Bir Gezenbilir'cinin Günlüğünden

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan lizz Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 12
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 2,879

lizz

Kamp III
Mesajlar
663
Tepkime Puanı
19
Yer
Ankara
Bazen yaşadığımız ve paylaşmak istediğimiz anlar ya da durumlar olabiliyor.Dramatik,trajedik ya da komedik...Farketmez.İyi ya da kötü...Ya da hayat üstüne felsefe yapmak isteyebiliyoruz bazen :smiley: Bu sayfada paylaşmak istediğimiz,içimizden gelenleri paylaşabiliriz diye düşündüm ben :smiley: Bakalım günlüğe ilk imzayı kim atacak :smiley:
 

Etiketler
Ynt: Bir Gezenbilir'cinin Günlüğünden

bu s aydıklarınız zaten site içinde mevcuttu dikkatinizden kaçtı sanırım
 

Ynt: Bir Gezenbilir'cinin Günlüğünden

unal' Alıntı:
bu s aydıklarınız zaten site içinde mevcuttu dikkatinizden kaçtı sanırım

Hayır kaçmadı.Evet,konu konuyu doğurup herkes bir anısını anlatıyor başkalarının sayfasında.Bilmem kaç yıl önce yaşanmış bir anıyı.Bu sayfa anı ya da gezilen yerler ile sınırlandırılmış değil.Bugün ya da çok yakın bir zamanda yaşadığımız bir gün ya da bir olay paylaşılsın diye düşündüm.Konu konuyu doğurmasına gerek kalmadan,paylaşmak istediğimiz gelip burada direk paylaşılsın diye düşündüm.Tabi bir internet sitesinde bu cesaret isteyen etkinlik :smiley:
 

Ynt: Bir Gezenbilir'cinin Günlüğünden

2008 yılında Gürcistan'a motosikletle yaptığım geziden dönerken Zigana Geçidinden geçtik. Bölgedeki lezzez duraklarından biri Hamsiköy... konu: sütlaç...

Hamsiköyde kuru fasulye pilav yiyeyerek karnımızı doyurup sonra da meşhur sütlaçtan yedik. Lezzet konusunda zaten Gürcistan'da kaşarlı haçapuri ile köreldiğimiz için memlekette ne yesek derin bir ohh çekiyoruz. Ama sütlaç gerçekten güzel. Bize servis yapan 17-18 yaşlarında iki kız kardeş lokantayı çekip çeviriyorlar. Arkadaşım tuvaletin yerini sordu, o geldikten sonra ben de ona sordum. Sağdaki kapıdan gir dedi. Sağdaki kapıdan girdim, karşıma merdiven çıktı. Merdivenden yukarı çıktığımda tuvaletin yerini arıyorum ama bir tuhaflık var. Burası fazla domestik, fazla eviçi bir mekan. Pek öyle lokanta tuvaleti gibi değil. Sonra bir aralık kapıdan kafamı uzattığımda tuvaleti buldum. Gördüğüm manzara karşısında kasıklarımdaki basıncı unutup fotoğraf makinemi almak üzere koşar adımlarla aşağı indim. Kapıdan çıkarken kızlardan biri beni gördü ve "yanlış girmişsiniz orası bizim ev" dedi. Ben de özür dilkeyip tekrar yanlış yapmak zorundayım izin verirseniz o tuvaletin fotoğrafını çekmek istiyorum dedim. Kız kısa bir duraksama geçirdi. Kıza bir "yavru köpek bakışı" attım ve lütfen, dedim. Bunu yapmazsam çok üzüleceğim, diye ekledim. Kız peki dedi. Makineyi aldığım gibi merdivenleri uçarak çıktım ve tuvaleti çektim....

DSC_4304.jpg
 

Ynt: Bir Gezenbilir'cinin Günlüğünden

Aklımdan onlarca soru geçti desem yalan olmaz :smiley: Bu sıradışı tuvaletin öyküsünü merakediyor insan doğrusu :smiley: Ama sanırım bu konuda bir bilginiz yok :smiley:

Bu arada bloğunuzu inceledim,fotoğraflarınız da,okuyucuya seslenişiniz de etkileyici.Mesleğinizi meraketmedim desem yalan olur.Paylaşımınız için teşekkür ederiz.İlk imzayı atan siz oldunuz :smiley:Tebrikler :smiley:
 



Ynt: Bir Gezenbilir'cinin Günlüğünden

Mutlaka bir sebebi,mantığı vardır o krozet kimin işine yarar acaba ? :eek: :eek:
 

Ynt: Bir Gezenbilir'cinin Günlüğünden

muratsahin' Alıntı:
2008 yılında Gürcistan'a motosikletle yaptığım geziden dönerken Zigana Geçidinden geçtik. Bölgedeki lezzez duraklarından biri Hamsiköy... konu: sütlaç...

Hamsiköyde kuru fasulye pilav yiyeyerek karnımızı doyurup sonra da meşhur sütlaçtan yedik. Lezzet konusunda zaten Gürcistan'da kaşarlı haçapuri ile köreldiğimiz için memlekette ne yesek derin bir ohh çekiyoruz. Ama sütlaç gerçekten güzel. Bize servis yapan 17-18 yaşlarında iki kız kardeş lokantayı çekip çeviriyorlar. Arkadaşım tuvaletin yerini sordu, o geldikten sonra ben de ona sordum. Sağdaki kapıdan gir dedi. Sağdaki kapıdan girdim, karşıma merdiven çıktı. Merdivenden yukarı çıktığımda tuvaletin yerini arıyorum ama bir tuhaflık var. Burası fazla domestik, fazla eviçi bir mekan. Pek öyle lokanta tuvaleti gibi değil. Sonra bir aralık kapıdan kafamı uzattığımda tuvaleti buldum. Gördüğüm manzara karşısında kasıklarımdaki basıncı unutup fotoğraf makinemi almak üzere koşar adımlarla aşağı indim. Kapıdan çıkarken kızlardan biri beni gördü ve "yanlış girmişsiniz orası bizim ev" dedi. Ben de özür dilkeyip tekrar yanlış yapmak zorundayım izin verirseniz o tuvaletin fotoğrafını çekmek istiyorum dedim. Kız kısa bir duraksama geçirdi. Kıza bir "yavru köpek bakışı" attım ve lütfen, dedim. Bunu yapmazsam çok üzüleceğim, diye ekledim. Kız peki dedi. Makineyi aldığım gibi merdivenleri uçarak çıktım ve tuvaleti çektim....

DSC_4304.jpg



nette bu fotoğrafı görmüştüm.Fotoğrafı çeken kişinin bu çatı altından çıkması sevindirici.Gurur duydum.
Tuvalete gelince; şekilden çok İşlevselliğine dikkat.Fare vs çıkmaz. Temizlik kolay.En önemliside ; yaratıcı karadeniz zekası.Sağlıkla , huzurla kalın.
 

Ynt: Bir Gezenbilir'cinin Günlüğünden

ORHANBIYIKLI' Alıntı:
Mutlaka bir sebebi,mantığı vardır o krozet kimin işine yarar acaba ? :eek: :eek:

;D ;D pek kullanışlıymış gibi durmuyor doğrusu.Fayansların kırık olması gösteriyor ki klozet sonradan yerleştirilmiş.Aslında alaturkanın yerleştirilmesi daha kolay olacakken neden klozet tercih edildiyse...Ayrıca kadraj dışında mı kaldı bilmiyorum ama alaturka tuvaletlere ait musluk-maşrapa özelliği de yok.Bu konuya çok fazla girmek istememiştim ama aklıma gelen bir ihtimali paylaşayım gene de.Bu evde yaşayan insanların kullandığı başka bir tuvalet olmalı diye düşündüm.Bu klozet sanırım bir çeşit pisuar ::smiley: bu konuda fazla konuşmak istememiştim ama konuşturdunuz beni en sonunda,dayanamadım :-\ :-\ :-\
 

Ynt: Bir Gezenbilir'cinin Günlüğünden

yavuz-çelikel' Alıntı:
nette bu fotoğrafı görmüştüm.Fotoğrafı çeken kişinin bu çatı altından çıkması sevindirici.Gurur duydum.
Tuvalete gelince; şekilden çok İşlevselliğine dikkat.Fare vs çıkmaz. Temizlik kolay.En önemliside ; yaratıcı karadeniz zekası.Sağlıkla , huzurla kalın.

evet ben de sanki ilginç,komik fotoğraf maillerinde görmüştüm :smiley:
 

Ynt: Bir Gezenbilir'cinin Günlüğünden

lizz' Alıntı:
;D ;D pek kullanışlıymış gibi durmuyor doğrusu.Fayansların kırık olması gösteriyor ki klozet sonradan yerleştirilmiş.Aslında alaturkanın yerleştirilmesi daha kolay olacakken neden klozet tercih edildiyse...Ayrıca kadraj dışında mı kaldı bilmiyorum ama alaturka tuvaletlere ait musluk-maşrapa özelliği de yok.Bu konuya çok fazla girmek istememiştim ama aklıma gelen bir ihtimali paylaşayım gene de.Bu evde yaşayan insanların kullandığı başka bir tuvalet olmalı diye düşündüm.Bu klozet sanırım bir çeşit pisuar ::smiley: bu konuda fazla konuşmak istememiştim ama konuşturdunuz beni en sonunda,dayanamadım :-\ :-\ :-\

;D ;D ;D ;D ;D
 



Ynt: Bir Gezenbilir'cinin Günlüğünden

Açtığım bu başlık altında ne zamandır paylaşmak istediğim bir anıyı sonunda bugün yazabiliyorum.Zihnimde kalan bu anıyı sözcüklere dökmeye başlamamla birlikte yüreğime de bir acı çöreklendi.Benden yardım dilenircesine bakan o gözleri hatırlayıp da nasıl acımaz ki içim...Çaresizlik....Gözlerinde gördüğüm çaresizlik,içimi nasıl titretmez ki?

Sırtımda sırt çantam temmuz ayının en sıcak günlerinden birinde Avşa Adasını tanımak için gittiğim gezinin artık sonlarına gelmiştim...Umduğum gibi bulamamıştım Avşa'yı..Biraz hayal kırıklığına uğramıştım...Ama gene de merakettiğim bir yeri görmenin zevkini tatmıştım ne de olsa...Bu da güzeldi...

Vapurda tanıştığım Erdek öğretmenler kampından bir grup bayan ile bazen birleşip bazen ayrılarak adanın uzun sahilinde önce doğu yönünde yürümüş,sahilin en ucuna vardıktan sonra geri dönüp batı yönünde de bir süre yürüdükten sonra yorulup en ucuna kadar gitmekten vazgeçmiştim.Çarşıdaki limanda bulunan ve batı yönündeki sahilin tam başladığı yerde ufak bir lokanta gözüme çarptı.Önünde bir ağaç,saksılar,birkaç masa ve her masada bir fesleğen saksısı...Hava sıcak...Yürüyüşün hararetini atmak güçtü,bol bol su,yenen yemek...Ardından biraz daha kalan zaman...Madem şarabı meşhurmuş,biraz da bağlarını görmek lazım o zaman...Çarşıdan çok uzakta olmadığını öğrendiğim bağlara doğru yürüyüş...Sırtımda sırt çantam ve içinde denize girmek için her malzemeye sahibim...Amai sahile değil,çarşıdan ada içine doğru kıvrılan yolda yürüyorum..Vakit öğleyi yeni geçmiş...Adanın sahili boyunca sıralanmış binaların aksine burada hemen başlayan bir sakinlik...Binalar birden bitiyor.Biraz boş arazi ve sonra zeytinlikler...Birazcık da üzüm bağları.Bakımsız kalmışlar,otlar sarmış...Zeytinliğe girip birkaç fotoğraf çekmek istiyorum.Birkaç adım atmamla birlikte acıyla yerimde kalıyorum,ayağımı geriye çekmeye de korkuyorum.O kadar tarla toprak gezmişliğim var,böylesi dikenleri de hiç görmedim.Yerden yüksekliği 8 cm'yi bulmayan diken dolu bir bitkiler...Dikkatle kurtarıyorum kendimi onlardan..Yol boyunca biraz daha yürüyorum ama kendimi çok rahat hissetmiyorum,gelip geçen araçlardan dolayı....Artık binalar yok,olsa olsa son binadan sonra kıvrımlı bir yolda 500 metre yürüdüm.Market önünde sorduğum bağlar ve fabrika yakınlarda ama bir tatsızlık yaşamak istemediğim için dönmeye karar veriyorum.Manzarasını pek beğenmediğim bağın fotoğrafını çekiyorum dönüşte..Zeytinliker bakımlı.Bir kedi asfalt yoldan geçip zeytinliğe dalıyor..Simsiyah..Yeşil otların arkasına saklanıp bana bakıyor ve yakalıyorum onu...Yol kenarındaki tepeye çıkıp hiç değilse manzarayı çekeyim diyorum.Çok etkileyici bulmuyorum ne yazık ki manzarayı..Zaten tarihi dokunun hiç olmayışı şaşırttı Avşa'da beni...Tekrar sahile geliyorum.Liman ile çarşı bir arada zaten...Biletimi alıyorum ve nerede olduğunu unutmamayı kendime tenbihleyerek kaprimin ön sol cebine koyuyorum.Bu esnada biri esmer biri sarışın 30 yaşlarında iki genç bana yaklaşıyor ve esmer olanı af dileyerek nereye gittiğimi soruyor.Aldığı cevap üzerine durumu anlatmaya başlıyor.Kendisi Avşa'da tatile gelen biri.Bir köpeğin saldıırısına uğrayarak 2 gündür sokakta can çekişen bir kediyi anlatıyor...Bel kemiğinden ısırıldığı için muhtemelen bel kemiği kırılmış,hareket edemiyor.2 gündür öyle aç susuz bişiy yemeden acı çekerek yol kenarında yatıyor..Başkalarından da rica edilmiş ama kimse onu Erdek'e götürmeye yanaşmamış nedense..Avşa'da ne yazık ki veteriner yok..Anlatılanlardan dolayı kendimi kötü hissediyorum,onu görmeye dayanamıyacağımı belirtiyorum.Kan içeren görüntülerden çok kötü olan bir yapım var çünkü..Kediciğin görünümde o kadar kötü olmadığını belirtiyor..Can havliyle vapurda kaçabileceği endişemi dile getiriyorum.Kedinin kıpırdıyamadığını söylüyor.Yaralı kediyi Erdek'e götürmeye razı oluyorum.Orda veterinere götürmeyip sokağa bırakmamın bile yeterli olacağını,birilerinin onu veterinere götüreceğini söylüyor.Ama ben her ne kadar Erdek'i tanımasam da açık bir veteriner arayıp bulmaya niyetliyim....Kediyi biraz sonra bir kutuda getiriyorlar..Kedicik hiç iyi görünmüyor,gözbebekleri kocaman kocaman olmuş.Canından bezmiş vaziyette yardım dilenircesine bakıyor.Esmer genç kedileri çok sevdiği belli,benimle konuşurken yere çömelmiş bir taraftan kedinin başını okşayıp duruyor...Kediciğin kurtulup kurtulamayacağından şüphesi var..Sonucu öğrenmek için telefonumu rica ediyor,veriyorum...Bir fotoğrafını çekiyorum kediciğin..Vapura kediciği kutuyla çıkarıyorlar...Yol boyunca kediyi merakedenler oluyor,soruyorlar anlatıyorum..Yolda bir fotoğrafını daha çekiyorum..Erdek'ten haftada bir gün Avşa'ya giden bir genç kızla muhabbet ediyoruz kedi konusundan girerek.Sabahleyin Avşa'da görmüş kediciği..İnince tanıdığı bir veterinere birlikte gitmeye karar veriyoruz...Yolda kediciğe umut verecek sözler söylüyorum,çünkü iyileşmesini umut ediyorumen en derinlerimden..İçim eziliyor..Başını okşuyorum ama rahatsızlık hissederek..Canı burnunda olan bir yaratık...Onu okşamamdan ne hissediyor bilemediğim için..Bazen soluğu çok hızlanıyor,o cılız sesiyle miyavlaması artıyor...Her seferinde gözümün önünde ölecek diye korkuyorum...Sonunda yolculuk bitiyor,limana yanaşıyoruz.Bankacı kızla birlikte veterinere 10 dk. sürmeyen bir yürüyüşle varıyoruz.Veteriner ona güzel sözler söyleyerek alıp muayene ediyor.Sol gözünün görmediğini tespit ediyor,belki köpek saldırısında belki daha öncesinden...Arka ayakları felç olmuş,çünkü bel kuyruk yakınlarında bir yerden kırılmış..Ameliyatın yararı olup olmayacağını soruyorum,bunun neredeyse imkansız olduğunu söylüyor..Arka ayaklarına tekerlek takılarak,bunun da ancak ev ortamında olabileceğini söylüyor..Kör ve yürüyemeyen bir kedi elbette sokakta pek uzun yaşayamaz..En yakın film çekilip ameliyat edilebilecek yer ise Bursa..Uyutma olayını bugüne kadar pek fazla yapmadığını belirtiyor...Bu kedi için başka çıkar yol kalmadığı sonucuna varıyorlar..Ben bir süredir konuşacak durumda değilim,sadece onları dinliyorum...Aynı eksende dönen son cümleler üzerine gözlerim yaşlı veterinere hiçbir söz söyleyemeden çıkıyorum...Bankacı kız ardımdan veterinere acil teşekkür ederek çıkıyor,o da üzgün...Kediyi bana emanet eden kişinin numarasını almadığım için ona durumu anlatamıyorum.Bankacı kız beni tesellietmek için birkaç cümle söylüyor.Vedalaşıp ayrılıyoruz...O akşam hüzün içindeyim..Bir kedinin uyutulmasını onaylamış oldum bir yerde.Kendimi sorgulayıp duruyorum..Tatilim zaman zaman bu kediciği hatırlayıp duygulanarak geçiyor.Ve halâ zaman zaman, uyutulmasına engel olmadığım,ölümünü onayladığım bir can olduğunu hatırlayarak kendimi sorguluyorum....

DSC_0734.jpg


DSC_0737.jpg
 

Ynt: Bir Gezenbilir'cinin Günlüğünden

Siz o kedi için çok çaba harcamışsınız. Uyutma kararı ise onun acısını dindirmek için en doğrusuymuş. Üzmeyin kendinizi
 

Ynt: Bir Gezenbilir'cinin Günlüğünden

EKARAIS' Alıntı:
Siz o kedi için çok çaba harcamışsınız. Uyutma kararı ise onun acısını dindirmek için en doğrusuymuş. Üzmeyin kendinizi

Aslında o bir kedi olduğu için yapabileceğim herşeyi yapmadığımı düşünüyorum.Aslında daha çok şey yapabilirdik onun için ama o bir kediydi...Buraya yazdıklarımı okuyup beni garipseyenler,bir kedi için ne abartı diye düşünenler olabilir.Elbette bir insan ile hayvan hayatı kıyaslanamaz,insan bütün yaratılanların en üstünü.Ama bir kedi de olsa karşımdaki canlı acı çekiyordu,hem de çok...Onu Bursa'ya götürebilirdim ama toplu taşıma ile olamazdı bu.Sadece götürmekle de bitmeyecekti.Ameliyat,beklemek ve sonra onu eve götürmek gerekecekti.Tabi bütün bunların maddi boyutları da olacaktı.Ve ben kedileri çok sevdiğim halde evime kedi alamadım henüz,bazı nedenlerle.Keşke bu tür durumlardaki hayvanlara sahip çıkan bir kurum ya da dernek falan olsaydı.En azından oraya kadar götürebilirdim herşeye rağmen.
Şu bir gerçek ki bu kedi için elimden gelen bu değildi,daha çok şey yapabilirdim.Bu kediciği hatırladığımda ya da fotoğrafını gördüğümde hissettiğim bu oluyor... :-\

İlginize teşekkür ediyorum,selamlar :smiley:
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
104,091
Mesajlar
1,528,579
Kayıtlı Üye Sayımız
166,829
Kaydolan Son Üyemiz
Lukes

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst