penguen
Zirve
- Mesajlar
- 1,599
- Tepkime Puanı
- 11
Yıllarca nice sanatçıya ev sahipliği yapan, en güzel şiirlere konu olan Asmalımescit efsanesi, bugün de ardı ardına açılan kafeleri, barları ve butik otelleri ile özellikle gençlerin vazgeçilmezi olmaya devam ediyor.
Bir dönem unutulmaya yüz tutan, eski Pera'nın en meşhur bölgesidir Asmalı Mescit. İstiklal Caddesi'nden tünele doğru yürürken, Kumbaracı Yokuşu'nda durup kafanızı sağa çevirdiğinizde karşılaşırsınız Asmalı Mescit tabelası ile. Sokak, adını 1481 yılında Tersane-i Amire Kalafatçıbaşısı Yunus Ağa tarafından inşa ettirilen asma mescidinden alır. Hükmü çok da uzun sürmeyen ve 1898 yılından evvel yok olup giden asma mescidinden... Ancak sokak, uzun binaları, daracık sokakları ile en güzel şiirlere konu olmaya, en güzel romanlara ilham vermeye devam eder. En güzel tuvaller de yine o yıllarda burada hayat bulur. Her dönemde farklı bir güfteye ilham verse de Asmalımescit'de "Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir," sözünden payını alır. Ve bir dönem kimsenin uğramaz olduğu, ıssız, karanlık sokaklarının, yabancıyı ürküttüğü terk edilmiş bir mekân olur.
Değişim başlıyor
Yaklaşık beş yıl önce ise tüm bu tarihi doku tekrar hareketlenmeye başladı. Tarihi mekânları, yalnız işletmecilerin değil, turistlerin ve günümüz gençlerinin de ilgisini çekmeye başladı. Sabaha kadar en ünlü DJ'lerin dinlenebileceği kulüpleri, İtalyan, Türk, Yunan ya da Thai mutfaklarının eşsiz lezzetlerini sunan restoranları, ney, flüt seslerinin yükseldiği, sanatçıların müdavimi olduğu kafeleri, meşhur ciğercisi, sanat galerileri ve tabii ki her bir mezesi damakta ayrı bir tat bırakan, eski Pera usulü keyfin yaşandığı meyhaneleri ile Asmalımecit, günümüzde sanatçılardan rockçı gençlere kadar farklı kesimlere ev sahipliği yapıyor. Tüm bu değişim ve gelişiminde ardı arkası kesilmiyor. Eski binalar, birçok yatırımcı tarafından restore edilerek butik otellere, eski dükkânlar ise kafelere, barlara dönüştürülüyor. Bohem kesim kadar, eski esnafın, gerçek Pera'lıların da ilgisini çekiyor. İsteyen sabaha kadar bir kulüpte dans edip eğleniyor, isteyen meyhanede fasıl eşliğinde en güzel mezelerin tadına bakıyor, isteyense heykel sergisini ya da sanat galerisini andıran kafelerinde vakit geçiriyor.
Bir dönem unutulmaya yüz tutan, eski Pera'nın en meşhur bölgesidir Asmalı Mescit. İstiklal Caddesi'nden tünele doğru yürürken, Kumbaracı Yokuşu'nda durup kafanızı sağa çevirdiğinizde karşılaşırsınız Asmalı Mescit tabelası ile. Sokak, adını 1481 yılında Tersane-i Amire Kalafatçıbaşısı Yunus Ağa tarafından inşa ettirilen asma mescidinden alır. Hükmü çok da uzun sürmeyen ve 1898 yılından evvel yok olup giden asma mescidinden... Ancak sokak, uzun binaları, daracık sokakları ile en güzel şiirlere konu olmaya, en güzel romanlara ilham vermeye devam eder. En güzel tuvaller de yine o yıllarda burada hayat bulur. Her dönemde farklı bir güfteye ilham verse de Asmalımescit'de "Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir," sözünden payını alır. Ve bir dönem kimsenin uğramaz olduğu, ıssız, karanlık sokaklarının, yabancıyı ürküttüğü terk edilmiş bir mekân olur.
Değişim başlıyor
Yaklaşık beş yıl önce ise tüm bu tarihi doku tekrar hareketlenmeye başladı. Tarihi mekânları, yalnız işletmecilerin değil, turistlerin ve günümüz gençlerinin de ilgisini çekmeye başladı. Sabaha kadar en ünlü DJ'lerin dinlenebileceği kulüpleri, İtalyan, Türk, Yunan ya da Thai mutfaklarının eşsiz lezzetlerini sunan restoranları, ney, flüt seslerinin yükseldiği, sanatçıların müdavimi olduğu kafeleri, meşhur ciğercisi, sanat galerileri ve tabii ki her bir mezesi damakta ayrı bir tat bırakan, eski Pera usulü keyfin yaşandığı meyhaneleri ile Asmalımecit, günümüzde sanatçılardan rockçı gençlere kadar farklı kesimlere ev sahipliği yapıyor. Tüm bu değişim ve gelişiminde ardı arkası kesilmiyor. Eski binalar, birçok yatırımcı tarafından restore edilerek butik otellere, eski dükkânlar ise kafelere, barlara dönüştürülüyor. Bohem kesim kadar, eski esnafın, gerçek Pera'lıların da ilgisini çekiyor. İsteyen sabaha kadar bir kulüpte dans edip eğleniyor, isteyen meyhanede fasıl eşliğinde en güzel mezelerin tadına bakıyor, isteyense heykel sergisini ya da sanat galerisini andıran kafelerinde vakit geçiriyor.
