiven boşluğu taş işlemeleri


Deutschordens Şato Kilisesi (Bad Mergetheim)
 

Ynt: Romantik Yol ( Romantischen Straße )

Deutschordens Şato Kilisesi


Deutschordens Şato Kilisesi


Deutschordens Şato Kilisesi


Deutschordens Şato Kilisesi


Deutschordens Şato Kilisesi
 

Ynt: Romantik Yol ( Romantischen Straße )

Bizden birileri..


Bad Mergetheim


Bad Mergetheim Kent Meydanı


Bad Mergetheim Kent Meydanı


Bad Mergetheim Kent Meydanı
 

Ynt: Romantik Yol ( Romantischen Straße )

Bad Mergetheim Kent Meydanı


Bad Mergetheim Kent Meydanı


Bad Mergetheim


Atalarımızdan izler..
 



Ynt: Romantik Yol ( Romantischen Straße )

Rotanın 5. Kasabası olan Weikersheim Almanya’nın en çarpıcı rönesans saraylarından birinin bulunduğu Pitoresk Tauber Vadisi’ndedir. Weikersheim kasabası, özellikle Versailles tarzı Barok bahçesi ve 1600’lere ait Şövalyeler Salonu’yla (Ritersaal) 12. yüzyıldan beri ailenin adıyla anılan Hohenlohe kontlarının ikametgahı olan Weikersheim Sarayı’na ev sahipliği yapıyor. Şövalyeler Salonu’nun (Ritersaal) ihtişamlı tavanı avlanma sahnelerinin bulunduğu tuvaller ile süslenmiştir. Avlanmak o zamanlarda sadece soylulara tanınmış bir haktı ve bunu her fırsatta sergilemekten gurur duyarlardı. Salonun duvarlarında gerçek boyutlarına yakın, boyanmış alçıdan yapılmış üçboyutlu av hayvanı figürleri duvardan üstünüze atlayacaklarmışcasına kafalarını uzatmış salona bakıyorlar. Bu salondaki en dikkat çekici hayvan figürü ise fildir. Hortumu ve dişleri salona doğru uzanan filin heykeltıraşının hayatında hiç gerçek fil görmeden bu üçboyutlu bu çalışmayı yapmış olması hayret uyandırıyor. Salonun girişinin tam karşısında, giriş kapısı ile aynı tarzı taşıyan ve tavana kadar uzanan muhteşem şöminenin sağında ve solunda burada yaşayan soylu ailenin soy ağacı resmedilmiş. Sarayı yapan ailenin parası bu muhteşem salonu yaparken tükenmiş olmalı ki merdivenlerde ve koridorlarda asılı duran resimler güzel ve kaliteli olmaktan çok uzaklar. Sadece kötü resimlerde değil; renkleri tutturulamamış porselen yemek takımları, kötü heykeltıraşların elinden çıktığı anlaşılan heykeller, bazı duvarlarda fayans yerine fayansı andıran boyamalar ve özellikle şapelde mermer izlenimi verilerek boyanmaya çalışılmış ahşap kaplamalar, bahçede seyrek olarak dikilmiş zamanının pahalı çiçeği laleler ailenin ekonomisinin çokta iyi olmadığının göstergeleri. Bahçedeki heykelleri ise aile parası oldukça yavaş yavaş almış. Ayrıca bahçedeki Cüceler Galerisi’nde ailenin yanında çalışmış hizmetkarların karikatürize edilmiş küçük heykelleri görülmeye değerdir.

Rotanın 8. kasabası olan Rothenburg rotanın en popüler noktalarından biridir. Almanya’nın en iyi korunmuş ortaçağ kasabasıdır. Aslında bu kasabada ne şato ne de saraylar var; ama kasaba bir bütün olarak öyle iyi korunmuştur ki kendinizi bu kasabanın arnavut kaldırımlı sokaklarında yürürken zaman makinesinden yüzlerce yıl geriye gitmiş gibi hissedersiniz. Buranın 31 Mart 1945 yılında bombalandığına ve şehrin yüzde kırkının zarar gördüğüne ise inanmak zor.
Şehirin tarihi oldukça geriler gidiyor; Roma İmparatorluğu’nun en büyük 10 kentinden biri olan Rothenburg 1356 yılındaki depremde eski kalesini kaybetmiş ve bu kalenin kalıntıları ile halen ayakta olan surlar inşa edilmiş. Şehrin çok büyük bir kısmını çevreleyen surlar üzerinde yürümek ve bu surlardan şehrin manzarasını seyretmek çok keyiflidir. Bu surların arasına inşa edilmiş eski şehrin giriş kapılarının her biri de ayrı bir mimari değer olarak şehrin güzelliğine güzellik katıyor. Bu kapılardan da en görülmeye değer olanı Kale Bahçeleri’ne açılan Burgtor’dur. Yıkılan kalenin olduğu yerlere yapılan Kale Bahçeleri’nden ( Burggarten ) ve şehrin ovaya bakan kısmındaki sokak aralarından vadinin manzarası ise görülmeye değerdir.
Şehirde iki yapı diğerlerinden öne çıkıyor. Mimar Leonhard Weidman’in imzasını taşıyan Belediye binası (1572 – 1578) ve St. Jacob Kilisesi (1311-1484). Bu rota üzerindeki her kasabada göreceğiniz çeşme ve küçük süs havuzlarının da en iyilerini burada görebilirsiniz.
Belediye binasının olduğu meydanın (Marktplatz) etrafına kurulan şehirde, meydana giden ana yollar üzerinde göreceğiniz dükkanlar ve onların birer sanat eseri olan metal tabelaları sizi alış veriş yapmaya zorluyor. Dükkanlarda inanılmaz oyuncaklar, guguklu saatler ve hediyelik eşyalar bulabilirsiniz. Bu kadar çeşidi bu güzergah üzerinde başka yerde bulma şansınız yok. Hediyelik alış verişinizi bu kasabada yapıp bitirmelisiniz.
Weikersheim Sarayı Bahçesi


Weikersheim Sarayı


Weikersheim Sarayı


Weikersheim Sarayı