Trakya Gezi
Kamp II
Deryada bir ceviz kabuğu gibi ordan oraya savrulan gemilerde denizciler, gözleri kör eden karanlıkta kendilerini karaya kavuşturacak bir ışık ararlarmış. Ümitsizliğin en cesurunu kuşattığı anda denizden bir deniz kızı çıkar; elinde dalgaların söndüremediği bir meşale, o önde denizciler arkada güvenli sulara kadar hepsine yol gösterirmiş. Sadece denizcilere görünen deniz kızı istese de karaya çıkamazmış.
İçinde “kız kulesi” olan hikayeleri hatılayın bir! Boğazdaki kız kulesini, Mersin’deki kız kalesini, Van gölünün orta yerindeki Akdamar’ ı hatırlayın. Hapsedildikleri bu kalelerden-kulelerden sevdiklerine ışığıyla yol gösterenler de bir deniz kızı değil miydi aslında ?
Abydos kıyılarında Hera, elinde meşaleyle Leandros’ u beklerdi. Hani bir fırtınalı gecede meşalesinin ışığı sönmüştü de Leandros’ u sular almıştı. Babası tarafından hapsedildiği adada elindeki meşaleyi babasının askerlerine kaptırmıştı Tamara da, sevgilisi gece kör karanlıkta Van gölüne kulaç atarken askerler fenerin ışığını söndürmüşlerdi. Işığını kaybeden aşık son feryadında sitem etmemiş miydi ? “Ahhh Tamara !” ( Akdamar adasının ismine dair efsane. )
[attachment=1]
Denizciler uzak ufuklarda onlar için bir ümit demek olan ışığı hep gözlemiş durmuşlar. Nice nice seneler sonra denizin dövdüğü kayalıkların, uçurumların başına koca koca fenerler yapılır olmuş. Bir çaktı mı fersah fersah öteden nurunu gösteren fenerler her biri… İşte o zaman deniz kızlarını unutmuş denizciler. Kendilerine ihtiyaç kalmadığını anlayan deniz kızlarıysa derin sulara dalmışlar, bir daha da göze görünmemişler.
Ama ben bilirim ki; o deniz kızlarından biri neredeyse bir asırdır gözler önünde ama sırrını ele vermemeye çalışarak İğneada’ da yaşıyor.
...daha fazlası için :
İçinde “kız kulesi” olan hikayeleri hatılayın bir! Boğazdaki kız kulesini, Mersin’deki kız kalesini, Van gölünün orta yerindeki Akdamar’ ı hatırlayın. Hapsedildikleri bu kalelerden-kulelerden sevdiklerine ışığıyla yol gösterenler de bir deniz kızı değil miydi aslında ?
Abydos kıyılarında Hera, elinde meşaleyle Leandros’ u beklerdi. Hani bir fırtınalı gecede meşalesinin ışığı sönmüştü de Leandros’ u sular almıştı. Babası tarafından hapsedildiği adada elindeki meşaleyi babasının askerlerine kaptırmıştı Tamara da, sevgilisi gece kör karanlıkta Van gölüne kulaç atarken askerler fenerin ışığını söndürmüşlerdi. Işığını kaybeden aşık son feryadında sitem etmemiş miydi ? “Ahhh Tamara !” ( Akdamar adasının ismine dair efsane. )
[attachment=1]
Denizciler uzak ufuklarda onlar için bir ümit demek olan ışığı hep gözlemiş durmuşlar. Nice nice seneler sonra denizin dövdüğü kayalıkların, uçurumların başına koca koca fenerler yapılır olmuş. Bir çaktı mı fersah fersah öteden nurunu gösteren fenerler her biri… İşte o zaman deniz kızlarını unutmuş denizciler. Kendilerine ihtiyaç kalmadığını anlayan deniz kızlarıysa derin sulara dalmışlar, bir daha da göze görünmemişler.
Ama ben bilirim ki; o deniz kızlarından biri neredeyse bir asırdır gözler önünde ama sırrını ele vermemeye çalışarak İğneada’ da yaşıyor.
...daha fazlası için :