umutkaptan
Dönen tekerler zaferi müjdeler.
Alıntıdır.
Değerli Üyelerimiz ve Dostlarımız; 1983 yılındaki bir yasa değişikliği nedeniyle kaybettiğimiz TÜRKİYE adını tekrar kazanmanın kıvanç ve mutluluğunu yaşıyoruz. Değerli kurucularımızın vasiyetinin yanında, Genel Kurullarımızın bize verdiği görevi böylece yüzümüzün akıyla yerine getirmiş olduk hamdolsun. Değerli kurucularımızın, ayrıca 3222 sayılı yasanın amatör telsizciliğe getirdiği karanlıkta derneğimizi geliştirip yaşatan, böylece 2813 sayılı yasa dönemindeki çalışmalarımızın temelini oluşturan ve TÜRKİYE isminin 1983 yılındaki bir yasa değişikliği nedeniyle yitirilmesinin acısını hisseden tüm üyelerimiz ve yöneticilerimizin büyük bir özlemi böylece gerçekleşti.
Bugüne kadarki tüm kazanımlarımız gibi, bu kazanımımız da sabırlı, düzeyli, ağırbaşlı, uzak görüşlü, sürekli, özverili ve sistematik bir şekilde ortaklaşa akıtılan alınterinin sonucudur. Bu alınteri, hizmete odaklı olarak çalışan yönetimlerimiz, şubelerimiz ve üyelerimizce akıtılmıştır. Hepsine teşekkür borçluyuz.
Bu başarının, çalışkan, birbirine güvenen, birbirine saygılı, ve uyumlu bir yönetim kadrosunun verdiği mesai olmaksızın elde edilmesinin mümkün olamayacağını özellikle vurgulamam gerekir. Bu güven, saygı, uyum ve özveri olmasaydı bugüne ulaşmamız mümkün olmazdı.
TÜRKİYE adının tekrar kazanılmasındaki olağanüstü idari mesaisi nedeniyle Genel Sekreterimiz Muhsin BOZKURT’a (TA4E) özel bir teşekkür borçlu olduğumuzu burada ifade etmek görevimdir.
Bugüne dek verdiğimiz hizmetleri ve yaptığımız çalışmaları takdir ederek bu takdirlerini yazıları ile ifade etmek inceliğini gösteren MGK, AFAD, Sivil Savunma, Sağlık Bakanlığı, BTK, IARU, ITU, Türk Kızılayı, Kandilli Rasathanesi, AKUT ve başka kurum ile kuruluşlara da şükranlarımızı sunarız. Bu referansların bu noktaya erişmemizde büyük katkısı olmuştur. Anılan kuruluşların güzide mensuplarının Cemiyetimizle işbirliği konusundaki olumlu yaklaşımlarının tüm bu süreçte kilit rol oynadığı da vurgulanmalıdır elbette.
Bununla birlikte, 2813 Sayılı Yasayı çıkartırken, “olağanüstü hal ve afetlerdeki önemli hizmetleri” gerekçesiyle Radyo Amatörlüğünün yasada ayrı bir maddeyle ismen zikredilmesini temin ederek önümüzün açılmasını sağlayan Devlet Büyüklerine minnet borçlu olduğumuzu da unutmamamız gerekir elbette. Amatör Telsizcilik 2813 Sayılı Yasada onların sayesinde ismen zikredilmeseydi, yukarıda sayılanların hiçbiri de gerçekleşemeyecekti.
Gelinen bu noktanın ayrıntılı şekilde değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Bir kere, TÜRKİYE adının alınmış olmasını sadece “sembolik” bir aşama olarak görmek ve bu düşünceyle kutlamakla yetinmek yanlış olacaktır.
Bu ismin alınması, TÜRKİYE adının ifade ettiği “ülke çapında” hizmet ve uluslararası temsil görevinin layıkıyla yerine getirilmiş olmasının sonucudur.
Bu ismin alınmış olması, bugüne dek yapılan bu hizmetlerin devam ettirilmesi ve hatta geliştirilmesi yönünde bizlerin girdiği bir taahhüttür aynı zamanda.
Bu vesileyle, bugüne dek verdiğimiz bu hizmetlerin hiçbirinin “sanal” olmadığının da altını çizmekte yarar görmekteyim.
Bugüne dek yapılan hiçbir çalışmanın amacı başkalarına herhangi bir şeyi kanıtlama veya yaygın deyimiyle “rekabet” veya “özenti” eksenli olmamış, yapılması gerekenler tek tek, sırasıyla ve her mevcut olanaktan azami derecede yararlanılarak gerçekleştirilmiştir. Yapılan her çalışmanın “mana taşıması”, en fazla önemsenen konu olagelmiştir. Kimi zaman “yavaş gidildiği” eleştirisi alınsa bile, “iyi şeylerin vakit istediği” gerçeği hiç gözden kaçırılmamış ve enerjimiz boşuna harcanmamıştır.
Başarı, farkındalığın oluşması ve bu farkındalığın muhataplarla paylaşılarak muhataplardaki farkındalığın oluşturulmasına koşut olagelmiştir.
Uluslararası temsil konusunda üç büyük ITU Konferansı ve bir ITU Çalıştayı yanında, bir IARU Çalıştayı ve iki GAREC toplantısındaki performanslarımız, ayrıca iki tane yurtdışı afet çalışması ve bir NATO Tatbikatı ile ülkemizde gerçekleşen bir NATO Çalıştayındaki hizmetlerimiz ön plandadır. Zamanın hızlı akışında hafızalardan silinmiş olması ihtimaline karşı bunları bir daha hatırlatmakta yarar gördüm.
Ülke çapında verdiğimiz hizmetlerin sayısının çok daha fazla olması nedeniyle hatırda kalmaları elbette daha doğal.
Ancak bunların sayısının fazlalığından çok daha önemli olan husus, derneğimizin afetler gibi önemli bir konuda gönüllülüğün önünü açan, ayrıca ülkemizin uzun yıllardan beri mevcut olmakla birlikte bir türlü yaşama geçirilemeyen “Hizmet Grubu” gibi akılcı bir mevzuat öngörüsünün gerçekleşmesi konusundaki öncülük rolüdür.
Öncülük rolümüz sadece bunlardan da ibaret kalmamıştır. MGK tatbikatlarına gönüllü kuruluşların dahil edilmesi da derneğimizin öncülük hanesine yazılmıştır. MGK tatbikatlarının bir tanesinde, o tarihte öğrenci olan bir üyemizin MGK’daki istasyonumuzun sorumluluğunu başarıyla yerine getirerek kamu kurumlarının gönüllülük ve gençlik konusundaki bakış açılarına sağladığı olumlu katkı, not edilmeye layık bir başka öncülük örneğidir.
Tüm bunlardan görüleceği üzere, öncülüğümüz sergilediğimiz somut hizmetlerle hayat bulmuştur. Bunların içinde belki en “dramatik” olanı, 1991 yılında Körfez Savaşında sergilediğimiz hizmettir. Henüz kamu yönetimi ile herhangi bir yazışma mevcut değilken sadece sözlü bir rica üzerine başarıyla yerine getirdiğimiz bu hizmet, derneğimize kamu yararı statüsünü kazandırmanın ötesinde, kamunun gönüllülüğe bakış açısını kökünden değiştirmiştir. Kanımca, bugün kutladığımız aşamanın temeli, o çalışma sonucunda elde edilen kamu yararına çalışan dernek statüsü ile atılmıştır.
Yaptığımız tüm çalışmalar, toplumun ve kamu yönetiminin gönüllülük ve Amatör Telsizcilik konularındaki bakış açısını çok olumlu bir yöne çevirirken, toplumun karşı karşıya kaldığı afetler gibi çok zor durumların üstesinden gelinmesinde dayanışma ile uzman gönüllülüğün sağlayabileceği büyük katkıyı göstermiştir.
Tüm bu süreçte, Radyo Amatörlüğünün ülkemizdeki gelişiminin önündeki engeller de Cemiyetimizin bu hizmetleri ve verdiği diğer çabalar sayesinde birbir kalkmıştır.
1984 yılında yayımlanan Yönetmelikte daha sonra yapılan değişikliklerin tarihleriyle Cemiyetimizin verdiği önemli hizmetlerin tarihinin mukayesesinin yapılması, bunun anlaşılması için sanırım yeterli olacaktır.
Bu hizmetlerimizin değişik merciler ve yetkili kişilerde oluşturduğu farkındalık, 2004 yılında gerçekleşen bu güne kadarki en önemli Yönetmelik değişikliğinde sağladığımız başarıda kilit rol oynamıştır. 2009 yılında mevzuatta yapılan bir başka değişiklikte sağlanan önemli iyileştirmeler, hizmetlerimiz sonucu MGK ve Ulaştırma Bakanlığı nezdinde elde ettiğimiz saygınlık ve farkındalık sayesinde gerçekleşmiştir.
Şubelerimizin bu sürece verdikleri katkılar çok önemlidir. Ancak önümüzdeki dönemde bu katkıların artması, TÜRKİYE adının alınması nedeniyle çok daha fazla gereklidir.
Bu katkıların artması, bugüne kadar katettiğimiz yol ve bu yolu açan, ayrıntılarını yukarıda özetlediğim çalışmalar konusundaki farkındalığın güçlendirilmesine koşuttur. Bu farkındalığın sadece yöneticilerde değil, her üyede güçlendirilmesi, başka bir deyişle “içselleştirilmesi” gerekir.
Bugüne kadarki çalışmalarımıza temel olan stratejinin yaygın olarak içselleştirilip geliştirilmesi, geleceğin olumlu şekillenmesi babındaki en önemli koşuldur.
2813 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 1983 yılının, Avustralya’da amatör telsizciliğin 80. Yıldönümünün kutlandığı yıl olduğu göz önüne alındığında, cemiyetimizin ülkemiz amatör telsizciliğinin maruz bırakıldığı 80 yıllık gecikmeyi bugüne dek benimsediği strateji sayesinde, gelinen noktada büyük ölçüde giderdiği açıktır. Bu gecikmenin çok önemli bir nedeni, ilk Yönetmeliğin ve 2004 yılına dek süregelen mevzuatın barındırdığı çok sayıdaki engel olagelmiştir.
Bunların arasında en fazla ön plana çıkan ve aslında en acı verici olan, ülkemizin genç nüfusunu radyo amatörlüğünden uzak tutan mevzuat hükmüdür. Bu mevzuat hükmü, yürürlükte kaldığı 20 yıl boyunca çok sayıdaki genç cevheri, yani gerek Cemiyetimizin gerekse ülkemizin “can suyunu”, radyo amatörlüğünden uzak tutmuştur. Bu engelin kaldırılması sadece Cemiyetimizin iki aşamalı çabalarının sayesindedir. Artık var gücümüzle bu “can suyuna” ulaşmak için çalışmamız gerekmektedir. Bunun yolunu açacak olan farkındalığı geliştirecek çalışmalar Cemiyetimizce yapılmaktadır, ancak her şube tarafından da içselleştirilmelidir.
İlk yönetmelikte mevcut olan afet hizmetine yönelik açılımın ustaca icrası neticesinde katettiğimiz yol, engellerin kalktığı diğer hususlarda aynı ustalıkla yapılacak icraatlarla bu konularda da yol alınabileceğinin göstergesi veya kanıtıdır. Her başarılı icraatın, toplumda Radyo Amatörlüğü konusundaki olumlu farkındalığı arttırdığı asla unutulmamalıdır.
Farkındalığın olumsuz yöne dönmemesi için gerek haberleşme içeriği ile uslubu, gerekse sosyal medya ortamındaki iletişim konularında ölçülü ve düzeyli olmak gerekir. Haberleşme içeriği “genel toplum” tarafından izlenmez belki, ama sosyal medya ortamı genel toplum tarafından, çoğu kez de henüz Radyo Amatörlüğü veya Cemiyetimize katılmamış kişilerce takip edilmektedir. Buradaki her ölçüsüzlüğün potansiyel bir Radyo Amatörü veya Cemiyet üyesini soğutabileceği asla unutulmamalıdır. “Havadaki” haberleşmenin içeriğinde yaşanacak her ölçüsüzlüğün de gereksiz ve sakıncalı bir huzursuzluk kaynağı olabileceği asla akıldan çıkartılmamalıdır.
Bu konularda her üyemiz ve her şubemize artık eskisinden çok daha fazla sorumluluk düşmektedir. Bu sorumluluğun yerine getirilmesi, ayrıca Cemiyetimizin kazanımlarının yolunu açan yaklaşımın benimsenmesi, radyo amatörlüğünün her biri hizmet boyutu taşıyan “zengin yelpazesinin her yaprağının aynı öneme sahip olduğunun” içselleştirilmesi ve bu farkındalığın somut ürüne dönüştürülmesine koşuttur.
Radyo Amatörlüğünü röle kurmak ve rölede konuşmaktan ibaret saymak, bu farkındalığa en zıt düşen yaklaşımdır. Unutulmamalıdır ki, hizmette başarının yolu Radyo Amatörlüğünün yelpazesinin tümünün bilincinde olmanın ve bunların mümkün olabildiğince fazlasına hakim olmaktan geçmektedir. Radyo Amatörlüğünün hizmet gücü ve taşıdığı “sihir”, barındırdığı bu eşsiz yelpazeden kaynaklanmaktadır.
Temel teknik ve işletme bilgilerine hakim olmak, aranan en asgari şarttır. Bunun ötesine ulaşmak ise, Cemiyet bünyesindeki çalışmalara katılmak ile mümkündür. Belgeyi almış olmak işin en ufak kısmıdır, esas önemli olan belge alındıktan sonra kişinin kendisini nasıl geliştirdiğidir.
Cemiyetimizin bundan böyle eskisine oranla daha geniş kitlelere ulaşmak ve kurumsallaşmayı güçlendirme odaklı faaliyetlere ağırlık verecektir. Çok önemsenen bir başka konu, camiaya yeni katılanların, Radyo Amatörlüğünün tüm boyutlarını algılamaları konusundaki çalışmalar olacaktır.
Genç kitlelere erişim ve Radyo Amatörlüğünün eğitsel boyutunun ülkemizde yaygınlık kazanması, ön plandaki hedeflerimiz olacaktır. Eğitsel boyutun çok önemli bir parçası, üniversitelerle ortak projeler yürütülmesidir. Bu stratejimizin bir diğer hedefi, uzun yıllardan beri hedefimiz olan ve 3222 döneminde Cemiyetimizin faaliyetlerinin ana eksenini teşkil eden “TRAC Mecmuası”’nın yeniden yayımlanması için gerekli ortamın oluşturulması olacaktır.
Bununla birlikte, Ulusal Afet Strateji Planı unsuru olarak afetlere yönelik ilave çalışmalar yapılacaktır.
Tüm bunlar, Antalya, Artvin, Bursa, Bozüyük, Çanakkale, Denizli, İzmir, Kadıköy, Kocaeli, Konak, Manisa, Gölcük, Ordu, Rize, Sakarya, Tekirdağ , Trabzon ve Zonguldak Şubelerimizin hepsi değişik nitelikte olan örnek çalışmalarının ülke çapında tekrarına ve yaygınlık kazanmasına destek olacaktır.
Bu surette elbirliği ile Cemiyetimizin saygınlığını arttırarak yolumuza devam edebileceğiz. Erişilecek çok daha fazla hedefimiz olduğu, bunun da ancak bugüne dek sergilenen çalışmaların yaygınlaştırılıp zenginleştirilmekle mümkün olduğunu hiç unutmamalıyız.
TÜRKİYE adınının hakkının verilerek, Cemiyetimizin en büyük ve eşsiz dinamizmini sergilediği, bunun neticesinde en zor koşullarda dahi üstün hizmetler verdiği günlere dönmek ancak böyle mümkün olacaktır.
TÜRKİYE adının tekrar kazanılması hayırlı olsun.
TÜRKİYE RADYO AMATÖRLERİ CEMİYETİ ‘ne başarılar. 73!
Aziz ŞASA,TA1E
TRAC Genel Başkanı
Değerli Üyelerimiz ve Dostlarımız; 1983 yılındaki bir yasa değişikliği nedeniyle kaybettiğimiz TÜRKİYE adını tekrar kazanmanın kıvanç ve mutluluğunu yaşıyoruz. Değerli kurucularımızın vasiyetinin yanında, Genel Kurullarımızın bize verdiği görevi böylece yüzümüzün akıyla yerine getirmiş olduk hamdolsun. Değerli kurucularımızın, ayrıca 3222 sayılı yasanın amatör telsizciliğe getirdiği karanlıkta derneğimizi geliştirip yaşatan, böylece 2813 sayılı yasa dönemindeki çalışmalarımızın temelini oluşturan ve TÜRKİYE isminin 1983 yılındaki bir yasa değişikliği nedeniyle yitirilmesinin acısını hisseden tüm üyelerimiz ve yöneticilerimizin büyük bir özlemi böylece gerçekleşti.
Bugüne kadarki tüm kazanımlarımız gibi, bu kazanımımız da sabırlı, düzeyli, ağırbaşlı, uzak görüşlü, sürekli, özverili ve sistematik bir şekilde ortaklaşa akıtılan alınterinin sonucudur. Bu alınteri, hizmete odaklı olarak çalışan yönetimlerimiz, şubelerimiz ve üyelerimizce akıtılmıştır. Hepsine teşekkür borçluyuz.
Bu başarının, çalışkan, birbirine güvenen, birbirine saygılı, ve uyumlu bir yönetim kadrosunun verdiği mesai olmaksızın elde edilmesinin mümkün olamayacağını özellikle vurgulamam gerekir. Bu güven, saygı, uyum ve özveri olmasaydı bugüne ulaşmamız mümkün olmazdı.
TÜRKİYE adının tekrar kazanılmasındaki olağanüstü idari mesaisi nedeniyle Genel Sekreterimiz Muhsin BOZKURT’a (TA4E) özel bir teşekkür borçlu olduğumuzu burada ifade etmek görevimdir.
Bugüne dek verdiğimiz hizmetleri ve yaptığımız çalışmaları takdir ederek bu takdirlerini yazıları ile ifade etmek inceliğini gösteren MGK, AFAD, Sivil Savunma, Sağlık Bakanlığı, BTK, IARU, ITU, Türk Kızılayı, Kandilli Rasathanesi, AKUT ve başka kurum ile kuruluşlara da şükranlarımızı sunarız. Bu referansların bu noktaya erişmemizde büyük katkısı olmuştur. Anılan kuruluşların güzide mensuplarının Cemiyetimizle işbirliği konusundaki olumlu yaklaşımlarının tüm bu süreçte kilit rol oynadığı da vurgulanmalıdır elbette.
Bununla birlikte, 2813 Sayılı Yasayı çıkartırken, “olağanüstü hal ve afetlerdeki önemli hizmetleri” gerekçesiyle Radyo Amatörlüğünün yasada ayrı bir maddeyle ismen zikredilmesini temin ederek önümüzün açılmasını sağlayan Devlet Büyüklerine minnet borçlu olduğumuzu da unutmamamız gerekir elbette. Amatör Telsizcilik 2813 Sayılı Yasada onların sayesinde ismen zikredilmeseydi, yukarıda sayılanların hiçbiri de gerçekleşemeyecekti.
Gelinen bu noktanın ayrıntılı şekilde değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Bir kere, TÜRKİYE adının alınmış olmasını sadece “sembolik” bir aşama olarak görmek ve bu düşünceyle kutlamakla yetinmek yanlış olacaktır.
Bu ismin alınması, TÜRKİYE adının ifade ettiği “ülke çapında” hizmet ve uluslararası temsil görevinin layıkıyla yerine getirilmiş olmasının sonucudur.
Bu ismin alınmış olması, bugüne dek yapılan bu hizmetlerin devam ettirilmesi ve hatta geliştirilmesi yönünde bizlerin girdiği bir taahhüttür aynı zamanda.
Bu vesileyle, bugüne dek verdiğimiz bu hizmetlerin hiçbirinin “sanal” olmadığının da altını çizmekte yarar görmekteyim.
Bugüne dek yapılan hiçbir çalışmanın amacı başkalarına herhangi bir şeyi kanıtlama veya yaygın deyimiyle “rekabet” veya “özenti” eksenli olmamış, yapılması gerekenler tek tek, sırasıyla ve her mevcut olanaktan azami derecede yararlanılarak gerçekleştirilmiştir. Yapılan her çalışmanın “mana taşıması”, en fazla önemsenen konu olagelmiştir. Kimi zaman “yavaş gidildiği” eleştirisi alınsa bile, “iyi şeylerin vakit istediği” gerçeği hiç gözden kaçırılmamış ve enerjimiz boşuna harcanmamıştır.
Başarı, farkındalığın oluşması ve bu farkındalığın muhataplarla paylaşılarak muhataplardaki farkındalığın oluşturulmasına koşut olagelmiştir.
Uluslararası temsil konusunda üç büyük ITU Konferansı ve bir ITU Çalıştayı yanında, bir IARU Çalıştayı ve iki GAREC toplantısındaki performanslarımız, ayrıca iki tane yurtdışı afet çalışması ve bir NATO Tatbikatı ile ülkemizde gerçekleşen bir NATO Çalıştayındaki hizmetlerimiz ön plandadır. Zamanın hızlı akışında hafızalardan silinmiş olması ihtimaline karşı bunları bir daha hatırlatmakta yarar gördüm.
Ülke çapında verdiğimiz hizmetlerin sayısının çok daha fazla olması nedeniyle hatırda kalmaları elbette daha doğal.
Ancak bunların sayısının fazlalığından çok daha önemli olan husus, derneğimizin afetler gibi önemli bir konuda gönüllülüğün önünü açan, ayrıca ülkemizin uzun yıllardan beri mevcut olmakla birlikte bir türlü yaşama geçirilemeyen “Hizmet Grubu” gibi akılcı bir mevzuat öngörüsünün gerçekleşmesi konusundaki öncülük rolüdür.
Öncülük rolümüz sadece bunlardan da ibaret kalmamıştır. MGK tatbikatlarına gönüllü kuruluşların dahil edilmesi da derneğimizin öncülük hanesine yazılmıştır. MGK tatbikatlarının bir tanesinde, o tarihte öğrenci olan bir üyemizin MGK’daki istasyonumuzun sorumluluğunu başarıyla yerine getirerek kamu kurumlarının gönüllülük ve gençlik konusundaki bakış açılarına sağladığı olumlu katkı, not edilmeye layık bir başka öncülük örneğidir.
Tüm bunlardan görüleceği üzere, öncülüğümüz sergilediğimiz somut hizmetlerle hayat bulmuştur. Bunların içinde belki en “dramatik” olanı, 1991 yılında Körfez Savaşında sergilediğimiz hizmettir. Henüz kamu yönetimi ile herhangi bir yazışma mevcut değilken sadece sözlü bir rica üzerine başarıyla yerine getirdiğimiz bu hizmet, derneğimize kamu yararı statüsünü kazandırmanın ötesinde, kamunun gönüllülüğe bakış açısını kökünden değiştirmiştir. Kanımca, bugün kutladığımız aşamanın temeli, o çalışma sonucunda elde edilen kamu yararına çalışan dernek statüsü ile atılmıştır.
Yaptığımız tüm çalışmalar, toplumun ve kamu yönetiminin gönüllülük ve Amatör Telsizcilik konularındaki bakış açısını çok olumlu bir yöne çevirirken, toplumun karşı karşıya kaldığı afetler gibi çok zor durumların üstesinden gelinmesinde dayanışma ile uzman gönüllülüğün sağlayabileceği büyük katkıyı göstermiştir.
Tüm bu süreçte, Radyo Amatörlüğünün ülkemizdeki gelişiminin önündeki engeller de Cemiyetimizin bu hizmetleri ve verdiği diğer çabalar sayesinde birbir kalkmıştır.
1984 yılında yayımlanan Yönetmelikte daha sonra yapılan değişikliklerin tarihleriyle Cemiyetimizin verdiği önemli hizmetlerin tarihinin mukayesesinin yapılması, bunun anlaşılması için sanırım yeterli olacaktır.
Bu hizmetlerimizin değişik merciler ve yetkili kişilerde oluşturduğu farkındalık, 2004 yılında gerçekleşen bu güne kadarki en önemli Yönetmelik değişikliğinde sağladığımız başarıda kilit rol oynamıştır. 2009 yılında mevzuatta yapılan bir başka değişiklikte sağlanan önemli iyileştirmeler, hizmetlerimiz sonucu MGK ve Ulaştırma Bakanlığı nezdinde elde ettiğimiz saygınlık ve farkındalık sayesinde gerçekleşmiştir.
Şubelerimizin bu sürece verdikleri katkılar çok önemlidir. Ancak önümüzdeki dönemde bu katkıların artması, TÜRKİYE adının alınması nedeniyle çok daha fazla gereklidir.
Bu katkıların artması, bugüne kadar katettiğimiz yol ve bu yolu açan, ayrıntılarını yukarıda özetlediğim çalışmalar konusundaki farkındalığın güçlendirilmesine koşuttur. Bu farkındalığın sadece yöneticilerde değil, her üyede güçlendirilmesi, başka bir deyişle “içselleştirilmesi” gerekir.
Bugüne kadarki çalışmalarımıza temel olan stratejinin yaygın olarak içselleştirilip geliştirilmesi, geleceğin olumlu şekillenmesi babındaki en önemli koşuldur.
2813 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 1983 yılının, Avustralya’da amatör telsizciliğin 80. Yıldönümünün kutlandığı yıl olduğu göz önüne alındığında, cemiyetimizin ülkemiz amatör telsizciliğinin maruz bırakıldığı 80 yıllık gecikmeyi bugüne dek benimsediği strateji sayesinde, gelinen noktada büyük ölçüde giderdiği açıktır. Bu gecikmenin çok önemli bir nedeni, ilk Yönetmeliğin ve 2004 yılına dek süregelen mevzuatın barındırdığı çok sayıdaki engel olagelmiştir.
Bunların arasında en fazla ön plana çıkan ve aslında en acı verici olan, ülkemizin genç nüfusunu radyo amatörlüğünden uzak tutan mevzuat hükmüdür. Bu mevzuat hükmü, yürürlükte kaldığı 20 yıl boyunca çok sayıdaki genç cevheri, yani gerek Cemiyetimizin gerekse ülkemizin “can suyunu”, radyo amatörlüğünden uzak tutmuştur. Bu engelin kaldırılması sadece Cemiyetimizin iki aşamalı çabalarının sayesindedir. Artık var gücümüzle bu “can suyuna” ulaşmak için çalışmamız gerekmektedir. Bunun yolunu açacak olan farkındalığı geliştirecek çalışmalar Cemiyetimizce yapılmaktadır, ancak her şube tarafından da içselleştirilmelidir.
İlk yönetmelikte mevcut olan afet hizmetine yönelik açılımın ustaca icrası neticesinde katettiğimiz yol, engellerin kalktığı diğer hususlarda aynı ustalıkla yapılacak icraatlarla bu konularda da yol alınabileceğinin göstergesi veya kanıtıdır. Her başarılı icraatın, toplumda Radyo Amatörlüğü konusundaki olumlu farkındalığı arttırdığı asla unutulmamalıdır.
Farkındalığın olumsuz yöne dönmemesi için gerek haberleşme içeriği ile uslubu, gerekse sosyal medya ortamındaki iletişim konularında ölçülü ve düzeyli olmak gerekir. Haberleşme içeriği “genel toplum” tarafından izlenmez belki, ama sosyal medya ortamı genel toplum tarafından, çoğu kez de henüz Radyo Amatörlüğü veya Cemiyetimize katılmamış kişilerce takip edilmektedir. Buradaki her ölçüsüzlüğün potansiyel bir Radyo Amatörü veya Cemiyet üyesini soğutabileceği asla unutulmamalıdır. “Havadaki” haberleşmenin içeriğinde yaşanacak her ölçüsüzlüğün de gereksiz ve sakıncalı bir huzursuzluk kaynağı olabileceği asla akıldan çıkartılmamalıdır.
Bu konularda her üyemiz ve her şubemize artık eskisinden çok daha fazla sorumluluk düşmektedir. Bu sorumluluğun yerine getirilmesi, ayrıca Cemiyetimizin kazanımlarının yolunu açan yaklaşımın benimsenmesi, radyo amatörlüğünün her biri hizmet boyutu taşıyan “zengin yelpazesinin her yaprağının aynı öneme sahip olduğunun” içselleştirilmesi ve bu farkındalığın somut ürüne dönüştürülmesine koşuttur.
Radyo Amatörlüğünü röle kurmak ve rölede konuşmaktan ibaret saymak, bu farkındalığa en zıt düşen yaklaşımdır. Unutulmamalıdır ki, hizmette başarının yolu Radyo Amatörlüğünün yelpazesinin tümünün bilincinde olmanın ve bunların mümkün olabildiğince fazlasına hakim olmaktan geçmektedir. Radyo Amatörlüğünün hizmet gücü ve taşıdığı “sihir”, barındırdığı bu eşsiz yelpazeden kaynaklanmaktadır.
Temel teknik ve işletme bilgilerine hakim olmak, aranan en asgari şarttır. Bunun ötesine ulaşmak ise, Cemiyet bünyesindeki çalışmalara katılmak ile mümkündür. Belgeyi almış olmak işin en ufak kısmıdır, esas önemli olan belge alındıktan sonra kişinin kendisini nasıl geliştirdiğidir.
Cemiyetimizin bundan böyle eskisine oranla daha geniş kitlelere ulaşmak ve kurumsallaşmayı güçlendirme odaklı faaliyetlere ağırlık verecektir. Çok önemsenen bir başka konu, camiaya yeni katılanların, Radyo Amatörlüğünün tüm boyutlarını algılamaları konusundaki çalışmalar olacaktır.
Genç kitlelere erişim ve Radyo Amatörlüğünün eğitsel boyutunun ülkemizde yaygınlık kazanması, ön plandaki hedeflerimiz olacaktır. Eğitsel boyutun çok önemli bir parçası, üniversitelerle ortak projeler yürütülmesidir. Bu stratejimizin bir diğer hedefi, uzun yıllardan beri hedefimiz olan ve 3222 döneminde Cemiyetimizin faaliyetlerinin ana eksenini teşkil eden “TRAC Mecmuası”’nın yeniden yayımlanması için gerekli ortamın oluşturulması olacaktır.
Bununla birlikte, Ulusal Afet Strateji Planı unsuru olarak afetlere yönelik ilave çalışmalar yapılacaktır.
Tüm bunlar, Antalya, Artvin, Bursa, Bozüyük, Çanakkale, Denizli, İzmir, Kadıköy, Kocaeli, Konak, Manisa, Gölcük, Ordu, Rize, Sakarya, Tekirdağ , Trabzon ve Zonguldak Şubelerimizin hepsi değişik nitelikte olan örnek çalışmalarının ülke çapında tekrarına ve yaygınlık kazanmasına destek olacaktır.
Bu surette elbirliği ile Cemiyetimizin saygınlığını arttırarak yolumuza devam edebileceğiz. Erişilecek çok daha fazla hedefimiz olduğu, bunun da ancak bugüne dek sergilenen çalışmaların yaygınlaştırılıp zenginleştirilmekle mümkün olduğunu hiç unutmamalıyız.
TÜRKİYE adınının hakkının verilerek, Cemiyetimizin en büyük ve eşsiz dinamizmini sergilediği, bunun neticesinde en zor koşullarda dahi üstün hizmetler verdiği günlere dönmek ancak böyle mümkün olacaktır.
TÜRKİYE adının tekrar kazanılması hayırlı olsun.
TÜRKİYE RADYO AMATÖRLERİ CEMİYETİ ‘ne başarılar. 73!
Aziz ŞASA,TA1E
TRAC Genel Başkanı
