San Sebastian, İspanya

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan SEVAL Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 20
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 17,630

SEVAL

www.sevalduban.com
Mesajlar
3,866
Tepkime Puanı
39
Web
www.sevalduban.com
Bask ülkesinin Atlas Okyanusu’ na kıyısı olan en güzel yerlerden birisi de San Sebastian (Donostia). İspanyolca adı San Sebastian, Baskça da Donostia. Burası bir zamanlar balina peşinde okyanus aşan korkusuz denizcilerin, Franco diktatörlüğüne meydan okuyan demokratların şehriymiş. Şimdi ise Avrupa jet sosyetesinin yazlığı.

Akşama doğru Mundaka’ dan yola çıkıp öncesinde rezervasyon yaptırdığımız Irun’ daki Hotel Urdanibia Park oteline vardık. Akşam yemeğimizi yiyip, sabah San Sebastian’ a doğru yol almak için uyuduk. Sabah erken kalkıp kahvaltımızı ettik ve sisli bir havada San Sebastian’ a doğru yol aldık. Yol boyunca kendimi Karadeniz’ de yol alıyor gibi hissettim.


1_zps9eed6319.jpg

Kısa bir yolun ardında Kursaal Köprüsünden geçip Urgull Tepesinin eteklerine vardık. Sabah erken olduğu için park bomboştu, biz de arabayı parkedip şehri dolaşmaya çıktık. Sonradan öğrendik ki arabayı park ettiğimiz an gidip park otomatına para ödeyip bilet almalıymışız.

Cantabria Denizi'nin uyuyan denizkızı, diyorlar San Sebastian'a. İspanya'nın en güzel kenti. Kent, 1014'te St. Sebastian manastırının çevresinde kurulmuş, 1174, Navarra Kralı Sancho el Savio, şehri özerk bölge ilan etmiş ve bu tarih şehrin resmi kuruluş yılı olarak kabul edilir. Şehir balıkçılık ve deniz ticareti üzerine gelişmiş fakat günümüzde turizm en büyük gelir kaynağı. Şehir, 1200 yılında Castilla Krallığı, 1719’ da 3 yıllığına Fransa tarafından işgal edilmiş. 1794' te tekrar Fransız işgaline uğramış (çok azimli adamlarmış zamanında). 1813 yılında Anglo-Portekiz güçleri şehri özgürlüğe kavuşturmuş fakat taciz ateşleri sırasında şehrin tamamına yakınını yakılmak suretiyle harab edilmiş. (Nasıl kıymışlar bu şehre, inanılır gibi değil). Tekrar inşa edildikten sonra şehir Kraliçe II. Isabella'nın yazlığı olmuş ?. Bu yüzden de aristokratik çevrenin çok ilgisini çekmiş. O günden beri Kuzey Iberik yarımadasının en önemli turistik şehri olagelen San Sebastian, bugün de turistik değerini koruyor.

Uremea Nehri’nin kıyısındaki bulvarlar, yürüyüş yolları, göl kıyısındaki parklar, binalar orta Avrupa şehirlerini çağrıştırıyor. 12. yy. kurulan, tarihi boyunca Portekiz, Fransız, İngiliz işgaline uğrayan, büyük yangınlarda kül olan, savaşta iki kez büyük bölümü yıkılan şehrin merkezi 1914’ te Paris örnek alınarak yeniden planlanmış. Buen Pastor Meydanı’ndaki kemerler Rue de Rivoli’den, Maria Cristina Köprüsü ise Seine Nehri’ndeki Pont Alexandre Köprüsü’nden esinlenerek yapılmış. Köprünün yanıbaşındaki garın çatısını Gustave Eiffel tasarlamış. Merkezdeki gotik katedral, Köln Katedrali’ni çağrıştırıyor. Nehrin batı yakasında, Pablo Neruda Parkı’nın da bulunduğu bölgede art nouveau cepheli apartmanlar çoğunlukta. Şehrin en büyük kültür merkezi de nehrin denizle birleştiği nokta.
Şehir, Uluslararası San Sebastian Film Festivaline de evsahipliği yapıyor ve Bask mutfağının önemli bir parçası olan Pintxos, San Sebastian restoranlarını ön plana çıkarıyor. Minicik bir kent ama pek çok meziyeti var ? Futbol muhabbetine hiç girmiyorum ?


Kent hakkındaki kısacık bilgiden sonra dönelim gezimize.

