Yine Ben
Zirve Dağcılık İstanbul Şubesinden arkadaşımız Cem ERGUN'un yazısı ve fotografı ektedir.
Çok Teşekkürler Cem ,
********
HADAK senliklerine katilmak ve bireysel faaliyet yapmak uzere 5 Temmuz aksami Istanbul'dan Sukran, Sevinc ve Mahmut ile birlikte ayrildik..
Gerek otobusun seyehat edilecek durumda olmamasindan kaynaklanan, gerekse hostesin verdigi rahatsizliktan dolayi, zor bir yolculuk sureci yasadik. Donuste o yorgunlugun uzerine daha rahat bir yolculuk yapmak, icin ayirttigimiz biletleri Ipek Turizmden iptal ederek, baska bir firmadan aldik.
Terminalin bir kosesinde beklesirken, Bursa'dan Mustafa ve Dogan ile bulustuk once. Sonra Todosk'lu arkadaslarimiz Yakup ve Fatmagul ile... Sonra dort bir yandan gelen dagcilarla.
Kalabaliklasinca, bizi almaya gelen Hadak'li gorevli arkadasla birlikte belediyenin tahsis ettigi otobuse binerek Hacilar'a gittik. Gecen seneden beri bir degisIklik olmayan Hacilar da hayat yine sakindi.
Meydana yapilan sadirvan bitmis ve gorevine baslamisti. Ve ihtiyarlar kahvesinde cay yine 5 kurustan satilmaya devam ediyordu.
Sutdonduran'a gidecek aracin hareket saatini beklerken biraz dolastik ve kurulu kucuk pazarinda yemek icin alisveris yaptik. Ve bizi davet eden okuldan bir ogretmenin cagrisina kulak vererek yemegimizi orada yedik.
Hareket saati geldiginde, bizi kamp yerine goturecek kamyona once cantalarimizi yukledik. Sonra kendimizi. Uzaktan gozlerini uzerimize dikmis seyreden Erciyes'e bu mesafeden ve acidan bir kez daha bakarak yanina tozlu yollardan done done yaklasmaya basladik.
Kamp yerine ulastigimizda, meydana kurulmus isci ve santiye cadirlarinin senlik yapilacak yerde olmasa daha iyi olacagini dusundurdu bana. Ve herkes kendisine uygun bir cadir alani bulmak, santiye jeneratorunden uzak olmak icin aranmaya basladi.
Dag karsimizda duruyor. Kuzey yonunde olmamiza ragmen ve bu mevsimde rotalarin kar ve buz olmasi gerekirken, normalin cok altinda bir gorunumde. Ilk gun kar buzdan ikinci gun ise buzuldan cikmayi dusunerek gelmis ekibimizle konusuyoruz ve tekrar tekrar buzulu inceliyoruz. Suradan girsek, soyle yapsak, bu tarafindan dolassak soylemleri arasinda buzul faaliyetini yapamayacagimiza karar veriyoruz. Ama buna ragmen gozlerimiz buzul tarafindan ayrilamiyor. Kuresel isinmanin Erciyes'e verdigi zarar gozle gorulur derecede net.
Gecen sene yapilan senlige gore degerlendirdigimde bu sene katilim cok az. Ilk gun gelenler ancak elli kisi. Diger kalabalik, senlik icin gelen piknikciler. Ve her yerin piknikcileri ayni. Araclar cadirlarin arasina girmis adeta. Ve hep gurultuculer. Tam yemek vakti toprak yoldan gecen araclar cok toz cikartiyor. Bunu engelleyecek birileri ise yok gibi.
Senlik meydanindan daga yuzunuzu dondugunuzde; sol yandaki tepenin, yani telefonun cektigi tepenin daga yakin yuzune dagevi yapiliyor.Dagcilar icin yapildigi soyleniyor ama Hadak ve Hacilar da kayak sporunun gun gectikce one cikmaya baslamasi, yakinda dag ve dagcilik icin olumsuz sinyal veriyor gibi. Umarim bu taraftanda oteller ve telesiyejler yukselmez yakin zamanda. Hacilar'a destegini eksIk etmeyen Istikbal grubu yoneticileri, dagcilik ve kis sporlari adina Hadak'a destek oluyorlar.
Dagevi yine ayni grup tarafindan yaptiriliyor. Bu seneye yetistirilmeye calisilmis, ancak yollarin karla kapali olmasi insaatin baslamasini geciktirmis.
Askeriye bu senede genel kullanim icin cadirlari kurmus. Birkac asker ve bir uzman cavus gorev basindalar. Dagin bu yuzu Hacilar'a kadar polis bolgesiymis. Oysa ben polis bolgesi diye sadece yerlesim yerlerini bilirdim. Koyler bile jandarma bolgesi oysa. Normal zamanlarda cobanlardan baska kimsenin olmadigi bu yerin polis bolgesi olmasi ilginc geldi.
Iste onun icindir ki; birde polisimiz vardi senlikte. Polis Fatih, gorev yeri yayla olunca, toplamis colugu cocugu, bizim Murat Sogucak'tan almis 2 oda bir salon cadiri, kurmus karakolunu...
Senlik suresince olasi bir ters durumda mudahale edecek ambulans ve bir hemsire ile soforden ibaret saglik ekibide yerini almisti. Sofor nasil birisiydi desem senliklere katilanlara, eminim kimse animsamaz. Ne adini ne yuzunu. Ama hemsirenin unutulma sansi yok. Kamp muduru gibiydi mubarek. Ve galiba Ipek Turizmin hostesi bile ondan daha cana yakin ve iyi niyetliydi. Cay ocaginin basinda bizim hemsire vardi. Yemek dagitilirkende. Orada buldugunuz bir bardagi kullanmayi aklinizdan bile gecirmeyin dogrusu. SS subaylari gibi dolanip durdu.
Tirmanisa giden ama sirta cikamadan bacaginda ki agri yuzunden geriye donen Muzaffer Erol GEZ ile ayak uzeri keyifli bir sohbet yaptik. 1952 yilinda ilk tirmanisini Erciyese yapan Muzaffer Hoca'nin 100 civari Erciyes 30 civari Agri tirmanisi bulunuyor. Munzurun butun zirvelerine tirmanan ve Cilo daglarina 1960 yillarinda egitim ve tirmanislar yaptiran hocanin 74 yasina ragmen bir tutku ile Erciyes'e yonelmesi inanilmazdi.
Hoca sohbetinde zemin ve rotanin durumu iyi degil dedi. Cok dikkat etmek lazim, kar diye birsey zaten kalmamis dedi. Buzulun durumunu gorup gormedigini sordugumda ise, buzul mu kalmis, neyini goreyim dedi.
Artik gun yavas yavas kararmaya baslarken; senlik acilisi icin Kaymakam, Belediye Baskani, destekci is adamlari yerlerini alip acilisa gecildikten bir sure sonra, dort nala alti oklu bir milletvekili adayi sonuna kadar acilmis hoparloru ve slogan muzigi ile alana girdi. Dizginleri soyle geriye yaslanarak cekip atladiginda son model arabasindan,arkasinda kalan toza batmis dagcilara soyle bir bakarak protokole yoneldi. Ve bize sira geldiginde toz dagilmis oy gibi gorunmeye baslamistik bile uzattigi eline...
Yemek icin kuyruga girdigimizde, midelerden artik ses duzensiz gelmeye baslamisti. Pilav, salata, tavuk ve ayrandan olusan yemeklerimiz ile cadirlara yoneldigimizde gun yavas yavas karariyordu.
Teknik toplanti icin saat 20:00 denmisti. Oncesinde kendi aramizda arkadaslar ile bir ekip belirledik. Ben, Mahmut, Mustafa, Dogan, Mutlu, Sukran ve Yakut ile Todosk'tan Fatmagul ve Yakup, ayrica Bursa Yildirim Belediye Spor'dan Hikmet ile 10 kisi birlikte hareket edecektik.
Toplanti basladiginda iki grup halinde cikilacagi ve 03:00 ile 04:00'te haraket edilecegi soylendi. Ilk ekip yavas, ikinci ekip ise hizli olacakti. Parkur girisinde ilk ekip bekleyecek ve yetisen ikinci ekip ile beraber buzula girilecekti. 3-5 kisiden olusan iki ekip olsa, bu iyi bir fikir gibi gelebilirdi. Ancak zaten kalabalik olacak ekiplerin bu sekilde hareket etmesi son derece tehlikeli ve risk iceriyordu.
Onerimizi soyledim kurula. Verecekleri rehberle birlikte biz bir ekip olarak saat 02:00 de yola cikacaktik. Once kabul edilmeyen oneri, daha sonra ilk ekibin yola cikma saati 02:00 olarak belirlenip, 6 kisilik baska bir grubu da bizle birlestirerek ve 4 rehber ile birlikte 20 kisilik bir ekip ile yola cikilmasi karari verildi. Kalabalik diye konusmalarimizi ise dikkate alan olmadi. Ikinci grup 18 kisi ile 04:00'te yola cikacak ve biz sirta varmadan parkura girmeyecekti. Girmesi demek yukaridan dusurecegimiz taslar ile olum demekti.
Ve yazili listeye gore zirveye gideceklere kumanyalari verildi. Bu arada ogrendim ki bizim birinci Ekip 22 kisi olmus. Vay anam vayyy az kalabaliktik sanki. Kumanyamiz bir torba dolusu yiyecek. Icinde yok yok demeyecegim, cunku yok, vardi. Meyve suyu (tatli), Kek (tatli), Buskuvi (tatli), Helva (tatli), Bal (tatli), Recel (tatli) margarin ve ton baligindan olusan kumanyada peynir (tuzlu gida) yoktu mesela. Dilerim bir sonraki senlikte bu, sponsor firmalara birakilmayip, tirmanisa gelen kisilerin besin ihtiyaci vs hesaplanarak daha olumlu bir sekilde hazirlanir.
Kumanyalar alinip cantalar hazirlandiktan sonra; biraz olsun yorgun bedenlerimizi uyutmak amaci ile cadirlara cekilip uyku tulumlarin icinde kaybolduk. Birkac saat sonra uyanacagimiz icin azda olsa uyuma ihtiyacimiz jenerator sesinde ve piknige mi senlige mi geldigi bilinmeyen coluklu cocuklu ailelerin gurultusune takildi. Ve gozlerimiz kapanip kapanip geri acildi. Bir ara uyuduk saniyorum...
Kurulan telefonlarin cadirlardan gelen sesleri saatin 01:00 oldugunu haber veriyordu. Jenaratorun ve piknikci komsularimizin sesi saat 24:00'te susmustu ve biz uykulu gozlerle birseyler yemege calisip son hazirliklarimizi tamamlayarak toplanma bolgesine yoneldik. Ve ekibimizin 24 kisiye yukseldigini ogrendik.
Gokyuzunun her yani yildiz. Sanirsinki almis birileri avuc avuc savurmus gokyuzune. Saclarimiza dusuyor sanki, Safak Turkusu gibi...
1. Ekip olarak saat tam 02:00 de cadirlar bolgesinden ayrilarak, kafa lambalarimizin aydinlattigi toprak yolda ilerlemeye basladik. Uzaklarda bir yerlerde akar suyun sesi, curumus dagdan dusen tas seslerine karisiyordu.
Yol bitipte taslarin uzerinde ilerlemeye baslayinca, ondeki iki rehber durmamizi soyleyerek yol aramaya basladilar. Ve bulduklari yerden ilerlemeye devam ettik. Ruzgar durdugumuz zaman biraz rahatsiz etsede, hava fazla soguk degildi. Ilk karli alani gectikten sonra surekli duraklamalar yapan rehberin rotaya girmek uzereyken biraz uzun sureli duraksama nedenini ise, faaliyet sonrasinda ogrendim. Rehberlerimizden biri sabah namazini kazaya birakmak istememis. Ve o kadar kisiyi sogukta bekleterek ibadetini yerine getirmisti. Baska birisi ise arkada, 10 dakikada bir ezan okuyan telefonu esliginde namazini kazaya birakmisti oysa...
Kar kulvarina girmeden once rehberimiz kendinden emin bir sekilde kramponlarini bir kenara birakarak agirlik birakmak isteyenlerin geri donuste almak uzere agirliklarini birakacagini soyledi ve kramponlarini iki rehberde birakti.
Boyle bir faaliyette rehber ayni zamanda liderlikte yapabilmelidir.
Eger liderlik yonu yok ise ve sadece rota bilgisi icin ekibin onune konmus ise, ekibe liderlik yapabilecek bir kisi onceden gorevlendirilmeli ve alacagi kararlara ekibin uymasi saglanmalidir. Bizim ekibe rehber olarak verilen bu arkadas, rotanin devaminda veya inerken krampon kullanilabilecegi varsayimi aklina gelmeden malzemelerini birakmistir. Rehberimiz ayaginda sert olmayan ve iz acmak icin zorlanacagi bir bot ile iz acmakta zorlanmis ve kar buz rotasi mucizevi bir sekilde sorun yasanmadan cikilmistir. Asagidayken baslayan sis etkisini surduruyor. Gorus mesafesi 30-40 metre ancak var.
Karli bolgeden kul ve toprak olan bolgeye gecerken topraga yapisan rehber hepimizin gerilmesine ve tedirlinlik yasamasina neden oldu. Bu nokta sonrasinda rehberin yanindan gecen ekip daginik bir sekilde tirmanisini surdurdu ve rotadan cikti. Karli alandan sonra kul ve carsak bolge gecilirken sirtin sol tarafina dogru gitmesi gerekirken ekibin onune gecen bazi hizli arkadaslar dik yukselince, dusurdukleri taslarla tehlike yaratmaya baslamislardir. Sirta yakin bir noktadan dusurulen buyuk bir karpuz iriligindeki kaya parcasi once agir agir gelirken, sanki yerde yay varmiscasina ziplayip hizlanarak inmeye basladi. Sukran ile bulundugumuz noktaya dogru gelen tas once yon degistirdi ve tam rahatlamisken, carptigi yerden biraz parcalanarak tekrar yon degistirerek Sukran'ın son hamlesi ile sirt cantasinin alt kismina carpip asagilara yoluna devam etti. Ilk buyuk tehlike atlatilmisti.
Sirta dogru devam ettik. Arkamiz sira sis bizi takip etmeye ve ruzgarda yukseklere dogru savrulmaya devam ediyor. Verilen kisa bir molanin ardindan sirti asarak solda yukselen rotadan ilerlemeye devam ettik. Bu noktada, dort kisilik rehber grubumuzun icerisinde en genc olani Fazli ekibin basina gecti. O ana kadar kendini farkettirmeyen bu genc rehberligi ve sorumlu davranislari ile ekibi sorunsuz bir sekilde zirveye tasidi. Ilk rehberimiz ise sirtin on tarafinda gerilerde kaldi bile.
Rotadaki olumsuzluklar ve kul alanin sorunlu olmasi inis rotamizi acaba farkli bir yerden mi yapsak diyaloglari yapmamiza neden oldu. Zirvede durumu degerlendirerek gerekirse seytan rotasindan inme dusuncem, arkadaslardan da onay aldi. Ancak sonraki surecte ekibi bolmeyerek yine ayni rota uzerinden inmeye karar verdik.
Zirve tarafina gecmemize yarayacak magaranin icindeki zemin her zamanki gibi cam buzdu. Zirveye ulasanlarin kutlamalari, cekilen fotograflar ve termoslardaki sicak cayin yorgunlugumuzu almasinin ardindan yavas yavas geri donus yoluna girildi. Biz zirveyi terkederken, bizden 2 saat sonra ve bizim ciktigimiz kulvarin sol tarafindan cikan 2. ekip zirveye damlamaya baslamisti bile...
Zirveden inip ilk bolgeyi gecerken, tirmanisimizin eski rehberleri olan arkadaslari uzun bir mola vermis dinlenirken gorduk. 2. ekip yanlarindan gecip zirveye yururken, bizde sirta dogru devam ettik.
Sirtta onden giden arkadaslar mola vermisti. Yanlarina dogru ilerlerken birden dengesini kaybedip dusuyorum diyen Sukran'ı son anda yakaladim. Ayaginin altindaki taslar yerinden oynayip dengesini kaybedince bir anda kendini yerde bulmustu. Ve elini yakaladigim an cok kritik bir andi.
Biraz dinlenmeden sonra Fazli onde biz tren vagonlari gibi arkada carsaga girdik. 75-80 derece diklikte ki alani bu sekilde gecerek kar kulvarinin basina dogru alcalmaya devam ettik. Kar kulvarinin yanindaki kül toprak karisimi sari alandan kara paralel inmeye devam ettik bir sure.
Ve adimlarimizi sira ile geceye nazaran yumusamis kara atarken butun dikkatimizle kaymamaya odaklanmistik. Ve ekip krampon takmadan topuklar uzerinde inmeye basladiginda beklenen kucuk dusmeler gerceklesmeye basladi.
Kulvarin ortalarinda bir yerlere gelmistik ki arkalardan gelen dusme sesi bir anda geri donup kazmayi yere saplayarak durdurmak uzere refleksimi harakete gecirdi. Ancak bir anda bende kendimi once havada sonra yuzu koyun basasagi duser buldum. Karin uzerinde hizla inise gecmistim.
Kazmayi sapladim durmadi. Ama durmali diye dusundum. Hatta saplayinca ben yon degismeliydim, ama olmuyordu. Ve butun gucumle kazmayi bu kez diklemesine kulvara vurdugumda birden durdum. Asagi dogru kayanlar vardi.
Ve Sukran asagida gorunmedigine gore ya dusmedi yada erken durdu diye geriye baktigimda, goremedim. Tekrar asagiya baktigimda benden 50-60 metre kadar asagidaydi ve kazmasi elinde degildi. Diger arkadaslarda dusurmustu kazmalarini. Ve bir kisinin alnina aldigi darbe ile yasadigi kanama disinda herkes iyiydi. Toparlandik ve inisimize devam ettik.
Saat 15:00 te butun ekip kamptaydi artik. Daha dogrusu ekibimizin ilk rehberleri haric hepimiz kamptaydik. Ve karsilayan kutlayan arkadaslarimiz sonrasinda once bizi bekleyen pidelere yoneldik, sonra caya. Biraz dinlenmenin ardindan 2700 metrenin soguguna aldiris etmeden kamp alaninin asagisinda kurulu tuvalette dus alarak rahatladik.
Biz tirmanistayken kampa o gun katilan Bursa Canan, Antalya'dan Ayla, Aynur, Hasan, Istanbul uyemiz Ali Batuk, uyemiz olan ama faaliyete rota mail grubu ile katilan Selim Bastufek ile merhabalasip sohbet ettik.
Rota mail grubu Istanbul'da kendilerine gore yuruyus faaliyetleri duzenleyen, dagcilik ile alakasi olmayan bir mail grubu. Mail gruplarinda yaptiklari cagrilar ile bir ekip olusturup
buradaki tirmanisa katilmak uzere gelen bu arkadaslarin dagcilik bilgileri, tecrubeleri hic bir seyleri yok. Kazma nasil kullanilir, dusunce nasil durulur gibi bilgilerden bile habersiz olan bu arkadaslar Kuzeyden Erciyes'e tirmanmaya gelmişti. Sanirsin ki bu arkadaslar Izmit'e yaylalara yuruyuse gidiyorlar.
Birde gruplarina mail atmalar otobus bileti ayirtmalar... Kendilerine rotanin durumunu, zorlugunu anlatip vazgecirmeye calissamda fayda gormedi.
Ve aksam tirmanis ekiplerini olusturacak teknik toplanti baslarken, yorgun bedenimi dinlendirmek ve uykusuz gecen ve 13 saat suren faaliyetin ardindan uykunun kilometre taslarini hesaplamak icin cadirima attim kendimi. Uyumusum...
Sabah, Mustafa`nin `Cem uyan ,ambulans dagin etegine gitti kaza olmus`sesi ile uyandigimda bedenim Erciyes`ten daha soguk oldu birden. Ve yuzum daga donuk, tanidiklari ve tanimadiklarimi dusundum ilk grupla gidenler arasinda bulunan. Canan, Ali, Selim, Asef, Aynur, Ayla, Hasan o gruptaydi. Diye dusunurken Canan ne olmus ki diyerek cadirdan disari suzuldu. Pandul Onur da ilk gruptaymis ama rahatsizlaninca geri donmus yakin yerlerden.
Uzaktan dagi izliyoruz hep birlikte. Kamp sorumlusu Ali Riza ambulans ile gitmis. Telsiz olmadigi icin durum hakkinda bilgi alamiyoruz.
Uzaktan olduklari yerde bekleyen bir kac karaltiyi gorebilmek mumkun. Bir kac kisi erkenden geri donmus, onlar geliyor. Ve yukarida dusenleri gorduklerini soyluyorlar. Aslinda biz giderdik ama moralimiz bozuldu geri donduk diyorlar. Geri donene kadar yaralilara yardim etmeyi ise nedense dusunememis bu hizli arkadaslar. Herkes ama herkes, bugun de rehber hatalarindan bahsediyor. Rotanin yanlis secilmesi, rehberin ekibi cok hizli haraket ettirmesi vs. Uzun bir aradan sonra haraketlenmeler var.
Saatlerdir orada bekliyor olmalilar. Ve biraz sonra bulunduklari yerden indiklerini goruyoruz. Ambulans geliyor az sonra. Ici bos. Bir haber bilgi bekliyoruz, yok. Niye beklemiyor ki orada? Insanlarin biraz sonra ihtiyaci olacak. Ve gidiyor yeniden. Tekrar geldiginde icinde yatan uzeri ortulu bir arkadas goruyoruz. Mustafa'ymis adi. Kayseri bolgesinden bir dagci arkadas. Dusmus ve toprak tasli zeminde uzun bir bolgede suruklenmis. Ic camasirlari bile bu suruklenmeden parcalanmis. Vucut derisi oldugu gibi yuzulmus. Diger yarali Selim. Basinin arka tarafina tas dusmus. Cok kan kaybetmis bu arada. Iyiyim birseyim yok demelerine kulak asmayan Selim'i Sukran'in israrlari ile hastaneye giden ambulansa bindiriyoruz. Zaman geciyor. Uzaktan bu kez sallanarak Asef geliyor.
Napolyonun bozguna ugramis askerlerinden biri gibi giriyor meydana. Alninin alt kismi ve saclarin basladigi yerde yara var. Yok birseyim diyor. Ve sadece bacagim aciyor diyor. Gardiyan kilikli hemsire sandalyeye oturtup pansuman yapmaya basliyor ortalikta. Pantolonunu indiren Asef'in bacaklarinin her tarafinda ve kalcasinda derin cizikler ve deri yuzulmeleri goze carpiyor. Ve karnini actiginda ise yuzulen derinin yerini kaplayan kahverengi bir renk gorunuyor. Bu durumda bile, mikrop kapabilecegi dusunulmeden pansuman meydanda bir sandalyenin uzerinde steril olmayan bir sekilde yapiliyor.
Sonra bekleyis devam ediyor. Bir taraftan gozler dagda, bir taraftan cadirlar toplaniyor. Butun faaliyete katilanlar rehberlerden sIkayetci. Benzer bir rehberden bizde dun sorun yasamistik. Rehber kitlenip kalan ve saatlerce orada asili kalan ekibi birakip gitmis ondekilerle beraber.
Kalanlarin bir kismi kendi cabalari ile inerken bir kisi dusmus ve kotu yaralanmis. Sonra kafasina tas dusen Selim'in yaralanmasi ve Asef'in dusmesi... Selim geldi hastaneden. Film cekmisler. Kalin kafasi simdilik saglam durumda. Ama risk 48 saat devam edecek.
Uzaklardan Ali Batuk geliyor. Oda biraz dusme yasamis ve uzerinde yirtiklar ve hafif cizikler var. Diger arkadaslarin yaninda durumu iyi sayilir dogrusu.
Kar kulvarindan inmeye calisan ekibin geri kalani yaklasIk iki saat sonra kampta oluyor. Todosklu arkadaslarimiz. Iyiler. Sarilmalar ve aglamalar, duygusal anlar yasaniyor.
Dagda, saat 04:00 te giden ve 11 kisi ile devam eden ikinci ekip var sadece. Onlarda zirveyi yapmislar inise gecmisler artik. Sirta girdiklerini ve agir agir indiklerini gordugumuz saatlerde topladigimiz cadir ve cantalarimizi kamyona yuklemeye basliyoruz. Herkes iniyor artik. Geride kalanlar zirveden gelenlerle birlikte inecekler asagiya.
Çöplerimiz acilan bir cukura dolduruluyor. Kampin butun copu burada. Yakilacak deniyor.
Gozumuz Erciyesin zirvesinde, hareket eden kamyonun sarsintilari ile ilerliyoruz. Calan telefonum kotu haber veriyor. Ayse Capraz motorsIklet kazasi gecirmis. Ariyorum ulasamiyorum. Konustugum Ozgur durumu anlatiyor. Gecmis olsunlarimizi iletiyoruz.
Ve Hacilar yeniden. Biraz oyalanalim diyoruz, Istanbul Otobusunun kalkmasina daha cok zaman var. Ama bu kucucuk yerde yapacak birsey olmadigini anlayinca Kayseri'ye geciyoruz. Biraz sehir gezintisi, guzel bir Iskender ziyafeti derken, birer birer ayriliyoruz arkadaslardan. Arac saati gelen veda ediyor. Ve saat 21:00. Sona kalan bizlerde terkediyoruz Kayseri'yi. Ama geri donmek ve yeni tirmanislar yapmak uzere...
Sonraki senelerde yapilacak tirmanislarin daha programli ve daha organize yapilmasi konusunda hassasiyet gosterilmeli. Rehber ve ekip liderleri ozenle secilmeli, basarili olamayacaklar ekiplere liderlik yapmamali bence. Dagci olmayanlar, piknikciler alana ve tirmanislara alinmamali.
Her tırmanmak isteyene izin verilmemeli, inşaat bareti ile tirmanmaya calisan kisiler ise ayrica kontrol edilmeli.Daha organize senliklerde bulusmak dilegi ile, Hadak yonetici ve uyelerine organizasyonlari icin cok tesekkurler. Yasananlar ve rehber hatalari ile ilgili dogru tesbitleri yapmalari ise ornek bir davranisti.
Sevindirici olan daha kotu kazalarin yasanmamamis olmasidir.
Erciyes seyrine ve tirmanisina doyulmayacak bir dag. Yuzumuzde zirve keyfi hep olsun...
Cem Ergun
Zirve Dağcılık İstanbul Şubesi YK üyesi ve Başkan Yardımcısı