SEVAL
www.sevalduban.com
Günlerden Cuma, mesai bitimine yarım saat kalmış. Anne, baba, kardeş, eşi ve yeğenim de Bangkok’ ta. Bana whats’ up’ tan yazıyor kardeşim. Hadi sen de gel diye. Olur du, olmaz dı derken hemen bakıyorum uçaklara ve Bangkok’ a bilet alıyorum. Cumartesi sabah da yazlık giysileri ortaya döküp kendime bir sırt çantası hazırlıyorum. Üzerime de ince ama kat kat giyiniyorum. Pasaportumu alıp havaalanın yolunu tutuyorum. Havaalanı sakin, check in işlemlerini yapıp uçağın kalkmasını bekliyorum. İlk durak Katar, Doha sonra da Bangkok. Katar hep uğursuz geliyor bana. Uçaklar dolu olduğu için mahsur kalıyorum oralarda
Bu yolculuğumda bir şey farkettim. Ben yolculuğu seviyorum. Havada asılı kalıp zaman ve mekan sınırı olmadan kendiyle başbaşa kalıyor ya insan, işte onu. Neden uzun yolların beni sıkmadığı ve büyülediğini anladım bu sefer ki yolculukta.
Havaalanındayken yolda vakit geçsin diye Ayşe Kulin’ in Gizli Anların Yolcusu isimli kitabını almıştım. Daha önce hiç Ayşe Kulin okumamıştım. Bu kitaptan önce de İnci Aral’ ın Kendi Gecesinde isimli kitabını okumuştum. İnci Aral’ ın akıcı yazısı sayesinde çabucak okumuştum kitabı. Her iki kitabın da baş karakterleri erkek ve bu karakterler kendi hem cinslerine aşıklar. Uçağa binince açtım kitabımı okumaya başladım. Ayşe Kulin o kadar akıcı yazmış ki, 5 saat nasıl geçti anlamadım. Gözümü kırpmadan okudum. 5 saatin ardından Doha havaalanına vardık. Ben transit tarafa geçip Bangkok uçağının hangi kapıdan kalakacağını öğrendim. Sonra da bilet almak için ofise desk’ e gittim. Ve yine aynı şey, uçakta yer yok. +12 kişi de fazlası var. Bir sonraki uçak 9 saat sonra ve direk Phuket’ e. En kötü ihtimal ona binerim dedim. Boynum bükük vaziyette gittim uçağın kalkacağı kapıya. Tüm yolcular bindi. Uçağın kalkmasına 2 dakika var. Vakitin daraldığını görünce tekrar yanaştım kapıya. Yer var mı diye sordum. 12 kişi fazla var dediler, bakındım etrafa kimse yok. Ama burada kimse yok ki dedim. Bagajım olup olmadığını sordular. Yok deyince de beni apar topar uçağa bindirdiler ve uçak kalktı. Bu sefer şansım yaver gitti.
Uçakta oturduğum koltuk 3’ lü sırada ve cam kenarıydı. Yanımda da 2 tane abi oturuyor. Biri sarı saçlı ama saçlar boya, diğeri kumral. İkisi de Avrupalı ama hangi ülke bilmiyorum. O kadar nazik ve kibarlar ki hayretler içinde onları izliyorum. Sonradan farkettim ki, bu abiler evli : İnci Aral, Ayşe Kulin ardından da bu abiler. Bir an “no’ luyooo yaaa” oldum. Bu abilerin bir birine davranışından o kadar etkilendim ki anlatılır gibi değil. Sevgi çok sihirli bir şey. Kime duyulduğu önemli değil, içinizde sevgiyi hissetmek muhteşem bir şey. Hayranlıkla izledim onları. Ayşe Kulin’ in kitabında Tekin Gönenç’ in şiir kitabından alıntılar var. Onları okudukça tam da bu abiler için yazılmış olduklarını düşündüm. Hatta bunları facebook’ ta paylaştığımda arkadaşlarımdan tepkiler aldım. Tepkilerin sebebi de “normal kadın ayakları yapma bize”. Vay bee, dedim. Ne kadar ruhsuzmuşum meğerse, şiir bile eğreti durdu profilimde. Oysa ki ben son derece duygusal bir tipimdir Üstelik de o şiirler abilere ithafendi :
Neyse, gezi yazsını fazla sulandırmayalım. Nerede kalmıştık. Ben kah abileri hayran hayran seyrettim kah kitap okudum derken vardım Bangkok’ a. Tabii olay burada bitmiyor. Ben Suvarnabhumi uluslararası havaalanına geldim. Bizimkilerle Don Muaeng havaalanında buluşup Phuket uçağına bineceğiz. Diğer havalanına gitmek için shuttle’ a bindim. 2 saatin ardından havaalanına vardım. Ben 15 dereceden 30 derece olan bir memlekete geldiğim için giyindiğim katmanları yavaş yavaş çıkarmaya başladım ve nihayet şort, tşirt ile kaldım. Ne güzelmiş kış ortasında sıcak memlekette olmak. 1 – 2 saat aileyi bekledikten sonra hep birlikte check in yaptırıp uçağa doluştuk. Bu arada 9 aylık minnak yeğenim de bizimle birlikte. Geziyor olmaktan dolayı acayip mutlu. Çok da sevimli ve ben bayılıyorum ona.
Yaklaşık 2 saat sonra Phuket’ e vardık. Oradan bir taksiye binip doğru otelimize gittik. Otelimiz Karon Beach bölgesinde ve plaja çok yakın. Otele varıp odalarımıza yerleştik. Odalar pek şirin dekore edilmiş. Kaldığımız yerin adı Sugar Marina Resort – Art. Phuket’ e gideceklere tavsiye ederim.
Bu yolculuğumda bir şey farkettim. Ben yolculuğu seviyorum. Havada asılı kalıp zaman ve mekan sınırı olmadan kendiyle başbaşa kalıyor ya insan, işte onu. Neden uzun yolların beni sıkmadığı ve büyülediğini anladım bu sefer ki yolculukta.
Havaalanındayken yolda vakit geçsin diye Ayşe Kulin’ in Gizli Anların Yolcusu isimli kitabını almıştım. Daha önce hiç Ayşe Kulin okumamıştım. Bu kitaptan önce de İnci Aral’ ın Kendi Gecesinde isimli kitabını okumuştum. İnci Aral’ ın akıcı yazısı sayesinde çabucak okumuştum kitabı. Her iki kitabın da baş karakterleri erkek ve bu karakterler kendi hem cinslerine aşıklar. Uçağa binince açtım kitabımı okumaya başladım. Ayşe Kulin o kadar akıcı yazmış ki, 5 saat nasıl geçti anlamadım. Gözümü kırpmadan okudum. 5 saatin ardından Doha havaalanına vardık. Ben transit tarafa geçip Bangkok uçağının hangi kapıdan kalakacağını öğrendim. Sonra da bilet almak için ofise desk’ e gittim. Ve yine aynı şey, uçakta yer yok. +12 kişi de fazlası var. Bir sonraki uçak 9 saat sonra ve direk Phuket’ e. En kötü ihtimal ona binerim dedim. Boynum bükük vaziyette gittim uçağın kalkacağı kapıya. Tüm yolcular bindi. Uçağın kalkmasına 2 dakika var. Vakitin daraldığını görünce tekrar yanaştım kapıya. Yer var mı diye sordum. 12 kişi fazla var dediler, bakındım etrafa kimse yok. Ama burada kimse yok ki dedim. Bagajım olup olmadığını sordular. Yok deyince de beni apar topar uçağa bindirdiler ve uçak kalktı. Bu sefer şansım yaver gitti.
Uçakta oturduğum koltuk 3’ lü sırada ve cam kenarıydı. Yanımda da 2 tane abi oturuyor. Biri sarı saçlı ama saçlar boya, diğeri kumral. İkisi de Avrupalı ama hangi ülke bilmiyorum. O kadar nazik ve kibarlar ki hayretler içinde onları izliyorum. Sonradan farkettim ki, bu abiler evli : İnci Aral, Ayşe Kulin ardından da bu abiler. Bir an “no’ luyooo yaaa” oldum. Bu abilerin bir birine davranışından o kadar etkilendim ki anlatılır gibi değil. Sevgi çok sihirli bir şey. Kime duyulduğu önemli değil, içinizde sevgiyi hissetmek muhteşem bir şey. Hayranlıkla izledim onları. Ayşe Kulin’ in kitabında Tekin Gönenç’ in şiir kitabından alıntılar var. Onları okudukça tam da bu abiler için yazılmış olduklarını düşündüm. Hatta bunları facebook’ ta paylaştığımda arkadaşlarımdan tepkiler aldım. Tepkilerin sebebi de “normal kadın ayakları yapma bize”. Vay bee, dedim. Ne kadar ruhsuzmuşum meğerse, şiir bile eğreti durdu profilimde. Oysa ki ben son derece duygusal bir tipimdir Üstelik de o şiirler abilere ithafendi :
Neyse, gezi yazsını fazla sulandırmayalım. Nerede kalmıştık. Ben kah abileri hayran hayran seyrettim kah kitap okudum derken vardım Bangkok’ a. Tabii olay burada bitmiyor. Ben Suvarnabhumi uluslararası havaalanına geldim. Bizimkilerle Don Muaeng havaalanında buluşup Phuket uçağına bineceğiz. Diğer havalanına gitmek için shuttle’ a bindim. 2 saatin ardından havaalanına vardım. Ben 15 dereceden 30 derece olan bir memlekete geldiğim için giyindiğim katmanları yavaş yavaş çıkarmaya başladım ve nihayet şort, tşirt ile kaldım. Ne güzelmiş kış ortasında sıcak memlekette olmak. 1 – 2 saat aileyi bekledikten sonra hep birlikte check in yaptırıp uçağa doluştuk. Bu arada 9 aylık minnak yeğenim de bizimle birlikte. Geziyor olmaktan dolayı acayip mutlu. Çok da sevimli ve ben bayılıyorum ona.
Yaklaşık 2 saat sonra Phuket’ e vardık. Oradan bir taksiye binip doğru otelimize gittik. Otelimiz Karon Beach bölgesinde ve plaja çok yakın. Otele varıp odalarımıza yerleştik. Odalar pek şirin dekore edilmiş. Kaldığımız yerin adı Sugar Marina Resort – Art. Phuket’ e gideceklere tavsiye ederim.