ince999
Her ne yaşarsan yaşa,sonunda keyfini çıkar
Benden farklı düşünsenizde fikrinize saygı duyarım.
Sorunuzu yanlış anlamadıysam, akümüz dolmuş veya dolmakta ve elimizde alternatörümüzün ürettiği 13.8-14.4V'luk gerilimimiz var. Akümüzün çekebildiği şarj akımından fazlası tüketilemiyorsa bunu biryerlerde kullanalım mesela buzdolabını en yüksek güçte çalıştıralım ki durduğumuzda en azından bir süre akümüzden enerji kullanmasın. Düşündüğümüzde az da olsa faydası olabilir. Ancak kaç ampersaat fayda sağlayacağını bilemiyorum. Belki 1 saat boyunca devreye girmemesini sağlayabiliriz. Değer mi değmez mi bilemiyorum. Bir de durduğumuzda normal seviyeye getirmeyi unutursak bu sefer de tam tersini yapmış oluruz.Bu noktada eğer Ferhat bey kulak misafiri oldu ise ona bir sorum olacak. Yaşam aküsü için alternatörden daha uzunca faydalanmak adına, yollarda aracın tüketicilerinin fazladan açılmasının pratikte bir faydası olabilir mi ? Tabi akü doluluğu, alternatör gücü, çevre ısısı faktörlerinden soyut düşünülmek kaydiyle !
@ theta, aracınıza ihtiyaçlarını düşünerek ve sevgiyle yaklaşarak neredeyse sanki onunla konuştuğunuzu bile düşünebiliyorum. Ben de dün Sunny'nin (benim aracın) sigortalarını çıkarırken, biryerlerden duymuş galiba "Yahu sahip, bu cemre de ne ? " diye sordu. Tahmin etmişsinizdir benimki Alman, nerden bilsin cemreyi. Tabii ben de anlattım. İnanın bir sevindi, bir sevindi ki köftehor, bilemezsiniz !
...
Yazdıklarınızı keyifle okudum, demek ki bir ben değilmişim karavanı ile (hatta otomobili ve motosikletiyle deHa Bismillah !
Konuyu tekrar gerilerden öne alalım...
Ekli dosyayı görüntüle 59031
@ theta,
Aracımın plakasının kenarında yukarıdaki resimdeki gibi ( 4/10 ) rakamları bulunmakta. Bu aracımı sadece 4. ve 10. aylar arasında kullanabileceğim anlamına geliyor. Kısaca benimkisi senenin 5 ayı sadece lastiklerin 1/4 çevrimi için ayda bir 40-45 cm hareketi dışında kış uykusunda. Böylelikle şebeke cereyanına ulaşım dışında durumumuz farksız olmalı ?
Fakat bu fark Westfalia nın kullanma kılavuzunda da yazdığı ve genellikle bilindiği üzere aküler için hayati değerde. Yazılanlara uygun olarak birkaç gün sonra 6. senesine girecek aracımı alındığından beri en geç her ay olmak üzere, enaz 48 saat şebeke ceryanına bağlıyorum. Kurulum itibari ile ayni zamanda araç aküsünün de doluyor olması büyük avantaj.
Solar ve alternatör dolumlarının % 70-80 şeridini geçmekte zorlanması yada geçememesi, kış uykusu için sadece soların yeterliliğini sorgulatıyor. ( Bu noktada dolum tespitinde voltmetre sonuçları için ancak akülerin dolum ve boşaltımdan tamamen kesik 2. saat sonunda daha sıhhatli verilere ulaşıldığı da unutulmamalı )
Bu durumda teorikte yine de kimyasal olarak akünün 1/4 - 1/5 bölümü sülfatlaşmaya açık kalıyor olmalı ?
Konuyu başlığınızda sözü geçen noktalara da değinmek üzere biraz dağıtmama müsaade ederseniz...
Yaz sezonları ~4,5 ay kadar yollardaydık. Her 3-4 günde bir girdiğimiz kampinglerde ACSI kartı avantajı ile fiyata dahil elektrik alımı hariç, son 5 senede toplam ~600 gün kadar 140 ah Exide Jel akümü, 90 w solar paneli ve yollarda alternatörle doldurduk. ( Toplam tüketim 35 ah civarı )
Kısaca söylemek istediğim (tesirleri geçiçi istisnalar dışında) şu ana kadar bu iki akünün kapasitelerinde tesbit edebildiğim bir alçalma söz konusu değil. ( * Bu sene kış uykusundan önce Westfalia nın tavsiyesine rağmen karavanın bütün sigortalarını çıkarmayı unuttuğumdan marş ilk defa dün bu soğuk havada 3-4 saniye sonra bastı. * Geçen sene yola çıkmadan evvel panelden regülatöre gelen kabloyu yarım metre kısaltıktan sonra bağlantıyı doğru yapmadığımdan Yunanistan'da kampingsiz 3 gün sonunda Exide'nin taban rengini gördük )
Aracımın forum sayfalarında bu jel akünün 10 sene dayandığını söyleyen oldukça katılımcı var. Ayni zaman aralığını bütün istatistik ve bilirkişilerin de dediği üzere starter akülerin başarabileceği imkansız olmalı. (Bizim yoğun kullanımımızın sonucunun belki farklı olabileceğini ise kabul etmek lazım)
Jel ve AGM akülerle bu forumda yapıldığı yazılan kötü tecrübelerin bu akülerin kullanımından kaynaklanabileceğini sanıyorum. Aküler en geç ayda bir, en az 48 saat şebekeye bağlanmadı ya da derin boşaltım sonucu hemen doldurulmadıysalar, bunları karşılaştırmanın bir anlamı olmamalı ? Baştan bayat seçim yada kullanılmış akü alımı ile yanlış etiketlendirilmiş olmaları da diğer olumsuz faktörler olabilirler.
Metal levha tabanlı esnek solar panel üreticileri, (semi-flexible) ısı yüzünden kapasite kaybını eğer (?) kompanse etmek isterlerse, panel hücrelerini 4-8 adet arttırarak 36 yerine 40-44e yada daha fazlaya çıkarıyorlar. Dikkat bu durum daha fazla yada daha büyük panel anlamında değil sadece o panelin kendi birim performansı ile ilgili. (Gerekçe aşağıda)
Ekli dosyayı görüntüle 59032
36 hücreli panelde çeyrek gölge için %88, tek gölgeli hücre icin %33 kayıp hesaplanıyor. Kayıp linear değil !
Diğer bir sorun olan gölgelenme için ise CIS solar paneller uygun bir seçenek. Bunların performansları, hücrelerinin panelin bütün eni boyunca uzanmış konumları yüzünden, olası gölgenin tek bir hücreyi dahi tamamen devre dışı bırakamayacağı varsayımıyla gerekçelendiriliyor. Bunların da esnek modelleri var.
Ekli dosyayı görüntüle 59033 Ekli dosyayı görüntüle 59034
Çünkü yukarıdaki her iki durum içinde geçerli olmak üzere; tekbir hücrenin tamamen devredışı kalması ile bir hatta birkaç hücrenin kısmen devre dışı kalması farklı fiziksel sonuç ve dolayısıyla verim sebebi.
Sevindirici olarak tedirginliğinizle ilgili, yapıştırılarak kullanılan panellerin sadece ısı yüzünden yandığına dair verilere ulaşamadım. Kısa devre yapan, hasar gören hücrelerin panel ısısını belli bir dereceye yükselttiği doğru olsada, Alman itfaiyesi ve bilirkişilerin verileri, panel sistemlerindeki yanmaların sebebi olarak sadece paslanma, darbe, hasar bazlı kablo, diyot, kaynak, izolatör, regülatör, da/ac çevirici, lityum iyon akü ve bağlantı kutusunu gösteriyor. Kutuyu silikonla doldurmanız enfes bir çözüm ! Geçenlerde bir Alman karavan forumunda hem de Almanya menşeyli 2 yıllık bir yapıştırma panelinin kutusunun içler acısı resmini görmüştüm.
Unutayalım bu paneller mesela teknelerde karavanlara nazaran daha yanıcı yüzeylere yapıştırılıyor ! Biraz evvel taradığım iki büyük bot forumunda da bu yönde bir başlık bulamadım.
Son olarak çoklu yerine tek akünün avantajı üzerine tanınmış firma ve bilirkişilerin yaklaşımı ;
Ayni cinsleri baz alınırsa büyük kapasiteli akülerin iç direnci küçüklerine göre her zaman daha az. Akü dolumunda yüksek iç direncin yüklemeyi zorlayarak yavaşlattığı düşünülürse örn. iki 50 ah yerine tek 100ah daha çabuk dolduğundan daha avantajlı. Hangi forumda okuduğumu unuttuğum örneği devamla düşünürsek, elimizde 2 şer litrelik iki ve 4 litrelik tek balon olsun. Her balonda bildiğimiz üzere, sona doğru dolumun daha zorlu olduğu düşünülürse ( ki bu akülerin iç direnci olarak düşünülebilir ) sonuçta büyük balonun tek tek iki küçüğe nazaran önemli bir oranda daha az iç dirençle karşılaşma durumu söz konusu. Balonlarla çocukluğumuzda yaptığımız tecrübeler hepimizin aklında olmalı. Üstelik akü iç direnç değerleri de önümüzde.
Gerçi, dolu akünün iç direncinin boşa göre iki misli olması bilinse de pratikte nicelikli kazancın ne olacağını karavancıların tesbit etmesi beklenmemeli.
Fakat nitelik açısından elimizde olan bilgi "akülerin çabuk dolabilmesi" Peki bence bu neden önemli; önce şebeke ceryanı için kayda değer bir kazancımız yok bunu bir kenara koyalım. Ama ilk ve sonbaharda solarların kısıtlı gün içinde daha fazla yükleme yapması düşünülmeli. Yollarda ise alternatörün araç aküsü dolduktan sonra yüklemeyi kesmesi bu doluma açık aralıktan daha fazla ve hızlı faydalanmamızı sağlamalı ?
Bu noktada eğer Ferhat bey kulak misafiri oldu ise ona bir sorum olacak. Yaşam aküsü için alternatörden daha uzunca faydalanmak adına, yollarda aracın tüketicilerinin fazladan açılmasının pratikte bir faydası olabilir mi ? Tabi akü doluluğu, alternatör gücü, çevre ısısı faktörlerinden soyut düşünülmek kaydiyle !
@ theta, aracınıza ihtiyaçlarını düşünerek ve sevgiyle yaklaşarak neredeyse sanki onunla konuştuğunuzu bile düşünebiliyorum. Ben de dün Sunny'nin (benim aracın) sigortalarını çıkarırken, biryerlerden duymuş galiba "Yahu sahip, bu cemre de ne ? " diye sordu. Tahmin etmişsinizdir benimki Alman, nerden bilsin cemreyi. Tabii ben de anlattım. İnanın bir sevindi, bir sevindi ki köftehor, bilemezsiniz !
...
Şimdi anladım galiba Mesut Bey.Ferhat bey, kastım yoldayken, cam resistanzı gibi amper oburu araç tüketicileri idi.
Aküyü mümkün olduğunca az deşarj ederek ömrünü uzatmak şansımız ise bildiğiniz gibi maalesef yok.
Nihai kampinge kadar gezilecekler listesi oldukça uzun çünkü...![]()
1-Bizim karavanda da şebeke elektiriği bağlandığında yaşam ve motor akülerinin her ikisini de şarj eden bir sistem var. Calira nın EVS30-18 cihazı kullanılmış; ancak araç yılı 2000 olduğundan Jel aküye göre yapılmamış olabileceğini sanıyorum.
2- Kışın park ettiğim site otoparkında elektrik bağlantısı yapamadığımdan derin deşarja maruz kaldı yaşam aküsü pek çok kereler. Şimdi bu yeni durumda göreceğiz sanırım pratikte fayda edip etmeyeceğini...