Nasuh Mahruki; TDF Başkanlık Seçiminin Ardından

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan YOL Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 2
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 2,798

YOL

SEDAT AÇIL
Mesajlar
10,409
Tepkime Puanı
537
Yer
İstanbul, Acıbadem
Web
www.sedatacil.com
Telsiz Çağrı Kodu
TB2FKL
Sevgili dağcı dostlar,

Takip ettiğiniz gibi TDF başkanlık seçimi, dağcıların uyarılarının ve taleplerinin dikkate alınmadığı bir sonuçla bitti. Bunda ne yazık ki ben dahil, benim kuşağımın dağcılarının payı çok büyük. Biz 9 yıl önce bürokrasi, yönetmelikler, GSGM gibi çok az bilgi sahibi olduğumuz konularda meydanı boş bırakıp, daha doğrusu Alaattin Karaca’nın kendinden önceki başkanlar gibi daha iyi niyetli davranacağını umarak, sadece sevdalı olduğumuz dağlarla dağcılığı yaşamayı tercih ederken bugünlerin de tohumlarını ekmişiz.

Ne yazık ki Alaattin Karaca zannettiğimiz gibi iyi niyetli çıkmamış ve dağcıları ikiye bölerek hiç beklemediğimiz bir politika gütmüş ve kendinden önceki başkanların yaptığını yok sayarak ve o dönemlerde yetişen dağcıları dışlayarak, sanki Türkiye’de dağcılık 1997 yılında başlamış gibi davranarak yavaş yavaş kendi dağcı kitlesini yaratmayı tercih etmişti. İlk dönemlerde bu durum fazla sıkıntıya yol açmamıştı ama zaman zaman yaptığı iddialı denemelerle ileride büyük sorunlar çıkarabileceğinin sinyallerini de vermişti.

1 ay kadar önce yapılan Kadir Has Üniversitesi buluşmasında bu endişeler nedeniyle, dağcılar bir ortak bildiri hazırlamış ve gereğinin yapılabilmesi için de, günün koşullarında en uygun kişi olarak benden bu görevi istemişti. İlk değerlendirmeler bile bunun bir imkansız görev olduğunu açıkça göstermiş olsa dahi, yaradılışımız gereği, sporumuz gereği bir romantik tarafımız da var, buna bir de meydanı boş bırakmış olmanın ve bugünkü sonuçlarda sorumluluğum olduğunu da düşünmemi ekleyince, kendi adıma büyük bir risk olduğunu bile bile en azından denenebilir olabileceğine karar vermiştim. Sonraki süreci zaten biliyorsunuz.

Benden istenen sanki yeteri kadar zor ve ağır bir sorumluluk değilmiş gibi, bir yandan da, ortak idealler ve doğrular adına bile, geçmiş hesapları kapatamayan bir grup dağcının ağır baskı ve karşı kampanyaları ile de uğraşmak zorunda kaldık. Bugünkü sonuçta etkileri yok sayılabilecek kadar az olmasına rağmen, tamamen kişisel sebeplerle ortak davaya karşı tutumlarının hemen hepimizi rahatsız ettiği ve gereksiz yere zorladığı bir süreç yaşattılar bize. Ne diyebilirim ki, herkes kendi vicdanı ile başbaşa kalacak sonuçta.

TDF’yi “bizden ve bizden olmayan” anlayışından kurtarmak isterken, yeni yönetim kurulunun daha da ağır bürokratik ve siyasi bir yapıya dönüşmesine yol açtık. Sporu ayrımcılıktan ve siyasetten uzak tutmayı hedefleyerek bir bayrak gösterdik, ama karşımıza çok kalın bir siyasi duvar örülmesine yol açtık. Bunu elbette ki hedeflememiştik ama anladığım kadarıyla Allattin Karaca kendini sağlama alabilmek ve bürokrat ve siyasi kanattan destek bulabilmek amacıyla yönetim kurulundaki dağcıların önemli bir bölümünü bu tür isimlerle değiştirmek ihtiyacı hissetmiş. Bu durumun spora bir takım kazançlar ve yeni açılımlar getireceğini ummak istiyorum, ancak yine de arzu ettiğimiz dağcılığa ve TDF’ye uzak düşeceğini düşünüyorum.

Genel kuruldaki hava benim anlayışıma göre son derece kötü ve rahatsız ediciydi. Alaattin Karaca projelerini anlatacağı yerde ağır hamaset kokan konuşmasının önemli bir bölümünde bana, bir de nereden ihtiyaç hissettiyse AKUT’a hakaret etti, bir dolu iftira atmayı da ihmal etmedi, üstüne üstlük bir de alkış aldı bol bol bu yüklenmeleri için. O kadar ki hangi birini düzelteceğimi bilemedim, zaten divan başkanı, aynı zamanda onun listesinden yönetim kurulu adayı bu fırsatı da vermedi. Seyhan Çamlıgüney’in konuşması ise ciddiyetten ve yaratıcılıktan çok uzaktı, delegelerin de ilgisini çekemedi zaten.

Sonuçta biz olması gerektiği gibi, sizin benden istediğiniz gibi, bize yakışacak şekilde derdimizi, projelerimizi anlattık, karşılığında da herkesin içinde dünyanın hakaretini yedik. Kötü geçeceğini tahmin ediyordum ama bu kadar seviyenin bozulacağını düşünmemiştim. Hala fazla idealist kalıyoruz bu oyunlarda. Keşke bir fırsatınız olsa da konuşma metinlerini okuyabilsek, izleyebilsek. Bu kayıtları bulma şansımız varsa paylaşılmasını isterim camia ile...

Sevgili arkadaşlar, bu durumdan üzüntü duyduğumu gizlemeyeceğim ama onursuz bir kazanmayı onurlu bir kaybetmeye her zaman tercih ederim. Buna benzer bir sonuca zaten hazırlıklıydık, bu anlamda bir pişmanlığım yok, benden isteneni yerine getirmiş olmanın iç huzurunu yaşıyorum. Herşeye rağmen içerisini anlama şansımız oldu ve Kadir Has’taki ortamla ne uzaktan ne yakından alakası olmayan bir havanın olduğu bir mecrada dağcılığa sahip çıkmanın, bu şartlarda çok ama çok zor bir iş olduğunu anlamış olduk. Delege sisteminin adil temsilden uzak olduğunu zaten biliyorduk ama bütün bu süreçte beni en çok şaşırtan GSGM’nin Alaattin Karaca’ya açık olarak destek vermesi oldu. Bizden başka herkes siyaset kurdu olmuş bu ülkede ve herşeyi siyasi yakınlıklar ve ortaklıklar üzerinden kurgular hale gelmiş. Bu saatten sonra ne biz onları anlayabiliriz ne de onlar bizi. Biz onlara göre gerçek olmayan bir idealizmle yaşıyoruz, onlar bize göre hemşehriciliğin, yandaşlığın en ucuz güdüleriyle hareket ediyor. Arada kaynayan da Türk Sporu oluyor. Atletizmde, halterde, futbolda dopingleri, skandalları, maç satma hikayelerini duyuyorsunuz, okuyorsunuz. Bu kadar bölünmüş bir ortamda bırakın sporu, devletin kendisi neredeyse devlet olma sinerjisini yitirmek üzere.

Daima özgür olan dağcılar ve dünyanın en asil sporlarından biri olan dağcılık bile kendini kurtaramıyor bu ucuz hesaplardan, yazık, çok yazık...

Bu hayalin peşinde büyük emeği olan sevgili arkadaşlar, sizlerle birlikte bu mücadeleyi vermiş olmanın gururunu her zaman yüreğimde hissedeceğim. Sizi daha yakından tanıdığıma ne kadar memnun olduğumu anlatamam, bir seçim kaybettik ama birbirimizi kazandık. Hepiniz cesur, kararlı, fedakar adam gibi adamlarsınız, ben her yola varım sizlerle...

Hep söyledik, bizim TDF’ye ihtiyacımız yok, TDF’nin bize ihtiyacı var diye, hala ihtiyacı var ve ona hizmet etmek için hala seçeneklerimiz mevcut. Önümüzdeki süreçte bunların değerlendirilmesinin yerinde olacağını düşünüyorum. Bir kafamızı toplayalım ve önümüze bakmaya başlayalım.

TDF başkanlık seçimleri ve yeni yönetim kurulunun dağcılığımıza hayırlı olmasını diliyorum. Yeni yönetim kurulundaki arkadaşların da, bu tarafta da birilerinin varlığını unutmamalarını diliyorum. Kendilerini tebrik ediyor ve Türk Dağcılığı adına başarılı olmalarını istiyorum.

Sevgiler,

Nasuh
 

Etiketler
Sayın Ali H. Küçük'ün Sayın Mahruki'ye Cevabı

Türkiye Dağcılık Federasyonu'nun Genel Kurulu 10.12.2006 günü Ankara'da yapıldı.
Kongrede Divan Başkanı olarak görev yapmam nedeni ile Sayın Nasuh
Mahruk'inin Divan Başkanlığı görevime ilişkin guruplara attığı
açıklamasına cevap verme ihtiyacı duydum.
Sayın Mahruki yazısında;
" Genel kuruldaki hava benim anlayışıma göre son derece kötü ve rahatsız
ediciydi. Alaattin Karaca projelerini anlatacağı yerde ağır hamaset kokan
konuşmasının önemli bir bölümünde bana, bir de nereden ihtiyaç hissettiyse
AKUT'a hakaret etti, bir dolu iftira atmayı da ihmal etmedi, üstüne üstlük
bir de alkış aldı bol bol bu yüklenmeleri için. O kadar ki hangi birini
düzelteceğimi bilemedim, zaten divan başkanı, aynı zamanda onun listesinden
yönetim kurulu adayı bu fırsatı da vermedi. Seyhan Çamlıgüney'in konuşması
ise ciddiyetten ve yaratıcılıktan çok uzaktı, delegelerin de ilgisini
çekemedi zaten."
Paragrafı içinde,yanlış anlamadıysam,
Kongrede kendisine ve AKUT a hakaret ve iftira edici konuşma yapan
Sayın Alaattin Karaca'ya karşı cevap ve düzeltme hakkı konusunda ,onun
listesinde yer almam nedeni ile Divan Başkanı olarak kendisine fırsat
tanımadığımı ifade etmektedir.
Sayın Mahruki,
Ben yaşamımın hiçbir döneminde tarafsız olmadım.
Doğru ile yanlış,Güzel Çirkin,İyi kötü, Haklı Haksız, her konuda taraf oldum.
Onlarca katıldığım Seçimlerde de hiç "Yüzer Gezer" olmadım.
Seçimlerde "Boncuk" dağıtanı da alanları da, makarna ,tencere ,tava
dağıtma olayından farklı görmedim.
Kongrede de Yönetim kurulu olarak aday olduğum gurup tarafından Divan
Başkanlığına aday gösterildim.
İnanmak konusu size ait.
Divan Başkanı olduktan sonra da taraf oldum
Ancak yakıştırdığınız gibi,
"Başkanın adamı değil"
Taraf olma alışkanlığım gereği bu defa "Hak,Hukuk" tan yana taraf oldum.
İnandığım değerler doğrultusunda da Genel kurula katkıda bulundum.
Sizi" Hakkaniyet ve hukuk " konusunda ne kadar taviz veremeyecek
derecede inançlı olduğum konusunda birkaç cümle ile ikna etmem
zor.Ancak ortak dostlarımız aracılığı ile hakkımda bilgi
edinebilirsiniz.
Bu düşünce ve anlayış dahilinde Kongrede Sayın Alaattin Karacanın
konuşmasından sonra Divan Başkanı olarak tarafımdan size cevap hakkı
tanınmıştır.
Bu nedenle yazınızda "Fırsat tanınmadı" ifadenizi gerçek dışı olması
nedeni ile kınıyorum.
Bu gerçek dışı beyanınızı da " da Yönetim listesinde yer almama
dayandırmanızı da haksız ve hoş olmayan bir yakıştırma olarak
görüyorum.
Bundan 10 yıl evvel Erzurum'da görev yaptığım zaman, ilk
tanıştığımızda siz ve arkadaşlarınızın idealist ve sorunlara sahip
çıkan tavır içinde,İtalyan uzmanlarca yapılan "Çığ "eğitim programına
katıldığında, açıkçası konuşmalarınız ve tavırlarınızdan ötürü,
gelecek adına ümitlenmiş ve heyecanlanmıştım.
Sonuçta bugün kaybettiğiniz bir seçimdir.
Yani Çarpışmadır.
Korkarım yıllar sonra karşılaştığım ve dağcılıkla özdeşmiş Nasuh
Mahruki, son 10 gündür izlediğim üslupla dost kaybetmekle
kalmıyor,Savaşı da kaybediyor.
Ülkemizde idol haline gelen kişilerin üslup ve söylemlerinde daha
dikkatli davranmaları ve yıllar geçtikce olgunlaşarak, hak ederek
geldikleri yerlerin daha üstüne çıkma sorumluluğunu taşıması ve hata
yapma lüksü olmadığı gerekliliğine inanırım.
Çünkü Filmi geriye sararak tekrar izletme,düzeltme şansımız yok.
Bu konuma gelen kişilerin de miras yedi gibi onur şan ve şöhretlerini
de harcama lüksü olmamalıdır.
Özetle Sayın Mahruki,
Ben sizi Erzurum'da idealist ve hayalleri olan bir genç olarak tanıdım.
Deprem gerçeği ile Sivil Toplum gerekliliğini siz ve idealist
arkadaşlarınız faaliyetleri ile kamuoyuna taşıdı.
Size yakışan, Seçileni ve kaybedeni onur-onursuzluk, bürokrat
desteği,dağcı dağcı olmayan gibi sığ tartışmalardan
çıkarmaktır.Eleştirilerde ve üslupta da özen göstermektir.
Saygı ve sevgilerimle.

Ali Haydar KÜÇÜK
TDF Yönetim Kurulu Üyesi
 

Sayın Mahruki ve Kozan'a Cevaben Genel Kurul Değerlendirmesi

NASUH MAHRUKİ VE ORHAN KOZAN’ A CEVABEN TDF GENEL KURUL DEĞERLENDİRMESİ

TDF nin 10 Aralıkta gerçekleştirilen Olağan Genel Kurulunda 3 liste yarıştı.
Bu listeler, grupların gerçekleştirmeyi planladığı düşünceleri uygulamaya koyacak isimlerden oluşmuştu.
Amacın, Türkiye Dağcılık Federasyonunu yönetme,
Hedefin ise; Dağcılık ve üst kuruluşu olan Federasyonu bulunduğu konumdan daha üst düzeye taşımak olduğu seçim sürecinde, her aday kendi yönetim anlayışına göre yönetimi şekillendirmeye çalıştı.
Seçim sonrası Sayın Mahruki ve Kozan sonuçların istedikleri gibi olmamasından ötürü olsa gerek, Mantıklarından ziyade duygularının tesiri ile yanlış tespitlere dayanarak gerçekleri tahrif eden açıklama ve yorumlar yaptılar.
Bu hususlara açıklık getirmek isterim.
1-Sayın KARACA nın listesinde 8 dağcı 7 yönetici bulunmaktadır. Dağcıların camiamızla ilgili bilgi ve deneyimleri, bürokratlarında yönetim hukuku ile ilgili bilgi ve deneyimleri bir araya getirilmiştir.
Bürokratların özelliklerini ve Dağlarımıza Dağcılara kazanımlarını gelecekte birlikte göreceğiz
TDF yi en iyi şekilde Yönetmek-Başarmak amaç olacağına göre yönetimi oluşturan kişilerin ağırlıklı olarak dağcı olması da zaruri değildir.
2-Genel Kurul hazirun cetveli toplam 199 delegeden oluşmaktadır.
Bunun 29 u bürokrasiden, 5 i eski TDF Başkanı, 35 i Gençlik Spor Kulüpleri temsilcileri ve 130 u ise kulüplerden gelen delegelerden oluşmaktadır.
Genel Kurula ise toplam 175 delege katılmıştır. Bunun 17 si bürokrasiden, 3 ü eski TDF Başkanı, 28 i Gençlik Spor Kulüpleri temsilcileri, geri kalan 127 delege ise kulüplerden katılmışlardır.
Rakamlardan da anlaşılacağı üzere ;
Kulüplerden katılmayan delege sayısı 3
Bürokratlardan katılmayan sayısı .12
GSM kulüplerinden katılmayan delege sayısı ise; 7 dir.
Ankaradan gelecek talimata göre oy kullanacakları ve dağcı olmadıkları iddia edilen Gençlik Spor Kulübü (GSK) delegelerinden 28 i Genel Kurula katılmıştır.
Hükümetin yada Devletin bu konuda talimatı olsaydı bürokratlarda, GSK delegeleri de Genel Kurula tam kadro katılırlardı.
Ayrıca GSK temsilcilerinin dağcı olmadığına ilişkin genelleme de yanlış bir tespittir. Federasyonumuzun eğitim ve tırmanış programlarına katılan, Balıkesir GSK delegesi Sayın Ferit ŞEREMET, Urfa GSK delegesi Sayın Candan ÖZEN örnektir.
Genel Kurulda Bürokrasiyi ve GSM kulüplerini yok sayarak 127 kulüp delegesinin oyuna dayalı olarak analiz yaparsak;
Oyların
Sayın Seyhan ÇAMLIGÜNEY’e, 1,
Sayın Nasuh MAHRUKİ’ye 42
Sayın Alaattin KARACA ya da 84 olarak dağıldığını görüyoruz.

Bu tesbit sayın Mahruki ve Kozan’ın GSM kulüplerinden kendilerine hiç oy verilmediği varsayımından hareketle yapılmıştır. Bilindiği gibi Bürokratların oy kullandığı 1 no lu sandıktan Sayın Mahrukiye 3 oy çıkmıştı.
Sandığa yansıyan yukarda ki verilerden de görüldüğü gibi, Genel Kurul siyaset ve bürokrasinin etkisiyle şekillenmemiştir.
Sayın Kozan’ın matematik hatasına dayalı yanlış tespitinin aksine, Dağcılar Sayın Alaattin KARACA ve ekibine hayır dememiştir.
Delegelerin değerlendirmelerinin üzerine bürokrasi ve siyaset bahaneleriyle gölge düşürmeyi; sonuçları olgunlukla karşılamayan, hazmetme ile ilgili bir sorun olarak değerlendiriyorum.
Delegeleri siyaset veya Bürokrasinin neferi gibi görmek, göstermeye çalışmak da gaftır. Demokrasi Faziletli olmayı ve kaybetme de dahil her sonucu hazmetmeyi bilenlerin elinde güzelleşir, serpilir.
3- Seçim öncesi Gazetelerde ve köşe yazarları marifeti ile “Reis-Tayt” muhabbeti ile siyasi ayrışma amaçlı çalışmaların yaratıcılarının,
Her kese verilen vaatlerle TDF yönetimine yukarıdan Jakoben anlayışla gelmek isteyenlerin bize Onur ve Demokrasi adına vereceği ders yoktur.
Genel Kurulda da ben diye başladınız ben diye bitirdiniz, biz olamadınız. Camianın dağcılığını beğenmediniz, kulüpleri küçümsediniz ve örgütlenmeyi beğenmediniz,
AKUT ’u Genel Kurul ortamına başarılarınıza kanıt olarak ortaya siz koydunuz.
Kimse de size ve AKUT ‘a hakaret etmedi, iftira atmadı. AKUT yönetimindeki başarı olarak anlattıklarınıza TDF Başkanı seviyeli bir şekilde eleştiri getirdi.
Biz hiçbir zaman camiamızı bizden olanlar veya olmayanlar diye ayırmadık.
Biz hiçbir zaman kendi imkanları ve becerileri doğrultusunda bu sporu yapanların da Delegelik hakkını, onları rencide eder şekilde tartışmanın malzemesi yapmadık.
Dağları küçük ,büyük diye ayırmadığımız gibi,. Zirve yapamayanı da hakir görmedik.
Biz camiaya siyaseti sokmamak için de elimizden geleni yaptık ve bunu da başardık.
Yönetim kurulumuz farklı düşüncelere sahip olan ama her düşünceye saygı gösteren arkadaşlardan oluşmaktadır.
Seçim öncesinde “reis, tayt” vb. muhabbetlerle konuyu siyasi boyuta gazete haberleriyle siz taşıdınız. Gazeteler durup dururken bunları gündeme getirmediler.
Bizden olanlar-olmayanlar ayrımını yapsaydık her fırsatta TDF ’yi ve yönetimini eleştiren ve Genel Kurul öncesi sizin için çalışan, DOĞAN Palut DUYGU YARSU ile ve DURUKAN TÜRE ‘yi Genel Kuruldan sonra Spor Tırmanış Antrenörlük Kursu katılımcıları içine kılıfına uygun bahaneler yaratarak almazdık.
Hukuka olan saygımız ve sporcunun başarısını göz ardı etmememiz nedeniyle dün olduğu gibi bugün de TDF çatısı altında çalışmak isteyen camiamızın her ferdine eşit el uzatıp eşit avuç açmaya devam edeceğiz.
TDF nin çatısı altında olmayı istemeyen ancak işbirliğine açık tüm kişi ve kulüplere de elimizi uzatacağız, Onlara Dağcılık Sporuna yapacakları tüm katkılar için, gerekli ortamı sağlamak için her türlü teklife de açık olacağız.
Ancak, bizi küçümsemeye devam eden “Karanlık Dönem” gibi yakışıksız söylemlerle faaliyetlerimize, çalışma dönemlerimize eleştirisel bakış yerine, önyargı ile bakanlara,özetle bizimle aynı ortamda olmak istemeyenlere de “güle güle “demekten başka yapacağımız olmayacaktır.
Takdir edileceği üzere bu da ayrımcılık için değil, çalışma huzuru ve kısır çekişmelerden uzaklaşmak için olacaktır.
4- Federasyon genel Kurulu seçim öncesi tahrikle yaratılan gergin ortama rağmen son derece seviyeli ve güvenli bir atmosferde gerçekleşmiştir. Bundaki en büyük katkı önce delegelerin, sonrasında ise Genel Kurulu yöneten Divan Başkanı ve divan üyelerinindir.
Genel Kurulda adaylara genellikle 2.kez söz verilmez. Ancak Sayın KARACA nın konuşması 1,5 dakika uzadığı için Divan Başkanı sayın KÜÇÜK diğer 2 adaya da 1,5 dakikalık 2. kez söz hakkı verdi.
Savunduklarının ve söyleyeceklerinin doğruluğuna yürekten inanan insan 1,5 dakikada çok şey söyler. Söylenecek şey bulunmadığından olsa gerek.,haberleşme guruplarına gönderdiğiniz yazılarla size iftira atıldığı,cevap hakkı fırsatı verilmediğini gerçeğe aykırı olarak yazdınız.Ama bu iftiranın da ne olduğunu da yazmadınız.Yazarak geniş cevap vermek fırsatı da varken…
Divan Başkanı hakkaniyetli ve demokratik bir yönetim, sergilemiştir. bu gerçeği size oy veren delegeler de dahil, katılanların çoğunluğunun tebrik ve taktirleri ile perçinlemiştir. Bu güzelliği, kaybedenlerin tahrifatları söküp alamaz.
5-Kaybetmeyi kabul etmek bir erdemdir. Buna sahip olan insanlar onuru da birlikte taşırlar. Bu onuru da sizin kendi kendinize vererek değil, başkalarının değerlendirmesi ile almak meziyettir.
Salonda bir kaybeden siz değildiniz.
Sayın Seyhan Çamlıgüney de vardı.
Ancak İlkeli davranışları, Mütevaziliği ve Eğitmenliğin verdiği dolu konuşması ile,büyük çoğunluğun kalbini ve saygısını kazandı.
Bu tespitim bir çok arkadaşımdan aldığım bilgilere dayalı olarak yapılmıştır.
Sanırım Onurlu Kaybeden de oydu…
Evet siz kaybettiniz.
Ama onurlu kaybetmek-onursuz kazanmak tespitlerinizle bir kez daha…
Çünkü Onursuz kazanmaya oyları ile imkan veren 127 delegeyi de bu sonucun bir parçası yaptınız.. Bu da sanırım seçim sürecinde sık sık yaptığınız gafların en sonuncusu olarak, bundan sonraki Federasyon seçimlerinde de katlanmanız gereken bir başka sonuç olacaktır
Son Söz, bir Tibet Atasözü;
“Siz yükselen insanlara hayransınız, biz bencilliği terk eden insanlara”.
Saygılarımla.

Ertuğrul TUGAY
Türkiye Dağcılık Federasyonu
Yönetim Kurulu Üyesi
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,986
Mesajlar
1,526,811
Kayıtlı Üye Sayımız
166,734
Kaydolan Son Üyemiz
ersoyburhan

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst