nosibis
Ana Kamp
Her ne kadar şehirlerde, uzun, yüksek binaların arasında sıkışmış olsak dahi hafta sonu herkesin şehir içindeki yeşil alanlara, deniz kenarlarına veya ormanlık bölgelere kaçarak, yalın ayak yürüdüğünü ve mangal yakmakta olduğunu görürüz...
Büyükşehirlere göç edenlerin çoğunluğu üzerindeki Anadolu kokusunu, yeşilliğe basma dürtüsünü içerisinden atamamıştır.
Yeni nesilde büyüklerinden gördüğü bu duyguyu, bu bol dumanlı görsel şöleni hafta sonları da olsa yaşayarak zaten genlerinde olan bu duyguyu büyüyünce de sürdürmeye devam eder.
Bana göre mesele sadece ucuz tatil yapma düşüncesi değildir. Mesele ucuz tatilin yanısıra daha çok doğanın içinde olmaktır, mesele kendine ait bir tatil alanı yaratmaktır, mesele daha özgür olmaktır, mesele birçok yerde vakit geçirerek bir taşla birden fazla kuş vurmaktır. Pandemi işin içine girince insanlar içlerinde olan bu hevesi tatmak amacıyla karavan işine giriyorlar. Girdikten sonra da zaten akla kara belli olacak ve birçoğu her zaman dediğim gibi satılık ilanını yapıştıracak. Keşke kiralama işine giderek bu işi gerçekleştirebilseler.
Her zaman çok gezen bilir demiyor muyuz? İnsanlar gezmek istiyor, bir çok yer görmek istiyor. Belki de bunu kısıtlı imkanlarla yerine getirmek istiyor. Evet belki ucuza tatil yapmak istiyorlar ama bunun sebebi karavancılığın ucuz olması değil, memleketimizde tatilin turiste ucuz bizim insanımıza pahalı olmasıdır. Günlük fiyatı neredeyse bir asgari ücrete denk gelen otellerde nasıl tatil yapılabilir ki? Zaten karavancılık ucuz demek bile karavan fiyatlarını geçen sene ile kıyasladığımızda pek mümkün görünmüyor.
Neden bizim insanımız da karavana binemesin, neden çoluk çocuk bir arada gezmesin, neden ailesi ile birlikte ülkemizdeki denizlerden, ormanlardan, göllerden ucuza ya da bedavaya faydanlanamasın? Üstelik dünyanın en güzel ülkesinde yaşıyorken.
Aranızda dedesi, büyükbabası Çanakkale'de, Sarıkamış'ta, Yemen'de şehit olan yok mu? Yine böyle bir durumda hiç düşünmeden koşacak olan sizler, bizler, bu halk değil mi? Neden bu ülkenin güzelliklerinden, nimetlerinden faydalanamıyoruz? Abant'a, Karagöl'e neden para verip izleme fırsatı sunuyorlar ki bana? Ya da neden buraları birilerine kiraya verip beni para ile girmeye zorluyorlar?
Konu biraz kaydı yine mevzuya döneyim. İçinde karavan hevesi olanlar da bu işten kısa sürede vazgeçecek bana göre.
Çünkü karavan hayatı senelerdir belirli bir sistem, bir düzen içerisinde yaşamaya alışmış, hayatı bir çok sebepten bir yere veya birilerine bağlı olanlar için uygun değildir.
Ülkemiz insanı her ne kadar doğa ile başbaşa yaşamaya istekli olsa dahi birçok kısma bunu ancak büyükşehirden emekli olduğunda memleketine göçerek, babasından kalan bir parça yer varsa gerçekleştirebilecektir. Bir kısmı da yaşantısını büyükşehirde, çocuğununun üniversitesinin bitmesini bekleyerek, hastane yakınında bir evde gazetesini okuyarak geçirecektir.
Çok az kısmı da eğer ömrü yeterse, sağlığı müsaade ederse hayallerini gerçekleştirmek için karavanla yola koyulacaktır.
Bu yüzden imkanı ve hevesi olan, doğadan korkmayan, kendisine eşlik edecek bir hayat arkadaşı olan ve sadece hevesi olsa dahi diğer şartları yaratmasını bilen karavan hayatını yaşayacaktır. Bu da çok az bir kısım olacak sanırım.
