EvliyaCelebi2
Söz insanın aynasıdır..
- Mesajlar
- 2,218
- Tepkime Puanı
- 2,198
Karavan Etimolojik Açıdan Kâr Eder mi ?
M.Ö. 2000’li yılların başında, asurlu tüccarlar ile kaneş (bugünkü kültepe-kayseri) halkı, ticari ilişki içindeydi. Kaneş ankara’nın 200 km. güneydoğusunda bulunmakta. Kaneşde bulunan, çivi yazısı kullanılarak eski asur diyalekti ile yazılmış kil tabletler üzerine yapılan araştırmalara göre, bugün modern türkçe’de kullanılan , arapca sandığımız „şahit, sarraf“ gibi terimler bu tabletlerde aynen yer almakta. M.Ö. 20. yüzyılda asurluların anadolu’da ticaret ve imalat yapan birçok yerleşim birimi bulunmaktaydı. Her bir yerleşim biriminin merkezi, yabancı bir ülkede yarı resmi asur kuruluşu olan “karum”dur.
Karum kelimesindeki „kar“ (1. ediş, eden, eder, 2. iş, 3., getiri, kazanç, sermaye veya emek geliri yani kâr şeklinde) farscaya da asurcadan geçiyor .
Asurlularin torunlari olan süryanilerin kullandıkları „tuggar“ın , asurcadaki "tamkāru,makāru" nun (alıp satma, ticaret yapma) , arapcadaki "tüccar, çoğulu tācir" in(ticaret yapan) ve türkceki tüccar kelimelerinin kökenlerinde hep asurcadan gelen bu kelime var.
Karum kaneş anadolu’da asur ticaret merkezi olarak ortaya çıkmaktadır. Asur’lu tüccarlar taşımacılığın ilk örneklerini dünya sahnesine getirmiştir. Asur’lu tüccarlar ticaret kervanlarında taşıma için eşekleri kullanırdı. Bu kervanlarda 250’ye yakın eşek bulunurdu. Asur’dan yola çıkan bu kervanlar, dicle boyunca kuzeye ilerleyip güneydoğu anadolu’ya geliyorlar. Burada ya elbistan ovası üzerinden ya da ergani maden geçidi’nden torosları ve malatya yakınlarında fırat’ı aşıp, tohma çayı vadisi boyunca ilerleyip kültepe’ye varıyorlardı. Bu güzergah yaklaşık olarak 1000 kilometreydi. Gidip dönmesi yaklaşık 3 ay süren bu yol boyunca kervanları soymak isteyen eşkiyalar olurdu. Bu tehlikeye karşı kervanları korumak için görevlendirilen kişiler vardı ve bu kişilere kervan sahipleri, ödeme yapmak zorundaydılar.
Tüccar ve koruyucuların oluşturdukları bu birlik için kullanılan „kervan“ kelimesi farsca (kārbān/kārvān: kafile, katar) anlamında asurca dan geliyor (χarrānu: yol, yolculuk, özellikle ticari yolculuk, kervan). Kervandaki „ker“ ses değişimi ile „kar“dan oluşuyor.
Caravan'ın (ing.) , kervan dan türediği ise hepimizin malumu.
Seyyar-ı mesken ile diyar-ı anadoluda sefer eder iken hatırlana .
2. Evliya Çelebi efendi
NOT
Konu etimolojiden açılmışken:
Alkoven ise arapça „al-Qubba“ yani kubbe den gelen „al-kauf“ bağımsız çıkıntılı oda, kuytu uyunacak bir yer anlamında, fransızcada „alcôve“ ve 17 yüzyılda almancada „alkoven“ olarak kullanılıyor.
http://fr.wikipedia.org/wiki/Fichier:Alcove_mauresque.jpg
http://de.wikipedia.org/w/index.php?title=Datei:Alkoven_-_Museumsdorf_Cloppenburg.JPG&filetimestamp=20080923201747
Karavan tiplemesıne girmesinin kaynağı da bu terimler .
Kubbeli gezenevlere selam ola !
M.Ö. 2000’li yılların başında, asurlu tüccarlar ile kaneş (bugünkü kültepe-kayseri) halkı, ticari ilişki içindeydi. Kaneş ankara’nın 200 km. güneydoğusunda bulunmakta. Kaneşde bulunan, çivi yazısı kullanılarak eski asur diyalekti ile yazılmış kil tabletler üzerine yapılan araştırmalara göre, bugün modern türkçe’de kullanılan , arapca sandığımız „şahit, sarraf“ gibi terimler bu tabletlerde aynen yer almakta. M.Ö. 20. yüzyılda asurluların anadolu’da ticaret ve imalat yapan birçok yerleşim birimi bulunmaktaydı. Her bir yerleşim biriminin merkezi, yabancı bir ülkede yarı resmi asur kuruluşu olan “karum”dur.
Karum kelimesindeki „kar“ (1. ediş, eden, eder, 2. iş, 3., getiri, kazanç, sermaye veya emek geliri yani kâr şeklinde) farscaya da asurcadan geçiyor .
Asurlularin torunlari olan süryanilerin kullandıkları „tuggar“ın , asurcadaki "tamkāru,makāru" nun (alıp satma, ticaret yapma) , arapcadaki "tüccar, çoğulu tācir" in(ticaret yapan) ve türkceki tüccar kelimelerinin kökenlerinde hep asurcadan gelen bu kelime var.
Karum kaneş anadolu’da asur ticaret merkezi olarak ortaya çıkmaktadır. Asur’lu tüccarlar taşımacılığın ilk örneklerini dünya sahnesine getirmiştir. Asur’lu tüccarlar ticaret kervanlarında taşıma için eşekleri kullanırdı. Bu kervanlarda 250’ye yakın eşek bulunurdu. Asur’dan yola çıkan bu kervanlar, dicle boyunca kuzeye ilerleyip güneydoğu anadolu’ya geliyorlar. Burada ya elbistan ovası üzerinden ya da ergani maden geçidi’nden torosları ve malatya yakınlarında fırat’ı aşıp, tohma çayı vadisi boyunca ilerleyip kültepe’ye varıyorlardı. Bu güzergah yaklaşık olarak 1000 kilometreydi. Gidip dönmesi yaklaşık 3 ay süren bu yol boyunca kervanları soymak isteyen eşkiyalar olurdu. Bu tehlikeye karşı kervanları korumak için görevlendirilen kişiler vardı ve bu kişilere kervan sahipleri, ödeme yapmak zorundaydılar.
Tüccar ve koruyucuların oluşturdukları bu birlik için kullanılan „kervan“ kelimesi farsca (kārbān/kārvān: kafile, katar) anlamında asurca dan geliyor (χarrānu: yol, yolculuk, özellikle ticari yolculuk, kervan). Kervandaki „ker“ ses değişimi ile „kar“dan oluşuyor.
Caravan'ın (ing.) , kervan dan türediği ise hepimizin malumu.
Seyyar-ı mesken ile diyar-ı anadoluda sefer eder iken hatırlana .
2. Evliya Çelebi efendi
NOT
Konu etimolojiden açılmışken:
Alkoven ise arapça „al-Qubba“ yani kubbe den gelen „al-kauf“ bağımsız çıkıntılı oda, kuytu uyunacak bir yer anlamında, fransızcada „alcôve“ ve 17 yüzyılda almancada „alkoven“ olarak kullanılıyor.
http://fr.wikipedia.org/wiki/Fichier:Alcove_mauresque.jpg
http://de.wikipedia.org/w/index.php?title=Datei:Alkoven_-_Museumsdorf_Cloppenburg.JPG&filetimestamp=20080923201747
Karavan tiplemesıne girmesinin kaynağı da bu terimler .
Kubbeli gezenevlere selam ola !