Tulamben, Bali, Endonezya Gezimiz (Ağustos 2014)

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan SEVAL Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 16
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 15,228

SEVAL

www.sevalduban.com
Mesajlar
3,866
Tepkime Puanı
39
Web
www.sevalduban.com
Cennetin minik bir demo’ su, Bali.

Yaz gelip de tatil kaşıntılarım tutunca Bali’ ye dalışa giden bir gruba zorla ek oldum ;D Zed biletimi aldım tarih gelince de ekiple, havaalanında bi’ lokmacık tanıştık.

Bali uçuşu Katar aktarmalı. Bi’ lokmacık muhabbeti uçakta koyulaştıraraktan Doha, Katar’ a kadar birlikte gittik. Katar’ dan Bali’ ye gideceğiz. Fakat benim bilet, zed bilet (THY personeli, indirimli bilet), uçakta yer olmadığı için ben binemedim ve Katar havaalanında mahsur kaldım. Ekip bindi gitti. Ben bir başıma havaalanında kala kaldım :( Gece saat 23:00. Satış ofisinde bakıyoruz, sonraki günlerin uçakları da dolu ve günde sadece 1 uçuş var. Farklı aktarma versiyonları deniyoruz ama hepsi dolu. Müslümanların Ramazan Bayramı ve hepsi de müslüman ülkeler. Baktım sabah 07:00’ de Jakarta’ ya uçak var. Onda da yer yok. Dediler ki bekleyin, gelmeyen olursa sizi alırız. Ben sabah 06:00’ ya kadar bir başıma havaalanında 18 derecede titreyerek bekledim. Neyse ki uykusuzluk sorunu olan bir arkadaşım var da, sabaha kadar whats up’ tan sohbetiyle bana eşlik etti :D

Sabah 06:00’ da gittim müşteri servisine, baktılar yer yok. Ben hem üşümüş hem uykusuz vaziyetteyim neredeyse ağlayacağım. Satış ofisindeki abi halime acıdı sanırım, bana camsit denilen, hostes koltuğu verdi. Ben ona razı olaraktan atladım uçağa. 9 saat sonra Jakarta’ ya indim. Saat farkından dolayı yine gece ??? 2 gündür gündüz yüzü görmüyorum. Oradan da Bali’ ye, Denpasar’ a gitmem lazım. Meşekkatli bir araştırmadan sonra Sumatra üzerinden aktarmalı Denpasar uçağı buldum. Sabah 05:00’ te uçak kalktı ve Sumarta’ ya gittik. 2 saat de orada bekledikten sonra nihayet Bali’ ye vardım. Bakmayın böyle anlattığıma, resmen macera oldu, 3 günlük yolculuk.

1_zps183c51a6.jpg

2_zps936ab573.jpg

3_zps4ed9a76a.jpg

4_zps00ee6522.jpg
 

Neyse ki arkadaşlar havaalanına araç göndertip beni aldırdılar. 3 saat araba yolculuğundan sonra otele vardım. Ve gördüğüm manzara karşısında ne yorgunluk kaldı ne gerginlik. Deniz kenarında tek odalı tek katlı bungalov tipi evler, muhteşem frangi pani çiçekleri ve palmiye ağaçları. Ortam inanılmaz güzel. . Kaldığımız otel aslında bir tatil köyü gibi. Müstakil evlerden oluşuyor. Çoğunluk bir odalı, süitler çok odalı. Evler kocaman bir arazi üzerine serpiştirilmiş. Çatıları yukarıya doğru uzun ve sazlardan yapılmış.

5_zps99ca356c.jpg

6_zps0595754a.jpg

Tek sorun havanın çok erken kararması. Biz İstanbul’ da 21:00’ de havanın kararmasına alışığız burada 17:30’ da hava kararıyor. Bünye de güneş saatine ayarlı olduğu için erkenden uyku bastırıyor. İlk akşamı kalıbı fazla yormadan, yemek yiyip, üzerine de Türkiye’ den itinayla taşınmış rakıdan içerek kapattık.

Kaldığımız odaların banyolarının üzeri açık, yani açık havada tuvalete gidip, duş alıyorsunuz. İlk etapta yadırgansa da sonra alışıyorsunuz. Hatta eve dönünce de banyoda daral geliyor :smiley:

Ertesi gün, dalış olduğu için erken kalkıp saat 07:00 gibi dalış teknesine doluştuk. O kadar çok özlemişim ki dalışı, kalbim pır pır heyecandan. Minik bir yolculuktan sonra dalış bölgesine vardık. Sonra da sırayla atladık suya.

Bali volkanik bir ada ve dalış bölgesi de Agung Yanardağı’ nın eteğinde Tulamben adında bir yer. Yanardağa çok yakın olması sebebiyle suyun altı da volkanik kayalarla dolu. Dip yapısı siyah ve karanlık. Bir sürü canlı var. Hatta bir keresinde 2 tane köpekbalığına rastladık. Fakat hayvanların o kadar çok üzerlerine gitmişiz ki mercanların altına kaçıp, saklandılar bizden.

7_zps44d8b8e2.jpg
 

Tulamben’ de dalış için kaldığımız 5 gün boyunca günde 3’ er dalış yaptık. Bir gün de Amed üzerinden Nusa Penida’ ya gidip orada daldık. Orada suyun altı bembeyaz kum. Su turkuaz rengi. Kısacası muhteşem ;)

8_zps97b8a478.jpg

Tabii o kadar güzel ki, su altında ben kendimi kaybedip oradan oraya yüzerken dizimi mercanlara sürttüm. O gün pek bir şey olmadı ama sonrasında o mercanlar benim dizimde büyümeye devam etti. Hatta bir ara tüm bacağımdan mercanlar çıkacak diye korktum :(

5 gün boyunca gündüzleri su altında lay lay lom şeklinde geçirdik. 1 günü de çevre gezisi ile geçirdik. Hocamız bizi gezdirmesi için 2 tane araç ve rehber ayarlamış, sağolsun.

Hep birlikte çıkıp önce pirinç tarlalarını gezdik. Yani uzaktan bakıp fotoğraf çektik. Çünkü oralar bataklık.

9_zpsefbb4443.jpg

Sonra yola devam ederken trafik başladı. Biz de meraklanıp indik arabadan. Bir de baktık yöresel kıyafetler giyinmiş kadın ve erkekler sembolik cenazeler taşıyıp, ölü yakma törenine gidiyorlar.

10_zps02baaf0e.jpg

Bali’ de insanlar Ağustos ayı haricinde ölürlerse, toprağa gömülüyorlar sanırım. Ağustos olunca da oldukları yerlerden alınıp tapınaklarda yakılıyor. Ağustos ayı boyunca “Cremation Ceremony” dedikleri ölü yakma törenleri düzenleniyor. Ağustos ayında cennetin kapıları açıldığı için ruhlar cennete gidiyormuş ::smiley:
 

Töreni de pas geçip Tırta Gangga su sarayına gittik. 1946 yılında Karangsem’ de, 1 hektarlık bir alana inşa edilen sarayın yanı sıra, arazide, havuz, pirinç terasları ve heykeller var.

11_zps00c251a7.jpg

12_zps6d6fd9be.jpg

13_zps083459fd.jpg

Tırta Gangga’ yı da gezip dolaştıktan sonra Ujung Sarayına geçtik. Yine Karangsem’ de yer alan saray 1909 yılında Alman Dutch van Den Hentz ve Çinli Loto Ang isimli mimarlar tafından inşa edilmiş. Arazinin içinde kocaman 3 tane havuz var. Hatta 1 tanesinde balık bile yetiştiriyorlar.

14_zpse1e21e17.jpg

15_zpsa57180b2.jpg

Yalnız bu balık havuzunun yanından geçerken burnunuzun direği kırılıyor. Hava sıcak, su hem çamurlu hem de pis, üzerine bir de balık kokusu. Korkunç bir koku. Okyanusta bir ada olup da havuzda balık avlamak tuhaf.

Ujung Saray Parkı oldukça büyük bir arazinin içinde. Etraf yemyeşil, kenarlarında rengarenk çiçeklerin süslediği havuzlar, havuzların üzerine inşa edilmiş sarayalar. Manzara ve atmosfer gerçekten mükemmel.

16_zps29e3abf0.jpg
 

18_zpsfe0b455a.jpg

20_zpse0a70a6d.jpg

Bu harika yer 1963 yılında Agung yanardağının patlaması sebebiyle 1975 yılında da deprem sebebiyle hasar görmüş ve onarılmış. Bazı binalarda bu hasarların izlerine rastlıyorsunuz.

22_zpsf3779174.jpg

Ailenin kaldığı saray ise şu an müze şeklinde. Yalnız saray ve müze deyince aklınıza öyle kocaman binalar, bir sürü mal mülk gelmesin. İçinde iki üç tane odası olan son derece sade bir bina. Avrupa’ da gördüğümüz saraylarla hiç ilgisi yok.

19_zps9b0995aa.jpg

21_zps5d05e48a.jpg

Tulamben’ de ayrıca gezilmesi gereken Beshakih Tapınağı var fakat biz dalışlardan fırsat bulamadığımız için orayı gezemedik. Belki bir daha ki sefere.

Gündüzleri dalış, arada bir gün gezi ve akşamları da Bali masajı ardından sohbet muhabbet şeklinde bir hafta bir zaman geçirdik Tulamben’ de.
 



Bali masajı demişken ondan bahsetmeden geçmek olmaz. Masaj için baş kısmı delik olan ahşap yataklar var. Üzeri deri kaplı. Bikinilerizi giyip geliyorsunuz sonra yüz üstü yatıyorsunuz. Balili hanımlar mis kokulu lavanta yağlarını alıyor ve ellerine sürerek yavaş yavaş tüm vücudunuza masaj yapıyor. Arka kısım bittikten sonra sırt üstü yatıyorsunuz. Masaj yapılmadık yeriniz kalmıyor neredeyse. İnanılmaz rahatlatıcı. Doğanın kucağında masaj ::smiley: Bazı arkadaşlarımız o kadar rahatladı ki, horultu sesleri eşlik etti doğaya. Tatil boyunca sık sık masajla şımarttık kendimiz.

Sabah erken saatlerde balığa çıkan balıkçı tekneleri biz kahvaltı ederken dönmeye başlıyorlardı. Bir gün dalış rehberinden bizim için balık almasını rica etti. O da sağolsun bizi kırmadı. Şansımıza orkinos varmış. o akşam mangal yandı ve orkinoslar salata eşliğinde servis edildi. Ahhh, bir de rakı olaydı...


14 kişilik ekibimizin hepsi birbirinden güzel ve eğlenceli kişilerden oluşuyordu. Masajlardan sonra havanın da kararmasıyla birlikte hepimiz masa başında yerlerimizi alıp hoş sohbetlere daldık. Bazı geceler de havuz başı partileri ve bahçe partileri yaptık.

50_zpsd928fcd4.jpg

23_zps93f0ba8f.jpg

24_zpsa5a0b7eb.jpg

26_zps99afbe70.jpg

Çok şeker iki arkadaşımızın evlilik yıldönümleri tatil tarihimize denk geldiği için onların için de çok güzel kutlama yaptık. Bali’ ye özgü saronglarımızı giyinip nikah tazelettirdik :smiley: Dilerim hep mutlu olsunlar.
 

Son derece dost canlısı ve güler yüzlü otel işletmesi de bu güzel çiftler için düğün pastası hazırladılar. O da çok tatlı sürpriz oldu :smiley:

25_zps1a0ca988.jpg

51_zps0aa3c904.jpg

52_zpsef4fd5f0.jpg

Palmiye ağaçları ve mis kokulu çiçeklerin altında tatil yapmak çok keyifli. Huzur, dinginlik ve sessizlik arayanlara Tulamben’ i tavsiye ederim.

Bali’ nin bu bölgesi biraz daha yöresel ve çok şehirleşmemiş. Hatta şöyle ki; evinizin yüksekliği bahçenizdeki ağaçtan daha yüksek olamaz. Halkın ekonomik geliri çok düşük ve çok fakirler. Çok az şeye sahipler. Materyallere yani eşyalara bağımlılıkları yok. Evleri genelde tek odalı. Çok az eşyalayı var. Televizyonları yok mesela. Ne kadar şanslılar.

Eczane ve doktor çok az var mesela. Reiki ile iyileştiriyorlar kendilerini veya birbirlerini.
 

Hindu dinine mensuplar ve gerçekten tüm gerekliliklerini yerine getiriyorlar. Buradaki aileler evlerde değil tapınaklarda yaşıyorlar aslında. Evlerinde tapınak yok, tapınaklarında ev var. Her ailenin ekonomik şartlarına göre tapınağı var. Tapınağın girişinde de minik plakalar çakılı. Plakaların üzerinde, orada yaşayan kişilerin bilgileri var. Böylece hangi tapınakta kim var görebiliyorsunuz. Tapınağın her köşesinde tanrıları var. Her sabah bu tanrıalara şükranlarını sunmak için yiyecek, içecek vs sunuyorlar. Bazen sigara, ciklet bile gördüğünüz oluyor. Arabası olanları ön konsol üzerinde mutlaka şükran sepeti oluyor. Balık ızgara yaptığımız akşam mangalı yapan arkadaş bir parça da tanrıların sunağına bırakmıştı :smiley:

Toplu ibadetleri gereği akşamları büyük tapınaklarda bir araya gelip toplu ibadetler yapıyorlar. sanırım bunlar bir süre sonra eğlenceğe dönüşüyor çünkü önünden geçerken baktığımızda herkes çok şen görünüyordu.

Bu tapınak ve ibadet işi iyi güzel de etraf yiyeceklerden dolayı çok pis kokuyor. Çünkü sabah konan yiyecekler gün boyu sokaklarda kalıyor ve onlar çöpe atılmıyor. Oldukları yerde, bir hayva gelip de onları yiyene kadar kalıyorlar. Bu da korkunç bir koku oluşmasına sebep oluyor.

Bali’ nin bir kısmı yani Tulamben, böyle.
 









Ynt: Tulamben, Bali, Endonezya Gezimiz (ağustos 2014)

Bu incir çekirdeği dolum tesisleri,E5den çıkınca,sağdaki ilk yer sanırım değilmi ?. :smiley:
 




Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
104,013
Mesajlar
1,527,261
Kayıtlı Üye Sayımız
166,760
Kaydolan Son Üyemiz
Stronger

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst