Alanya

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan queensland Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 10
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 9,946

queensland

.The redness of the sky at dawn.
Mesajlar
2,018
Tepkime Puanı
2
Yer
40° 52.0' 29° 07.0'
Alanya'nınTarihi;

Alanyanın tarihi, insanoğlunun henüz yazıyı bulmadığı tarih öncesi çağlardan başlar... Antik çağda bir dünya imparatorluğu olan Romanın bile söz geçiremediği korsanlara ev sahipliği yapar. Ortaçağda Bizans İmparatorluğunu yaşar; derebeylerine ev sahipliği yapar; Anadolu Selçuklu Devletine başkent olur; sultan kenti öylesine beğenir ki yeni baştan inşa ettirirken kendi adını verir. Alanya, binlerce yıldan süzülüp gelen tarihi ile bugün UNESCOnun Dünya Mirası Kent adayıdır.

7_41ALANYA_(122)%20copy.jpg


Alanya, Akdeniz'de Anadolu yarımadasının Antalya Körfezi'nin doğu kıyısında antik çağdan kalma bir kenttir. Ancak kent merkezine yakın Kadıini Mağarası'nda 1957 yılında yapılan araştırmalar, Alanya'da ilk yerleşimin 20 bin yıl öncesinde Üst Paleolitik döneme kadar uzandığı gösterir. Alanya'nın ilk kez ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu henüz bilinmemektedir. Alanya'nın bir kent olarak tarih sahnesine çıkışı antik çağda olur. Alanya, antik çağda Pamfilya ve Kilikya sınırında yer alır ve bazen Pamfilya bazen de Kilikya kenti sayılır... Herodot, Pamfilya ile Kilikya arasındaki bölgedeki insanlarının Truva Savaşı dönüşü Anadolu'ya dağılmış olanların soyundan geldiğini yazar...
Alanya'nın tarihte bilinen ilk adı “Coracesium”dur. Coracesium adından ilk söz eden İsa'dan Önce 4. yüzyıl coğrafyacısı Skylaks'tır. Bu dönemde bölge Perslerin istilası altındadır. Daha sonra Akdeniz'deki korsanların önemli bir merkezi olan kent, Roma donanmasına direnecek kadar güçlenir ve İsa'dan Öce 2. yüzyılda Akdeniz'de korku salan korsan Dryphon'un üssü olur. İsa'dan Önce 139 yılında Suriye bölgesindeki Selefki Kralı VII. Anitochus kenti ele geçirirse de Coracesium bir süre daha korsanların barınağı olmayı sürdürür. İsa'dan Önce 65 yılında Romalı komutan Magnus Pompeius'un düzenlediği büyük bir deniz seferiyle kent Roma'ya bağlanır... Roma'nın çöküşünden sonra Bizans dönemini yaşayan kentin adı gemicilerin verdiği “güzel dağ” anlamında Kalonoros olur...

alanya-kizilkule.jpg

Kent, 7. yüzyılda Arap akınlarına, surlarını güçlendirerek direnir. Haçlı Ordusu'nun 1204 yılında İstanbul'u ele geçirerek Bizans'ın yerine Latin İmparatorluğu'nu kurması üzerine Anadolu'daki otorite boşluğundan yararlanan derebeylerinden Kyr Vart Kalonoros'ta yönetimi ele geçirir. 1221 yılında Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat, bir süre kuşattığı kente Kyr Vart'ın savaşmadan teslim olmasıyla girer. Alaaddin Keykubat, Kry Vart'ın kızıyla evlenir, kenti yeni baştan inşa ettirir ve Selçuklu devletine kışlık başkent yapar... Alaaddin, kente kendi adından Alaiye adını verir. Alaaddin Keykubat'ın kurduğu ve görkemli anıt yapılarıyla günümüze dek ayakta duran tarihi kent dokusu ile Alanya bugün Birleşmiş Milletler bilim, kültür ve sanat örgütü UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası Kent adayı statüsüne alınmıştır. En parlak dönemini Sultan Alaaddin Keykubat'la yaşayan Alaiye, 1300'de Selçuklu Devleti'nin yıkılmasıyla merkezi Konya olan Karamanoğulları Beyliği'nin yönetimine girer. 1427 yılında Karamanoğulları, Alaiye'yi 5 bin altın karşılığında Mısır'daki Memluk Sultanlığı'na bağlar...

Alaiye 1471'de Fatih Sultan Mehmet'in komutanlarından Gedik Ahmet Paşa tarafından Osmanlı devletine topraklarına katılır. Osmanlı yönetimi 1571'de Alanya'yı, Kıbrıs eyaletine bağlar, 1864'te Konya vilayetinin sancağı yapar ve 1868'de bu kez Antalya sancağına bağlayarak 1871 yılında Antalya'nın ilçesi yapar...

Kent, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün önerisiyle 1933 yılında Alanya adını alır. Alanya 20. yüzyılın ilk yarısında narenciye ve muz üretimine dayalı bir tarım kentiyken 1950'li yıllarda Damlataş Mağarası'nın şifalı havası nedeniyle sağlığa dayalı iç turizm hareketini başlatır. Kentin tarihi geçmişi ve doğal güzellikleri ile turizm hareketi büyük bir hızla gelişerek uluslararası boyut kazanır. Alanya bugün 100 bini aşan turistik yatağı ile Akdeniz'in en büyük turizm merkezlerinden biridir. Alanya'yı başta Akdeniz olmak üzere dünyanın öteki turizm bölgelerinden ayıran en belirgin özelliği, kent merkezinin her türlü hizmetin ve ürünün bulunduğu büyük bir tatil köyüne dönüşmüş olmasıdır. Alanya'da konaklama tesisleri, eğlence mekanları, alışveriş merkezleri sayısız seçenekler sunmakta, göz alabildiğine uzanan plajlarından uluslararası Mavi Bayrak standardında ücretsiz yararlanılmaktadır.
 

Ynt: Alanya

Rakamlarla Alanya;

(Alanya Ticaret ve Sanayi Odası'nın 2004 yılı verilerine göre)
Coğrafi konumu 36°30'07" - 36°36'31" kuzey enlemi31°38'40" 32°32'02" doğu boylamı
Saat GMT +2
Yüzölçümü 158.225 hektar
Orman alanı 106.091 hektar
Tarım arazisi 26.129 hektar
Akdeniz'e kıyısı 70 kilometre
Belediye sayısı 16
Kent merkezi nüfusu 88.346
Kent nüfusu 264.240
Alanya'da yaşayan Avrupalı nüfus 10.000
Bin kişiye düşen taşıt sayısı 150
Okul sayısı 143
Öğretmen sayısı 1.629
Öğrenci sayısı 39.710
Okuma-Yazma oranı % 95
Müze sayısı 4
Hastane sayısı 4
Hastanelerdeki doktor sayısı 138
Diyaliz merkezi 2
Sağlık ocağı sayısı 14
Sağlık ocaklarındaki doktor sayısı 23
Turistik konaklama tesisi sayısı 748
Turistik yatak sayısı 133.361
Gelen yabancı turist sayısı 1.133.616
Turistik geceleme sayısı 11.030.084
Yaz sezonunda ortalama doluluk oranı % 88.3
Toplam turizm geliri 1.098.473.904 dolar
Türkiye'nin turizm geliri içinde Alanya'nın payı % 9.64
Uluslararası telefon kodu 90
Ülke içi telefon kodu 242
Telefon abonesi 85.850
Yerel günlük gazete 10
Yerel televizyon kanalı 2
Yerel radyo istasyonu 4
Yıllık muz üretimi 4.318.365 kilo
Yıllık portakal üretimi 6.283.114 kilo
Yıllık muşmula üretimi 2.060.636 kilo
Yıllık mandalina üretimi 950.465 kilo
Yıllık limon üretimi 2.626.988 kilo
Yıllık domates üretimi 26.500.882 kilo
Yıllık salatalık üretimi 88.257.721 kilo
Yıllık sebze-meyve geliri 37.908.836.13 YTL
Yıllık deniz ürünleri üretimi 260.470 kilo
Gelir vergisi mükellefi sayısı 9.236
Götürü vergi mükellefi sayısı 4.775
Kurumlar vergisi mükellefi sayısı 2.727
Alanya'da ödenen vergi tutarı 107.680.086.00 YTL
 

Ynt: Alanya

Kızılkule

redtower1.jpg


Limandadır. Kentin sembolü olan sekizgen planlı yapı 13. yüzyıl Selçuklu eseridir. 1226 yılında Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından Sinop Kalesini yapan Halepli yapı ustası Ebu Ali Reha el Kettaniye yaptırılmıştır. İnşaat sırasında belli bir yükseklikten sonra taş blokları kaldırmak güç olduğu için üst kısmı pişmiş kırmızı tuğlalarla yapılmış ve bu nedenle Kızılkule adını almıştır. Kule duvarlarında antik çağdan kalma mermer bloklar görülmektedir. Sekizgen planlı ve her bir duvarı 12.5 metre genişliğinde olan kulenin yüksekliği 33 metre, çapı 29 metredir. İçinde zemin dahil beş kat vardır. Kulenin üstüne yüksek aralıklı ve 85 basamaklı taş merdivenle çıkılır. Kulenin tepeden aldığı güneş ışığı birinci kata kadar ulaşır. Kulenin ortasında bir sarnıç bulunur. Kule denizden gelecek saldırılara karşı limanı ve tersaneyi korumak amacıyla yapılmış ve yüzyıllar boyunca askeri amaçla kullanılmıştır. 1950li yıllarda onarılan kule 1979 yılında ziyarete açılarak birinci katı Etnoğrafya Müzesine dönüştürülmüştür.
 

Ynt: Alanya

Alanya Tersanesi;

6.JPG


Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubatın kenti almasından altı yıl sonra Kızılkulenin yakınında 1227de yapımına başlanmış ve bir yılda bitirilmiştir. Kemerli beş gözden oluşan tersanenin denize bakan cephesi 56.5 metre, derinliği 44 metredir. Tersane için seçilen yer, gün ışığından en fazla yararlanılacak şekilde planlanmıştır. Tersanenin giriş kapısındaki yazıt, Sultan Keykubatın armasını taşır ve rozetlerle süslüdür. Alanya Tersanesi, Selçukluların Akdenizdeki ilk tersanesidir. Daha önce Karadenizde Sinop Tersanesini yaptıran Alaaddin Keykubat, Alanya Tersanesi ile "iki denizin sultanı" unvanını almıştır. Tersanenin bir yanında mescit öteki yanında muhafız odası bulunur. Gözlerden birinde de zaman içinde körlenmiş bir kuyu vardır. Denizden teknelerle ya da Kızılkulenin yanındaki surlardan yürüyerek ulaşılan Tersaneye giriş ücretsizdir.
 

Ynt: Alanya

Bedesten;

alanya.jpg


Kale içinde, Süleymaniye Camisi yakınındadır. 14. ya da 15. yüzyılda Karamanoğulları döneminde çarşı veya han olarak yapıldığı sanılmaktadır. Kesme taştan dikdörtgen planlı bir yapıdır... 26 odası vardır ve 13 metre genişliğinde 35 metre uzunluğunda bir avluya sahiptir. Tarihi bina günümüzde otel, restoran ve kafeterya olarak kullanılmaktadır... Avluya açılan orta çağ dükkanları, otel odası olarak düzenlenmiştir. Bahçe kısmında, merdivenle inilen büyük bir sarnıç vardır. Bahçenin manzarası, bir yanıyla yukarıdaki kale surlarına, aşağıdaki Akdenize ve kumsala bir yanıyla da Toros dağlarına hakimdir. Bedesten, işletmecisinden izin alınarak gezilebilir.
 



Ynt: Alanya

Süleymaniye Camii;

Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubad tarafından kentin yeniden düzenlenmesi sırasında 1231 yılında kalenin zirve kısmında, İçkalenin hemen dışında yaptırılmıştır. Ancak sonraki yıllarda cami yıkılmış ve 16. yüzyılda Osmanlı döneminde Kanuni Sultan Süleyman tarafından tekrar yaptırılmıştır. Tek minareli cami, Alaaddin, Kale ya da Süleymaniye adıyla anılır. Yapı moloz taştan ve kare planlıdır. Sekizgen kasnak üzerine, kiremitli bir kubbesi vardır. Kubbenin askılık görevi üstlenen kısmına akustiği sağlamak için 15 küçük küp yerleştirilmiştir. İbadet sırasında bu özellik ortaya çıkmaktadır. Son cemaat yeri, dört ayak üzerine kiremitli üç kubbe ile örtülüdür. Kapı ve pencere kapakları Osmanlı döneminin ahşap oyma işçiliğinin güzel bir örneğidir .
 

Ynt: Alanya

Hamaxia;

222_1.jpg


Alanyaya 12 kilometre uzaktadır. Antik çağda Pamfilya bölgesi içindeki kent için dönemin coğrafyacısı Strabon, gemi yapımında kullanılan sedir ağaçlarının bol olduğunu yazar. Kentin, Roma öncesi yerleşime açıldığı sanılmaktadır. Dağlık arazideki kentin en tepe noktasında rektogonal taşlardan yapılmış bir kulenin varlığı söz konusudur. Hellenistik dönemin özelliklerini de taşıyan kentin önemli kalıntıları arasında önünde havuzu ile antik bir çeşme vardır. Yarım daire planlı, oturma sıraları halen ayakta duran ve yazıtlarla donatılmış geniş bir eksedra, dini yapı kompeksi ve nekropol kentin öteki kalıntıları arasında sayılabilir. Kentte bulunan yazıtlardan birinde haberci tanrı Hermesin sembolü Kaduceusun işlenmiş olması, Hermes adına bir tapınağın varlığının göstermektedir. Kent, İsadan sonra 2. ve 3. yüzyıllarda Korakesiona (Alanya) bağlı olarak varlığını sürdüren küçük yerleşimdir. Ören yerine giriş ücretsizdir. Kentin deniz tarafına bakan yamacından Alanya manzarası çok güzeldir. Akdenizde pusun olmadığı havada 100 kilometreden uzun kıyı yşeridinde Gazipaşadan Manavgata kadar uzanan bölgeyi seyretmek olasıdır.
 

Ynt: Alanya

Syedra;

syedra.jpg


Alanyanın 20 kilometre doğusundadır. Alanya Müzesinin yaptığı kazı çalışmaları sonunda kent tarihinin İsadan önce 7. yüzyıla kadar uzandığı sanılmaktadır. Varlığını 13. yüzyıla kadar sürdüren kente, halen ayakta olan anıtsal kapıdan girilmektedir. Kentin çevresi surlarla çevrilidir. Doğal su kaynaklarından beslenen ve içi sıvalı su sarnıçları antik çağdan günümüze kalan yapılar arasındadır. Kent içindeki bir mağarada kayaya oyulmuş, nişin çevresi freskolarla süslü bölümün dinsel amaçla kullanıldığı saptanmıştır. Mağara, vaftiz mağarası adıyla anılmaktadır. Kentin doğusunda görkemli bir hamam kalıntısı vardır. Hamamın zemininde yer yer mozaik süslemeler görülmektedir. Geniş bir alana yayılan kentin güneydoğusunda 10 metre genişliğinde 250 metre uzunluğunda sütunlu cadde uzanmaktadır. Caddenin kuzeyinin gölge sağlamak için sütunların taşıdığı ahşap bir çatı ile kaplı olduğu, güneyinin ise taş döşemeli açık yol şeklinde düzenlendiği anlaşılmıştır. Sportif oyun ve yarışmalarla ilgili bilgiler içeren çok sayıda yazıt kalıntısından kentin antik çağın bölgedeki önemli spor merkezlerinden biri olduğunu göstermektedir. Kentin öteki mekanları arasında tapınak, tiyatro, akropol, nekropol, agora ve konut kalıntıları sayılabilir. Roma İmparatoru Septimus Severusun İsadan sonra 194 yılında kente gönderdiği teşekkür mektubundan hazırlanan yazıt Alanya Müzesinde sergilenmektedir. İmparator, kente saldıran haydutlar ve dinsizlere karşı direnen Syedra halkını kutlamaktadır. Ören yerine giriş ücretsizdir. Karayolunun bittiği yerden sonra 1 kilometre kadar yürümek gerekir. Makiliklerle kaplı arazide tepeye doğru çıkıldıkça Akdeniz ve Alanya kalesi tüm güzelliği ile kendini gösterir.
 

Ynt: Alanya

Plajlar;
186_1.jpg


alanya_1.jpg


Damlataş Plajı; Tarihi yarımadanın batısında, Damlataş Mağarasının önündeki kıyıdadır. Mavi Bayraklıdır. Deniz ve plaj kumdur. Kumsal sırtını yarımadanın eteklerine dayamıştır. Plajın yarımadaya doğru uzanan ve iri taşlardan oluşan küçük koyu Kleopatra adıyla anılır. Efsaneye göre Mısır Kraliçesi Kleopatra Akdenizde çıktığı bir sefer sırasında Alanyaya uğramış ve bu koyda denize girmiştir. Kleopatra Koyunun özelliği suyunun berraklığıdır. Uzun bir yüzme parkuru arayanlar kıyı boyunca yarımadanın altındaki Fosforlu Mağaraya gidilebilir.

Keykubat Plajı; Yarımadanın doğusunda, belediye binasının önünden başlayarak yaklaşık 3 kilometre uzunluğundadır. Mavi Bayraklıdır. Deniz ve plaj kumdur, bazı kesimlerinde kum kayası vardır. Kıyı boyunca uzanan parkların ve turistik tesislerin yeşil alanlarından dolayı Bengonvil Plajı adıyla da bilinir. Kleopatra Plajı gibi Alanyanın en gözde plajdır. Kıyıda her türlü su sporlarının yapılabildiği işletmeler vardır. Giriş ücretsiz; plaj hizmetleri ise ücretlidir. Şezlong, plaj şemsiyesi gibi hizmetler yaklaşık 50 metrede bir kurulu bulunan büfelerden alınabilir. Turistik tesislerin restoran ve kafeteryaları da dışarıdan gelen konuklara açıktır. Bazı otellerin iskelelerinden tekne gezisine çıkılabilir.
 

Ynt: Alanya

Mağaralar;

Damlataş Mağarası; Damlatas Magarasi, 1948 yilinda liman insaatinda kullanilacak tas için ocak açilmasi sirasinda bulundu. Magara, tarihi yarimadanin bati kiyisindadir. Magaranin giris kisminda 50 metrelik bir geçit vardir. Yüksekligi 15 metreyi bulan geçitten sonra silindirik bir bosluga gelinir. Buradan magaranin tabanina inilir. Yari kriztalize kalker içinde bulunan magaranin sarkit ve dikitleri 15 bin yilda olusmustur. Magaraya, sarkitlardan damlamaya devam eden su damlalari nedeniyle Damlatas adi verilmistir. Magara, büyüleyici güzelliginin yani sira astim hastalarina iyi gelen havasiyla da ünlüdür. Doktor kontrolünde magarada belli bir süre oturarak 21 günlük tedavi kürü uygulayan hastalar vardir. Magaranin havasi yaz kis degismez; sicaklik 22 santigrat derece, rutubet yüzde 95, sabit basinç 760 mmdir. Magaranin havasinda yüzde 71 azot, yüzde 20.5 oksijen, onbinde 2,5 karbondioksit ve bir miktar radyoaktivite ile iyonlar bulunmaktadir. Magaraya giris ücretlidir. Çevresinde küçük bir çarsi vardir, önü ise plajdir.

124_1.jpg


124_3.jpg


Dim Mağarası; Alanyanın 12 kilometre doğusunda, 1.649 metre yüksekliğindeki Cebel-i Reis dağının yamacındadır. Mağaranın denizden yüksekliği 232 metredir. 1998 yılında ziyarete açılmıştır, Türkiyenin ziyarete açılan ikinci büyük mağarasıdır. 1 milyon yıl yaşında olduğu tahmin edilmektedir. İki ayrı koldan dağın içinde ilerleyen mağaranın kollarından biri 50 diğeri 360 metredir. Sarkıt ve dikitlerden oluşan mağaranın dip kısmında küçük bir göl vardır. Merdivenlerle inilip çıkılan mağaranın içindeki ortam fantastik film dekorlarını andırmaktadır. Mağara gezisinden sonra yamaçtan yürüyerek aşağıdaki Dim Çayı vadisine gidilebilir. Aynı şekilde Dim Çayı kenarındaki piknik yerlerinden de mağaraya tırmanma yürüyüşü yapılabilir. Mağaranın bulunduğu yamaçtan Alanya Kalesinin panoramik görüntüsü vardır. Mağaraya, kent merkezinden dolmuş seferleri yapmaktadır.
http://www.dimcave.com.tr/

008.jpg


Korsanlar Mağarası; Alanya Kalesinin bulunduğu tarihi yarymadanın altynda bir deniz mağarasydır. Teknelerle gidilir. Yarımada çevresindeki tekne turlarında ilk mağaradır. 10 metre genişliğinde ve altı metre yüksekliğinde ağzı vardır. Küçük teknelerle mağaranın içine girilebilir. Tekne gezisi sırasında yüzerek de mağaraya girilir. Bir söylenceye göre mağaranyn içinden kaleye çıkan gizli bir yol vardır ve antik çağın korsanları ganimetlerini bu yoldan yukarı çıkarır. Deniz dibindeki kayaların görüntüsü, mağaraya ayrı bir gizem katmaktadır.

korsanlar_resmi.jpg


Fosforlu Mağara; Tarihi yarımadanın Damlataş tarafındaki yamacında bir deniz mağarasıdır. Küçük tekneler mağaranın içine girebilir. Mağaranın jeolojik yapısından kaynaklanan zemini, geceleri ay ışığının yansıması nedeniyle fosfor gibi parlamaktadır. Parıltı gündüzleri de fark edilmektedir. Gezi tekneleri, Fosforlu Mağaranın önünde de kısa yüzme molaları vermektedir.

fosforlu_resmi.jpg


Aşıklar Mağarası; Tarihi yarımadanın, denize yakın yamacında iki girişli bir mağaradır. Cilvarda burnuna doğru teknenin kayalıklara yanaşmasından sonra kayalara tırmanılarak çıkılır. Birkaç adımda mağaranın alçak girişine gelinir. 75 metre uzunluğundadır. Alçak tavanı nedeniyle mağaranın içinde zaman zaman eğilerek yürünür. Mağaranın, Damlataş tarafındaki ağzı, denizden sekiz metre kadar yüksektedir ve buradan denize atlanır. Bu sırada tekne Cilvarda burnunu dönüp gelmiş olur ve mağaradan atlayanları denizden toplayıp yoluna devam eder. Ancak denize atlamaktan son anda vazgeçenler olabilir. Fakat kayalıklara tutunarak aşağıya inmek çok daha zordur. Yapılacak iş burnunu tıkayıp kuvvetli bir çığlık eşliğinde çivileme atlayış yapmaktır. Söylenceye göre antik çağın korsanları bu mağarada ganimetlerini ve esir kızları saklamıştır. Mağaranın Aşıklar adını kimseye görünmeden baş başa kalmak isteyen aşıklardan aldığı sanılmaktadır.

asiklar_resmi.jpg
 




SON KONULAR - FORUM

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,916
Mesajlar
1,525,701
Kayıtlı Üye Sayımız
166,697
Kaydolan Son Üyemiz
ege87

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst