Letonya, Rigaaaaaa...

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan edebiyatçı Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 89
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 27,248

Etiketler



Rehberimiz bizi Turaida Kalesine bırakıp bir saat sonra alacağını söylediğinde bir saat kalede ne yapacağız diye düşünmüştüm. Ama bu süre yetmedi. Kalenin alanı o kadar büyük ki ancak yarısını gezebildik. Müzenin yanına bile yaklaşamadık. Kaleyi bırakın bulunduğu alanın doğal güzelliği bile muhteşemdi.13. yüzyılın başında kırmızı tuğlalarla inşa edilen ve ormana hakim bir konumda bulunan kalenin adı eski yerel Livonya dilinde Tanrıların bahçesi anlamına geliyor.
Kale yakın zamanda aslına uygun olarak restore edilmiş.Hatta yeniden yapılmış demek daha doğru olur. İyi ki de yapmışlar. Zümrüt yeşilin içinde bu kızıl kale çok güzel gözüküyor.
Bir de rivayet buldum:"Ülkenin en yüksek tepesindeki Turaida Kalesi harcına bal konarak yapılmış. 13. yy’da inşasına başlanan ve birçok savaşta zarar gören kalenin garip bir hikâyesi var. Yeni evli çiftler aşk yemini etmek için bu kaleye geliyor. Damat gelini kucağına alıp köprüden geçiriyor, aşklarının ölümsüz olması için korkuluklara asma kilit vurup anahtarını göle atıyor. Hemen aşağısındaki Gudman mağarasının duvarlarına isimlerini yazıyor, güzelleşmek için suyunu bedenine sürüyorlar."

[attachment=1]

[attachment=2]

[attachment=3]

[attachment=4]

[attachment=5]









 



Kalenin üst katına daracık merdivenler tırmanılarak çıkılıyor. Ama çıktığınıza değiyor. Yukarıda harika bir manzara var.

[attachment=1]

[attachment=2]

[attachment=3]

[attachment=4]

[attachment=5]









 


[attachment=1]

İçerideki küçük müzeden.

[attachment=2]

Kalenin çevresinde küçük binalar, müze ve bir de kilise var. Kilisede bir de düğün vardı. Bu ülkede en az 10 tane düğün görmüşümdür. Düğünlerde davetli sayısı en fazla otuzdur. Gelin damat anne- baba ve birkaç da arkadaş. Boşanma oranı çok yüksek olunca nasılsa boşanırız diye fazla da masraf yapmıyorlar sanırım. Düğün hediyesi olarak da herkes çiçek getiriyormuş. Küçük altının 140 liraya dayandığı düşünülürse bizde de acilen böyle bir adet geliştirilmeli. İnsanlar düğünlerden korkar oldu.

[attachment=3]

Adamın yeşil saçlarına dikkat.

[attachment=4]

[attachment=5]









 


Kaleden inerken rehber bizi içinde dev bastonların olduğu bir parka bıraktı.Diğer yolcuları gara bırakıp gelene kadar 15 dakika burada oyalandık. Rehber kız 150 yıl önce buarda baston yapılıyordu onun anısına dikilmiş bunlar dedi. Sevimli olmuşlar.

[attachment=1]

[attachment=2]

[attachment=3]

Bu da bir sanat olsa gerek. Ben anlam veremedim.

[attachment=4]

Bu parkta öğle yemeğimizi yedik. Konserve barbunya, ekmek arası peynir ve kola.

[attachment=5]









 



Rehberimiz bizi son olarak bir de kale kalıntısına götürdü. Kalede restorasyon çalışması vardı. Yakında kaleyi d eskisinin aynısı gibi dikerler. Kale'nin içinde konserlerin verildiği bir yer de vardı.

[attachment=1]

[attachment=2]

[attachment=3]

Kaleden diğer kalenin görüntüsü.

[attachment=4]

[attachment=5]









 

Gezimiz yaklaşık iki saat sürdü. Kasabanın içinden geçerek tekrar otobüs terminaline geri döndük. Bunlar da kasabadan kareler.

Şehirde eskiden üç kale varmış. Bu üç anahtar o üç kaleyi simgeliyor.Bir tanesi artık tamamen yıkılmış. Kesin yakın zamanda onu da tekrar dikerler.

[attachment=1]

Bu otelle ilgili bir araba laf etti. Savaş zamanı bile açık kalan bir binaymış.Tuğlalı kısmı çok eskiymiş. Sonradan ek yapılmış.Ama hiç yakışmamış.

[attachment=2]

[attachment=3]

[attachment=4]







 



Sağolun, günü gelince bu konu hakkında izniniz olursa, bilgi mabında rahatsız edebiliriz.
 

İnsanın içine gitme fikri düştü mü her yeni yer cazip geliyor.Buraya karar verene kadar dünya haritasındaki tüm ülkeleri kaç defa gözden geçirdim bilemezsiniz. Hepsine gidesim vardı. Bir gün siz de yola düşerseniz elimden gelen yardımı yaparım.
 



Son günümüzde saat 16.00'da kalkacak uçak saatine kadarki zamanımızı Letonya'nın en turistik bölgesi olan Jurmala'da geçirmeye karar verdik. Kiraladığımız arabayı hava alanına bırakacağımız için arabamız da vardı. Rigaya 23 km mesafede olan bu sahil bölgesi yeşilliklerin arasından akan Lielupe ırmağı ile baltık denizinin arsına kurulmuş. Mavi bayraklı kumsalı ve rengarenk ahşap vilallarıyla harika bir tatil merkeziydi. Şehir merkezinde yüzlerce villadan hangisine bakacağınızı şaşırıyorsunuz.Baltık denizinin en uzun kumsalı (32 km) bu şehirdeymiş.Kış nüfusu yaklaşık 50.000 olan Jurmula yazın Riga'dan günlük olarak gelen Letonyalılar ve uzun süreli tatile gelen yabacılarla 250.000 e çıkıyormuş.Özellikle Rus turis sayısı çok fazla oluyormuş. Muhtemelen yaz sezonu çok kısa ama gerçekten tatil geçirmek için ideal bir yer. Riga'dan 20 dakikada bir kalkan trenlerle yada minibüslerle,bir de Daugava Nehri'nden kalkıp Baltik Denizi ve Lielupe Nehri'nden geçerek Jurmala'ya ulaşan Tekne Turu ile de gidilebiliyor. Arabamız olmasaydı ben bu tekneyi tercih ederdim. Eminim çok zevkli olurdu.

[attachment=1]

[attachment=2]

[attachment=3]

[attachment=4]

[attachment=5]