Herkese Merhaba,
3 aydır burada yazılanları sessizce okuyorum ve çok faydalandım. Artık ben de bir iki satır yazayım dedim. Uzunca bir yazı olacak affınıza sığınıyorum. Sizin fikir ve tecrübeleriniz benim için çok önemli. Ama aynı zamanda bu yazıyı kendime de yazıyorum. Süreç içerisinde heyecana kapılıp ana eksenden uzaklaşmamak için dönüp dönüp ilk düşüncelerime bakmam gerekebilir. Aksi halde "şu da olsun bu da olsun" diyerek hem bütçe hem de zaman olarak savrulabilirim. Bir nevi günlük tutmak gibi de olacak benim için.
Olay şöyle gelişti : 51 yaşındayım. EYT durumundayım. O yüzden kendimi yarı emekli olarak görüyorum. 10 yıldır tekne merakım var. Arkadaşlarla ara sıra 1 haftalık kiralamalarla merak saldım bu işe. Geçen yıl da tekne alma hazırlığına başladım. Amacım Hollanda'dan eski (30-40 yıllık) çelik bir tekne alıp, Türkiye'ye getirmek ve bu zevkimi yaşamaktı. Param o kadara yetiyordu. Sonra Gezgin Korsan sitesinin gedikli bir üyesi ve yılların yelkencisi bir abinin "teknemi satıyorum karavan alıyorum" mesajıyla bende bir ampul yandı. Tekne defterini kapatıp karavan dosyasını açtım. Sonra gelsin youtube videoları, gezenbilir forumları. Hedef Mayıs 2020'de deneme gezileri ve Haziran 2020'de 2 aylık Avrupa turu. Teknelerin adı olur da karavanların olmaz mı ? Karavanın ismi VAMOS olacak. İspanyolca "Kalk gidek" demek oluyor. Tekne alsaydım da bu ismi koyacaktım.
ANA DÜŞÜNCE 1 : Doğru karavan yoktur, herkesin doğru karavanı başkadır.
ANA DÜŞÜNCE 2 : Karavan için yürüyen ev denir. Ama bu sadece bir mecaz. Evdeki her şey karavanda olmaz, olamaz. Feragat edeceksin.
Bu fikirlerin oluşmasında Evliya Çelebi Üstadın büyük payı var. Selam olsun.
İhtiyaçlar, kararlar :
- 3 kişilik bir aileyiz. Eşim ve kızım rahatına düşkündür. Uzun kalamazlar karavanda. Seyahatin değişik etaplarında uçakla gelip birkaç gün eşlik ederler bana. Ama yine de seyir halinde önde 3 kişilik oturma ve konaklama halinde arkada 3 kişilik yatma yeri olmalı.
- Kendimi tanıyorum. Doğada günlerce kalıp kamp yapacak biri değilim. Tırmanış, dağ bisikleti gibi extreme sporlar da hak getire. Benim işim daha ziyade şehir gezileri olacak. O nedenle karavan dışarıdan bakıldığında ticari araç gibi görünsün istiyorum. Şehir trafiğinde istediğim gibi gezeyim, normal araçların park edebildiği yerlere park edebileyim isterim. Amerikalılar buna stealth ismini takmışlar. Alkışlıyorum.
- Kendimi tanıyorum (2). Yemekte patlıcan oturtma yanında zeytinyağlı fasülye yapacak biri değilim. Hanım yanımda olsa bile o da bu işe yanaşmaz. Omlet, pilav, salata, meze, konserve yemek ısıtma yeter. Çay kahve için bol bol su ısıtılacak ama. O nedenle mutfak abartılmayacak. Tek göz, bilemedin iki göz ocak, altına bir piknik tüp (yedeği bagajda) yeterli. 3 kişilik çatal bıçak, 3 tabak, tencere tava, 3 bardak, 3 kadeh. Bitti gitti. Zaten bulaşık biriktireremezsin evyede, şangırtı olur. Özellikle Amerika'da fırın, bulaşık makinesi koyanlar gördüm. Ne oluyoruz ya. Buzdolabı da küçük olsun, ofis tipi. Şehirdeyiz sonuçta, iki adım ilerde market var. Dört başı mamur yemek yiyelim dersen de paraya kıy bir lokantaya git. Hem tuvaletini kullan, hem de wifi ihtiyacını gider.
- Kendimi tanıyorum (3). Çok güzel bir şehir de olsa 3 gün sonra kurtlanırım. O yüzden araba çok kilometre yapacak. Avrupa'nın gri gökyüzü de dikkate alınırsa alternatörden akü şarjı gerekli. Çok gezme işinin bir diğer sonucu da ilk alınırken araba kilometresinin mümkün mertebe düşük olması. İşte bu biraz can sıkıcı.
- Duş çözümü : Zaten su yok doğru dürüst. Evdeki gibi yarım saat suyun altında kalmayacaksam, 7 m2 nin bir m2 sini duşa ayırmak gereksiz. Tavana bir çengel, altına bir hulahop, ona bağlı bir duş perdesi ve en altta kritik bileşen : çiğköfte yoğurma tepsisi (en iyi duş teknesi, pütürlüdür ayağın kaymaz). Alın size hareketli duş. Günde zaten ortalama 3 dakika kalacaksın. Youtube videoları sağolsun. Evdeki gibi uzun uzun yıkanmak istersen o gece bir karavan kampa gidersin. Ya da halk plajlarının duşlarını kullanırsın. Ekstra duş bataryası da istemem. Evye bataryası berber tipi yani uzun hortumlu olacak. Plajdaysan bataryayı kayar kapının yanına uzat, duşunu dışarda al.
- Tuvalet işi çetrefilli. Buna da çok yer ayırmak istemem. Üstelik bu kadar dar bir yerde insanın kendi atığıyla zaman geçirmesi tuhaf. Hiç kokmuyormuş. Pek inanmıyorum. Madem genelde şehirlerde ve sık sık hareket halinde olacağım, ben de dinlenme tesislerinin ve kafelerin tuvaletlerini kullanırım. Paraya kıyalım da ara sıra dışarda bir kahve içelim, yemek yiyelim, di mi? Üstelik dediğim gibi wifi ihtiyacı var. Tüm bunlara rağmen acil durumlar için bir tuvalet gerekli. El Çözüm : Bir kova, içine iki kat bio çözünür çöp torbası ve bir tane klozet kapağı. Alın size portatif tuvalet. İlk musait yerde de bu paketten kurtuluyorsun. Avrupalı videolarda bu çözüme çok rastladım. Dediğim gibi acil durumlar içindir. Aslolan civardaki kamu tuvaletlerini kullanmak.
- Kendimi tanıyorum (3). Ailece tembeliz. Her akşam yatak aç, sabahları katla. Bize göre değil. O nedenle arkada sabit yatak yerleşimini seçtim. Zaten 50 tane yerleşim seçeneği yok. Birbirine benzer seçeneklere bakınca da 3 - 4 grup var. Bize en uygunu bu. Ailenin en uzunu benim (an itibarıyle 1,80, gençken 1,82 idi). Yatağı da enlemesine koymaya karar verdim. Evet, evdeki gibi gerine gerine yatamayacağım. Ama buna değer, diklemesine yerleşimde yatağın hareketli olması gerekiyor. Yoksa yer kaybı çok fazla oluyor. Enlemesine yatakta her cm değerli. O nedenle de daha ziyade PSA grubunda gözüm var. Üstelik bunların tepeye doğru kıvrımları daha az. Neredeyse kare şeklinde bir kabin yapmışlar. Mobilya yerleşiminde avantaj sağlar.
- İzolasyonu abartmayalım lütfen. Tabi ki yapılacak. Ama arkada 2 pencere, kayar kapı ve karşısında birer pencere koyacağım. Dolayısıyla bu kadar pencere olan yerde izolasyon da biraz Allah'a emanet olur. Üşüdüysen webastoyu bir tık aç. Terlediysen git biraz müze gez. Gelelim ses izolasyonuna. Ses kayıt stüdyosu mu yapıyoruz abilerim, ablalarım. En fazla gürültü seyir halinde olur. O zaman da müziği bir tık artırırsın. Konaklama halinde de ya doğanın sessizliğindesindir ya da şehrin olağan gürültüsünde. Hava sıcaksa zaten ya hekiyi ya da pencereyi açacaksın. Ses izolasyonuna çok takılmayalım lütfen.
- Kendimi tanıyorum (4). Uzun bir bekarlığım oldu ve 41 saniyede gömlek ütüleme rekoruna sahibim. Ama karavanda askının ne işi var abilerim. Bizim bundan sonraki hayatımız kırışmayacak giysilerle. Blue Jean, tişort, parmak arası terlik. Evet ben daha ziyade şehirlerde olacağım. O zaman da az kırışan pantolonlar gömlekler işimi görür. Sonuç olarak, sabit duş ve askı dolabı olmayacağı için kabinde hiçbir dikey yapı olmayacak. Yaklaşık 90 cm ve altı yatak, koltuk, masa ve mutfak tezgahı olacak. Üstten 50 cm de üst dolaplara ayrılacak. Bu durum kabine çok büyük ferahlık verecek. Bu yaştan sonra bir de klostrofobi gelişmesin.
- Kendim yapabilir miyim ? El becerisi yüksek biri değilim. Ama gördüğünüz gibi beklentiler düşük. Son zamanlarda Bauhaus ve İkea'da çok vakit geçiriyorum. Oralardan ne zaman çıksam moralim tavan. Profesyonel bir şirkete gidip "o da olsun, bu da olsun" sarmalına girersem bu işin içinden bütçe ve zaman olarak çıkamam. Ama tasarladığım bileşenleri modül modül alıp içeriye monte etmek yapılabilir gibi geliyor. En azından montaj işi bazında bir ustayla anlaşıp parça parça destek almak. Elektrik tesisatı için yardım şart. Ama yine de bileşenleri, kabloları en iyisinden ve internetten almak ve sadece montaja para vermek isterim.
- Takvim şu şekilde : Ocak - Şubat 2020 araç alımı. (Aralık MTV'sini de ödesinler, öyle alalım. Belki kışın fiyatlar da düşer biraz.). Şubat - Mayıs 2020 Dönüşüm. Mayıs - Haziran 2020 Yurtiçi deneme gezileri. Temmuz - Ağustos 2020. Güney Avrupa turu. Sonrası Allah Kerim.
Son Söz : Eğer Istanbul'da benzer bir projesi olan varsa ve takvim de benzerlik taşıyorsa birlikte hareket etmek isterim. Tek başına hata yapma ihtimali daha yüksek.
Başınızı ağrıttım. Kusura bakmayın.
Düşünceler geldikçe yazmaya çalışacağım. Özellikle de malum araç satış sitesindeki ilanlarla ilgili çok doluyum. İki çift lafım olacak.
Selamlar.
3 aydır burada yazılanları sessizce okuyorum ve çok faydalandım. Artık ben de bir iki satır yazayım dedim. Uzunca bir yazı olacak affınıza sığınıyorum. Sizin fikir ve tecrübeleriniz benim için çok önemli. Ama aynı zamanda bu yazıyı kendime de yazıyorum. Süreç içerisinde heyecana kapılıp ana eksenden uzaklaşmamak için dönüp dönüp ilk düşüncelerime bakmam gerekebilir. Aksi halde "şu da olsun bu da olsun" diyerek hem bütçe hem de zaman olarak savrulabilirim. Bir nevi günlük tutmak gibi de olacak benim için.
Olay şöyle gelişti : 51 yaşındayım. EYT durumundayım. O yüzden kendimi yarı emekli olarak görüyorum. 10 yıldır tekne merakım var. Arkadaşlarla ara sıra 1 haftalık kiralamalarla merak saldım bu işe. Geçen yıl da tekne alma hazırlığına başladım. Amacım Hollanda'dan eski (30-40 yıllık) çelik bir tekne alıp, Türkiye'ye getirmek ve bu zevkimi yaşamaktı. Param o kadara yetiyordu. Sonra Gezgin Korsan sitesinin gedikli bir üyesi ve yılların yelkencisi bir abinin "teknemi satıyorum karavan alıyorum" mesajıyla bende bir ampul yandı. Tekne defterini kapatıp karavan dosyasını açtım. Sonra gelsin youtube videoları, gezenbilir forumları. Hedef Mayıs 2020'de deneme gezileri ve Haziran 2020'de 2 aylık Avrupa turu. Teknelerin adı olur da karavanların olmaz mı ? Karavanın ismi VAMOS olacak. İspanyolca "Kalk gidek" demek oluyor. Tekne alsaydım da bu ismi koyacaktım.
ANA DÜŞÜNCE 1 : Doğru karavan yoktur, herkesin doğru karavanı başkadır.
ANA DÜŞÜNCE 2 : Karavan için yürüyen ev denir. Ama bu sadece bir mecaz. Evdeki her şey karavanda olmaz, olamaz. Feragat edeceksin.
Bu fikirlerin oluşmasında Evliya Çelebi Üstadın büyük payı var. Selam olsun.
İhtiyaçlar, kararlar :
- 3 kişilik bir aileyiz. Eşim ve kızım rahatına düşkündür. Uzun kalamazlar karavanda. Seyahatin değişik etaplarında uçakla gelip birkaç gün eşlik ederler bana. Ama yine de seyir halinde önde 3 kişilik oturma ve konaklama halinde arkada 3 kişilik yatma yeri olmalı.
- Kendimi tanıyorum. Doğada günlerce kalıp kamp yapacak biri değilim. Tırmanış, dağ bisikleti gibi extreme sporlar da hak getire. Benim işim daha ziyade şehir gezileri olacak. O nedenle karavan dışarıdan bakıldığında ticari araç gibi görünsün istiyorum. Şehir trafiğinde istediğim gibi gezeyim, normal araçların park edebildiği yerlere park edebileyim isterim. Amerikalılar buna stealth ismini takmışlar. Alkışlıyorum.
- Kendimi tanıyorum (2). Yemekte patlıcan oturtma yanında zeytinyağlı fasülye yapacak biri değilim. Hanım yanımda olsa bile o da bu işe yanaşmaz. Omlet, pilav, salata, meze, konserve yemek ısıtma yeter. Çay kahve için bol bol su ısıtılacak ama. O nedenle mutfak abartılmayacak. Tek göz, bilemedin iki göz ocak, altına bir piknik tüp (yedeği bagajda) yeterli. 3 kişilik çatal bıçak, 3 tabak, tencere tava, 3 bardak, 3 kadeh. Bitti gitti. Zaten bulaşık biriktireremezsin evyede, şangırtı olur. Özellikle Amerika'da fırın, bulaşık makinesi koyanlar gördüm. Ne oluyoruz ya. Buzdolabı da küçük olsun, ofis tipi. Şehirdeyiz sonuçta, iki adım ilerde market var. Dört başı mamur yemek yiyelim dersen de paraya kıy bir lokantaya git. Hem tuvaletini kullan, hem de wifi ihtiyacını gider.
- Kendimi tanıyorum (3). Çok güzel bir şehir de olsa 3 gün sonra kurtlanırım. O yüzden araba çok kilometre yapacak. Avrupa'nın gri gökyüzü de dikkate alınırsa alternatörden akü şarjı gerekli. Çok gezme işinin bir diğer sonucu da ilk alınırken araba kilometresinin mümkün mertebe düşük olması. İşte bu biraz can sıkıcı.
- Duş çözümü : Zaten su yok doğru dürüst. Evdeki gibi yarım saat suyun altında kalmayacaksam, 7 m2 nin bir m2 sini duşa ayırmak gereksiz. Tavana bir çengel, altına bir hulahop, ona bağlı bir duş perdesi ve en altta kritik bileşen : çiğköfte yoğurma tepsisi (en iyi duş teknesi, pütürlüdür ayağın kaymaz). Alın size hareketli duş. Günde zaten ortalama 3 dakika kalacaksın. Youtube videoları sağolsun. Evdeki gibi uzun uzun yıkanmak istersen o gece bir karavan kampa gidersin. Ya da halk plajlarının duşlarını kullanırsın. Ekstra duş bataryası da istemem. Evye bataryası berber tipi yani uzun hortumlu olacak. Plajdaysan bataryayı kayar kapının yanına uzat, duşunu dışarda al.
- Tuvalet işi çetrefilli. Buna da çok yer ayırmak istemem. Üstelik bu kadar dar bir yerde insanın kendi atığıyla zaman geçirmesi tuhaf. Hiç kokmuyormuş. Pek inanmıyorum. Madem genelde şehirlerde ve sık sık hareket halinde olacağım, ben de dinlenme tesislerinin ve kafelerin tuvaletlerini kullanırım. Paraya kıyalım da ara sıra dışarda bir kahve içelim, yemek yiyelim, di mi? Üstelik dediğim gibi wifi ihtiyacı var. Tüm bunlara rağmen acil durumlar için bir tuvalet gerekli. El Çözüm : Bir kova, içine iki kat bio çözünür çöp torbası ve bir tane klozet kapağı. Alın size portatif tuvalet. İlk musait yerde de bu paketten kurtuluyorsun. Avrupalı videolarda bu çözüme çok rastladım. Dediğim gibi acil durumlar içindir. Aslolan civardaki kamu tuvaletlerini kullanmak.
- Kendimi tanıyorum (3). Ailece tembeliz. Her akşam yatak aç, sabahları katla. Bize göre değil. O nedenle arkada sabit yatak yerleşimini seçtim. Zaten 50 tane yerleşim seçeneği yok. Birbirine benzer seçeneklere bakınca da 3 - 4 grup var. Bize en uygunu bu. Ailenin en uzunu benim (an itibarıyle 1,80, gençken 1,82 idi). Yatağı da enlemesine koymaya karar verdim. Evet, evdeki gibi gerine gerine yatamayacağım. Ama buna değer, diklemesine yerleşimde yatağın hareketli olması gerekiyor. Yoksa yer kaybı çok fazla oluyor. Enlemesine yatakta her cm değerli. O nedenle de daha ziyade PSA grubunda gözüm var. Üstelik bunların tepeye doğru kıvrımları daha az. Neredeyse kare şeklinde bir kabin yapmışlar. Mobilya yerleşiminde avantaj sağlar.
- İzolasyonu abartmayalım lütfen. Tabi ki yapılacak. Ama arkada 2 pencere, kayar kapı ve karşısında birer pencere koyacağım. Dolayısıyla bu kadar pencere olan yerde izolasyon da biraz Allah'a emanet olur. Üşüdüysen webastoyu bir tık aç. Terlediysen git biraz müze gez. Gelelim ses izolasyonuna. Ses kayıt stüdyosu mu yapıyoruz abilerim, ablalarım. En fazla gürültü seyir halinde olur. O zaman da müziği bir tık artırırsın. Konaklama halinde de ya doğanın sessizliğindesindir ya da şehrin olağan gürültüsünde. Hava sıcaksa zaten ya hekiyi ya da pencereyi açacaksın. Ses izolasyonuna çok takılmayalım lütfen.
- Kendimi tanıyorum (4). Uzun bir bekarlığım oldu ve 41 saniyede gömlek ütüleme rekoruna sahibim. Ama karavanda askının ne işi var abilerim. Bizim bundan sonraki hayatımız kırışmayacak giysilerle. Blue Jean, tişort, parmak arası terlik. Evet ben daha ziyade şehirlerde olacağım. O zaman da az kırışan pantolonlar gömlekler işimi görür. Sonuç olarak, sabit duş ve askı dolabı olmayacağı için kabinde hiçbir dikey yapı olmayacak. Yaklaşık 90 cm ve altı yatak, koltuk, masa ve mutfak tezgahı olacak. Üstten 50 cm de üst dolaplara ayrılacak. Bu durum kabine çok büyük ferahlık verecek. Bu yaştan sonra bir de klostrofobi gelişmesin.
- Kendim yapabilir miyim ? El becerisi yüksek biri değilim. Ama gördüğünüz gibi beklentiler düşük. Son zamanlarda Bauhaus ve İkea'da çok vakit geçiriyorum. Oralardan ne zaman çıksam moralim tavan. Profesyonel bir şirkete gidip "o da olsun, bu da olsun" sarmalına girersem bu işin içinden bütçe ve zaman olarak çıkamam. Ama tasarladığım bileşenleri modül modül alıp içeriye monte etmek yapılabilir gibi geliyor. En azından montaj işi bazında bir ustayla anlaşıp parça parça destek almak. Elektrik tesisatı için yardım şart. Ama yine de bileşenleri, kabloları en iyisinden ve internetten almak ve sadece montaja para vermek isterim.
- Takvim şu şekilde : Ocak - Şubat 2020 araç alımı. (Aralık MTV'sini de ödesinler, öyle alalım. Belki kışın fiyatlar da düşer biraz.). Şubat - Mayıs 2020 Dönüşüm. Mayıs - Haziran 2020 Yurtiçi deneme gezileri. Temmuz - Ağustos 2020. Güney Avrupa turu. Sonrası Allah Kerim.
Son Söz : Eğer Istanbul'da benzer bir projesi olan varsa ve takvim de benzerlik taşıyorsa birlikte hareket etmek isterim. Tek başına hata yapma ihtimali daha yüksek.
Başınızı ağrıttım. Kusura bakmayın.
Düşünceler geldikçe yazmaya çalışacağım. Özellikle de malum araç satış sitesindeki ilanlarla ilgili çok doluyum. İki çift lafım olacak.
Selamlar.