Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Sonrasında yine sahil yoluna inip Trabzon yolu üzerinde bulunan Pehlivan'ın Yeri diye bir lokantaya girdik. İçi oldukça lüks görünmesine rağmen sahibi o kadar sıcak karşılıyor ki gelenleri, her masaya oturup muhabbet ediyor, mutfakları zaten açıkta, yemekler de acayip lezzetliydi, balık çorbası ve köftesi şahane... Manzarasına zaten diyecek yok, mutlaka uğrayın...
Sonrasında Sümela'ya gittik, haftaiçi olmasına rağmen olan kalabalık beni şaşırttı... Size tavsiyem araçla yukarı kadar çıkmayın, arabayı aşağıdaki otoparkta bırakıp yürüyerek yukarı çıkın (yürümeyi gözünüz kesiyorsa), oldukça güzel bir yolu var... Dönüşte araba kalabalığından çıkmak için yarım saat bekledik...
Bu kemençeci dayı ve yanındaki hep oradaymış, çalıp söyleyip 3-5 kuruş para topluyorlarmış...
Sümela'nın girişi ve binaların yerleri bana "Ölümsüzler" adlı yabancı filmi hatırlattı... O filmde buranın biraz genişletilmiş hali şehir olarak kullanılmıştı...
Duvarların halini görünce küfretmemek elde değil, erişebildikleri yere kadar kendi isimleri kazımışlar duvarlara fresklere, ne anlıyorlar bu işten bilmem, bir de yalnızca bizim halkımız değil, arapça ingilizce isimler de vardı...
Ayasofya İstanbul'daki gibi müze olarak kullanılıyor... Trabzon'da 1204 yılında yeni bir devlet kuran Komnenos ailesinden Kral I.Manuel (1238-1263) tarafından 1250-1260 yılları arasında yaptırılan kilise 1964 yılında müzeye çevrilmiş...