fransuva
Yeni Üye
- Mesajlar
- 10
- Tepkime Puanı
- 0
Ljubljana da 2 gece kaldıktan sonra biraz da doğayla başbaşa kalmak amaçlı Bled gölü'ne doğru yola çıkıyorum.Başkent'e 45 km olan bu göl gerçekten bir doğa harikası olarak görünüyodu resimlerde.Dünden beri aralıksız yağan yağmur gözümü korkuttuğu için Bled'de de hostelde kalmaya karar veriyor,gitmeden rezervasyonumu yapıyorum.Trenle bir saat sürmesi gereken yolculuğum arıza nedeniyle 2 saate yakın bir sürede sonuçlanıyor.Bled tren istasyonun gölden 5 km uzak olduğunu öğrendikten sonra devam eden yağmura aldırmadan, matımı şemsiye olarak kullanarak yoluma devam ediyorum.Zaman zaman hızlanan yağmur karşısında aciz kalıyor bi kaç otostop denemesinde de başarısız olunca elma ağaçlarıyla dolu olan bu orman yolundan yürümeye devam ediyor ve stokladığım lezzetli yeşil elmaları yemeye devam ediyorum.
[attachment=1]
Nihayet Bled gölüne ulaşıyor,yarım saate yakın bir uğraştan sonra kasabanın birazcık dışında olan bu 2 katlı şirin taş binayı buluyorum.Burada da her yer elma ağacı ama sahipleri var ;D.Hostel sahibi şimdiye kadar hostelde kalan ilk Türk'ün ben olduğunu söyleyince gururlanıyorum
Sohbet ilerledikçe dünya basketbol şampiyonasının Türkiyede yapılacağını öğreniyor,çaktırmadan biliyomuş ayağına yatıyorum ;D.Hava kararmadan gölü yakından görmek için kısa bir gezintiye çıkıyorum ancak şiddetli yağmur engel oluyor.Aynı odayı paylaştığım Portekizliler'le Portekiz hakkında konuşmaya başlıyor ve gençlerin balkan turu yaptıklarını öğrenince onları İstanbul'a davet ediyorum.Planlarımıza göre ben ülkeye döndükten 4 gün sonra onlar da İstanbulda olacaklar.
[attachment=2]
Bled gölündeki ilk günüm yağmur engeline takıldığı ve gece 1 de münih'e gitmem gerektiği için olağanca hızla gölü gezip akşam üstüne doğru yüzmeyi planlıyorum.Şansıma hava bugün gayet güzel.Göl etrafında birkaç büyük otel ve casinolar var.Gölün ortasındaki adaya çıkmak isterseniz sandalcılar iş başında fakat kiliseye giriş 8 euro.Seyahatimin bitişine 1 hafta kala cebimde 100 euro kalmasının verdiği zorunluluk ile kemer sıkma politikası uyguluyorum.Zaten 4 haftadır kilise göre göre içim bulandı diyerek kendimi avutuyorum.
[attachment=3]
Kilise merdivenlerine karşı oturup,sandviçimi yediğim sırada güler yüzlü bir bayan gelerek beni çadırının yanına davet ediyor ve çay ikram ediyor.Polanyalı bu arkadaşın misafirperliği karşısında bende çantamdaki pudingimi onunla paylaşarak güzel bir sohbetin içine giriyoruz.
[attachment=4]
Polonyada engelli öğretmeni olan Bestie, doğu anadoludaki kan davalarının hala olup olmadığını sorunca bir an afallıyorum.Sen nerden biliyorsun ki demeye kalmadan 2 yıl önce Türkiye,Gürcistan ve Ermenistan'ı otostopla gezdiğini söylüyor.Ani harabelerinde kamp yaptığı sırada bir polisin kendisini evine davet ettiği ve bölge hakkındaki sorunlardan konuştuklarını ekliyor.Türkiyede herhangi bir sorun yaşayıp yaşamadığını sorduğumda 'hayır herkes çok yardımseverdi diyince' rahatlıyorum.2 saatlik bu güzel sohbetin ardından kaleye çıkmak için yol alıyorum
[attachment=5]
Patika bir yoldan çıkılan bu kaleye araçlar içinde çıkış yolu mevcut.Kalenin şuan da restoran olarak kullanıldığını ve buraya da girişiin ücretli olduğunu öğrenince manzarayı izlemek için kalenin arkasındaki yoldan seyirlik muhteşem biyer buluyorum kendime.
saat 3 civarı yüzmek için uygun sıcaklık oldu gibi.Gölün etrafında özel bir plaj ve iskele mevcut ancak malumunuz ki orasıda paralı ve pahalı.kendime az ilerde kayalık bir yer bulup içinde gezinen balıkları görebildiğiniz bu harika gölde yüzme şansına erişiyorum...
[attachment=1]
Nihayet Bled gölüne ulaşıyor,yarım saate yakın bir uğraştan sonra kasabanın birazcık dışında olan bu 2 katlı şirin taş binayı buluyorum.Burada da her yer elma ağacı ama sahipleri var ;D.Hostel sahibi şimdiye kadar hostelde kalan ilk Türk'ün ben olduğunu söyleyince gururlanıyorum
[attachment=2]
Bled gölündeki ilk günüm yağmur engeline takıldığı ve gece 1 de münih'e gitmem gerektiği için olağanca hızla gölü gezip akşam üstüne doğru yüzmeyi planlıyorum.Şansıma hava bugün gayet güzel.Göl etrafında birkaç büyük otel ve casinolar var.Gölün ortasındaki adaya çıkmak isterseniz sandalcılar iş başında fakat kiliseye giriş 8 euro.Seyahatimin bitişine 1 hafta kala cebimde 100 euro kalmasının verdiği zorunluluk ile kemer sıkma politikası uyguluyorum.Zaten 4 haftadır kilise göre göre içim bulandı diyerek kendimi avutuyorum.
[attachment=3]
Kilise merdivenlerine karşı oturup,sandviçimi yediğim sırada güler yüzlü bir bayan gelerek beni çadırının yanına davet ediyor ve çay ikram ediyor.Polanyalı bu arkadaşın misafirperliği karşısında bende çantamdaki pudingimi onunla paylaşarak güzel bir sohbetin içine giriyoruz.
[attachment=4]
Polonyada engelli öğretmeni olan Bestie, doğu anadoludaki kan davalarının hala olup olmadığını sorunca bir an afallıyorum.Sen nerden biliyorsun ki demeye kalmadan 2 yıl önce Türkiye,Gürcistan ve Ermenistan'ı otostopla gezdiğini söylüyor.Ani harabelerinde kamp yaptığı sırada bir polisin kendisini evine davet ettiği ve bölge hakkındaki sorunlardan konuştuklarını ekliyor.Türkiyede herhangi bir sorun yaşayıp yaşamadığını sorduğumda 'hayır herkes çok yardımseverdi diyince' rahatlıyorum.2 saatlik bu güzel sohbetin ardından kaleye çıkmak için yol alıyorum
[attachment=5]
Patika bir yoldan çıkılan bu kaleye araçlar içinde çıkış yolu mevcut.Kalenin şuan da restoran olarak kullanıldığını ve buraya da girişiin ücretli olduğunu öğrenince manzarayı izlemek için kalenin arkasındaki yoldan seyirlik muhteşem biyer buluyorum kendime.
saat 3 civarı yüzmek için uygun sıcaklık oldu gibi.Gölün etrafında özel bir plaj ve iskele mevcut ancak malumunuz ki orasıda paralı ve pahalı.kendime az ilerde kayalık bir yer bulup içinde gezinen balıkları görebildiğiniz bu harika gölde yüzme şansına erişiyorum...