Şimdi Madrid Zamanı

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan SRDR34 Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 0
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 2,498

SRDR34

Ana Kamp
Mesajlar
40
Tepkime Puanı
0
Akdeniz’in en şirin şehri Madrid’te flamenkonun ve İspanya’nın sıcaklığını yaşamak istiyorsanız yaklaşmakta olan Nisan ve Mayıs tam zamanıdır derim... İstanbul’dan 4 saat 10 dakikalık uçuş mesafesinde olan Madrid, Avrupa’nın en güzel kentlerinden birisi... Roma ya da Paris gibi kasıntı bir şehir olmamasından dolayı yani hayatı başkalarına güzel görünmek için değil de kendileri için yaşamalarından, hayatın olağan akışında devam etmesinden dolayı en canlısı ve görülesi diyebilirim… Ne kadar rahat olduklarını anlatmak için şu örneği verebilirim: Daha önce Madrid aktarmalı İbiza’ya, Barselona aktarmalı olarak da 2 kez de Malaga’ya gitmiştim. Malaga’ya giderken pasaport bankosundaki polislerin yerinde olmaması, İbiza’ya giderken de bagajlarımızı iç hatlardan alacağımızın söylenmesi üzerine iç hatlara geçip elimi kolumu sallayarak İspanya’ya girmiştim. Sanki iç hat uçuşu yapmıştım… Bu kez pasaportlarımız kontrol edilince şaşırdım açıkçası. Pasaport kontrolünün ardından şehir merkezine doğru yola çıkarken yol boyunca gördüğünüz heykeller, görkemli binalar Madrid’in sanatçı ruhu hakkındaki ön bilgiyi veriyor adeta.
Zengin tarihi mirasının yanı sıra bir kültür ve sanat merkezi olan Madrid, 8 bin kilometrelik alanı ve 3 milyonu aşkın nüfusuyla İspanya’nın en büyük şehri. Zili, şalı, gülü, boğa güreşleri, flamenko dansları ve futbol çılgınlığı ile Madrid, Avrupa'nın en renkli kültür bahçelerinden birisi. İspanyol krallığının sahip olduğu gücü ve ihtişamı yansıtan yapıtlar bu kenti daha da görkemli kılıyor. Bourbon hanedanına ev sahipliği yapan iki bin sekiz yüz odalı saray, Las Ventas Boğa Güreşleri, dünyanın en büyük sanat müzelerinden olan Prado ile Botanik Bahçeleri Madrid’in çok ilgi çeken mekanlarından sadece birkaçı.
Zaman kavramı altüst olmuş gibidir bu kentte. Siesta sayesinde geceleri uyumayan bu kentin gecenin geç saatlerine özgü coşkusu ve dayanılmaz çekiciliği arasında yiter gider insan. İnanılmaz bir kültürü olan ve güçlü bir Katolik İspanya'nın ruhu her yerde hissedilir. Geniş ve tertemiz bulvarları, güzel ve aydınlık binalarıyla Madrid'te her köşe başında kaldırımlara taşan midyecisi, kokoreççisi, kızarmış kalamarcısı, kentin rahatlığını ve kolaylığını anlatır sanki..
Şehirdeki ilk durağım Madrid’in simgesi olan Santiago Barnabeu Stadı. Yolda birkaç kez kaybolduktan sonra bulabildiğim 80.000 kişilik bu futbol mabedi Madridliler için övünç kaynağı. Stad kapalı olduğundan dışarıdan görmekle yetiniyorum. Stadın altında metro istasyonu ve dev alış veriş merkezi de bulunuyormuş. Buradan yola çıkıp Madridliler’in milli spor olarak kabul ettikleri boğa güreşlerinin yapıldığı arena Plaza de La Ventas’a geçiyorum. 1934 yılında inşa edilen bu alana İspanyollar “Boğa Güreşi Katedrali” diyor. 60 metre çapındaki arenaya sahip Plaza De La Ventas’ın seyirci kapasitesi tam 23.000 kişi. Matadorlar burada büyük saygı görüyor, heykelleri dikiliyor. Ve siz siz olun hiçbir İspanyol’a bunun spor değil de vahşet olduğunu asla dile getirmeyin, bu konuda oldukça tutucular…
Çevre düzenlemesine büyük önem veren Madridliler bütün kenti yeşile bürümüşler. Her yer ağaçlar ve havuzlarla süslü. Rotamızı kent içindeki yeşil alanların en büyüğüne, Parque Del Buen Retiro’ya çeviriyoruz. 12 hektarlık alan içine kurulu Retiro Parkı 17. yy’da Retiro Sarayı’nın bir parçası olarak düzenlenmiş. Parka girdiğiniz anda sizi İspanya’ya yön vermiş kişilerin heykelleri karşılıyor. Bu dev parkın içinde Palacio De Crystal ve Palacio De Velazquez saraylarının yanı sıra bir de havuz bulunuyor. İnsanlar havuzda kayıklarla gezinti yapıyor, ya da etrafındaki kafeteryalardan birine oturup buranın tadını çıkarıyor.
Plaza De La Independencia yani Özgürlük Meydanı’nda karşımıza tüm görkemiyle Puerta del Alcala-Alcala Kapısı çıkıyor. Alcala Kapısı’nın savaşçı meleklerle süslü kemeri Madrid’in simgelerinden biri durumunda. Paseo de Recoletos caddesini takip ederek aşağıya doğru indiğimizde bizi Kibele Meydanı karşılıyor. Meydandaki muhteşem havuzun içinde Jupiter’in annesi Tanrıça Cibeles’ye adanmış iki aslanın çektiği araba içinde heykeli yer alıyor. Madrid’in ana kavşaklarından biri olan bu meydana geldiğinizde eski kente girdiğinizi de hissedersiniz. Yaklaşık 7.000 eser ile dünyanın en önemli Avrupa sanatı koleksiyonuna sahip Prado Müzesi de mutlaka görülmezi gereken bir yer. 18. yy’dan kalma neoklasik üsluptaki müzede Rubens, Goya, El Greco, Bosh, Velzquez gibi bir çok ustanın yapıtları sergileniyor.[attachment=2]
Akşam yemeklerinin 23.00 gibi hayli geç bir saatte yenildiği Madrid’de gece hayatı doğal olarak gece yarısından sonra başlıyor. Gece hayatının en renkli adresi ise Peurto Del Sol. Puerto Del Sol Meydanı her türlü eğlencenin, etkinliğin, protestonun düzenlendiği bir alan. Akşamları bir başka güzel olan meydan adeta İstanbul’un Taksim’i. Eğlence için herkes buraya geliyor. Perto Del Sol’da latin ezgilerine kulak kabartıyorum. Peru, Bolivya ve Ekvator’a ait müzikler yapan Desde El Equinoccio grubu meydanda hem konser veriyor, hem de CD’lerini satıyor. Mağazalar, alışveriş merkezleri, kafetaryalarla çok canlı olan Carmen Caddesi’nde kısa bir gezintiye çıkıyorum. [attachment=1][attachment=3]Cadde üzerinde sık sık karşıma çıkan pandomimciler gezime ayrı bir renk katıyor.
Madrid’in simgelerinden birisi olan ve 136 binadan oluşan Plaza Del Mayor yani Mayor Meydanı, 1619 yılında Kral 3. Felipe tarafından krallığa prestij sağlayacak bir alış-veriş merkezi olarak inşa edilmiş. Zaten buraya gelenleri de ilk önce atının üzerinde Kral 3. Felipe’nin heykeli selamlıyor. Mayor Meydanı boğa güreşlerinden kraliyet ailesinin düğünlerine, engizisyon işkencesinden taç giyme törenlerine kadar çok sayıda önemli olaya ev sahipliği yapmış. 100.000 kişilik bu meydanda bugünde konserler ve tiyatro oyunları düzenleniyor. [attachment=5]
Son derece keyifli olan bu kente gittiğinizde 1 gününüzü de Madrid’e 40 dakika uzaklıkta bulunan ortaçağ kenti görüntüsüne sahip Toledo’ya da ayırın derim…
MADRİD HAKKINDA DİP NOTLAR…
İspanyolca bilmiyorsanız ve öğrenmek istiyorsanız yapacağınız bir İspanya seyahati bu dili öğrenmek için iyi bir fırsat olabilir. Çünkü İspanya'da bildiğiniz İngilizce pek işe yaramıyor, birçok insan İngilizceyi konuşamıyor ama sizin İspanyolca bildiğiniz varsayılarak sizinle İspanyolca konuşuyor. Yani aslında yurdum insanından pek farklı değil İspanyol halkı. Ne de olsa her iki ülke de Akdeniz kanı taşıyor…Siz ne kadar İngilizce konuşursanız konuşun İngilizce bilmeyen halk sizinle İspanyolca konuşmaya devam ediyor sizin anlayıp anlamadığınıza bakmaksızın… Sihirli kelime olan “No se Espanol” yani “İspanyolca konuşamıyorum”u söylemediğiniz takdirde sizinle el-kol hareketleriyle birlikte sanki siz anlıyormuşsunuz gibi hararetli bir şekilde İspanyolca konuşmaya devam edeceklerdir…
Madrid’de trafiğin İstanbul’dan daha da berbat olduğunu söyleyebilirim. Otomobil kiralamak aklınıza gelen en son şey olmalı çünkü otomobilinizi park edecek yer bulamıyorsunuz. Trafik İstanbul’u aratacak şekilde. Bütün caddeler ve sokaklarda parkomatlar var. Yeşil çizgilerle bölünmüş yerlerde 1 euro karşılığında 30 dakika park edebiliyorsunuz. Mavi çizgilerle bölünmüş park alanlarında ise 3 euro karşılığında en fazla 2 saat park edebiliyorsunuz. Ancak 2 saat sonra tekrar dönüp otomata para ödemek zorundasınız. Daha uzun bir park söz konusuysa kapalı park alanı bulmalısınız kendinize… Park alanı aramaktan herhangi bir yeri göremiyorsunuz. Bunun yerine birbirine çok yakın olan tarihi yerleri yaklaşık 3 euro vererek turist otobüsüyle diğerinden bir diğerine gidip gezebilirsiniz. Böylece hem zamandan kazanırsınız hem de otomobil kirası ve park ücretlerini yarısına zahmetsizce kenti yarı zamanda dolaşırsınız.
Hayat ve yemek ucuz. Sabah kahvaltısında ay çöreği ve kahveye alternatif olarak bira sunuluyor. Domuz pastırması jam (ham) şarküterileri kentin her yanında. Yanında şarap ve ekmek veriyorlar. Gerçekten lezzetli.. Paellasını denemeden geçmeyin. Milli yemekleri olan paella; tavuk eti, balıklar ve deniz ürünleri ile pişirilen son derece lezzetli bir pilav yemeğidir. Paella, tarih içinde İspanya’yı işgal etmiş olan Romalılar ve Araplar’ın yemek kültürünü birleştiren bir yemek olarak tanımlanıyor. Ama ağır bir yemek olduğu için İspanyollar sadece hafta sonları yiyorlarmış ve her yerde yapan yok… Ve İspanyol mutfağının dillere destan tapasları… İspanyol yemek adetlerini zenginleştiren, günün belirli saatlerinde atıştırılan Tapa adlı mezeler ve kanepelerdir. Bunlar ‘tasca’ adı verilen küçük bar/restoranlarda sunulur. Bir bardak şarap veya bira eşliğinde küçük tabaklar içinde küçük porsiyonlarla sunulan tapalar çoğunlukla peynirli, etli, yumurtalı sebzeli yemeklerden yapılır. İspanyollar mahalledeki tascalarda dostlarıyla buluşur ve bu lezzetli ürünlerin yiyip sohbet ederler. Tapas, Andalucia’nın çerez ve antre olarak servis edilen özgün lezzetidir.
Aperitif saatlerinde, özellikle akşamları barlarda ve lüks lokantalarda içkiyle birlikte yenmesi adettir. Adı "tepa", yani "kapak"tan gelir. Çünkü eskiden İspanyollar sherrye sinek kaçmaması için bardakların üzerlerini "tapas" adını verdikleri ekmek dilimleriyle kapatırlar, alkolü boş mideye içmemek için de bu tapasları yerlermiş. Bu adet zaman içinde bir kültüre dönüşmüş ve tapasların yüzlerce çeşidi oluşmuş.
Günümüzde mini öğün olarak turistlere sunulan tapaslar, çeşitlerine bağlı olarak kimi zaman akşam yemeği yerine de geçer. Ve kırmızı biberle tatlandırılmış jambon küpleri, fasulye piyazı, omlet, sosta pişmiş deniz ürünleri, böbrek sote, kızarmış karides, siyah zeytin, ton balığı, karnabahar salatası, kalamar, biber dolması, acılı salyangoz, mantarlı tavuk gibi yiyeceklerle servis edilir. Bu yiyecekler küçük toprak kaplarda sunulur ve elden ele geçirilerek elle veya kürdanla alınıp tapas eşliğinde yenir. Bu menüye bazen bira çoğu zaman da şarap eşlik eder.
Yemekler son derece ucuz. Konaklamalar da… Puerto Del Sol’de yani Madrid’in en canlı meydanında yer alan son derece temiz ve konforlu olan Hotel Europa gecelik 20 dolar gibi son derece ucuz fiyatıyla iyi bir alternatif… Alış veriş için de iyi bir alternatif sunuyor. İstanbul’daki 600 TL’lik ayakkabıları 150 TL’ye almanız mümkün. Markalı ürünlerin satıldığı belli başlı mağazaların dışında diğer mağazalarda pazarlık yapma şansınız var. Zara ürünlerin genelinde ucuz olmakla birlikte bazı ürünlerinde ülkemize göre % 60 oranında daha ucuz… Her yer yemyeşil, adım başı havuzlar, fıskiyeler var. Caddeler oldukça geniş… Orta büyüklükteki her caddede otobüs durağı var.
Eğlencenin ve gece yaşamının kalbi Plaza Del Sol’de atıyor… Burası biraz Taksim biraz da Beyoğlu… Burada hayat sabaha kadar devam ediyor. Ancak cebinize de dikkat edin. Orada yaşayan Türklerle konuştuğumuzda bunu genellikle Araplar’ın ve zencilerin yaptığını söylüyorlar. Bir çok Türk restoranı var ama % 90’ının sahibi Türk değil Pakistanlılar ve Araplar işletiyor. Türklükle uzaktan yakında alakası yok. Genellikle izbe yerler ve Arap müzikleri çalıyor. Buraları görenler de haliyle Türkler’i böyle zannediyor.

plaza del sol güneş kapısı.jpg


cibelles ve puerta del alcala.jpg


plaza del sol.jpg


Başlıksız-1.jpg


plaza del mayor.jpg
 

Etiketler
Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.

BENZER KONULAR



GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
104,949
Mesajlar
1,531,890
Kayıtlı Üye Sayımız
166,952
Kaydolan Son Üyemiz
cigdemkazanlı

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst