Tuzla Kanyon Faaliyet Raporu

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan bahadiremin Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 1
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 3,289

bahadiremin

Ana Kamp
Mesajlar
48
Tepkime Puanı
2
Yer
amasya
Web
www.kanyoning.com
Tuzla kanyonu benim için ayrı bir anlam ifade ediyor. Bu kanyon, gurubumuzun ilk kurulduğu tarihte, ilk faaliyetimizi ve ülkemizde bir ilki gerçekleştirerek ilk kış kanyonu geçişini yaptığımız kanyondur. Bu nedenledir ki bu Tuzla köyünü kendi köyümüz, bu kanyonu da çocuğumuz gibi görür olduk. 2012 yılındaki ilk faaliyetimizde her yıl olduğu gibi bu yılki ilk faaliyetimiz olarak planlamıştık. Yılbaşında yaptığımız 2012 takvimimize göre sezon açılış faaliyetiz Tuzla kanyonu oldu.

Ekip arkadaşlarım özenle hazırlandılar. Aramıza yeni katılan ve ilk saha deneyimini bu kanyonda yaşayacak olanlar hazırlıklarını tamamlayıp, ilk yardım, ip çalışması, haberleşme gibi konularda kış boyunca defalarca çalışmalar yaptılar. Gün geldi dayandı ve artık sahaya çıkma vakti geldi çattı. 12-13 Mayıs 2012 tarihinde tüm teknik ve lojistik hazırlıklar tamamlandı ve cumartesi sabahı saat 07.30 da Kadıköyken hareket ederek Sakarya’nın Taraklı ilçesine bağlı Tuzla köyüne doğru yola çıktık. Aracımızda toplam 9 kişiydik. Sakarya’dan sonra Geyve’yi geçerek Taraklıya doğru yolumuza devam ederken bir talihsizlik yaşadık ve aracımızın sağ ön lastiği bu heyecanlı yolculuğa daha fazla dayanamadı ve aramızdan ayrılmak zorunda kaldı. Zar zor lastiği sökmeye çalıştık ama nafile, bijon anahtarı heyecandan mıdır yoksa hasedinden mi bilemiyorum ortadan ikiye yarılmak suretiyle işi bıraktı. Dağın başında en yakın lastikçiye 15 km mesafede kalakaldık. Yoldan geçen bir minibüsçü arkadaş sağ olsun kendi bijon anahtarı vererek o anki sıkıntımızı çözdü ve ekipten Ahmet ve İsmail’in yoğun çabalamaları sonucu lastiğimizi değiştirerek yola devam etmek üzereyken bir baktık kiiiiiii, yedek lastiğimizin de havası maalesef kalmamış. Nazardır nazar gülüşmeleri ile araçtaki ayak pompası ile yavaşta olsa lastikçiye gidecek kadar hava basarak ilerlemeye devam ettik. Taraklıya az bir mesafede yol kenarı bir kamyoncu konağında tır şoförü kardeşimiz sağ olsun tırının kompresörüyle lastik havamızı tamamladı ve çay molası verebildik. Çaylarımız yudumlayıp stresimizi attık üzerimizden derken bir de ne görelim. Minibüsümüzün içine cin kaçmış. Nasıl mı? Anlatayım. Direksiyona oturdum normal bir şekilde marşa bastım aracın bir iki hırn hırn etmesinden sonra çalışıp bizimde devam etmemiz gerekirken marş basmadı. Bir, iki, üç, dört, beş. Deneme deneme üstüne marş basmıyor. Moral bozmaya gerek yok. Bizde çare tükenmez. O kanyona bu gün gireceğiz. Neyse eski usul, aracı vurdurarak çalıştırdık ve Taraklıya vardık. Ekmek ihtiyacımız gördük, Jandarma komutanına haber verdik, lastikçiye uğrayıp patlayan lastiğimizi lastik tamir etmesi gereken arkadaşa yaptıramayarak köy yoluna vurduk kendimizi. Kısa bir süre sonra köye vardık ve dostumuz muhtar Cevdet Toprağı aradık. Kendisi o an için köyde değildi. Haber bıraktık ve her zaman ki kamp yerimize vardık. Kampımızı kurup bir şeyler atıştırdıktan sonra planımıza göre ekipmanlarımızı ve kıyafetlerimizi kuşanmaya başladık. Ben hayatımda bu kadar kısa sürede hazırlanıp yola çıkan başka bir ekip görmedim. Ekipten Şenol kampta kalıp ateşimizi yakacak ve bize çıkışa yiyecek bir şeyler hazırlayacaktı. Onu kampta bırakıp 8 kişi çok kısa bir sürede kanyonun başına kadar hızlı adımlarla geldik.

Artık suyun başındayız demeyi çok isterdim ama maalesef bir yıl öncesinden 20 gün erken gelmemize rağmen su seviyesi neredeyse 2011’e göre yarı yarıya daha azdı. Suyun az olduğu kanyonlarda hareket kabiliyetiniz azalıyor ve kaza riski daha da artıyor. Kısa bir dere içi yürüyüşün ardından normal zamanda neredeyse uzunluğu 50 metre ve derinliği 2 metre olan havuzumuzun kalan bir kaşık suyuna atlayarak sıcağın içinde neoprenden bunalan vücudumuzu serinletebildik. Küçük düşüşler ve dere yürüyüşünün ardından 4 metre kadar gelen ilk iniş yerine geldik. Burayı 2008 yılındaki kış faaliyetimizde atlayarak inmiştik ama artık dipteki taşlar göründüğü için ipi açmak zorunda kaldık. Şerife bizim için buraya ipi kurdu ve inişimizi sağladı. Bu şekilde ilerleyerek 2. Ve 3. İp inişlerimizi yaptık. Ve nihayet “S” inişine geldik. Burada kısa bir soluk ve dinlenme molamız oldu. Geçmiş yıllarda burada yaptığımız eğlenceler geldi aklımıza. Gülüşmeler, kuru yemiş atıştırması derken soldaki bot’la Şerife ve Füsun yine istasyonumuzu kurdular. Burada şunu da ilave etmek istiyorum: İsmail arkadaşımız bu faaliyette benim hayatımdaki ilk kanyon keyfimi yapmamı sağladı. Gurubun tüm teknik sorumluluğunu üzerimden aldı ve bana kanyon geçişlerinde etrafımda daha önce dikkat etmediğim, göremediğim güzellikleri görebilmem için zaman sağladı. Kendisine buradan tekrar teşekkür ederim. “S” inişini her iki istasyonu da tamamlayıp ipimizi topladık ve 9 metrelik şelale inişimize geldik. Yine kızlarımız istasyonu kurdular ekibi indirdiler ve aşağıdan ipi topladılar. Artık çıkışa çok yakındık ve sadece bir atlama ve bir de 3-4 metrelik ip nişimiz kalmıştı. Atlama taşından önce ben daha önce bildiğim noktaya atladım ve zemini kontrol ettim. Yer temizdi. Sel suları altını doldurmamış ve atlanacak şekli bozmamıştı. Benim peşimden sırayla Jennifer, Yasin, Füsun, Şerife atladılar. Tam Gönül atlamak üzereyken fotoğraf çekelim dedim ve Jennifer’dan makinesini istedim. Bir baktı ki makine yok. Benim arkamdan atlarken havuzun içine düşürmüş makinesini. Üzerimizdeki neoppren kıyafet ve can yelekleri yüzünden dalıp aramak mümkün olmadığından göğüs hizama gelen suda ayak yordamıyla makineyi aramaya başladık. Ama ayakkabı yüzünden hissedip anlamak mümkün olmadığından ayakkabımı çıkardım ve çıplak ayakla makineyi bulduğumu fark ettim. Can yeleğimi çıkartıp dalarak almak istediysem de suda batamadığım için iki kişinin yardımıyla suya batırıldım ve makineyi açık olarak sudan çıkardım. Su geçirmez bir makine olduğu için de zaten tekrar resim almamıza engel olmadı. Derken son inişimizi yapıp çıkıştaki neredeyse kalmayan havuzda biraz oynadıktan sonra kanyonun çıkışına kadar vardık. Burada her zamanki çıkış yaptığımız dik rampadan tırmanarak muhtarlığın bahçesinde, çeşmede üzerimizdeki çamurları temizledik ve kampa kadar 1 km kadar yürüdük. Yol kenarlarından akşam yakacağımız odunları toplayarak kampa vardık. Ateş yanmış ve beklediğimiz sıcak ortam hazırlanmıştı. Kuru kıyafetlerimizi giyip günün yorgunluğunu iliklerimize kadar hissederken uzaktan muhtarımız Cevdet bey kampımıza geldi. Hoşbeşin ardından kendisini yolculayıp akşam yemeği hazırlıklarımıza başladık. Yemek faslını tamamladık ve bir telefonla sürpriz bir misafirimiz geldi. Füsun’un maden mühendisi arkadaşı taaa Bolu’dan kalkıp kampımızda bize eşlik etti. İstanbul’da kalan Yalçın ve Bayramda gece saat 23.00 gibi kampa katılıp Galatasaray takımının şampiyonluk kutlamalarıyla yaylaya ayrı bir eğlence anlayışı katsa da ben ve diğer Fenerbahçelileri biraz buruk birazda hüzün kaplamasına neden oldu. Galatasaray takımını ve arkadaşlarımı bu şampiyonluktan dolayı tebrik ediyorum. Gecenin geç saatlerine kadar süren sohbetin ardından bir sonraki günün faaliyetini hesaplayarak çadırlarımıza çekilip uykuya daldık.

Pazar sabahı 09.00 gibi uyanıp güneşli bir sabah hayal ederken çadırdan dışarı kafamı çıkardığımda bulutların tüm göğü kapladığını görünce hayal kırıklığı ile beraber faaliyet hesaplamaları da başladı kafamda. Kanyon içinde en çok korktuğum ve sonuçlarının felaketle sonuçlanacak olası gerçek sağanak yağmur ve sel felaketidir. Bir keresinde yaşadığım bu tehlike beni Pazar faaliyetinin bitti anlamına geliyordu. Ama heyecanla bekleyen yeni arkadaşlara bunu nasıl açıklayacağım kafamda hala soru işareti oluşturmaktaydı. Kahvaltımızın ardından ekibe bu faaliyetimizin olmayacağını söylediğimde en çok Yalçın ve Bayram’ın hayal kırıklığına uğradıkları yüz ifadelerinden okunuyordu. 200 km yolu boşuna gelmiş olmaları hem beni hem de onları gerçekten çok üzmüştü. Gerçi gece geçirdiğimiz kamp hem ekip motivasyonu hem de keyif açısından boşuna gelinmemiş bir yol olduğunu ilerleyen dakikalarda göstermiş oldu. Kampımı faaliyeti gerçekleştirememiş olmanın hüznü, ama ekibin birbirine daha da yakınlaşmasının mutluluğu ile toparlayıp yola İstanbul’a dönmek üzere çıktık. Ne hikmettir gidiş yolunda başımıza olmadık iş açan aracımız dönüş yolunda en ufak bir sıkıntı çıkarmadan İstanbul’a kadar gelmemize izin verdi. Hatta basmayan marş dahi nasıl oldu ne oldu anlamadım kendi kendine düzeli vermişti.

Şerife: Disiplin ve dikkat Şerife’ye söylenecek tek şey.

Şenol: Keyif adamı, görev adamı ve maalesef Galatasaraylı.

Önder: İlk kanyon deneyimi. Gurubun yeni ama ekibin sanki en eski üyesi. Her görevi üslenebilir. Çalışmalarına ara vermeden devam etmeli.

Jennifer: Her faaliyette olduğu gibi bu faaliyette de kendisinden beklediğimiz performansı fazlasıyla gösterdi. Planlamacı tavrı her zaman ekibe pozitif ruh kattı.


Gönül: Onun da ilk kanyon deneyimi. Sezon öncesi her çalışmaya katıldı ve olağan dışı çabasıyla kişisel gelişimine özen gösterdi.


İsmail: Teknik bilgi ve inanılmaz derecedeki desteği için kendisine özel teşekkürlerimi sunarım. Faaliyet süresince ekibin tüm teknik sorumluluğunu üzerimden alarak benim de kanyonların keyfini sürmemi sağladı.

Ahmet: Görev adamı. Her ekibe ve her kampa ondan bir tane lazım. Dikkat ve özveri göbek adı. Kendisinden önce ekibi düşünen, nazik ve alçak gönüllü kardeşim. Aramıza katılman benden çok tüm ekibi mutlu etti.

Yasin: Genç ve deli kanlı. Gözü kara. Faaliyet içinde teknik konulara bizar daha özen göstermeli. Kanyonun bir ekip işi olduğuna dikkat etmeli.

Füsun: Atom karınca. Kendi için değil çevresi için yaşayan anaç tavırlarıyla güven veren kişilik. Şerife ile beraber istasyon kurulumunu üstlenip tüm ekibin hayati güvenliğini birlikte aldılar. Teşekkürler.

Yalçın: Ekibin olmazsa bu iş olmaz katkısı. Kampta faaliyette her neredeyse etrafına neşe saçan gurubun moral ve motivasyon kaynağı. Çok üzgündü Pazar kanyona giremediğimiz için. Ama Galatasaraylı.

Bayram: Ekibimizin en yeni üyelerinden ve vazgeçilmezi. Her konuda becerikli ve lider ruha sahip. Mağara faaliyetimizde lider özelliğini göstermiş olmasına rağmen hava muhalefeti nedeniyle kanyona girememiş olmasına ondan daha çok ben üzüldüm. Ayrıca Fenerbahçeli olmasından gurur duyuyorum.
 

Etiketler
Ynt: Tuzla Kanyon Faaliyet Raporu

Tuzla Canyon is something special for me with its own meaning. This was the first canyon we did at the start of our club and was one of the first time in our country that a winter canyon trek was accomplished. For this reason, Tuzla is our village and this is our canyon. This was our first canyoning event of the 2012 season and like every first of the season event, we prepared. From our new year’s meeting we planned our whole season calendar with Tuzla as the opening event.
[/size]
[/size]
Our teammates prepared. The teammates new to our group and new to canyoning joined us in our multiple practices in first aid, ropework, and communication. We waited with anticipation for the arrival of our event. On 12-13 May 2012, all our technical and logistic preparations were ready and at 07:30 we headed out from Kadikoy. We were 9 people in our van. After passing through Sakarya and into Geyve towards Taraklı, our vehicle could no longer stand the excitement of the crew inside and the right front tire of our van blew out. We had trouble removing the tire because through sheer excitement or envy, the lugnut wrench split in half and we had to flag down help of passing motorists. We were stranded at the top of the mountain with 15 kilometers left to the closest town/tire repair opportunity. Thankfully a passing minibus gave us a wrench and Ismail and Ahmet put all their effort into putting on the spare tire. Soon we were off again… And soon to discover thattttt the spare tire had no air in it! Bad luck… But laughing as we pumped up the tire with a bicycle pump we got the tire inflated enough to continue. Thankfully when we got to Tarakli, a truck driver was able to fill our tire with his compressor while we stopped for a tea break. As soon as we had imbibed our tea and relieved our stress, what happened next? Our van was possessed by spirits. How? I don’t know. I sat in the driver’s seat, turned over the ignition, and “hirn hirn hirn”. Nothing. The vehicle wouldn’t start. I tried again. Once. Twice. Three times. Four. Five. Nothing. Well, no need to get down about it. We are inexhaustible in our resourcefulness. WeWILL make it to the canyon today. Everyone got out and pushed to start the motor and we got it running. We got to Taraklı, (left the van running) bought some bread, informed the gendarme we would be in the canyon, stopped by the tire repair place (but couldn’t make a deal with him) so we continued on to Tuzla village.
[/size]
[/size]
When we got to the village we sought out the village councilman, Cevdet Topragi. He wasn’t in the village, so we left word and continued on to the camp site. We pitched our tents, donned our gear. I can’t recall seeing a faster moving team get their camp established and equipment on. Our teammate Senol stayed behind at camp to start the fire and prepare something for us to eat for our return. We swiftly made our way to the canyon entrance.
[/size]
[/size]
I wanted to say we were in the water, but even though we arrived 20 days earlier than last year, the water level was less than half of last year’s water level. With the reduce water levels, the movement through the canyon was slower and the risk of injury increased.
[/size]
[/size]
After a short walk through the creek, we came to a pool that was previously a 50 meters diameter and two meters deep and which was now a spoonful of water we had to jump in to cool down our neoprened bodies.
[/size]
[/size]
After some small drops we walked through, we came to the first abseil, a four meter drop. In our 2008 winter walk of this canyon the water was igh enough for us to jump, but now it was low enough to see the rocks, so we decided not to risk it. Şerife prepared the station and managed the abseils. We did the same for the next 2-3 abseils.
[/size]
[/size]
Finally we came to an S descent. We decided to take a rest here. At this point, we were reminded of memories of our previous fun here. While we ate our nuts and snacks, Fusun and Serife set up the next station. I want to point out here that Ismail made it possible for me to enjoy a canyon for the first time by taking over all the responsibility of the technical needs of the sortie. This enabled me to take pleasure in the canyon views and the beauty of the landscape in a way I’m never usually able to do because of my responsibility. I want to thank him for that.
[/size]
[/size]
After the S drop we collected our rope and came to a 9 meter waterfall drop. Jennifer set the station and the team descended. We collected the rope from the bottom. We were close to the end of the canyon with only one jump and one 4 meter abseil left. I made the jump first as I knew the spot and wanted to check the water depth first. The bottom had not been filled by flood water sediment. Jennifer jumped after me, then Yasin, Fusun, and Serife. When it was Gonul’s turn to jump I asked Jennifer for her camera. She realized it was missing. It had fallen out of her life vest pocket when she jumped into the pool. The water was muddy so we couldn’t see where the camera was. With our vests and neoprene we were too buoyant to dive for the camera in the chest deep pool. In the nd I took off my shoe and felt the bottom with my foot. When I found the camera and held it in place, the girls had to push me down into the water so I could retrieve it from under my foot. It still was still on! As it was a waterproof and shockproof camera, there was no problem. After the last abseil we played around in the last pool before the exit of the canyon.
[/size]
[/size]
To exit the canyon we had to climb up the steep path that led to the back of the muhtar’s garden. In the mosque’s courtyard we hosed the river off of us and walked 1 kilometer back to the camp. The fire was already going and a warm atmosphere awaited us. We changed into dry clothing and began feeling the result of our day’s exertion when the village councilman Mr. Cevdet came to camp.
[/size]
[/size]
We started preparations for our dinner. When we finished dinner and our first round of sing alongs, we had a surprise call and surprise visitor. Fusun’s friend came all the way from Bolu to visit us. Two of our team members from Istanbul, Yalcin and Bayram arrived to camp at 23:00. By then we had already heard the news that Galatasaray football team had won the championship and the GS fans among our teammates began celebrating. As much fun as it was to have a celebration and to be out on the plateau, for us Fenerbahce supporters, it wasn’t the easiest time as our teams were neck and neck. I congratulate the Galatasaray football team and our GS supporters on our ICC team. After conversations that lasted well into the night (morning?) we returned to our tents and fell asleep.
[/size]
[/size]
Sunday 9:00ish we were hoping to rise to a sunny day but were greted instead by a cloudy, overcast sky. I began calculating the level of disappointment that was about to occur. My greatest fear in the canyon is the danger caused by being caught in a heavy rain, which will end in flood and disaster. I lived through this danger once, so in my mind the Sunday excursion was cancelled. But explaining this to our two teammates who had driven 200 kilometers to get to camp was not going to be easy. After breakfast I had to break the news to Yalcin and Bayram, whose disappointment showed on their faces. But the fun that we had in camp and the motivation that ensued demonstrated that their arrival had not been in vain. With the slight deflating effect of missing out on our second day of canyoning, we nevertheless grew closer from the camaraderie of the time spent together. We broke camp and headed back to Istanbul.
[/size]
[/size]
Fortunately we didn’t have any problems with our vehicle on the way back and we got to Istanbul without incident. Even the ignition decided to behave…
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
104,934
Mesajlar
1,531,771
Kayıtlı Üye Sayımız
166,951
Kaydolan Son Üyemiz
mikeshustons

Çevrimiçi üyeler



Geri
Üst