Sabah erken saat olduğu için sokaklarda pek kimse yoktu, sadece parkta koşan ve yürüyüş yapan spor insanları vardı. Biz de minik bir yürüyüş yapıp Urgull Tepesini keşfe çıktık. Otopark’ ın ordaki girişten yukarı doğru tırmanmaya başladık.


2_zpsc12f2917.jpg
 

Ynt: San Sebastian, İspanya


3_zps5c39d21c.jpg


4_zpsb97f1ffd.jpg


5_zps1801ae57.jpg


6_zpsf11aa3ae.jpg


7_zps47268d9c.jpg

Yol hem dik hem de çok dolanbaçlı. Haritada kocaman görünmesine rağmen aslında pek de büyük bir yer değil. Bu yemyeşil alanda tırmanırken ilk karşımıza çıkan yer Cementerio de los Ingleses yani İngiliz askerler mezarlığı oldu.
 

Ynt: San Sebastian, İspanya


8_zps0d50dff6.jpg


9_zps8ec0f53a.jpg


10_zps8edd6615.jpg


11_zps44eefc45.jpg


Mezarlıklarla birlikte çok ilginç anıt ve heykellerde eşlik ediyor bu eşsiz doğaya. Mezarlıkların içinden dolanarak yukarıya Mota Castle’ a vardık. Mota Kalesi, 12.yy’da savunma için inşa edilmiş kale. Kalede bir de görkemli bir İsa heykeli (Sagrado Corazon) var. O gün şansımıza Sirrokümülüs bulutları çok yoğun bir şekilde gökyüzünde yerini almışlardı. İlerleyen saatlerde hafif yağmur geldi ? Kalenin manzarası mükemmel.
 

Ynt: San Sebastian, İspanya


13_zpsa6067a75.jpg


14_zps7c4ec3ed.jpg


15_zpseb7f3a65.jpg


16_zps34e0aba0.jpg


17_zpsd2bfa2c7.jpg


18_zps4f82f547.jpg


19_zpsbe0f84a1.jpg


20_zps0c3b2a11.jpg

Urgull Tepesini gezip şehrin güzel manzarasını izledikten sonra şehri kurcalamak için tekrar aşağıya indik. Urgull Tepesinin eteği, her biri farklı renklere boyanmış, irili ufaklı yüzlerce balıkçı teknesinin demirlediği küçük balıkçı barınağı. Sahil boyunca yürürken bizi Denizcilik Müzesi ve akvaryum karşıladı. Akvaryum'da yaklaşık 3 bin çeşit balık sergileniyormuş. Ama en büyük ilgiyi bir çift köpekbalığı ve 1878 yılında San Sebastian açıklarında avlanan bir balina iskeleti topluyormuş. Tabii biz ikisinide pas geçtik. Niyetimiz önce güzel bir kahvaltı etmekti. Ben sabahları kahve içmeden önce çok huysuz ve çekilmez bir tip oluyorum.
 

Ynt: San Sebastian, İspanya


21_zps6e124a54.jpg


22_zps434dfe65.jpg

San Sebastian’ ın sahil kısmı yeni ay şeklinde. Ortasındaki 2 küçük ada da(Santa Klara adacığı
) yıldız gibi. Bayrağımızı andırıyor hafiften ?

Donostia iç içe geçmiş, birbirinden farklı birkaç şehir gibi. Urgull tepesinin etekleri eski tarihi bölge, yani 13. yüzyılda Urgull Tepesi'nin eteklerine kurulmuş balıkçı köyü . Eski ve hoş bir mimariye sahip. Eski apartmanların ön cephesi korunarak içleri yenilenmiş. Sokaklar daracık ve çok sevimli.


23_zps103e7f23.jpg


24_zps092d877c.jpg
 



Ynt: San Sebastian, İspanya


25_zpse520cfbe.jpg


26_zps74b8942b.jpg


27_zps5a6724cd.jpg

Daracık sokaklardan birinde oturup kahvaltımızı ettik. Haşlanmış patates, yumurta, jambon karışımı tortilla. Yanına da filtre kahve. Sabah kahvılarında seçenek çok az olduğu için tüm İspanya gezisi boyunca sabah kahvaltılarında bununla beslendim. Döndüğümde uzun bir süre yumurta ve patatesten uzak duracağım. Zeytin, peynir ve domatesi özledim ?
Kahvaltımızı ettikten sonra yürürken eski pazara denk geldik. “La Bretxa” Market “,.1813 kuşatması sırasında İngiliz birliklerinin kaldığı yermiş, şimdilerde ise alışveriş ve eğlence merkezi. Burada da yiyecek içecek ve bitkiler satılıyor. İçine girmeyip ara sokakları keşfe devam ettik. Biraz sonra karşımıza San Vicente kilisesi çıktı. Kilise, Gotik tarzında inşa edilmiş ve şehrin en eski ibadet yeri.


28_zps9a294496.jpg


29_zpsf8d42b02.jpg
 

Ynt: San Sebastian, İspanya

Kilisenin önünden devam ederek tekrar sahile doğru yürümeye devam ettik. Bu sefer de bizi Santa Maria Bazilikası karşıladı. Burası da eski bir Romanesk kilisenin temelleri üzerine inşa edilmiş Barok tarzı bir bazilika. Micik bir kent fakat bir çok tarihi bina barındırıyor. Ateş altında kalmasına rağmen bugün harika görünüyor tüm bu eserler.


30_zpsc629e996.jpg


31_zps368bc404.jpg


32_zps5debabef.jpg

Eski şehri bitirdikten sonra ara sokaklardan yeni şehire doğru yürümeye başladık.


33_zpse20f0fd4.jpg

Ara sokaklardan çıkıp da sahile doğru yaklaşınca görkemli belediye binası ile karşılaştık.


34_zpsb0324839.jpg
 

Ynt: San Sebastian, İspanya

Belediye Sarayı’nın çevresindeki yaşlı sığla ağaçlarıyla süslü park gün içerisinde çeşitli müzik ve gösteri sanatlarına sahne oluyor.
Belediye Sarayı’nın ilerisinde ise Buen Pastor Katedrali var. Katedral, Neo-Gotik tarzında inşa edilmiş en büyük ve yüksek yapı.


35_zps7f051f4f.jpg


36_zps14f3390b.jpg


37_zpse315183a.jpg


38_zps06fcad86.jpg
 


Ynt: San Sebastian, İspanya

Plajın kenarından doğru Igueldo Tepesine çıkmaya karar verdik. Tepenin eteklerine vardığımızda tarihi füniküler ile yukarıya çıktık.


43_zpsac9471e7.jpg


44_zps601a684f.jpg

Igueldo Tepesi, 1500 yıl önce balıkçıların gözlem noktasıymış. El Torreon’un kulesinde, balinaların kışlamak için körfeze gelmesini beklerlerlermiş. O dönemdeki balıkçılar Hıristiyanların perhiz zamanlarında tüm Avrupa’yı tuzlanmış balina etiyle doyurmuşlar. Vikinglerden morina avlamayı, kurutmayı öğrenip kuzeye yelken açmışlar ve Amerika’ya ulaşmışlar. El Torreon o denizcilere yol göstermek için 18’inci yüzyılda yapılmış. Fener nöbetini 1855’te önündeki uçuruma yapılan ikinci kuleye devredince seyir terasına dönüşmüş. Sonra da turizme açılmış. Daracık merdivenlerden en tepeye kadar çıkıp muhteşem manzarayı izleyebiliyorsunuz. Tabii önce epey bir soluklanmanız gerekiyor, kula hayli yüksek. Çok fazla merdiven tırmanmanız gerekiyor.


45_zps9b01e0ed.jpg


46_zpsa0440c35.jpg
 



Ynt: San Sebastian, İspanya


47_zpsfdc75dbf.jpg


48_zpsf88f47a6.jpg

El Torreon’un merdivenlerinden çıkmaya başlarken duvarlardaki fotoğraflarla Donostia tarihinde 200 yıllık yolculuğa çıkıyorsunuz. İlk balıkçı evleri, aileleri, 19. yy başında kumsalda gezinen, denize giren şık zenginler, onlar için yapılmış ahşap yapılar, iskeleler, Fransız işgali, onların kaleleri, 1850’lerden bu yana yapılan kürek yarışları, balina avcıları vs.


49_zps3c3ba6bd.jpg


50_zps0e8e74ed.jpg


51_zps6c93a9bd.jpg
 


Ynt: San Sebastian, İspanya

Miramar Sarayı, konservatuvara dönüştürülmüş ve zaman zaman çok güzel konserlere ve gösterilere sahne oluyor. Çimenlerin üzerine serilip denizi seyretmek muhteşem ?
Gezilip görülecek yerleri hallettikten sonra sıra geldi denize girip güneşlenmeye. Dışarı çıkarken içime bikinilerimi giyip öyle çıkmıştım, çantamda da havlum. Önümüzde de La Concha Plajı ?


56_zpsd9f13c16.jpg


57_zps2b959c30.jpg

İspanyolcada istiridye gibi deniz ürünlerinin kabuklarına "concha" deniyor. Eteklerinde, San Sebastian'ın eski kent merkezini barındıran Urgull Tepesi' yle, kentin batıdaki uç noktasını belirleyen Igeldo Tepesi arasında kalan koy, bir istiridyeyi andırdığı için bu adı almış. Çoğumuzun adını yalnız dünya çapındaki film festivali ile bildiği bu kentte verilen büyük ödülün "Altın İstiridye" (Concha de Oro) olmasının nedeni de bu.
La Concha Koyu aslında limandan Igeldo Tepesi'ne kadar uzayan bir kumsal ama yerlilerin Pico de Loro (Papağan Gagası) dedikleri kayalık bir yükselti, bu kumsalı ikiye ayırıyor. Bu nedenle bu küçük koyda iki plaj bulunuyor. Bu yükseltiyi aşmak için küçük bir tünelden geçiliyor. Ardından da Igeldo'ya kadar Ondarreta Plajı uzanıyor.
San Sebastian'da denize girmek için en uygun ay ağustos, yani bizim gittiğimiz ay ?. Bu mevsimde hem deniz sıcak, hem hava oluyormuş. Fakat bizim şansımıza öğleden sonra hava serinledi ve rüzgar çıktı. La Concha Plajına inip kendimize bir yer bulup havluları serip üzerine serildik. Yalnız plaja ayak basar basmaz ben gıcık oldum çünkü plajın kumu aşırı derecede ince, un gibi. En nefret ettiğim plaj tip, insanın her bir yerine kum kaçıyor. Tiksinç. Deniz daha da beter. Dalga kumu kaldırmış ve suyu bulandırmış. Çamur gibi, dibi görünmüyor. Girilecek gibi değil. Hava da soğuk. Benim pek hoşuma gitmedi durum, üşümeye de başlayınca ben tası tarağı toplayıp eski şehre doğru yol aldım.
Çok şık bir pastaneyi gözüme kestirip hemen daldım içeri. Nefis bir pasta ve kahve eşliğinde etrafı seyre koyuldum. İşte en keyifli an ?
San Sebastian, Michelin yıldızlı restoranlarıyla da tanınan bir kent. Çok sayıda mekan var yiyecek için. 75 gurme kulübü var. Dondurmacısı bile 110 yıllık ? Tarihi bölgedeki restoranların mönülerinde deniz ürünleri, balık kadar et çeşitleri de bulunuyor. Kalamar, ahtapot, sübye, mürekkep balığı bol. İsmi farklı olmakla birlikte Endülüs’ün paella’sı burada da popüler. Barların hemen hepsinde barlarda tezgâhın üzerine dizilmiş birbirinden leziz "pintxo" (meze, ama buranın "pintxo"ları İspanya'da bir tane!) tabaklarını var.
Kahvemi içtikten sonra plajdan dönen arkadaşımla buluşup Anayasa Meydanı’ na gidip bir bara oturduk ve bira eşliğinde bizde bu nefis pintxo’ ların tadına baktık. Ekmekle aram iyi olmadığı için ben sadece üzerindeki mezeleri yemekle yetindim ?


58_zpsbe60e759.jpg
 

Ynt: San Sebastian, İspanya


59_zpseac565aa.jpg

Yemek konusu açılmışken çipura ile ilgili bilgi de verlim. Burada çipura çok özel bir balık. Bizim çiftlik çipuralarına pek benzemiyor. Bask gurmeleri için çipura, balıklar aleminde çok özel bir yere sahip. İlk gurme kulüpleri Çipura Dostları Derneği (Besuguin-a Lagunak) adıyla kurulmuş. En makbul çipuranın taşıması gereken özellikler uzun zaman tartışma konusu olmuş. Kentin ünlü gurmelerinden Manuel Carves-Mons, 1933’te yazdığı kitapta konuya açıklık getiriyor: “Kaliteli çipuranın başı küçük, ensesi kalın olmalı. Mutlaka büyük olması gerekmez...”
Günü San Sebastian’ da bitirip, bu güzel kasabaya yağmur eşilğinde hoşçakal deyip tekrar yola düştük.


60_zpsb7720207.jpg


61_zpsd86f34a6.jpg


62_zps700f54be.jpg
 





Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.

BENZER KONULAR



GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
104,842
Mesajlar
1,531,444
Kayıtlı Üye Sayımız
166,944
Kaydolan Son Üyemiz
Bir öğretmen

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst