13. Geleneksel - 6. Uluslararası HADAK Şenliği

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan TezMertek Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 14
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 12,103

TezMertek

Zirve
Mesajlar
13,936
Tepkime Puanı
14
Yaş
53
Yer
İzmir
Merhaba Arkadaşlar ,

06-08 Temmuz 2007 tarihleri arasında yapılmış olan Hadak Şenliğine , Kuzenimin ani vefatı dolayısı ile katılamamıştım.

Zirve Dağcılık E-posta grubuna gelen resimleri ve bazı arkadaşlarımızın e-posta iletilerini burada sizlerle paylaşıyorum.

İletilerin hepsi Yahoo E-posta gruplarının arşivlerinde halka açık olduğu için burada yayınlamamızın bir mahsuru

olmadığını düşünmekteyim.

Önce Resimler :smiley:

Antalya'dan etkinliğe katılan ve picasaweb albümünde parpali rumuzlu arkadaşımızın Resimleri ;

07.07.07 Tarihinde çekilmiş Erciyes Dağı
DSCN5073.jpg


Antalya'dan Ömer Faruk GÜLŞEN'in yollamış olduğu eski bir Erciyes Resmi
SutdonduranYaylas-200.jpg




Sevgilerle,

Öz Murat ,
 

Etiketler






ALINTIDIR.!!!!

Erciyes HADAK Senliklerinde uc gun

Yazı Sahibi :
Sevinc Aksut
Zirve Dagcilik Istanbul Sube Y.K. Uyesi


Erciyes'te Cuma,Cumartesi ve Pazar gunu :smiley:

Herkese merhaba
HADAK Senliklerine hem Erciyes'i yakindan gormek icin,hem bir dag senliginin nasil duzenlendigini,organizasyonu gormek ve diger kluplerden gelen dagci arkadaslarla tanisip kaynasmak ve kendime guvenirsem ikinci gun tirmanisa katilmak ve yukseklerde kamp atmanin herhangi bir etkisine maruz kalip kalmadigimi anlamak icin gitmistim.
Biz Zirve Dagcilik Istanbul Subesinden Cem,Mahmut,Sukran ve ben dordumuz birlikte Ipek turizmle oldukca gergin ve rahatsiz bir yolculuk sonrasi sabah erkenden Kayseri'ye vardik.
Kayseri otogarinda butun dagcilarin birbirini bulup,tanisip,kaynasmasi ve uzun suredir birbirlerini taniyormuscasina hararetle tirmanis sohbetlerine baslamasi zor olmadi :smiley:)
Daha sonra HADAK gorevlileri bizi buldu ve bir otobus ile Hacilar'a transfer etti.Hacilar'dan bir kamyonun damperine sirt cantalarimizla birlikte cumbur cemaat bindirilerek yaklasIk 1,5-2 saatlik oldukca tozlu bir yoldan Erciyes'in eteklerindeki kamp alanina vardigimizda saat 2 gibiydi.
Tepemizde gunes cayir cayir,toza bulanmis cildimizi yakiyordu.Kamptaki HADAK'lilarla da sicak karsilama ve tanisma faslindan sonra hemen cadirlarimizi kurmaya koyulduk.
Kamptaki butun dagcilarin yuzu hep zirveye donuk,ikili,uclu,besli gruplar halinde surekli rotayi,dagdaki karlarin eridigini,buzul kalmadigini,hangi malzemelerle tirmanilmasinin uygun olacagini tartisip duruyorlardi.
Bende tartismalara kulak kabartip,kendime ilham vermeye calisip acaba bende tirmanisa katilsam mi diye dusunuyordum.
Daha sonra aksam ustu dagdan iki kisi geldi.Birisi oldukca yasli(sanirim 70'lerinde) bir beyefendi ile yaninda HADAK'tan birisi vardi.
Tabii kamptan bir kac kisi hemen yanina yanasti ve rotaya ait bilgi almaya calisti.Yasli dagci surekli "kotu,kotu,cok kotu,cok dikkat edilmesi gerek;mutlaka kazma,krampon sarti konulsun tirmaniscilara" diyordu.
Birisi kar-buz rotasi diyecek oldu,donup ne buzu dedi,buzulmu kalmis ki ? Gormuyormusunuz hepsi erimis dedi.
Ben bunlari aklima yazip,arada bir donup donup tepesinde bir tane bile bulut olmayan zirveye urkerek bakmaya basladim.
Asagidan oyle magrur gorunuyordu ki,icimden "Yaaa bu ne guzel bir dag boyle" diyordum.Sanki eteklerinden usul usul yurununce tepesine cikilacak gibi gorunuyordu ama..gorunuyordu sadece :smiley:)
HADAK programa uygun olarak resmi acilisi yapti.Devlet erkani ve sponsorlar kisa konusmalar yapti ve tirmaniscilara basarilar dilediler.Yemek ikramindan sonra,teknik toplanti yapildi.Malzeme kontrolu yapilmadi.Tirmanmak isteyenlerin sahip olduklari malzemelerin de teknik yeterlilige sahip olup olmadigi kontrol dahi edilmedi.Sadece HADAK'in rehberliginde tirmanilacaginin alti cizildi.Gruplari HADAK belirlemek istedi.Sanirim 12 kisiden fazla olunmayacagi konusulurken gruplardaki kisi sayisi 25'lere cikti.
Boylesi zor bir rotada kalabalik olmanin tas dusurme ve birbirini dusurme riskini arttiracagi endisesi herkesin arasinda fisiltiyla konusuluyordu.
Gruplarin zirve tirmanisina baslayacagi saatler de kararlastirildiktan sonra herkes cadirina uykuya cekildi.
UYKU guzel bir sey hemde yuce bir dagin eteklerinde iseniz ...ancak ....uyuyabilirseniz tabi :smiley:)
Sagolsun senlik organizasyonu alana iki tane jenerator yerlestirmisti.Jeneratorler gece 12 ye kadar calisti nerdeyse o gurultu altinda uyumak mumkun degildi.Ondan sonra da Kayseri'den senliklere piknik/mangal/gece eglence yapmaya gelenlerin gurultuleri basladi ve ben sanirim gece yarisi 1'e dogru falan tam dalmisken,saat 2 gibi zirveye tirmanacak arkadaslarimin sesleriyle uyandim.
Icimden hepsi icin guzel dileklerde bulunup,kazasiz,sag-salim donmeleri icin dua ederek tekrar uyumaya calistim.
Sabaha kadar surekli kamptakilerle zirveye tirmananlar arasinda gecen telsiz konusmalarini yapanlarin cadirimin yakinina geldiklerindeki konusma sesleri ile uyandim ve tekrar uyumaya calistim.
Sabah oldugunda kampta kalanlarin hemen hepsi zirveye gidenleri merak ediyor ve kendi aralarinda konusuyorlardi.
Saat 8'de kahvalti verildi ve ardindan kampta kalanlari SARIGOL'e yuruyuse gotureceklerini ve saat 9'da yola cikacak aracta hazir olmamizi duyurdular.
Saat 9'da yine bizi kamp alanina getiren kamyonumuzun damperine dolustuk hep birlikte.
YaklasIk 1 saatlik tozlu toprakli bol sarsintili bir yolculuk sonrasinda kamyonumuzun lastiginin patlmasi uzerine yolun kalan kismini da 1,5 saat kadar yuruyerek gole saat 11,5 gibi vardik.Nefis bir dag golu Sarigol :smiley:
Herkes gol kiyisina yayildi.Ben ise yuzebilmek icin gole girebilecegim bir kiyi aramaya koyuldum.O sirada Hadak'lilardan birisi bu golde bol suluk bulunur her derde sifadir diyip,hemen bir tasin ustune oturup,pacalarini sivayarak ayaklarini gole soktu.
Ben bu "suluk" lafindan irkildim biraz.Bu arada aklim zirveye tirmanan ekipte,acaba ne durumdalar,zirveye vardiklarinin yorumunu yapiyordu herkes ama donuste apayri bir yolculuktu tabii ki.
Neyse ben gole atlayarak girebilecegim bir yer bulup bir guzel yuzdum,keyfini cikardim.Uc kez daha cikip,cikip suya atladiktan sonra; donuyoruz diye seslenilmesi uzerine yine yola koyulduk.
YaklasIk 40 dakika kadar yurudukten sonra kamyonumuz bizi almaya gelmisti.Yine yolun kalan kismini toz icerisinde aldiktan sonra kampa vardik.Herkesin gozu zirveden inis yolunda idi ve herkes surekli yorumlar yapiyordu.Cesitli nedenlerle tirmanisi yarida birakip kampa donmek zorunda kalanlara sorular soruluyor ve surekli bir tirmanis muhabbeti yapiliyordu.
Kendimi egitimde gibi hissettim.Hepsini sessizce dinliyor,arada bende sorular soruyordum.
Oglen yemegi sonrasinda yine herkesin gozu zirveden inenlerde idi.Ben ilk once Mutlu'yu gordum.Yorgun ayaklarla ve biraz da nesesiz cadir alanina dogru yuruyordu.Hemen kostum kendisini tebrik ettim.
Sanirim kisa bir dusus yasanmis,daha sonra zincirleme birbirlerine takilip uc kisi biraz suruklenmis ve kazma ile durmakta da zorlanmislar.Mutlu Sukran'in uzerine cok buyuk,nerdeyse kendisi kadar bir kayanin yuvarlandigini,parcalandigini ve buyuk tehlike atlattigini soyledi.Benim gozum yine yola dondu..endise ile...ama sorunsuz donup geleceklerine surekli inanmak istiyor,zihnimi endiseden uzak tutmaya cabaliyordum.
Arkadaslarimiz saat 3'e dogru zirveden indiler.Bursa ve Istanbul zirve cok sukur sag salim gelmislerdi.Rahat bir nefes alip,hepsine tek tek sarilip kutladiktan sonra sorular yagmur gibi gelmeye basladi.
Sukran'in yuzu bayagi durgun ve yorgundu.Basindan gecenleri heyecanla anlatti.Hemen yanimiza kamp atan Todosk'tan olan arkadaslarimiz da zirveden geldiler.Onlari da karsilayip tek tek tebrik ettim.Hepsi de bitkin gorunuyorlardi.
Sonra hepsi dinlenmeye cekildiler.Herkes rotayi,rehberlerin hatalarini,yanlis yonlendrimelerini,az sayida gruplandirma ile cikilacagina,listeye yeni isimler eklenerek grubun nasil 24 kisiye ciktigini konusuyordu.Hadak'lilar ise katilimcilarin teknik bilgilerinin ve malzemelerinin yetersiz oldugunu konusuyordu.
Oysaki ; bence Zirve dagcilik ekibinin gerek egitim gerekse malzeme yonunden her seyi tamdi.Elestirilecek hic bir eksigi yoktu.
Daha sonraki sohbetlerde zirve tirmanisi yapan ilk gruptan bir arkadasimiz yolun riskli bir noktasinda aniden ekibin durdugunu ve iclerinden birinin yere bir sey serdigini gorup ,acaba birisi rahatsizlandi da bivakmi yapacak diye dusunurken daha sonra,Hadak'lilardan birinin namaz kiliyor olmasi sebebiyle o sogukta ekibin bekletildigini soyledi.
Zirve donusunde ise hatali rehberlik sonucunda yaralanmali ya da tehlikeli durumlarin olustugu konusuluyordu.
O gece ates yakildi ve ates basi sohbetleri yapildi.Bu kez de Cumartesi gunu kampa ulasan diger dagcilarla tirmanis plani yapildi ve erkenden uykuya gecildi.
Ates basinda Hadak baskani oldugu soylenen kisiye,jeneratorlerin erken kapatilmasi gerektigini zira zirve tirmanisina gidecek olanlarin uyuyamadigini soyledim.O da Kayseri'den gelen piknikci/mangalci grubun da cadirlarini isaret ederek,cadirlarin gereksinimleri nedeniyle jeneratorlerin acik tutuldugunu soyledi.Ama o gece jeneratorler erken kapatildi.
Guzel bir uyku cekmisim.Ama sabah ambulansin daga dogru gittigi,yaralilarin oldugu,parkurda en az uc kisinin ayni yerde sabir kipirdamadan asili kalarak bekledigi,ne asagi inebildigi ne yukariya cikabildigi sesleri ve konusmalari ile uyanip hemen cadirdan firladim.
Endiseli gozler yine daga cevrilmis,merakli bakislarla gece yarisi zirveye tirmanmak uzere yola cikmis arkadaslarini ariyordu.
Bir sure sonra yaralanan veya yolda hastalanan arkadaslar birer ikiser kamp alanina gelmeye basladilar.Yaralari onemli olanlar derhal hastaneye gonderildiler.
Ogleden sonra kamp yavas yavas toplanmaya baslandi.Son zirve grubunun da kamp inmesi ile damperli kamyonumuzun arkasina yine dolusup Hacilar'a dogru tozlu yolcugumuza ciktik.Yolda Istanbul'la olan telefon gorusmesinde Cem,arkadasimiz sevgili Ayse Capraz'in kaza sonucunda ayagini kirmis oldugu haberini verdi.Bu kez de ona uzulduk.
Dagcilik sporu icin cevremizdekilerin hep; tehlikeli bu spor niye risk aliyorsunuz uyarilari aklima geldi bir an..Demekki risk her zaman heryerde idi..
Gecmis olsun Ayse'm.En kisa surede sagligina kavusmani dilerim.
Hacilar'da HADAK'lilara veda edip Kayseri'ye gecip once bir yemek yedik ve otobus saatimize kadar caddelerde dolastik biraz.Kayseri'inin hemen her yerinden gorunen Erciyes,magrur,magrur yukseklerden bize bakmayi surduruyordu.
Kimilerine gecit vermis,kimilerine de vermemisti...

Sanirim bu senliklerden, her senekinden daha fazla ders alinmisti.
Zirve tirmanisina katilmamis olmama ragmen ben en azindan kendi adima,boylesi senlik etkinlikleri kapsaminda kalabalik bir grupla,tas dusmesi oldukca riskli olan bu rotadan daga tirmanmanin hic de uygun olmadigini ogrenmis bulundum.
Kampta olmak,diger kluplerden gelen dagcilarla tanismak,kaynasmak,yardimlasmak,ekmegi,suyu,cayi ve sohbeti paylasmak cok guzeldi.

Hem daglari hem dagcilari seviyorum.Iyi ki varsiniz.
Kazasiz faaliyetler dilerim.
Sevgiler

Sevinc Aksut
Zirve Dagcilik Istanbul Sube Y.K. Uyesi
 

ALINTIDIR.!!!

ERCIYES HADAK SENLIGI KAZA RAPORU

Yazı Sahibi ;
Asef ÖZHAN

Sevgili Arkadaslar,

Oncelikle gecmis olsun dileklerini gonderen herkese tesekkur ederken
Hadak senligi vesilesiyle tanistigim basta Cem Ergun olmak uzere Zirve dagcilik grubu ve Todosk dagcilik grubuna tanisma nedeniyle memmuniyetimi ve destekleri icinde tesekkurlerimi sunmak isterim. HADAK icin ise boyle geleneksellesmis guzel bir senlige golge dusmemesi ulkemiz dagciligina zarar gelmemesi ve daha onemlisi insan hayati acisindan bazi eksik noktalari asagida dikkatlerinize sunuyorum


8 Temmuz 07 Tarihinde 1. grupta yasanan olaylara gelince 18 kisi basladik yuruyuse
Mustafa adli rehber klasik kar buz rotasina girmeyip daha sagdaki daha egimli kar kulvarini secip kara girmemekte israr edip daha bozuk hatta teknik anlamda yanlis oldugunu dusundugum kayadan gitmeyi ki Erciyes gibi bir dagin kaya zeminin herkes tahmin edebilir yani teknik anlamda yanlis rotayi secti bu noktada 6 arkadasimiz geri donme kararini verdi secilen rotanin teknik yanlisligini uzman arkadaslarin takdirine birakirken ispat anlaminda gerekirse o esnada cektigim fotograflari gonderebilirim ve gps datalarinida sunabilirim sebeb olarakta kanaatim kendisinde teknik olarak yaninda bulundurmasi gereken hicbirsey olmadigi gibi kramponuda yoktu nasilki acil durumda kullanilmasi gereken telsiz ve ipi olmadigi gibi oysaki karda kramponla yurumek cok daha kolaydi rehber teknik anlamda yetersiz olmakla kalmadi ayni zamanda kendisinin arkasindan gelen 5 arkadasimiz haricinde diger 7 ark adasimizla baglantiyi kopardi arkasina bakmadan gitti yani grup ikiye bolunmus oldu artci arkamizda ve kendisiyle ancak bagirarak iletisim kurmaya calisiyorduki sesini yaklasik 2 saat boyunca uyuramadi. Rehbersiz kalan ve icelerisinde benimde oldugum 7 arkadas yanlis yone gittilk ve bir noktada kilitlendik ben ve yanimdaki arkadasla birlikte en yukaridaydik ve hareket edince asagidakilerin uzerine tas dusuyordu dolayisiyla 45 dakika hareketsiz beklemeye calistik nitekim asagidaki Selim Bastufek arkadasimizin basina boyle bir tas geldi diger bir arkadas biraz daha asagimizda soka girmis hareket edemez vaziyette kalmisti artik bende daha yukari cikma psikolojisi kalmadigindan ve asagidaki arkadaslarin durumunu ve ozellikle Selim i merak ettigimden inmeye karar verdim sozkonusu yerde inis cikistan daha riskliydi nitekim hicbir grup sozkonusu yerden inmedi ve cikmadida daha sonra yanimdaki arkadasin suruklenerek dustugunu gordum diger taraftaki hareketsiz kalan ve soka giren arkadasta kurtarilmayi bekliyordu bu sirada rehber geldi ve neden arkamdan gelmediniz gibi sacma birseyler soyledi bende sen arkana bakiyormusunki kes sesinide soka giren arkadasa yardim et dedim sinirlerim iyice bozulmustu tas ve buz uzerinde inmeye calisirken bende suruklenmeye basladim 85 derecelik egimde gittikce hizlandim ve takla attim saniyorum ama kazmanin ipini elime gecirdigimden kazma elimden cikmamisti ve buz uzerinde bir tasa takilarak mucizevi bir sekilde durdu.

Sonuc olarak HADAK veya baska bir senlik veya bir organizasyonda temel olarak olmasi gerektigine inandigim bazi noktalari asagida tekrar siralamakta fayda goruyorum.

1. Yuruyus veya tirmanis rotasi teknik toplanitda resim veya tahta veya harita uzernde tum katilimcilara anlatilmali

2. Rehberlik sadece yolu bilmek ve onden basini alip gitmek anlamina gelmiyor ayni zamandada grubu kontrol edebilmeli dolayisiyla oncu ve artcinin telsiz baglantisi olmali

3. Erciyes in kar buz rotasinda ozellikle karin az oldugu donemlerde ip guvenligi alinmali

Kazasiz faaliyetler dilegiyle Daglarla Saglicakla Kalin,



Asef OZHAN
 


ALINTIDIR.!!!

Yazı Sahibi :
Selim Bastüfek

ERCIYES FAALIYETI

Sevgili Arkadaslar,
8 temmuz pazar günü Hadak öncülügünde yapilan Erciyes zirve tirmanisi ile ilgili basimizdan geçen olaylari sizlere sunuyorum.Bu bir suçlama degil, Hadak'in yanlislarini gösteren basimizdan gecen bir hikayedir.


" Hadak'in tayin ettigi Mustafa adli rehber ile baslayan yolculugumuz söyle gelisti:
Öncelikle bu rehber bu kadar insani çikarma taraftari degildi. Dagin eteklerine gelip kar buz rampalarina sardigimizda grubun iki adim atip durmasi onu sinirlendirdi. Kar buz rampasini firsat bilip insanlari (aklinca) zorlamayi düşündü.Yanlisi ve zoru yapip gruptan ayirabilecegi kadar insanin geri gitmesini istedi. Zora düsen insanlarin kendiliginden gidecegini tahmin ediyordu ve buda tuttu.Kendiside biran evvel uzaklasip arkadan onu takip edebileceklerle
zirve yapmayi ve böylece zamandan da kazanmayi hedefliyordu.Bunda bir gece evvel Tongacilarin erken dönme baskisida belki rol oynuyordu.
Ancak hesaplayamadigi olaylar vardi ve bunlar da gerçek oldu. Rehberin rehberlik etmemesi sonucu kendiliginden yanlis yöne giden 7 kisilik grup asiri tehlike altinda kaldi. Bunlardan 3 kisi 80 derecelik egimde askida kaldi.Asef kipirdayamaz aksi takdirde çok büyük kayalari düsürme tehdidi altindaydi. Bu yüzden riski görüp 2 saat sogukta kipirdamadan
durmak zorunda kaldi.Biraz daha altta olan Mustafa hareket edemiyordu.O da belli bir süre dayandi.Sonunda dayanamayip en az 50 metre yüzükoyun sürüklenerek düstü.Bütün hertarafi yara bere içinde kalmis ve elbiseleride parçalanmisti.Asef'in biraz daha altinda kalan arkadas bu arada soka girmis ve tutunabildigi ufak bir tas parçasi üzerinde yardim çigliklari atiyordu.
Todosk'dan Aynur hanim ,ben (Selim) ve artçi olan Kayserili iki arkadas ayni yere dogru toplanabilmeyi basarmistik.Üç kisi kramponlarini giymis, en son ben biraz düzgün bir kaya parçasi üzerinde kramponlarimi takmayi bitirmistim ki o anda baslayan bir kaya ve tas yagmuru ne görmeye nede hissetmeye firsat vermeden üzerimde kursun gibi geçmeye
basladi.Sadece çakan bir simsekten yurmruktan büyük bir kaya parçasinin beynimde patladigini gördüm. 80 derecelik egimde yavasça yere düserken elimi uzattim ve beni tutmalarini söyledim.Bilincimin 5-10 saniye içinde sönüp tevekkülü Allah'a ve arkadaslara biraktim.
Bu arada artçi arkadaslar bir çalisip bir çalismayan telsizden yardim da istiyorlardi.Telsiz kullanmayi bilmedigini düşündügüm rehberden hiç ses gelmiyordu.Allah 'tan bilincim hiç sönmedi ve takmayi basarmis oldugum kramponlarla inmeye basladik.O anda rehberin bizi hiç yönlendirmedigini anladik.Kramponlar kar ve kaya üzerinde bize dans
ettirebilecek sekilde hareket etmemizi sagliyordu.Bu sekilde çok hizli asagiya inmeyi basardik.Bu arada gelen kaya yagmurlarinada sürekli siper aldik.Malesef ben derhal ambulansa ulasmak zorundaydim ve yukarda kalanlara yardim etme sansimiz yoktu.Bu arada oluk gibi akan kana aldiris etmiyordum.Yanimdaki arkadaslar moralim bozulmasin diye bana birsey söylemiyorlardi.Asagi inerken Hadak yetkililerine durumu bildirdim.Onlarda derhal rehberin asagi indirilmesi talimatini verdiller ve yerine baska bir kisiyi tayin ettiler.Sevindirici bir sekilde hastahane muayenelerinde bende birsey çikmadi.Asef ve Mustafa düsmeleri sonucu agir çizik yaralari almislar ve bunlardan Mustfa hastaneye
yatirilmis ve 1 hafta rapor almisti.Asef daha kötü durumda olmasina ragmen hastaneye gitmemis ve ancak kampi terkedip Kayseriye vardigimizda muayene olmustu.
Insanlari tehlikeye atip kayaci yeteneklerine sahip kisilerin bile saatlerce durmayacagi yükseklik ve egimlerde güya zirve yaptiracakmis gibi süreklemenin dagcilik ile ne alakasi olabilir."

Hepiniz esenlikle kalin.

Selim Bastüfek
 

ALINTIDIR.!!!

Yazı Sahibi :
Oguz Kaan Senol


ERCİYES KAR-BUZ ÇIKIŞI ÜZERİNE .!!

Merhaba arkadaslar,

Erciyes kar-buz cikisi ve Hadak Senligi uzerine bir degerlendirme yapmak istiyorum..

Sutdondurandan tarafindan Erciyese 6 kere zirve yaptim.3 u kar buz tarafindan 3 u de buzul tarafindan (2 si buzul trans olmak uzere) olmak uzere..Tum Erciyes zirvelerim 15 i gecti..Tabidir ki Erciyes yada Hacilar bolgesinden olup da Sutdonduran tarafindan 50-100 tirmanisi olan arkadaslarimiz vardir.

Ozellikle kar buz rotasinin kucuk ve buyuk Erciyes arasindaki boyna kadar olan bolumu tas dusmeleri acisindan buyuk risk icermekde.Taslar/kayalar dusmek icin adeta bir kelebegin kanat cirpmasini beklemekde.

Bu yuzden bu rotadan tirmanis yaparken

a) yarim saat - 2 saat vs onde kesinlikle baska bir ekip olmamalidir.Asagiya muhakkak kamyon dolusu tas dusureceklerdir.

b) ekip kesinlikle birbirine yakin hareket etmelidir.Oncusu ve artcisi arasinda 100-200 m olan ekipler alttakilere illa tas dusurecekdir.Ekip riskli bolgede mumkunse 15-30 m araliginda hareket etmelidir.Mesafe arttikca ondekinin dusurdugu tas kaya giderek hizlanacaktir.

c) ekip kalabalik olmamalidir.Bence bu rotada ne kadar kucuk bir ekip olsa o kadar iyidir (3-12 arasi)

d) ekip lideri ve artcisi arasinda her zaman telsiz iletisimi olmalidir.

Hadak organizasyonuna gelince,

Hadak senelerdir cok kapsamli ve guzel bir organizasyon ile dagcilara evsahipligi yapmaktadir.Ancak katilimin artmasi ile riskler de artmaktadir.Hadak senliklerine 2003-2004 ve 2006 da katildim.2004 ve 2006 da Zirve Dagcilik kulubunun ekiplerine liderlik yaptim.

a) Ulasim, lojistik, ikramlar, yemekler dagitilan esantiyonlar harika..Hatta bir sene uzerimizde bilimsel testler bile yapilmisdi

b) Kamp yeri cok gurultulu, daga tirmanacaklar ile tirmanmayacaklarin kamp yerlerini gurultunun gelmeyecegi sekilde ayirmak lazim

c) Tirmanmaya gelen yuzlerce kisi oluyor.Bunlari Hadak malzemesine yada tecrubesine gore elemeye calisiyor ancak geriye gene bayagi kisi kaliyor.Bunlari da ekiplere boldugunde 20-25 den az ekip kurulmuyor malesef.Ekipler de homojen olmuyor olamaz da.Her yerden gelen var.Bu yuzden en zayif halkaya gore hareket etmeli..Yada onden biraz hizli gidip yavas gelenleri faliyetin ilk 2 saatinde elemeli, geri dondurmeli.

d) boyna tirmanan kar-buz rotasina girildiginde hava aydinlik olmali ki yukaridan gelen taslar gorunsun yada tam tersine gece 12 de yola cikilmali tas dusme olasiligi azaltilsin.Bu bolge asiri riskli her zaman riskli olacak.Bu bolgeyi ekibin bir an once gecmesi lazim.Rehberin onceligi bu.. ancak homojen olmayan farkli bolgelerden gelmis birbirini tanimayan sporcular geldiginde ekibin bir kismi yavas hareket edince ekip kopuyor.Bu da en tehlikesi..

e) Temmuz basi sutdonduran yolunun acilmasi icin gereken bir zaman ancak eger senlik tarihi Haziran basina cekilirse insanlar su deposundan yukari kamp yuku ile 2-3 saat yururse rotada daha fazla kar-buz olur ve kramponla hareket kolaylasir.Bu da taslik bolgelerden gitme kaynakli tas dusurme riskini azaltacaktir.Tabidir ki yukari arac cikamayacagi icin sicak yemek vs olmayacakdir.Katilim azalacak ancak niteligi artacaktir.

Gecen sene 14 kisi faliyete katilmisdik.Rotanin uygunsuz oldugunu gorup 1 arkadasimizi kampda birakip zirve yapmisdik.Inisde ise bir arkadasimizin meniskus probleminin nuksetmesi nedeni ile boyunda asagiya inenleri 2 saat beklemisdik..Bu sirada 8-10 kisinin kaymasini seyretmisdik.1 kac kisi yuzlerce metre kaymis ve hertarafi yaralanmisdi.Biz ise rahat bir sekilde baskasinin tas dusurme riski olmadan, kayma riskini azaltmak icin yavas yavas inmisdik.Ancak buna ragmen yukarida kimse olmadigi halde onlarca iri tas yukaridan yuvarlanmaya devam etti ve hatta bunlardan biri bizim belki 1 km altimizdaki bir arkadasimiza isabet etmisdi..

Kalabalik, cikarken tas dusmesi inerken ise kayma+tas dusmesi nedeni ile tehlikeli.Bu yuzden bu sene kulup olarak katilmama karari aldik.Ancak uyelerimiz, bireysel 3-4 kisilik ekipler halinde yada tek baslarina faliyete katildilar.Katildigini bildigimiz ekiplere de rota ve faliyetin olasi tehlikelerini bildirdik..Kendi acimdan Hadak faliyetini yorumladim.Umarim Hadakli yoneticilarimiz ve arkadaslarimiza faydali olur.Kendilerine senelerdir devam ettirdikleri bu organizasyon icin tesekkur ediyorum.Olasi risleri azaltmak icin gereken tedbirleri almalarini diliyorum.

Selamlar,

Oguz Kaan Senol
 



Merhaba Arkadaşlar ,

Erciyes Dağının GPS kayıtları ile Google Earth üzerinden alınmış Rota Bilgilerini daha doğrusu resimlerini ekte sunuyorum.

04Dogu.jpg


05Bati.jpg


Erciyes-MapSource1.jpg


Erciyes-MapSource2.jpg



Rota hakkında daha fazla resmi bu linkte bulabilirsiniz.!!

http://www.gezenbilir.com/index.php/topic,2333.0.html


İyi Çalışmalar

Öz Murat ,
izmir
 

Yine Ben :smiley:

Zirve Dağcılık Bursa Şubesinden arkadaşımız Doğan Nadi ÇETİNKAYA'nın yazısı ve resimleri ektedir.
Çok Teşekkürler Doğan ,

********

Merhaba

Aksakliklar ciddi boyuttaydi. Ama biz belli bir noktadan sonra Hadaklilarin rehberliginden ciktik.
boylesi bir senlik duzenleyebilmelerine ragmen Hadak ekiplerinden cok azi yeterli bilgi ve kondusyona sahip.
Erciyes kuzey kar buz icin 25 er kisilik gruplar olurturmak fikri cok yanlisti. itiraz ettik ama kabul ettiremedik ne yazikki Hadaklilara.
Egimin cok dik oldugu kilometrelerce uzaktan belliydi ve carsaklarda sorun yasanacagi asikardi.
Gruplarin kucuk tutulmasi gerektigini soylesekde dinletemedik HADAKLILARA. Bu Hadaklilarin aldigi en yanlis karardi ve yaralanmalari en buyuk nedenide bu politikanin sonucu oldu. buna mukabil bizim ekip gece 02:00 de cikan ilk ekipti. bizim ekipte de tecrubesi eksik arkadaslar vardi
ancak grubun fazla kopmasina izin verilmedi ve bizim grup 1 kisi disinda tamami zirve yapti. O bir kisinini sorunun da kramp idi.
buzulda bir kac kez arkadan duzen arkadaslar oldu ancak bir kacini durdurabildik. En son kayan arkadasi durduramadik o da bir kac arkadasa carparak durabildi. Sadece bir arkadasin burun ve dudak u¹stunde hafif kanama vardi. bunun disinda herhangi bir sorun yasanmadi grupta.
donuste carsaktan inerken birbirimize cok yakin durduk. hatta ondekinin cantasi tuttuk. boylece kayalarn hizlanmasina izin vermedik.
kimsede bundan dolayi bir soru yasamadi. faaliyet pek cok kisi tarafindan riskli olsada tecrubesiz rehberlerin kontrolunden cikip riskleri minumuma indirmek mumkun oldu ve cikan ilk ekip ciddi bir sorun yasamadi. Zira bizim ekip rehberin her dedigini dogru olarak kabul etmemisti. Biz bu tirmanista bilgi+kondusyon+tecrubenin cok onemli oldugunu bir kez daha gormus olduk.

Saglicakla

Dogan Nadi Cetinkaya
Zirve Dagcilik- Bursa

Tüm Resimler Geçtiğimiz hafta yapılan Hadak Şenliğinde Doğan Nadi ÇETİNKAYA tarafından çekilmiştir.

DSC04774.jpg


DSC04887.jpg


DSC04917.jpg


DSC04922.jpg


DSC04933.jpg


DSC04936.jpg
 

Yine Ben :smiley:

Zirve Dağcılık İstanbul Şubesinden arkadaşımız Cem ERGUN'un yazısı ve fotografı ektedir.
Çok Teşekkürler Cem ,

********
HADAK senliklerine katilmak ve bireysel faaliyet yapmak uzere 5 Temmuz aksami Istanbul'dan Sukran, Sevinc ve Mahmut ile birlikte ayrildik..
Gerek otobusun seyehat edilecek durumda olmamasindan kaynaklanan, gerekse hostesin verdigi rahatsizliktan dolayi, zor bir yolculuk sureci yasadik. Donuste o yorgunlugun uzerine daha rahat bir yolculuk yapmak, icin ayirttigimiz biletleri Ipek Turizmden iptal ederek, baska bir firmadan aldik.
Terminalin bir kosesinde beklesirken, Bursa'dan Mustafa ve Dogan ile bulustuk once. Sonra Todosk'lu arkadaslarimiz Yakup ve Fatmagul ile... Sonra dort bir yandan gelen dagcilarla.

Kalabaliklasinca, bizi almaya gelen Hadak'li gorevli arkadasla birlikte belediyenin tahsis ettigi otobuse binerek Hacilar'a gittik. Gecen seneden beri bir degisIklik olmayan Hacilar da hayat yine sakindi.
Meydana yapilan sadirvan bitmis ve gorevine baslamisti. Ve ihtiyarlar kahvesinde cay yine 5 kurustan satilmaya devam ediyordu.
Sutdonduran'a gidecek aracin hareket saatini beklerken biraz dolastik ve kurulu kucuk pazarinda yemek icin alisveris yaptik. Ve bizi davet eden okuldan bir ogretmenin cagrisina kulak vererek yemegimizi orada yedik.
Hareket saati geldiginde, bizi kamp yerine goturecek kamyona once cantalarimizi yukledik. Sonra kendimizi. Uzaktan gozlerini uzerimize dikmis seyreden Erciyes'e bu mesafeden ve acidan bir kez daha bakarak yanina tozlu yollardan done done yaklasmaya basladik.
Kamp yerine ulastigimizda, meydana kurulmus isci ve santiye cadirlarinin senlik yapilacak yerde olmasa daha iyi olacagini dusundurdu bana. Ve herkes kendisine uygun bir cadir alani bulmak, santiye jeneratorunden uzak olmak icin aranmaya basladi.

Dag karsimizda duruyor. Kuzey yonunde olmamiza ragmen ve bu mevsimde rotalarin kar ve buz olmasi gerekirken, normalin cok altinda bir gorunumde. Ilk gun kar buzdan ikinci gun ise buzuldan cikmayi dusunerek gelmis ekibimizle konusuyoruz ve tekrar tekrar buzulu inceliyoruz. Suradan girsek, soyle yapsak, bu tarafindan dolassak soylemleri arasinda buzul faaliyetini yapamayacagimiza karar veriyoruz. Ama buna ragmen gozlerimiz buzul tarafindan ayrilamiyor. Kuresel isinmanin Erciyes'e verdigi zarar gozle gorulur derecede net.

Gecen sene yapilan senlige gore degerlendirdigimde bu sene katilim cok az. Ilk gun gelenler ancak elli kisi. Diger kalabalik, senlik icin gelen piknikciler. Ve her yerin piknikcileri ayni. Araclar cadirlarin arasina girmis adeta. Ve hep gurultuculer. Tam yemek vakti toprak yoldan gecen araclar cok toz cikartiyor. Bunu engelleyecek birileri ise yok gibi.

Senlik meydanindan daga yuzunuzu dondugunuzde; sol yandaki tepenin, yani telefonun cektigi tepenin daga yakin yuzune dagevi yapiliyor.Dagcilar icin yapildigi soyleniyor ama Hadak ve Hacilar da kayak sporunun gun gectikce one cikmaya baslamasi, yakinda dag ve dagcilik icin olumsuz sinyal veriyor gibi. Umarim bu taraftanda oteller ve telesiyejler yukselmez yakin zamanda. Hacilar'a destegini eksIk etmeyen Istikbal grubu yoneticileri, dagcilik ve kis sporlari adina Hadak'a destek oluyorlar.
Dagevi yine ayni grup tarafindan yaptiriliyor. Bu seneye yetistirilmeye calisilmis, ancak yollarin karla kapali olmasi insaatin baslamasini geciktirmis.
Askeriye bu senede genel kullanim icin cadirlari kurmus. Birkac asker ve bir uzman cavus gorev basindalar. Dagin bu yuzu Hacilar'a kadar polis bolgesiymis. Oysa ben polis bolgesi diye sadece yerlesim yerlerini bilirdim. Koyler bile jandarma bolgesi oysa. Normal zamanlarda cobanlardan baska kimsenin olmadigi bu yerin polis bolgesi olmasi ilginc geldi.
Iste onun icindir ki; birde polisimiz vardi senlikte. Polis Fatih, gorev yeri yayla olunca, toplamis colugu cocugu, bizim Murat Sogucak'tan almis 2 oda bir salon cadiri, kurmus karakolunu...

Senlik suresince olasi bir ters durumda mudahale edecek ambulans ve bir hemsire ile soforden ibaret saglik ekibide yerini almisti. Sofor nasil birisiydi desem senliklere katilanlara, eminim kimse animsamaz. Ne adini ne yuzunu. Ama hemsirenin unutulma sansi yok. Kamp muduru gibiydi mubarek. Ve galiba Ipek Turizmin hostesi bile ondan daha cana yakin ve iyi niyetliydi. Cay ocaginin basinda bizim hemsire vardi. Yemek dagitilirkende. Orada buldugunuz bir bardagi kullanmayi aklinizdan bile gecirmeyin dogrusu. SS subaylari gibi dolanip durdu.

Tirmanisa giden ama sirta cikamadan bacaginda ki agri yuzunden geriye donen Muzaffer Erol GEZ ile ayak uzeri keyifli bir sohbet yaptik. 1952 yilinda ilk tirmanisini Erciyese yapan Muzaffer Hoca'nin 100 civari Erciyes 30 civari Agri tirmanisi bulunuyor. Munzurun butun zirvelerine tirmanan ve Cilo daglarina 1960 yillarinda egitim ve tirmanislar yaptiran hocanin 74 yasina ragmen bir tutku ile Erciyes'e yonelmesi inanilmazdi.
Hoca sohbetinde zemin ve rotanin durumu iyi degil dedi. Cok dikkat etmek lazim, kar diye birsey zaten kalmamis dedi. Buzulun durumunu gorup gormedigini sordugumda ise, buzul mu kalmis, neyini goreyim dedi.

Artik gun yavas yavas kararmaya baslarken; senlik acilisi icin Kaymakam, Belediye Baskani, destekci is adamlari yerlerini alip acilisa gecildikten bir sure sonra, dort nala alti oklu bir milletvekili adayi sonuna kadar acilmis hoparloru ve slogan muzigi ile alana girdi. Dizginleri soyle geriye yaslanarak cekip atladiginda son model arabasindan,arkasinda kalan toza batmis dagcilara soyle bir bakarak protokole yoneldi. Ve bize sira geldiginde toz dagilmis oy gibi gorunmeye baslamistik bile uzattigi eline...
Yemek icin kuyruga girdigimizde, midelerden artik ses duzensiz gelmeye baslamisti. Pilav, salata, tavuk ve ayrandan olusan yemeklerimiz ile cadirlara yoneldigimizde gun yavas yavas karariyordu.

Teknik toplanti icin saat 20:00 denmisti. Oncesinde kendi aramizda arkadaslar ile bir ekip belirledik. Ben, Mahmut, Mustafa, Dogan, Mutlu, Sukran ve Yakut ile Todosk'tan Fatmagul ve Yakup, ayrica Bursa Yildirim Belediye Spor'dan Hikmet ile 10 kisi birlikte hareket edecektik.
Toplanti basladiginda iki grup halinde cikilacagi ve 03:00 ile 04:00'te haraket edilecegi soylendi. Ilk ekip yavas, ikinci ekip ise hizli olacakti. Parkur girisinde ilk ekip bekleyecek ve yetisen ikinci ekip ile beraber buzula girilecekti. 3-5 kisiden olusan iki ekip olsa, bu iyi bir fikir gibi gelebilirdi. Ancak zaten kalabalik olacak ekiplerin bu sekilde hareket etmesi son derece tehlikeli ve risk iceriyordu.
Onerimizi soyledim kurula. Verecekleri rehberle birlikte biz bir ekip olarak saat 02:00 de yola cikacaktik. Once kabul edilmeyen oneri, daha sonra ilk ekibin yola cikma saati 02:00 olarak belirlenip, 6 kisilik baska bir grubu da bizle birlestirerek ve 4 rehber ile birlikte 20 kisilik bir ekip ile yola cikilmasi karari verildi. Kalabalik diye konusmalarimizi ise dikkate alan olmadi. Ikinci grup 18 kisi ile 04:00'te yola cikacak ve biz sirta varmadan parkura girmeyecekti. Girmesi demek yukaridan dusurecegimiz taslar ile olum demekti.

Ve yazili listeye gore zirveye gideceklere kumanyalari verildi. Bu arada ogrendim ki bizim birinci Ekip 22 kisi olmus. Vay anam vayyy az kalabaliktik sanki. Kumanyamiz bir torba dolusu yiyecek. Icinde yok yok demeyecegim, cunku yok, vardi. Meyve suyu (tatli), Kek (tatli), Buskuvi (tatli), Helva (tatli), Bal (tatli), Recel (tatli) margarin ve ton baligindan olusan kumanyada peynir (tuzlu gida) yoktu mesela. Dilerim bir sonraki senlikte bu, sponsor firmalara birakilmayip, tirmanisa gelen kisilerin besin ihtiyaci vs hesaplanarak daha olumlu bir sekilde hazirlanir.
Kumanyalar alinip cantalar hazirlandiktan sonra; biraz olsun yorgun bedenlerimizi uyutmak amaci ile cadirlara cekilip uyku tulumlarin icinde kaybolduk. Birkac saat sonra uyanacagimiz icin azda olsa uyuma ihtiyacimiz jenerator sesinde ve piknige mi senlige mi geldigi bilinmeyen coluklu cocuklu ailelerin gurultusune takildi. Ve gozlerimiz kapanip kapanip geri acildi. Bir ara uyuduk saniyorum...
Kurulan telefonlarin cadirlardan gelen sesleri saatin 01:00 oldugunu haber veriyordu. Jenaratorun ve piknikci komsularimizin sesi saat 24:00'te susmustu ve biz uykulu gozlerle birseyler yemege calisip son hazirliklarimizi tamamlayarak toplanma bolgesine yoneldik. Ve ekibimizin 24 kisiye yukseldigini ogrendik.

Gokyuzunun her yani yildiz. Sanirsinki almis birileri avuc avuc savurmus gokyuzune. Saclarimiza dusuyor sanki, Safak Turkusu gibi...
1. Ekip olarak saat tam 02:00 de cadirlar bolgesinden ayrilarak, kafa lambalarimizin aydinlattigi toprak yolda ilerlemeye basladik. Uzaklarda bir yerlerde akar suyun sesi, curumus dagdan dusen tas seslerine karisiyordu.
Yol bitipte taslarin uzerinde ilerlemeye baslayinca, ondeki iki rehber durmamizi soyleyerek yol aramaya basladilar. Ve bulduklari yerden ilerlemeye devam ettik. Ruzgar durdugumuz zaman biraz rahatsiz etsede, hava fazla soguk degildi. Ilk karli alani gectikten sonra surekli duraklamalar yapan rehberin rotaya girmek uzereyken biraz uzun sureli duraksama nedenini ise, faaliyet sonrasinda ogrendim. Rehberlerimizden biri sabah namazini kazaya birakmak istememis. Ve o kadar kisiyi sogukta bekleterek ibadetini yerine getirmisti. Baska birisi ise arkada, 10 dakikada bir ezan okuyan telefonu esliginde namazini kazaya birakmisti oysa...
Kar kulvarina girmeden once rehberimiz kendinden emin bir sekilde kramponlarini bir kenara birakarak agirlik birakmak isteyenlerin geri donuste almak uzere agirliklarini birakacagini soyledi ve kramponlarini iki rehberde birakti.

Boyle bir faaliyette rehber ayni zamanda liderlikte yapabilmelidir.
Eger liderlik yonu yok ise ve sadece rota bilgisi icin ekibin onune konmus ise, ekibe liderlik yapabilecek bir kisi onceden gorevlendirilmeli ve alacagi kararlara ekibin uymasi saglanmalidir. Bizim ekibe rehber olarak verilen bu arkadas, rotanin devaminda veya inerken krampon kullanilabilecegi varsayimi aklina gelmeden malzemelerini birakmistir. Rehberimiz ayaginda sert olmayan ve iz acmak icin zorlanacagi bir bot ile iz acmakta zorlanmis ve kar buz rotasi mucizevi bir sekilde sorun yasanmadan cikilmistir. Asagidayken baslayan sis etkisini surduruyor. Gorus mesafesi 30-40 metre ancak var.
Karli bolgeden kul ve toprak olan bolgeye gecerken topraga yapisan rehber hepimizin gerilmesine ve tedirlinlik yasamasina neden oldu. Bu nokta sonrasinda rehberin yanindan gecen ekip daginik bir sekilde tirmanisini surdurdu ve rotadan cikti. Karli alandan sonra kul ve carsak bolge gecilirken sirtin sol tarafina dogru gitmesi gerekirken ekibin onune gecen bazi hizli arkadaslar dik yukselince, dusurdukleri taslarla tehlike yaratmaya baslamislardir. Sirta yakin bir noktadan dusurulen buyuk bir karpuz iriligindeki kaya parcasi once agir agir gelirken, sanki yerde yay varmiscasina ziplayip hizlanarak inmeye basladi. Sukran ile bulundugumuz noktaya dogru gelen tas once yon degistirdi ve tam rahatlamisken, carptigi yerden biraz parcalanarak tekrar yon degistirerek Sukran'ın son hamlesi ile sirt cantasinin alt kismina carpip asagilara yoluna devam etti. Ilk buyuk tehlike atlatilmisti.

Sirta dogru devam ettik. Arkamiz sira sis bizi takip etmeye ve ruzgarda yukseklere dogru savrulmaya devam ediyor. Verilen kisa bir molanin ardindan sirti asarak solda yukselen rotadan ilerlemeye devam ettik. Bu noktada, dort kisilik rehber grubumuzun icerisinde en genc olani Fazli ekibin basina gecti. O ana kadar kendini farkettirmeyen bu genc rehberligi ve sorumlu davranislari ile ekibi sorunsuz bir sekilde zirveye tasidi. Ilk rehberimiz ise sirtin on tarafinda gerilerde kaldi bile.

Rotadaki olumsuzluklar ve kul alanin sorunlu olmasi inis rotamizi acaba farkli bir yerden mi yapsak diyaloglari yapmamiza neden oldu. Zirvede durumu degerlendirerek gerekirse seytan rotasindan inme dusuncem, arkadaslardan da onay aldi. Ancak sonraki surecte ekibi bolmeyerek yine ayni rota uzerinden inmeye karar verdik.
Zirve tarafina gecmemize yarayacak magaranin icindeki zemin her zamanki gibi cam buzdu. Zirveye ulasanlarin kutlamalari, cekilen fotograflar ve termoslardaki sicak cayin yorgunlugumuzu almasinin ardindan yavas yavas geri donus yoluna girildi. Biz zirveyi terkederken, bizden 2 saat sonra ve bizim ciktigimiz kulvarin sol tarafindan cikan 2. ekip zirveye damlamaya baslamisti bile...

Zirveden inip ilk bolgeyi gecerken, tirmanisimizin eski rehberleri olan arkadaslari uzun bir mola vermis dinlenirken gorduk. 2. ekip yanlarindan gecip zirveye yururken, bizde sirta dogru devam ettik.
Sirtta onden giden arkadaslar mola vermisti. Yanlarina dogru ilerlerken birden dengesini kaybedip dusuyorum diyen Sukran'ı son anda yakaladim. Ayaginin altindaki taslar yerinden oynayip dengesini kaybedince bir anda kendini yerde bulmustu. Ve elini yakaladigim an cok kritik bir andi.
Biraz dinlenmeden sonra Fazli onde biz tren vagonlari gibi arkada carsaga girdik. 75-80 derece diklikte ki alani bu sekilde gecerek kar kulvarinin basina dogru alcalmaya devam ettik. Kar kulvarinin yanindaki kül toprak karisimi sari alandan kara paralel inmeye devam ettik bir sure.
Ve adimlarimizi sira ile geceye nazaran yumusamis kara atarken butun dikkatimizle kaymamaya odaklanmistik. Ve ekip krampon takmadan topuklar uzerinde inmeye basladiginda beklenen kucuk dusmeler gerceklesmeye basladi.
Kulvarin ortalarinda bir yerlere gelmistik ki arkalardan gelen dusme sesi bir anda geri donup kazmayi yere saplayarak durdurmak uzere refleksimi harakete gecirdi. Ancak bir anda bende kendimi once havada sonra yuzu koyun basasagi duser buldum. Karin uzerinde hizla inise gecmistim.
Kazmayi sapladim durmadi. Ama durmali diye dusundum. Hatta saplayinca ben yon degismeliydim, ama olmuyordu. Ve butun gucumle kazmayi bu kez diklemesine kulvara vurdugumda birden durdum. Asagi dogru kayanlar vardi.
Ve Sukran asagida gorunmedigine gore ya dusmedi yada erken durdu diye geriye baktigimda, goremedim. Tekrar asagiya baktigimda benden 50-60 metre kadar asagidaydi ve kazmasi elinde degildi. Diger arkadaslarda dusurmustu kazmalarini. Ve bir kisinin alnina aldigi darbe ile yasadigi kanama disinda herkes iyiydi. Toparlandik ve inisimize devam ettik.
Saat 15:00 te butun ekip kamptaydi artik. Daha dogrusu ekibimizin ilk rehberleri haric hepimiz kamptaydik. Ve karsilayan kutlayan arkadaslarimiz sonrasinda once bizi bekleyen pidelere yoneldik, sonra caya. Biraz dinlenmenin ardindan 2700 metrenin soguguna aldiris etmeden kamp alaninin asagisinda kurulu tuvalette dus alarak rahatladik.
Biz tirmanistayken kampa o gun katilan Bursa Canan, Antalya'dan Ayla, Aynur, Hasan, Istanbul uyemiz Ali Batuk, uyemiz olan ama faaliyete rota mail grubu ile katilan Selim Bastufek ile merhabalasip sohbet ettik.
Rota mail grubu Istanbul'da kendilerine gore yuruyus faaliyetleri duzenleyen, dagcilik ile alakasi olmayan bir mail grubu. Mail gruplarinda yaptiklari cagrilar ile bir ekip olusturup buradaki tirmanisa katilmak uzere gelen bu arkadaslarin dagcilik bilgileri, tecrubeleri hic bir seyleri yok. Kazma nasil kullanilir, dusunce nasil durulur gibi bilgilerden bile habersiz olan bu arkadaslar Kuzeyden Erciyes'e tirmanmaya gelmişti. Sanirsin ki bu arkadaslar Izmit'e yaylalara yuruyuse gidiyorlar.
Birde gruplarina mail atmalar otobus bileti ayirtmalar... Kendilerine rotanin durumunu, zorlugunu anlatip vazgecirmeye calissamda fayda gormedi.
Ve aksam tirmanis ekiplerini olusturacak teknik toplanti baslarken, yorgun bedenimi dinlendirmek ve uykusuz gecen ve 13 saat suren faaliyetin ardindan uykunun kilometre taslarini hesaplamak icin cadirima attim kendimi. Uyumusum...
Sabah, Mustafa`nin `Cem uyan ,ambulans dagin etegine gitti kaza olmus`sesi ile uyandigimda bedenim Erciyes`ten daha soguk oldu birden. Ve yuzum daga donuk, tanidiklari ve tanimadiklarimi dusundum ilk grupla gidenler arasinda bulunan. Canan, Ali, Selim, Asef, Aynur, Ayla, Hasan o gruptaydi. Diye dusunurken Canan ne olmus ki diyerek cadirdan disari suzuldu. Pandul Onur da ilk gruptaymis ama rahatsizlaninca geri donmus yakin yerlerden.
Uzaktan dagi izliyoruz hep birlikte. Kamp sorumlusu Ali Riza ambulans ile gitmis. Telsiz olmadigi icin durum hakkinda bilgi alamiyoruz.
Uzaktan olduklari yerde bekleyen bir kac karaltiyi gorebilmek mumkun. Bir kac kisi erkenden geri donmus, onlar geliyor. Ve yukarida dusenleri gorduklerini soyluyorlar. Aslinda biz giderdik ama moralimiz bozuldu geri donduk diyorlar. Geri donene kadar yaralilara yardim etmeyi ise nedense dusunememis bu hizli arkadaslar. Herkes ama herkes, bugun de rehber hatalarindan bahsediyor. Rotanin yanlis secilmesi, rehberin ekibi cok hizli haraket ettirmesi vs. Uzun bir aradan sonra haraketlenmeler var.
Saatlerdir orada bekliyor olmalilar. Ve biraz sonra bulunduklari yerden indiklerini goruyoruz. Ambulans geliyor az sonra. Ici bos. Bir haber bilgi bekliyoruz, yok. Niye beklemiyor ki orada? Insanlarin biraz sonra ihtiyaci olacak. Ve gidiyor yeniden. Tekrar geldiginde icinde yatan uzeri ortulu bir arkadas goruyoruz. Mustafa'ymis adi. Kayseri bolgesinden bir dagci arkadas. Dusmus ve toprak tasli zeminde uzun bir bolgede suruklenmis. Ic camasirlari bile bu suruklenmeden parcalanmis. Vucut derisi oldugu gibi yuzulmus. Diger yarali Selim. Basinin arka tarafina tas dusmus. Cok kan kaybetmis bu arada. Iyiyim birseyim yok demelerine kulak asmayan Selim'i Sukran'in israrlari ile hastaneye giden ambulansa bindiriyoruz. Zaman geciyor. Uzaktan bu kez sallanarak Asef geliyor.
Napolyonun bozguna ugramis askerlerinden biri gibi giriyor meydana. Alninin alt kismi ve saclarin basladigi yerde yara var. Yok birseyim diyor. Ve sadece bacagim aciyor diyor. Gardiyan kilikli hemsire sandalyeye oturtup pansuman yapmaya basliyor ortalikta. Pantolonunu indiren Asef'in bacaklarinin her tarafinda ve kalcasinda derin cizikler ve deri yuzulmeleri goze carpiyor. Ve karnini actiginda ise yuzulen derinin yerini kaplayan kahverengi bir renk gorunuyor. Bu durumda bile, mikrop kapabilecegi dusunulmeden pansuman meydanda bir sandalyenin uzerinde steril olmayan bir sekilde yapiliyor.
Sonra bekleyis devam ediyor. Bir taraftan gozler dagda, bir taraftan cadirlar toplaniyor. Butun faaliyete katilanlar rehberlerden sIkayetci. Benzer bir rehberden bizde dun sorun yasamistik. Rehber kitlenip kalan ve saatlerce orada asili kalan ekibi birakip gitmis ondekilerle beraber.
Kalanlarin bir kismi kendi cabalari ile inerken bir kisi dusmus ve kotu yaralanmis. Sonra kafasina tas dusen Selim'in yaralanmasi ve Asef'in dusmesi... Selim geldi hastaneden. Film cekmisler. Kalin kafasi simdilik saglam durumda. Ama risk 48 saat devam edecek.
Uzaklardan Ali Batuk geliyor. Oda biraz dusme yasamis ve uzerinde yirtiklar ve hafif cizikler var. Diger arkadaslarin yaninda durumu iyi sayilir dogrusu.
Kar kulvarindan inmeye calisan ekibin geri kalani yaklasIk iki saat sonra kampta oluyor. Todosklu arkadaslarimiz. Iyiler. Sarilmalar ve aglamalar, duygusal anlar yasaniyor.

Dagda, saat 04:00 te giden ve 11 kisi ile devam eden ikinci ekip var sadece. Onlarda zirveyi yapmislar inise gecmisler artik. Sirta girdiklerini ve agir agir indiklerini gordugumuz saatlerde topladigimiz cadir ve cantalarimizi kamyona yuklemeye basliyoruz. Herkes iniyor artik. Geride kalanlar zirveden gelenlerle birlikte inecekler asagiya.

Çöplerimiz acilan bir cukura dolduruluyor. Kampin butun copu burada. Yakilacak deniyor.

Gozumuz Erciyesin zirvesinde, hareket eden kamyonun sarsintilari ile ilerliyoruz. Calan telefonum kotu haber veriyor. Ayse Capraz motorsIklet kazasi gecirmis. Ariyorum ulasamiyorum. Konustugum Ozgur durumu anlatiyor. Gecmis olsunlarimizi iletiyoruz.
Ve Hacilar yeniden. Biraz oyalanalim diyoruz, Istanbul Otobusunun kalkmasina daha cok zaman var. Ama bu kucucuk yerde yapacak birsey olmadigini anlayinca Kayseri'ye geciyoruz. Biraz sehir gezintisi, guzel bir Iskender ziyafeti derken, birer birer ayriliyoruz arkadaslardan. Arac saati gelen veda ediyor. Ve saat 21:00. Sona kalan bizlerde terkediyoruz Kayseri'yi. Ama geri donmek ve yeni tirmanislar yapmak uzere...

Sonraki senelerde yapilacak tirmanislarin daha programli ve daha organize yapilmasi konusunda hassasiyet gosterilmeli. Rehber ve ekip liderleri ozenle secilmeli, basarili olamayacaklar ekiplere liderlik yapmamali bence. Dagci olmayanlar, piknikciler alana ve tirmanislara alinmamali.

Her tırmanmak isteyene izin verilmemeli, inşaat bareti ile tirmanmaya calisan kisiler ise ayrica kontrol edilmeli.Daha organize senliklerde bulusmak dilegi ile, Hadak yonetici ve uyelerine organizasyonlari icin cok tesekkurler. Yasananlar ve rehber hatalari ile ilgili dogru tesbitleri yapmalari ise ornek bir davranisti.
Sevindirici olan daha kotu kazalarin yasanmamamis olmasidir.

Erciyes seyrine ve tirmanisina doyulmayacak bir dag. Yuzumuzde zirve keyfi hep olsun...

Cem Ergun
Zirve Dağcılık İstanbul Şubesi YK üyesi ve Başkan Yardımcısı

Erciyes_Kar_buz_rotas__.jpg
 


Ynt: 13. Geleneksel - 6. Uluslararası HADAK Şenliği

ALINTIDIR.!!

Yazı Sahibi :
Faik ARDAHAN


Date: Sat, 21 Jul 2007 00:40:02 +0300
Subject: [zirvedagcilik] gelen yazı...


Erciyes HADAK Şenliği (7-8 Temmuz 2007)

Hacılar'a vardığımızda birçok dağ çantası vardı kulüp önünde. Sohbet Odası denilen mekanda herkes kendilerini kamp yerine götürecek kamyonun hareket zamanını bekliyordu. Bizde bekleyenler arasındaki yerimizi alıp bekleme işlemini çoğulladık. Arka arkaya beş kuruşa içilen çayların ardına "haydiii" diye bir sesle tüm çantalar ve çanta sahipleri kamyonun üzerine çıkmıştık.
Dağlara gitmeyenler bilmezler bunun nasıl heyecan verici olduğunu.
Bir doğa severler birde yaylacılar bu süreci doya doya yaşamışlardır.

Kıvrım kıvrım yollar sanki her birimizin ve/veya herhangi birimizin hayat çizgisiydi. Ona gidiyorduk / ondan gidiyorduk. Her dönüş yeni bir manzaranın başlangıcıydı. Aksu Yaylası, ardından Uzun Yayla, Arkasından Süt Donduran Yaylasına vardığımızda artık yaz sıcağı yoktu. Üşüyen bedenlerimize dağın nefesi dokunuyordu. Keskin bir rüzgar eşliğinde kamp yerine vardığımızda sabahtan başlayan zirve çıkışını tamamlayan dağcılarla karşılaşmıştık.
Herkes rotanın yorucu olduğundan söz ediyordu.

Rıza Hoca yine her zamanki gibi gülen sesiyle herkesin yorgunluğunu unutturuyordu. Çadırlarımızı kurduk ve kim olduğumuzu, nereden geldiğimiz kamp görevlilerine yazdırdık. Dağın dağa kavuşmadığı,dağcının dağcıya dağda
kavuştuğu anların birini daha yaşıyorduk sohbetlerimizde.
Çadırlar kurulmuş ve artık 2800 mt yüksekte dağın kucağındaydık.

Akşam üstü yenen ekmek arası sucuk ve akşam yemeğinin ardına gün batımında Erciyes'i yaşamak Kına Gecesi'ndeki gelin kızın eline yakılan kınanın kızıllığını görmek gibiydi. Elimizde fotoğraf makineleri basılan deklanşörlerle sabitlenen anılarda renkler kalıyordu. Esen rüzgarın sesini ve soğukluğunu bu renkler içinde görme şansımız hiç yoktu.
Üşüyordum.
Özlediğim kadının nefesinde üşüyordum. Dağın rüzgarında esiyordum. Akşam yanan kamp ateşinin sıcaklığında dinlenen keman sesi ve benim söylediğim iki bukle şiir yörüklerin türküsüne karışacak ve biz onları yün diye giyinecektik.

Gece 3 de kalkılıp dörtte yola çıkılacaktı. Tırmanma çantamı hazırlayıp uyudum. Çocukluk anılarımda kalan masallardaki rüzgarın sesini andıran bir halde esiyordu. Vuvvvvvvvvvvv. Bir de kurt sesi olsaydı bu sese karışık hemen "anneeeeeeee" diyecektim. İkideki grup yola çıkmıştı. Bizde dört grubuyduk. İçilen sıcak çayın ardından grup toparlandı ve ufuk
çizgisindeki aydınlanmayla birlikte yola koyulduk.

Yıllardır dağlara çıkarım. İlk başlangıç temposu önemlidir.
Uykudan uyanmış irtifadaki adaleyi çok fazla yormadan geceye ve tırmanışa hazırlamak gereklidir. Dağcılık tehlikeli bir spordur ve sporcular enerjilerini çok akıllı kullanmak durumundadırlar. Erciyes bu mevsimde, özellikle de bu parkur birçok tehlikeye açıktır. Taş düşme tehlikesi vardır.
Zemin serttir, çarşak birçok risklere açıktır. Özellikle dönüşte enerjiye çok ihtiyaç vardır. Bu sebeple temponun iyi ayarlanması gereklidir.
Biz koşturarak başladık yürüyüşe. Haldur huldur gidiyorduk. Ben daha önce böyle bir ekibin içinde hiç olmamıştım. Dedim herhalde ilerde yavaşlarlar.
Hayır ilk mola yerine kadar böyle yüründü. Bu arada Kayseri yönünden güneşin doğması muhteşemdi. Ancak kafamı çevirip bakabilmiştim. Bir fotoğraf alacak zamanı dahi bulamamıştım. Önde Ertuğrul liderlik yapıyordu gruba. Ben arkaya yakın bir yerdeydim. Bodrumdan gelen iki arkadaş temponun çok yüksek olduğu gerekçeyle ilk mola yerinden sonra tırmanışa devam etmediler.
Diyordu ki birisi; "Ben geçen haftasonu Ağrı'ya tırmandım. Dağcılığı bilen birileri bu tempoda yürüyüşü sürdürmez". Adamlar haklılardı. Bende yaklaşık 15 dakika sonra gelemeyeceğimi söyleyip geri dönmeye karar verdim.
Dağcılık şaka değildir. Hata affetmez. Oraya varana kadar herkes önemli ölçüde enerji sarf etmişlerdi. Halbuki bu yol Erciyes'e en kısa yoldan yaklaşılan ve en sakin yoldu. Telaşa gerek hiç yoktu. Dağcılık atletizim değildi. Dağcılık yarış değildi. Bu tempoyla yürümek sizi herhangi bir riskten uzaklaştırmaz hatta sizi tırmanışın devamında birçok riske açık hale getirirdi.

Adapte olamamıştım grubun temposuna. Dağla bütünleşememiştim.Özlediğim dağa haldur huldur gidiyordum. Hiç bir şey anlaşılmayacak kadar telaş içinde yürünüyordu. Artçı Halil'e temponun gereksiz yüksek olduğunu birkaç kere söylesem de Halil önemsemedi. Bende orada durdum ve geri dönmeye karar verdim. Keyfini alamayacağım bir tırmanışın içindeydim.
Erciyes huyunu suyunu her şeyiyle iyi bildiğim bir dağdı. Onu özlemiştim. Ona nefes nefese koşturur gibi gitmek hiç doğru değildi. Hem de dağcılık açısından da uygun değildi. HADAK bu tutumunu gözden geçirmelidir. Dağcılık ekiple yapılıyorsa ekibin birlik içinde bütünleşmesinin sağlanması gerekiyordu.

Grup benden biraz ötedeyken bir ara devam edeyim fikri oluştu kafamda. Ama bu seferde ekibi bölüp onlardan ayrı faaliyet yapmanın hiç doğru olmayacağını ve bunun HADAK'a saygısızlık olacağını düşündüm ve yola devam etmedim. Halbuki enerjim yerindeydi. Sadece gruba uyum sağlayamamıştım.
Ufuk'a durumunu sordum. Her şey yolunda dedi. İyi o halde ben geri dönüyorum dedim ve döndüm. Eğer onun da benim fikrimde olduğuna dair bir ipucu alsaydım anında onu geri döndürürdüm.

İlk çıkan ekip hiç gidilmemesi gereken bir rotadan tırmanış yapıyordu. Hatta tırmanamıyordu. Bir aksilik vardı fakat ne olduğunu anlayamamıştım.
İnanılmaz soğuk esen Erciyes rüzgarında normal tırmanma rotasına aykırı bir yerde kıpırdamadan duruyorlardı. Dakikalarca orada kaldılar.Korkudan dala tutunan kaololar gibiydi hepsi. Ben dönüp kampa gelene kadar hala oradaydılar.

Elbette sessizce çadıra girdim ve uyudum. Sonra kaza olmuş,düşenler olmuş gürültüsü içinde uyandım ve dışarı çıktım. İlk ekipten iki kişi kaza geçirmiş biri yaklaşık 70-80 mt yuvarlanmış diğerinin kafasına da taş değmiş. Ölümcül olmayan ciddi bir sakatlanma içindelermiş.
Herkes bir şey söylüyordu. Net bir bilgi yoktu. Kamp müdürü Ali Rıza ambulansın gidebileceği yere kadar onunla gitmiş ve yanına aldığı bir grupla kurtarma operasyonunu başlatmış. İkisinde de ciddi halde yara bere var. Ciddi bir kırık veya daha ciddi bir sakatlık yok. Allah korumuş her ikisini de.

Benim anlamadığım grup neden ikiye bölündü? Bu denli ciddi yaralanma varken grubun geri kalanı neden tırmanışa devam etti? Gruptakilerden neden hiç kimse düşen kişinin yanına inmedi, inemedi. Rehber neden tırmanışı zirve
odaklı ve zirve hırsıyla sürdürdü?
Burada HADAK ın bu tutumunun ve dağcılık şenliklerinin sorgulanması gereklidir. Evet HADAK sınıfta kalmıştır. Başta kulüp başkanı olmak üzere bir çok güzel insanın temiz kalpleri, inançları ve ciddi maliyetlerle hazırlanmış rüya gibi bir kamp organizasyonunun ardına, çıkıştaki bu lakayıtlık sorgulanmalıdır. Bu iki kişi ölebilirdi de. Hatta daha fazla kişi
çok ciddi şekilde sakatlanabilir, onlarda düşme olayını yaşayabilirdi.

Adını vermeyeceğim bir HADAK yönetici eski dostum yaralıları aşağı gönderip olup biteni konuşurken dedi ki bana bu sabahki ekiplerde rehberler tempoyu çok hızlı tutacaklar ve grubu başta eleyeceklerdi. Böyle anlaştılar kendi aralarında. Buz gibi olmuştum. 1982 yılından beri dağcılık yaparım. Tüm dağlara defalarca tırmanış yaptım. Ben ilk kez böyle sığ,
dağcılık etiğine sığmayan bir şey duydum. Evet sorgulanmalıydı. Umuyorum ki HADAK bu durumu sorgulayacaktır. Aksi halde bir sonraki şenlikte gerçekten kimse gelmeyecek kamplarına.

Dağcılık Şenlikleri sorgulanmalıdır. ETUDOST'un, TODOSK'un sonrada HADAK'ın şenliklerini yaşadım bu yıl. Hepsi inanılmaz kalabalıktı. Gerçi Dedegöl dağı ve Kızlar Sivrisi hiçbir zorluk içermedikleri için kalabalıklıktan kaynaklı hiçbir sorun yaşanmadı. Ama Erciyes ciddi bir dağdı. Birde artık tüm Türkiye'de dağcılıkla ilgili sporcular teknik performanslarını
içeren bir bilgi bankası kurulmalıdır. Bu bilgi bankası Dağcılık Federasyonu bünyesinde kurulmalı ve yönetilmeleri federasyon, kulüpler ve il temsilcilikleri tarafından yapılmalıdır. Yani kulüplerin teknik kurulları olmalı ve bu kurullar kişilerin teknik yeterliliklerine göre dağlara sporcu getirmelidirler. Aksi halde HADAK'lı birisi benim nasıl bir performansa
sahip olduğumu nereden bilsin. Bu denetlenmezse zor dağlarda ciddi sıkıntılar yaşanacaktır.

Ben yinede HADAK'lı herkese bu organizasyon için teşekkür ediyorum.
Yürekleriyle, emeklerini birleştirdiler. Sonuçta bunlarda olmasaydı keşke ama oldu. Gelecek sefere daha ciddi önlemler alınmalı. Daha sıkı tutulmalı.
Rehberler, tempo, rota ciddiyetli bir biçimde ele alınmalıdır.
Bir dağcı zirveden dönüşte bitkinlik yaşıyorsa birçok yanlışlıklar vardır demektir. O kişi o zirve için henüz yeterli fiziksel ve mental performansa sahip değildir. Yada tırmanış yanlış bir rotadan, yanlış bir tempo ile yapılmıştır, yada dönülmesi gereken bir tırmanış ısrarla sürdürülmüştür. Ben bu şenlikte cumartesi ekiplerinden birinde olmak isterdim, ama pazar
ekiplerinin ikisi de yanlış idi. Pazar günkü ekiplerin hepsi dağdan bitkin döndüler.

Adını andığımda yüreğimin çarpıntıları yanımdaki kişilerin duyduğu Erciyes'e çıkamamıştım, çıkmamıştım Kampı topladık. Her yerlerdeki çöpleri de toparladık. Arkamızda anılardan başka bir iz bırakmadan Erciyes'e el sallayarak ayrıldık. Hacılara geldiğimizde tüm dostlarla bir sonraki şenlikte buluşmak üzere vedalaştık.
Bir sonraki sefere ki uzak değildir bu tarih. Sana tekrar geleceğim Erciyes, her zamanki gibi gene zirvende yatacağım. Saçlarını tarayacağım.
Öpeceğim seni.... Beyazlarını giyin, bekle beni tıraş olup geleceğim.



Faik ARDAHAN
 



Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
104,927
Mesajlar
1,531,745
Kayıtlı Üye Sayımız
166,950
Kaydolan Son Üyemiz
blizzard22

Çevrimiçi üyeler



Geri
Üst