Az olsun öz olsun. Nerede çokluk orası sıkıntı işte.
Her şey gönlünüzce olsun...
Büyükşehirlere göç edenlerin çoğunluğu üzerindeki Anadolu kokusunu, yeşilliğe basma dürtüsünü içerisinden atamamıştır.
Yeni nesilde büyüklerinden gördüğü bu duyguyu, bu bol dumanlı görsel şöleni hafta sonları da olsa yaşayarak zaten genlerinde olan bu duyguyu büyüyünce de sürdürmeye devam eder.
Bana göre mesele sadece ucuz tatil yapma düşüncesi değildir. Mesele ucuz tatilin yanısıra daha çok doğanın içinde olmaktır, mesele kendine ait bir tatil alanı yaratmaktır, mesele daha özgür olmaktır, mesele birçok yerde vakit geçirerek bir taşla birden fazla kuş vurmaktır. Pandemi işin içine girince insanlar içlerinde olan bu hevesi tatmak amacıyla karavan işine giriyorlar. Girdikten sonra da zaten akla kara belli olacak ve birçoğu her zaman dediğim gibi satılık ilanını yapıştıracak. Keşke kiralama işine giderek bu işi gerçekleştirebilseler.
Her zaman çok gezen bilir demiyor muyuz? İnsanlar gezmek istiyor, bir çok yer görmek istiyor. Belki de bunu kısıtlı imkanlarla yerine getirmek istiyor. Evet belki ucuza tatil yapmak istiyorlar ama bunun sebebi karavancılığın ucuz olması değil, memleketimizde tatilin turiste ucuz bizim insanımıza pahalı olmasıdır. Günlük fiyatı neredeyse bir asgari ücrete denk gelen otellerde nasıl tatil yapılabilir ki? Zaten karavancılık ucuz demek bile karavan fiyatlarını geçen sene ile kıyasladığımızda pek mümkün görünmüyor.
Neden bizim insanımız da karavana binemesin, neden çoluk çocuk bir arada gezmesin, neden ailesi ile birlikte ülkemizdeki denizlerden, ormanlardan, göllerden ucuza ya da bedavaya faydanlanamasın? Üstelik dünyanın en güzel ülkesinde yaşıyorken.
Aranızda dedesi, büyükbabası Çanakkale'de, Sarıkamış'ta, Yemen'de şehit olan yok mu? Yine böyle bir durumda hiç düşünmeden koşacak olan sizler, bizler, bu halk değil mi? Neden bu ülkenin güzelliklerinden, nimetlerinden faydalanamıyoruz? Abant'a, Karagöl'e neden para verip izleme fırsatı sunuyorlar ki bana? Ya da neden buraları birilerine kiraya verip beni para ile girmeye zorluyorlar?
Konu biraz kaydı yine mevzuya döneyim. İçinde karavan hevesi olanlar da bu işten kısa sürede vazgeçecek bana göre.
Çünkü karavan hayatı senelerdir belirli bir sistem, bir düzen içerisinde yaşamaya alışmış, hayatı bir çok sebepten bir yere veya birilerine bağlı olanlar için uygun değildir.
Ülkemiz insanı her ne kadar doğa ile başbaşa yaşamaya istekli olsa dahi birçok kısma bunu ancak büyükşehirden emekli olduğunda memleketine göçerek, babasından kalan bir parça yer varsa gerçekleştirebilecektir. Bir kısmı da yaşantısını büyükşehirde, çocuğununun üniversitesinin bitmesini bekleyerek, hastane yakınında bir evde gazetesini okuyarak geçirecektir.
Çok az kısmı da eğer ömrü yeterse, sağlığı müsaade ederse hayallerini gerçekleştirmek için karavanla yola koyulacaktır.
Bu yüzden imkanı ve hevesi olan, doğadan korkmayan, kendisine eşlik edecek bir hayat arkadaşı olan ve sadece hevesi olsa dahi diğer şartları yaratmasını bilen karavan hayatını yaşayacaktır. Bu da çok az bir kısım olacak sanırım.
Az olsun öz olsun. Nerede çokluk orası sıkıntı işte.
Her şey gönlünüzce olsun...
