Doğrucu Davut
Zirve
* Karavan özgürlük demektir.
Avrupa’da da karavan endüstrisinin severek kullandığı bu slogan, son zamanlarda salgın ve Van Life akımı ile yeni bir ivme kazanmış durumda.
Türkiye, karavancılıkta aslında başıbozukluğu da içeren bir çeşit özgürlüğü yaşamaya oldukça uygun bir ülke olsa da, artık aracı olanların sayısının artması, internet yardımıyla ıssız ve keşfedilmemiş yerlerin giderek azalması, yetersiz yapıdaki kampingler ve özellikle onlara girmekten kaçınmak, konaklamaların giderek artan bir sıklıkla, ulu orta ve arzu edilmeyen dış etkenlere açık yapılmasına yol açmakta.
Kamping harcamalarından kaçınmayı bir özgürlük arayışı olarak sunma kandırısı bir kenara, bizde kalite ve sayısı az böyle yerlerde, dibdibe yaşamanın da zaten özgürlükle pek ortak bir yanı olmamalı ?
Çeşitli gereksinim zorunlukları, kampinglere girmeyenlerin özgürlüklerini bile en fazla üç günle sınırlamakta. Unutmayalım en donanımlı karavanların bile dışarıdan desteğe ihtiyacı var.
Aslında karavanda, “istediğimiz zaman yola çıkma özgürlüğü”nden başka bir özgürlüğü bulmak o kadar kolay değil. Çoğumuz evimizde bile daha fazla özgürüz.
Eğer kendimizi aldatmadan söylemeye çalışırsak, ancak 10-15 günde bir düşündüğümüze yakın bir yer bulabilmekteyiz. Avrupanın bu açıdan Türkiye’ye göre daha umarsız olduğu biliniyor.
Kısaca “karavanım varsa heryer benimdir” sanıldığından fazla umut dolu bir öngörü.
Karavanda “özgürlük” yerine “hareket ve değişikliği” koyanlar ise daha mutlu olmaktalar.
* Karavan ile ucuz tatil yapılır.
Özellikle iş yaşamında olanlar için, hele ikinci araç olarak yeni ve üstelik tam donanımlı bir motokaravanın, külfeti ve devamlı harcamalarıyla ucuz bir tatil çözümü olması beklenmemeli.
Tabi ki temel gereksinimlere cevap veren basit yapımların, emekli yaşamında uzun kullanım olanağının ve bazı çekme karavanların bu amaca daha yaklaştığı düşünülse de karavanı tatil aracı olarak görenler, hatta mutlak karavan sevdalıları bile bu hesabı en azından, harcayacakları paralarının emeğine saygı yüzünden yapmaya çalışmalı.
Kısaca; karavan otomatikman ucuz tatil demek değil.
* Bizde karavancılık böyle gelmiş, böyle gider.
Son zamanlarda ivme kazanmış karavancılığın ülkenin coğrafi ve sosyal yapısına daha fazla uymak zorunda kalması kaçınılmaz.
Asıl sorun ise devlet ve yerel yönetimlerin yapacağı düzenlemelerin bizim karavancılık anlayışımıza uygun olup olmayacağı. Gerçi şu andaki şartlar ideal olmasa da Türkiye’deki ortalama karavan anlayışını düşünürsek, ilerisi için de umutlu olmak öyle pek kolay olmamalı ?
En azından atıklarını kural dışı boşaltan, aklına estiği gibi gaz sistemi kuran, karavanıyla ulu orta kamp yapan karavancılarımızla önümüzde zorlu bir yolumuz olacağı kesin.
* Evden çıkınca hemen karavana varılır.
Karavanı ödünsüzce eve benzetmeye çalışmak, kullanımda ev amaçlı aletlere yönelmek, sonuçta sanıldığı kadar uygun çözümler sunamamaktalar.
Karavanda su debisi yerine deponun hacmına takılmak, hacım ve enerji tablosu farklı buzdolabı, klima, ısınma gereksinimleri için ev, hatta tuvalet için de başka amaçlı alet ve teçhizatları çözüm görmek, sonuçta planlama açısından evden kurtulamadığımızın göstergesi olmalı. Tasarruf amacıyla böyle yaklaşımların; değişik değerlerde de olsa sadece enerj ve hacım değil, ayni zamanda çevre ve güvenlik sorunlarını da umursamazca göz ardı ettiği görülmekte.
Ayni notayı çalıyor diye fasıl heyetinde, trompete de yer verenimiz olacağını sanmam. Öyle ise,“usul” müziğin kadar, neden karavanın da adabı olarak görülmesin ?
* Deneysiz çözüm olabilir.
Hiçbir yerde geçerli olmayan bir düstur karavanda neden geçerli olsun ki ?
Her karavan üreticisini usta sanmak, yeterli karavan tecrübesi olmadan yeni çözümlere girişmek, memleketimizin insan manzaralarından olmalı ?
“Neden bazı çözümlere; akla gelmediğinden mi yoksa sahada anlamsız kaldığından mı, rastlanmamakta ? “ sorusu ancak karavan deneyimi ile doğru ve hakkıyla cevaplandırılabilmekte.
Unutmayalım, karavanda her şey bizden önce bulundu, denendi ve uygulanmakta.
* Karavanda aktif savunma kaçınılmaz.
Eğer tedirginlik ve güvensizlik; bıçak, av tüfeği, tabanca ve benzeri aletlerle aktif savunmayı göze alacak kadar büyümüş ise karavan ile oralarda nasıl tatil yapılır, tad alınır ve huzur bulunur ki ?
Karavanda aktif savunma, karavandan çok kişiyle alakalı olmalı ?
* Karavan sahibine karavancı denir.
Çevre bilinci veya uzlaşı yeteneği gibi konulara girip kimseyle papaz olmak istemeyenlerin, bu konuya girmemesi akla en uygunu olmalı ?
Tabi bütün bunlar şimdilik aklıma gelenler ve sadece benim görüşlerim. Zaten bunlara benzer resmî kurallar veya yaklaşımlar da yok.
Hatta öyle okunabilse de ahlakçılık taslamayı da hedeflemedim.
Tuhaftır, “Karavancı kime denir” veya “ Motokaravan mı çekme karavan mı daha karavandır” gibi felsefi (?) taddaki sorular nedense bizleri diğer ülkelerden daha fazla ilgilendirmekte ? Belki her şeyin daha yerli yerine oturmadığındandır ?
Eh, ben de dalımdan uzağa düşmemek için ve asıl özgürlük gerçeklerdedir diyerek bu sanılar üzerine bir şeyler karalayım dedim.
Boştaki emeklinin eline bilgisayar verilirse sonuçta böyle oluyor işte..
Başlık ellerinizden öper, ilave veya eleştirinizi bekler..
Avrupa’da da karavan endüstrisinin severek kullandığı bu slogan, son zamanlarda salgın ve Van Life akımı ile yeni bir ivme kazanmış durumda.
Türkiye, karavancılıkta aslında başıbozukluğu da içeren bir çeşit özgürlüğü yaşamaya oldukça uygun bir ülke olsa da, artık aracı olanların sayısının artması, internet yardımıyla ıssız ve keşfedilmemiş yerlerin giderek azalması, yetersiz yapıdaki kampingler ve özellikle onlara girmekten kaçınmak, konaklamaların giderek artan bir sıklıkla, ulu orta ve arzu edilmeyen dış etkenlere açık yapılmasına yol açmakta.
Kamping harcamalarından kaçınmayı bir özgürlük arayışı olarak sunma kandırısı bir kenara, bizde kalite ve sayısı az böyle yerlerde, dibdibe yaşamanın da zaten özgürlükle pek ortak bir yanı olmamalı ?
Çeşitli gereksinim zorunlukları, kampinglere girmeyenlerin özgürlüklerini bile en fazla üç günle sınırlamakta. Unutmayalım en donanımlı karavanların bile dışarıdan desteğe ihtiyacı var.
Aslında karavanda, “istediğimiz zaman yola çıkma özgürlüğü”nden başka bir özgürlüğü bulmak o kadar kolay değil. Çoğumuz evimizde bile daha fazla özgürüz.
Eğer kendimizi aldatmadan söylemeye çalışırsak, ancak 10-15 günde bir düşündüğümüze yakın bir yer bulabilmekteyiz. Avrupanın bu açıdan Türkiye’ye göre daha umarsız olduğu biliniyor.
Kısaca “karavanım varsa heryer benimdir” sanıldığından fazla umut dolu bir öngörü.
Karavanda “özgürlük” yerine “hareket ve değişikliği” koyanlar ise daha mutlu olmaktalar.
* Karavan ile ucuz tatil yapılır.
Özellikle iş yaşamında olanlar için, hele ikinci araç olarak yeni ve üstelik tam donanımlı bir motokaravanın, külfeti ve devamlı harcamalarıyla ucuz bir tatil çözümü olması beklenmemeli.
Tabi ki temel gereksinimlere cevap veren basit yapımların, emekli yaşamında uzun kullanım olanağının ve bazı çekme karavanların bu amaca daha yaklaştığı düşünülse de karavanı tatil aracı olarak görenler, hatta mutlak karavan sevdalıları bile bu hesabı en azından, harcayacakları paralarının emeğine saygı yüzünden yapmaya çalışmalı.
Kısaca; karavan otomatikman ucuz tatil demek değil.
* Bizde karavancılık böyle gelmiş, böyle gider.
Son zamanlarda ivme kazanmış karavancılığın ülkenin coğrafi ve sosyal yapısına daha fazla uymak zorunda kalması kaçınılmaz.
Asıl sorun ise devlet ve yerel yönetimlerin yapacağı düzenlemelerin bizim karavancılık anlayışımıza uygun olup olmayacağı. Gerçi şu andaki şartlar ideal olmasa da Türkiye’deki ortalama karavan anlayışını düşünürsek, ilerisi için de umutlu olmak öyle pek kolay olmamalı ?
En azından atıklarını kural dışı boşaltan, aklına estiği gibi gaz sistemi kuran, karavanıyla ulu orta kamp yapan karavancılarımızla önümüzde zorlu bir yolumuz olacağı kesin.
* Evden çıkınca hemen karavana varılır.
Karavanı ödünsüzce eve benzetmeye çalışmak, kullanımda ev amaçlı aletlere yönelmek, sonuçta sanıldığı kadar uygun çözümler sunamamaktalar.
Karavanda su debisi yerine deponun hacmına takılmak, hacım ve enerji tablosu farklı buzdolabı, klima, ısınma gereksinimleri için ev, hatta tuvalet için de başka amaçlı alet ve teçhizatları çözüm görmek, sonuçta planlama açısından evden kurtulamadığımızın göstergesi olmalı. Tasarruf amacıyla böyle yaklaşımların; değişik değerlerde de olsa sadece enerj ve hacım değil, ayni zamanda çevre ve güvenlik sorunlarını da umursamazca göz ardı ettiği görülmekte.
Ayni notayı çalıyor diye fasıl heyetinde, trompete de yer verenimiz olacağını sanmam. Öyle ise,“usul” müziğin kadar, neden karavanın da adabı olarak görülmesin ?
* Deneysiz çözüm olabilir.
Hiçbir yerde geçerli olmayan bir düstur karavanda neden geçerli olsun ki ?
Her karavan üreticisini usta sanmak, yeterli karavan tecrübesi olmadan yeni çözümlere girişmek, memleketimizin insan manzaralarından olmalı ?
“Neden bazı çözümlere; akla gelmediğinden mi yoksa sahada anlamsız kaldığından mı, rastlanmamakta ? “ sorusu ancak karavan deneyimi ile doğru ve hakkıyla cevaplandırılabilmekte.
Unutmayalım, karavanda her şey bizden önce bulundu, denendi ve uygulanmakta.
* Karavanda aktif savunma kaçınılmaz.
Eğer tedirginlik ve güvensizlik; bıçak, av tüfeği, tabanca ve benzeri aletlerle aktif savunmayı göze alacak kadar büyümüş ise karavan ile oralarda nasıl tatil yapılır, tad alınır ve huzur bulunur ki ?
Karavanda aktif savunma, karavandan çok kişiyle alakalı olmalı ?
* Karavan sahibine karavancı denir.
Çevre bilinci veya uzlaşı yeteneği gibi konulara girip kimseyle papaz olmak istemeyenlerin, bu konuya girmemesi akla en uygunu olmalı ?
Tabi bütün bunlar şimdilik aklıma gelenler ve sadece benim görüşlerim. Zaten bunlara benzer resmî kurallar veya yaklaşımlar da yok.
Hatta öyle okunabilse de ahlakçılık taslamayı da hedeflemedim.
Tuhaftır, “Karavancı kime denir” veya “ Motokaravan mı çekme karavan mı daha karavandır” gibi felsefi (?) taddaki sorular nedense bizleri diğer ülkelerden daha fazla ilgilendirmekte ? Belki her şeyin daha yerli yerine oturmadığındandır ?
Eh, ben de dalımdan uzağa düşmemek için ve asıl özgürlük gerçeklerdedir diyerek bu sanılar üzerine bir şeyler karalayım dedim.
Boştaki emeklinin eline bilgisayar verilirse sonuçta böyle oluyor işte..
Başlık ellerinizden öper, ilave veya eleştirinizi bekler..
Son düzenleme: