''....insanlar iş yaparken kendilerine prensip belirleyebilir ama bu prensipler temel kanunlarla belirlenen insan haklarına aykırı olmamalı diye düşünüyorum....''
Çok doğru düşünüyorsunuz ...
Uluslararası Hukuk alanında KENDi ANAYASAMIZ gereğince bağlı bulunduğumuz kurumlar ve hukuki anlaşmalar mevcut .
Bu tip bir hukuki anlaşmazlık neticesinde , değil işletmeler , ÜLKELER BiLE bu kurallara uymakla yükümlü!..
Bu türlü Hukuk Sözleşmeleri gereğince , KENDİ ANAYASASINI dahi değiştiren ülkeler var .
Zaman zaman bizim kanunlarımızda ve/veya Anayasamızda da buna uygun değişiklikler yapılmakta .
Öyle ''...Bana öyle geliyor ki ...'' veya ''...Şu geleni gözüm tutmadı...'' ya da ''...geçenlerde böyle biri gelmiş , şunu şunu yapmış...'' gibisinden ÖNYARGILAR ile bu tür kişi hak ve özgürlüklerini ayaklar altına alıp-çiğnemek mümkün değil !...
Haaaa!... Yine de 'YAPAN YAPAR!' mı ?.....Yapar tabii !..
Kanunların uygulanmasının keyfiyyete dayandığı , hele hele OHAL uygulamasının alabildiğine uzatıldığı bir 'hukuki zemin'de neler olmaz , neler yapılmaz ki !..
Bu hukuki zeminde değil de 'Olağan Şartlar' altında olması gerekenleri tartışmak niyetimiz tabii ki ...
'Olağan Şartlar' ne zaman bu ülkede mevcutmuş(?) , yaşanmış(?) , yaşanacak(?) hiçbirimiz bil(E)mesek de
Hukuken İşletmelerin kuruluş AMACI -zannettiğimizin aksine- sadece PARA KAZANMAK değil ; Topluma bir ''FAYDA'' da sağlamaktır .
Bu 'Toplumsal Fayda' bir malın o yörede satışı olabileceği gibi , bir işin görülmesi , bir hizmetin sunulması vb vb vb şekilde olur .
İşletmenin literatür tanımında ''Kâr etmek - Topluma hizmet etmek - İşletmenin yaşamını sürdürmek'' yer almaktadır .
Hangi tür işletme kurulmuş olursa olsun , HUKUK içinde yer bulur ve mevcut hukuka uygun davranmakla mükelleftir .
AYRIMCILIK'ın her türü de kanunen yasaklanmış olduğu için , yapılmış olan BEKÂRLARI (yalnız dolaşan) ÖTEKiLEŞTiRME mazur görülemez ...
AiLE , ''bekâr(ve yalnız!) dolaşan kişi'' için de saygı duyulması gereken bir müessesedir .
Benzer şekilde , aile bireyleri de 'Bekâr ve yalnız dolaşan' bireyin haklarına saygı duymak zorundadır .
Netce itibariyle YALNIZ da dolaşsa , BEKÂR kişi de bir ailenin (şimdi veya zamanında) bir üyesi değil midir?..
''..HER BEKÂR DOLAŞAN bu müesseseyi taciz(?) eder!..'' görüşü subjektif olup , ÖNYARGI niteliği taşımaktadır .
Bir kanunsuz durum varsa , işletme sahibi gerekli yollara zaten başvurabilir .
ÖNYARGI sahibi ise de , gelen müşterisini en baştan uyarmayı uygun görebilir (?) .
ANCAK kanunen ZORUNLU OLDUĞU 'Hizmet sunmak' eylemini SINIRLARINI KENDİ BELİRLEYEREK(!) sunamaz...
(((Daha önceki yazılardaki DAMSIZ GİRİLMEZ konusu da buna dahil olduğunu düşünüyorum . ÇÜNKÜ orada da 'Adamına göre' muamele yapılıp , bazı (seçkin
)kişilerin pekâla damsız girebildiğini de görmekteyiz
...)))
Yine , AiLE çatısı altındaki HER BiREY'in ''EVLi ÇiFT'' olmayacağı aşikârdır !..
Aile bireyi olan -bekâr- çocukların , 'Yalnız gezen bekâr' bireyden daha ahlâki davranacağının GARANTiSi mi vardır ?..
Mesela , 60 yaşında anne-baba yanlarında 35 yaşındaki BEKÂR(!) ERKEK mahdumu ile kampta konaklıyorsa , bu aile POTANSİEL MASUM(!) , ancak ''Yalnız gezen bekâr'' kampçı POTANSİEL TACİZCİ midir?...
Kampçıya da akıl vereyim biraz , bende kalmayan akıldan
Kamp kurulacak yerlere REZERVE tabelası koyarsa , 'Yalnız gezen bekâr' kampçıyı kampının istediği yerinde kabul edebilir ...
Hem kampçıyı reddetmemiş olur , hem de -çok kutsadığı(!)- aile konaklama bölgesinden ayrı tutabilir(?!?Kurnaz Ayrımcılık?!?)
Bazı Restaurantlarda bu muameleye -farkına bile varmadan- uğramaktayız , değil mi ama !...
Sadece Askeriyede yok 'Komutan Masası'