Bizzat benimde şahit olduğum geçenlerde de yaşamış olduğum kırmızı ışık korkusu ile ilgili anımı yazarak konuya giriş yapmak istedim.
Bir dört yol kavşağına yaklaştık ve haliyle kırmızı ışıklarda durduk. durduk durmasına ama arkadaki araçların durma gibi bir ihtiyaçları yokk,hemde niyetleri de yok.
Ve nitekim benim aracımın arkasına geldiğinde ( aracımda aynaları çok kullanan biriyimdir) hatta daha henüz 25 metre varken taaa gerilerden korna çala çala geliyor ve geldi arkamda durdu hala kornaya basıyor. neymiş efendim yol müsaitmiş neden duruyormuşum. hemen camı açıyorum siz buyrun geçin ve ben sizin gibilerin yüzünden zengin oldum diyerek kendisine yol veriyor,( 40 yıllık bir kaporta ustası olarak) şerrinden emin oluyorum. nasıl emin oluyorum isterseniz olmayın biliyormusunuz araçların bir çoğunda hemen sürücü koltuğunun yanında hertürlü dövüş aleti malesef malesef mevcuttur.
Siz siz olun başkalarını uyarın ama bu bir seferle olsun ve ve asla ve asla aracınızdan aşağıya inipte söz söylemeye, bu şekilde onu uyarmaya kalkmayın. hemen canlı bir örnekle hatıramı paylaşayım.
Bir zamanlar (15 yıl önce) sitemizden bir esnaf arkadaşım vatan caddesinde trafikte başka bir araç ile tartışırken aracından iner. ve arkadaki araç sürücüsü ile aralarında el kol hareketleri başlar.bu çok hareketli anlar biter ve her iki araçta yoluna devam eder.
akşam eve geldikten bir süre sonra kapı çalar ve kendisinin karakola kadar gelmesi istenir. o şaşkınlık ile mecbur olur gitmeye,ayrıca yol boyunca merak içindedir.nihayet karakola vardıklarında içeri girergirmez karşıki masada oturan kişiyi görünce gözlerine inanamaz.
masada oturan kişi sabah vakti trafikte tartışp kavga ettiği arakadaki aracın sahibi olan o komiserdi. hani o rütbesine güvenipte sivil olduğu halde kendini haklı zanneden komiser!!
Daha sonra arkadaşımız ustamızdan 3 gün haber alamamıştık. 3.gün sonunda nihayet iş yerine geldi. sonuç hiçte iç açıcı değildi adamakıllı ıslatılmıştı tabiri caiz ise. yorum sizlerin?
Şimdi sizlerle Sabah Gazetesi otomotiv editörü Ufuk Sandık'ın köşe yazısını paylaşıyorum.
Kırmızıda durmaktan korkar hale geldik
Trafik işaretleri, trafiğin ortak dilidir. Yani kırmızı ışıkta durulur, yeşil ışıkta geçilir. Yabancı lisanınız yoksa bile yurtdışında trafik işaretlerini anlarsınız. Ama Türkiye'de trafik işaretleri farklı algılanıyor. Örneğin trafik ışıklarında ışığın rengi ne olursa olsun geçilir. Yeter ki polis olmasın. Bu yüzden ben de kırmızı ışıkta durmaktan korkarım. Gözüm hep arkadadır. Birisinin gelip çarpacağından endişe ederim.
Geçenlerde kırmızı ışıkta durdum. Gözüm dikiz aynasında. Arkadaki aracı takip ediyorum. Yıllar önce bir arkadaşımın başına gelenleri hatırladım. Olay şöyle: Trafik ışıkları yeşilden kırmızıya dönüşüyor. Arkadaşımın önündeki kamyon duruyor. Ama arkadaşım fren bile yapmıyor, kırmızıda duran kamyona çarpıyor. Neyse kimsenin burnu kanamıyor. Kaza yerine gelen polisler neden fren yapmadığını soruyorlar. Arkadaşımın cevabı çok ilginç: "Kamyonların kırmızıda durduğu ne zaman görülmüş. Ben de durmaz zannettim".
Lütfen trafik kurallarına uyun. Kırmızı ışıkta durun. Ama gözünüz dikiz aynasında, arkadaki araçta olsun.
Bir dört yol kavşağına yaklaştık ve haliyle kırmızı ışıklarda durduk. durduk durmasına ama arkadaki araçların durma gibi bir ihtiyaçları yokk,hemde niyetleri de yok.
Ve nitekim benim aracımın arkasına geldiğinde ( aracımda aynaları çok kullanan biriyimdir) hatta daha henüz 25 metre varken taaa gerilerden korna çala çala geliyor ve geldi arkamda durdu hala kornaya basıyor. neymiş efendim yol müsaitmiş neden duruyormuşum. hemen camı açıyorum siz buyrun geçin ve ben sizin gibilerin yüzünden zengin oldum diyerek kendisine yol veriyor,( 40 yıllık bir kaporta ustası olarak) şerrinden emin oluyorum. nasıl emin oluyorum isterseniz olmayın biliyormusunuz araçların bir çoğunda hemen sürücü koltuğunun yanında hertürlü dövüş aleti malesef malesef mevcuttur.
Siz siz olun başkalarını uyarın ama bu bir seferle olsun ve ve asla ve asla aracınızdan aşağıya inipte söz söylemeye, bu şekilde onu uyarmaya kalkmayın. hemen canlı bir örnekle hatıramı paylaşayım.
Bir zamanlar (15 yıl önce) sitemizden bir esnaf arkadaşım vatan caddesinde trafikte başka bir araç ile tartışırken aracından iner. ve arkadaki araç sürücüsü ile aralarında el kol hareketleri başlar.bu çok hareketli anlar biter ve her iki araçta yoluna devam eder.
akşam eve geldikten bir süre sonra kapı çalar ve kendisinin karakola kadar gelmesi istenir. o şaşkınlık ile mecbur olur gitmeye,ayrıca yol boyunca merak içindedir.nihayet karakola vardıklarında içeri girergirmez karşıki masada oturan kişiyi görünce gözlerine inanamaz.
masada oturan kişi sabah vakti trafikte tartışp kavga ettiği arakadaki aracın sahibi olan o komiserdi. hani o rütbesine güvenipte sivil olduğu halde kendini haklı zanneden komiser!!
Daha sonra arkadaşımız ustamızdan 3 gün haber alamamıştık. 3.gün sonunda nihayet iş yerine geldi. sonuç hiçte iç açıcı değildi adamakıllı ıslatılmıştı tabiri caiz ise. yorum sizlerin?
Şimdi sizlerle Sabah Gazetesi otomotiv editörü Ufuk Sandık'ın köşe yazısını paylaşıyorum.
Kırmızıda durmaktan korkar hale geldik
Trafik işaretleri, trafiğin ortak dilidir. Yani kırmızı ışıkta durulur, yeşil ışıkta geçilir. Yabancı lisanınız yoksa bile yurtdışında trafik işaretlerini anlarsınız. Ama Türkiye'de trafik işaretleri farklı algılanıyor. Örneğin trafik ışıklarında ışığın rengi ne olursa olsun geçilir. Yeter ki polis olmasın. Bu yüzden ben de kırmızı ışıkta durmaktan korkarım. Gözüm hep arkadadır. Birisinin gelip çarpacağından endişe ederim.
Geçenlerde kırmızı ışıkta durdum. Gözüm dikiz aynasında. Arkadaki aracı takip ediyorum. Yıllar önce bir arkadaşımın başına gelenleri hatırladım. Olay şöyle: Trafik ışıkları yeşilden kırmızıya dönüşüyor. Arkadaşımın önündeki kamyon duruyor. Ama arkadaşım fren bile yapmıyor, kırmızıda duran kamyona çarpıyor. Neyse kimsenin burnu kanamıyor. Kaza yerine gelen polisler neden fren yapmadığını soruyorlar. Arkadaşımın cevabı çok ilginç: "Kamyonların kırmızıda durduğu ne zaman görülmüş. Ben de durmaz zannettim".
Lütfen trafik kurallarına uyun. Kırmızı ışıkta durun. Ama gözünüz dikiz aynasında, arkadaki araçta olsun.