28 TEMMUZ 2011 PERŞENBE
sabah kahvaltı keyfi saat 12'yi buluyor ancak bu saate Uzungöl'den ayrılabiliyoruz, istikamet Ayder yaylası, Karadenize gidilirde yağmur olmazmı yağmuru İyidere mevkinde yakallanıyoruz, yolda taş köprüler görüyoruz, vadi içerisinde yukarılara çıkıyoruz bir yanımız dere bir yanımız dağ, ara ara şelalelere rastlıyoruz, çay toplayanlar, el yapımı teleferikler, Ayder'e varmamız saat 17,00 girişte yine pazarlıkla 10tl veriyoruz ve yaylaya giriş yapıyoruz ama yayla yok Ayder artık resmen şehir olmuş, hava derseniz ortalığı sis bürümüş, havayı solumak istediğinizde resmen su buharı çekiyorsunuz ciğerlerinize, tahmin edersiniz benim için zor bir hava, karavanı park edecek yer bulamayınca en üstteki dolmuşların duraklarının oraya çekebiliyoruz, karşımızda bir şelale var ama sisten gözükmüyor, havaya rağmen aşşağı gezmeye çıkıyoruz, çok kalabalık haftasonu burayı düşünemiyorum, her taraf dükkan ve pansiyon, resimlerdeki yayla dedikleri yeşillik bayağı küçük bir alan, buna rağmen boş yer yok, bakına bakına aşşağı kadar indik ama yukarı çıkacağımızı düşünmedik açıkcası, ufak tefek alışveriş sonrası yukarı karavana doğru ulaşmak.......hava bir yandan, yokuş bir yandan, rakım bir yandan, Allahım 10 beygirlik dizel motor gibiyim yarım vites dinlene dinlene zar zor çıkıyorum, hava ve kalabalıktan dolayı akşamı burada geçirmekten vazgeçiyoruz ve aşağı inmeye başlıyoruz,