.
Aşağıdaki
Bozcaada 2018-2027 Turizm Master Planının 79. sayfasının E8 maddesinde şunlar yazmakta:
EYLEM
Karavan-kamping konusunda hizmet verecek yeni tesis alanları belirlemek ve işletmeleri bu konuda teşvik etmek.
ÖNCELİK DERECESİ
Orta
AÇIKLAMA
Karavan ve kamping için Ada merkezi dışında alanlar belirlemek.
Uluslararası örnekleri incelemek
UYGULAMA YILI
2017- 2022
İŞBİRLİĞİ YAPILACAK KURULUŞLAR
Kaymakamlık, Çanakkale Valiliği, İlçe Tarım Müdürlüğü ve GMKA
Bence ne birbirimizle ne de Bozcaada belediyesiyle didişmenin bir anlamı var.
Burada ortak bir metinde anlaşılarak belediye yönlendirmeye çalışılabilir.
Yalnız karavancıların da
çevrenin korunması açısından makul bir çözümü bekledikleri bilgisi gereksiz gerilimi önlerdi.
Unutmayalım, belediye diyelim çekme karavanları da adada görmek istemiyorsa, bunu en akıllı şekilde resmiyete bile dökmeden GESTAŞ üzerinden yapabilir ve yapmış da. GESTAŞ'ın "çekme karavan taşımıyoruz" demesinin yasalarca bir sakıncası olacağını sanmıyorum. Bunun resmî bir belediye kararı olmasından farkı, yani ticari bir karakteri var.
Başlığın konusu tiny house’a gelince. Tiny house biz karavancıları ilgilendirmemeli ? Girdiğim hiçbir karavan forumunda da tiny house ile ilgili bir başlığına rastlamadım.
Yukarıdaki tasarıda belediye yazlıkları bile dizginlemek istemekte.
(Yunanistan'da ise bırakın tiny house, çekme karavanla kamping dışında bir gün gecelemek bile yasak. Motokaravanlara ise anlayış gösterilmekte.
İskandinavya biraz farklı ama onlarda da halkın çevre bilinci farklı.
Hatta birkaç hafta evvel Portekiz, bundan sonra motokaravanlar için bile karavan parkları ve kamping dışı gecelemeyi yasaklayıp, uymayanları takip edeceğini bildirdi)
Bir sorum olacaktı.
Tiny house’a neden tekerlek takılır ki ? Felsefesi gereği aslında bir zorunluluğu olmamalı. Tek hedefi küçük bir alanda yaşamak diye biliyorum.
Bir tiny house sahibine “kanalizasyon sorununu nasıl çözüyorsun” diye sorduğumda, “hepsini özel toplayıp gerektiği yerlere boşaltıyorum” şeklinde cevap verirse, tamam beyan esastır deyip ona inanabilirim.
Fakat yapısı gereği devletin bırakın çevre sorumluluğu, vergi açısından da böyle naif bir lüksü olmamalı ? Yani otorite hepimizin çıkarı için sınırlama görevini yerine getirmekte.
Devlet şehirler arası yollarda, belediyeler de sınırları içinde hız sınırlaması ile ayni şeyi yapmıyor mu ? Bunu özgürlüğün kısıtlaması olarak tanımlamak ne kadar sosyal sayılabilir ki ?