Batı Karadeniz Gezisi ( 20-27 Mart 2009)

[teos]

Merhaba,
Can dostlarımız Sedef ve Haldun Uluengin ile birlikte bir haftalık bir gezi planladık ve 20.03 tarihinde TEM gişelerde buluştuk.
İlk hedef Abant. Hava durumu pek iç açıcı bilgiler vermese de araçlarımızın ısıtma sistemlerine güvenerek günü ve geceyi Abant göl kenarında geçirdik. Gece konaklamaları için görevlilere haber vermek gerekiyormuş, biz de haber verdikten bir kaç yere baktık. Tesislerden biri, onlarda yemek yiyeceğimizi belirtmemize rağmen elektrik veririz ama araç başına 25 tl isteriz deyince ve bir de sabah erken saatte boşaltmanız lazım deyince, tartışarak göl kenarında uygun bir yerde konaklama kararı aldık. Isınma için dizel ve gaz kullandığımızdan elektrik öncelikli bir konu değildi. Gece dışarıda -8 derece civarı bir ısı vardı Sabah saatlerinde bir kısmı buz tutmuş göl çok güzel ışık alıyordu, tabii ben de
bu fırsatı kaçırmayıp bir kaç kare çektim.

 

[teos]

Ynt: Batı Karadeniz Gezisi ( 20-27 Mart 2009)

Abant'tan...

 

[teos]

Ynt: Batı Karadeniz Gezisi ( 20-27 Mart 2009)

Abant ertesi Bolu, Gerede, Yeniçağa, Karabük üzerinden Safranbolu'ya geldik. Benim tahmini 3. gelişim olmasına rağmen her ziyaretimde memnun ayrıldığım bir kent. Tarihi ile insanları ile.
Yolda Yeniçağa'da yemek molası vermek çok iyi bir fikirdi. 12 m yüksekliğinde bir kuş gözlem istasyonu yapılmış, turistler bekleniyor.

 

[teos]

Ynt: Batı Karadeniz Gezisi ( 20-27 Mart 2009)

Safranbolu'dan kareler....

 

[teos]

Ynt: Batı Karadeniz Gezisi ( 20-27 Mart 2009)

Safranbolu devam...

 

[teos]

Ynt: Batı Karadeniz Gezisi ( 20-27 Mart 2009)

Safranbolu'ya gidince Yörük köyüne uğramadan olmaz. Aslında otantiklik anlamında, Yörük köy çok daha özgün bir yerleşim. Her konağın, her evin bir hikayesi var. Bozulmadan günümüze kadar gelmiş, alt katı taş, diğer katları kerpiç/taş/tahta karışımı evlerin bakımı çok zor.

 

[teos]

Ynt: Batı Karadeniz Gezisi ( 20-27 Mart 2009)

Safranbolu sonrası hedefimiz Bartın ve Amasra. Bartın'a vardığımızda Boğaz ve İnkumu'na uğramaya karar veriyoruz. Boğaz, daha çok sanayi ve askeri bölge ağırlıklı. bir dönem Rus tehditine karşı
denizaltılar saklanan tüneller şimdi önemini kaybetmiş, daha çok sahil güvenlik için kullanılıyor. Denizaltı tünelleri bana ilginç geldi. II Dünya savaşı ile ilgili filmlerdeki Alman askeri üslerini hatırlattı bana.
İnkumu, Bartın'lıların sayfiyesi. Çok küçük bir koy ve sevindirici haber artık inşaat yapılacak alan kalmadığı için şirinliğini bir süre daha koruyacak gibi. Doğa çok güzel.
Sahilden bir görüntü..

 

[teos]

Ynt: Batı Karadeniz Gezisi ( 20-27 Mart 2009)

İnkumu'nda sahilde konakladıktan sonra Amasra'ya doğru yola çıkıyoruz. Amasra bana göre doğası harika ama mimarisi ( diğer illerdeki gibi) düzensiz,plansız bir kent. Tarihi alanın içine yapılan gelişi güzel evler, o güzelim taş müze binasını ve birkaç tarihi yapıyı gölgeliyor maalesef. Bunu görmezden gelip, bir lokantanın camına asılmış hem de bir prof tarafından Amasra'ya övgü dolu sözler yazılmış tabelayı görünce gülümsüyor, tarihimize sahip çıkamadığımız için üzülüyorum. Bunu bilincinde olmayan prof'a da saygılarımı sarkıtıyorum. Osmanlı dönemi Ceşm-i Cihan olarak adlandırılan Amasra'ya her halde, nazar değdi diyorum.

 

[insel]

Ynt: Batı Karadeniz Gezisi ( 20-27 Mart 2009)

Oh cok sukur, Oguz Bey vallahi ikinizi de cok ozledik. Yoklugunuz forumda hissediliyordu. Hosgeldiniz. Gene fotolar harika. Lastik gumlemesinden baska bir vukuat umarim olmamistir. Safranbolu'ya kadar mi gittiniz? Daha fotograf bekliyoruz.

 

[teos]

Ynt: Batı Karadeniz Gezisi ( 20-27 Mart 2009)

Amasra limanda konaklamanın ardından Zolguldak, Ereğli tarafına yollanıyoruz. Ekonomik koşulların etkisi mi doğa şartları mı her ikiside mi bilemiyorum Anadolu'daki en kötü seyahatim oluyor bu güzergah. Hem yol son derece kalitesiz, hem yapılar ve yerleşimler. Buna Filyos, Türkali, Göbü, Muslu ve Çatalağzı dahil, hatta Zonguldak da dahil. Ereğli, nisbeten tersane ve demir çeilk tesisleri nedeni ile biraz daha düzenli. Ereğli ve Alaplı'yı geçip kıyıda küçük ve çok güzel bir koyda mola veriyoruz konaklama için.
Bir dostumun motokaravan alma hevesine ortak olmak için Akçakoca, Karasu'yu hızlı geçip Adapazarı'na geliyoruz. Baktığımız araç Citroen C25 panelvan. Dostuma, mutlaka motoruna iyi bir seviste baktırması önerisinde bulunup Kefken, Kerpe sahiline çıkıyoruz. Ne yazık ki oralar da harap halde. 40 yıl önce Kefken'de çadır kurduğumuz günlerini hatırlıyorum, akvaryum gibi bir denizi vardı. Güneyin denizini hiç aratmayan :-(
Dağda tepede adı yazlık olan hilkat garibelerinde "eşyalı kiralık" tabelaları. kıyı yağmalanmış, estetik, plan sıfır. Ülkemizi nasıl mahvettiğimize bir kez daha iç geçirerek Ağva tarafına yöneliyoruz.
Kısa bir gezi ardından gene moralim bozuk Şile'ye geliyoruz. Dönüşe geçmiş olmanın hüzünü ile dostlarımızla kıyıdaki bir lokantada rakı+balık yapıp, limanda konaklayıp sabah kahvelerini içtikten sonra
İstanbul' dönüyoruz. Yeni gezilerin planlarını yapmaya başlıyoruz hemen tabii ki ))
Bu gözlemler sadece kendi görüşüm olup, yüklediğim fotoğrafların netlik kalitesinin niye bu kadar düşük olduğuna kafa yorarak bu satırları yazıyorum.
Saygıyla
Oğuz

 

[teos]

Ynt: Batı Karadeniz Gezisi ( 20-27 Mart 2009)

Merhaba İnsel
Dediğin gibi Haldun dostumun başına gelen lastik patlaması ve benim başıma gelen enjeksiyon soketlerindeki temassızlık dışında ciddi bir şey yaşamadık. Bunlar da seyahatin cilvelerinden ))
Oğuz

 

[gezmen]

Ynt: Batı Karadeniz Gezisi ( 20-27 Mart 2009)

Oğuz Bey,

Haldun Beyle birlikte, herkese "tur bindirmeye" başladınız. "Yağma ve talan ekonomisi"nin egemen olduğu güzel yurdumuzda, "bayağılaşma dizboyu." Neyse, "enseyi karartmayalım."

Cavid Sezen

 

[teos]

Ynt: Batı Karadeniz Gezisi ( 20-27 Mart 2009)

Cavid bey teşekkürler. Amasra özelinde bahsettiğim prof (?) haricinde başka saygıdeğer bir profesörün çalışmaları var. Amasra'nın tarihi ve kültürel eserlerinin korunması konusunda yaptığı çalışmalarla ünlü Sn Prof Necdet Sakaoğlu'nun kitabından bir kesit ;

"Kent tarihleri toplumsal serüvenlerin aynalarıdır. Bu açıdan M.Ö.3 yy'da İranlı prenses Amastris'in Batı Karadeniz'de küçük bir yarımada üzerinde kurduğu Hellenistik üsluplu kentle, 1930'larda Türkiye tuizminde öncülüğü yakalayan köy görüntülü Amasra arasındaki tarihsel sürecin esitleri gerçekten çarpıcıdır.
Bir başka Roma İmparatorluğu'nun Bithynia-Pontus prokonsülü Pliny'nin "güzel ve muhteşem"; Bizanslı tarihçi Niketas'ın "dünyanın gözü", İstanbul Fatihi II. Mehmed'in "çeşme-i cihan" olarak nitelendirdikleri Amasra'yı, Latin ozan Catllus'un "Gemilerin Pontus Amastrisi'nde ıslanan kürekleri" dizesinde bulmak; 1900'lere uzanıp Ernest Von der Nahmer'in, doğanın ve tarihin kucağına gizlenmiş bu sönük kasabayı bir Alman efsanesindeki "Dikenli küçük gül"e benzetişinin veya İsmail Habip Sevük'ün aynı manzara karşısında "Görsen yazık dersin; görmesen yazık edersin! " deyişinin nedenlerini, kentin bugünkü durumuna bakıp yorumlamaksa, kuşkusuz tarihin güzel tadını yakalamaktır"

 

[taiga]

Ynt: Batı Karadeniz Gezisi ( 20-27 Mart 2009)

Kaç gündür neden forumda yoksunuz, acaba bir sorun mu var diye düşünürken, meğer gezideymişsiniz...

İnanın karavancı dostların bu gezileri, resimleri, anlatımları, içimizdeki yaşam sevincimizi artırıyor, hayata ve geleceğe daha keyifli, daha iyimser bakmamızı sağlıyor...

Gezilerini bizlerle paylaşan tüm dostlara en içten teşekkürlerimi sunuyorum...

 

[teos]

Ynt: Batı Karadeniz Gezisi ( 20-27 Mart 2009)

Teşekkürler Sn. Taiga
Oğuz

 

[hasanfb]

Ynt: Batı Karadeniz Gezisi ( 20-27 Mart 2009)

Süper fotoğraflar amasraya tekrar gitmiş kadar oldum...