Sergi: 15 Kasım 2007 - 30 Mart 2008
Yer: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Galerisi
Ziyaret Saatleri: Pazartesi - Cumartesi 10:00 - 18:30
Giriş ücretsizdir.
Mevlana Celaleddin Rumi’nin 800. doğum yıldönümü nedeniyle Unesco’nun 2007 yılını bu büyük mutasavvıfa ayırmasından yola çıkarak, Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul’un tasavvuf tarihine ışık tutmak ve Mevlana’yı bir kez daha saygıyla anmak amacıyla “Saltanatın Dervişleri, Dervişlerin Saltanatı: İstanbul’da Mevlevîlik” sergisini hazırladı.
13. yüzyıl sonlarında, toplumsal ve kültürel kökleri açısından İslam ortaçağına ait mistik bir kurum olan Mevlevîlik, Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethiyle Konya’dan İstanbul’a uzanan yolda, İstanbul’un Avrupa rönesansına dönük yüzü nedeniyle Dünya üzerindeki yerini alır. Yüzyıllar boyunca süren tarihsel süreklilik içinde, Asya kökenli bir zihniyet olmaktan, Doğu-Batı arasında entelektüel ve tinsel bir köprü olmaya giden Mevlevîlik, 1491’de kurulan Galata Mevlevîhanesi’yle birlikte Balkanlar ve Akdeniz coğrafyasına yayılma imkanı bulur ve ardından, İstanbul Mevleviliği’nin temelleri 17. yüzyıl ortalarından itibaren İstanbul’daki Mevlevi şeyh aileleri tarafından atılır.
Sözün zerafetini, kalbin evrenselliğini ve ruhun yüceliğini temsil eden İstanbul Mevlevîleri, ortaçağ tasavvuf kültürü içinde şekillenmiş Mevlevi sembolizmini, gündelik hayatın dokusuna yayarak, maddeye ruh veren çabayla, giyim kuşamdan sıradan eşyaya, sanat eserinden konuşma diline kadar geniş bir kültür yelpazesinin mimarları olmuşlardır.
Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Osmanlı İmparatorluğu’nun görsel arşivinde önemli bir yer tutan İstanbul Mevleviliği’ne ait levha, gravür, fotoğraf ve gündelik hayata ilişkin objelerden oluşan, küratörlüğünü Ekrem Işın’ın, danışmanlığını Prof. M. Baha Tanman’ın yaptığı “Saltanatın Dervişleri, Dervişlerin Saltanatı: İstanbul’da Mevlevîlik” sergisiyle, sema eden, ney üfleyen dervişlerin büyülü, evrenine doğru gizemli bir yolculuğa çıkıyor.
İstanbul Mevlevîliği, tarih içinde önemli bir siyasi rol üstlenmekle birlikte, Osmanlı kültür dünyasını şekillendiren kültürel üretim boyutuyla, musikiden hat sanatına, edebiyattan mimariye uzanan çizgi üzerinde, Doğu ile Batı arasındaki entelektüel ama aynı zamanda tinsel bir köprü olması nedeniyle de özel olarak incelenmesi, araştırılması gereken, yüzyıllara yayılmış bir olgudur.
Yer: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Galerisi
Ziyaret Saatleri: Pazartesi - Cumartesi 10:00 - 18:30
Giriş ücretsizdir.
Mevlana Celaleddin Rumi’nin 800. doğum yıldönümü nedeniyle Unesco’nun 2007 yılını bu büyük mutasavvıfa ayırmasından yola çıkarak, Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul’un tasavvuf tarihine ışık tutmak ve Mevlana’yı bir kez daha saygıyla anmak amacıyla “Saltanatın Dervişleri, Dervişlerin Saltanatı: İstanbul’da Mevlevîlik” sergisini hazırladı.
13. yüzyıl sonlarında, toplumsal ve kültürel kökleri açısından İslam ortaçağına ait mistik bir kurum olan Mevlevîlik, Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethiyle Konya’dan İstanbul’a uzanan yolda, İstanbul’un Avrupa rönesansına dönük yüzü nedeniyle Dünya üzerindeki yerini alır. Yüzyıllar boyunca süren tarihsel süreklilik içinde, Asya kökenli bir zihniyet olmaktan, Doğu-Batı arasında entelektüel ve tinsel bir köprü olmaya giden Mevlevîlik, 1491’de kurulan Galata Mevlevîhanesi’yle birlikte Balkanlar ve Akdeniz coğrafyasına yayılma imkanı bulur ve ardından, İstanbul Mevleviliği’nin temelleri 17. yüzyıl ortalarından itibaren İstanbul’daki Mevlevi şeyh aileleri tarafından atılır.
Sözün zerafetini, kalbin evrenselliğini ve ruhun yüceliğini temsil eden İstanbul Mevlevîleri, ortaçağ tasavvuf kültürü içinde şekillenmiş Mevlevi sembolizmini, gündelik hayatın dokusuna yayarak, maddeye ruh veren çabayla, giyim kuşamdan sıradan eşyaya, sanat eserinden konuşma diline kadar geniş bir kültür yelpazesinin mimarları olmuşlardır.
Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Osmanlı İmparatorluğu’nun görsel arşivinde önemli bir yer tutan İstanbul Mevleviliği’ne ait levha, gravür, fotoğraf ve gündelik hayata ilişkin objelerden oluşan, küratörlüğünü Ekrem Işın’ın, danışmanlığını Prof. M. Baha Tanman’ın yaptığı “Saltanatın Dervişleri, Dervişlerin Saltanatı: İstanbul’da Mevlevîlik” sergisiyle, sema eden, ney üfleyen dervişlerin büyülü, evrenine doğru gizemli bir yolculuğa çıkıyor.
İstanbul Mevlevîliği, tarih içinde önemli bir siyasi rol üstlenmekle birlikte, Osmanlı kültür dünyasını şekillendiren kültürel üretim boyutuyla, musikiden hat sanatına, edebiyattan mimariye uzanan çizgi üzerinde, Doğu ile Batı arasındaki entelektüel ama aynı zamanda tinsel bir köprü olması nedeniyle de özel olarak incelenmesi, araştırılması gereken, yüzyıllara yayılmış bir olgudur.

